ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Fransızların Katliam Tarihi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1060093)

Prof. Dr. Sinsi 11-25-2012 11:17 PM

Fransızların Katliam Tarihi
 
Cezayirli yöneticiler, “Fransa, Cezayir’de soykırım yaptı, özür dilesin” dedikçe, Fransızlar, “Bu işi tarihçilere bırakalım” yanıtını vermektedir. Aynı Fransa, “Ermeni iddialarını tarihçiler araştırsın” biçimindeki öneriye karşı çıkarak, sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasaları hiç yüzü kızarmadan ulusal meclisinden geçirebilmektedir. Bu çifte standart karşısında sesini yükselten, başta Jean Paul Sartre, Didier Billion olmak üzere kimi Fransız aydınlar ise, Fransa’nın tutumunu, “Cezayir Fransa’nın tabusudur” sözleriyle açıklamaktadır. Oysa, yalnızca Cezayir değil, Fransız tarihinin neredeyse tümü Fransa’nın tabusudur.

Fransa, Yeni Kaledonya, Madagaskar, Haiti, Martinique, Guadaloup, Fransız Guyan’ı, Komor, Senegal, Mali, Fil Dişi Sahili, Gabon, Kamerun, Gana, Gine, Benin, Rwanda, Vietnam, Laos ve Kamboçya gibi bir bölümü halen Fransız toprağı olan ülkelerde yaptığı katliamların yanısıra, Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal ettiği Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adana’da işlediği suçlardan dolayı da tarihiyle yüzleşmekten kaçmaktadır. Fransa’da resmi tarih, Fransız ordusunun Anadolu’da yaptığı katliamları yok sayar, ders kitaplarında bu konuya yer verilmez.

Fransız tarihinin karartılan sayfaları, yalnızca Fransa dışında yapılan kötülükleri içermez. Fransa’da yaşanan soykırım ve katliamlar da, tarihiyle yüzleşme cesareti olmayan bu ülkede tabudur. “Fransız’ın Fransız’a soykırımı” olarak adlandırılan 1793-1796 Vendée Sorımı, 24-25 Ağustos 1572 Saint Barthelemy Katliamı, Kölelik Dönemi, “Terör Süreci” olarak adlandırılan Fransız Devrimi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Hitler’in Fransa’daki işbirlikçisi Vichy Hükümeti Dönemi, bu durumun en somut örnekleridir.

1789 Fransız Devrimi, dünyayı yeniden biçimlendirmesinin yanısıra, insanlık tarihinin en kanlı dönemlerinden biri olma özelliğini de taşımaktadır. Fransa’nın batısında, Atlantik Okyanusu kıyısındaki Vendée’de yaşananlar, Fransız resmi tarihinde, “Vendée İsyanı” ya da “Vendée Savaşı” olarak adlandırılmakta, bu olaya karşı devrim yakıştırması da yapılmaktadır.

Kral ve kiliseye bağlı insanların yaşadığı Vendée, Kral 16. Louis’in idamına karşı çıkmış, Paris’in atadığı yöneticilerin ve anayasaya bağlılık yemini eden rahiplerin otoritesini tanımamış, yeni vergileri ödemeyi de reddetmişti.

Kimi Fransız tarihçiye göre, bölge halkı, soylularının önderliğinde ayaklanmış, monarşiyi geri getirmek için savaşmış, cumhuriyetçi güçlere yenilmişti. Oysa yaşananların boyutları çok farklıydı; yüzbinlerce insan, genç-yaşlı, kadın-çocuk ayrımı yapılmaksızın vahşi yöntemlerle katledilmişti.

Bir tarım bölgesi olan Vendée’nin yoksul köylüleri, durumlarının düzeleceği umuduyla devrimin ilk yıllarında Paris’e bağlı kaldılar. Devrimin, ekonomik alanda bekleneni vermemesi ve yoksulluğun sürmesi, din adamlarının köylüler üzerindeki etkisini artırdı. 1791’de, rahiplerden anayasa bağlılık yemini etmeleri istenince, bu yeminin din yolundan çıkmak olduğunu öne süren köktendinci Katolik rahiplerin kışkırtmasıyla ilk karışıklıklar başladı. Daha önce boş olan kiliseler, artık ayinler sırasında tıkabasa doluyor, Paris’e yönelik muhalefetin merkezi oluyordu.

Kral 16. Louis’nin, Ocak 1793’te giyotine gönderilmesi, soyluların bölgeden göçe zorlanması, isyanı tetikleyen öğelerin arasında sayılsa da, asıl nedenin yoksulluk olduğu belirtilir.

Bu sırada, yalnızca Vendée’de değil, Fransa’nın birçok bölgesinde halk ayaklanmaları vardır. Cumhuriyet askerleri hemen her yerde isyanları bastırırken, Vendée’de Köylü Ordusu kurulmuş, “Beyazlar” olarak adlandırılan köylü güçleri “Maviler”i, yani cumhuriyet birliklerini yenilgiye uğratmıştı. Köylülerin başlattığı direnişe yakın bölgelerden de destek gelmesi üzerine, Vendée’ye, tüm Fransa’ya örnek olacak bir ders vermek için harekete geçen Paris yönetimi, sivillere yönelik katliamların önünü açan kararlar alır ve 1 Ağustos 1793’te bir kararname yayımlar.

Buna göre, bölgedeki ormanlar kesilecek, tarlalardaki ürünlere, büyük ve küçükbaş hayvanlara el koyulacak, isyancıların mal varlığının cumhuriyete ait olduğu açıklanacak, kadın, çocuk ve yaşlılar başka bölgelere sürülecekti.

Vendée’nin Köylü Ordusu, Aralık 1793’te, Nantes yakınlarında Savenay’da yenilir ve dağılır. Geride kalan küçük gruplar ise, isyanı sürdürmek için ormanlık alanlara çekilir. Ordular arasındaki savaş Savenay’da bitmiş, sıra 1796’ya dek sürecek olan toplu katliamlara gelmiştir.

Artık daha rahat hareket eden Louis-Marie Turreau yönetimindeki cumhuriyetçi “Cehennem Birlikleri”, kitleler biçiminde teslim olanları acımasızca öldürür, savunmasız yüzlerce köyü yakar, ateşli silahlardan tasarruf etmek için kadın, çocuk ve yaşlıları kesici silahlarla katleder.

Bu kanlı zaferin ardından, General François Joseph Westermann, Paris’e gönderdiği raporda durumu şöyle özetler:

“Cumhuriyetçi yurttaşlar, artık Vendée yok! Çocuklarıyla ve kadınlarıyla kılıcımız altında can verdi. Vendée’yi, Savenay bataklıklarına ve ormanlarına gömdük. Bana verdiğiniz emir uyarınca, çocukları atlarımızın ayakları altında ezdik. Kadınları, yeni asiler doğurmamaları için katlettik. Yolları cesetlerle kapladık. Teslim olmak için gruplar biçiminde gelen köylüleri durmaksızın kurşuna dizdik. Onlara, devrimin acımasız olduğunu göstermek için hiç tutsak kabul etmedik.”

Prof. Dr. Sinsi 11-25-2012 11:17 PM

Fransızların Katliam Tarihi
 
Vendée’de öldürülenlerin sayısına ilişkin farklı veriler vardır. Çeşitli kaynaklara göre, ölü sayısı 180 bin ile 600 bin arasında değişmektedir. Katliamların merkezi Nantes kentidir. Toplu öldürmeler için farklı yöntemlere başvurulmuştur. Kimi isyancılar, aileleriyle birlikte dolduruldukları gemilerin Atlantik Okyanusu kıyılarında batırılmasıyla öldürülür, kimileri ise su galerilerinde boğularak ya da kurşuna dizilerek öldürülür. Ayrıca, Vendée halkının önemli bir bölümü, açlık ve salgın hastalıklardan öldürülmek üzere, hapishanelere, depolara tıka basa kapatılır. Kaynaklar, 210 bin sivilin yanısıra, 100 bini çocuk, 300 bin sivilin de, soğuk, açlık ve salgın hastalıklara terk edilerek öldürüldüğünü ortaya koymaktadır.

Vendée Soykırımı hakkında birkaç çalışma vardır. Reynald Secher’in 1986’da yayımlanan “Fransız’ın Fransız’a Soykırımı” adlı kitabı, Vendée’de yaşananların soykırım olarak tanımlaması bakımından önemlidir. Ayrıca, Hugh Goug, Stephane Courtois ve Pierre Chaunu gibi tarihçiler de, Vendée’de yaşananlar için soykırım kavramını kullanmıştır.

24 Ağustos 1572’de, bugün dünyanın önemli ve saygın müzelerinin başında gösterilen, dönemin kraliyet sarayı Louvre’un bahçesinden başlayarak, Paris sokaklarında, binlerce Protestan Fransız katledilmiştir. Bir bölüm Fransız tarihçi, bu katliamın abartılmamasını ve din savaşlarının bir parçası olarak görülmesini önermektedir.

Katolikler’le Protestanlar arasında geçen Üçüncü Din Savaşı, 8 Ağustos 1570’te imzalanan Saint-Germain-En Laye Barışı ile sona ermişti. Bu sırada Fransız tahtında Kraliçe Catherine de Medecis’in oğlu 9. Charles bulunuyordu. Kraliçe, yeni bir din savaşını önlemek amacıyla, Katolik dünyasının önde gelen adları papa ve İspanya Kralı 2. Philippe’in muhalefetine karşın, kızı Prenses Marguerite de Valois’yı, daha sonra 4. Henri adıyla Fransa tahtına çıkacak Protestan Prens Henri de Navarre ile evlendirmeye karar verir.

Kraliçe, papanın kutsamadığı nikahı kıyması için, Bourbon kardinalini ikna eder. Protestan soyluların 18 Ağustos 1572’deki düğüne katılmak için Paris’e gelmesi, Katolikler’in tepkisini toplar. Bu sırada Paris’teki hava, sürekli artan fiyatlar, yıllık ürünün kötü olması gibi nedenlerle oldukça gergindir. Düğün için yapılan harcamaların fazlalığı ve lüks ise, Katolikler’i ayaklandıran öteki nedenlerdir.

Katolikler’in önde gelen adlarından François de Guisse’in, Protestan liderlerden Amiral Coligny’in emriyle öldürüldüğü söylentisinden etkilenen Katolikler, 23 Ağustos 1572’de Coligny’e başarısız bir suikast düzenlerler. Bu olay Protestanlar’ın ayaklanmasına neden olur. Bunun üzerine Kral 9. Charles, önde gelen Protestan liderlerin öldürülmesine karar verir ve kentin tüm kapıları kapatılır. Katliamın, Louvre’un karşısındaki Saint Germain Auxarois Kilisesi’nin çanları çaldığında başlayacağı, gerekli yerlere önceden bildirilmiştir. 24 Ağustos 1572 sabaha doğru çan sesi duyulunca, önce düğün için kente gelen Protestan soylular katledilir, ardından Paris sokaklarında katliam başlar. Coligny, Louvre’daki yatağında öldürülür, bahçeye atılan cesedi parçalanır. Yataklarında, evlerinde, sokaklarda öldürülen Protestanlar’ın cesetleri, yalnızca kenti değil, Seine Nehri’ni de doldurur. Bordeaux, Lyon, Angers, Orleans, Meaux, Bourges, Saumur gibi kentlere de sıçrayan olaylarda, Protestanlar kitleler biçiminde öldürülür. Farklı kaynaklara göre, ölü sayısı 5 bin ile 80 bin arasında değişmektedir.

Papa 13. Gregoire, Protestan katliamından büyük mutluluk duyduğunu açıklayarak, bu olayın anısına resimler yapılmasını emreder. İspanya Kralı 2. Philippe ise, “En mutlu günümü yaşıyorum” der. Katliamdan kurtulan Protestanlar’ın büyük bir bölümü Almanya’ya kaçmıştır. 1572’de Fransa nüfusunun yüzde 30’u Protestan iken, bugün bu oran yüzde 2’dir.

Dünyanın uygar ülkelerinden biri olarak gösterilen Fransa’nın tarihinden kısa bir bölüm okudunuz. O uygar görüntü biraz kazındığında ortaya çıkacak olan kötülükleri gizlemek isteyen Fransa, 23 Şubat 2005’te, tüm eğitim kurumlarında uygulanması için, “Sömürgeciliğin İyi Yönlerini Öğretmek” başlıklı bir yasayı kabul etti:

“Üniversitelerin araştırma programları Fransa’nın Afrika ve deniz aşırı sömürgelerindeki tarihine hak ettiği yeri vermeli ve okullarda, özellikle Fransız sömürgecilik döneminin bu bölgelerdeki olumlu rolü öğretilmelidir.”


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.