![]() |
Karne Sonrası Çocuklara Nasıl Yaklaşılmalı?
Karne sonrası çocuklara nasıl yaklaşılmalı?
Psikolog Ferahim Yeşilyurt, yarıyıl tatilinde çocukların başarısını daha da artırmak için basit ama etkili önerilerde bulundu: Çocuğunuzla oyun gününüz olsun, kötü karne için bağırmayın, sakın hediyeye boğmayın!.. Çocuk gelişimi ve okul başarısının artırılmasına yönelik kitapları bulunan International Hospital'dan Psikolog Ferahim Yeşilyurt, 15 günlük yarıyıl tatili süresince ailelerin başarılı ve başarısız çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair ipuçları verdi, önerilerde bulundu: * Çocuğun karnesi zayıfsa aileler ne yapmalı, nasıl tepki vermeli? Çocuğun karnesinde zayıf olması doğaldır. Çünkü her öğrenci her zaman aynı başarıyı gösteremez. Aile içinde bu durumun bir değerlendirilmesi yapılabilir. Ve telafi için nelerin yapılabileceği tartışılabilir. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir. TEBRİK ETMEK YETERLİ * Başarısızlık cezalandırılmalı mı, başarılıya ödül verilmeli mi? Başarıya ödül verilebilir. Bu ödül çok sembolik ya da duygusal temelli olursa daha iyi olacaktır. Maddi ödülleri kullanmak ve pahalı ödüller almak yerine 'aferin', 'seninle gurur duyuyorum', 'tebrik ederim' gibi sözler faydalıdır. Ödüllendirmede aşırıya kaçılması ödülün değerini azaltacaktır. Bir süre sonra öğrenci ödüle ulaşmak için başlangıçtaki heyecanı duymayacaktır. Cezalandırma da önermiyoruz. Sevdiği aktivitelere küçük sınırlılık getirme işe yarayabilir. Ancak sert cezalandırmalar çocuk ile ailenin arasının açılmasına neden olabilir. Dengeli bir ödül-ceza sistemi ideal olacaktır. ZAYIF SON DEĞİLDİR * Kardeşlerden birinin karnesi iyi, diğerinin kötüyse ailenin tavrı ne olmalı? Genel olarak aile içerisinde günlük başarılar veya başarısızlıklar çok abartılmamalıdır. Yaşam bir yolculuk ve bu yolculukta bazen başarılı bazen başarısız olunabilir. Çocuklara bunu öğretmenin belki de tam sırası... Başarısızlığı dünyanın sonu gibi yorumlamak gereksizdir. Başarılı olanı tebrik edin, başarısı düşük olan kardeşe ise, gelecekte başarılı olabileceği yönünde konuşmalar yaparak moralini bozmaması gerektiğini anlatın. Abartılı tepkilerden kaçının. Kardeşleri birbiriyle kıyaslamak kesinlikle büyük hatadır. Çocuklarınızı eleştirmek yerine onları sık sık övmeyi unutmayın * Ders çalışma sorumluluğunu çocuğunuza bırakın. * Çocuğunuza 'tembel' ve 'başarısız' gibi yargılayıcı eleştirilerde bulunmayın. * Eleştirileriniz, 'Senden bir şey olmaz' gibi yıkıcı değil, yapıcı olsun. * Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. * Ders çalışması konusunda ısrarcı olmayın, sizinle inatlaşabilir. * Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. * Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. * Çocuğunuzu takdir edin, geçmişteki başarılarını vurgulayın. * Çocuğunuzu sık sık övün. Yerinde övgünün etkisi büyük olacaktır. * Evde huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamı oluşturmaya çalışın. * Ders dışı konularla ilgili paylaşımlarda bulunun. Ortak zamanınızı sürekli onun dersleri hakkında konuşarak harcamayın. * 'Onun özgüvenini kazanmasına yardımcı olabildik mi?' diye düşünün. * Çalışan anne-babalar, çocuklarının okul başarısı düşükse onlara nasıl sahip çıkmalı? Nelere özen göstermeli? Çalışan anneler çocuklarıyla yeterince ilgilenemedikleri için, zaman zaman suçluluk duygusu yaşayabilirler. Oysa bazı ev kadınları çocuklarıyla daha az ilgileniyor bile olabilir. Önemli olan çocukla geçirilen zamanın kalitesidir. Aile içinde bir zayıf karne toplantısı yapılarak bu sonucun ortaya çıkma nedenleri araştırılabilir. Kişiler üzerinde değil; sonuç üzerinde konuşmaya çalışarak, olayın kişiselleşmesi önlenmelidir. Sorgulama ve suçlama hatalarına düşmeden çözüme yönelik seçenekler konuşulabilir. Anne-baba da kendisini değerlendirmeli. Böyle bir davranış çocuğun kendisini reddedilmiş hissetmeden konuşmasına ve sorumluluğu kendi üzerine almasına katkıda bulunabilir. * Bir önceki yıl başarılı, bu yıl başarısız olan çocuk için ne yapmalı? Çocuklar, özellikle ergenlik dönemi içerisinde hızlı değişen duygusal çalkantılar yaşarlar. Anne-baba, çocuğu ile konuşarak sorunun kaynağını belirlemeye çalışmalıdır. Aile ile çocuk arasındaki iletişim çatışmalı hale gelmişse, bir uzmandan yardım almakta fayda var. Öğrenci başarılı olmak istemesine karşın bir türlü istediği başarıyı elde edemiyorsa, bu durumdan sıkıntı duyuyorsa psikoloğa giderek yardım almak yararlı olur. Bazen öğrencinin farkında olmadığı bir sorunu olabiliyor. Takıntılar, depresyon, sosyal fobi gibi sorunlar öğrencinin başarısını önemli ölçüde engelleyebiliyor. Bu sözler sizi 'vıdı vıdıcı' anne-baba yapmaya yeter Bu tür yaklaşımlar ruh sağlığının bozulmasına neden olabilir: * Örnek vermeyin, kıyaslamayın: Bak Belgin Teyze'nin kızının karnesine, hepsi pekiyi! * Karneden dolayı cezalandırmayın: Cep telefonunu alma, tatile gitmesine, arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermeme gibi. * Fedakârlıklarınızı vurgulamayın: Biz senin için neler yaptık, ne kadar çok sıkıntıya katlandık. * Suçlamayın: Kimsenin yüzüne bakamaz olduk. Bu bize yapılmamalıydı! * Ümidinizi kesmeyin ve bunu ona söyleyin: Notların telafisi her zaman mümkündür, düzeltilebilir. Tatilde dinlensin mi ders mi çalışsın? Tatil formatından uzaklaşmamakta fayda var. Çünkü dinlenmek her öğrencinin hakkı. Ancak bir plan dahilinde zayıf olan derslere çalışmayı da sürdürmek faydalı olacaktır. Tatilin ilk günleri bolca dinlenmek, sonraki günlerde ise bir süre ders çalıştıktan sonra dinlenmek ve eğlenmek en ideali olacaktır. Dedelerine gönderin Çalışan annebabalar için tatili çocuklarıyla geçirmek kolay olmuyor. Ama tatil içinde, bir-iki gün de olsa özel vakit ayırıp hep birlikte oyun oynamayı deneyin. Tatilin amacına uygun, günlük rutinin dışında bir seyahate çıkmak, seviyorlarsa tatili aile büyüklerinin yanında geçirmek öğrencilerin okul döneminde yaşadıkları stresi azaltabilir. |
Karne Sonrası Çocuklara Nasıl Yaklaşılmalı?
Başarısızlığının nedeni göz bozukluğu mu?
Prof. Dr. Kemal Dikici, yaklaşık 15 milyon öğrencinin karne alarak 2 haftalık yarıyıl tatiline girmeye hazırlandığı şu günlerde anne babalara uyarıda bulundu. Türkiye'de her 3 çocuktan birinin uzak veya yakını görme sorunu olduğunu ifade eden Dikici, ailelerin çocuklarının karnelerindeki zayıf notların sebebinin göz bozukluğu ile ilgili olabileceğini söyledi ve şöyle konuştu: ''Eğer çocuğunuz derslerinde istenilen başarıyı gösteremiyorsa nedeni göz bozukluğu olabilir. Çocuğunuzu, karnesinde zayıf notlar varsa ve daha önce göz muayenesi olmadıysa, ailede de görme problemleri bulunuyorsa yarıyıl tatilinde mutlaka bir göz uzmanına götürün. Derslerinde başarısız çocuk, göz doktorunun yanı sıra herhangi bir işitme problemi olup olmadığının belirlenmesi için bir kulak-burun-boğaz doktoruna da mutlaka götürülmeli. Türkiye'de her 3 çocuktan birinde göz bozukluğu görülür. Bu görme bozukluğunun farkında olmayan aileler, çocuklarının derslerdeki düşük başarı seviyelerini, öğrenme yeteneklerinin düşüklüğü olarak nitelendirebiliyor. Oysa çocuğun öğrenme kabiliyetinde bir eksiklik yok, iyi göremediği için derslerinden geri kalabiliyor. Özellikle bebeklik çağından 7-8 yaşına kadar geçen süre hassas periyot denen bir dönemdir, yani bu süre içinde yapılan tedavilerdeki başarı şansı yüksektir.'' ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ Göz bozukluğunun erken konulan teşhis ile kolayca atlatılabildiğini vurgulayan Dikici, ailelerin çocuğu ile gerektiği şekilde ilgili olması, olayın ciddiyetini anlaması, tedavi başlangıcı ve devamında hekim ile iyi koordinasyon kurmasının çok önemli olduğunu belirtti. Çocuklarda en sık görülen göz hastalıklarının göz tembelliği, miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve şaşılık olduğunu söyleyen Dikici, görme bozukluklarının görülme sıklığının yaşa bağlı olarak arttığını dile getirdi. Dikici, erken doğan yani prematüre bebeklerin problemlerinin çok daha farklı ve büyük boyutlarda olabildiğine dikkati çekerek, bu nedenle bebek ve çocuklardaki göz problemlerinin erken tanısının çok büyük önem taşıdığını söyledi. Özellikle bebeklerde göz yaşarmasının çok ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Dikici, göz yaşarmasının göz kanalları tıkanıklığı veya konjonktivitten kaynaklanabileceği gibi glokom (göz tansiyonu) gibi çok tehlikeli hastalığın habercisi de olabileceğini bildirdi. Dikici, ''Çocuğun tahtayı yeterince iyi görememesi, okurken satır atlaması, cümleleri eliyle takip etmesi, bir gözünü daha öne alarak kitaba bakması, televizyonu yakından seyretmesi, gözlerde sulanma ve dolayısıyla ödevlerini yaparken zorlanması gibi durumlar göz bozukluğuna işarettir. Çocuklarında bu tür şikayetler gözlemleyen ebeveynlerin, okulların açılışı öncesinde mutlaka bir hekime başvurması gerekiyor'' şeklinde konuştu. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.