ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=595)
-   -   Stres Nedir ? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1031836)

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 10:44 AM

Stres Nedir ?
 
Stres Nedir ?

Stress'in kavramı nedir?
İnsan vücudunun doğuştan olan bazı mekanizmaları vardır ki, bunlar dışarıdan gelecek olan streslere karşı vücudu korumaktır. Bu stresler aşırı sıcak veya aşırı soğuk gibileri olabilir veya olması yakın bir tehlike gibi, duygusal olabilir. Vücudun strese karşı tep kişine "adaptasyon" denir. Adaptasyon sinir sistemini ve iç salgı bezleri sistemini içine alan çok kompleks bir mekanizmadır. Bu adaptasyon modelleri stresin karakteristiğine göre ve kişinin karakterine göre değişmektedir. Genellikle, fiziki strese adaptasyon tepkisi fiziki olmaktadır. Duygusal bir strese ise adaptasyon tep kişi hem psikolojik, hem de fiziki olmaktadır. Bu son gelen tepkiler duygusal bir karakter taşımaktadır; hiddet, korku, nefret gibi.

Bazı fiziki stres tepkileri hangileridir?
Bunların en önemlilerinden biri, ani veya ciddi olan bir yaralan maya gelen tepkidir. Vücut böyle bir yaralanma olayına şok gibi genel bir cevapla tepki gösterebilir. Bu durumda vücuttaki kan en gerekli olan yerlere dağıtılmaktadır. Ancak, birçok adaptasyon mekanizmaları gibi, şokun fazla süre devam etmesine müsaade edilirse, bu durum koruma mekanizması olma yeteneklerini kaybetmekte ve ölüme neden olabilmektedir.Fiziki strese karşı başka genel fiziki bir adaptasyon tepkisi alerjidir. Alerjik tepki, saman nezlesi, astım veya ültiker şeklinde olsun, vücudun, örneğin pollen gibi, yabancı bir maddeye karşı korunmasıdır. Ancak, korunma tepkisi "fazla şiddetli olunca, (bronş astımı gibi), tepki aslında onu meydana gelen stresten daha zararlı olabilir.

Bazı duygusal stres tepkileri hangileridir?
Bir fiziki stres (pollen gibi) fizik bir tepki astımı tahrik edebilirken, aynen psikolojik bir stres (beklenen tehlike) psikolojik bir tepkiye neden olabilir (korku). Bu korkuya karşı adaptasyon tepkisi biyolojik bakımdan kişiyi tehlikeye karşı daha iyi bir şekilde hazırlamak görevini taşımaktadır. Böylece, tehlikeyle karşı karşıya kalınınca, böbreküstü bezleri bazı ifrazat yaparak vücudu strese karşı daha dayanıklı bir duruma getirmektedir. Ancak, korkunun psikolojik elemanları o kadar yoğun olabilir ki, kişiyi tamamen kudretsiz hale düşürebilir ve bu arada fiziki elemanlar, çok uzun süre devam ettikleri hallerde gerçek fiziki hastalığa neden olabilirler. Bazı doktorlar, bu psikolojik streslerden ileri gelen hastalıklara psikomatik hastalıklar adını vermektedirler.

Stres mekanizması insan sağlığında ne rol oynar?
Stres tepkilerinin bazıları sağlık için önemli ve gereklidir. Örneğin saman nezlesi hastaları için o kadar rahatsız edici olan alerjik tepki, bazı hastalıklara muafiyet getiren mekanizmanın aynıdır; ya doğrudan doğruya teşhir olarak (insan kızamığa bir kez yakalanır) veya aşı yoluyla (çocuk felci aşısı). Buna benzer olarak, her hangi fiziki bir hastalıkta, vücut, böbreküstü bezlerinin ifraz ettiği bazı özel hormonlarla hastalığa karşı mücadele etmektedir; aynen doktorun hastalığa karşı mücadele için hastaya ilaç vermesi gibi.

Fiziki hastalıklarda stres mekanizması ne gibi bir rol oynar?
Bozulan adaptasyon tepkileri, abartmalı hareketleri veya normalin dışında hareketli oldukları vakit, asıl hastalığa neden olabilecekleri sanılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, alerji yanlış bir yol almış, fiziki bir adaptasyon tepkisi haline gelebilmektedir. Birçok doktor yüksek kan basıncının fazla hareketli hale gelmiş olan duygusal adaptasyon tepkisinden ileri gelebileceğine inanmaktadırlar. İnsan heyecanlandığı vakit, kan basıncı yükselmekte ve daha fazla etki alanda kalmaktadır. Ancak, heyecanı uzun süre devam ederse, yüksek kan basıncı sabit kalmakta ve fiziki yolda hastalanmaktadır. Bunun dışında, bazı hastalıklarda, adaptasyon organları bitap düşmüş gibi hareket ederler. Örneğin böbreküstü bezleri yetersiz miktarda hormon (kortizon) ifraz eder. Bu gibi hallerde vücut noksan ve kusurlu tepkiler gösterir; artrit veya kolit gibi hastalıklar gelişebilir. Bu gibi hallerde böbreküstü bezleri hormonlarının (kortizon) belirmesiyle hasta normal haline dönüşür.

Sağlık bakımından stres tepkisi yararlı mı, yoksa zararlı mıdır?
Bu stresin şiddetine ve adaptasyon tepkisinin yoğunluna bağlıdır. Esas olarak, stres tepkisi yararlıdır. Çünkü kendi kendine korunmanın biyolojik sistemidir. Ancak, adaptasyon sistemi fazla hareketli veya tüketici olursa, gerçek fiziki veya akli hastalıklara neden olabilir.

"Adaptasyon hastalıkları" olarak adlandırılan hastalıklar hangileridir?
Devamlı olarak kronik strese maruz kalmakla meydana gelen hastalıklardır.

"Psikomatik düzensizlikler" diye adlandırılan düzensizlikler ile stres mekanizmalarının ilişkisi nedir?
Birçok doktor psikomatik düzensizliklerin, uzun süre devam eden duygusal gerginliklerin fiziki sonuçlan olduğuna inanmaktadırlar. Yüksek kan basıncı, hazım yolu ülseri, tiroid bezinin fazla çalışması gibi hastalıklar bu kategoriye girmektedir. Arterit, kolit ve aileni gibi başka hastalıkların bitkinlik dolayısıyla adaptasyon sisteminin yetersiz çalışmasından ileri gelmekte olduğu da tıp adamları tarafından ileri sürülmektedir.

Yaşlanma işleminde stresin ne gibi bir rol oynadığı ileri sürülmektedir?
Birçok araştırmacılar yaşlanmanın insan vücudunun sürekli olarak ve büyük ölçüde tahriklere maruz kalmasından ileri gelmekte olduğunu öne sürmektedirler. Örneğin damarların sertleşmesi, uzun süre devam etmekte olan yüksek kan basıncı ve şekerden ileri gelebilmektedir; bunların ikisi de adaptasyon tepkileri olabilmektedir. Özellikle iç salgı bezleri yaşantıda çok kez meydana gelen stres ve gerginliklerden bitkin hale gelme eğilimini göstermektedirler; bunların yetersiz derecede çalışması yaşlanma halini hızlandırmaktadır. Anlaşıldığına göre, yaşantıyı uzatmak için, her tip aşın stresten kaçınılması gerekmektedir.

Prof. Dr. Sinsi 11-04-2012 10:44 AM

Stres Nedir ?
 
Stres Nedir Stres Belirtileri Kronik Stres

Stresin tarihçesini incelediğimiz zaman, bu kavramın fizyoloji ilmi ile ilgili araştırıcılar tarafından getirildiğini görürüz. Bu kavramın ortaya atılmasında Fran­sız Fizyolog Claude Bernard "milieu interieur" iç ortamın dengesinin korun­ması zorunluluğu görüşü ile önayak olmuştur.

Canon, bu iç ortam dengesinin korunması kavramını daha da geliştirmiş ve "homoeostasis" organizmanın biyolojik bir denge durumunda olduğundan söz etmiştir.

Frank Hartman, "general tissue hormone" deyimi ile "cortical hormone" ların bütün dokuların ve hücrelerinin işlerliğinde gerekli bir madde olduğu te­zini ileri sürtnüştür.

Bir süre sonra Fransız Cerrahı Rene Leriche "maladie post operatoire" adını verdiği bir hastalıktan bahsetmiş ve hayati bakımdan önemli bütün cerrahi gi­rişimlerin benzer bir hastalık tablosu husule getirdiğini iddia etmiştir.

Birçok araştırıcı, organizmanın insan bedeninin çeşitli bioşimik maddele­rin tesiri altında bırakılmasıyla fonksiyonel veya yapısal değişiklikler gösterdi­ğine işaret etmişlerdir. Organizmada değişiklik yapabilecek güçte olan bu mad­delerin alkol, ilaçlar, enfeksiyonlar, sinir sistemimi uyaran ses, ışık, ısı gibi se­bepler, sarsılar, yaralanmalar, yanıklar olduğu anlaşılmıştır.

Buna benzer şekilde çok eskiden beri yapılan gözlemlerde ağrı duyumu­nun, açlığın ve ateş yükselmesinin insanda tedavi edici tesirlerinin olduğu bil­dirilmiştir. Nitekim Wagner-Jauregg adlı bir Avusturyalı hekim, frengiden ol­ma bir akıl hastalığını ateş tedavisi ile iyi etme başarısını göstermiştir.
Japon Patologu M. Masugi "nephrotoxic sera" adını verdiği bir böbrek ekstresi yardımı ile hayvanlarda böbrek hastalıkları ortaya çıkarmayı başarmış­tır.

Amerikalı Harry Goldblattim böbrek atardamarının kısmen bağlanmasının hayvanda hipertansiyona neden olduğunu göstermesi ile devam eden bu de­nemeler zincirinin sonuçları, canlılarda iç ve dış tesirlerle yapısal ve görevsel değişiklikler yapılabileceğini ortaya çıkarmış oldu.

Bunun anlaşılması ile insanlarda meydana gelen birçok değişiklik ve has­talıkların sebebinin çevreden ve kendi iç yapısından gelen tesirlerle olabilece­ği öğrenildi. Ve bu görüş "stres kavramını" doğurdu.

Aradan kısa birzaman geçmesiyle de ACTH adlı maddenin canlıya dışardan verilmesi veya stres sırasında kendiliğinden yükselmesi ile hastalık halinin mey­dana çıktığı tespit edildi. Bu hastalıkların hipertansiyon, damar sertliği, şeker hastalığı, gut hastalığı, miyokardid denilen kalp adalesi hastalığı ve romatiz­manın çeşitli şekillerini oluşturduğu öğrenildi.

Bütün bu gözlemler sonunda organizmanın bir dış veya iç etken karşısında anormal bir uyum mekanizması gösterdiğini belirledi. Bu görüşün bir teori içinde formüle edilmesi sonunda da "Genel Adaptasyon Sendromu" ve "Adaptasyon Hastalıkları" gibi iki ana görüş ayrıldı. Bu bilgiler ışığında stresin:

1— Herhangi bir sistemik stresin "sistemik stresten amaç organizmada bir­den fazla doku ve sistemleri etkileyen uyarıcı sebeplerdir." Genel Adaptasyon Sendromu olarak adlandırılan şekilde geniş doku ve organ sistemlerini etkile­yerek her canlıda benzer belirtilere sebep olduğu,

2— Bu genel etkilenmenin canlı organizmada bir karşı müdafaaya yol açtı­ğı ve canlının bu sistemik uyarana ve onun tesirlerine karşı yeni bir uyum sağ­ladığı,

3— Adaptasyon adı verilen bu yeni uyumun da hastalığa sebep olabilece­ği görüşleri kesinlik kazandı.

Sistemik stresin genel patolojisi (Stres Hakkında, Sinir Stres)

Bir canlının birden fazla dokusuna etki eden bir stres karşısında vereceği cevaplar aşağıda sıralanmıştır:

a— Çeşitli stresler "soğuk, yorgunluk, enfeksiyonlar ve zehirlenmeler" geniş bir organ kitlesini etkilerler. Bunlar: Timolenfatik sistem, mide, bağırsak sis­temi ve böbrek üstü dokularıdır.

b— Stres sonucu böbrek üstü bezinde organizmanın direncini artıracak bir seri değişiklik olur. Bu durumda stres, zararlı değil faydalı bir etken olarak gö­rülür.

c— Organizmanın soğuğa veya protein zehirlenmesine maruz kalması ha­linde kalp damarlarında bozukluk olduğu tansiyon yükselmesinin başladığı ve böbreklerde dokusal bozukluklar olabileceği ortaya çıktı.

d—Genel adaptasyon sendromu, kişinin yeni bir uyaran karşısında çok kı­sa bir zamanda bir uyum sağlamasına yönelik olması yanı sıra, bundan sonra meydana gelecek yeni uyaranlar karşısında hazırlıklı ve bilgili olmasını da sağ­lıyordu. Böylece canlının
beden hücrelerinin ve dokularının da sürekli bir "öğrenme" içinde olduğu görülüyordu.

e— Organizmada meydana gelen her yeni uyum - adaptasyon durumu, ba­zen bir hastalık olarak da görülebiliyordu. Yeni bur uyum halinde organ sis­temleri, şu üç durumdan birisine uyar bir halde görevini sürdürmekteydi:

1— Hiperfonksiyon - organın gereğinden fazla çalışması hali,
2— Hipofonksiyon - organın gereği kadar çalışamaması hali,
3— Disfonksiyon - organın hastalıklı çalışması hali.

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı gibi insan organizması, bir stres kar­şısında yeni bir uyum durumuna girmekte, bütün organ ve dokular bu yeni uyum durumunda görevlerinde ve bazen de yapılarında değişiklikler yaparak bu uya­rana karşı organizmayı korumayı amaçlamaktadırlar.

Bu uyaranla alarm haline geçen bütün organlarda sistemik adını verdiği­miz toplu bir cevap meydana çıkmakta ve buna "genel uyum reaksiyonu" adı verilmektedir.
Genel uyum reaksiyonunun faydalı tesirleri yanı sıra çeşitli organlarda yap­tığı görev hızlanmaları, görev yavaşlamaları ve görev farklılaşmaları sebebiyle hastalık halleri de ortaya çıkmaktadır.

Organizmanın bazı organlarında bu görev değişikliği çok fazla olmakta ve o organın uzun bir süre eski normal haline dönmesini engellemektedir. Böyle­ce bir organın, bedenin diğer organlarından daha fazla bir şekilde değişikliğe uğramasına "hedef organ" adı verilmektedir.

Bir defa bir uyaran - stres karşısında kalan bir organizma, artık bu uyaranı tanımakta ve çok sayıda tekrarlanması halinde önceden hazırlıklı olmakta ve kendisinde bu uyarana karşı koruyucu maddeler geliştirmektedir. (Kronik Stres)


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.