ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Sözlük Ağı (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=515)
-   -   E Harfi İle Başlayan İsimlerin Anlamları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1049400)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 09:49 AM

E Harfi İle Başlayan İsimlerin Anlamları
 
EBAN :(Ar.) Er. - Eban b. Osman b. Affan: Hz. Osman´ın üçüncü oğlu olup valilik etmiştir. Cemel vakasında Hz, Aişe´ye refakat etmiştir.

EBBEDULLAH :(Ar.) Er. - Allah ebedi eylesin, daim eylesin.

EBECEN :(Tür.) Er. - Akıllı çocuk.

EBED :(Ar.). - Sonu olmayan gelecek. - İsim olarak kullanılmaz.

EBER :(Ar.). - Hayırlı, şerefli, faziletli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EBHER :(Ar.) Er. - En parlak.

EBRA :(Ar.) Er. 1. Ürkme, kaçma. 2. Birden bire ölme.

EBRAR :(Ar.) Er. 1. Hayır sahipleri. 2. İyiler, dindarlar, özü sözü doğru olanlar. Şeş Ebrar: Altı hayır sahibi, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin.

EBRU :(Fars.) Ka. 1. Kaş. 2. Bulut renginde, buluta benzer, bulut gibi dalgalı, bulutlu. 3. Kağıt üzerine kendine has usulle yapılan, mermer, damarları gibi dalgalı şekilli süsleme. Ciltçilikte ve hüsn-ü hat´ta kullanılır.

EBU :(Ar.) Er. - Baba, ata.

EBU ALİ SİNA:(İbn Sina). Ali Sina´nın babası anlamında. Ünlü Türk bilgini.

EBU CEHİL :(Ar.) Er. - (Ebu´l-Hakem Amr b. Hişam b. el-Muğire) İs*lam´ın doğuşunda müslümanların en büyük düşmanlarından. Mekkeli müşrik. Müslümanlara en büyük işkeneler onun tarafından yapıldı. Cehalet ve bilgisizliğin babası anlamında Ebu Cehil denildi. Hakkında

EBU DAVUD :(Ar.) Er. - Süleyman b. el-Eşas es-Sicistani. Kütüb-i Sitte´den birisi olan Sünen-i Ebu Davud´un müellifi. Büyük hadis bilgini. 500.000 hadis arasından seçtiği 4800 hadisten oluşan Sünen´i, ahlak, tarih ve fıkıhla ilgili meseleleri içerir.

EBU EYYUB EL-ENSARİ :(Ar.) Er. - Asıl adı Halid b. Seyd´dir. Sahabedendir. Rasûlullah Medine´ye geldiğinde ilk önce onun evinde misafir oldu. İstanbul´a kadar gelip Bizanslılarla savaştı.

EBU HANİFE :(Ar.). (Nu´man b. Sabit). Hanefi mezhebinin kurucusu. Müetehid, alim. (Küfe 699-Bağdat 787). Kabil´den gelen büyük babası Kufe´ye yerleşti. İslami ilimler sahasında mükemmel bir eğitim gören İmam-ı Azam ictihad edebilecek seviyeye geldi. Devrinin en meşhu

EBU HUREYRE:(Ar.) Er. - Suffe ashabındandır. Birçok hadis rivayet etmiştir.

EBU UBEYDE B. EL-CERRAH :(Ar.) Er. - (571-639) (Amr b. Abdullah). İslami ilk kabul eden sahabelerden biri. Cennetle müjdelenmiştir. Çeşitli cephelerde ordu komutanlığı yaptı. Suriye´de vefat elti.

EBU ZER :(Ar.) Er. - Altın sahibi, servet ve zenginlik sahibi.

EBU ZER EL-GIFARİ :(Ar.) Er. -Sahabedendir.

EBUBEKİR :(Ar.) Er. - Deve yavrusunun babası. - Hulefa-i Raşidin´in ilkidir. Hz. Ebubekir´in lakabı. Rasûlullah (s.a.s)´ın nübüvvetinden önce de sonra da en yakın arkadaşı olmuştur.

EBYAR :(Ar.) Er. - Pek ak, pek beyaz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ECE :(Tür.) Ka. 1. Baş reis. 2. Kraliçe. 3. Ana. 4. Yaşlı kadın.

ECEMİŞ :(Tür.) Er. - Çok bilmiş.

ECER :(Tür.) Er. - Yeni, güzel, iyi.

ECHER :(Ar.) Ka. 1. Son derece güzel kadın. 2. Gündüz iyi görmeyen karmaşık gözlü.

ECİR :(Ar.) Er. 1. Bir iş ya da emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz sevgili.

ECMEL :(Ar.). - En güzel, en yakışıklı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ECVED :(Ar.) Er. 1. En iyi olan. 2. Eli açık cömert. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak okunur.

EDA :(Ar.) Ka. - 1. Naz, cilve. 2. Kurum, caka. 3. Alınan şeyi geri ödeme. 4. Bir vazifeyi yerine getirmek.

EDEBALİ :(Tür.) Er. - (Öl: 1325). Osman Gazi´nin kayınpederi ve hocası. Osmanlı imparatorluğunun kuruluşunda önemli bir rolü oldu.

EDGÜ :(Tür.) Er. - İyi.

EDGÜALP :(Tür.) Er. - İyi yiğit.

EDHEM :(Ar.) Er. Karayağız at. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. İbrahim Edhem: İslam tarihinde meşhur sofi

EDİB :(Ar.) Er. 1. Edepli, terbiyeli, zarif, nazik. 2. Edebiyatla uğraşan kimse.

EDİM :(Ar.) Er. - Fiil, amel.

EDİZ :(Tür.) Er. 1. Yüksek, yüksek yer. 2. Ulu, yüce, değerli.

EDVİYE :(Ar.) Ka. - Devalar, ilaçlar, çareler.

EFADİL :(Ar.) Er. - Pek mümtaz olanlar, çok bilgililer.

EFAHİM :(Ar.) Er. - En ulu, pek büyük ve saygıya layık kimseler.

EFDAL :(Ar.). 1. Çok faziletli, yüksek derecede. 2. Tercihe şayan, müreccah. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EFE :(Tür.) Er. 1. Ağabey, büyük kardeş. 2. Yiğit, cesur. 3. Kabadayı.

EFEKAN :(Tür.) Er. - Efe soyundan gelen.

EFGAN :(Fars.) Er. - Figan, ağlayıp inleme, feryat.

EFGEN :(Fars.) Er. 1. Düşüren, yıkan, yere atan. 2. Alıcı, yakıcı, düşürücü. - (bkz. Figen).

EFHEM :(Ar.) Ka. 1. Çabuk anlayan. 2. Zihni açık olan. 3. Daha ulu, çok büyük şeref sahibi fehametli. - (bkz. Fehamet).

EFİDE :(Ar.) Ka. - Yürekler, kalpler, gönüller.

EFİL :(Tür.) - Rüzgar, dalgalanma. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EFKAR :(Ar.) Er. 1. Düşünceler. 2. İç sıkıntısı, kaygı.

EFKEN :(Fars.) Er. - Düşkün.

EFLAK :(Ar.) Er. 1. Semalar, felekler, yükler, küreler, zamanlar. 2. Bahtlar, talihler, kaderler.

EFLAKİ :(Ar.) Er. - Gökte oturan melek. - Eflaki Şemseddin Ahmet Dede: (1360). Osmanlı sufi ve yazar. Mevlana´ya dair Menakıbü´l-Arifin adlı eserin müellifi.

EFLATUN :(Yun.) Er. 1. Açık mor. 2. Aristo´nun hocası, Sokrat´ın talebesi, ünlü Yunan filozofu.

EFRAHİM :(İbr.) Er. - Hz. Yusuf un ikinci oğlu. Orta Filistin´de yerleşen İsrail kabilesine adını verdiği söylenir. Bu kabile Hz. Süleyman´ın ölümünden sonra asıl İsrail topluluğunun 12 kola ayrılmasında etken oldu.

EFRAS :(Ar.) Er. - Atlar, beygirler, kısraklar.

EFRASİYAP :(Fars.) Er. - Turan Türkleri büyük kahraman kağanının Farsça adı. Alp er Tonga asıl adıdır. Büyük İskender´den evvel yaşamıştır. Kaşgar´daki ilk müslüman Türk sülalesi Karahanlıların Afrasiyab neslinden geldiği söylenmektedir. Alper Tonga Hüsrev tarafıan

EFRAZ :(Fars.) Ka. - Kaldıran, yükselten. - Firar. Yükselten, mümtaz, büyük, meşhur, maruf.

EFRİDUN :(Fars.). - Cemşid soyundan anlayış ve zekasıyla meşhur bir İran hükümdarı.

EFRUG :(Fars.). 1. Parıltı, ışık. 2. Nur. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EFRUZ :(Fars.) Ka. 1. Şule, parıltı. 2. Aydınlatan, parlatan. 3. Tutuşturan, yakan. Gösterişli güzel.

EFŞAN :(Fars.) Ka. - Eklendiği kelimelere "saçan, dağıtan, serpen, silken" manası verir.. - Gülefşan: Gül saçan.

EFSANE :(Fars.) Ka. 1. Asılsız hikaye. 2. Masal, boş söz, saçma sapan lakırdı. - Dillere düşmüş, maşhur olmuş hadise.

EFSER :(Fars.). 1. Taç. 2. Subay. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır, (bkz. İklil).

EFSUN :(Fars.) Ka. Büyü, sihir, gözbağcılık,

EFZA :(Fars.). - Artmak, çoğalmak. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EGE :(Tür.) Ka. 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her halinden sorumlu olan. 2. Yaşça büyük, ulu. 3. Sahip.

EGEMEN :(Tür.) Er. - Hakim, hüküm süren karşılığı olarak kullanılan bu kelime, hem kök, hem de ek olarak yanlıştır. Türkçe´de ne "eğe" kökü, ne de "man-men" şeklinde isim yapım eki vardır.

EĞİLMEZ :(Tür.) Er. - Başkalarının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen.

EĞİN :(Tür.) Er. - sırt, arka.

EHAD :(Ar.). 1. Bir, tek. 2. İlk sayı. 3. Allah´ın isimlerinden, bir ve tek olan Allah. - İsim olarak kullanılmaz.

EHİL :(Ar.) Er. 1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Karı-kocadan her biri.

EHLİMEN :(Ar.) Er. - inançlı inanan kimse.

EHLİYET :(Ar.) Ka. 1. İşe yarar halde bulunuş, bir işi hakedebilecek durumda bulunuş, selahiyet, yetki. 2. Mahirlik, iktidar, liyakat, kabiliyet, kifayet, mensubiyet. 3.İktidar, kabiliyet ve liyakat vesikası.

EHLULLAH :(Ar.) Er. 1. Allah´ın adamı, veli, evliya. 2. Allah´a teveccüh etmiş, kulluğunu yanlız ona yöneltmiş. Küfür ehlinden, ve şirkten kaçınan.

EKABİR :(Ar.) Er. - Rütbece, görgü ve faziletçe büyük olanlar, devlet ricali.

EKBER :(Ar.) Er. - Daha büyük, çok büyük, en büyük, pek büyük, azam. -Allah´ın sıfatlanndandır. Kur´an-ı Kerim´de 23 yerde geçer. İsim olarak kullanılması iyi değildir. Hindistan´a hakim olan Türk hükümdarı.

EKE :(Tür.) Er. 1. Bilgili, deneyli, olgun. 2. Kurnaz, açıkgöz. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dahi.

EKER :(Tür.) Er. - Toprakla uğraşan.

EKİM :(Tür.) Ka. 1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.

EKİN :(Tür.) Ka. 1. Ekilmiş tahılın sürmüşü, tarlada bitmiş tahıl. 2. - Kültür.

EKMEL :(Ar.) Er. l. Daha, pek kamil, mükemmel ve kusursuz olan. 2. En uygun, en eksiksiz. 3. Ekmel-i Enbiya: Hz. Rasûlullah (s.a.s). 4. Dinin tamamlanması. Maide suresi ayet, 3.

EKMELEDDİN :(Ar.) Er. 1. Dinin en olgunu, en olgunlaştırdığı isim. 2. Dinin tamamı. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. - (bkz. Ekmelettin).

EKREM :(Ar.) Er. 1. Daha, en kerim. 2. Çok şeref sahibi, pek cömert, çok eli açık. Ekremü´l-Ekremin: Cenab-ı Hak. (Alak suresi: 3 ).

EKVAN :(Ar.) Er. - Varlıklar, alemler, dünyalar. - (bkz. Evren).

ELA :(Ar.) Ka. - Sarıya çalan kestane rengi, göz rengi.

ELBURZ :(Fars.). - 1. Kafkaslarda en yüksek dağ. 2. Uzun boylu yakışıklı kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ELÇİ :(Tür.) Er. 1. Başka bir devlet nezdinde devletini temsil eden kişi. 2. Sefir. 3. Allah´ın gönderdiği rasul ve nebiler.

ELDEMİR :(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü el.

ELFAZ :(Ar.) Er. - Sözler, sözcükler.

ELFİDA :(Ar.) Ka. - Feda etme, gözden çıkarma, verme.

ELFİYE :(Ar.) Ka. l- 1000 mısralık manzume. 2. Manzum risaleler.

ELGİN :(Tür.) Er. - Garip, yurdundan ayrılmış.

ELHAN :(Ar.). - Nağmeler, ezgiler. -erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ELİF :(Ar.) Ka. 1. İslami alfabenin ilk harfi. Ebccd hesabında değeri birdir. 2. Musikide "la" notasını ifade için kullanılır. 3. Ülfet eden, dost, tanıdık. 4. Alışmış, alışkın, alışık. - İki kelimeli isimler yapılabilir (Elif Beyza, Elif Nur v.s.).

ELMAS :(Yun.i.) Ka. 1. Bilinen kıymetli taş. 2. Pek sevgili ve kıymetli. 3. Billurlaşmış saf ve şeffaf karbon. 4. Ucunda sivri bir elmas parçası bulunan ve cam kesmekte kullanılan alet.

ELVAN :(Ar.) - Levnler, renkler, çok renkli, polikrom. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ELVİDA :(Ar.) - Allah´a ısmarladık. Allah´a emanet olun yollu ayrılık hitabı. - Erkek ve kadın ismi olarak kullanılır.

ELYESA :(Ar.) Er. - Kur´an-ı Kerim´de adı geçen bir peygamber.

EMAN :(Ar.) Er. 1. Emniyet. 2. Himaye, masuniyet. Güvence. - Müslüman her ferde eman verebilir.

EMANET :(Ar.) Ka. 1. Emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2. Osmanlı devletinde bazı devlet dairelerine verilen isim.

EMANETULLAH:(Ar.) Er. - Allah´ın emaneti.

EMANULLAH :(Ar.) Er. 1. Allah´ın emaneti. Devletin tebası, halk, millet.

EMEÇ :(Tür.) Er. 1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı.

EMEK :(Tür.) Er. 1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.

EMEL :(Ar.) Ka. 1. Ümit. 2. Şiddetli arzu, hırs, tamah. 3. Uzun zamanda gerçekleşebilecek arzu. 4. İnsan ömrünün yetmeyeceği hülyalar, kuruntular.

EMİN :(Ar.) Er. 1. Korkusuz kimse. 2. Emniyette olan. 3. İnanan, güvenen. 4. İnanılır, güvenilir. 5. Şüpheye düşmeyen, kati olarak bilen. 6. Emanet olarak idare edilen dairelerin başı. - 7. (Hz. Muhammed (s.a.s) ve Cebrail´in adı.

EMİNE :(Ar.) Ka. - 1. Arapça´daki Amine kelimesinin Türkçeleştirilmiş şeklidir. 2. Peygamberimizin annesi.

EMİR :(Ar.) Er. 1. Bir kavmin, bir şehrin başı. 2. Büyük bir hanedana mensup kimse. 3. Peygamberimizin soyundan gelen. 4. Kumandan. 5. Abbasi devletinde başkomutan. 6. Osmanlı devletinde beylerbeyi ve Tanzimat´tan sonra sivil paşalığın ilk derecesi.

EMİR SULTAN:(Ar.) Er. I. Beyazıd zamanında Buhara´dan Bursa´ya hicret eden mutasavvıf.

EMİRHAN :(a.t.i.) Er. - (bkz. Emir). - "Emir" kelimesine "han" eki getirilerek iki isimden meydana gelmiştir.

EMRAH :(Tür.) Er. - Anadolu saz şairlerinden.

EMRAN :(Ar.) Er. - Kürkler, hayvan derileri.

EMRE :(Tür.) Er. - Aşık. Mübtela. Vurgun.

EMREDDİN :(Ar.) Er. - Dinin emrettiği.

EMRİ :(Ar.) Er. - Emirle ilgili.

EMRULLAH :(Ar.) Er. - Allah´ın emri.

EMSAL :(Ar.) Er. 1. Kıssalar, hikayeler, destanlar. 2. Numuneler, örnekler. 3. Eş benzer. 4. Yatış denk. 5. Katsayı.

ENAM :(Ar.) Er. 1. Bütün mahlukat, yaratılmış her şey. 2. Halk, insanlar. Seyyidü´l-Enam: Halkın ulusu Rasûlullah (s.a.s). 3. Kur´an-ı Kerim´in 6. Suresinin adı. 4.Bazı ayet ve duaları içeren dua kitabı.

ENBİYA :(Ar.) Er. - Peygamberler.

ENDER :(Ar.) Er. - çok az, çok seyrek, çok az bulunur, pek nadir.

ENER :(Tür.) Er. - En yiğit, en kahraman kişi.

ENERGİN :(Tür.) Er. - En olgun, çok olgun.

ENES :(Ar.) Er. 1. İnsan. 2. Enes b. Malik: (Basra 709). Rasûlullah (s.a.s)´den çok hadis nakleden sahabelerdendir. Hicretten sonra annesi onu, 10 yaşındayken Rasûlullah (s.a.s)´ın hizmetine vermiştir. Rasûlullah (s.a.s)´ın vefatına kadar yanında kalmıştır. 97

ENFA :(Ar.) - Çok yararlı, daha çok faydalı, (bkz. Nafi). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ENFAL :(Ar.) Er. 1. Ganimet. 2. Kur´an-ı Kerim´in 8 suresinin adı.

ENFES :(Ar.) Ka. - Çok güzel, en güzel.

ENGİN :(Tür.) Er. 1. Ucu, bucağı görünmeyecek kadar çok geniş. 2. Denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, açık deniz. 3. Değer ve fiyatı düşük olan. 4. Yüksekte olmayan, alçak yer.

ENGİNALP :(Tür.) Er. - Değerli yiğit.

ENGİNER :(Tür.) Er. - İyi, güzel, değerli insan.

ENGİNİZ :(Tür.) Er. - İz bırakacak kadar değerli insan.

ENGİNSOY :(Tür.) Er. - Geniş soydan gelen.

ENGİNSU :(Tür.) Er. - Açık deniz.

ENGİNTALAY :(Tür.) Er. - Büyük deniz, okyanus.

ENGÜR :(Tür.) Er. 1. Çok gür. 2. Bereketli.

ENHAR :(Ar.) - Irmaklar, çaylar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Enhar. Kur´an-ı Kerim´de cennetlerin altlarından akan ırmaklar.

ENİS :(Ar.) Er. 1. Dost arkadaş. 2. Yar, sevgili.

ENSAR :(Ar.) Er. 1. Yardımcılar, muavinler, müdafiler, koruyucular. 2. Medine´ye hicretle Mekkeli muhacirlere yardım eden, Medineli müslümanlara verilen ad. Kur´an-ı Kerim´de çok geçen kelimelerden birisidir.

ENSARULLAH:(Ar.) Er. - Allah yolunda Rasûlullah (s.a.s)´a yardım edenler.

ENVAR :(Ar.) Er. - Ziyalar, aydınlıklar, ışıklar, parlaklıklar.

ENVER :(Ar.) Er. - Daha nurlu, en nurlu, çok parlak.

ERACAR :(Tür.) Er. - Becerikli erkek.

ERAKALIN :(Tür.) Er. - Alnı ak, dürüst erkek.

ERAKINCI :(Tür.) Er. - Yiğit akıncı.

ERAKSAN :(Tür.) Er. - Temiz adlı yiğit.

ERALKAN :(Tür.) Er. - Al kanlı yiğit.

ERALP :(Tür.) Er. - Yiğit erkek.

ERANIL :(Tür.) Er. ? Yiğitliğinle anıl, tanın.

ERASLAN :(Tür.) Er. - Aslan gibi, güçlü kuvvetli erkek.

ERAVEND :(Fars.) Er. 1. Şevk, arzu, istek. 2. Şan, şeref.

ERAY :(Tür.) Er. - Erken ay, ilk ay, ayın ilk günlerinde doğan.

ERBATUR :(Tür.) Er. - Cesur, yiğit.

ERBAY :(Tür.) Er. - Soylu, ünlü aileye mensup erkek.

ERBELGİN :(Tür.) Er. - Açık yürekli erkek.

ERBERK :(Tür.) Er. - Şimşek gibi yiğit.

ERBOĞA :(Tür.) Er. - Boğa gibi güçlü erkek.

ERBOY :(Tür.) Er. - Yiğit soydan gelen.

ERCAN :(Tür.) Er. - Canlı, diri, sıhhatli erkek.

ERÇELİK :(Tür.) Er. - Çelik gibi güçlü erkek.

ERÇETİN :(Tür.) Er. - Sert, güçlü erkek.

ERÇEVİK :(Tür.) Er. - Çevik, hızlı erkek.

ERCİHAN :(t.f.i.) Er. - Cihanın tanıdığı erkek.

ERÇİN :(Fars.) - Merdiven, basamak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ERCİVAN :(t.f.i.) Er. - Genç erkek.

ERCÜMENT :(Fars.) Er. - Muhterem, şerefli, itibarlı, haysiyetli, seçkin, saygın, değerli.

ERCÜVAN :(f.a.i.) 1. Erguvan çiçeği. 2. Kızıl şey. 3. Kırmızı kadife. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ERDA :(Ar.) Ka. - Beyaz karınca.

ERDAL :(Tür.) Er. - Tek erkek, dal gibi uzun erkek.

ERDEM :(Tür.) Er. 1. Fazilet. 2. Maharet, hüner. 3. Liyakat. 4. Usta gemici. 5. İnsanın ruhsal yetkinliği.

ERDEMALP :(Tür.) Er. ? Erdemli yiğit.

ERDEMER :(Tür.) Er. ? Erdemli kimse.

ERDEMİR :(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü erkek.

ERDEMLİ :(Tür.) Er. - Erdemli, faziletli.

ERDEŞİR :(Tür.) Er. - Cesur, kahraman, aslan yürekli.

ERDİ :(Tür.) Er. 1. Amacına ulaşan, erişen. 2. Olgunlaşmış erkek. 3. Ermiş veli.

ERDİBİKE :(Tür.) Ka. - Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.

ERDİNÇ :(Tür.) Er. - Duru, güçlü kuvvetli erkek.

ERDOĞAN :(Tür.) Er. - Yiğit doğan.

ERDÖNMEZ :(Tür.) Er. - Sözünden dönmeyen, doğru sözlü.

EREK :(Tür.) Er. - Gerçekleştirilmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, hedef.

EREL :(Tür.) Er. - Erkek eli, güçlü el.

EREN :(Tür.) Er. 1. Yetişen, ulaşan, vasıl olan. 2. İyi yetişmiş kişi. 3. Cesur, yiğit adam. 4. Ermiş. 5. Koca, zevc. 6. Kişi, şahıs.

ERENDİZ :(Tür.) Er. - Gezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşincisi Jüpiter.

ERENGÜL :(Tür.) Ka. - Eren ve gül isimlerinden birleşik.

ERENTÜRK :(Tür.) Er. - Eren-türk.

ERER :(Tür.) Er. - Ulaşır, kavuşur.

ERETNA :(Tür.) Er. - XIV. yy. Orta Anadolu´da Sivas ve Kayseri´de beylik kuran bir zat. Aslen Uygur Türkleri´nden olup Küçük Asya´da Anadolu Selçuklularına ait yerleri idarelerine almış olan İlhanlıların emirlerinden biri. Adil yönelimi sayesinde halkın övgüsünü

EREZ :(Ar.) Er. - Acıbadem ağacı.

ERGALİP :(t.a.i.) Er. - Üstün, yenen kimse.

ERGE :(Tür.) Ka. - Şımarık, nazlı.

ERGENÇ :(Tür.) Er. - Genç erkek.

ERGİ :(Tür.) Er. - İyi, güzel bir şeye erişme.

ERGİN :(Tür.) Er. 1. Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş. 2. Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan kimse ( bkz. Reşid).

ERGİNCAN :(Tür.) Er. - Olgun ruhlu kimse.

ERGİNER :(Tür.) Er. - Olgun erkek.

ERGİNSOY :(Tür.) Er. - Olgun kişilerin soyundan gelen.

ERGÖKMENÜ :(Tür.) Er. - Mavi gözlü, sanşın kimse.

ERGÖNÜL :(Tür.) Er. - Gönül eri, iyi insan.

ERGÜÇ :(Tür.) Er. - Erkek gücü.

ERGÜDEN :(Tür.) Er. 1. Yiğitlik eden erkek. 2. Sevk ve idare kabiliyeti olan, lider.

ERGÜL :(Tür.) - Nadide gül, tek gül. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ERGÜLEÇ :(Tür.) Er. - Güleryüzlü erkek.

ERGÜMEN :(Tür.) Er. - Amacına, isteğine kavuşan.

ERGÜN :(Tür.) Er. 1. Yumuşak uysal kimse. 2. Sulu kar, sulu saf kar.

ERGUN :(Fars.) Er. - Sert başlı, oynak ve hızlı giden at. Ergun Celaleddin Çelebi: Türk sufı. Mevlananın soyundandır. Kütahya mevlevi hanesine de şeyhlik yapmıştır.

ERGUNALP :(f.t.i.) Er. - Hızlı, çevik, yiğit.

ERGUNER :(f.t.i.) Er. - Hızlı, çevik erkek.

ERGÜNER :(Tür.) Er. - Yumuşak huylu, uysal erkek.

ERGUVAN :(Fars.) Er. - Kırmızımtrak bir çiçek.

ERGÜVEN :(Tür.) Er. - Kendine güvenen.

ERGÜVENÇ :(Tür.) Er. - Güven duyulan kimse.

ERHAN :(Tür.) Er. - İyi, adaletli hükümdar.

ERİB :(Ar.) Er. - Akıllı, zeki kimse.

ERİKE :(Ar.) Ka. - Taht.

ERİKER :(Tür.) Er. - Becerikli, yürekli adam.

ERİM :(Tür.) Er. 1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. Vakıf olmak, yetmek.

ERİNÇ :(Tür.) Er. - Rahat, huzur.

ERİNÇER :(Tür.) Er. - Huzur veren kimse.

ERİPEK :(Tür.) Er. - Yumuşak, uysal erkek.

ERİS :(Fars.) Er. - Zeki, uyanık, azılı.

ERKAL :(Tür.) Er. - Erkek kal, adam olarak kal.

ERKAM :(Ar.) Er. - Rakamlar, sayılar, yazılar. Erkam b. Erkam: İlk müslüman olan sahabilerden birinin adı. Peygamberimiz ve müslümanlar Mekke döneminde bir müddet çalışmalarını gizlice Erkam´ın evinden yürüttükleri için, evi İslâm tarihinde meşhur olmuş ve günü

ERKAN :(Ar.) Er. 1. Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler. 2. General ya da amiral aşamasındaki askerler. 3. Yol, yöntem, adet, usûl. 4. Temel esaslar. Rükünler, direkler.

ERKE :(Tür.) 1. İş başarma gücü. 2. Nazlı serbest büyütülmüş çocuk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ERKEL :(Tür.) Er. - Güçlü, kudretli el.

ERKILIÇ :(Tür.) Er. - Kılıç gibi keskin güçlü yiğit.

ERKİN :(Tür.) Er. - Serbest, hür.

ERKINAY :(Tür.) Er. - Çalışan erkek.

ERKİNER :(Tür.) Er. - Bağımsız, özgür insan.

ERKMAN :(Tür.) Er. - Güçlü, etkili, sözü geçen kimse.

ERKOÇ :(Tür.) Er. - Güçlü, iriyan erkek.

ERKSAN :(Tür.) Er. - Güçlü, etkili san, tanınmış ad.

ERKSOY :(Tür.) Er. - Güçlü soydan gelen.

ERKSUN :(Tür.) Er. - Gücünü, kudretini göster.

ERKUL :(Tür.) Er. - Erkek kul, güçlü kuvvetli adam, kul.

ERKUT :(Tür.) Er. 1. Güçlü, dayanıklı erkek. 2. Mübarek insan, kutlu insan.

ERKUTAY :(Tür.) Er. - Uğurlu ayda doğan erkek.

ERMA :(Ar.) Ka. - Çok güzel ve cilveli olan.

ERMAN :(Fars.) Er. 1. Arzu, istek. 2. Yerinme, pişman olma.

ERMİN :(Fars.) Er. - Keykubat´m dördüncü oğlu.

ERMİŞ :(Tür.) Er. 1. Allah´a yönelmiş ve bu yolda merhale katetmiş kimse. 2. Veli, aziz.

ERMİYE :(Ar.) Er. - Dolu yağdıran kasırga.

ERNOYAN :(Tür.) Er. - Yiğit başkomutan.

EROĞUZ :(Tür.) Er. - Yiğit kimse.

EROKAY :(Tür.) Er. - Seçkin, beğenilen erkek.

EROL :(Tür.) Er. - Erkek ol. - "Er" ve "ol" kelimelerinden birleşik isim.

ERONAT :(Tür.) Er. - Dürüst, güvenilir, iyi erkek.

ERÖZ :(Tür.) Er. - Özü erkek, yiğit olan.

EROZAN :(Tür.) Er. - Erkek ozan, şair.

ERSA :(Tür.) Er. l. Adıyla, sanıyla ünlenmiş erkek. 2. Güzel, güçlü san bırakmak.

ERŞAD :(t.f.i.) Er. - Sevinçli, mutlu erkek.

ERŞAHAN :(Tür.) Er. - Şahin gibi güçlü yiğit.

ERŞAHİN :(Tür.) Er. - Erkek şahin, kuş.

ERSAL :(Tür.) Er. - Yiğitliğinle tanın.

ERŞAN :(Tür.) Er. - Yiğitliğiyle tanınmış, ünlenmiş erkek.

ERSAYIN :(Tür.) Er. - Saygı değer kimse.

ERSEÇ :(Tür.) Er. - Seçkin ol.

ERŞED :(Ar.) Er. - Er reşid, ergin olan, doğru yola daha yakın, hareket hattı daha iyi olan. (bkz. Reşid).

ERSEN :(Fars.) Er. - Meclis, kurultay, kongre.

ERSEN :(Tür.) Er. - Mutlu, neşeli erkek.

ERSEVEN :(Tür.) Er. - Seven erkek.

ERSEVİM :(Tür.) Ka. - Sevimli, sempatik erkek.

ERSEZER :(Tür.) Er. - Kavrayışı güçlü erkek.

ERSÖZ :(Tür.) Er. - Yiğit sözlü.

ERTAN :(Ar.) Er. - Dericilerin,, yaprağıyla sahtiyan (deri) boyadıkları bir nevi ağaç.

ERTAŞ :(Tür.) Er. - Taş gibi erkek. -Er ve taş kelimelerinden birleşik isim.

ERTAYLAR :(Tür.) Er. - Uzun boylu, yakışıklı erkek.

ERTE :(Tür.) Er. 1. Gelecek şafak, şafak sökme zamanı. 2. Yarın. 3. Herhangi bir işte ilk başarı.

ERTEK :(Tür.) Er. - Tek, eşsiz yiğit.

ERTEKİN :(Tür.) Er. - Soylu erkek. - Er ve tekin kelimelerinden birleşik isim.

ERTEN :(Tür.) Er. 1. Sabah güneşin doğduğu zaman. 2. Gün.

ERTİNGÜ :(Tür.) Er. - Olağanüstü görülmemiş.

ERTOK :(Tür.) Er. - Gözü, gönlü tok yiğit.

ERTÖRE :(Tür.) Er. - Töreleri olan yiğit.

ERTUĞ :(Tür.) Er. - Sorguç tutan erkek.

ERTUĞRUL :(Tür.) Er. - Dürüst, doğru, yiğit. - Ertuğrul Gazi: Osmanlı hanedanının kurucusu. Osman Bey´in babası.

ERTUNÇ :(Tür.) Er. l. Tunç renkli erkek. -2. Tunç madeni gibi güçlü kuvvetli erkek. - Er ve tunç kelimelerinden birleşik isim.

ERTUNGA :(Tür.) Er. 1. Yiğit hakan. 2. Uygur yazıtlarında geçen Türk adı.

ERÜSTÜN :(Tür.) Er. - Üstün erkek.

ERVA :(Ar.) Er. 1. Çok güzel genç. 2. Son derece cesur ve yiğit adam.

ERVİN :(Fars.) Ka. 1. Tecrübe, sınama, deneme. 2. Şeref ve itibar.

ERYALÇIN :(Tür.) Er. - Sert, güçlü, boyun eğmez yiğit.

ERYAMAN :(Tür.) Er. - Güçlü, becerikli.

ERYAVUZ :(Tür.) Er. - Yürekli, korkusuz.

ERYETİŞ :(Tür.) Er. - Erken gel.

ERYILDIZ :(Tür.) Er. - Yıldız gibi parlak yiğit.

ERZADE :(t.f.i.) Er. - Yiğit oğlu.

ERZAN :(Fars.) Er. 1. Ucuz, bol. 2. Uygun, münasip, layık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ESAD :(Ar.) Er. 1. Oldukça mutlu, daha saadetli. 2. Çok hayırlı. Esad b. Zürare: Sahabedendir. Künyesi Ebu Umame´dir. Akabe bey´atmdan önce müslüman oldu. 1.2. ve 3. Akabe bey´atlarında hazır bulundu. Medine´ye İslamı ilk tebliğ eden sahabidir. Hicretin II. y

EŞAY :(Tür.) Er. - Ay kadar güzel.

EŞCA :(Ar.) Er. - En cesur, en yiğit kişi.

ESED :(Ar.) Er. - Arslan. Gazanfer. Haydar. Cesur ve kahraman kişi anlamında kullanılmıştır.

ESEDULLAH :(Ar.) Er. - (Allah´ın arslanı) Hz. Ali, Hayber´in fethinde gösterdiği kahramanlıktan dolayı Rasûlullah (s.a.s), Hz. Ali´ye bu ismi vermiştir. Astronomi´de: Güneşin rumi, temmuzun 9´unda ve Efrenci temmuzun 23´ünde içine girdiği ve semanın kuzey yarımküre

ESEDÜ´D-DİN:(Ar.) Er. - Dinin arslara. - Şeref lakabıdır.

ESEN :(Tür.) Er. - Sağ, salim, sağlıklı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ESENDAĞ :(Tür.) Er. - Dağ gibi güven verici ve sağlam yaptı.

ESENER :(Tür.) Er. - Sağlıklı, rahat kimse.

ESENGÜL :(Tür.) Ka. - Canlı, dipdiri, renkleriyle yeni açan güzel gül.

ESENTÜRK :(Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, sağlıklı Türk.

ESER :(Ar.) Er. 1. Nişan, alamet, iz. 2. Etki, tesir. 3. Yok olmuş bir nesneden kalma parça. 4. Bir kişinin ortaya koyduğu mahsul, telif. 5. Hadis, hadis ilmi. 6. İmal, icat. 7. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EŞFAK :(Ar.) Er. - Daha şefkatli, çok merhametli.

ESİN :(Tür.) Ka. -1. Rüzgar, sabah rüzgarı. 2. İlham, çağrışım.

EŞİR :(Ar.) Er. - Çok sevinçli.

ESLEK :(Tür.) Er. 1. Çalışkan, gayretli. 2. Yumuşak başlı, uysal. 3. Atik, çevik.

EŞLEM :(Ar.) Er. 1. En selamatli, en emin, en doğru yol. 2. Kendisini bütünüyle Allah´ın dinine adamış, Silm´e girmiş mü´min. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

ESMA :(Ar.) Ka. 1. Adlar. 2. Kulaklar, işitme. - Esmaü´l-Hüsna: Allah´ın güzel isimleri. - Hz. Esma: Hz. Ebu Bekir´in kızı, Hz. Aişe´nin ablasıdır.

ESMAN :(Ar.) Ka. - Bedeller, kıymetler, değerler.

ESME :(Tür.) Ka. - Esmek fiili.

ESMERAY :(a.t.i.) Ka. - Siyah ay, buğday renkli, karayağız.

ESRA :(Ar.) Ka. - Daha hızlı, daha çabuk, en çabuk.

EŞRAF :(Ar.) Er. 1. Şerefli, saygın kimseler. 2. Bir yerin zenginleri, sözü geçenler.

EŞREF :(Ar.) Er. - Daha şerefli, çok onurlu, çok aziz, pek muhterem. Eşrefi: Akkoyunlular devrinde kullanılan bir çeşit gümüş para. Yavuz Sultan Selim´in Mısırı fethettikten sonra burada bastırdığı para. Eşrefoğlu Rumi: Kadiri tarikatının bir kolu olan Eşrefîyye

ESVED :(Ar.) Ka. - Siyah, kara.

EŞ´ARİ :(Ar.) Er. - Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş´ari (Öl. 935). Ünlü kelam alimi, Eş´ari mezhebinin, kurucusudur. 40 yaşına kadar Mutezile görüşü benimsemiş, daha sonra Basra camiinden de herkese ilan ederek Mutezile´yi bıraktığını açıklamıştır.

ETEM :(Ar.) Er. - Daha tam daha noksansız, mükemmel. - (bkz. Ekmel).

EVCAN :(Tür.) Er. - Evdeki insan evcimen.

EVCİMEN :(Tür.) Er. - Evine, ailesine bağlı. Ev işlerinde becerikli.

EVDEGÜL :(Tür.) Ka. - Güzel kız.

EVFA :(Ar.) Er. Daha vefalı, cana yakın, sözünde duran.

EVİN :(Tür.) Ka. - Tohum, tane, öz cevher.

EVİRGEN :(Tür.) Er. - İşini bilen, tedbirli kimse.

EVLA :(Ar.) Ka. - Daha uygun, daha layık, daha iyi üstün. Hayırlı amel.

EVLİYA :(Ar.) 1. Veliler. 2. Allah´ın dostları. 3. İman edip salih amel işleyenler. 4. Allah yolunda mallan ve canlarıyla cihad edenler. 5. Allah´ın emaneti olan dinini ve hükümlerini yeryüzünde tevelli ederek korumaya çalışanlar.

EVRA :(Fars.) Ka. - Hisar.

EVREN :(Tür.) Er. 1. Büyük yılan, ejderha. 2. Felek, zaman. 3. Kainat, dünya. 4. Yaşanılan vasat.

EVRENSEL :(Tür.) Er. - "Alemşümül" karşılığı olarak. - Fransızca "Universal´e benzetilerek kullanılır.

EVSAN :(Ar.) - Pullar, harçlar (bkz. Esnam). - İsim olarak kullanılmaz.

EVVAH :(Ar.) Er. 1. Çok ah eden. 2. Çok dua eden. 3. Merhametli. 4. İmanı sağlam. 5. Din bilgisi çok geniş olan kimse. 6. Kur´an-ı Kerimde bu isimle Hz.İbrahim vasıflandırılmıştır.

EVVEL :(Ar.) 1. İlk başlangıç, ilkin. 2. Allah´ın 99 isiminden biri.

EYGÜL :(Tür.) - İyi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EYLÜL :(Ar.) Ka. - Sonbahar´ın ilk ayı.

EYMEN :(Ar.) Er. 1. Daha uğurlu, çok talihli, hayırlı, kutlu. 2. Sağ taraftaki. Eymen b. Hureym:. Sahabedendir. Mekke´nin alınışı sırasında müslüman oldu. Babası ve amcası Bedir şehitlerindendir. Hadis rivayctiylc ün kazandı.

EYÜB :(Ar.) Er. 1. Sabırlı. 2. Dönen, pişman olan, günahlarına tevbe eden demektir. Kur´an´da adı geçen peygamberlerden. Güzel sabır sahibi. Allah´ın imtihanına güzellikle sabredip mükafat ve ihsana ulaşmıştır.

EZAMET :(Ar.) Ka. 1. Büyüklük, ululuk. 2. Çalım, kıvrım.

EZFER :(Ar.) Ka. - Güzel kokulu.

EZGİ :(Tür.) Ka. 1. Belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran şeşname. 2. Makamla söylenen manzum söz. 3. Beste (bkz. Beste).

EZGÜ :(Tür.) - Makam, hava. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EZHAN :(Ar.) - İnsanda akıl, fikir, zeka, hafıza anlayış, kavrayış, kudretleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EZHERAN :(Ar.) - Ay ve güneş. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EZNEV :(Fars.) - Yeni baştan, yeniden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

EZRA :(Ar.) Ka. 1. Pek fasih, sözü düzgün adam. 2. Beyaz kulaklı siyah at.

EZRAK :(Ar.) - Mavi gözlü. Gök rengi saf ve temiz su. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.