![]() |
Anahtar Hakkında
1 Eklenti(ler)
Anahtar anahtar a. (yun. anikhtirı den). 1. Bir ucunda kilidin dilini oynatmaya yarayan diş ya da kertik, öteki ucunda hareket ettirilmesini sağlayan bir halka ya da bir baş bulunan, yassı ya da yuvarlak metal araç. (Eşanl. AÇKI.) [Bk. ansikl. böl. Süslem. sant.] —2. Yaylı, zemberekli düzenekleri kurmaya, çalıştırmaya yarayan araç: Gece bekçisi anahtarlarını kaybedince saatler durdu. —3. Bir yerin girişine egemen olan yer, bölge: Rusya için boğazlar tarih boyunca Akdeniz'in anahtarı oldu. —4. Bir şeyi ele geçirmeyi sağlayan şey: Mutluluğun anahtarını bulmak. Çalışmak başarının anahtarıdır. İktidarın anahtarı küçük partilerin eline geçti. —5. Bir şeyi çözmeyi, anlamayı sağlayan şey: Bu ipucunu, katili bulmada bir anahtar olarak kullanabilirsin. Cevap anahtarı. —6. Anahtar deliği, bir kapama açma düzeneğinde anahtarın içine girdiği boşluk. || (Kilide) anahtar uydurmak, kendi anahtarı yerine başka bir anahtar kullanarak kilidi açmak. |[ Anahtarı beline takmak, evin yönetimini ele alıp bağımsızca yürütmek. || Anahtarı kapının üstünde bırakmak, anahtarı kilidin içinde bırakmak. || Bir kentin anahtarları, eskiden bir kentin kapılarını açıp kapamaya yarayan ve bu kent üzerindeki egemenliği simgeleyen anahtarlar. (Kent anahtarı, günümüzde dostluk belirtisi olarak simgesel bir değer taşır.) —Ask. Gizli yazışmada, şifreleme ve şifre çözme işlemleri için gerekli, sözlü ya da yazılı olarak kabul edilmiş kural (ya da kurallar bütünü). || Şifre anahtarı, kodlanmış gizli bir haberin, alan merkez tarafından çözülebilmesini sağlayan anlaşma yöntemi. (Şifre anahtarı yalnızca şifre subay ya da assubayı ile belirlenmiş personelin girebileceği odalardaki kasalarda koruma altında tutulur.) —Bayınd. Farklı yükseklikte kirişlerden oluşan bir köprüde bir açıklığın orta bölümü || Anahtar kesiti, bir kemer barajda, yapının vadi ekseninin düşey düzlemine rastlayan kesiti. —Bilş. Arama anahtarı, bir fişliğin her bölümünün belirli öğeleriyle sistemli bir karşılaştırma yapmaya yarayan özel veri karşılaştırma işlemi, anahtarla özdeş öğenin yer aldığı bölüm bulununcaya değin sürdürülür. || Denetim anahtarı, ele alınan sayıda ya da alfasayısal dizide bilgi fazlalığı yaratarak bir yanlışlığın varlığını saptamaya yarayan sayı ya da karakter; söz-konusu sayıya ya da diziye basit bir bağıntıyla bağlıdır. || Erişim anahtarı, bilgisayarın bir programını ya da verilerini kul lanmaya, bir hizmetinden yararlanmaya ya da yardımcı bir bellekte depolanmış bir veri kümesine başvurmaya olanak veren ve bireysel kod görevi yapan karakter dizisi. || Koruma anahtarı, bir koruma sisteminde ana belleğin bir sayfasına eklenmiş birkaç bitlik bilgi. (Sayfalar bu anahtarla, programlarsa, birer erişim anahtarıyla donatılmıştır; koruma anahtarıyla erişim anahtarı çakışmadığından, herhangi bir program belleğin bu bölümüne yazılamaz, dolayısıyla onu bozamaz.) —Biyol. Dikotomik anahtar, komşu iki tür ya da grubu birbirinden ayıran özellikten yararlanılarak yapılan ayrımsal tanımlama. ("Flora" ve "fauna" adı verilen yapıtlar bir dikotomik anahtarlar dizisinden geçerek aranılan türün adına doğru ilerleyen bir yol gösterirler.) —Cez. huk. Anahtar taklidi, Türk Cez. k.'na göre, hırsızlık suçunu işlemek ya da Çalınmış eşyayı başka yere kaldırmak için taklit anahtar ya da başka aletler kullanarak ya da sahibinin bıraktığı ya da kaybettiği anahtarı elde ederek ya da haksız yere elde bulundurulan asıl anahtarla kilit açma (md. 493). [Ceza yasası, hırsızlık suçunun anahtar taklidi yoluyla işlenmesini ağırlatıcı bir neden saymıştır. Yasa, basit hırsızlık için altı ayla üç yıl arasında değişen bir hapis cezası öngördüğü halde anahtar taklidi yoluyla işlenen hırsızlık suçu için üç yılla sekiz yıl arasında deği şen bir hapis cezası öngörmüştür.] —Dy. Bern anahtarı, kare biçiminde, erkek ve dişi çubuklardan oluşan anahtar. (10mayıs1886 da yapılan Bern konferan-sı'yla kullanılması zorunlu kılındı. Yolcu vagonlarının çeşıth aksesuarların: [kilitler, kuşetler, ısıtma vb.) açıp kapamaya yarar ) —Dilbıl. Bir çin harfinin sol tarafına yerleştirilen. genellikle ilk anlamını kaybetmiş olan ve harfi belirli bir kategoriye yerleştirmeye yarayan yazımsal öğe. Sayısı geleneksel olarak 214 olan anahtarlar, kendilerini oluşturan çizgilerin sayısına göre sınıflandırılmıştır; bu anahtarlar sayesinde sözlüklerde istenilen harf bulunabilir. —Elekt. Yaylı anahtar, elektrikli bir aygıtın elle çalıştırılan ve geriçekme yayı bulunan kumanda düzeneği. —Bu düzeneğin mekanik olarak kumanda ettiği kon-taktör, kesici ya da komütatör. —Elektron. Yumuşak tamah anahtar, bir ampule yerleştirilerek mühürlenen ve manyetomekanık ilkeyle çalışan zayıf akım anahtarı; ampulün yansız atmosferinden kaynaklanan çok yüksek güvenirliği nedeniyle elektronikte, bilgisayarlarda ve telefon santrallarında kullanılır —Elektrotekn. Bir devrede, olağan çalışma koşullarında ve özel hallerde olası aşırı yükler oluştuğunda, akımın geçmesine izin verecek, geçen akıma dayanabilecek ve gereğinde akımı kesebilecek mekanik bağlantı aygıtı; anahtar, aynı zamanda, belirli bir süre boyunca devreden olağandışı koşullarda geçebilecek akımlara da (kısa devre) dayanabilmelidir. (Bk. ansikl. böl.) || Çokkutuplu anahtar, elektriksel olarak yalıtılmış, ancak eşzamanlı çalışabilmelerini sağlayacak biçimde mekanik olarak birbirine bağlanmış birçok kutup içeren anahtar (iki, üç ya da daha çok kutuplu olabilir). || Özbeslemeli anahtar, bir otomatık kontaktörü çalıştıran vurum kesilse bile onu çalışır durumda tutmaya yarayan düzenek. || Şamandıralı anahtar, yüzen bir şamandıra belirli bir düzeye geldiğinde, kontak elemanları harekete geçen anahtar. || Yol sonu anahtarı, devinen bir cismin, olağan yolunun sonunda durmasını sağlayan konum anahtarı. || Za-manlamalı anahtar, kontakları bir saat tarafından harekete geçirilen anahtar. —Haritc. Renk anahtarı, lejandda yer alan renk ya da kalıp örneği, —işi. ikt. Anahtar teslimi, bir işletmenin ya da bir sanayi kompleksinin tasarlanması, gerçekleştirilmesi, hatta hizmete sokulması işinin tek bir işletme ya da işletmeler grubunca üstlenildiği bir sözleşmeyi nitelendirmekte kullanılan deyim |j Anahtar teslimi satış, bir evin. dairenin, arabanın, fabrikanın tümüyle yapılıp bitirilerek kullanılmaya hazır bir durumda satılışı. —Kur. tar. Anahtar ağası, osmanlı sarayında Hasoda'nın altı büyük ağasının sonuncusu. "Miftah gulamı" da denirdi. Hasodalıların disiplininden sorumluydu. Anahtar ağalığı 1833'te kaldırıldı. —Mad. oc. Sıkıştırma anahtarı, tahkimat cıvatasının vidalı bölümüne somun bağ-iamada kullanılan alet. —Mak. san. Somun ya da vidaları sıkmaya ve gevşetmeye, bir mekanizmanın yayını. bir müzik aletinin tellerini vb 'ni germeye ya da gevşetmeye yarayan çeşitli biçimlerde (kovanlı. delikli, dirsekli, tırnaklı vb.) aletlere verilen ad. || Dmamometrik anahtar - dinamometrik.|| ingiliz anahtarı. ağız açıklığı bir dişlinin devınimiyle ayarlanabilen anahtar. —Marangl. Anahtar ağzı. aşınmayı önlemek, dekoratif bir görünüm kazandırmak için anahtar deliklerinin üstüne takılan ya da içine yerleştirilen metal ya da ağaç parça. || Testere gergi anahtarı, testerenin gergisini bükerek germeyi sağlayan, sert ahşaptan küçük lama. —Müz. Portenin başına konan ve notaların hem adını, hem de müzik ıskalasın-daki kesin yerini belirleyen işaret. (Üç tür anahtar vardır: la anahtarı, sol anahtarı ve do anahtarı. Her biri, başladığı çizginin üzerindeki notaya kendi adını verir. Öbür notalar, anahtarla aynı adı taşıyan bu notaya göre adlandırılır. Günümüzde en çok kullanılanlar, alttan ikinci çizgiden başlayan sol. dördüncü çizgiden başlayan fa. üçüncü ve dördüncü çizgilerden başla yan do anahtarlarıdır.) || Üflemeli çalgılarda. delikleri açıp kapamayı, dolayısıyla titreşen hava sütununun uzunluğunu değiştirmeyi sağlayan mekanizma. || Akort anahtarı, bir ucu çalgının burgularını kavrayacak biçimde oyuk olan, bir ucu elle tutulan araç. (Burgunun döndürülmesi™, böylece çalgının akortlanmasını sağlar.) —Saatç. Kurma anahtarı, saat ayar anahtarı. bu işlevleri gerçekleştirmeye yarayan çok ince dişli bir çarkla donanmış mil. —Sey. oy. Anahtar vermek, tuluat tiyatrosunda, karşıdaki oyuncunun nükte yapmasına olanak sağlayacak söz ya da cümle söylemek. (Dişi konuşmak, açmaz vermek de denir.) —Su işler. Tevkif vanası anahtarı, kare kesitli bir oyuğu bulunan bir çubukla, devingen bir traversten oluşan anahtar. (Tevkif vanası anahtarı yangın musluklarında kullanılır.) —Tar. Altın anahtarlı soylular, imparatorluk sarayında ve germen hükümdarlarının saraylarında, bellerinde taşıdıkları bir altın anahtar sayesinde diledikleri zaman hükümdarın odasına girebilen mabeyincilere verilen ad. —Telekom. Elle kumanda edilen ve yayla çalışan, çoklu anahtarlama düzeneği; özellikle otomatik olmayan komütatörler-de tekkordonlu ya da çıftkordonlu seyyar kabloların yerine kullanılır. sıf. Kendisine başka öğelerin bağlı olduğu, onların temelini oluşturan şey, kimse için kullanılır Anahtar sözcük. Olayın anahtar kişisi. —Bilş. ve Belgi. Anahtar sözcük, bir tabloda adlar dizininden bir tanesinin tanınmasını sağlayan, bir içerikle bağdaştırılmış sözcük. —Bir programlama dilinde derleyici için özel bir anlamı olan ve prog-ramlayıcı tarafından başka bir anlamda kullanılamayan sözcük. —Otomatik belgelemede olduğu gibi, bir fişlikteki öğeyi dizinlemek ve fişlikle ilgili soruları düzenlemek amacıyla doğal bir dilden alınan ya da thesaurus'tan seçilen sözcük ya da deyim. (Bk. ansikl. böl.) —ikt. Anahtar endüstriler, etkinliklerinin durması ya da azalması bütün sanayi kollarını ve ekonomiyi olumsuz biçimde etkileyen temel endüstriler. —Parac. Anahtar döviz, uluslararası ilişkilerde serbestçe alınıp satılabilen ve en fazla değer verilen paralara anında tahvil edilebilen para. (Anahtar dövizler, kambiyo piyasalarında en fazla değer verilen paralardır: örn. alman markı, isviçre frankı.) —Yerbil. Anahtar düzey, sağlıklı bir kronolojik saptama yapmayı sağlayan katman katı. || Anahtar katman, yaşı belirlenmiş, iyi tanınan ve örnek olarak yararlanılan katman. || Anahtar mineral, belirgin termodinamik koşulların göstergesi olan mineral. || Anahtar yatak, litolojik bir dizide çok ince ve belirgin yatak ya da düzey. —ANSİKL Bilş. ve Belgi. Anahtar sözcük, bir belgenin içeriğini tanımlayarak, bu belgenin otomatikleştirilmiş, elle kullanılan bir fişlik içinden bulunmasını sağlar. Konu sözcüğü kavramı bir kitaplığın elle kullanılan fişliğine, "anahtar sözcük" kavra-mıysa, özellikle veri tabanlarına uygulanır. Özellikle konu ya da coğrafi konumla ilgili olabilen anahtar sözcükler, birtakım sözcüklerin başka sözcüklere bağlı olarak tanımlandığı ağaç yapısındaki bir hiyerarşiye göre thesaurus'un sürekliliğine katkıda bulunur. Veri tabanlarına erişim anahtarını veren de anahtar sözcüktür. —Elektrotekn. Bir anahtar, yük altındaki bir devrenin isteğe bağlı olarak açılmasını ya da kapanmasını sağlar. Arıza durumunda akımların kesilmesi dışında, anahtarın disjonktörle aynı işlevi olduğu söylenebilir. Bir anahtar, özellikle kısa devre oluştuğunda kapanabilmelidir; bu işlem yeterli enerjiyle ani kapanmalı bir kumanda gerektirir. Bir anahtarda, biri devinim-li öteki sabit, farklı yapılarda (örneğin bıçaklı ve çeneli, tırnaklı) iki kontak elemanı vardır. Anahtarlar, genellikle alçak ve orta gerilimli elektrik şebekelerinde kullanılır. Orta gerilimli şebekelerde kullanılan anahtarlar arasında, disjonktörlerde olduğu gibi, manyetik üflemeli ve boşluklu pnömatik aygıtlar sayılabilir. I —Süslem. sant. Eski Yunanlılar, anahtarın Sisamlı Theodoros tarafından icat edildiğini ileri sürüyorlardı, ilk kullanılışının Homeros çağına kadar uzandığı sanılmaktadır. Romalılar, anahtarı yaygın bir biçimde kullanmaktaydılar. Anahtar genellikle çelikten yapılır. Geleneksel anahtar tipi dört bölümden oluşur: halka, boyun ya da taban, gövde ve diş. Gövde ve diş kilit içinde kaybolan kısımlar olmakla birlikte, yine de bu kısımların bazen ajurlu ve hatta kalem işi oymalı süsler taşıdığı görülür. Fakat, sanatçılar hünerlerini özellikle anahtarın meydanda kalan kısımları, yani boyun ve halka üzerinde sergilerlerdi. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.