ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Sözlük Ağı (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=515)
-   -   V Harfi İle Başlayan İsimlerin Anlamları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1051176)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 11:20 AM

V Harfi İle Başlayan İsimlerin Anlamları
 
VABİL :(Ar.) Er. - İri damlalı yağmur.
VACİB :(Ar.) Er. 1. Dini (şer´i) bakımdan terkedilmesi doğru ve uygun olmayan, kesinlik bakımından farzdan sonra gelen. 2. Çok lüzumlu, bırakılması mümkün olmayan zaruri. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VACİBE :(Ar.) Ka. - Yapılması gerekli olan.
VACİD :(Ar.) Er. - Yaratan, meydana çıkaran. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VACİDE :(Ar.) Ka. 1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
VAFE :(Fars.) 1. Nasip, kısmet. 2. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAFİ :(Ar.) Er. - Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri.
VAFİD :(Ar.) Er. - Elçi, temsilci, rasul.
VAFİR :(Ar.) Er. - Çok, bol.
VAHA :(Ar.) - Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAHA :(Ar.) Er. - Bağışlayan, ihsan eden.
VAHAT :(Ar.) Er. - Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yerler. Vahalar.
VAHDEDDİN :(Ar.) Er. - Dinin tekliği, birliği.
VAHDET :(Ar.) Er. 1. Yalnızlık, teklik, birlik. 2. Allah´ı birlemek, şirkten uzaklaşmak. 3. Hakimiyet ve teşri´i (yasa koyuculuğu) yalnız Allah´a ait olarak görmek.
VAHİB :(Ar.) Er. - Bağışlayan, bağışlayıcı. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VAHİD :(Ar.) Er. - Bir, tek, yalnız. Allah´ın sıfatlarındandır.
VAHİDDİN :(Ar.) Er. - Tek din, dinin tekliği.
VAHİDE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vahid).
VAİD :(Ar.) Er. - Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma.
VAİL :(Ar.) Er. - Sığınan, kurtulan. Sahabe adlarındandır: Vail b. Hucr.
VAİZ :(Ar.) Er. - Dinsel öğütlerde bulunan kimse.
VAKAR :(Ar.) - Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin sabır, heybet. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAKİ :(Ar.) Er. l.Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan. 2. Geçen, geçmiş olan.
VAKIF :(Ar.) Er. 1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran. Arafat´ta vakfe yapan.
VAKKAS :(Ar.) Er. - Okçu, savaşçı. Sahabe isimlerindendir.
VAKUR :(Ar.) Er. - Ağırbaşlı, temkinli.
VALA :(Fars.) - Yüksek, yüce. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALAŞAN :(Fars.) Er. - Şanı yüce, şanlı.
VALAY :(Fars.) - Yükseklik, yücelik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALİ :(Ar.) Er. - Bir vilayeti idare eden en büyük memur.
VALİH :(Ar.) Er. - Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran.
VAMIK :(Ar.) Er. 1. Seven, aşık. 2. Vamık ile Azra öyküsünün erkek kahramanı.
VARAKA :(Ar.) Er. 1. Tek yaprak, tek kağıt. Yazılı kağıt. 2. İlk vahyin gelmesi üzerine Hz. Hatice´nin Hz. Peygamber´i alıp götürdüğü meşhur kişi: Varaka b. Nevfel. 3. Varaka ile Gülşah hikayesinin erkek kahramanı.
VARESTE :(Fars.) 1. Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade. 2. İlişiksiz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VARGIN :(Tür.) - Ulaşan, isteğine kavuşan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VARİD :(Ar.) Er. 1. Gelen, vasıl olan, erişen. 2. Bir şey hakkında çıkan, söylenen.
VARİS :(Ar.) Er. - 1. Cenab-ı Hakk´ın 99 isminden birisi. Mal ve mülkün, bütün değerlerin son ve gerçek sahibi yüce Allah. 2. Varis kelimesi, müslümanlar kastedilerek de kullanılmıştır. 3. Mirasçı, kendisine miras düşen.
VARIŞ :(Tür.) Er. - Zeka, anlayış, akıl.
VARLIK :(Tür.) - Yaşam, hayat. Var olan herşey. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAROL :(Tür.) Er. - Yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun.
VASFİ :(Ar.) Er. - Vasıfla ilgili, vasfa ait. Nitelikli.
VASFİYE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vasfı).
VASİ :(Ar.) Er. 1. Vasiyeti yerine getiren, vesayeti yüklenen kimse, henüz reşid olmamış çocuğun işlerine bakmakla mükellef kimse. 2. Geniş, açık, enli, bol, kapsayıcı. 3. Her şeyi ihata edici. Bilgisinin boyutları sınırsız. 4. Allah´ın isimlerinden (bkz. Abdü
VÂSIF :(Ar.) Er. 1. Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet. 2. Bir şeyin mahiyeti, sıfatı, tabiatı, karakteri ile bunların tarif ve sayılması.
VASIK :(Ar.) Er. - Güvenilen, emin, mutemed. Abbasi halifelerinden birinin unvanı.
VASIL :(Ar.) Er. - Ulaşan, kavuşan, yetişen.
VASSAF :(Ar.) Er. - Niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. Vassaf el-Hazrat. İranlı tarihçi, yazar.
VASSAL :(Ar.) Er. 1. Vasleden, ulaştıran, birleştiren. 2. Sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar.
VASSALE :(Ar.) Ka. - (Eski) yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli.
VATAN :(Ar.) Er. - Yurt, ülke.
VAZAH :(Ar.) Er. - Beyaz, güzel yüzlü adam.
VAZAHAT :(Ar.) Ka. - Vazıhlık, açıklık.
VECAHEDDİN:(Ar.) Er. - Dinin yüceliği, onuru.
VECAHET :(Ar.) Ka. 1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık, onur.
VECAZET :(Ar.) Ka. - Sözün, veciz kısa oluşu.
VECDET :(Ar.) Er. - Zenginlik, varsallık.
VECDİ :(Ar.) Er. - Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
VECHİ :(Ar.) Er. - Yüzle ilgili, yüze ait.
VECİBE :(Ar.) Ka. - Ödev, boyun borcu, vazife.
VECİD :(Ar.) Er. 1. Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak. 2. Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
VECİH :(Ar.) Er. 1. Yüz, çehre. 2. Tarz, üslup. 3. Sebeb, vesile.
VECİHE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vecih).
VECİHİ :(Ar.) Er. 1. Güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili.2. Bir kavmin önderi, şeref ve mevki sahibi. Vecihi: Türk tarihçisi. (Kırım 1620).
VECİZ :(Ar.) Er. - Kısa, derli toplu.
VECİZE :(Ar.) Ka. - Derin anlamlı, özlü, güzel söz.
VECNE :(Ar.) Ka. - Yanak yumrusu, elmacık.
VEDA :(Ar.) Ka. 1. Ayrılırken söylenen selamlama sözü. 2. Ayrılma, ayrılış.
VEDAT :(Ar.) Er. - Sevgi, dostluk.
VEDİ :(Ar.) Er. - Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
VEDİA :(Ar.) Ka - Saklanılması, korunması için birine ya da bir yere bırakılan emanet.
VEDÎATULLAH:(Ar.) - Allah´ın emaneti, dini. Kadınlar da Allah´ın emaneti olarak nitelenmişlerdir.
VEDİD :(Ar.) Er. - Dost, sevgisi çok olan.
VEDİDE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vedid).
VEDUD :(Ar.) Er. 1. Çok muhabbetli, çok şefkatli. 2. Allah´ın isimlerinden. İyi kullarını sevip onlara rahmet ve rızasını irade eden yüce Allah. -(bkz. Abdülvedud). Kur´an´da Hud, ayet: 90
VEFA :(Ar.) Er. 1. Sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme. 2. Sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat. Yetme yetişme
VEFAİ :(Tür.) Er. - Vefa ile ilgili.
VEFAKAR :(a.f.i.) - Sevgisi geçici olmayan, vefası olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEFİ :(Ar.) Er. 1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
VEFİA :(Ar.) Ka. 1. Vefalı, sevgisi geçici olmayan. 2. Tam, eksiksiz.
VEFİK :(Ar.) Er. - Uygun, muvafık, arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan. Ahmed Vefik Paşa.
VEFİR :(Ar.) Er. - Çok, bol.
VEFİRE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vefir).
VEFRET :(Ar.) - Çokluk, bolluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEHB :(Ar.) Er. - Bağışlama, bağış, vergi. Vehb b. Münebbih: Kitabü´l-Kader´in müellifi.- Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VEHBİ :(Ar.) Er. - Allah´ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri.
VEHHÂB :(Ar.) Er. - Çok hibe eden, bağışlayan. Sayısız nimetler veren yüce Allah. Bu isim Esmau´l-Hüsna´dan-dır. Kur´an-ı Kerim´de, Al-i İmran, ayet: 8
VEHHAC :(Ar.) Er. - Çok parıltı. Çok alevli.
VEKİL :(Ar.) Er. 1. Başkasının yerine ve adına hareket eden veya konuşan. 2. Asıl vazifelinin yerine çalışan, bir vazifeyi geçici olarak idare eden. 3. Hükümet üyesi olan kimse, bakan, nazır. 4. Kur´an´da Allah´ın ismi olarak da geçmektedir, (bkz. Abdülvekil).
VEKKAD :(Ar.) Er. - Parlak, aydınlık, ışıklı.
VELA :(Ar.) Er. - Yakınlık, sahiplik. Efendisinin, azat ettiği köle ve cariyesi ile olan münasebeti ve onlar üzerindeki hakkı.
VELADET :(Ar.) - Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
VELAYA :(Ar.) Ka. - Ermiş kadınlar.
VELAYET :(Ar.) Ka. l. Velilik, ermişlik. Veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı. 2. Başkasına sözünü geçirme. 3. Dostluk, sadakat.
VELİ :(Ar.) Er. 1. Çocuğun bakımı ve idaresi üzerinde olan, hal ve hareketlerinden sorumlu bulunan kimse. 2. Dost, yakın. 3. Allah´ın sevgili kulu, ermiş evliya. Allah´ın isimlerinden. (bkz. Abdulveli).
VELİCAN :(Ar.) Er. - Candan, dost, yakın.
VELİD :(Ar.) Er. - Yeni doğmuş çocuk. Erkek çocuk, köle. Sahabe isimlerindendir.
VELİDE :(Ar.) Ka. - (bkz. Velid).
VELİME :(Ar.) Ka. - Düğün ziyafeti. Evlenme, düğün.
VELİYÜDDİN :(Ar.) Er. - Dinin sahibi. Dinin dostu.
VELİYULLAH :(Ar.) Er. - Allah´ın sevgili kulu. Allah´a teslim olmuş, onun hakimiyet ve sultasının dışında hakimiyet ve sulta tanımayan. Yalnızca Allah´ı, rasulünü ve mü´minleri dost edinen.
VELU :(Ar.) Er. - Bir şeye fazla düşkün olan.
VELUD :(Ar.) Ka. - Doğurgan, çok doğuran.
VEMİZ :(Ar.) Er. - Bulut arasından görünen ışık.
VENÜS :(Fran.) Ka. - Merkür´den sonra, Güneş´e en yakın olan gezegen. Çobanyıldızı.
VERÂ :(Ar.) Ka. 1. Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. 2. Halk, mahluk, alem, kainat.
VERDA :(Ar.) Ka. - Gül.
VERDİ :(Ar.) Er. - Güle ait, gül ile ilgili.
VERDİNAZ :(a.f.i.) Ka. - Naz gülü, nazlıların gülü.
VERGİ :(Tür.) - Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelikler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERGİN: :(Tür.) - Verici, özverili kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERİM :(Tür.) - Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERKA :(Ar.) Er. 1. Yabani güvercin, üveyik. 2. Açık, boz renk.
VERRAK :(Ar.) Er. - Kağıtçı. Ünlü Arap kelam bilgini: Ebu İsa Muhammed b. Harun el-Verrak.
VERŞAN :(Ar.) - Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERZİŞ :(Fars.) Ka. 1. Çalışma, işletme. 2. Çalışmış.
VESAMET :(Ar.) - Güzellik, güzel olma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VESİK :(Ar.) Er. - Çok sağlam, güçlü.
VESİKA :(Ar.) Ka. - İnanılacak sağlam delil. Belge.
VESİLE :(Ar.) Ka. 1. Neden, sebep. 2. Elverişli durum. 3. Kavuşma, yaklaşma. 4. Rasulullah´ın cennetteki makamı. Maide suresi 57. ayette geçmektedir.
VESİM :(Ar.) Er. - Güzel yüzlü.
VEYİS :(Tür.) Er. - Yoksulluk, muhtaçlık.
VEYSEL :(Ar.) Er. - Aslı Üveys´tir. Kurt anlamında. Veysel Karanı: Raşid halifeler döneminde Şam´dan Medine´ye gelerek yaşamış, Medine-i Münevvere´de itibarlı bir hayat sürmüş. Hadis-i şeriflerde övülmüş meşhur veli. Sıffin savaşında şehid olduğu söylenir. - (bk
VEYSİ :(Ar.) Er. - Yoksul, muhtaç. Veysi: Türk şair, yazar (Üsküp 1625).
VEZİME :(Ar.) Ka. - Beytullah´a gönderilen hediye, armağan.
VEZİR :(Ar.) Er. - Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse.
VİCDAN :(Ar.) Ka. 1. İyiyi kötüden, hayrı serden ayırmayı sağlayan iç duygu, ahlak şuuru. His duygu. 2. Din, inanç.
VİDAD :(Ar.) Er. - Sevme, sevgi. Dostluk.
VİDADE :(Ar.) Ka. - (bkz. Vidad).
VİLDAN :(Ar.) Ka. 1. Yeni doğmuş çocuklar. 2. Kullar, köleler. Kur´an´da zikredilmiştir.
VİSALİ :(Ar.) Er. - Kavuşma, ulaşma ile ilgili.
VİSAM :(Ar.) Er. - Damgalı, nişanlı.
VOLKAN :(Fran.) Er. - Yanardağ, burkan.
VÜREYKA :(Ar.) Ka. - Yaprakçık, küçük yaprakçık.
VURGUN :(Tür.) Er. - Birine aşık, tutkun.
VUSKA :(Ar.) - Çok sağlam, pek kuvvetli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Urvetul-Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık.
VUSLAT :(Ar.) Ka. - Ulaşma, erişme, kavuşma, buluşma, beraber olma.
VUSTA :(Ar.) Er. 1. Orta, ortada bulunan, arada olan, iç. 2. Orta parmak.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.