![]() |
Fecr-İ Ati Edebiyatı (1909-1912)
Servet-i Fünun dergisi 1901 yılında kapatıldıktan sonra Servet-i Fünun topluluğundan hiçbir yazarın bu dergide yazısı çıkmadı. Dergi 1901'den sonra bir magazin dergisi ha*linde yayın hayatını sürdürmekteydi. Bu dönemde, başka dergilerde edebi çalışmalar devam ediyordu. Yeni yetişen genç *lerin yazdıklarını yayımlayan Mecmua-i Edebiye, Muktebes, Çocuk Bahçesi gibi der*giler vardı. Bu dergilerde Ahmet Haşim, Aka Gündüz, Ali Canip, Mehmet Behçet, Tah*sin Nahit gibi isimlerin yazdıkları yayımlanıyordu. Bu sanatçılar yeni bir edebiyat kuşa*ğının yetiştiğinin işareti idi. Bu kuşak Edebiyat-ı Cedide'nin karşısına çıkarak onları ret ve inkâr ediyor, onların boş bıraktığı meydanı doldurmaya uğraşıyordu. Bu genç neslin arasına başka isimler de katıldı. Çeşitli edebiyat dergilerinde dağınık biçimde yazıları çıkan bu gençler[size="3">[color="]Gençler, İstanbul'da yayımlanan Hilâl gazetesinin matbaasında 20 Mart 1909 tarihinde ilk toplantılarını yaptılar. Bu toplantıda, kendi [/size]sanat[size="3">[color="]sanatçıları[/size][size="3">[color="]prülü, Mehmet Behçet Yazar, Fazıl Ahmet Aykaç topluluğun diğer [/color][/size]sanatçılarıdır[size="3">[color="]genç yetenekleri bir araya toplamak, açık fi*kir tartışmaları ile kamuoyunu aydınlatmak başlıca hedefleriydi. Batının önemli fikir ve edebiyat eserlerini Türkçeye çevirtmek, edebiyat ve fikir konuları üzerinde konferanslar düzenlemek, Batı'daki benzeri kurumlarla iletişim kurmak gayeleri arasındaydı. Topluluktaki [/size]sanatçıların[size="3">[color="]sanat[/size][size="3">[color="]prülü, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay gerçek [/color][/size]sanatlarını[size="3">[color="]sanatçıların sadece kişisel duygularla ilgilenmeleri hoş karşılanamazdı. Fecr-i Aticilerin tümüyle bireyci olan [/size]sanat anlayışına karşı edebiyatın sosyal konulara ilgisiz kalmayacağı düşüncesi ileri sürüldü. Fecr-i Ati*cilerin sanat anlayışlarını değiştirmemeleri kendi sonlarını hazırlamıştır. Fecr-i Aticileri birleştiren tek nokta sanat sevgileri idi. Türk edebiyatına yön vermek istiyor, ancak bunu nasıl yapa*caklarını kendileri de bilmiyorlardı. Topluma ve hayata sırt çevirmiş olmaları onları gerçeklerden uzaklaştırdı. Fecr-i Aticilerin sanat anlayışları, dil ve üslup bakımından eleştirdikleri Servet-i Fünunculardan farksızdır. Fecr-i Âti edebiyatı Servet-i Fünun'un devamı niteliğindedir. Fecr-i Âti, daha çok şiir alanında etkili olmuştur. Edebiyatın öteki türlerinde Fecr-i Âti döneminde pek önemli bir ça*lışma yoktur. Tiyatro türünde Şahabeddin Süleyman, Tahsin Nahit ve Müfid Ratib'in çalışmaları vardır. Roman ve hikâye alanında eser veren sanatçılar Süleyman Cemil Alyanakoğlu ve İzzet Melih Devrim'dir. Fecr-i Aticiler kendilerinden önceki sanatçıların ve edebi toplulukların önemini inkâr etmemektedir. Namık Ke*mal'in fikirlerine değer vermektedirler. Servet-i Fünun'un önemli bir edebi topluluk olduğunu kabul ederler; an*cak siyasi baskılar yüzünden istediklerini gerçekleştiremediklerini belirtirler. Servet-i Fünuncular dağılmış, hürri*yetin ilanından sonra da bir daha toplanamamıştır. Servet-i Fünuncuların devrini tamamladığını düşünmektedir*ler. Geleceğe bakmak için Fecr-i Âti'yi kurmuşlardır. Fecr-i Âti sosyal, siyasi ya da kültürel şartların ürünü olarak ortaya çıkmamıştır. Batı'daki edebi topluluklara öze*nilerek oluşturulmuş bir topluluktur. Fecr-i Aticiler, Servet-i Fünun'un devrini tamamladığını ileri sürmüş, ancak onun devamı olmaktan öteye gideme*mişlerdir. Sanat anlayışları, işledikleri konular, dil ve üslup bakımından Fecr-i Aticilerin Edebiyat-ı Cedidecilerden farkı yoktur. Servet-i Fünuncuların geliştirdiği serbest müstezadı, Fecr-i Aticiler, Fransız şiirinin de etkisiyle daha da geliştirmişlerdir. Tanzimat dönemi edebiyatı devrin sosyal ve siyasal şartlarından doğmuştu. Bu dönem sanatçılarının topluma ulaş*tıracakları mesajları vardı. Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide)'nun ortaya çıkmasında edebiyattaki eski-yeni çatışması etkili olmuştu. Yeni ede*biyat yanlıları Recaizâde'nin teşvik ve öncülüğünde bir araya gelmişlerdi. Fecr-i Aticilerin durumu, Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedidecilerden farklıdır. Fecr-i Âti (geleceğin şafağı) adını alan genç*lerin, siyasi ve sosyal açıdan ileri sürdükleri bir tez yoktu. Ayrıca sanat anlayışlarında da bir birlik yoktu. Batı'daki edebi topluluklara özenerek bir araya gelen gençler, sanat anlayışlarını "Sanat şahsi ve muhteremdir." (Sanat kişi*sel ve saygı değerdir.) biçiminde açıklıyorlardı. Bu slogan cümleleri bile Fecr-i Aticiler arasında bir birlik sağlanma*dığını kanıtlamaya yeter. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.