![]() |
İstiare
İstiare
İSTİARE a. (ar. 'ariyet, ödünç'ten isti'Sre). Esk. 1. Bir şeyi bir yerden ya da bir kimseden ödünç olarak alma; alıntılama: "... bu kitabını yirmi bu kadar sene mukaddem bir zattan istiâre ile mütâlâa etmiş idim" (Cevdet Paşa, XIX. yy.). 2. istiare etmek, ödünç olarak almak: Maka-lesindeki birçok fikri bizatihi hayattan istiare etmişti. —Ed. Benzetmeyi (teşbihi) oluşturan benzeyen (müşebbeh) ve benzetilenden (mü-şebbehünbih'ten) birinin söylenmemesi ile yapılan söz sanatı. (Bk. ansikl. böl.) —isi. huk. Bir maldan bedelsiz olarak yararlanma. —ANSİKL. Ed. istiare, aynı zamanda bir tür mecaz olarak da düşünülebilir. Çünkü, yerine göre benzeyen ya da benzetilen, kendi anlamı dışında kullanılmış olur. Benzeyenin kaldırılması ile yapılanına açık istiare (istiare-i musarraha), benzetilen'in söylenmemesi ile yapılmış olanına da kapalı İstiare (istiare-i mekniye) denir. Açık istiare, türk edebiyatında ve doğal olarak divan şiirinde bol ölçüde kullanılmış ve mazmunların oluşturulmasında önemli bir rol oynamıştır, istiarelerde, açıkça belirtilmemiş olanın, okuyucu tarafından fazla zorlanmadan anlaşılabilmesi için karine'den yararlanılır. 1908 meşrutiyeti'nden sonra Hüseyin Cahit (Yalçın) Tanin'de "Bu milletin başına otuz üç sene bir kartal siyah kanatlarını gerdi" derken, adını söylemeden Abdülhamit ll'yi amaçladığını belli ediyordu. Burada, tam bir açık istiare vardır. Kapalı istiarelere daha az başvurulmuştur. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.