![]() |
İsrarla Zenginlik İstemek Doğru Mu ?
Israrla zenginlik istemek doğru mu Mutlaka zengin olmayı istemek, sonunda bize hayır olarak mı şer olarak mı geri döneceğini bilmediğimiz... Mutlaka zengin olmayı istemek, sonunda bize hayır olarak mı şer olarak mı geri döneceğini bilmediğimiz bir kazanımı peşinen istemek gibidir. Sâlebe, fakir bir Müslümandı. Zengin olmayı çok istiyordu. Zengin olduktan sonra fakirlere yardım edecekti. Efendimizin duasını alan Sâlebe, zengin olmuştu. Acaba sözünde durup ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmuş muydu? Sâlebe, ismini bilmiyorum duydunuz mu? Kendisi Efendimiz zamanında Medinede yaşayan bir Müslümandır. Belki de çoğu insan gibi o da çok mala sahip olmak istiyordu. Ama hakkında hayırlısı çok mal mıydı onu hiç düşünmüyordu. Bu yüzden tam üç defa Efendimize müracaat ederek zengin olması için dua etmesini istemiş, hatta sonuncu müracaatında da yemin ederek demişti ki: "Seni hak peygamber olarak gönderen Allaha yemin ederim ki, istediğim serveti verirse yoksullara da çokça yardımda bulunacak, onların da ihtiyaçlarını karşılayacağım!.." Bu kadar ısrardan sonra Efendimiz istediği duayı yapmış; "Sâlebeyi istediğine kavuştur ya Rab!" diye niyazda bulunmuştu. Bundan sonra Sâlebenin sahip olduğu koyun sürüsü kısa zamanda öylesine çoğaldı ki, cami güvercini denilen Sâlebe, artık vakit namazlarını bırak, cumalara dahi gelemiyor, çölün derinliklerinde sürüsünün arkasında sürünüp gidiyordu. Efendimiz, camiden çıkmayan Sâlebeyi hiç göremez olunca: - “Yazık oldu Sâlebeye. Keşke hakkında hayırlı olanı isteseydi!”diye hayıflanıyordu. İşte bu sıralarda zekât âyeti nazil oldu. İmkân sahibi zenginlere görevliler gönderildi. Zekâtlarını toplayıp hazineye getirecekler, oradan da ihtiyaç sahibi fakirlere dağıtacaklardı. Sâlebeye giden görevliler de durumu anlattılar. - Gelen ayetler, zenginlerin zekât vermelerini emrediyor. Sen de zengin olduğundan zekât vermen gerekiyor, bunun için geldik, dediler. Buna beklenmedik tepki gösteren Sâlebe: - "Bu çölde malın peşinde koşup kazanan benim, hiç ilginiz olmadığı halde hisse isteyen sizsiniz. Bu sizin istediğiniz şey haraçtan başka bir şey değildir!.." diyerek zekât memurlarını azarlayıp eli boş çevirdi. Sâlebenin bu tutumunu duyan Efendimiz: - Yazık oldu Sâlebeye, keşke mutlaka zengin olmayı değil de hakkında hayırlı olanı isteseydi, diyerek üzüntülerini bir daha izhâr etti. Bu olay üzerine Tevbe Sûresindeki münafıkları anlatan âyetler nazil oldu: - Münafıklardan bazıları da mal mülk verip zengin ettiği takdirde yoksula yardım edeceklerine Allaha söz verirler de istedikleri mala kavuştuklarında cimrilik edip yoksulun hakkını vermezler!.. (Tevbe, 9/76) AH SALEBE, AH! Ayet-i kerime, verdiği sözünde durmayan Sâlebenin münafıklar sınıfına kaydığını işaretliyordu. Bunu anlayan akrabaları, gidip ona derhal malının zekâtını vermesini, yoksa münafıklardan biri olarak damgalanacağını hatırlattılar. Yakınlarının zorlaması üzerine zekâtını alıp Resulullaha gelen Sâlebe, yoksulun hakkını getirdiğini söyledi ise de Peygamber Efendimiz: "Bu sizin yaptığınız, haraççılıktan başka bir şey değildir!" diyen Sâlebeye üzüntülü bir eda ile: - “Senin yardımını alamam artık Sâlebe. Allah men etti!" karşılığını verdi. Efendimizin vefatından sonra Hazreti Ebû Bekire müracaat eden Sâlebe, sırasıyla Hazreti Ömer ve Osmana da müracaat ettiyse de hepsi de: -“Resulullahın kabul etmediğini bize mi kabul ettirmek istiyorsun?" şeklinde karşılık verdiler. Hazreti Osman zamanında hasta yatağında son anlarını yaşadığı sıralarda kulaklarında Resulullahın ilk ikazları yankılanıyordu: - Sâlebe! Çok malın sorumluluğu vardır. Yerine getirmezsen hakkında hayırlı olmaz. Mutlaka zengin olmayı değil, hakkında hayırlı olanı iste!.. (A. Şahinden) Ama artık her şey için çok geçti. Sâlebenin zekatı kabul edilmemişti ve o bu şekilde ahirete, gerçek dünyaya göç etmişti. Evet, Sâlebe hayatıyla maddi durumu yerinde olduğu halde sorumluluklarını zamanında yerine getirmeyen imkân sahiplerine bir ibret örneği veriyordu. ALTIN ÖĞÜTLER Başkalarının kusurlarını araştırma Sahabeden sonra gelen neslin büyüklerinden Hasan-ı Basrî Hazretleri bizlere şu nasihatte bulunuyor: Sizler kalplerinize çok dikkat edin. Onları devamlı Allahın zikri ile yenileyin. Zira kalp çabuk paslanır. Nefislerinizi de dizginleyin. Çünkü o çok azgındır. Eğer siz nefislerinizin kötü isteklerine mâni olmazsanız, o bir gün sizi korkunç bir uçuruma yuvarlar. Kendi ayıplarınız dururken başkalarını ayıplamaktan vazgeçmedikçe kâmil iman sahibi olamazsınız. O hâlde, başkalarının ayıplarına bakmadan evvel kendi ayıplarınıza bir göz atın; onları düzelterek işe başlayın! Ey insanlar! Kuran-ı Kerim müminler için şifâ, müttakîler için rehberdir. Kim Ona uyarsa, hidâyete erer ve doğru yolu bulur. Ondan yüz çeviren bedbaht olur ve felâketlere sürüklenir. BİR HATIRLATMA Her bir nefes iki şükür ister Namaz, Cenab-ı Hakka bir teşekkür borcudur. Allah, nimetlerini insanlara o kadar bol ihsan etmiştir ki, saymak, beşerin kudreti dâhilinde değildir. Çünkü hesapsızdır. Şarkın büyük alimi Şeyh Sadî merhum: "Bir nefeste iki şükür mevcuttur. Halbuki her nimete bir şükür ifa etmek lâzım gelse, Hakka şükretmeye maddeten imkân yoktur. Daima onun nimetlerinin minneti altındayız" der. En büyük nimet akıldır. Artık ondan sonra diğer duyularımızın bize bağışladığı nimetleri düşünelim. Mâyı görünce gözlerimizin, sağırı görünce kulakların, sakatları görünce elimizin, ayağımızın ne kadar büyük bir nimet olduğunu, felçli bir kimseyi görünce irâdemiz altındaki varlığımızın kıymetini bilip, onların ne büyük nimet olduğunu anlamamız lâzımdır. HADİS BAHÇESİ Sabret, rahat et! Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: "Allah şöyle buyurdu: Dünyada sevdiği bir dostunu aldığım zaman sabredip karşılığını Allahtan bekleyen mümin kulumun katımdaki karşılığı cennettir." (Riyazüs- Salihin, Erkam Yayınları) Hadisin verdiği mesajlar 1) İnsanın dostunu kaybetmesi en büyük musibetlerdendir. 2) Büyük musibetlere sabretmenin zorluğu nispetinde sonucu da büyüktür. 3) Başa gelen bela ve musibetlerin karşılığını Allahtan ummak, Müslüman- dan beklenen yegane tavırdır Hazırlayan: Ali İhsan ER |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.