![]() |
Eşlerin Birbiri Üzerinde Olan Hakları...
> >HANIMIN ERKEĞİ ÜZERİNDEKİ HAKLARI > > > > > >Erkek ; > > > >Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine > >ortak olmalıdır. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış > >bulunan dostu, dert ortağı, kendini neşelendiricisi, çocuklarının > >yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir. > > > >Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Haksız olarak hanımını dövenin, > >Kıyamette hasmı ben olurum. Hanımını döven, Allah ve Resulüne asi olur.) > >[R.Nasıhin] (Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allahü teâlânın sizlere > >emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim] (Hanımına güler > >yüzle bakan erkeğin defterine bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) > >[R.Nasıhin] (Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, > >rızklarını artırır.) [İ.Lâl] Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi > >olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini > >Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle > >muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli > >ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, saliha bir kadın büyük bir > >nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği > >sıkıntılara da katlanmak demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hanımının > >kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara > >kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaba > >kavuşur.) [İ.Gazali] İyi müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek > >şarttır. Kur'an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) > >buyuruluyor. (Nisa 19) Aklı olan karı-koca, birbirini üzmez. Hayat > >arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Zalim, huysuz kimsenin > >hayat arkadaşı devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. > >Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta > >olan bir eş, mahvolmuş, saadeti sona ermiş demektir. Eşinin hizmetinden, > >yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona > >doktor aramakla, ona, alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu > >felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. > >Dizlerini dövse de, ne yazık ki, bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde, > >hayat arkadaşına yapılacak huysuzluğun, işkencenin zararı kendine olur. Ona > >karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalıdır! Bunu yapabilen, > >rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını da kazanır! > >Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey iman edenler, kendinizi ve > >çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla > >taşlardır.) [Tahrim 6] (Erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da > >erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece > >üstünlüğe sahiptir.) [Bekara 228] (Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir. > >Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını bazısından üstün yaratmıştır.) [Nisâ 34] > >Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak > >aldınız ve onlara yaklaşmanız Allah’ın emri ile helal kılındı. Sizin > >onların üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları > >vardır. Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleri ve maruf olan hususlarda size baş > >kaldırmamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır. Onlar, bu haklarınıza > >riayet ederlerse, maruf üzere rızıklandırılıp giydirilmeleri onların > >hakkıdır.) [İbni Cerir] (Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hiç bir > >şekilde doğru olamaz. Onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın. Kadının > >kırılması boşanması demektir.) [Buhari] (Kadın zayıf yaratılmış ve > >avrettir. Kadınların avretlerini evde tutarak örtün!) [İbni Lâl] Huzurun > >anahtarı tebessümdür > > > >Kusursuz kul olmaz. Kusursuz arkadaş arayan, arkadaşsız kalır, kusursuz eş > >arayan bulamaz. Yiğitlik, kusurlu insanla iyi geçinmektedir. Evde hiçbir > >şeyi kusurlu bulmamalıdır! Tenkit, münakaşa, bir yuvanın yıkılmasına veya > >huzursuz hale gelmesine sebep olur. Şunu iyi bilmeli ki, yalnız karı-koca > >değil, hiç kimse tenkitten hoşlanmaz. Herkes takdir bekler. Genel olarak > >kadınlar, süse düşkündür, giyimlerine dikkat ederler. Aldığı bir elbise > >için, (Bu elbise, sana ne kadar da güzel yakışmış) dersek, bir şey > >kaybetmeyiz. Çünkü dinimiz, hanımla iyi geçinmek için yalan söylemeyi bile > >caiz görmüştür. Hele haklı bir takdiri esirgemek ahmaklıktır. Bir kadın > >için en büyük mutluluk, kocasının kendisini takdir etmesidir. Bilhassa > >kadınlar, basit şeylere dikkat ederler. Bayramlarda, mübarek gecelerde, > >evlenme yıldönümlerinde ufak da olsa bir hediye vermeyi ihmal etmemelidir! > >Kadının biri, senelerce güzel yemekler yapar. Buna rağmen, beyinden en ufak > >bir takdir, bir teşekkür görmez. Bir gün kapalı bir sahan içinde saman > >koyup yemeklerle birlikte sofraya koyar. Beyi kabı açıp samanı görünce, > >şaşırır, kızarak; - "Bu ne, saman yenir mi? Ben hayvan mıyım?" diye > >çıkışır. Hanımı der ki: - Yıllardır nefis yemekler yapıyorum. "Beyim galiba > >iyiyi, kötüyü ayıramıyor. Önüne ne konsa yer" diye düşünmüştüm. Şimdi, > >yalnız kötüyü anladığın, iyiyi hiç anlamadığın meydana çıktı. Kötüyü tenkit > >etmesini bilen, iyiyi de takdir etmekten aciz olmamalıdır! Takdirden aciz > >olan da, tenkitten vazgeçmelidir! Beğendiği yemekler ve hizmetler için > >teşekkür etmek gerektiği gibi, beğenmedikleri için de teşekkür etmek > >gerekir. Çünkü, beğenilmeyen yemekler için de aynı hizmeti yapmış, aynı > >gayreti göstermiştir. Onun için atalarımız, "An beni bir kozla da, varsın > >çürük çıksın!" derler. Biri, bize bir ceviz ikram etse, o da çürük çıksa, > >arkadaşa kızmak mı gerekir? Yabancıya gösterilen nezaketin hiç değilse onda > >birini, evde karı-koca birbirine göstermelidir! Kabalık, sevgiyi köreltir, > >huzursuzluğa yol açar. Mesela yabancı birine (Hep aynı şeyi anlatıyorsun) > >diyemediğimiz halde, evimizde de hiç duymamış gibi dinleyemiyorsak, mesela > >(Yine aynı şeyleri mi anlatıyorsun) diyorsak, nezaketten ne kadar uzak > >olduğumuz anlaşılmış olur. Evdeki mutluluk, iş yerindeki nezaketten daha > >mühimdir. Huzur, milyarları kazanmaktan daha önemlidir. O halde, takdir > >edici, nazik ve güler yüzlü olanın evinde geçimsizlik olmaz. Peygamber > >efendimiz, eve gülümseyerek girer, selam verirdi. Üzüntülü de olunsa, > >tebessüm ihmal edilmemelidir! Çünkü "Lisan-i hal, lisan-ı kalden entaktır", > >yani, hareketlerimiz, sözlerimizden daha fazla tesir eder. Evet, tebessüm > >ateşinde erimeyen maden bulunmaz. Kalblerin fethi gülümsemekten geçer. Bir > >tebessüme esir olan genç, bir kızın hiçbir meziyetini dikkate almadan > >onunla evlenmek hatasına kurban gidebilir. Müslüman güler yüzlü, münafık > >asık suratlı olur. Tebessüm, bedavadır, alanı mutlu eder, vereni üzmez. > >Bazen bir tebessümün hatırası ömür boyu unutulmaz. Huzurun anahtarı > >tebessümdür. Tebessüm edemeyen zavallıdır. Gülümsemesini bilmek, dünya ve > >ahiret saadetine sebep olur. > > > > > >Erkeğin de hanımı üzerinde hakkı çoktur. > > > >Kadın kocası ile iyi geçinmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kadının > >cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani] Bir kadın, kocasını güzel > >karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. > >Peygamber efendimiz aleyhisselam, kadının bu hareketinden dolayı kocasına > >buyurdu ki: (Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber > >ver!) [Şir’a] Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır: > >(Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur > >ve kocasına muti olursa, Cennete girer.) [İbni Hibban] Erkeğini razı eden > >kadın için korku yoktur: (Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete > >girer.) [Tirmizi] (Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelendiği > >an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan > >kadın Cennetliktir.) [Taberani] Kadına ziynet eşyası mubahtır. Ziynet almak > >için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara ziynetlerini > >göstermemelidir! Böyle olunca ziynetleri Cennete girmelerine mani olmaz: > >(Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. "Onları altın ve > >ziynet eşyası meşgul etti" dediler.) [İ. Ahmed] Kocasına, elinden geldiği > >kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu > >incitmemelidir: (Kıyamette Allahü teâlâ, kocasına dili ile eziyet eden > >kadının dilini 70 arşın uzun yapıp, boynuna dolar. Kocasına kötü gözle > >bakan kadını da başı kesik ve bedeni parçalanmış hale çevirir.) [Şir’a] > >(Senden ne gördüm) diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır! (Eğer > >kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen > >Cennete girerdi.) [Şir’a] (Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil > >ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lanet ederler ve kocalarına karşı küfran-ı > >nimette bulunurlar.) [Buhari] Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına > >kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı > >şeyi ondan istememelidir! Kocasının şerefini korumalı, her işte onun > >rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır! (Kocanın hanımı > >üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde > >kocasının hakkını gözetmeyen, Allahü teâlânın hakkını gözetmemiş olur.) > >[Şir’a] Kadın, kocasını üzmemelidir. Bir gün Hz. Fatıma, ağlayarak > >babasının huzuruna geldi. Resulullah buyurdu ki: - Ya Fatıma, niçin > >ağlıyorsun? - Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. > >Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum. - Kızım, bilmez misin, Allahü teâlânın > >rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının > >rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, > >kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan > >Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, > >Allahü teâlânın lanetinde olur.) [R. Nasıhin] Koca hakkına riayet, kadına > >cihad etmiş gibi sevap kazandırır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Koca > >hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani] (Kadın, > >kocasından izinsiz olarak nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa, aç ve susuz > >kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. > >Çıkarsa, gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.) > >[Taberani] (Bir erkek, ihtiyacı için hanımını çağırsa, kadın tandır başında > >olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin!) [Tirmizi] (Kocası çağırdığı halde > >yatağa gelmeyen kadına melekler sabaha kadar lanet eder.) [Buhari] (Kadının > >üzerinde en büyük hak sahibi kocasıdır, erkeğin de anasıdır.) [Hakim] > >(Kadın, kocasının izni olmadan kendi malını da harcayamaz.) [Taberani] > >(İzinsiz evden çıkan kadına, kocası razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın > >doğduğu her şey lanet eder.) [Deylemi] (Kadın, kocasının hakkını > >ödemedikçe, Allahü teâlânın hakkını ödemiş olmaz.) [Taberani] (Benden sonra > >erkeklere kadınlardan daha zararlı fitne bırakmadım.) [Buhari] (Kadın, > >kocasından izinsiz [ana, baba, kardeşleri dahil] hiç kimseyi evine alamaz, > >nafile namaz kılamaz.) [Taberani] (Kadınlarınızı süslü giyinmekten men > >ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri > >için lanetlenmişlerdir.) [İbni Mace] (Kocası razı oluncaya kadar, kadının > >namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.) [Taberani] (Kadının namazları > >kabul olmaz) demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana > >gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir. > >Bir kadından kocası razı olmazsa, kadın, günahının cezasını çektikten > >sonra, Cennete girer. Cennete sadece kâfirler girmez. Müslümanın günahı çok > >olsa da, sonunda mutlaka Cennete girer. Karı koca iyi geçinip, > >birbirlerinin rızalarını almaya çalışmalıdır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.