![]() |
Bulgar Edebiyatı
1 Eklenti(ler)
BULGAR EDEBİYATI
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1338461458 Bulgar Edebiyatı,Bulgarca ortaya konan edebiyat yapıtlarının tümü.Bulgar edebiyatının kökenleri Slavların Hıristiyanlaşması süreciyle yakından ilişkilidir.I.Boris"in 864"te Katoliklik yerine Ortodoksluğu benimsemesiyle başlayan Hıristiyanlaştırma politikası,Balkanlar"da ilk yazılı Slav dili olan Eski Bulgarcanın gelişmesinde ve kilise içinde bir Eski Bulgar edebiyatının ortaya çıkmasında bölgenin coğrafi bakımdan Bizans"a olan yakınlığıyla birlikte önemli bir rol oynamıştır. Slav halklarını,Hıristiyanlaştıran Aziz Kyrillos ve Aziz Methodios"un izleyicileri çok geçmeden ,Çar Simeon (ö.927) ve Çar PETIR (ö.969)dönemlerinde başkent olan Preslav"daki sarayın koruyuculuğunda ilk Slav edebiyat okulunu oluşturdular.(893-971).Misyonerlik çalışmaları için gittikleri Devol ve Ohri"de de ilk Slav üniversitesini kurdular.(Bu üniversitenin kurucusu Aziz Kliment,çağdaş Bulgaristan"daki Sofya Ohrili Kliment Üniversitesinin koruyucusudur.)Ayrıca Preslav ve Ohri"deki manastır merkezlerinde Aziz Panteleimon kuruluşları ortaya çıktı.Bulgar edebiyatının "Altın Çağı" olarak da adlandırılan Eski Bulgar edebiyatı döneminde ortaçağ Bulgar Kültürü,Piskopos İvan"ın Şestodnev (Yaradılışın Altı Günü) adlı yapıtında yazdığı gibi,Slavların Tsarigrad adını verdikleri "imparatorluk kenti" Konstantinopolis"deki (İstanbul) kültürle rekabet edebilecek durumdaydı.Simeonov sbornike (Simeon"un İncil Yorumları Derlemesi ) ve Aziz Ionnes Khrysostomos"un Yunanca yapıtının Slav dillerindeki ilk uyarlaması olan Zlatostruy"a (Altın Irmak) Çar Simeon da bizzat katkıda bulundu.İlk dönem Slav edebiyatında Yunancada yapılan çevirilerin (böylece Yunancanın Slavlaştırılmasının )oynadığı önemli rol,Bulgar yazarlarının Slav lehçesini geliştirmede ve hem dilin yapısı,hem de sözcük dağarcılığıyla Bizans düşüncesinin bütün karmaşıklığını ve inceliğini iletmede ne kadar kararlı olduklarını yansıtır. Bulgar edebiyatının "Gümüş Çağı" olarak nitelendirilen Orta Bulgar edebiyatı,13-14 yüzyıllar arasında Asen ve Şişman hanedanları dönemine rastlar.Vatikan"daki 1345 tarihli Manassis Tarihi ve Londra"daki 1356 tarihli Çar İvan Aleksandr İncili gibi bu dönem yazmaları yazı,düzenleme,tezhip ve ciltçilik açısından büyük bir grafik ustalığı yansıtır.İçerik bakımından da,Eski Bulgar edebiyatı döneminde tarihsel ya da güncel dünyevi konulara duyulan ilgi ,14.yüzyıl sonlarında yerini "içsel ışık"ı ve tanrısal dinginliği arayan mistik hesykhia öğretisine bıraktı.Bu öğreti ,Kilifarevo"daki manastır okuluyla tanınan Tırnovolu Theodosios"la onun en ünlü izleyicisi Patrik Evtimi (ö.y,1404) tarafından geliştirilmişti.Bunların her ikisi de Eski Kilise Slavcasını (Eski Bulgarca)9-10 .yüzyıllar arasındaki özgün biçimine olabildiğince bağlı kalarak standartlaştırmaya ve arılaştırmaya çalışan Tırnova edebiyat okulunun önde gelen adlarıydı.Bulgar ortaçağ edebiyatının gerileme döneminde ,azizlerin kutsal emanetlerinin Tırnova"dan Çar İvan Stratsimir"in oturduğu Vidin"e ve daha batıya götürülmesini konu alan ilginç bir seyahatname türü gelişti.Grigori Tsamblak ve Kostenetsli Konstantin (Felsefeci)gibi Bulgar bilginler de batıya göç ettiler ve gittikleri yerlere kendi geleneklerini götürdüler.Böylece erken ve geç ortaçağ Bulgar edebiyatının bu son temsilcileriyle birlikte Eski Bulgarca yazmaları geleneği de batıya taşındı. Kaynak;AnaBritannica cilt 7 frmsinsi.net için derlenmiştir. |
Cevap : Bulgar Edebiyatı
Kilise içinde gelişen bu incelmiş edebiyat geleneği ,Bulgar edebiyatı (ve daha geniş bir bağlamda Balkan ve Slav edebiyatı)açısından önemli olsa da,aslında hiçbir zaman,konularını,tarihten,Kitabı Mukaddes ve putperestlikten alan ve Balkan efsanelerini klasik Hıristiyanlığa ve apokrifaya ilişkin temalarla dolduran daha kaba (ve kuşkusuz kilise dışında gelişen)ortaçağ edebiyat akımlarının yerini alamamıştır.Ahlaksal ve didaktik amaçlar taşıyan bu edebiyatın önemli bir örneği ,Simeon"un safdil süvarisinin Macarlarca "mucizevi karşılaştırmasını" anlatan ,10.yüzyıl başından kalma "Çudo s bulgarina"adlı öyküdür.Bu bulgarca yapıt,daha sonra birçok ürünün verildiği öykü türünün Slav dillerindeki ilk örneğidir.Kilise dışı edebiyatın öteki örnekleri arasında "Savaşçı Mikhail","Hancı Teofana"," Stefanit ve İhnilat"gibi öykülerle I.Boris"in kızı Praksi"yi anlattığı sanılan "Bulgar Kraliçesi Persika"adlı öykü sayılabilir.Bulgaristanda gelişen heretik Bogomilcilik tarikatıyla birlikte kilise ve sarayın etki alanının dışında ortaya çıkan öğretisel ve apokrifayla ilgili yapıtların tümü bu edebiyatın içine girer.Bu yapıtlar,Çar Boris ve Papaz Kozma gibi resmi çevrelerin büyük tepkisini çekmiş ve Çar"ın 1211"de kilise meclisini toplamasına yol açmıştır.Bulgaristan"ın koruyucu azizi kabul edilen ve ülkenin ilk manastırının kurucusu Rilalı Aziz Yoan"ı anlatan öykülerse,kilise içinde gelişen Eski Bulgar edebiyatı ile kilise dışı halk edebiyatının üzerinde yükseldiği ortak mirasa dayanır.Bunlar arasında Patrik Evtimi"nin "Aziz Pederimiz Rilalı Yoan"ın Yaşamı" ve Vladislav Gramatik"in "Rila Öyküsü" Aziz Yoan"ın Kutsal Emanetlerinin (Yeniden Kurulan ) Rila Manastırı"na Götürülmesi"adlı yapıtları sayılabilir.Ayrıca bu öykülerin halk arasında yaygın biçimleri de vardır.
Çağdaş Bulgar Edebiyatı,19.yüzyıl ortalarında ulusal bilincin uyanmasıyla başladı.Çağdaş edebi Bulgarca Nova Bulgarski (Yeni Bulgarca),Vuzrajdane adı verilen bu uyanışla doğdu.O zamana değin edebiyat dili olmayı sürdüren ortaçağ Kilise Slavcasından farklı olarak bu dil,Bulgarcanın doğu lehçelerinin konuşma diline dayanıyordu.Çağdaş Bulgarca edebiyatının öncüleri arasında ,Çağdaş Bulgarca yazılmış basılı ilk kitap Nedelnik"in (1806;Pazar Kitabı)yazarı Piskopos Sofroni ,1835"te çağdaş Bulgarca eğitim veren ilk okulu kuran dilbilgisi uzamın Neoft Rilski,ilk kapsamlı Bulgarca sözlüğü hazırlayan N.Gerov,eski edebiyat üzerine araştırmalar yapan Rus Y.Venelin,ayrıca V.Aprilov ve I.Bogorov sayılabilir.Bulgaristan"da ulusal bilincin uyanışının habercisi,tek yapıtı İstoria Slavyanobulgarska"yla (1762;Slav-Bulgar Tarihi)tanınan Çilandarili Peder Paisi"di.Bulgaristan"ın geçmişini romantik bir biçimde canlandıran ve Bulgarları uluslarına saygı duymaya çağıran yapıt.Bulgaristan"ın yeniden doğuşunda önemli bir rol oynadı ve yetenekli çağdaş yazarlara esin kaynağı oldu.İçinde yaşadıkları koşullar (örn.özgürlüğün olmaması.Yunan kültürünün güçlü egemenliği,Rusya"nın etkisiyle gelişen yararcı yaklaşımlar).çoğu Odesa ya da Moskova"da eğitim görmüş bu yazarlara,edebiyatın toplumsal ve ulusal gereksinmelere hizmet etmesi gerektiğini öğretti.Bu düşünceden yola çıkan D.Voynikov,İ.Bluskov,özellikle de L.Karavelov ve V.Drumev gibi yazarlar kırsal kesimi ve küçük kasaba yaşamını anlatan düzyazı anlatıları ve oyunlarıyla çağdaş Bulgar gerçekçiliğinin temelini attılar.Özgürlük ve anayurt ülkülerini içten bağlı olan H.Botev ateşli devrimci şiirler yazdı.Bulgaristan"ın bağımsızlığını savunan sözünü sakınmaz bir gazeteci ve Kitabı Mukaddes çevirmeni olan Petko Slaveykov ,Karavelov ve Botev gibi yurtdışına göçen yazarlardan farklı olarak,bütün yaşamını Bulgaristan ve Makedonya topraklarında geçirdi ve bir süre de İstanbul"da kaldı.Şiirlerinde halk kültüründen ve Yunan halk şarkılarından yararlandı.Canlılığı ve çok yönlülüğüyle ulusal uyanış hareketinin tipik bir temsilcisi olan G.Rakovski,öteden beri Bulgar yazarların temel kaynaklarını oluşturan parlak ortaçağ mirası ile zengin halk kültürünü çoğu kez fazla titizlik göstermeden ama büyük bir coşkuyla kullandı. Kaynak;AnaBritannica cilt 7 frmsinsi.net için derlenmiştir. |
Cevap : Bulgar Edebiyatı
Bulgaristan"ın 1878"de bağımsızlığına kavuşması,edebiyatın gelişmesi açısından 500 yıllık Osmanlı egemenliği dönemine göre daha uygun bir ortam yarattı.Bağımsızlık öncesi ve sonrası dönemler arasında neredeyse tek başına bir köprü oluşturan İvan Vazov,1870"lerin başından 1921"e değin edebiyatın temel türlerinin hepsinde verdiği sayısız üründe,halkın geçmişteki ve o günkü yaşamını bütün yönleriyle yansıtarak "ulusal şair"unvanını kazandı.Epopeya na zabravenite ( 1881-84;Unutulmuş Destanı )adlı destan dizisinde bağımsızlık savaşı kahramanlarını büyük bir düş gücüyle canlandırdı.Çiçovtsi (1895;Amcalar) adlı uzun öyküsünde ,Osmanlı dönemindeki Bulgarlar taşra ileri gelenlerinin gerçekci bir portresini çizdi.Vazov!un anlatım ustalığı ,Bulgarların Osmanlılarla mücadelesini canlı bir biçimde anlatan Bulgaristan"ın ulusal romanı Pod igoto"da (1894;Boyunduruk Altında )en üst düzeye ulaştı.Vazov ayrıca,eğlendirici öyküleri ile Bulgaristan"ın tarihini ve kırsal yörelerini anlatan bilgilendirici seyahatnameler de yazdı.Bağımsızlık öncesinde Bulgar sürgünlerinin Romanya"da çektiklerini anlatan,en tanınmış oyunu Huşove (1894)ve ortaçağ Bulgaristan"ı konu alan öteki oyunları,1907"de kurulan Sofya Ulusal Tiyatrosunun repertuvarında sürekli olarak yer aldı.
Konstantin Veliçkov,Vazov"un yaratıcılık ve bileşim gücüne erişememekle birlikte,onunla aynı ülküleri paylaştı.Veliçkov"un şair kişiliğini en iyi yansıtan yapıtları,İstanbul ve İtalya gezileri üzerine yazdığı sonelerdi.Bulgar edebiyatında İtalyan etkisinin temsilcisi olan Veliçkov,o dönemde moda olan anı türünde de yapıtlar verdi.Bu türün en önemli yazarı Z.Stoyanov,Zapiski po bulgarskite vuzstaniya (1883-85;Bulgar Ayaklanmaları Üzerine Notlar)adlı yapıtında Bulgaristan"ın yakın tarihine tanıklık edenlerin başında geçenleri Bulgar düzyazı edebiyatında çok az ulaşılabilen bir dürüstlükle anlattı. Bulgaristan"ın bağımsız bir devlet olmasından sonra yetişen yazarlar,yakın ya da uzak geçmişi coşkuyla ele almaktan başka,içinde yaşadıkları toplumun olumsuz yanları üzerinde de eleştirel bir gözle durdular.S.Mihaylovski yergi,fabl ve epigramlarında toplum yaşamındaki yozlaşmayı acımasızca kınadı.Kniga za bulgarskia narod(1897;Bulgar Halkı Üstüne Kitap) adlı iddialı yergisi,ahlaksal-felsefi nitelikte bir alegoridir.Dha hafif bir üslupla yazan Aleko Konstantinov "Çağdaş Bir Bulgarın Avrupa ve Yurt Gezilerinden İnanılmaz Öyküler" altbaşlığını taşıyan Bay Ganyu (1895)adlı yapıtında traji-komik özellikler taşıyan sonradan görme bir Bulgar köylüsü çizdi.Do Çicago i nazad (1894;Chicago"ya ve Geriye )adlı seyahatnamesindeyse Bulgaristan"la Avrupa ve ABD"yi karşılaştırıyor ve Bulgar kültürünü yer yer daha üstün buluyordu. Kaynak;AnaBritannica cilt 7 frmsinsi.net için derlenmiştir. |
Cevap : Bulgar Edebiyatı
1890"larda sanatı dar kafalılıktan ve toplumsal-siyasal mücadelenin aracı olmaktan kurtarmak isteyen genç yazarlar kendilerinden önceki yazarlar kuşağına karşı çıkmaya başladılar.Estetik vicdanın,önemini vurgulayan ilk Bulgar eleştirmeni,Krıstyo Krıstev"in yayımlamaya başladığı ,1892-1908 arasında çıkan Misıl (Düşünce)adlı edebiyat dergisi bu hareketin sözcülüğünü üstlendi.Mişıl grubunun üyelerinden Penço Slaveykov,Bulgar şiirindeki romantik geleneği geliştirdi.ve karmaşık bir şiir dili yaratılmasına çalıştı.Nietzsche"nin etkisiyle ruhsal başarıların kahramanlığını övdü ve Epiçeski pesni (1896-98;Epik Şarkılar)adlı yapıtında insan ruhunun ustaları olarak gördüğü Dante,Beethoven,Shelly ve Leopardi"yi konu aldı.Düşüncelerini ,denemelerinde ve düşsel şairlerce yazılmış apokrifaya ilişkin şiirlerden oluşan Na ostrova na blajenite (1910;kutsanmışlar Adası)adlı otobiyografik antolojisinde ortaya koydu.Boyko (1897)ve Ralitsa (1893)adlı öykülü şiirlerinde halk kültürüne ilişkin temaları psikolojik açıdan yorumladı.Bitiremediği başyapıtı Kurvava pesen (1913;Kan Şarkısı )Bulgaristan"ın geçmişini ve kaderini anlatan bir destandı.Bulgar romantik öyküsünün babası sayılan Petko Todorov ise edebiyatın kendi kendine yeterli olduğu anlayışına Slaveykov"dan daha da yakın olan bir yazardı.Todorov hem halk kültüründen esinlenen İdilii adlı düzyazı şiirlerinde (1908),hem de başta Zidari (1906;:Duvarcılar)olmak üzere Balkan mitolojisine dayanan oyunlarında ince şiirsel yeteneğini ortaya koydu.
20.yüzyılla birlikte öncü edebiyat akınları,Batı şiirindeki simgeciliğin etkileriyle "modernist"dönemi başlattı.Himni na Zorata"da (1911;Şafağa İlahiler)görüldüğü gibi Kiril Hristov"un şiiri,dünyevi temaları lirik bir güçle ele alıyordu.Misıl grubu üyelerinden P.Yavorov şiirlerinde Bulgarcanın müzikalitesini ve anlatım olanaklarını geliştirmeye çalıştı.Yapıtlarında,şiirin huzursuz ruhsal gelişimini bütün yönleriyle yansıttı.Oyunları umut verici olmakla birlikte,Yavorov daha çok lirik şiir türünde başarılıydı.Dimço Debelyanov"un melodik,duyumsal kıtalarında da Yavorov"un izleri vardı.I.Dünya Savaşında ölen Debelyanov,aydınlar için trajik düş kırıklığının simgesi olmuştu.Nikolay Liliev ve Teodor Trayanov"un savaş sonrası şiirleri ise simgecilikten esinlenmişti. Kaynak;AnaBritannica cilt 7 frmsinsi.net için derlenmiştir. |
Cevap : Bulgar Edebiyatı
Bu arada gerçekçilik geleneği,alaycı öyküleriyle Sofya sosyetesini yeren Anton Straşimirov ve G.Stamatov gibi yazarların yapıtlarında varlığını sürdürdü.Straşimirov içinde yaşadığı toplumun keskin bir gözlemcisiydi."Koçolovskata Kramola"(1895-Kaçolova Kavgası) köy yaşamını konu alan öykülerinin en iyilerinden biriydi.Ayrıca Esenni dni (1902-Sonbahar günleri),Krıstopıt (1904-Kavşak),Sreşta (1908-Buluşma),adlı romanları ,Vampir (1902) ,Svekırva (1904-Kaynana)adlı oyunları da vardı.Straşimirov"un çağdışı Elin Pelin,Razkazi(1904-ve 1911,Öyküler) ile Geratiste (1911,Gerat Ailesi) ve Zemya (1928,Toprak) adlı trajik uzun öykülerinde doğduğu kırsal bölgeyi nükteli ve insancıl bir yaklaşımla anlattı.Romancı ve oyun yazarı Yordan Yovkov,gençlik döneminde yazdığı başyapıtı Zemlyatsi"de (1915,)olduğu gibi,savaşın etkilerini büyük bir ustalıkla sergiledi.Bulgarların düşünme biçimini derinden kavrayan " Staroplaninski legendi"(1927,Balkan Efsanaleri) ve "Veçeri v Antimovskiya han"(1928,Antimova Hanı Akşamları) adlı öyküleriyse,Yovkov"un düzyazı anlatıda klasik bir ustalığa ulaştığını gösteriyordu. I.Dünya Savaşı sonunda edebiyattaki sol eğilimi,çok genç yaşta ölen üç şair temsil eder.Bunlar Hristo Sirnenski,devrimci görüşleri ve Marksizmi benimseyen Geo Milev,bir de genç ve yetenekli şair Nikola Vaptsarov"du.Motorni pesni (1940,Bir Hayat Fabrikası Kuracağız,1980) ,İzbrani Stihotvoreniya (1946,Seçme Şiirler)gibi yapıtlarında sosyalizmin doğuşunu ve makine çağını selamlayan Vaptsarov,Nazilere karşı yürütülen direniş sırasında kurşuna dizildi. İkinci dünya savaşı arasında bir yandan Elin Pelin ve Yovkov"un yapıtları önem kazanırken,öte yanda genç kuşak yazarlar Bulgar halkının yaşamını gerçekçi ama ince bir sanat anlayışıyla yansıttılar.Zlatorog (1920-44)ve simgeciliği savunan Hyperion (1920-31) gibi önemli dergiler,yüksek edebiyat ölçütleri getirdi.Sanat tarihçisi Nikolay Raynov"un ortaçağ Bulgaristan"ı gizemli ve fantastik boyutlarıyla canlandıran yapıtları ,Bulgar yeni-romantizminin en üstün örnekleriydi.Elisaveta Bagryana ise yapıtlarında ,deneysel ve geleneksel şiir anlayışlarını etkin bir biçimde kaynaştırıyordu. 1944"te kurulan komünist rejim,yalnızca SSCB"deki resmi estetik anlayışının belirlediği toplumcu gerçekçiliği destekledi.Bunun edebiyatta doğurduğu bir örneklik,birçok yazarın yapıtının değerlendirilmesini güçleştirdi.Bununla birlikte D.Dimov"un ve D.Talev"in romanları özellikle de Talev"in 19.yüzyıl Makedonya"sını konu alan yapıtları ,dünya çapında ilgi topladı.Ayrıca genç kuşak içinde gelecek için umut veren yetenekli yazarlarda yetişti. Çağdaş Bulgar şiirinden seçmeler içeren bir yapıt Türkçede Çağdaş Bulgar Şiiri Antolojisi (1983)adıyla yayınlanmıştır. Kaynak;AnaBritannica cilt 7 frmsinsi.net için derlenmiştir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.