ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Genel Konular (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=324)
-   -   Kıyamet Yakınmı? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=102663)

Şengül Şirin 02-20-2010 10:25 PM

Kıyamet Yakınmı?
 
1 Eklenti(ler)
Kıyamet Yakınmı?



http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1266693847

Kıyamet Günü Kesin Olan Bir Gerçektir
Daha önce bahsettiğimiz gibi dünyanın geçici değerlerine sahip olmayı kendisi için yeterli gören insanlar, gerçeklerden çeşitli yöntemlerle kaçarlar. Ölüm tüm gerçekliği ile yanı başlarında iken bunu gözardı eder, yeniden dirilecekleri günü de unutmaya çalışırlar. Bunları düşünmemek kendilerince bir kaçış yöntemidir. Böylelikle insanlar Allah'a olan yükümlülüklerini akıllarına getirmeyerek, yalnızca kendi tutkularına göre yaşayabileceklerini zannederler. Oysa kıyamet günü kesin bir gerçektir. Bu gerçek Kuran'la bildirilmiştir.

Aynı zamanda Kuran'da kıyamet gününde gerçekleşecek olan olayların tasvirleri de yapılmıştır. Oldukça detaylı anlatılan kıyamet vaktinde, yeryüzünde ve tüm kainatta olacaklar, bunun yanı sıra insanların ruh hali, tüm benliklerine hakim olacak büyük şaşkınlık, korku ve panik açık bir şekilde anlatılmaktadır. Kuşkusuz, evren kusursuz olarak yoktan var edildiği gibi, yine kusursuz ve olağanüstü görkemli bir kapanışla sona erecektir. Gezegenler yörüngelerini bulamayacak, dağlar yerlerinden oynayacaklardır. Daha önce herşeyin tesadüf olabileceği bahanesi ile Allah'ı inkar edenler, tüm dengeleri altüst eden bu muazzam olaylar karşısında tesadüflerin değil, yalnızca Allah'ın hükmünün geçerli olduğunu anlayacaklardır. Allah kıyamet anında gerçekleşecek olaylarla ilgili olarak Kuran'da şöyle haber vermektedir:

De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah'ındır." O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır. (Enam Suresi, 12)
Artık Sura tek bir üfürülüşle üfürüleceği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi, 13-15)

Kıyamet Günü Belirlenmiş Bir Vakittir

Zaman ilerledikçe, kıyametin vuku bulacağı ana doğru hızla yaklaşıyoruz. İnsanların büyük bir çoğunluğu kıyamet vaktini kendilerinden çok sonraki nesillerin karşılaşacakları bir olay olarak düşünmektedirler. Burada şu gerçeği hatırlatmakta yarar vardır. Kuşkusuz bizlerden önceki nesiller de aynı düşünce ile hareket etmişler ve "uzak gelecekteki" bu olayı düşünmemişlerdir bile. Oysa dünya üzerinde, ilk insanın yaratılışından itibaren yaşamış olan her kişi, kıyamet günü gerçekleşen olaylara şahit olacak, Allah'ın huzurunda toplanacak ve hiç kimse için de bir kaçış mümkün olmayacaktır. Üstelik bu günün, siz günlük yaşamınıza devam ederken, gelecek için planlar yaparken olmayacağına dair bir garanti de yoktur. Kesin olarak gerçekleşecek olan kıyametin vaktini sadece Allah bilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak Kuranda şöyle buyrulmaktadır:

De ki: "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azab) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?" O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi, 25-26)
Allah, büyük bir düzen içinde yarattığı yaşamı, bilemediğimiz bir vakitte tüm düzeniyle birlikte sona erdirecektir. Bu kapanıştan şüphe etmeyi veya buna inanmamayı insanların büyük bir çoğunluğu makul karşılıyor ve bu nedenle inkarı tercih ediyor olabilirler. Ancak tarifi yapılan bu son gün, inkarcılar için oldukça zorlu, ürkütücü bir gün olacaktır. Bu nedenle inanmayarak olacakları beklemek yerine, varlığından şüphe duymadan kıyamet gününe iman etmek, insanı kendisi için çok daha olumlu ve kazançlı bir sonuca götürecektir. Zira dünyada harcadığı çabaların "boş bir çaba" olduğunu kıyamet saati ile anlayan bir insanın pişmanlığı, tarifi oldukça zor, çok şiddetli bir pişmanlıktır. Bir ayette Allah şöyle buyurur:
Ancak o, 'herşeyi batırıp gömen büyük-felaket' (kıyamet) geldiği zaman. O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. (Nazi'at Suresi, 34-35)

Şengül Şirin 02-20-2010 10:30 PM

Cevap : Kıyamet Yakınmı?
 
T.C.
BAŞBAKANLIK
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Kıyamet gününün vakti
15/85- Biz gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. 17/99- Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkarda direttiler. http://www.diyanet.gov.tr/kuran/mainimg/SPACE.GIF 18/21- Böylece biz, (insanları) onların halinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevi tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların halini daha iyi bilir” dediler. Duruma hakim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler. 22/7- Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah kabirdeki kimseleri diriltecektir. 29/5- Her kim Allah’a kavuşmayı umarsa, bilsin ki Allah’ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir.

O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 31/34- Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır. 34/29- “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek” diyorlar 34/30- De ki: “Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.” 38/15- Bunlar da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç bir ses bekliyorlar 38/16- Müşrikler (alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı hemen ver!” 38/78- “Şüphesiz benim lanetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” 38/79- İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi 38/80,81- Allah şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.” 40/59- Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. 41/47- Kıyametin ne zaman kopacağına ilişkin bilgi O’na havale edilir. Meyveler tomurcuklarından ancak O’nun bilgisi altında çıkar, dişi ancak O’nun bilgisi altında hamile kalır ve doğurur. Allah onlara, “Nerede bana ortak koştuklarınız?” diye seslendiği gün şöyle derler: “Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok.” 42/17- Allah, hak olarak Kitab’ı ve mizanı3 indirendir. Sen nereden bileceksin belki de o saat (kıyamet) yakındır. 3 42/18- Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler.

İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler. 43/61- Şüphesiz o Kıyametin (kopacağının) bir bilgisidir. Artık onun hakkında asla şüphe etmeyin, bana uyun, bu doğru bir yoldur. 43/62- Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır. 43/63- İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” 43/64- Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur.

43/65- Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin haline! 43/66- Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, halbuki bunun farkında değillerdir.43/85- Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz.45/32- “Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman ise; “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi değiliz” demiştiniz.47/18- Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek? http://www.diyanet.gov.tr/kuran/mainimg/SPACE.GIF7/187- Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O size ancak ansızın gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”

7/188- De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.” 77/1,2,3,4,5,6,7- Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. 79/42- Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar 79/43- Onu bilip söylemek nerede, sen nerede? http://www.diyanet.gov.tr/kuran/mainimg/SPACE.GIF79/44- Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir 79/45- Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın. 79/46- Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler.

Şengül Şirin 02-20-2010 10:33 PM

Kıyamet Nasıl Kopacak?
 
Kıyamet Nasıl Kopacak?

Ünlü Latin ozanı Lucretius (İ.Ö. 95-52) kırk üç yaşında öldüğünde, geriye, "Hiç Bir Şey Kalıcı Değildir" diye başlayan unutulmaz şiirini bırakmıştı. Democritus'un çekirdekçi madde kuramını herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyordu dizelerinde...
Evrenin oluşum ve gelişimini, maddenin sürekli değişim içinde olduğunu, yıldızların, güneşin ve dünyanın ergeç öleceğini söylüyordu, şiirsi bir bilimsellikle... Birlikte izleyelim:

Hiç bir şey kalıcı değildir, akar gider. Madde maddeye etki yapar, nesneler böyle büyür, gelişir. Ta ki onları görene, tanıyana, adlarını koyana kadar. Sonra eriyip yok olurlar, tanınmaz olurlar.
Hızlı ya da yavaş hareket eden atomların güneşleri, sistemleri şekillendiricini görürüm. Yepyeni biçimlere girerler gözlerimizin önünde... Sonra, onlarda,öteki maddelerin kaçınılmaz yazgısına kapılırlar.
Ey Dünya! Karalarıyla, denizleriyle, imparatorluklarıyla gezegenimiz... Bütün yıldızlar, bütün sistemler gibi oluşan Dünya... Sen de onlar gibi yok olup gideceksin.
Geçen her saniyeyle birlikte onların yazgısına ortak olacaksın.


SON DEĞİL BAŞLANGIÇ


Evet, Lucretius, doğa kanunlarının kaçınılmaz işleyişi içinde Dünya'nın da ölüme mahkûm olduğunu söylüyordu, ama, çağdaş düşünürler kadar karamsar değildi. Ona göre, nesnelerin ölümü, "son" değil, başlangıçtı. Var oluştaki sürekliliğin, yaşamdaki kesintisizliğin bir ifadesiydi. Aynı şiirinde şöyle yazıyordu:

Bir zamanlar bizi oluşturan tohumlar, ölümle birlikte, kanatlanıp uçarlar.
Kimi toprağa karışır, kimi toz zerrecikleri gibi havalarda dolaşır.
Ama bunlar yitik değil, parçalanmıştır. Unufaktır.
Yaşam sürer gider.
Çünkü ölen madde değildir.
Candır.

Lucretius'un bu dizeleri evrenin tek değişmez yasasını gözler önüne seriyor. Yaşamın milyarlarca yıldır kesintisiz sürdüğü gerçeğini...
Lucretius'un dile getirdiği başka gerçekler de var. Satır aralarını okurken, evreni oluşturan gezegenler, yıldızlar ve yıldız sistemleri içinde insana düşünen yaratıklara özel bir önem verdiğini görüyorsunuz. Sanki çağdaş, bir inancı dile getiriyor. Dünyayı yerle bir edecek "kıyamet" gününden sonra bile bilimin katkılarıyla, insan yaşamının süreceği inancını haykırıyor. Doğru! Hem de çok doğru...

DOĞAL AFETLER VE "KIYAMET"


Dünyanın sonunu getirecek doğal afetlerin neler olabileceği konusunda düşünmeye başlamadan önce, küçük bir soruya yanıt bulmak gerekiyor: İnsanlık, kendisiyle birlikte dünyadaki öteki yaşam biçimlerini yok edebilir mi? Bu sorunun yanıtını insanlığın artan enerji ihtiyacında aramamız gerekiyor.


İnsanların artan ölçüde enerjiye ihtiyaç duydukları, kaynağı ne olursa olsun bu enerjinin kullanılmasının da çevreyi tehdit ettiği bir gerçek... Hem de tartışılmaz bir gerçek... Enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılan fosil yakıtlarının havadaki karbon dioksit yoğunluğunu artırdığı, oysa yerküresinin Venüs kadar sıcak (425 santigrad) olmasını önlemek için,yoğunluğun belli bir düzeyin altında tutulması gerektiği biliniyor. Bilim adamlarının birleştikleri nokta, yerküresi ısısının 5-10 derece santigrad yükselmesinin bile ölümcül tehlikeler getireceği yönünde... Yerküresi ısısında meydana gelebilecek böylesi geçici bir yükselmenin bile Kuzey ve Güney kutuplarındaki buzulları çözeceğini, dünyadaki su düzeyinin 100-120 metre yükseleceğini, böylece dünyanın en büyük gökdelenleri dışındaki çok büyük bölümünün sular altında kalacağını söylüyorlar.
İnsanlığı yok edebilecek bir başka "afet" de atom savaşı... Böylesi bir savaşın tarihteki tüm savaşlardan daha yıkıcı olacağı konusunda kimsenin kuşkusu yok... Ama, bunları bir yana bırakalım şimdilik... İnsanın kendi edip kendi bulduğu bu tür afetlerden sağ çıkan kalmayacağı için, üstünde düşünmeye bile gerek yok...


YENİ BİR BUZUL DEVRİ

"Kıyamet Günü'nü yaklaştıracak başka doğal afetler de var. Yer sarsıntıları, yanardağ patlamaları ve gelgit dalgalarının, yeryüzünü oluşturan tabakaların hareketinden kaynaklandığı biliniyor. Her biri yüzlerce kilometre kalınlığında ve milyonlarca kilometre kare alanında olan bu tabakaların, mil yarlarca yıldır, yılda 4 santimetre hızla yer değiştirdikleri saptanmış durumda... Yerkabuğundaki uranyum gibi radyoaktif maddelerin saldıkları enerjiyle hareket eden bu katmanlar, dünyanın bildiğimiz coğrafyasını oluşturmuşlar. Birbirleriyle temasa geldiklerinde dağlar, ovalar, yer çatlakları, yer sarsıntıları oluşturmuşlar. Ama, bunlar, öldürücü de olsalar, zarar da verseler, dünyanın oluşumunda bir nokta gibi kalmaktadır.

Örneğin, yeni bir "Buzul Devri"nin tehlikelerini hiç düşündünüz mü? Kim bilir, belki 25.000 yıl sonra gelecek, ama, buraya kadar sözünü ettiğimiz afetlerden çok daha büyük zararlar verecek... Yerküresinin dönüş ekseni Kuzey Yıldızı'na baktığı için, Kuzey yarımkürenin kuzey bölgelerinde yazlar sıcak, kışlar soğuk olmakta... Bunun anlamı, kuzey ekseninin, yaz aylarında güneşe dönük, kış aylarındaysa karşı yöne dönük olması... Ama, ilginçtir, dünyanın güneşe en yakın olduğu mevsim kış, en uzak olduğu mevsim de yaz... Milyarlarca yıldır durum böyle... Üstelik çok az değişiyor. Ama, kim bilir, belki birkaç bin yıl sonra durum öylesine değişmiş olacak ki, kışlar daha soğuk, yazlar da serin olacak... Yazların serin geçmesi yeni bir Buzul Çağı'nın habercisi olabilir. Kaldı ki, bu "serinleşme" yeryüzü tabakalarının temasa geçerek yeni yükseltiler yarattıkları, dolayısıyla buzların erimesinin güçleştiği bir döneme rastlayabilir. O zaman da dünyayı bir buz tabakası kaplayıverir.

Hayal sanmayın bunları... Bundan 25.000 yıl öncesi için yapılan hesaplara göre, buzullar 35'inci enleme kadar inmişti. Oysa, ondan da 15.000 yıl önce, buzul-arası dönemde, o enlemlerin iklimi tropik altıydı. Kısacası, yeryüzünün iklimi, elli bin yıllık devrelerle çok büyük değişiklikler geçirmekte...



YA METEORLAR?


Diyelim ki, bu doğal afetlerin hiç biri meydana gelmedi. O zaman da, gökyüzü cisimlerinden herhangi birinin yeryüzüne çarpması tehlikesi sürüyor. Dünyaya her gün çarpan meteorların sayısı milyonları bulmakta... İrili-ufaklı bunlar... Kimi atmosfere girerken sür tünmenin etkisiyle parçalanıyor, unufak oluyor. Kimi de (sayıları günde 25) yer kabuğuna ulaşıyor. Yapılan saptamalara göre yeryüzüne zarar verebilecek büyüklükte meteorların sayısı yüzyılda 2 kadar... 1908 yılında çarpan bu tür meteorlardan biri, 1 kilometre çapında, 300 metre derinliğinde bir çukur açmış ve 80 kilometre yarı çapında, bir daire içinde tek canlı bırakmamıştı. Bu büyüklükte bir meteorun yeryüzüne çarpması ihtimali 50 milyonda birdir. Dünyanın yörüngesinde dönerken bir göktaşına çarpması ihtimali, ancak 80 milyon yılda 1 kere gerçekleşebilir. Dünyanın başka gezegenlerle çarpışması ihtimali ise, yerçekimi yasaları vb. nedeniyle sıfırdır.


24 SAATLİK AY

Bilim adamlarının saptamalarına göre, gel-git olayları, dünyayla ay arasındaki ilişkileri er ya da geç etkileyecektir. Şöyle ki, suların sürekli çekilmesi . ve yükselmesi, yörüngesi etrafında dönen dünyanın dönüş hızını frenlemekte, böylece her yüzyılda günler bir saniye uzamaktadır. Dünyanın dönüşündeki bu yavaşlama esas itibariyle ayın etkilerinden kaynaklandığı için, etki-tepki yasalarının işleyişi sonucu, dünyanın yitirdiğini ay kazan makta ve bu uydu ağır ağır dünyadan uzaklaşmaktadır. Bunun sonucunda hem günler, hem aylar uzayacak ve bir kaç milyar yıl sonra "gün" ve "ay" süreleri, bugün kullandığımız "gün" birimi üstünden, 60 günde eşitlenecektir. Bunun sonunda ay artık ne doğacak, ne batacak, dünyanın yalnızca bir cephesinden görülecektir.

Öte yandan, güneş de dünyada suların yükselip alçalmasını sağlamaya başlayacaktır. Güneş gelgitlerinin etkisiyle günler, aylardan uzun duruma gelecek, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüş hızı ayın yörüngesindeki dönüşünden daha yavaş olacaktır. Gelgit hareketine uyabilmek için, ay, bu kez de, daha daralan bir yörüngeyle dünyaya yaklaşacak ve dünyayla uydusu birlikte güneşten uzaklaşmaya başlayacaklardır. Birkaç milyar yıl sonunda dünyanın merkeziyle ayın merkezi arasındaki mesafe 150.000 kilometreye inecek, ayın gelgit etkisi de bugünkü düzeyinin 15.000 katına çıkacaktır. Yüzlerce metre yükseklikte dalgalar, saatte 8-10 bin kilometreye yaklaşan hızlarla karaların üstünden geçip gidecekler, sürtün menin etkisiyle de kaynamaya başlayacaklardır. Dünya, bir anda, kaynar sulu bir girdaba dönüşecektir. Yeryüzün deki bu gelgit etkisi artık çok yakınlaşır iş bulunan ay üstünde etkiler yapacak ve ay unufak olacaktır. Bugün bildiğimiz ayın yerini, ay parçalarından olu şan ve dünya çevresinde dönen küçük zerrecikler alacaktır.
Kısacası, ya ay-dünya sistemi kendiliğinden parçalanacak, ya da güneşin beklenen ölümüyle aynı sonuç ortaya çıkacaktır.


100 MİLYON SANTİGRAD ISI

Güneş, yapılan hesaplara göre, 5 milyar yıldır vardır. O günden bu yana geçen süre içinde, güneşin özgün çekirdek hidrojeninin yüzde 50'si helyuma dönüşmüştür. Güneşin çekirdeğinde hidrojenin helyuma dönüşmesiyle birlikte çekirdek daralmakta, yerçekimi enerjisini boşaltmakta, güneş de serinleyip parlaklaşmaktadır. Beş milyar yıl sonra güneş çekirdeğinin tamamı helyum olacak, yoğunlaşacak ve sonra birdenbire ısınmaya başlayarak 100 milyon derece santigrada ulaşacaktır. Bu arada güneşin genleşmesi de sürmektedir. "Kızıl bir dev" durumuna dönüşecek, bugünkü parlaklığının bin katına ulaşacak, Merih, Venüs, Ay ve Dünyayı yutacaktır.

Güneşin dünyayı yutması, elbette, dünyanın sonu değildir. Teknoloji öylesine hızlı gelişmektedir ki, insanlık, bir kaç milyar yıl içinde, bu tür tehlikeleri savmanın yollarını da bulmuş olacaktır. Uzay kolonileri kurulmuş, nüfusun büyük bölümü uzak gezegenlere yerleştirilmiş, belki de dev bir hidrojen bombasının yardımıyla dünya uzaklara, yeni bir yörüngeye ***ürülmüş olacaktır. Kısacası, Lusretius'un iki bin yıl önce düşündüğü gibi, canlar ölecek, ama, yaşam sürecektir.

gülgüzeli 02-22-2010 03:21 AM

Kıyamet İle İlgili Hadis-i Şerifler
 
Paylaşım için teşekkürler...




Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi, (Onu ancak Allah bilir) buyuruldu. (Araf 187, Ahzab 63)

Kıyametin kopmasına yakın önce küçük alametler çıkacaktır. Sonra da büyük alametler çıkacaktır.


Kıyametin küçük alametleri ile ilgili hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:

(İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.) [İbni Mace]
(Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmaz.) [Hatib]

(Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(İnsanlarda cimrilik artar ve kıyamet kötülerden başkası üzerine kopmaz.) [İ.Neccar]

(Ahlaksızlık ve fuhuş açık olmadan komşular kötüleşmeden hainler emin, eminler hain sayılmadan, akrabalık arasında soğukluk olmadan kıyamet kopmaz.) [İ. Ahmed]

(Yemin ederim ki, cimrilik, fuhuş meydana çıkmadıkça, emine hıyanet edilip, haine güvenilmedikçe, iyiler helak olup kötüler kalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Hakim]

(Yağmurların bereketi kaldıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Ya’la]

(Yer yüzünde Allah diyen Müslüman kaldıkça kıyamet kopmaz.) [Müslim]

(Zamanda yakınlık olmadıkça, bir yıl bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün, bir gün bir saat gibi kısa gelmedikçe kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]

(İlim kalkmadıkça, depremler, katliamlar çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Buhari]

(Mal çoğalıp artmadıkça kıyamet kopmaz. Öyle ki, zekat verilecek kimse bulunmaz. Birine zekat teklif edilince, “Benim buna ihtiyacım yok” der.) [Buhari]

(İki büyük taife, davaları bir olduğu halde, çarpışmadıkça, kendilerine Allah’ın resulüyüm [peygamberim] diyen yalancılar çıkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Buhari]

(Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça, taşlar bile, “Ey Müslüman şu arkamda gizlenen Yahudi’yi öldür” diye haber vermedikçe kıyamet kopmaz.) [Buhari]

(Yetmiş tane resulüm diyen yalancı çıkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Taberani]
(Erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak.) [Buhari]

(Bir erkek çocuk bir kadın gibi kıskanılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]

(Livata mubah sayılmadıkça, gökten taş yağmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]

(Çocuklar öfkeli olmadıkça, büyüğe saygısızlık yapılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Harâiti]

(Kıyamet kopmadan yüz yıl öncesinde yeryüzünde Allah’a ibadet eden kalmaz.) [Hakim]

(“Keşke şu kabirdeki ben olsaydım” denmedikçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]

(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]

(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]

(Kötüler dünyaya hakim olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]

(Kıyamet ancak kötü insanların başına kopar.) [Müslim, İbni Mace]

(Kur’an-ı kerim kalkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Nuaym]



Kıyamet yaklaştığı zaman şunların da olacağı bildirilmiştir:

(İnsanlar temizlikte fazla titiz olacak, vesvese edip dinde haddi aşacaklar.) [Ebu Davud]

(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ. Ahmed]

(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hakim]
(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hakim]

(Kötü kadınlar, çoğalıp, fuhuş bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş [frengi, aids gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalacak. Ölçüde, tartıda hile yapılacak ve geçim darlığı baş gösterecek.) [Beyheki]

(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]

(İşler, ehli olmayana verilecek.) [Buhari]

(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olacak!) [Tirmizi]

(Kur'an [Radyo, TV gibi] çalgı aletlerinden okunacak.) [Tergib-üs-salât]

(Sadece tanıdıklara selam verilecek ve yazarlar çoğalacak.) [Hakim]

(Zengine malı için tazim edilecek, fuhuş yayılacak, piçler çoğalacak. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmeyecek. Kurtlar, kuzu postuna bürünecek.) [Hakim]

(Tehiyyet-ül-mescid namazı kılınmaz olur.) [Taberani]

(İlim kalkar, cehalet, anarşi ve ölüm çoğalır.) [İbni Mace]

(Ulema, halkın istediği yönde fetva verip, helale haram, harama helal derler; Kur'anı ticarete, menfaate alet ederler.) [Deylemi]

(İnsanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünecekler, helalini, haramını düşünmeyecekler.) [R.Nasıhin]

(Bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat, içlerinde bir tane mümin bulunmayacak.) [Deylemi]

(İzinsiz ticaret yapılmaz.) [Müslim]

(Vahşi hayvanlar, insanlarla konuşmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]

(Kıyamet alametleri bir ipteki boncukların peş peşe kopması gibi birbirini takip eder.) [İ.Ahmed, Taberani]

(Kıyamet Cuma günü kopacaktır.) [Buhari]

Hadis-i şerifle bildirilen kıyametin diğer alametlerinden bazıları da şöyledir:

1- Emanete riayet kalkar.
2- Veled-i zina çoğalır.
3- İçki çok içilir.
4- Zekat verilmez.
5- Hanıma uyup, anneye isyan edilir.
6- Erkekler ipek giyer.
7- Zararından korunmak için insanlara mudara edilir.
8- Gençler fasık olur.
9- Daha önce yaşamış âlimler cahillikle suçlanır.
10- Tefecilik, faiz aşikâre olur.
11- Bilgin veya âlim denilenlerde, zerre kadar iman olmaz.
12- İslam’a uymak ayıp sayılır.
13- Herkese iyilik eden Müslüman ahmak sayılır.
14- İslam’a uymak, ateşi elde tutmak gibi zor olur.
15- Mescitlerde, toplantılarda fasıkların sesi yükselir.
16- Cihad terk edilir.
17- Bid'atler yayılır.
18- Günaha teşvik artar.
19- İyiliğe mani olunur.
20- Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker kalkar.
22- Komşuluk kötüleşir.
23- Camilerde Kur'an-ı kerim teganni ile okunur.
24- Aşağı kimseler söz sahibi olur.
25- Zararından korunmak için insanlara ikram olunur.
26- Çalgı aletleri çoğalır. Her yerde çalgı çalınır.
27- Anarşi çoğalır.
28- Adam öldürmek çoğalır.
29- Dine uymak, güzel ahlaklı olmak ayıp sayılır.
30- Cansızlar da konuşur


Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vâcip
olur!" buyurmuşlardı. (Yanındakiler "Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?" diye
sordular. Aleyhissalâtu vesselâm saydı:

-Ganimet (yani milli servet fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki
sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir metâ haline gelirse

-Emanet (edilen şeyleri emânet alan kimseler sorumlu ve yetkililer memurlar)
ganimet (malı yerini tutup yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları zaman

-Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telâkki ettikleri zaman.

-Kişi annesinin hukukuna riayet etmeyip kadınına itaat ettiği;

-Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı;

-Mescidlerde (rıza-yı ilâhi gözetmeyen husûmet alış-veriş eğlence ve siyâsiyâta
vs. müteallik) sesler yükseldiği zaman.

-Kavme onların en alçağı (erzel) reis olduğu;

-(Devlet otoritesinin yetersizliği sebebiyle tedhiş ve zulümle insanları sindiren
zorba) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet ettiği;

-(Çeşitli adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildiği;

-İpek (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği;

-(San'at bale konser gibi çeşitli adlar altında; bar gazino dansing ve
salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde)
şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği;

-Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar
ve bahanelerle) hakâret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı (zelzeleyi) yere batışı
(hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (veya gökten taş yağmasını (kazfi)
bekleyin."

Tirmizi Fiten 39 (2211).



__________________________________________________ _________

Ravi: Ebu Hureyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri ipekten daha yumuşak bir rüzgarı Yemen'den gönderir. Bu rüzgar, kalbinde zerre mikter iman bulunan hiç kimseyi hariç tutmadan hepsinin ruhunu kabzeder."

Kaynak: Müslim, İman 185, (117)

Ravi: Enes
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktır."

Kaynak: Müslim, İman 234, (148); Tirmizi, Fiten 35, (2208)

Ravi: Huzeyfe
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüm düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur."

Kaynak: Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melahim 14, (4315)

Ravi: Yahya İbnu Said
Tanım: (Ravi der ki) Bana ulaştığına göre, (kıyamet günü), kulun ilk bakılacak ameli namazdır. Eğer namazı kabul edilirse, geri kalan amellerine bakılır. Eğer namazı kabul edilmezse diğer amellerinin hiçbirine bakılmaz.

Kaynak: Muvatta, Kasru's-Salat 89, (1, 173)

Ravi: Ebu Hureyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü insanlar üç sınıf olarak haşrolunurlar: Yayalar sınıfı; Binekliler sınıfı; Yüzü üstü sürünenler sınıfı." Aleyhissalatu vesselam'a soruldu: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar yüzleri üzerine nasıl yürürler?" Şu cevabı verdiler: "Onları ayakları üzerine yürüten Zat-ı Zülcelal, yüzleri üzerine yürütmeye de kadirdir. Ancak bilesiniz, bu yüzleri üstü yürüyenler, önlerine çıkan her engele, her dikene karşı kendilerini yüzleriyle korumaya çalışırlar."

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Beni İsrail (İsra), 3141

Ravi: Ebu Hureyre
Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlar kıyamet günü öylesine ter akıtırlar ki, bu terler yerin içinde yetmiş zira'lık derinliğe kadar iner ve bu ter (yer üstünde de birikerek insanları konuşamaz hale getirmek üzere ağızlarına) gem vurur ve kulaklarına kadar ulaşır."

Kaynak: Buhari, Rikak 47; Müslim, Cennet 61, (2863)

Peygamber Efendimiz (sav)'in İman ile İlgili Sözleri


Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: "La havle vela kuvvete İlla Billah" (Allah'tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır.) O zaman Allah buyurur ki: "Kulum teslim oldu ve selamet buldu."

(Ramuz el-Ehadis-1, s. 166/3)


Allah'tan başka ilah yoktur, o tektir, şeriksizdir. Arz ve semanın mülkü O'na aittir. Bütün hamdler O'nadır, O herşeye kadirdir." de... Taşlanmış şeytandan Allah'a sığın.

(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, s. 311)


Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!"

(Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et'ime 45, Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11)


Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.

(Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)


"İman, kalben bilip tasdik etme, dil ile söyleyip ikrar etme, beden uzuvlarıyla da amel etmektir."

(Hz. Ali r.a. Kütüb-i Sitte, 16. Cilt , Sf. 492)


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.