ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Fal (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=121899)

Şengül Şirin 01-29-2012 04:25 PM

Fal
 
Fal



a. (ar. fal). 1. Gelecekten haber verme, kaybolanı bulma vb. amacıyla kimi nesnelere bakıp anlam çıkarma; bakı: Fala inanma, falsız kalma (atasözü), iskambil falı. (Bk. ansikl. böl. Giz. bil.)
—2. Fal-açmak, fal bakmak, kimi nesnelere bakarak geleceği okumak.
—Esk. Fal-i bed, kötü şeyler olacağına ya rumlanan fal.
|| Fal-ihayr, iyiye yorulan fal, hayırlı, uğurlu durum.
|| Fal-zen, falcı.
—Folk. Fal taşı, falcıların fal bakmada kullandıkları çeşitli büyüklükteki taşlar. (Falcı bunları yere atar, yerdeki durumlarına göre yorumda bulunur.)
—isi. Fal oku, cahiliye döneminde arap-ların geleceği öğrenmek için fal aracı olarak kullandıkları ok.(Bk. ansikl. böl.)
—ansikl. Ed. Divan edebiyatında falla ilgili olarak (ilm-i nücuma, ilm-i zaiçeye ve ilim-i remile yer verilir. "Fal" sözcüğü kullanılarak teşbih, tenasüp sanatları yapılır. Belirli bir yöntemle Kuran'dan fala bakıldığı gibi, Mevlana'nın Mesnevi'sinden, Hafız Şirazi'nin Divan'ından ve Sadi'nin Gülistan'ından da fala bakılır. Ancak Nabi'nin Hayriye'si, Vehbi'nin Lutfiye'si gibi yapıtlarda islam dininin yasaklaması nedeniyle, falcılığın öğütlenecek bir meslek olmadığı da belirtilir.
—Giz. bil. Eski Türkler'de fal, şaman inanışlarının ana öğelerinden biriydi. Çeşitli türk boyları arasında en yaygın ve güvenilir sayılan fal, yağrın" adı verilen kürek kemiği falıydı. Falcılar çeşitli hayvanlardan elde ettikleri kürek kemiklerini, kaynatmadan özel olarak bu iş için hazırlanmış ocaklarda ateşe tutuyor ve üzerinde beliren şekillere, deliklere göre yorum yapıyorlardı. Etnografya araştırmaları, bu tür falın çok eski bir geçmişi olduğunu ve çeşitli ırktan topluluklar arasında yaygın biçimde kullanıldığını ortaya koymaktadır.
Kırgız-Kazaklar, Altay Türkleri, Nogaylar ve Başkurtlar arasında başlıca fal türlerinden olan kürek kemiği falına, Moğollar da çok önem veriyorlardı. V. Rubruk'un verdiği bilgiye göre, moğol hükümdarı Mengü Han bir işe girişeceğinde, kürek kemiği falına baktırıyor ve aldığı sonuca göre hareket ediyordu. 1221'de yöreye seyahat yapan çinli bir gezgin de Moğallar'ın bu tür fala çok önem verdiklerini belirtir. 1771'de kazak bozkırlarına seyahat eden yüzbaşı Riçkov, kırgız-kazak hanlarından Nur Ali Han'ın, Kalmuklar ile yapacağı savaş için kürek kemiği falına baktırdığını belirtir. XIX. yy. başlarında Kırım yöresini gezen papaz Minas Meditsi de nogay kâhinlerinin bu biçimde fala baktıklarını yazar. Kürek kemiği falı motifine, eski türk destanlarında da rastlanır. Bunlardan anlaşılacağı gibi Türkler, müslüman olduktan sonra da kimi şaman inanışlarını sürdürmüşlerdir. Nitekim Eski Türkler'in kürek kemiğini kutsal saydıkları ve kırmadan köpeklere atmadıkları bilinmektedir. Bu inanış bugün de Anadolu'nun birçok yöresinde sürdürülmektedir. Kasaplar hayvanın kürek kemiğini müşteriye vermezler, atarken ya da köpeklere vereceklerinde mutlaka ortasından kırarlar.
Bunun yanı sıra Türkler, aşık kemiği ile, ateşe bakarak ya da ateşe yağ atıp alevlerin durumunu yorumlayarak, atalarının ruhuna kurban kesip eti ya da ciğeri üzerindeki biçimleri yorumlayarak da fal bakıyorlardı. Kumalak' adı verilen fal türünde ise 41 taş, nohut, fasulye vb. ya da koyun tezeği kullanılıyordu. Kurban etine bakarak yorum yapma, özellikle Kırgızlar arasında yaygındı.
Fal, günümüzde Anadolu'nun birçok yöresinde yaygın bir inanıştır, yalnızca kullanılan malzemede bazı değişiklikler olmuştur. Ayna falı, ay falı, bakla falı, çeşme falı, el falı, iskambil falı, kahve falı, durgun su yüzeylerine bakarak bilicilik yapma, bugün de başvurulan fal türlerinin başlıcalarıdır.
—isi. inanca göre, gaybı Allah'tan başkası bilemez. Kuran'da Hz. Muhammet1 in bile gaybı bilemeyeceği (VI, 50,59), falcılığın şeytanın kötü işlerinden olduğu (V, 90) anlatılarak bu yolla kısmet aramanın haram olduğu (V,3) da belirtilir. Fal okları üç taneydi. Birinin üzerinde "Rabbim buyurdu" ya da "yap", ikincisinin üzerinde "Rabbim nehyetti, yasakladı" ya da "yapma" yazısı bulunurdu; üçüncü ok üzerinde yazı bulunmazdı. Bir işe niyetlenen cahiliye Arapları bu okları atar; hedefe hangi ok isabet ederse ona göre davranırlardı. Hedefe boş okun isabet etmesi durumunda, yazılı oklardan biri hedefi buluncaya kadar ok atmayı sürdürürlerdi.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.