ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Jarramas (Yaramaz) Ve Jilderim (Yıldırım) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1039612)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 10:22 AM

Jarramas (Yaramaz) Ve Jilderim (Yıldırım)
 
Jarramas (Yaramaz) ve Jilderim (Yıldırım)

İsveç, 200 yıl önce Ruslara karşı verdiği ölüm kalım savaşında, sancağında hilal bulunan bir tekne sayesinde yok olmaktan kurtulmuştu. İsveç kralı Demirbaş Şarl'ın Türk korsan teknelerini kopya ederek inşa ettirdiği "Yaramaz", hala hizmette!

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Günlerden 19 Ağustos 1809... Bir ulusun kaderinin belirlendiği gün. İsveçliler, kendilerinden çok daha güçlü Rus ordusu ile ölüm kalım savaşına girmiş. Öyle bir savaş ki bu, ya İsveç tarih sahnesinden silinecek ya da Rus orduları bu son siperlerde durdurulacak!
İsveçlilerin işi çok zordu. Rus ordusuna, o güne kadar hiç yenilgi tatmamış, efsanevi bir isim komuta ediyordu: General Nikolay Mihayloviç Kamenskiy.
Kamenskiy, İsveçlilere yüzyıllarca unutamayacakları bir yenilgi yaşatmıştı. İsveç ordusunu Finlandiya'da yok etmiş, bir dizi parlak zaferden sonra İsveçlileri önce Finlandiya'dan, ardından da Laponya'dan atmıştı! General Kamenskiy, bu zafer yürüyüşünü İsveç Krallığı'nın başkenti Stockholm'ü ele geçirerek noktalamak istiyordu ve karşısında, yalnızca Savar kasabasında konuşlanmış 6.800 İsveç askeri vardı.
Rus çarı Aleksander, o zafer günlerinde, İsveç kralına kendi barış koşullarını da dayatmıştı: Finlandiya'yı, Norveç'i ve Norland'ı (İsveç'in kuzeyindeki Laponya) Rusya'ya verirsen, ülkenin geri kalan kısmında yaşamanıza izin veririm!
19 Ağustos 1809 günü, İsveç kralı IV. Gustav, Savar kasabasındaki askerlere son bir mesaj gönderdi: "Bu çarpışmayı kaybederseniz, sizinle birlikte İsveç de kaybedecek.. ."
Ertesi gün öğleden sonra Savar-Ratan hattı üzerinden hücuma kalkan İsveç askerlerini göğüsleyen Rus ordusu, beklenmedik bir sürprizle karşılaştı. Rus donanmasının abluka altına aldığı Baltık Denizi'ni bir uçtan öbür uca sessizce aşmayı başaran iki İsveç firkateyni, 100 kadar topla Rus siperlerini acımasız bir şekilde dövmeye başlamış; bu durum, Rus siperlerinde büyük bir paniğe yol açmıştı. Peki, ama bu İsveç firkateynleri nereden gelmişti? İlk yenilgisini yaşayan ünlü General Kamenskiy, dürbünüyle Baltık Denizi'nin lacivert sularında seyreden ve ateş kusan iki İsveç firkateyninden gösterişli olanına bakıyordu. Kamenskiy, masmavi İsveç donanma bandırasının üzerindeki garip işarete hiçbir anlam veremiyordu. Peki, bu işaret neyin nesiydi, acaba neyi simgeliyordu?

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

İsveç'i yok olmaktan kurtaran tekne
General Nikolay Mihayloviç Kamenskiy'nin tanımlayamadığı o motif, bir
hilaldi! Jarramas firkateyninin gönderinde dalgalanan bu hilalli bandıra,
İsveç'i yok olmaktan kurtarmıştı. Ülke tarihindeki bu en kritik çarpışma
sayesinde İsveçliler, ülkelerinin kuzeyini ellerinde tutmayı başardılar. Bu
bölge, barındırdığı zengin demir ve krom yataklarıyla, gelecekteki "İsveç
mucizesinin" yaratılmasında en büyük paya sahip olacaktı.

Peki, bu bayraktaki hilalin sırrı neydi? Bu sırrı çözebilmek için tam yüzyıl
geriye, İsveç kralı XII. Karl'ın, Rus çarı Deli Petro ile Poltava Meydan
Savaşı'nı yaptığı 27 Haziran 1709 tarihine dönmek gerekiyor.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Büyük Kuzey Savaşı'nın (1700-1721) ilk sekiz yılında üç saldırgan
düşmanının; Danimarka, Saksonya-Polonya ve Moskova'nın (Rusya) ittifak
halindeki ordularını başarıyla yenilgiye uğratan İsveç kralı XII. Karl,
Rusların başkentine yürümeye karar vermişti. Gün, Deli Petroâ'nun "Yenile
yenile yenmeyi öğreneceğiz" dediği günlerdi... Rusların büyük çarı, aldığı
yenilgilerden sonra yenmeyi, Doğu Ukrayna'da Poltava kasabası yakınlarındaki
ovada öğrenecekti.

27 Haziran 1709'da, Poltava'da ordusu yok olan XII. Karl için tek açık yol,
güneye doğru uzayıp giden topraklardı. Kılıç artığı 1.000 kadar askeriyle
birlikte güney topraklarının hakimi Osmanlı İmparatorluğu'na iltica eden
İsveç kralı, Osmanlı-Rus sınırındaki Bender kentine sığınmak zorunda
kalmıştı. Osmanlı'nın ağırlamak zorunda kaldığı bir konuğu vardı artık.
Yenik İsveç kralı XII. Karl...
Başlangıçta, sadece beş gün kalacağını açıklayan XII.
Karlın Osmanlı topraklarındaki konukluğu tam beş yıl sürdü! Öyle ki, Devlet-i Alî
tarafından ağırlanan İsveç kralının masraflarının bütçenin hangi kaleminden
karşılanacağı konusunda Osmanlı maliyesinde sorun çıkmış, sonunda bu
harcamaların bütçedeki "demirbaş" kaleminden karşılanmasına karar verilince,
kralın lakabı "Demirbaş Şarl" kalmıştı!

Türklerin bildiği adıyla "Demirbaş Şarl", Bender, Dimetoka ve İstanbul'da
kaldığı süre içinde boş durmadı. Sürekli şekilde, Marmara Denizi'ne
demirleyen Türk ve Cezayirli korsan gemilerini inceleyip, Rusları yenmek
için bu tür teknelere sahip olması gerektiğini düşündü. Bu düşüncesindeki
haklılığının kanıtı da, 100 yıl sonra İsveçlilerin Rusları mağlup etmesinde
başrolü oynayan, bandırasında hilal bulunan "Jarramas"ın ta kendisiydi.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Nerede kalmıştık? Sanırım, İsveç Kralı "Demirbaş Şarl"ı bugünkü Moldova
sınırları içinde kalan Bender'de bırakmıştık..

Her neyse, İsveç kralının Bender'de başlayan konukluğu sırasında hoş olmayan
olaylar da yaşanmıştı. Karl ordusunu kaybettikten sonra, siyasi bir mülteci,
daha doğrusu "sürgündeki kral" olmuştu. Poltava'dan sonra Ukrayna
bozkırlarına dağılan İsveç ordusundan arta kalanlar, savaştan sonraki altı
ay boyunca Bender'e akın edince, başlangıçta 1.000 askerle Bender'in hemen
dışında kamp kuran XII. Karl'ın çevresindeki İsveçliler 10.000 kişiye
ulaşmıştı!

Bu zorunlu ziyaretin öyle çok da "geçici" olmadığını anlaşılmış; "Demirbaş
Şarl'ın, Bender'in hemen dışında Karlstad adıyla kurduğu yerleşim birimi
zamanla giderek kalabalıklaşmıştı. Bunda, padişah III. Ahmet'in, krala jest
yapmak amacıyla, Rusların esir alıp pazarlarda köle olarak sattıkları
İsveçli kadınlarla çocukları satın alıp azat etmesi de büyük rol oynamıştı.
Sadece bu kadar mı? Kralın Karlstad'daki kampının çevresinde müstahkem
mevkiler istihkâmlar yapılmış, evinden kıyıdaki "kançılarya" sına kadar da
bir tünel kazılmıştı. İsveçliler yerleşiyordu!

İsveç kralının uzayan konukluğu ve "devlet içinde devlet" kurması,
Osmanlı'yı kızdırmaya başlarken, İsveç cemaatinin Bender esnafına ciddi bir
borç takması da ortamı fena halde gerginleştirmişti. Sonuçta, İsveç kralına
karşı ayaklanan "kızgın kalabalık", kent dışında bekleyen yeniçerilerle de
birleşerek, İsveçlilere temiz bir sopa attı. Demirbaş Şarl'ın da ağır
yaralandığı bu "kent savaşı", İsveç tarihinde "Kalabaliken- i Bender" adıyla
geçiyor. Duruma el koyan Osmanlı, Bender'den aldığı XII. Karl'ı önce
Dimetoka'da ev hapsinde tutmuş, ardından da İstanbul'a getirtmişti.

İlk Jarramas'ın çok merak edilen planı. Kaynak: Architectura Navalis
Mercatoria (1768)
**Altında ise "Demirbaş Şarl'in kendi eliyle çizdiği planlar görünüyor.*

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg


Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 10:22 AM

Jarramas (Yaramaz) Ve Jilderim (Yıldırım)
 
"Türk donanması gibi donanmam olsa"
"Demirbaş Şarl", Dimetoka'da ev hapsinde tutulduğu dönemi iyi
değerlendirmiş, İstanbul'daki günlerinde Marmara kıyılarında görüp hayran
olduğu donanma gemilerinin planlarını çizmişti. İsveç kralı, dönemin
parmakla gösterilen matematikçi ve mühendislerinden biriydi. Geniş
karinaları ve yüksek hızları ile Osmanlı teknelerinin benzerleri İsveç'in
elinde olsa; en büyük arzusu sıcak denizlere açılmak olan Deli Petro'nun bu
amaçla kurdurduğu St. Petersburg (Leningrad) daha doğmadan haritadan
silinebilirdi.

Demirbaş Şarl, 1714'te göz hapsinde bulunduğu Dimetoka'dan gizlice kaçmış;
kaçmadan iki ay önce çizdiği planları da casusları aracılığıyla İsveç'e
yollamıştı. Stockholm'deki savaş konseyine bir de mesaj gönderen kral,
konseyden, kendisi ülkeyle dönünceye kadar Jilderim ve Jarramas adını
verdiği firkateynlerin inşa edilmesini emretmişti.

XII. Karl'ın Dimetoka'daki ev hapsi günlerinde çizdiği tekne eskizleri bugün
elimizde. Titrek bir yazıyla altına "Carolus" yazarak imzaladığı planlar,
bugün Stockholm Kraliyet Kütüphanesi'nde sergileniyor.

İsveç donanmasında iki Türk: "Yaramaz" ve "Yıldırım"
Demirbaş Şarl, Türkiye'de kaldığı beş yıl içinde Türkçe'yi epey öğrenmişti.
Nitekim, bu iki gemiye ad koyarken de, kulağına hoş gelen iki Türkçe
kelimeyi seçmişti: Yıldırım ve Yaramaz... Kral, çizdiği planların üstüne,
güzel bir sülüs yazıyla teknelerin ismini Osmanlıca yazdırmayı da ihmal
etmemişti! *(Yukarda)*

Kralın emriyle, Karlskrona Tersaneleri'nde yapımına başlanan "Yaramaz" ve
"Yıldırım", 1716 yılında bitirildi. 44 top taşıyan ve 39 metre uzunluğundaki
Jarramas (Yaramaz), artık İsveç donanmasının sancak gemisiydi. Türk korsan
teknelerinin çizgilerini taşıyan bu tekne, İsveç donanma sancağını buharlı
tekneler çağına kadar gururla taşıdı.

Yüksek hıza ve üstün manevra yeteneğine sahip bu iki firkateyn, suya
indirildikleri andan itibaren Baltık Denizi'ni Ruslara dar etmişti. Bu
gemiler, sadece Ruslara karşı değil, başka düşmanlara karşı da
kullanılmıştı. 1756-1763 yılları arasındaki "Yedi Yıl Savaşları" nda Yaramaz
ve Yıldırım, Kuzey Denizi'nde sayısız İngiliz gemisi batırmış, 1805'te de
müttefiklerle birlikte Napolyon donanmasına karşı güçlerini göstermişlerdi.

Jilderim (Yıldırım), Prusyalılar ile yapılan bir deniz savaşında batırılmış;
İsveçliler tarafından uğuruna inanılan Jarramas ise, her hizmetten
çekilişinde inşa edilen daha modern bir tekneye adı verilerek efsanevi ününü
sürdürmüş, İsveç donanmasında da bir geleneğin oluşmasına yol açmıştı:
Hizmete giren her yeni Jarramas'ta, "Demirbaş Şarl" ın orijinal planlarına
ve Türk teknelerinin o muhteşem çizgilerine sadık kalınması kaydıyla!

Dördüncü kuşak son Jarramas, 1899'da yine Karlskrona Tersaneleri'nde inşa
edilip denize indirildi. Jarramas, son askeri görevine II. Dünya Savaşı
günlerinde 1944'te çıktı. Bu son görev, Alman denizaltılarının İsveç
karasularına girmesini engellemekti.

Jarramas, bugün İsveç denizciliğinin gurur kaynağı olarak, 1944'ten bu yana
okul gemisi olarak hizmet veriyor. Dünyanın en güzel firkateynlerinden biri
sayılan, Karlskrona'daki Kraliyet Deniz Müzesi önünde demirli Jarramas, bir
zamanlar Akdeniz'i titreten Türk korsanlarının belki de dünyada hâla yaşayan
tek tanığı...

Sisli günlerde, Jarramas tüm yelkenlerini fora ettiğinde, İsveçli
denizcilerin bağrışmalarına yabancı bir sesin daha karıştığı söyleniyor...
Yolunuz Karlskrona'ya düştüğünde, belki siz de o sesi duyabilirsiniz. Öfkeli
bir Türk korsan reisinin güvertedeki "İsveçli leventlerine" verdiği
"Yelkenler foraaa!" emrini...

*Teşekkür: Bu yazının hazırlanmasındaki eşsiz katkılarından ötürü, İsveç
Kraliyet Deniz Müzesi müdürü Ann-Britt Christensson*'*a ve Helena Grönnsjö*'
*ye teşekkürler.*


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.