ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Beslenme, Diyet ve Sağlık (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=608)
-   -   Tuzun Zararı (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1038208)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:09 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzun Zararı

Tuz hipertansiyona neden oluyor

Yiyeceklerde tuz kullanma alışkanlığı, dünyada her yıl 7 milyon kişinin ölümüne yol açan hipertansiyonun başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tekol, insan vücudunda tuzun tutulmasını sağlayan bir sistem olduğunu, bu nedenle hiç tuz alınmasa da insanların sorunsuz yaşayabileceklerini belirtti. Tekol, "İnsan su ve diğer gıdalardan günde bir gram tuz alır ve bu da ona yeter" diye konuştu.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzsuz hayata geçin!

Tüm dünyada 'Sağlığınız için tuzu azaltın' kampanyaları başladı. Amerika, tuzu azaltarak inme ve kalp krizi oranlarını düşürmeyi planlarken, dünyada en fazla tuz kullanan ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini vurgulayan uzmanlar, tuzun yemeklerden çıkartılmasını öneriyorlar. Prof. Dr. Ziya Mocan, Türkiye'de de benzer bir kampanyanın başlatılmasını öneriyor.

İnsan vücudunda tuzun tutulmasını sağlayan bir sistem vardır. Bu nedenle hiç tuz kullanmadan da sağlıklı olunabilir.

Annenin kullandığı tuz, karnındaki bebeğin ileri yaşlarda yüksek tansiyon hastası olmasına da yol açar.

Bağımlılık yapar.

Sadece uzun süreli ishal ve çok fazla terleme durumunda tuz, ilaç olarak kullanılabilir.

'Tiroit hastalarının tuz kullanması gerekli' anlayışı yanlıştır. Onlar ihtiyacı olan iyodu balıktan alabilirler.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Yemeğin tadı tuzu kalbi yoruyor

Yüksek tansiyon, kemik erimesi, böbrek hastalığı, mide kanseri ve şişmanlık açısından ciddi risk oluşturan aşırı tuz tüketimi en çok da kalbi etkiliyor, tuz, kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranlarını yükseltiyor.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ülver Derici, 1-7 Şubat Dünya Tuza Dikkat Haftası'nın bu yıl ''Tuz sağlığınıza zarar verebilir'' temasıyla işlendiğini söyledi.

ERKEKLER, KADINLARDAN DAHA FAZLA TUZLU YİYOR
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğince 2008 yılında yapılan çalışmada, bir kişinin günlük tuz tüketiminin, olması gerekenin üç katı (ortalama 18 gram) olarak tespit edildiğini belirten Derici, şunları kaydetti:

''Çalışmada, erkeklerin kadınlardan daha fazla tuzlu yediği saptanmıştır. Zeytin, peynir, turşu, salamura ve konserve gıdalar tuz oranı yüksek ve toplumumuz tarafından yoğun tüketilen gıdalardır. Ekmeğimizdeki (ortalama 300 gramlık ekmek) tuz miktarı yaklaşık yedi gram kadar olup günde bir ekmek tüketen birey zaten alması gerekeni fazlasıyla almaktadır. Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması'na göre, Türkiyedeki hipertansiflerin miktarı dört yılda üç milyon artmış olup, toplumumuzun aşırı tuz tüketimi bu artışın önemli bir sebebi olarak görülmektedir.''

GÜNDE 5 GRAM TUZ YETERLİ
Derici, tuz kullanım miktarının toplumsal özelliklere ve coğrafi bölgelere göre değişebildiğini de ifade ederek, ''Normal sağlıklı bireylerde günlük olarak yemeklerle alınması gereken ortalama tuz miktarı 5 gramdır, en fazla 6 gram olabilir'' dedi.

Bu miktarın üzerinde tuz tüketilmesi halinde, ''kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm oranlarının yükseldiğini'' vurgulayan Derici, fazla tuz kullanımının astım hastalığında da şikayetleri tetiklediğini bildirdi. Derici, bu nedenle, sağlığın korunması, dengeli beslenme alışkanlığının kazanılması ve olası hastalıklara karşı riski artırmamak için günlük alınan tuz miktarının azaltılması gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Tuz demek, yüksek tansiyon demek

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, felçlerin yüzde 62sinden, koroner kalp hastalıklarının ise yüzde 49undan yüksek kan basıncı sorumlu.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Tuz, vücut fonksiyonları için gerekli olmasına rağmen fazla tüketildiğinde zararlı etkilere yol açıyor. Çünkü fazla tuz kan basıncını yükseltiyor, yüksek kan basıncı ise kalbi büyütüyor, kalp krizi, kalp yetmezliği, felç riskini artırıyor, böbrek fonksiyonlarını bozuyor ve görme kaybına neden oluyor.

Bu zararlı etkiler kan basıncı arttıkça artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre felçlerin yüzde 62sinden ve koroner kalp hastalıklarının yüzde 49undan yüksek kan basıncı sorumlu. Yüksek kan basıncının, en fazla ölüm nedenleri arasında bulunduğunu ve yüzyılın epidemisi olarak kabul edildiğini belirten Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü Prof. Dr. Sunay Sandıkçı, fazla tuzun, kan basıncı normal olanlarda da kalp damar sağlığına zararlı olduğunu söylüyor.

"Felç riskinde ve kalp büyümesinde artışa neden olur, böbrek hastalığını kötüleştirir, ölüm riskini artırır. Ayrıca böbrek taşı ve osteoporoz riskini artırdığına, obeziteye yol açtığına, mide kanserinin majör nedeni olduğuna ve astım atağının şiddetini artırdığına dair de giderek artan kanıtlar mevcuttur."

Türkiye dünyanın en çok tuz tüketen ülkelerinden olduğunu hatırlatan Prof. Sandıkçı, "Çoğu ülkede günlük tuz tüketimi günde 9-12 gram iken, bizim tuz tüketimimiz günde ortalama 18 gram. Türkiyede erişkin nüfusun yaklaşık her üçte birinde hipertansiyon mevcut. Kan basıncı düzeyi ortalamamız da Japonya, Çin, İngiltere ve ABD den daha yüksek. Bu da acilen toplum genelinde tuz kısıtlamamız gereğini ortaya koymaktadır" diye konuşuyor.

ÜLKELER TUZ TÜKETİMİNİ AZALTAMAYA ÇALIŞIYOR
Tuz kısıtlamanın sadece kan basıncını düşürmeyeceğini belirten Sandıkçı, şunları söylüyor:

"Tuzun azaltılması aynı zamanda yeni oluşabilecek koroner kalp hastalığı, miyokard enfarktüsü ve felç riskini azaltır. Hipertansiyon, mide kanseri, böbrek hastalığı riski azalır, kemikler korunur. Sağlık harcamalarında milyonlarca dolar tasarruf sağlanır. Şu an tüm ülkeler, tuz tüketimini azaltmaya çalışıyor. Diyette tuzu kısıtlarken, tüm kaynaklardan gelen tuzun azaltılması gerekir. Özellikle gıdaların işlenmesi sırasında kullanılan tuzun azaltılması esastır. Çünkü endüstrileşmiş ülkelerde tüketilen tuzun yüzde 75-80i işlem görmüş, ambalajlı, hazır olarak satılan gıdalardan alınıyor. Pişirirken veya yerken ilave edilen tuz sadece yüzde 10. Kalanı gıdalarda doğal olarak bulunandır. Asya ve Afrika ülkesinde ise tuzun asıl kaynağı, pişirme sırasında ilave edilen veya soslar ve baharatlarda bulunan tuzdur.

ERİŞKİNLER İÇİN GÜNDE 5 GRAM TUZ
Dünya Sağlık Örgütü, kronik hastalıkları önlemek için erişkinlerin günde 5 gramdan az tuz (2 gram sodyum /gün) kullanmalarını önermektedir. Bazı ülkeler, diyetlerindeki tuz hedeflerini belirlemiş, bu yönde belli bir yolu katetmiş durumda. İngiltere yürüttüğü politika ile de hazır gıdalardaki tuz oranını yüzde 9.5 azaltmayı başardı. Fransızlar da birçok üründeki tuz miktarını azalttı ve günlük tuz tüketimlerini 8 gramın altına düşürmeye çalışıyor. ABDde hedef tuz miktarı günde 6 gram. Ancak hipertansiyonu olanlar, 40 yaş ve üstündekiler ve de siyah ırk için önerilen miktar günde 3 gram.

2009da başlattıkları ulusal plan çerçevesinde hedefleri tuz tüketimini 5 yılda yüzde 20 azaltmak. Avrupa Birliğindeki 11 ülke de, tuz tüketimini 4 yılda yüzde 16 azaltmaya karar verdi. Bu arada Avrupa Kardiyoloji ve Hipertansiyon Derneği Ocak 2010da Avrupa genelinde toplumların tuz tüketimini azaltmaya yönelik tedbirlere acilen ihtiyaç olduğunu, hazır gıdalardaki tuz miktarının azaltılması için kanun ve yönetmeliklerin çıkarılması gereğini ve tuz tüketimini günde 5 gram (1 çay kaşığı) indirmenin uygun olacağını bildirdi."

YEMEĞİN TADINA BAKMADAN TUZ EKLENİYOR
Prof. Sandıkçı, ülkemizde başlıca tuz alım kaynaklarının beyaz peynir, turşu, zeytin, erişte, ayçiçeği çekirdeği ve salça olduğunu söylüyor. Yemeğin tadına bakmadan tuz atma alışkanlığına da değinen Sandıkçı, ekmeğin de tuz tüketimimizde büyük rol oynadığını ve sadece ekmekle günlük ihtiyaçtan fazla tuz aldığımızı belirtiyor.

"Bu nedenle Türk Kardiyoloji Derneği ile Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği, ekmekteki tuz oranının düşürülmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvurdu. Sağlık Bakanlığı da yeni eylem planında tuz kullanımını azaltmak için aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerine uyarıcı kırmızı etiket konulacağını açıkladı. 1-7 Şubat 2010 tarihlerindeki “Dünya tuza dikkat haftası”nda bu yıl , tuzun hipertansiyon dışında neden olabileceği osteoporoz, mide kanseri, obezite, inme, kalp hastalıkları ve böbrek hastalıklarına dikkat çekilmeye çalışıldı.

Toplum sağlığı için tuzu azaltma girişimi, uzun soluklu bir yolculuktur. Mutlaka ulusal eylem planı hazırlanmalı, kamuoyu tuz ve zararları konusunda bilgilendirilmeli, öncelikle hazır gıdalardaki tuz oranının tedricen azaltılması için gıda sanayii ile işbirliği yapılmalı, hazır gıdaların etiketlerine günlük tuz ihtiyacının ne kadarını içerdiği mutlaka eklenmelidir. Tuz kısıtlamasına çocukluk döneminde , hatta bebeklikte başlanması ileriki yıllarda gelişecek hastalıkları önleyecektir."

TUZU AZALTMAK İÇİN...
Tuzu birdenbire kesmenin çok zor olduğunu ifade eden Prof. Sandıkçı, "Tedricen azaltılırsa birkaç hafta içinde tat duyusu buna alışır. Herkesin diyetindeki tuzu mümkün olduğunca azaltması hem kendisine, hem ülkesine karşı olan sorumluluğudur" diyor ve tuz tüketimiyle ilgili şu önerilerde bulunuyor:

- Yemeğizi pişirirken tuz eklemeyin.
- Restoranda yemeğinizin tuzsuz hazırlanmasını isteyin. Kahvenizi nasıl sade isteyebiliyorsanız, yemeğinizi de tuzsuz isteyin.
- Masadan tuzluğu kaldırın. Lezzet için nane, maydanoz, dereotu, çeşitli baharatlar, kırmızı toz biber kullanın.
- Limon ve sirke genelde tuzu pek aratmaz.
- Sucuk, pastırma, salamın tuz içeriği normal ete göre çok fazla , mümkün olduğunca yemeyin.
- Ketçap, mayonez, hardal, soya sosu gibi hazır sos ve bazı baharatların tuzlu olduğu bilin. Hazır sos almayın, kendi sosununu kendiniz yapın.
- Market alışverişlerinizde alacağınız ürünün içeriğine bakmayı alışkanlık haline getirin. Çünkü tuz tadı olmayan pekçok gıda aslında tuz deposu.
- Etiketteki değerin tuz mu, sodyum mu olduğuna dikkat edin. Verilen sodyum değeri ise bunu 2.5 ile çarparak tuz değerini bulabilirsiniz.
- Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip aynı gıdanın az tuzlu olan tercih edin.
- Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edin.
- Atıştırma için cips, kuruyemiş yerine meyve yiyin.
- Hergün biraz daha az tuz almaya özen gösterin.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzun Zararı

Türkiye'de yapılan bilimsel araştırma sonucuna göre, bir kişi Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği 5 gram tuz yerine yaklaşık 18 gram tüketiliyor.
Fazla tuz tüketiminin hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, gastrit kanserler, osteoporoz, böbrek hastalıkları ve diyabete yol açabileceği uyarısında bulunan uzmanlar, günde 1 gram az tuz tüketiminin kalp krizi riskini yüzde 3, felç riskini yüzde 5 oranında azalttığına dikkati çekiyor.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından ''Tuz Tüketiminin Azaltılması Ulusal Strateji Belirleme Çalıştayı'', İlci Otel'de başladı.

İki gün sürecek olan çalıştayda, Türkiye'de tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik 2010-2015 yılları arasında uygulanacak ulusal program kapsamında temel stratejiler ile bu stratejiler paralelinde hedefe yönelik etkili faaliyetler belirlenecek.

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Hasan Irmak, çalıştayda yaptığı konuşmada, insan ömrünün uzamasıyla birlikte kronik hastalıkların önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığını söyledi.
Kronik hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin toplam ölümlerin yüzde 60'ını oluşturduğuna dikkati çeken Irmak, ''Bu kronik hastalıklar, risk faktörleri açısından değerlendirildiğinde kalp hastalıkları, inme ve tip 2 diyabetin yüzde 80'inin, kanserlerin 40'ının önlenebilir olduğu görülmektedir. Bu değiştirilebilir risk faktörlerinin başında beslenme, fiziksel aktivite ve sigara kullanımı gelmektedir'' dedi. Bunların yanı sıra tansiyon yüksekliği, artmış kan şekeri, kan yağlarında yükselme ile şişmanlığın da önemli ve değiştirilebilir risk faktörleri olduğunu vurgulayan Irmak, kronik hastalıklardan korunmak için önleyici yaklaşımların geliştirilmesi gerektiğini bildirdi.

Irmak, risk faktörlerinin içinde kardiyovasküler hastalık yükünün artmasının en büyük nedeninin hipertansiyon ve tuz tüketimi olduğuna işaret ederek, tansiyonun normale indirilmesi ve tuz tüketiminin azaltılmasının bu strateji içindeki en temel faaliyet alanlarından biri olduğunu söyledi. Bu nedenle vatandaşların aşırı tuz tüketiminin yer aldığı beslenme, bilgi, tanıtım ve davranışlarını olumlu yönde değiştirecek faaliyetlerin planlanması ve yürütülmesinin Sağlık Bakanlığının en çok önem verdiği konular arasında olduğunu ifade eden Irmak, şöyle devam etti:

''Türkiye'de tuz tüketiminin DSÖ'nün önerdiği miktarların çok üzerinde olduğunu biliyoruz. Tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik olarak da bakanlığımız tarafından konuyla ilgili çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Hedefimiz, günlük tuz tüketimini DSÖ'nün önerdiği 5 gramın altına düşürmektir.

Bugünkü tüketim düzeylerine bakıldığında hızlı bir şekilde eyleme geçmemiz gerekliliği kaçınılmazdır. Bu çalıştayda, tuz tüketiminin azaltılması amacıyla üniversitelerdeki öğretim üyeleri ve çeşitli kuruluş temsilcilerinin desteğiyle, öncelikli faaliyetlerimizi belirleyecek, vatandaşları bilinçlendirmeye yönelik eğitim ve medya kampanyaları ile düzenleme ve değerlendirme çalışmaları planlanacaktır.

Yapılacak planlama çerçevesinde belirlenecek faaliyetleri, Dumansız Hava Sahası ve obezitenin önlenmesine yönelik ülke programlarında olduğu gibi en kısa sürede uygulamaya geçirmek istiyoruz.''

TUZ TÜKETİMİ DSÖ'NÜN ÖNERİSİNDEN 3 KAT DAHA FAZLA
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire Başkanı Cengiz Kesici de konuşmasında, Türkiye'de bir kişinin günlük tuz tüketimi oranının DSÖ'nün önerisinden 3 kattan daha fazla olduğunu söyledi. Tuz tüketim oranını kadınlarda 16 gram, erkeklerde 19 grama ulaştığına dikkati çeken Kesici, ''Günde bir gram dana az tuz tüketimi kalp krizi riskini yüzde 3, felç riskini yüzde yüzde 5 azaltıyor. Eğer 6 gram az tuz tüketilirse felç riski yüzde 24, kalp krizi yüzde 18 ve 9 gram tuz azaltılmasında da felç riski yüzde 34 ve kalp krizi riski yüzde 25 azalıyor'' diye konuştu.

Türkiye'de 1978 yılında yıllık 936 bin 778 ton olan tuz tüketiminin 2002 yılında 2 milyon 188 bin 619 tona çıktığını belirten Kesici, tuzun en çok ekmek, salamura besinler ve işlem görmemiş besinler aracılığıyla alındığını bildirdi.

Kesici çalıştayda, çok fazla tüketilen bir besin olan ekmekte tuzun azaltılması, tuz kontrolüne yönelik yasal düzenleme, toplu tüketim standartlarının geliştirilmesi gibi müdahale alanlarının belirleneceğini dile getirdi.

EKMEKTEKİ TUZA DİKKAT
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ülver Boztepe Derici ve Türk Kardiyoloji Derneği Hipertansiyon Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Doğan Erdoğan da fazla tuz tüketiminin kan basıncı yüksekliği ve hipertansiyon ile ilişkili olduğuna dikkati çekerek, yapılan çalışmalarda tüketilen tuz miktarının bölgelere göre farklılık gösterdiğine işaret ettiler.

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, ekmekteki tuz miktarlarının mutlaka sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguladı. İyotlu tuz kullanımının tercih edilmesi gerektiğini de ifade eden Artık, yemeklerin tuz yerine çeşitli baharatlarla tatlandırılabileceğini kaydetti.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Besler ise gün içinde 5-9 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesinin beslenme alışkanlığını zaman içinde değiştirilebileceğini belirtti.
AA

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Aşırı tuz tüketimine dikkat!

Yemeğin tadına bakmadan tuz atmak kalp hastalıklarına vize çıkartıyor...

Az tuzlu yemekler size tatsız geliyorsa, hazır soslar tam size göre ise, akşamları tv karşısında sıkça cips ve çekirdek tüketiyorsanız, herhangi bir rahatsızlığınız olmasa bile, bu durum çok kısa bir zaman içinde kalp hastalıklarının kapınızı çalabileceği anlamına gelir.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Aşırı tuz tüketimi başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere pek çok ciddi hastalığa zemin hazırlıyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Rifat Eralp Ulusoy, kalp sağlığı için tuz tüketiminin sınırlandırması gerektiğini belirtti ve konu ile ilgili önerilerde bulundu.

Tuz kan basıncını yükselterek birçok hastalığı tetikliyor

Tuz, vücut fonksiyonları için mutlak gerekli olmasına rağmen fazlasının zararlı olduğu bilinmektedir. Yüksek kan basıncının ise ilerleyen zaman içerisinde kalbi büyüterek, kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç riskini artırdığı, böbrek fonksiyonlarını bozduğu ve görme kayıplarına neden olduğu bildirilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; felçlerin %62sinden ve koroner kalp hastalıklarının %49undan yüksek kan basıncı sorumludur. Yüksek kan basıncı, insanlardaki en fazla ölüm nedenlerinden birisi olup, yüzyılın salgını olarak kabul edilmektedir.

Aşırı tuz tüketen sağlıklı kişiler bile hasta olabilir

Fazla tuz, kan basıncı normal olanlarda da kalp damar sağlığına zararlı olabilir. Felç riskinde ve kalp büyümesinde artışa, böbrek hastalığında kötüleşmeye, ölüm riskinde artışa neden olmaktadır. Ayrıca böbrek taşı ve osteoporoz riskini artırdığına, obeziteye yol açtığına, mide kanserine neden olduğuna ve astım atağının şiddetini artırdığına dair de giderek artan kanıtlar mevcuttur.

Dünyanın en çok tuz tüketen ülkesi Türkiye !

Pek çok ülkede günlük tuz tüketimi günde 9-12 gram iken, ülkemizde tuz tüketimi günde ortalama 18 gramdır. Erişkin nüfusun yaklaşık her üçte birinde hipertansiyon mevcut olduğunu düşünürsek bu tüketim miktarı çok yüksektir. Kan basıncı düzeyi ortalamamız da Japonya, Çin, İngiltere ve ABD den daha yüksek olarak saptanmıştır. Bu da acilen toplum genelinde tuz kısıtlamamız gereğini ortaya koymaktadır.

Ülkemizden örnek vermek gerekirse; francala bir ekmeğimizde bulunan ortalama tuz miktarı yaklaşık 14-16 gramı bulmaktadır. Bu bize günde bir ekmek tüketimi ile ihtiyacımızın neredeyse iki katı tuz tükettiğimizi açıkça ifade etmektedir.

Tuzu az tüketmek hipertansiyon, mide kanseri ve böbrek hastalığı riskini düşürüyor

Diyette tuzun azaltılması sadece kan basıncını düşürmez, aynı zamanda yeni oluşabilecek koroner kalp hastalığı, miyokard enfarktüsü ve felç riskini sırası ile % 16 ve % 25 oranlarında azaltmaktadır. Ayrıca tuzun az tüketilmesi ile hipertansiyon, mide kanseri, böbrek hastalığı riski azalır, kemikler korunur. Çünkü vücudumuzun işleyişi bakımından önem arz eden tuz yani sodyum azaltılırken; buna karşılık vücudun metabolik dengeyi sağlamak adına kaybettiği yani vücuttan uzaklaştırdığı potasyum ve kalsiyum dengeli bir şekilde vücudumuzda kalır. Bu da bize kemiklerimizin korunmasında, böbreklerimizin korunmasında ve kalp ritmimizin düzgün bir şekilde korunmasında çok büyük faydalar sağlar.

Aşırı tuzlu olan hazır gıdalardan kaçının

Diyette tuzu kısıtlarken, tüm kaynaklardan gelen tuzun azaltılması gerekir. Özellikle gıdaların işlenmesi sırasında kullanılan tuzun azaltılması esastır. Çünkü endüstrileşmiş ülkelerde tüketilen tuzun %75-80i işlem görmüş, ambalajlı, hazır olarak satılan gıdalardan alınıyor.

Pişirirken veya yerken ilave edilen tuz sadece %10luk bir orana denk geliyor. Kalan tuz gıdalarda doğal olarak bulunur. Asya ve Afrika ülkesinde ise tuzun asıl kaynağı, pişirme sırasında ilave edilen veya soslar ve baharatlarda bulunan tuzdur.

Günde bir çimdik tuz yeterli

Dünya Sağlık Örgütü, kronik hastalıkları önlemek için erişkinlerin günde 5 gramdan az tuz (2 gram sodyum /gün) kullanmalarını önermektedir. Ülkemizde gıda ile başlıca tuz alım kaynakları beyaz peynir, turşu, zeytin, erişte, ayçiçeği çekirdeği, salça ve yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır. Kabaca bir çimdik tuz (Yaklaşık olarak 2.5-3 gra denk gelmektedir) bizim günlük ihtiyacımızı karşılamaktadır.

Tuzlukları sofradan kaldırın

Tuzu birdenbire kesmenin çok zor olduğu malumdur. Yavaş yavaş azaltılırsa birkaç hafta içinde tat alma duyumuz bu duruma alışır. Bu nedenle de önemli olan ve hekim tarafından tavsiye edilen de sofra tuzu kullanımının azaltılmasıdır. Çünkü yukarıda sayılan durumlar nedeni ile ek olarak tuz kullanmak sağlık açısından tehdit oluşturmaktadır.

Bırakalım yemek ve yemek içeriği kendi tuzu ile pişsin, biz ise bu duruma ek tuz kullanmayarak sağlığımızı koruyalım. Çünkü tuzun tamamen kesilmesi de sağlık açısından zararlıdır.

Bu durumda vücudumuzda kandaki tuz oranımız (Sodyum) azalacak ve bu durumda da şuur değişikliklerinden ölümcül ritim bozuklukları ve tehlikeli klinik durumlar gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle yemeğinizi pişirirken fazla tuz eklemeyin. Sofradaki tuzlukları ortadan kaldıralım. Eğer illaki tuz tadı alınmak isteniyorsa, o zaman potasyumdan zenginleştirilmiş ve sodyumu azaltılmış tuz, bu işi görebilir.

Tuzun zararlı etkilerinden korunmak için altın öneriler:

Restoranda yemeğinizin tuzsuz hazırlanmasını isteyin. Kahvenizi sade isteyebildiğiniz gibi yemeğinizi de tuzsuz isteyin.

Masadan tuzluğu kaldırın. Farklı tatlandırıcılar (nane, maydanoz, dereotu, çeşitli baharatlar, kırmızı toz biber, limon, sirke) kullanın.

Hazır gıdaların (Sucuk, pastırma, salam vb) tuz içeriğinin normal ete göre yüksek olduğunu unutmayın.

Ketçap, mayonez, hardal, soya sosu gibi hazır sos ve bazı baharatların tuzlu olduğu bilin. Hazır sos almak yerine kendi sosunu kendiniz yapın.

Market alışverişlerinizde alacağınız ürünün içeriğine bakmayı alışkanlık haline getirin. Çünkü tuz tadı almadığınız pek çok gıda aslında tuz deposu olabilir. Markette, rafta bulunan yiyeceğin üzerinde bulunan sodyum miktarına göre; tuzsuz (Sodyum içeriği < 5 gr), orta oranda tuz (Sodyum içeriği 145-150 gr) ve yüksek oranda tuzlu (Sodyum içeriği < 150 gr) ibarelerine dikkat edelim.

Etiketteki değerin tuz veya sodyum olup olmadığına dikkat edin. Verilen sodyum değeri ise; bunu 2.5 ile çarparak tuz değerini bulabilirsiniz.

Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip, aynı gıdanın az tuzlu olanını tercih edin.

Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edelim. Bilimsel olarak da ispatlandığı gibi; işlenmemiş sebze ve meyvenin tuz içeriği işlenmiş olanlara göre daha düşüktür.

Atıştırma için cips ve kuruyemiş yerine meyve yiyin.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:10 AM

Tuzun Zararı
 
Az tuzlu yemekler size tatsız geliyorsa, hazır soslar tam size göre ise, akşamları tv karşısında sıkça cips ve çekirdek tüketiyorsanız, herhangi bir rahatsızlığınız olmasa bile, bu durum çok kısa bir zaman içinde kalp hastalıklarının kapınızı çalabileceği anlamına gelir. Aşırı tuz tüketimi başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere pek çok ciddi hastalığa zemin hazırlıyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Rifat Eralp Ulusoy, kalp sağlığı için tuz tüketiminin sınırlandırması gerektiğini belirtti ve konu ile ilgili önerilerde bulundu.

Tuz kan basıncını yükselterek birçok hastalığı tetikliyor

Tuz, vücut fonksiyonları için mutlak gerekli olmasına rağmen fazlasının zararlı olduğu bilinmektedir. Yüksek kan basıncının ise ilerleyen zaman içerisinde kalbi büyüterek, kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç riskini artırdığı, böbrek fonksiyonlarını bozduğu ve görme kayıplarına neden olduğu bildirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; felçlerin %62sinden ve koroner kalp hastalıklarının %49undan yüksek kan basıncı sorumludur. Yüksek kan basıncı, insanlardaki en fazla ölüm nedenlerinden birisi olup, yüzyılın salgını olarak kabul edilmektedir.

Aşırı tuz tüketen sağlıklı kişiler bile hasta olabilir

Fazla tuz, kan basıncı normal olanlarda da kalp damar sağlığına zararlı olabilir. Felç riskinde ve kalp büyümesinde artışa, böbrek hastalığında kötüleşmeye, ölüm riskinde artışa neden olmaktadır. Ayrıca böbrek taşı ve osteoporoz riskini artırdığına, obeziteye yol açtığına, mide kanserine neden olduğuna ve astım atağının şiddetini artırdığına dair de giderek artan kanıtlar mevcuttur.

Dünyanın en çok tuz tüketen ülkesi Türkiye

Pek çok ülkede günlük tuz tüketimi günde 9-12 gram iken, ülkemizde tuz tüketimi günde ortalama 18 gramdır. Erişkin nüfusun yaklaşık her üçte birinde hipertansiyon mevcut olduğunu düşünürsek bu tüketim miktarı çok yüksektir. Kan basıncı düzeyi ortalamamız da Japonya, Çin, İngiltere ve ABD den daha yüksek olarak saptanmıştır. Bu da acilen toplum genelinde tuz kısıtlamamız gereğini ortaya koymaktadır. Ülkemizden örnek vermek gerekirse; francala bir ekmeğimizde bulunan ortalama tuz miktarı yaklaşık 14-16 gramı bulmaktadır. Bu bize günde bir ekmek tüketimi ile ihtiyacımızın neredeyse iki katı tuz tükettiğimizi açıkça ifade etmektedir

Tuzu az tüketmek hipertansiyon, mide kanseri ve böbrek hastalığı riskini düşürüyor

Diyette tuzun azaltılması sadece kan basıncını düşürmez, aynı zamanda yeni oluşabilecek koroner kalp hastalığı, miyokard enfarktüsü ve felç riskini sırası ile % 16 ve % 25 oranlarında azaltmaktadır. Ayrıca tuzun az tüketilmesi ile hipertansiyon, mide kanseri, böbrek hastalığı riski azalır, kemikler korunur. Çünkü vücudumuzun işleyişi bakımından önem arz eden tuz yani sodyum azaltılırken; buna karşılık vücudun metabolik dengeyi sağlamak adına kaybettiği yani vücuttan uzaklaştırdığı potasyum ve kalsiyum dengeli bir şekilde vücudumuzda kalır. Bu da bize kemiklerimizin korunmasında, böbreklerimizin korunmasında ve kalp ritmimizin düzgün bir şekilde korunmasında çok büyük faydalar sağlar

Aşırı tuzlu olan hazır gıdalardan kaçının

Diyette tuzu kısıtlarken, tüm kaynaklardan gelen tuzun azaltılması gerekir. Özellikle gıdaların işlenmesi sırasında kullanılan tuzun azaltılması esastır. Çünkü endüstrileşmiş ülkelerde tüketilen tuzun %75-80i işlem görmüş, ambalajlı, hazır olarak satılan gıdalardan alınıyor. Pişirirken veya yerken ilave edilen tuz sadece %10luk bir orana denk geliyor. Kalan tuz gıdalarda doğal olarak bulunur. Asya ve Afrika ülkesinde ise tuzun asıl kaynağı, pişirme sırasında ilave edilen veya soslar ve baharatlarda bulunan tuzdur.

Günde bir çimdik tuz yeterli

Dünya Sağlık Örgütü, kronik hastalıkları önlemek için erişkinlerin günde 5 gramdan az tuz (2 gram sodyum /gün) kullanmalarını önermektedir. Ülkemizde gıda ile başlıca tuz alım kaynakları beyaz peynir, turşu, zeytin, erişte, ayçiçeği çekirdeği, salça ve yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır. Kabaca bir çimdik tuz (Yaklaşık olarak 2.5-3 gra denk gelmektedir) bizim günlük ihtiyacımızı karşılamaktadır.

Tuzlukları sofradan kaldırın

Tuzu birdenbire kesmenin çok zor olduğu malumdur. Yavaş yavaş azaltılırsa birkaç hafta içinde tat alma duyumuz bu duruma alışır. Bu nedenle de önemli olan ve hekim tarafından tavsiye edilen de sofra tuzu kullanımının azaltılmasıdır. Çünkü yukarıda sayılan durumlar nedeni ile ek olarak tuz kullanmak sağlık açısından tehdit oluşturmaktadır. Bırakalım yemek ve yemek içeriği kendi tuzu ile pişsin, biz ise bu duruma ek tuz kullanmayarak sağlığımızı koruyalım. Çünkü tuzun tamamen kesilmesi de sağlık açısından zararlıdır. Bu durumda vücudumuzda kandaki tuz oranımız (Sodyum) azalacak ve bu durumda da şuur değişikliklerinden ölümcül ritim bozuklukları ve tehlikeli klinik durumlar gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle yemeğinizi pişirirken fazla tuz eklemeyin. Sofradaki tuzlukları ortadan kaldıralım. Eğer illaki tuz tadı alınmak isteniyorsa, o zaman potasyumdan zenginleştirilmiş ve sodyumu azaltılmış tuz, bu işi görebilir.

Tuzun zararlı etkilerinden korunmak için altın öneriler:
  • Restoranda yemeğinizin tuzsuz hazırlanmasını isteyin. Kahvenizi sade isteyebildiğiniz gibi yemeğinizi de tuzsuz isteyin.
  • Masadan tuzluğu kaldırın. Farklı tatlandırıcılar (nane, maydanoz, dereotu, çeşitli baharatlar, kırmızı toz biber, limon, sirke) kullanın.
  • Hazır gıdaların (Sucuk, pastırma, salam vb) tuz içeriğinin normal ete göre yüksek olduğunu unutmayın.
  • Ketçap, mayonez, hardal, soya sosu gibi hazır sos ve bazı baharatların tuzlu olduğu bilin. Hazır sos almak yerine kendi sosunu kendiniz yapın.
  • Market alışverişlerinizde alacağınız ürünün içeriğine bakmayı alışkanlık haline getirin. Çünkü tuz tadı almadığınız pek çok gıda aslında tuz deposu olabilir. Markette, rafta bulunan yiyeceğin üzerinde bulunan sodyum miktarına göre; tuzsuz (Sodyum içeriği < 5 gr), orta oranda tuz (Sodyum içeriği 145-150 gr) ve yüksek oranda tuzlu (Sodyum içeriği < 150 gr) ibarelerine dikkat edelim.
  • Etiketteki değerin tuz veya sodyum olup olmadığına dikkat edin. Verilen sodyum değeri ise; bunu 2.5 ile çarparak tuz değerini bulabilirsiniz.
  • Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip, aynı gıdanın az tuzlu olanını tercih edin.
  • Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edelim. Bilimsel olarak da ispatlandığı gibi; işlenmemiş sebze ve meyvenin tuz içeriği işlenmiş olanlara göre daha düşüktür.
  • Atıştırma için cips ve kuruyemiş yerine meyve yiyin.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:11 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzun zararları

Tuzlu yiyecekleri herkes sever. Tuza bir kez bağımlılık kazandınız mı, ne tuzsuz yiyeceklerden, ne de tuz yerine konulmuş maddelerle yapılmış besinlerden zevk alabilirsiniz. Tuzlu tatlara bağımlılık çocukluk çağlarından itibaren yavaş yavaş kazanılır. Bir süre sonra da vazgeçilmez bir tutku halini alır. Tuz kullanmayı bir süre erteleyebilirseniz, bedeniniz daha az sodyumla beslenmeye uyum göstermede pek fazla güçlük çekmez. Tuz kullanımını azaltan ve besinler ile aldığı sodyum miktarını sınırlayanların tuzlu tat-lezzet isteklerinde gerileme oluşur.

Yapay tuz zararlı mı?

Tuz yerine geçen ürünleri kullanmak, tuzun zararlarından kurtulmanın en kolay yoludur ama tuz yerine geçen maddeler her zaman ve herkes için uygun olmayabilir. Yapay tuzların içerisindeki en önemli madde olan potasyum bazı durumlarda ciddi problemler yaratabilir. Böbrek yetmezliği olanların, potasyum birikimine eğilimli sorunu bulunlarının ve potasyum tutucu idrar söktürücüleri kullananların bu tür tuzları kullanmadan önce doktorları ile konuşmaları gerekmektedir.

Fazlası neden yasak

Eğer hem daha az sodyum kullanmak hem de herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmamak istiyorsanız tuz yerine seçenek olarak bitkileri ve baharatları denemelisiniz. Özellikle limon ve limon suyu, kaliteli sirkeler ve bazı kurutulmuş baharatlı bitkiler ve kırmızı biber lezzet unsurunu arttırmada, tuza olan özleminizi azaltmada size yardımcı olabilirler.

Vücudunuzun sodyum dengesini sağlamakla yükümlü organı böbreklerinizdir. Sağlıklı böbrekler fazladan alınan sodyumun büyük bir kısmını kolayca atmaktadır. Tuzun fazlasını terleme ile de atarsınız. Eğer böbrekleriniz yeterince çalışmazsa fazla tuzu atmakta güçlük çekersiniz. Vücudunuzda sodyum birikir, yüzünüzde, bacaklar ve ayaklarınızda şişmeler meydana gelir. Vücutta aşırı sodyum birikmesi sonucu oluşan bu belirtilere tıp dilinde ödem denilmektedir.

Tuzun fazlası sadece ödem yapmaz. Damarlarınızda dolaşan sıvı miktarının artmasına, kan basıncınızın yükselmesine (hipertansiyon), kalp ve böbrek hastalıkları ile felç riskinizin artmasına neden olur. Özellikle toplumun yüzde 30undan fazlasının sodyuma duyarlı kan basıncına sahip olduğunu düşünürseniz hipertansiyon eğiliminizin kanınızda fazla sodyum birikince tetiklenebileceğinden kuşkunuz olmasın!

Lezzet odaklı beslenmede ısrar ederseniz fazla tuzlu beslenme tuzağına yakalanma olasılığınız yükselecektir. Özellikle genetik mirasından hipertansiyon riski olan biriyseniz, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği gibi sorunlarınız varsa besinlerle aldığınız tuz miktarını ölçülü tutmaya bakın. kadın güzellik moda

Taze üründe daha az sodyum var

Sodyum içeriği fazla olan besinler hazır ve işlenmiş olarak satılan endüstriel-fabrikasyon besinlerdir. Sebze ve balık konserveleri, peynir çeşitleri, hazır köfte, pizza ve çorbalar, hazır içecekler ve meyve suları sodyumun en önemli kaynaklarıdır.

Beslenirken daha az sodyum almaya karar veriyorsanız ürün etiketlerini dikkatle okumalı, sodyumsuz, çok düşük sodyumlu, düşük sodyumlu, sodyumu azaltılmış veya tuzsuz besin ibarelerinin ne anlama geldiğini hatırlamalısınız.

Sodyumsuz besinler: Bir porsiyonunda 5 mgdan az sodyum içerirler.

Çok düşük sodyumlu besinler: Bir porsiyonunda 35 mgdan daha az sodyum var.

Düşük sodyumlu besinler: Bir porsiyonunda 140-150 mgdan daha az sodyum bulunan ürünlerdir.

Sodyumu azaltılmış besinler: Sodyum içeriği en az yüzde 25 oranında azaltılmış olan ürünler.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:11 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzun Zararı

Besinlerin pek çoğunun içinde bulunan ve tuzun ana maddesi olan sodyum, vücutta sıvı dengesinin sağlanması ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynayan önemli bir mineraldir. Ancak fazla tuz tüketimi bazı hastalıklar için büyük risk faktörü oluşturur.

Tuzun Vücuda Verdiği Zararlar

Yüksek tansiyona ve buna bağlı olarak kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) oluşumunda, tuzun çok büyük önemi vardır. Bazı insanlarda, böbreğin tuz (NaCl) atma kapasitesi sınırlı olabilir ve gereğinden fazla tuz alınması, hipertansiyonun ortaya çıkmasına veya hipertansiyonun tedavisinde başarısızlığa yol açabilir.

Hipertansiyon, kan damarlarında basıncın artması durumudur. Tüm organ ve dokularda damar olduğu için hipertansiyon tüm vücudu etkileyebilir. Hipertansiyondan en çok etkilenen organlar; kalp, beyin, böbrekler, büyük atardamarlar ve gözlerdir. Hipertansiyon bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabilir. Kuşkusuz hipertansiyonu tetikleyen tuzun yüksek oranda tüketiminin bu anlamda ölümlere neden olduğu oldukça açıktır. Nitekim yüksek tansiyonun sebep olduğu ölümler, sadece İngilterede yılda 170 bin kişi kadardır.

Kemikler üzerindeki olumsuz etkisi: Aşırı tuz tüketimi, idrarda kalsiyum atılımını artırır. Bu ise kemiklerde kalsiyum kaybına neden olur. Kalsiyum kaybının artışı ise kemik erimesini (osteoporoz) ve kemiklerin kırılma riskini artırır.

Diyet yapan kişilerin tuz tüketimine dikkat etmesi gereklidir.Çünkü fazla tuz, vücutta su tutulmasına yol açar ve bu durum kişide şişkinlik hissine neden olabilir. Ayrıca tuzun iştah açıcı bir özelliği olduğundan, özellikle diyet döneminde yüksek miktarda tüketilmemelidir.

Hamilelerde sağlık sorunları yaratabilir.

Fazla tuz tüketiminin bazı hamilelerde vücutta su toplanması yani ödemle birlikte yüksek tansiyona neden olduğu saptanmıştır. Hafif vakalarda bebek ya etkilenmez veya hafif düzeyde gelişme duraklaması gösterir. Fakat gelişmedeki duraklama 8 aydan sonra daha belirgin hale gelir. Hafif vakalarda genelde vaktinde doğum gerçekleşir. Ağır vakalarda ise 6 aydan sonra gelişme yavaşlar ve bebeğin sağlığı bozulduğundan erken doğum olur.

Tuzu Azaltmak İçin Neler Yapılmalıdır?

Hekimlerin büyük çoğunluğu, yemeğin tuzsuz yapılıp, sofrada tuz eklemenin daha az tuz almaya yardım edeceği kanısındadır. Özellikle sıcak yenen tahıllarda (pilav, makarna...) bu çok işe yarayabilir.

Yemeklerin daha az tuzla yapılması ve sofrada yemeklere tuz eklemekten kaçınılması da ikinci bir yöntem olarak tavsiye edilmektedir.

Satın alınan ürünlerin etiketleri mutlaka okunmalı, sodyumu (tuzu) azaltılmış veya tuzsuz ürünler tercih edilmelidir.

Tuzluğun deliğinin küçük olması da yardımcı olabilir.

Yemeklerin lezzetini artırmak için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi bitkilerle, baharatlar, limon, sirke, yoğurt kullanılabilir.

Tuzlanarak hazırlanan salam, jambon gibi besinler, konserveler, hazır çorbalar, hazır karışımlar, salamuralar (turşu, zeytin vb), hardal, ketçap, konserveler ve hazır sosların tuz içeriği çok fazladır. Bu besinlerden olabildiğince uzak durulmalıdır.

Bol su içilmeli, şişe ve maden sularının sodyum içeriği etiketinden kontrol edilmelidir.

Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır.

Et olarak konserve ve tütsülenmiş (füme) ürün tüketiminden kaçınılmalıdır.
Daima taze ve az tuzlu veya tuzsuz besinler tercih edilmelidir.

Ne Kadar Tuz Almalıyız?

Sağlıklı yaşam kurallarından biri de günlük sodyum ihtiyacını karşılayacak şekilde tuz tüketmektir. Günlük sodyum ihtiyacı 2400 miligramdır. Bu miktar günlük 5 gram civarında tuzla karşılanabilir. Besinlerin içinde bulunan doğal tuz (sodyum) bireylerin günlük ihtiyacını karşılar.

Sofra tuzları iyotla zenginleştirilmiştir. Çok az miktarda (1/4 çay kaşığı) iyotlu tuz, günlük iyot gereksinimini karşılamak için yeterlidir. İyot çabuk kayba uğradığından iyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kapalı kaplarda saklanmalıdır.

Dikkat !

Tuz alımı sadece bedensel çalışma sırasında, aşırı sıcak havalarda ya da fazla egzersiz yapıldığında terleme ile sodyum kaybı olduğundan, su ile birlikte bir miktar artırılmalıdır.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:11 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzluklar kalkıyor mu?

Sağlık Bakanlığı, aşırı tuz tüketimini engellemek için çalışma başlattı. Hedefte lokantalardan tuzluğu çıkartmak, ekmekteki tuz oranını azaltmak var.

Sağlık Bakanlığı, aşırı tuz tüketimini engellemek için çalışma başlattı. Meclis Sağlık Komisyonu büyükşehir belediyelerinin desteğini almak için harekete geçti. Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl, 16 büyükşehir belediye başkanı ile bir araya gelecek, hedef lokantalardan tuzluğu çıkartmak, ekmekteki tuz oranını azaltmak.

Sağlık Bakanlığı, obeziteden sonra tuza da savaş açmaya hazırlanıyor. Bakanlık, aşırı tuz tüketiminin önüne geçmek için bir yönetmelik hazırlığında. Çalışmaya Meclis Sağlık Komisyonu destek verecek.

TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl, Türkiyenin tuz tüketimi konusunda davranış değişikliğine ihtiyaç duyduğunu söyledi ve “Avrupa'nın 2-3 katı tuz tüketiyoruz. Bunu bir miktar azaltmamız lazım, bunun için pek çok tedbir alınması gerekiyor” dedi.

Meclis Sağlık Komisyonu proje için 16 büyükşehir belediye başkanından da destek isteyecek. İlk etapta lokantalardaki masalardan tuzlukların kaldırılması ve ekmekteki tuz oranının azaltılması amaçlanıyor.

HEDEFTE EV KADINLARI DA VAR
Cevdet Erdöl, “Özellikle fırınlarda ekmeklere katılan tuzlarda bir azalmaya gitmek lazım. Büyükşehir belediyelerinin fırınları var, fırıncılar odasıyla da irtibata geçip tuzu azar azar ve ekmeğin tadını bozmadan azaltmak lazım” diye konuştu.

Türk Böbrek Vakfı'nın yanı sıra Restorancılar ve Lokantacılar Federasyonu da görüşülecek kuruluşlar arasında.

Tuz ile mücadeleye ev kadınları da dahil edilecek. Daha az tuz kullanımı için ev kadınlarına yönelik reklamlar hazırlanacak.

Dünyada ilk kez Finlandiya, lokantalardan tuzlukları kaldırdı. Uygulama daha sonra Avrupa'da yaygınlaşmaya başladı.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:11 AM

Tuzun Zararı
 
Böbrek Vakfı tuza savaş açtı

Tuz, günlük tüketim miktarının üzerine çıktığında yaşamsal risk taşıyan hastalıkları tetikliyor. Türk Böbrek Vakfı da bu nedenle tuz tüketimiyle ilgili yeni önerilerde bulundu.

Türkiye'de özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde kişi başına günlük 6 gram yerine 24 grama kadar çıkabilen aşırı tuz tüketiminin engellenebilmesi için harekete geçen Türk Böbrek Vakfı, paketli gıdalardaki kodeksin değiştirilmesini, yemek salonlarında masalardan tuzlukların kaldırılmasını, tuzla ilgili çalışmaların Milli Eğitim Bakanlığınca müfredata alınmasını talep ediyor.

Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu ve Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Timur Erk, günlük yaşamda çok sık kullanılan tuzun (sodyum klorür) çok önemli bir kimyasal olduğunu, her kimyasalın aynı zamanda ilaç görevini üstlendiğini belirterek, ilaç kullanımında da tuzda da mühim olan unsurun miktarı olduğunu söyledi.

AZI YARAR, ÇOĞU ZARAR
Tuz için ''Azı yarar, çoğu zarar'' diyen Erk, bir kişinin gün içinde ortalama 6 gram tuz alması gerektiğini ifade etti. Erk, Türkiye'de aşırı tuz tüketiminin olduğunu vurgulayarak, ''Proteinin fazla tüketildiği Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerde, özellikle Adana ve Urfa'da tuz, 3-4 misli daha fazla tüketiliyor'' dedi.

Türk Nefroloji Derneği ve Türk Böbrek Vakfı tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye genelinde kişi başı tuz tüketiminin 18 gram olduğuna dikkati çeken Erk, ''Ama Güneydoğu Anadolu ve Güney Anadolu'da ne yazık ki günlük kişi başı tuz tüketimi 24 grama kadar çıkabiliyor'' dedi.

AŞIRI TUZ BÖBREKLERİ VURUYOR
Timur Erk, fazla tuz tüketiminin hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalıklarını tetiklediğinin altını çizdi. Tuz tüketiminin mutlaka azaltılması gerektiğinin altını çizen Erk, ''Türkiye genelinde günlük tuz kullanımını, 18 gramlardan 15 grama dahi düşürsek hastane masraflarından Türkiye'ye yüzde 20'lik kazanç sağlamış olacağız. İngiltere'de bu şekilde yüzde 22 kazanç sağlandığı belirlenmiştir'' diye konuştu.

Türkiye'de tuz tüketiminin azaltılabilmesi için damak tadının değiştirilmesi gerektiğine işaret eden Erk, Türk insanının beslenmesinin yüzde 40'ını unlu gıdalardan karşıladığını ve her 300 gramlık ekmeğin içinde genellikle 2 gram tuz bulunduğunu söyledi. Erk, İstanbul Halk Ekmek Genel Müdürlüğünün, vakfın yürüttüğü çalışmalardan esinlenerek ekmekteki tuz miktarını 1 grama düşürdüğünü, bunun mutlaka yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.

MASALARDAN TUZLUK KALDIRILSIN
Gıdalardaki tuz miktarının azaltılabilmesi için yapılabilecekler hakkında TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ile geçen günlerde görüştüklerini anlatan Erk, şunları kaydetti:

''Yapılan görüşme çok olumlu geçti, kendisi son derece destek veriyor. Önümüzdeki toplantılardan bir tanesinde komisyon toplanacak ve ilgili bakanlıkların müsteşarları ve genel müdür yardımcıları, tüm endüstriyel kuruluşlar ile federasyon temsilcileri, bütün restorancılar federasyonu yöneticileri ve tuz üreticileri bir araya gelecek. Bunun uygulamaya geçirilmesi için ilk adımlar atılacak. Biz, Dünya Sağlık Örgütünün de çağrısını yaptığı paketli gıda ürünlerindeki kodeksin değiştirilmesini istiyoruz. Bunun için öngördüğümüz değişikliği ilettik. Teklifimizin gerçekleşmesi halinde tüm paketli gıdalarda 'Bu üründe X miktarda tuz bulunmaktadır' ibaresi yer alacak. Tüm paketli gıdalarda tüketicinin görebileceği bir şekilde içerdiği tuz miktarı belirgin bir şekilde yazacak. Bunda Tarım Bakanlığı yetkili olacak ve işlemleri yürütecek.''

Yemek salonlarında da bir düzenlemeye gidilmesini arzu ettiklerini ifade eden Erk, şöyle konuştu:

''Masalara konulan tuzlukların delik sayısının azaltılarak 1'e indirilmesini, hatta masalara hiç tuzluk konulmamasını istiyoruz. Müşteri tarafından talep edildiğinde getirilmesini uygun buluyoruz. Bu durum Finlandiya'da 15 yıldır uygulanıyor. Finlandiya'da tuzluk talep üzerine masaya getiriliyor. Fastfood zincirlerinden de bu çalışmalara destek geldi. Bazı markalar, tepsilere paket tuzları talep olmadığı takdirde koymuyorlar. Tuzun azaltılması konusunda başta büyük direnişler olacaktır. Bu tamamen alışkanlıkların değişmesiyle doğru orantılı, sigara örneğinde olduğu gibi. Sigara yasaklandığı zaman büyük bir hengâme yaşandı. Ancak gelinen noktada Türkiye genelinde sigara tüketimi yüzde 20 azaldı, önemli olan budur.''

MÜFREDATLA BİLİNÇLENDİRME İSTİYORUZ
Timur Erk, bilinç yaratmanın ve duyarlılığı arttırmanın eğitimden geçtiğine işaret ederek, bunun için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından müfredatlara tuzla ilgili bilinçlendirmeyi yaratacak çalışmaların sokulmasını da istediklerini belirtti.

İlköğretim çağlarında davranış değişikliğinin çok daha kolay olduğuna değinen Erk, ''Sayın Milli Eğitim Bakanımızla bu anlamda herhangi bir görüşmemiz olmadı. Ancak, önümüzdeki günlerde kendileriyle irtibata geçeceğiz'' dedi.

Özellikle kadınların bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erk, halkın çok izlediği dizilerde de az tuz tüketilmesine ilişkin vurgu yapılmasını istediklerini dile getirdi. Erk, ''En son bir dizide senaryo gereği restoran sahibi olan Metin Akpınar müşteri kaybetmeyi göze alarak masalardan tuzlukları toplattı. Bu ve benzeri mesajlar sık verilmeli'' diye konuştu.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 07:11 AM

Tuzun Zararı
 
Tuzu azaltmak ölümleri azaltıyor

Günlük tuz tüketiminin 1 gram azaltılması ile inmeye bağlı ölümlerde yüzde 5, kalp krizine bağlı ölümlerde yüzde 3 azalma sağlanabilir.

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Kurumsal İlişkiler Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Arıcı, günlük tuz tüketiminin 1 gram azaltılması ile inmeye bağlı ölümlerde yüzde 5, kalp krizine bağlı ölümlerde yüzde 3, tuzun 6 gram azaltılmasıyla ise inmeye bağlı ölümlerde yüzde 23, kalp krizine bağlı ölümlerde de yüzde 16'lık bir azalma sağlanacağını söyledi.

Prof. Dr. Arıcı, bu yıl ''Dünya Tuza Dikkat Haftası''nın gündem başlığı olarak, tuzu azaltmanın inme riski üzerine olan etkilerinin seçildiğini belirterek, ''Çünkü tuz, hem kan basıncını yükselten en önemli belirleyici hem de hipertansiyon ve inmeye yol açan nedenler arasında birinci sırada geliyor'' ifadesini kullandı.

Tuzun, tansiyonu yükselterek inmeye neden olması dışında, inme riskini tansiyondan bağımsız olarak da, doğrudan arttırdığını belirten Arıcı, bu nedenle fazla tuz tüketiminin, çok sayıda kişinin inme geçirmesine yol açtığını bildirdi.

Prof. Dr. Arıcı, Türkiye'de Sağlık Bakanlığı önderliğinde ''Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı'' başlatılarak 2011-2015 yıllarını kapsayan bir eylem planı hazırlandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

İNME ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA 3. SIRADA
''Bu programın ilk adımı, 4 Ocak 2012'de sofralarımıza gelen ekmeğin her 100 gramında 0.3 gram oranında tuz azaltılarak atıldı. Böylece günde 300 gram ekmek tüketen bir vatandaş, eskiye kıyasla ortalama 1 gram daha az tuz almış olacak. Tuz tüketiminin azaltılması, hipertansiyonun azalmasına, dolayısıyla inme ve kalp krizlerinin azalmasına yol açacak, böylece de hem halkımızın sağlığına, hem de ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır. Çünkü inme, gelişmiş ülkelerde ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer alıyor.''

Arıcı, günlük tuz tüketiminin 1 gram azaltılmasının, inmeye bağlı ölümlerde yüzde 5, kalp krizine bağlı ölümlerde de yüzde 3 oranında düşmeye neden olacağını anlatarak, tuzun 6 gram azaltılmasında ise inmeye bağlı ölümlerde yüzde 23, kalp krizine bağlı ölümlerde yüzde 16'lık bir azalma sağlayacağının öngörüldüğünü bildirdi.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.