ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Türkiye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=414)
-   -   Türkiye'yi Sevmek Ve Görmek İçin Bunlar Yeter (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1036283)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 09:39 AM

Türkiye'yi Sevmek Ve Görmek İçin Bunlar Yeter
 


http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Boğaziçi
Kokusu, vapurları, martıları, köprüleri, yalıları... "Mehtabı hoş, güneşi hoş, gülü hoş Boğaziçi... "Herkesi eder sarhoş" diye şarkısı bile vardır. İçinden deniz geçen şehir, ya da kenarlarında şehir olan deniz... Erguvanları, gülleri, aşklarıyla Boğaz, bu ülkenin en büyülü yeridir...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Milli Takım
O altın golün üzerinden 5 yıl geçmiş... İlhan Mansız'ın Senegal'e attığı o gol, ezilmişliğimizi bir fiskede savurdu ve bizi dünya üçüncülüğüne taşıdı. O gün yeni bir devir başladı. Kendimizle barıştık. Biz de Niko'dan Can'a, Lefter'den Metin Oktay'a bu formayı ıslatan herkese teşekkür edelim dedik.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

İnsana, bir ömrüm daha olsa... Yok yok, bir fazlası bile yetmez... Birkaç ömrüm olsa... Beni asıl hedefime ulaştıran ana yoldan sapsam... Şu sarının vaat ettiklerine uzansam... Eski hayatlara ilişsem. Zenginleşsem... Hayal kursam... Öğrensem... Tekrar kapayınca arabamın kapısını derin bir oh çeksem... Toprağa daha farklı baksam..." dedirten sarı tabelalar, bitmek bilmez bu ülkede. Rize'de, Mardin'de, Ankara'da, Ege'de, güneyde... Sınırsızca karşımıza çıkar... Binlerce yıldır mesela Amasya'da bir kral mezarını işaret eder, ya da dünyanın en eski mumyalanmış askerini... Çok hikâyeleri saklar...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Sokak kedi ve köpekleri
Şefkati onlardan öğrendik. Büyüklerimiz, "Yaklaşma ısırır" dese de başlarını okşamaktan vazgeçmedik. Yuvarlanmalarını, oynaşmalarını, yalanmalarını kıskandık. Trafikle yaşamayı, çöp kovalamayı, restoran müşterilerine şirinlik yapıp yemek kapmayı onlar istemedi. Çetin sokakların, sıkıcı mahallelerin muhteşem renklerine sahip çıkacağız.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

İstiklal Caddesi
Bağırış, çağırış, aşk ilanları, aşk kavgaları, koşuşmalar, kaçışmalar, uyanıklar, şaşkınlar, sokak çalgıcıları, tramvay kovalayanlar, kilise çanları, kitapçılar, kafeler, barlar, müzik dükkânları, sinemalar, tarih kokulu binalar, sarhoşlar, seyyarlar, polisler, gösteriler, kalabalıklar, yalnızlar, mutlular, mutsuzlar... İstiklal'de zamanın akışı, o an yaşadıklarınızdan başka şeylere konsantre olma olasılığınızı oldukça azaltır. Bu enerjiyi dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Nazım Hikmet
Memleketimi seviyorum
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım./Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı/memleketimin şarkıları ve tütünü gibi./Memleketim./Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,/kurşun kubbeler ve fabrika bacaları/benim o kendi kendinden bile gizleyerek/sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir./.../Memleketim./Ankara Ovası'nda keçiler/kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması./Yağlı, ağır fındığı Giresun'un./Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,/zeytin/incir/kavun/ve renk renk/salkım salkım üzümler/ve sonra karasaban/ve sonra kara sığır/ve sonra ileri, güzel, iyi/her şeyi/hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,/çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım/yarı aç, yarı tok/yarı esir...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Yeşilçam sineması
Kimler gelip geçti o beyaz perdenin önünden. Kara Murat'ı, Tarkan'ı, yakışıklı esas oğlanları, aşkından, hicranından 'ince' hastalığa tutulan güzel kızları... Kendi derdimizi, aşkımızı mutlu sonlarında unuttuğumuz bizim sinemalarımız. Aşklarıyla oturup ağladığımız âşıklar, sonra bizi birbirimize bağlayan Münir Özkul'lu, Adile Naşit'li aile melodramları. Ve Kemal Sunal'lı, Halit Akçetepe'li komediler... Kimi zaman Aliye Rona'lar, Erol Taş'lar oldu, sinirlenip kızdığımız. İyisiyle, kötüsüyle, trajik ve komiğiyle Türk sineması, bu toprakları çok güzel anlattı.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Rakı
Tekerlekten sonraki en yararlı ve yaratıcı, en eşitlikçi buluş... Bir içecek, el kadar yeşilliğin üstündeki gazete kâğıdına da, süt beyazı kolalı keten örtüye de bu kadar mı yakışır? Balığa da, maviye de, camsız meyhaneye de... Dilleri bülbül eder, milleti şair eder, alfabemizin az kullanışlı harfini abad eder... Aman saki... Canım saki... Doldur doldur da verr...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Kebap
Şiş kebap - rakı... Uzun yıllar ülkemize gelen turistler, bu ikiliyi dillerinden düşürmedi. Bırakalım onlar kebabı şişle sınırlandırsın. Biz biliyoruz ki kebabın yüzlerce çeşidi var. Ve ne mutlu ki her restoran giderek uzmanlaştı. Artık Adana'sı, Antep'i, Kilis'i, Urfa kebabını en özgün tadıyla yiyebileceğimiz onlarca güzel mekân var.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Orhan Gencebay
"Sevgili Gönül dostlarım"
"Sevgili Gönül dostlarım, Ben Orhan Gencebay. Yıllardır size seslenen, dertlerinizi, acılarınızı sizlerle paylaşan, sizlerle ağlayıp sizlerle gülen, alkışlarınızla, ilginizle büyüyün Orhan Gencebay. Gücünü sizden alan..." der Orhan Gencebay, 1998 tarihli, okkalı çift CD'li klasikleri girişinde. Bu klasikler gibi Orhan Gencebay da bir klasiktir. Külttür, babadır, kibardır, doğudur, Batı'dır, köylüdür, şehirlidir, "Şikâyeti Yaratana" bir müzik filozofudur... "Besteleri kimimizin gençliğimize, anılarına, kimimizin doğup büyümesine ve yaşamasına eşlik edebilmiş", Türkiye gibidir. Türkiye, Orhan Baba için de sevilir

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Bayramlar
Bayramlar eskiden tekdüze hayatlarımızda bir keyif; siyah beyaz yaşamlarımıza renk; yoksulluğumuza bir avuntuydu. O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır; hüzünlüdür biraz. Şimdi, bayramlar eski ihtişamından yoksun. Ama onun da çaresini bulduk: Tatiller... Hele ki 9 günlükleri... Söylesenize kuzum, böyle tatil kaç millete nasip ki?



http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye


Tavla
Eğer zar tutmayı bilmiyorsan, düşeş atarsın, yek gelir inadına. Hayat gibidir tavla, umduğunu değil, bulduğunu oynatır adama. Şans oyunudur derler ya, aldanmayın söyleyenlere. Çünkü tavla, çok olasılıklı bir strateji oyunudur. Gürültücü ve kahkahacıdır. Hızlı oynanır. Bir tek, koltuğunun altına alan bozulur oyunun sonunda ya; ona da vuslat bir başka bahara...



http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye


Türk kahvesi
Üç vakte kadar gelecek umutlarımız saklıdır telvesinde. Aşkımız, paramız bir Türk kahvesi içimi sonrası beliriverecektir fincanın içinde. Aslında adı Türk kahvesidir ama Yemen'den gelmiştir bilindiğine göre. Dini ortamlarda, gece zikirlerinde uyarıcı olarak kullanılmıştır ilk önce. Kahve, 1550'li yıllarda İstanbul'a geldiğinde, Tahtakale'de hemencecik bir de kahvehane açtırır kendine. Türk kahvesi denilmesinin nedeni aslında pişirme yöntemidir. Pişirilip servis edilen Türk kahvesinin tortusu fincanın dibinde kalır. Zaten çok sevdiğimiz, hiç değilse ahir hayatta bir kere de olsa baktırdığımız kahve falının oluşması da bundan, bu "bizim" olan ritüelden değil midir?



http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye


Antalya
Hadrianus Kapısı'nı geç, aşağı doğru yürü... Nefesini tut. İstersen yivli minareden in, eski limana çıkarken nefesini tut. İster Kemer'e uzan, ister Belek'e... Beydağı orada hep, merak etme. Bu kadar mı cömertliği tutmuş Tanrı'nın, bundan mı hafifçe mahcubuz denizsiz ülkelilere, ondan mı bağırlara basarız onları da hiç gitmek istemezler... Güzel Antalya. Bizim cennet bahçemiz, vizesiz.



http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye


Hamsi
"Hamsi balık değil, ayrı bir mahlukattır."
Karadeniz'de bu sözü sık sık duyarsınız. Hamsi sadece sofraları süslemekle kalmaz. Şarkılar, türküler, fıkralar, atasözleri onunla doludur. Hamsisiz bir öğün düşünülemez. Kahvaltıda yenir, reçeli bile vardır... Buğulamasını, kızartmasını, pilavını, dolmasını yemeğe doyamazsınız. Artık çiftlik çuprası ve çiftlik levreğinin işgal ettiği İstanbul ve Ankara'da da, lüks lokantalarda bile deniz tadını veren ender balıklardan biridir... Sonbaharın başında denizin soğumasıyla birlikte sahile eder. Şölen marta kadar sürer. Ucuzdur, fakir yemeğidir... Ama zenginin sofrasından da eksik olmaz...

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 09:39 AM

Türkiye'yi Sevmek Ve Görmek İçin Bunlar Yeter
 


http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

İnsan
"Ben Tanrı Misafiriyim"
Kapı tık tık tıklatılır. Tanrı misafiri gelmiştir. Galiba bir tek Türkiye'ye Tanrı misafiri gelir. Türkler, bu dünyada misafir olduklarını iyi bilir. En azından bilmeleri gerekir. Mevlânâ'dan Müslüm Gürses'e, hepsinin söylediği bu değil midir? Rakı kebap efsanesi kadar, Türk misafirperverliği de bilinir. Beş çayı misafirine börek açan anneden Şeker Bayramı şekeri reklam ailesine, güney ellerinde yüzünü güneşe vermiş kahve köşesi dedesinden "bozuk yoksa kalsın abla" minibüs şoförüne, dar sokaklarda hâlâ gazoz kapak oynanan mahallelerinden Doğu sokaklarında şiir şiir bakan veletlerine ve de Ferrari'sine LPG takan bilgelerine tabii... "Bir başkadır benim memleketim insanı" diyerek, seviyor insan Türkiye'yi...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Galata Kulesi
Bir uçuş düşünün masalı. Eski İstanbul'un kanıtı. Ceneviz mirası. Kuleye çıktınız mı tüm şehir 360 derece ayaklarınızın altındadır. Ağlayanlar, gülenler, suçlular, masumlar, ilgisizler, sevgisizler, sevgililer. Haykırmamak için zor tutarsınız kendinizi! "Hey İstanbul ben de buradayım!" diye. Ve işte o an anlarsınız Hazerfen'i, neden süzülmek istedi İstanbul'un tepesinde...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Hababam Sınıfı
Nostaljik tutkumuz. Defalarca okunan masallara doymayan çocuklar gibi, biz de doyamayız Hababam Sınıfı'na. Yavaşladığında ağlatan, hızlandığında güldüren efsane müziği; Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Kemal Sunal, Şener Şen ve Münir Özkul'a ne çok yakışır... Okul otoritesini bize, yaramazlığı otoriteye sevdirir Hababam Sınıfı. Yeni versiyonları ise ancak eskilerine sevgimizi artırır.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Şener Şen
İnsanımızda ne varsa, onda da vardır. Bizden biridir. Güldürürken ağlatır, ağlatırken güldürür. "Züğürt Ağa"mız, "Çıplak Vatandaş"ımız, "Namuslu"muz, "Eşkıya"mız, "Muhsin Bey"imiz... "Hababam Sınıfı"nın çapkınlığa, kurnazlığa soyunurken her seferinde başını derde sokan beceriksiz jimnastik öğretmeni Badi Ekrem'i unutmak mümkün müdür? Bıkmadan seyreder, elinde topuyla yandan yandan yürürken, bir yandan genç güzel öğretmene göz süzüşüne kahkahayı basarsınız. Son yıllarda yaş aldıkça daha da bilgeleşti. Karakter rollerine başrol değeri kazandıran, dayanılmaz ağrılarına rağmen müzikalde oynama cesareti ve isteğini gösteren oyuncumuzdur o. Her nevi özveriyi göze alarak sahneye çıkmıştır. Son yıllarda bayağı azalttı oynadığı filmlerin sayısını.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Karadeniz yaylaları
Muhteşem bir manzara, temiz hava ve sevecen espri dolu insanlar. İşte Karadeniz yaylalarının vazgeçilmezleri... Karadenizliler sıcakların başlamasıyla, sahilleri terk eder, yaylaya çıkar, tulum çalar, türkü söyler, horon teper...
Büyük mutluluktur, bulutların üstünden aşağıya bakmak...
Yağmur, sis, bulut yakışır Karadeniz yaylarına, ayrı bir güzellik katar... En ünlüleri Ordu'nun Çambaşı, Giresun'un Sis Dağı, Trabzon'un Uzungöl, Rize'nin Ayder, Artvin'in Kafkasör yaylasıdır.
Ama Karadeniz'de neredeyse her ilçenin bir yaylası, her yaylanın ayrı bir şenliği vardır. Hepsi birbirinden güzel ve eğlencelidir...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Ankara'da dostluk
Kravatları ve gömlekleriyle aslında bir memur kentidir Ankara. Bu kimilerine tekdüze gelir; ama onlar, Ankara'nın dostluklarını bilmeyenlerdir. Bürokratik kimliğine aaaat, sıcacık bağlar vardır insanlar arasında. Ufak tefek şeyleri geçin, bir ömrü paylaşır onlar. Ankaralı olup da Ankara'da olamayan, en çok dostlarını özler.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

İstanbul Modern
Genelde sevilmez liman semtleri; üstelik kültürel elite dair bir iz de görülmez liman semtlerinde. Ama biz Türkler, elitin de her türlüsünü liman semtine bulaştırmayı başarmışızdır ki bunu müsebbibi İstanbul Modern'dir. İstanbul Modern, 2004'te İstanbul Karaköy Limanı 4 No'lu Antrepo'da açılmış bir modern sanatlar müzesidir. Bir yandan da Aya İrini'yle 1868'de başlayan Türk müzecilik serüveninin zirvesidir.


Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 09:39 AM

Türkiye'yi Sevmek Ve Görmek İçin Bunlar Yeter
 


http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Cem Yılmaz
Türkiyenin neşesidir.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

İstanbul'un kuleleri
Bizim için en yüksek bina 1980'ler ortasında gösterilen "Kartallar Yüksek Uçar" dizisindeki Karayolları'nın 12 katlı binasıydı. İstanbul Zincirlikuyu'da yükselen bu bina, artık Levent-Maslak hattında yer alan gökdelenler içinde ufacık kalıyor. Hızla "modernleşmeye" başladığımız, 1990'ların ortasından beri, sıra sıra onlarca gökdelen yükseldi İstanbul semalarına. Yeni gökdelenler, yeni alışveriş merkezleri ve bütün bunlar yeni insanlar yarattı. Belki de Türkiye'nin son 20 yılda geçirdiği değişimi, ekonomik büyümeyi görmek için istatistiklerdeki renkli grafiklere değil, şehrin modern mahallesi Levent'teki gökdelenlerin yüksekliğine bakmamız gerekiyor.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Diziler
"Perihan Abla"nın Kuzguncuk'taki küçük hayatında; Çengelköy'ün "Süper Baba"sında; "İkinci Bahar"ın "aşkın yaşı olmaz" duygusunda; "Asmalı Konak"ın hayallerinde; "Hırsız Polis"in imkânsız aşkında, bizi televizyon başına geçiren "insani" bir şeyler vardı. Hikâye ne olursa olsun, merkezinde hep sevgi vardı. Ve iyiler hep kazandı...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Çay simit
Taşfırından yeni çıkmış, meşe odunuyla pişirilmiş, buharıyla elimizi, ağzımızı yakan simitlerin yanında semaverlerde demlenmiş kıpkırmızı bir çayı reddeden muhtemelen Türk değildir. Bir yerlerde çay demliyse, yakınından mutlaka bir de simitçi geçiyordur. Eğer geçmiyorsa, orası da Türkiye değildir

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Mevlânâ
"Sevgide güneş gibi ol, / dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, / hataları örtmede gece gibi ol, / tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, / her ne olursan ol, / ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol..."
2007 yılı UNESCO tarafından Mevlânâ yılı olarak kabul edildi.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Kenterler
Devlet himayesine sığınmadan, özgür tiyatro yapabilme adına; önüne çıkan tüm engellere rağmen, bir Türk kadın oyuncunun sanatına duyduğu aşkla günümüze kadar direnen yegâne tiyatro olduğu için... Kenterler bir okul ve ekoldür. Cumhuriyet'in sanata bakan çağdaş ve aydınlık yüzüdür.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Li...Haber/Türkiye

Atatürk
Onun hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok. Yukarıda sıraladığımız Türkiye'yi sevmek için ve aklımıza gelip de yazamadığımız daha binlercesine onun sayesinde sahibiz... Her şeyi sana borçluyuz.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.