![]() |
Hayyu'l-Kayyûm Esmalarının Sırrı
Varlıklarda iki temel nitelik vardır.
a) Var olup mekâna uyum sağlama, durabilme, durumunu devam ettirecek geometrik ve fizik dengeyi sağlama. Varlıkların bu niteliği Kayyûm sıfat-ı ilâhî'sinin yansıması ile oluşan bir var oluştur. Maddesel varlıklarda bu eylem gravidasyon dediğimiz manyetik bir gizem şeklinde görülür. b) Varlıkların ikinci temel niteliği ise uyum sağlayıp var olduğu durumu devam ettirme eylemidir. Canlılarda yaşam eylemi şeklinde görülen canlılık, varlıkların varlıklarını devam ettirmek için verilen imkânlardan sadece bir tanesidir. Çok net görüldüğü için hayatiyet deyince akla canlılık gelir. Halbuki her madde yaşamak için elektromanyetik bir eyleme mahkûmdur. Atomun elektronu, güneşin gezegenleri ve nihayet ışınlar tüm enerji zerrecikleri daim bir hareket eylemi içindedirler. İşte çeşitli değişim ve hareketlerle temsil edilen bu özellik ise Allah'ın Hayy esmasının yansımasından doğan bir başka var oluş sırrıdır. İşte Allah kendi sonsuz ve mutlak varlığını âyet-el kürsinin ilk cümlesinde emrettikten sonra varlık diye görülen her şeyin ilâhî sıfat ve esmâların yansımasından doğduğunu bildirerek: Elbette "O'ndan başka bir şey yoktur" sırrını bu kez âlemlerin seyri açısından bildiriyor. Hayyu'l-Kayyûm esmâlarının anlaşılması fevkalade önemlidir. Çünkü âlemlerdeki her olay ve varlık enfüsûndan bu esmâların sırrını taşır. Ne var ki hiçbir şekilde Allah'ın bir parçası değildir. Kavranması fevkalâde güç olan bu ciheti dilim döndüğünce açıklamaya çalışacağım. Önce evrendeki Hayy ve Kayyûm esmâlarının yansıması ile varlıkların oluşundaki yasaları örneklerle tanımamız gerekiyor. Cenab-ı Hak âyet- el kürsi'de bu iki esmâyı birlikte zikrederek Hayy ve Kayyûm sırlarının iç içe ve beraber seyrettiklerini bildirerek hârika bir Kur'an mucizesi sergilemiştir. Çünkü tüm fizik ve biyoloji olaylarının temel ilkesi budur.Hem esmâları daha iyi anlamamız hem bu mucizeyi fark etmemiz için birkaç örnek vermek istiyorum. a) Kuvantlarda Hayy Ve Kayyûm Sırrı Kuvant maddesel varlıkların (ışın ve cisimler) temel unsurlarıdır. Atomlar da, kuvant birimlerinin özel bir sentezidir. Kuvant bir kudret etkisinin boyutlara yansıyınca ortaya koyduğu bir titreşim hareketidir. Bu yüzden bir var olma olayında boyut ve etki birlikte rol sahibidir. Âlemlerin sonsuz mekânlarında sonsuz boyutlar vardır. Boyutlar varlıkların iskeleti gibidir.(Boy, en, derinlik, zaman, manyetik eylem, tanıyabildiğimiz boyutlardır) ve işte boyutlar kuvant olayında Kayyûm sırrını temsil etmektedir. Bir etkinin boyutlara yansıyınca kazandığı geometrik eylem (titreşim) ise Hayy sırrını temsil etmektedir. b) Maddesel Cisimlerde ve Atomlarda Hayy ve Kayyûm Sırrı Maddesel varlıkların temel sırrı, atomun temel gizemi gravidasyondur (Bir tarz cazibedir) ve Kayyûm sırrını temsil eder . Elektronların, atom kuşaklarındaki dönme eylemleri ise Hayy sırrını temsil eder. c) Galaksilerde Hayy Ve Kayyûm Sırrı Galaksilerde tüm manyetik eylemler, gravidasyon Kayyûm sırrını buna karşın gezegenlerin ve yıldız sistemlerinin topluca yaptığı jiroskobik dönme hareketleri Hayy sırrını temsil eder. d) Canlılarda Hayy ve Kayyûm Sırrı Hücrelerdeki genetik şifreler Kayyum sırrını temsil eder.Genetik şifreler bir takım matematik kayıtlardır.Bu hücre henüz bir eyleme geçmeden kendindeki beceriler onda kayıtlıdır. Mesela karaciğer hücresi bir başlangıç halinde iken henüz hiçbir salgı salmadan onun hangi kimyasal maddeleri yapacağı ve salacağı bellidir. İşte bu matematik kayıt o hücredeki Kayyum sırrıdır. Hücrenin eyleme başlaması ise Hayy sırrını temsil eder. Bu söylediklerimiz elbette mikroplar içinde aynen geçerlidir. Mesela bir kuduz virüsünün genetik şifresi sinir dokusunda üreyebilecek şekilde tanzim edilmiştir. Gerek hücrelerde gerek mikroplarda genetik şifreler onun değişmez karakterlerini temsil eder. Âyetin akışındaki âhenge dikkat ederseniz Allah, O'ndan başka hiçbir etkinin, gücün olamayacağını bildirdikten sonra bunu daha açık anlamamızı sağlamak için Hayyu'l-Kayyûm esmâ sırrını vurguluyor. Varlıkların var olma ilkesi bu iki sıfatın tecellisine bağlıdır. Nasıl olurda başka bir ilâhî güç, etki düşünülebilir? Ancak burada çok önemli bir sorunun cevabını bulmalıyız. - Peki, yanlışlar, şerler nereden geliyor? Burada önce şer-çirkin- yanlış görüntülerin tanımı önemlidir. Evrenlerde, çevremizdeki dünya tabiatında çirkin-şer ve de yanlış yoktur. Bize şer gibi görünen her olayın özünde mutlaka bir ilâhî hikmet vardır. Bunun en klasik örnekleri; yanardağ ve tabiat koşullarından kendi kendine çıkan orman yangınlarıdır. Yanardağın yerin altından nice önemli nimetleri yeryüzüne taşıdığı, orman yangınının çam kozalaklarını ateşleyerek yeni ormanları tohumladığını bu konuyu özden bilen bilim adamları fark eder. Bu olayların belli zaman dilimine düşen sert görüntüleri ilâhî takdirin uzun zaman yelpazesinde seyredilmelidir. Şerler, çirkinlikler özellikle şeytan insana has saptırmalardır. Bunlarda tıpkı güneş ışınlarını yansıtıp güzel görüntü yerine bataklığın karanlığında ışınları kaybeden bir bahtsızlıktır. Esmâ-i ilâhî'ler sonsuz kaynağından yansır ve tüm evrenlere hayat verir. Bunu ememeyen insanlar maddesi ile yaşamlarını sürdürseler bile mânen Hayyu-'l Kayyûm sırrından mahrum kalırlar. Tıpkı şeytan gibi. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.