![]() |
Yazı-El Yazısı
Yazı-El Yazısı
insanların birbirleriyle iletişim kurmak için kullandıkları, dil denen sistemi belli işaretlerle belirleyen ikinci bir sistemdir. Bu tanımı daha da basite indirgersek, "yazı, sözün resimleşmiş biçimidir" diyebiliriz. Buradaki resim sözcüğü elbette bildiğimiz resim anlamında değil, daha çok "şekil-biçim-simge" anlamında kullanılmıştır. Yazı, alfabe denen ve seslerin yerini tutan işaretlerden oluşur (bak. ALFABE). Yazının insanlık tarihinde önemli bir yeri vardır. Bazı uzmanlara, bilginlere göre tarih yazının bulunmasıyla başlar. "Sözler uçar, yazılar kalır" sözü ise batıda çok yaygın olarak kullanılır ve yazının önemini belirtmek için söylenir. Çağdaş gelişmelerle artık sözler de ses kayıt aygıtlarıyla saptanarak saklanabilmektedir, ama bu çok yeni bir olgudur. Yazının kalıcı niteliğinden gelen üstünlüğü 20. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür. Bugün de belge dendiği zaman "yazılı belge" akla gelmektedir. (Ayrıca bak. DİLBİLGİSİ; HİYEROGLİF.) Yazının bugün de geçerli olan kullanım alanı "el yazısı"dır. Hepimiz günlük yaşamımızda az ya da çok yazı yazarız ve bu da çoğunlukla "el yazısı" olur. El yazısı hem bir sanat olarak, hem de başka özellikleri açısından önem taşır. El Yazısı El yazısı, yazı yazmak için kullanılmakla birlikte, sanat olarak matbaanın ve daktilonun bulunuşundan sonra bugün artık pek az uygulama alanı olan bir sanattır. El yazısı yalnızca okunaklı değil, güzel de olmalıdır. "Kaligrafi" güzel yazı yazma sanatıdır. Ama yanlış olarak el yazısı anlamında da kullanılır. Bu sözcük, Yunanca'da "güzellik" anlamına gelen kallos ve "yazıyorum" anlamına gelen grapho sözcüklerinden türetilmiştir. Elle yazılması gereken "resmi" ya da belge niteliğindeki metinler yazılırken, harflerin basılı metinlerde olduğu gibi birbirinden ayrı yazılması uygundur. Burada amaç yazının okunaklı olmasını, bir yanlışlığa yol açmamasını sağlamaktır. El yazısında ise harfler birleştirilir. Dolayısıyla el yazısı kitap harfleriyle yazılan yazıdan daha hızlı ve daha işlektir. Birisine mektup yazdığınız zaman el yazısı kullanırsınız. Okul defterinizin üstüne idinizi özenle yazdığınızda ise kitap harflerini eğlersiniz. İlkokula yeni başlayan, okuma yazma öğre- nen küçük öğrencilere önce kitap harfleriyle yazı yazma öğretilir. Büyük ya da küçük harfler kullanılır. Bir sözcükteki harflerin belli kurallara göre birbirine bağlanarak yazılması kolay olmadığı için el yazısı öğretimine daha sonra geçilir. Çağlar Boyunca El Yazısı El yazısının çeşitli türleri vardır. Batı dünyasında Latin alfabesinin harfleri kullanılır. Latin alfabesiyle yazı yazarken harfler soldan sağa doğru sıralanarak sözcükler oluşturulur. Oysa, Arapça ve Farsça sağdan sola doğru, Çince ise yukarıdan aşağı doğru yazılır. El yazısı daha Romalılar zamanında defter tutma, mektuplaşma ve resmi olmayan metinlerin yazımı'gibi gündelik yazılarda kullanılmaya başlanmıştı. Latin yazısına balmumu ve kurşun tabletler ile papirüslerde rastlanır. Sıradan bir Roma yurttaşı yazı yazmayı bilirdi. Aşağıda 4. yüzyılda yazılmış Latince bir mektuptan alınmış bir satır görülmektedir (Omnibus bonis benignitas tua...): Roma İmparatorluğunun 5. yüzyılda çöküşünden sonra yazı da günlük yaşamın bir parçası olmaktan çıktı. Manastırlarda yaşayan rahip ve rahibeler yazı sanatını sürdürdüler. Daha sonraki çağlarda yazı sanatı yeniden canlanınca, yerel manastırlarda gelişen çeşitli yazı biçimleri çevreye yayıldı. 8,00'de, Batı Avrupa'nın büyük bir bölümü İmparator Şarlman'ın egemenliği altında birleşince, tek tip yazı biçimi ortaya çıktı. Bu güzel yazı biçimine Şarlman'ın onuruna "Karolenj" yazısı dendi: Bu güzel ve okunaklı yazı da zamanla daha karmaşık ve güç okunur bir biçime büründü ve sonunda "gotik" yazı diye bilinen, abartılı ve süslü bir yazı türüne dönüştü: Yaklaşık olarak 1400'de İtalya'da, Floransa kentinde bazı bilginler gotik yazının çok güç okunduğu gerekçesiyle Karolenj yazısını temel alarak yeni bir yazı türü geliştirdi. Bu yazı günümüzde genellikle "italik" (İtalya'ya ilişkin) yazı olarak bilinmektedir: İtalik yazı papa tarafından da benimsendi. Vatikan'dan çıkan bütün yazışmalarla resmi belgelerde bu yazının kullanılması uygun görüldü. Rönesans'ın etkisiyle italik yazı İtalya' dan İspanya'ya, Fransa'ya ve Batı Avrupa nın öbür ülkelerine yayıldı. İngiltere'de 16. yüzyılın ilk yarısında, genel olarak kullanılan gotik yazıya "sekreter" yazısı deniyordu. Aşağıda Kral VIII. Henry'nin yazdığı bir mektuptan alınmış bir satır görüyorsunuz: İngiltere'de Kraliçe I. Elizabeth döneminde öğretilmeye başlanan italik yazı 16. yüzyıldan sonra hızla yaygınlaştı. Bu dönemde kitap basımının yayılmasıyla el yazısı bazı değişikliklere uğradı. Artık manastırlarda kitapların el yazısıyla yazılmaları gerekmiyordu. Bu yüzden kendilerine geçim kaynağı arayan manastırlardaki yazıcılar başkalarına yazı yazmayı öğretmeye başladılar. Okuryazarlığın önemi anlaşıldığından, bir yandan da çocuklara okuma yazma öğretiliyordu. Yavaş yavaş her kesimden insan yazmayı öğrendi. Zamanla basılmış kitaplar elyazması kitapların yerini alınca el yazısı da daha işlek, daha hızlı ve daha bozuk bir görünüm aldı. Günümüzde, el yazısı 15. ve 16. yüzyılda ustaların geliştirdikleri el yazısı biçimlerine hemen hemen hiçbir benzerlik göstermemektedir. Türkçe'de ise birçok yazı değişikliği olmuştur. Türkler yazıyı Göktürk, Uygur, Arap yazısı kökenli Türk alfabeleriyle ve son olarak da Latin yazısı örnek alınarak oluşturulan yeni Türk alfabesiyle yazmışlardır |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.