![]() |
L'enfant Maudit -Lanetli Çocuk
LEnfant Maudit -LANETLİ ÇOCUK
Balzacın 1837 tarihli LEnfant Maudit adlı romanı Lanetli Çocuk adıyla ilk kez dilimize kazandırıldı. Romanda, 16. yüzyılda zalim, derebeyi bir babanın, karısına ve oğluna yaptığı kötülükler ve hüzünlü bir aşk öyküsü anlatılıyor. LANETLİ ÇOCUK, HONORÉ DE BALZAC, ÇEV. : ORÇUN TURKAY, YKY, 112 SAYFA, 11 TL Lanetli Çocuk, Honoré de Balzacın 1837de basılmış romanı. Özgün adı LEnfant Maudit. Türkçeye ilk kez çevriliyor. Çeviren Orçun Türkay. Lanetli Çocuka bir roman denemez bence; romandan çok bir uzun öyküye benziyor. Bir roman olacak değin oylumlu değil her şeyden önce; kişi kadrosu, olaylar ve çevre sınırlı. 1591de; Fransada iç savaşın sürdüğü, yasaların hiçe sayıldığı bir dönemde, Herouville Kontunun karanlık şatosunda başlar olaylar. Bir kış gecesi, Kontes Jeanne dHerouville, doğum sancılarıyla uyanır. İlk çocuğuna hamiledir. Ancak korku içindedir genç kadın. Çünkü Kont, doğacak çocuğun kendisinden olmadığını düşünmektedir. Zalim bir derebeyidir kocası, “hunhar alnı o uyurken bile korku…” salar çevresine, “Bir çocuk kontun yüzüne dikkatlice baksa, dadısının anlattığı korkunç öykülerdeki çocuk yiyen korkunç devler…” gelir aklına. Derebeyi “infazlarının sertliğiyle ün salmış[tır].” Zorla, korku salarak evlenmiştir Kontesle. Evlilikten yedi ay sonra, Etienné adlı çocukları dünyaya gelir. Ancak Kont, evlilikten yedi ay sonra doğan bu çocuğun, Kontesin önceki sevgilisinden olduğunu düşünmektedir. Lanetli bir çocuk Anne, bu korkuyla doğurur çocuğu. Kont, Etiennei hiç sevmez; “…oğluna duyduğu nefret en ufak ayrıntıda bile kendini belli…” eder; âdeta lanetler onu. Çocuğa olan nefretini, “Şu kollarınızda taşıdığınız canavarın, ne sesini duymak, ne de yüzünü görmek istemiyorum, çünkü o sizin çocuğunuz, benim değil (…) Yeminle Tanrı yarattı demem! Onu iyi saklayın yoksa!” sözleriyle kusar. Narin anne, bir koruyucu melek gibi sarıp sarmalar oğlunu, zalim kocasından uzak tutar, ona sevgiyi, doğanın inceliklerini, ruhun derinliklerindeki yüce duyguları aşılar. “Lanetli çocuk” Etienne, doğanın kucağında, hırstan, toplumsal gailelerden, savaştan ve kavgadan uzak yetişir. Bu bakımdan doğa, bir sığınaktır zulme karşı. Baskı ve şiddetten korkan kişiler, doğaya, aşka ve sanata sığınır Lanetli Çocukta. Balzac, doğayı, aşkı ve kalbi kutsar âdeta yapıtında. Kontese, oğlunu yetiştirme ve koruma konusunda yardım eden, bilge Çıkıkçı Hekim Antoine Beauvouloirdır. Daha sonra ikinci çocuk, Dük Maximilien doğar. Zalim Kont, bu çocuğu sahiplenir. Onu soyunu yürütecek, savaşacak bir şekilde yetiştirir. Etiennein aksine Maximilien, “kitaplara ve yazına karşı kutsal bir korkuyla” büyütülür, çok erken yaşta ata binmeyi, kılıç kullanmayı öğrenir, serttir, kabadır; “herkeste en az babası kadar büyük bir korku uyandırır.” İki çocuk -hatta Kontla Kontes Herouville- aracılığıyla Balzac, ruhla maddeyi, kalple bedeni karşılaştırır âdeta. Şiir, müzik, sanat, doğa, narin duygular ve aşktır Etienne. Maximilen ise kaba güçtür, savaştır, soyluluk gururudur, korkudur, derebeyliktir… Etiennein annesi Düşes Jeanne dHerouville, acılar içinde, oğlunu Çıkıkçı Beauvouloira emanet ederek ölür. Etienne, bundan sonra daha da gömülür yalnızlığına, doğayla özdeşleşir, “bir martı, bir çiçek gibi” yaşar, ruhu daha bir incelir, durulur, yükselir. Balzac, onu yalnızca ruhtan, duygudan oluşmuş bir varlık gibi tasvir eder. Bu bakımdan, anlatıda maddenin, gücün, bedenin önüne ruhu, kalbi koymak ister gibidir. Ruhtan, sevgiden, aşktan ve doğadan yanadır Balzac… Anlatının “Oğul Nasıl Öldü?” başlıklı ikinci bölümü, 1617de başlar. Zalim Kont, artık yetmiş altı yaşındadır. Yaşlanmasına karşın hâlâ savaş ve bağnazlık parlar sararmış gözlerinde. Bir gün Kraldan gelen bir mektupla ikinci oğlu Maximilienin öldürüldüğünü öğrenir. Soyunu yürüteceğine inandığı oğlunun ölümü, yıkar onu. Bu olaydan sonra, ister istemez –soyunu yürütmesi için- lanetlediği ilk oğlu Etiennee ilgi gösterir. Etienne, acır zalim babasına; annesine ve kendisine yaptıklarını affeder, elini öper onun, Nivron Dükü olur. Baba, oğlunun evlenmesini, torun sahibi olmayı istemektedir. Anlatının bundan sonraki bölümünde, bir kahraman daha çıkar karşımıza. Bu, Çıkıkçı Beauvouloirın narin, temiz kalpli ve güzel kızı Gabrielledir. O da Etienne gibi, ince ruhlu, duygusal ve saftır. Çıkıkçı, yalnızca kızı Gabriellein Etiennei mutlu edebileceğini düşünür ve birbirlerini tanıyıp sevmeleri için onu gizlice şatoya yerleştirir. İki genç, bir süre sonra birbirlerini görüp tanışırlar. Aynı ruh inceliğine sahip olduklarından, kısa sürede büyük bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Müzik ve şiir, aşklarının dilidir. Balzacın kalemi aşkı anlattığı bölümlerde adeta coşar, duygusal-şiirsel betimlemelerle süsler öyküsünü. Aşkları beş ay sürer gençlerin. Zalim baba, yine çıkar ortaya. Emir subayı Baron dArtagnon aracılığıyla her şeyi öğrenir. Oğlunun, Gabrielle ile evlenmesine karşı çıkar. Onun soylu biriyle evlenmesini istemektedir. Bu arada emir subayı Baron da Gabriellee tutulur. Genç âşıkları birbirinden ayırmak için yalan uydurur. Ancak Gabrielle, Etiennee her şeyi açıklar. Etienne, zalim babasının kendilerini ayırmasına karşı çıkar. Babasıyla bu konuda tartışır. Zalim baba, çıkan tartışmada oğlunu ve sevdiği kızı öldürür. Zorba, aşkı yok etmiştir. Şiir katına ulaşan dil Özetle, olay örgüsü bu şekilde Lanetli Çocukun. 16. yüzyılda zalim, derebeyi bir babanın, narin, duygu yüklü karısına ve oğluna yaptığı kötülükler ve hüzünlü bir aşk öyküsü anlatılıyor yapıtta… Basit ve düz bir olay örgüsü: Bir yanda zalim derebeyi bir baba, diğer yanda saf/temiz yaradılışlı eşi ile masum genç âşıklar. Bu iki kutup arasında çıkan çatışmanın doğurduğu abartılı olaylar… Bedenle kalbin, güçle sevginin, doğal olanla yapay olan anlamsız yasaların çatışması. Bu çatışmada doğa, bir sığınaktır. Ve âşık öykülerine özgü, masalsı bir kurgu, gerçeği zorlayan kişilikler, olaylar. Anlatının en başarılı yönü, yer yer şiirselleşen dili… Balzacın dili, gerçeği zorlamak pahasına, Etiennei, Gabriellei ve onların aşklarını betimlediği yerlerde şiir katına ulaşıyor kimi kez. Ama karakterler psikolojik derinlikten yoksun. Etienne, Gabrielle, Düşes Jeanne dHerouville, sanki yalnızca ruhtan ibaret birer melek; hırstan, korkudan, nefretten azade kişiler… Zalim Kont ise derebeylik geleneğini, serapa zulüm ve hırsı simgeliyor. Kişileri o denli tek yönlü Balzacın. Zulme, kötülüğe karşı doğaya sığınma ve insanın doğada arı-duru kalacağı düşüncesi, anlatının en dikkat çekici izleği. Ama basit kurgu, abartılı kişiler ve şematik olay örgüsü içinde, bu felsefî tema oldukça yüzeysel kalmış. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.