ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Genel Konular (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=324)
-   -   İçimize Ateş Düşmesin-Fitne (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1051791)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 12:06 PM

İçimize Ateş Düşmesin-Fitne
 
İçimize Ateş Düşmesin-FİTNE

Hz. Peygamber A.S., fitneyi “ateş” olarak nitelendiriyor. Gerçekten de fitne, kalplerin huzurunu ve hakka teslimiyetini, toplumların birlik ve dirliğini yakan bir ateş. Üstelik son derece sinsi, umulmadık yer ve zamanda ortaya çıkabilen bir ateş. Tedbir için, nerelerden nasıl çıkacağını bilmek gerekiyor.

Fitnenin tek bir çeşidi olmadığını biliyoruz. Hergün yüzyüze bulunduğumuz veya bulunabileceğimiz yaygın fitne çeşitlerine karşı uyanık olabilirsek, diğer fitnelere karşı koymamız da kolaylaşacak.

Bu noktada, fitnenin kendini hemen belli eden karakterinin bozmak, yıkmak, karıştırmak ve ayırmak olduğunu hatırda tutmamız gerekiyor. Sonucunun da insanın imanını zayi etmeye, kalbini öldürmeye, saadetini felakete çevirmeye kadar gittiğini bilmeliyiz.

İnsan, aile ve toplumlar için böylesine vahim sonuçları olan fitne ateşini yakan şeytan, tutuşturan da nefistir. Bu ateşi alevlenince, uzak-yakın herkese ondan bir kıvılcım ulaşır. Sonuçta temiz kalpler kararır, sakin gönüller daralır, huzur kaçar, gülen yüzler hüzünle gölgelenir.

Fitnenin Giriş Yolları

*Şeytana teslim olarak şeytanlaşmış fitneciler, en çok kul ile rabbinin arasını bozarlar. Kalbe şüphe ve tereddütler sokarak iman ve teslimiyeti aşındırırlar. Böylece insanı dinden soğutup, haktan ve hayırdan uzaklaştırırlar. Allahı zikretmekten alıkoyarlar. Her türlü harama teşvik ederler.

*Bazı fitneciler, devlet ile milletin, idareci ile halkın arasını bozarlar. Yöneteniyle, yönetileniyle milletin topyekûn iki cihanda huzur ve selamet bulmasından rahatsız olan böyle fitneciler, halkın içinden çıkabileceği gibi, idareciler arasında da bulunabilir. Huzur ve sükundan rahatsız olurlar, toplumun birlik ve dirliğini bozmak için akla gelebilecek her yolu denerler. Başarıya ulaştıklarında ise, halkın feryadını seyredip keyiflenirler.

*Bazı fitneciler, huzurlu bir aileye kancalarını atarlar. Önce dost görünür, yuvanın özel hallerini, gizli yönlerini, saklı bilgilerini alırlar. Sonra, yine dost kılığında karı ve kocaya ayrı yönlerden yaklaşır, kalplerini şüpheye düşürecek haberleri uydurmaya başlarlar. Bunu da onların iyiliği için yaptıklarını söylerler. Bu işi yaparken, aslında her adımlarında şeytanla birliktedirler. Hatta bazıları hile ve düzende şeytanı bile geride bırakırlar. Eğer bu karı koca, fitnecinin içlerine attığı bu şüpheyi samimiyet ve açık yüreklilikle aralarında istişare edip işin aslını göremez iseler, tuzağa düşmüş olurlar. Böylece aslı-esası olmayan uydurmalarla aile saadeti yok olur ve bazen de yıkılır.
Allah için birbirini seven iki dostun arasını ayırmak da, ancak bu tarz fitne ile olur.

*Bazı fitneciler, Allah yoluna yönelmiş, bir mürşide el ve gönül vermiş kimsenin önüne çıkarlar. Şeytan içeriden vesvese ile, fitneciler de dışarıdan bir sürü şüphe ve hile ile bu kimseyi yolundan soğutmaya çalışırlar. Allah dostunu karalarlar, namaz kılmaktan ve Kuran okumaktan başka zikir yoktur deyip, zikir yapanları ayıplarlar. Böyleleri mürşidle tevbeyi ve velileri sevmeyi şirk sayarlar. Hak yolunda cemaat olmayı tehlikeli bir örgüt gibi ya da çıkar birliği olarak tanıtırlar. Sünnet-i Seniyyeye bağlı tasavvufî cemaatleri hedef alan bu kimseler, Allah için tasavvuf yoluna adım atmış müridi, girdiği yoldan ayırmayı, onu mürşidinden koparmayı en birinci iş kabul ederler. Kendilerince ıslah ediyoruz derler, fakat bütün yaptıkları ifsattır.

*Fitne, yalanla olduğu gibi doğru söylemekle de olabilir. Bazen iki kişinin arasını düzeltecek bir yalan söz, fitne olup huzuru bozacak doğru sözden daha hayırlıdır. Mesela, birisinin gıybetini eden, arkasından kötü söyleyen kimseyi dinleyen bir kimse, gidip gıybeti yapılana: Falanca senin gıybetini etti, hakkında kötü konuştu, seni alaya aldı, halkın içinde maskara yaptı! demesi, aslında gerçeği ifade edebilir. Fakat iki insanın arasını bozacak bu doğruda hayır yoktur, fitne vardır. Onun için bu tür haberleri yaymak yanlıştır.

Tavsiyelerin Özü

Günlük hayatımızda karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu bu fitne yollarından korunabilmek için çeşitli emir ve tavsiyeler bulunuyor.

Bütün bu emir ve tavsiyelerin özünde şunlar bulunur:

Bir yerde fitne çıktığında dili tutmalı, bir zaruret veya vazife yoksa konuşmamalıdır. Fitne bölgesine ve fitneye düşmüş kimseye yanaşmamalıdır. Çünkü fitne veba hastalığına benzer.

Olayların iç yüzünü bilmeden acele karar vermemek. Çünkü acele şeytanın oyunudur; sükûnet, genişlik, tedbir ve güzel tesbit ise Allahın emridir.

İyi ile kötüyü, mümin ile münafığı, dost ile düşmanı biribirinden ayırma ferasetine sahip olmak gerekir.
Fitnenin asıl anlamının imtihan ve sınama olduğu dikkate alındığında, herkesin halini ortaya koyan imtihan çeşitleri vardır ki, onlar çoğu kere lazımdır. Aile, evlat, mal, mevki, şöhret, para ve parasızlık ile başa gelen imtihan ve sıkıntılar, insan terbiyesi için gereklidir. Varlıkla şımarmaktan, yoklukla isyandan uzak durmak gerekir.

Ve dua...
Her zaman dua:

“Allahım! Dinimde fitneye düşmekten sana sığınırım. Ey Rabbim! Fakirlik ve zenginliğin, sıhhat ve hastalığın, bekârlık ve evliliğin, hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım.”

Acı-tatlı her halinde Allah rızasını arayanlara müjdeler olsun.

Muhammed Emin Gül

ALINTI-akrep1


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.