ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Köşe Yazıları (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=494)
-   -   Enkazdan "barış" çıksın (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=120791)

GöKKuŞaĞı 10-25-2011 01:34 PM

Enkazdan "barış" çıksın
 


Bizim kuşağı hep Cumhuriyet döneminin en şanssız kuşağı olarak görmüşümdür...
80'li yıllarda doğanlardan bahsediyorum...
Dünya ve Türkiye en çok bizim çocukluk ve gençlik dönemimizde değişti... Ama ne değişim... Başımızı döndüren...
Sınırlar değişti...
Rejimler değişti...
Politika değişti...
Doğumlar, ölümler değişti...
Doğanın kendisi değişti, alt-üst oldu...

En çok da teknoloji çağının yitik çocuklarıydık biz ama...
Bizim çocukluk dönemimizde en yüksek teknoloji ürünü siyah-beyaz televizyonlardı; tek kanallı... Haberler mutlaka izlenirdi ailece...
Ve hemen her haber bülteninde şehit haberi...
Spiker donuk ve metalik sesiyle anlatmaya başlayınca pür dikkat kesilirdi salondaki herkes. Oturduğum yerden başımı kaldırır, ben de kilitlenirdim ekrana...
Önce anneme bakardım, sonra babama...
Gözlerinde endişe, üzüntü, belki biraz sinir...
Anlardım kötü bir şey olduğunu ama adını tam koyamazdım.
"Şehit"...
"Terörist"...
"Ölü ele geçirildi"...
Yerde yatan cansız bedenler...
Yüzleri karartılmış, şivesi farklı adamlar... "Devletin şefkatli kollarına sığınsınlar"...
"Devlet"...
Kollarını açmış bekleyen devasa bir insanımsı canlanırdı gözümde...
Günler birbirini kovalar, biz yitik çocuklar her gün ölüme, teröre, ölü ele geçirilen bedenlere ve kolları açık birilerini bekleyen devasa insanımsıya biraz daha ve biraz daha alışır, alıştırılırdık...

Çukurca'da 24 askeri şehit verdiğimiz günün ertesiydi. Salonda oturmuş dikkatle haberleri izliyorduk. Kızım odasından geldi. Dalgınlık bu ya, her zaman yaptığımız şeyi; kanalı değiştirmeyi unuttuk.
Spiker anlatıyordu...
"Şehit askerin evine ateş düştü"...
Sonra...
Çığlık çığlığa ağlayan anne, gözü yaşlı baba...
Tabuta sarılan akraba...
Kızıma baktım bir an. Kafasını tıpkı benim yaptığım gibi kaldırmış, ekrana kilitlenen gözleri büyümüştü. Önce annesine baktı, sonra bana. Tıpkı 20 yıl önce benim yaptığım gibi...
Tıpkı 20 yıl önceki gibi ağlıyordu çünkü ekrandaki anne...
Tıpkı 20 yıl önceki gibi konuşuyordu baba: Vatan sağolsun!
Tıpkı 20 yıl önceki gibi soğuktu ölüm çünkü...
Kelimeler aynı benim yitik çocukluk günlerimdeki gibiydi...
"Şehit"...
"Terörist"...
"Ölü ele geçirildi"...

Bazen binlerce kez tekrar edilen sözlerin, defalarca dile getirilen taleplerin, yakarışlarn, çığlıkların bir duvara çarparak, çaresiz yere yığıldığına tanık olursunuz.
Ama bazen öyle anlar gelir, öyle şeyler olur ki; yıllardır tüm emeğe rağmen diriltemediğiniz "umut" bir enkazın altından boy verir; kardelen misali...

Tıpkı Van'daki gibi...
İki gündür gözümü dikmiş, bir milletin, yaralarını nasıl sardığını izliyorum.
O millet ki; tüm renkleriyle, olanca kardeşliğiyle, kendine yakışır özverisiyle seferber...
O millet ki; bin yıldır işlediği bu toprakları hoşgörünün, adaletin, inanç özgürlüğünün, dostluğun ayakları altına sermiş...
O millet ki; birlikte yaşama, yaşayabilme dersleri vermiş tüm dünyaya...
Ve o millet ki; büyük bir acıyı, büyük bir fırsata çevirdi bilerek ya da bilmeyerek...
Van'da kırılan fay, Edirne'den Kars'a kadar kardeşlik dalgaları yaydı...
Ölüm, çaresiz kaldı...
Van acımız dosta düşmana, birliğimizi hiç kimsenin ve hiçbir gücün bozamayacağını kanıtladı.
Van acımız bize yeniden bir kardeşlik iklimi inşa etme fırsatı verdi.
Haydi şimdi koyalım elimizi o moloz yığınlarının altına ve çıkaralım "barış"ı enkazın altından hep birlikte...
Bu millet her şeyi başarır çünkü; "barışmayı" bile...

ozgurugur@haberturk.com


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.