ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kitap Özetleri (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=654)
-   -   Eski Hastalık Özeti Reşat Nuri Güntekin (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1024051)

Prof. Dr. Sinsi 11-03-2012 11:44 PM

Eski Hastalık Özeti Reşat Nuri Güntekin
 
ROMANIN KONUSU:
Eski Hastalık, toplum içinde bulunmak istememe ve eğer toplum içinde bulunuyorsa sessiz kalma hastalığı bulunan Züleyhanın, İçel vilâyetinin Gölyüzü adlı bir çiftliğinde eski derebeyi torunlarından kocası Yusuf ile birlikte Taşucu vapuru ile bu çiftliğe yapılan uzun deniz seyahati, bu seyahatte ve çiftlikte geçen Yusuf ile Züleyhanın hayatını konu edinmiştir.

ROMANIN ÖZETİ:
Züleyhanın çocukluğu İstanbulda geçmişti. Annesi ölmüştü. Babası Ali Osman Bey askerdi.
Züleyha babasını tanımaya vakit bulamamıştı. Birkaç senede bir İstanbula uğrar, yirmi otuz gün ailesinin yanında kaldıktan sonra, tekrar kıtasına dönerdi. Yusuf ise Ali Osman Beyin askeriydi. Onunla birçok kere muharebelere katılmıştır. Yusuf daha sonra belediye reisliğine kadar yükselmiştir. Yusuf annesi Enise Hanım ile birlikte Gölyüzü çiftliğinde yaşamaktadır.
Züleyha, Yusufu babası sayesinde tanımıştı. Bir gün Ali Osman Bey kızına mektubunda: “İstanbuldan hareketini bana telgrafla bildir. Seni, Yenice istasyonunda beklemeye gelirim. Oradan beraberce Silifkeye gideriz.”. Ancak Ali Osman Bey yoğun işlerinden dolayı istasyona Yusufu kızını Silifkeye götürmesi için göndermişti. Bu sayede Yusuf ile Züleyha Yenice istasyonunda tanışmışlardı.
Züleyha, Gölyüzü çiftliğine gittikten bir süre sonra babası Ali Osman Bey de geldi. Bu çiftlikte Yusuf annesi Enise Hanım ile birlikte yaşıyordu. Çiftlikte geçen günler boyunca Züleyha ile Yusuf birbirlerini sevmişlerdi. Enise Hanım da Züleyhayı oğluna gelin olarak beğenmişti. Oğlunun Züleyha ile evlenmesini istiyordu. Nitekim, Ali Osman Bey de razı olunca Züleyha ile Yusuf müthiş bir düğünle evlenmişlerdi. Çift, evlendikten sonra aralarında hep soğukluk olmuştu. Zaten hasta olan Ali Osman Bey bir müddet sonra ölmüştü. Züleyha iyice çöktü. Yusuf karısındaki melânkolinin gittikçe arttığını gördükçe üzülüyordu. Ayrıca Züleyha, Yusufun sık sık belediye işlerinden konuşmasından rahatsız oluyordu. Yusufun bu belediye politikası davaları aralarını şiddetle açmıştı. Züleyha kocasına karşı tenkitlerde çok sert davranıyordu. Günün birinde Züleyha, Yusufa ayrılmalarını teklif etti. Yusuf da bunu kabul edince mahkeme bir yıl sonra resmî olmak üzere ayrılmalarına karar vermişti. Ama onlar hâlâ karı kocaydılar.
Züleyha İstanbula dayısının yanına gitti. Burada tanınmış tüccarlardan birinin oğlu ile tanışmıştı. Bu genç ile Alemdağına giderken trafik kazası geçirdi. Züleyha yaralı halde hastahanede yatarken gazeteler olayı resimlerle beraber isimleri de yazarak ortaya koymuştu. Yaralı kadına bütün arkadaşları ziyarete geliyordu. O bu durumdan sıkılıyordu. Ziyarete gelenlerin hemen gitmesi için ağır hasta numaraları yapıyordu.
Yusuf bu kaza olayını öğrenir öğrenmez hastahaneye gitti. Ne de olsa eski karısıydı. Fakat resmî olarak evliydiler. Mahkemenin verdiği bir yıllık süre dolmamıştı. Yusuf karısının tedavisi için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmaması için doktorlara emirler veriyordu. Züleyhayı Gölyüzüne götürmek istiyordu. Uzun bir deniz seyahatinin karısının sıhhati için iyi olacağını düşünüyordu. Taşucu, Akdeniz kıyılarında işleyen küçük bir yük vapuru idi. Yusuf bu vapurla Züleyhayı Silifkeye on beş günlük bir deniz yolculuğu ile götürmeyi plânlamıştı. Züleyha kocasının bu isteğine razı olmuştu. Ancak Züleyhanın hastahaneden çıkmaması gerekiyordu. Yusuf buna karşı çıkarak, karısını kucakladığı gibi Taşucuna götürdü. Geminin, bir bacağı takma olan ihtiyar bir kaptanı vardı. Ayrıca güvertede beyaz bıyıklı, fakir kıyafetli bir ihtiyar daha bulunuyordu. Bu ihtiyar, geminin hususi doktoru Emin Bey idi. Züleyha bu halde bir insanın çalışmasına hayret etti. Vapur, Sirkeci açıklarında bir şamandıraya bağlı idi. Artık Gölyüzüne uzun bir deniz seyahati başlamıştı.
Yusufun bu seyahati yapmasının asıl amacı zaten soğuk bir insan olan Züleyhanın yeni kasabalar, yeni insanlar görmesini sağlamaktı. Nitekim istedikleri yerde duruyorlar, durdukları yerleri geziyorlardı. Taşucu gemisi ile Tekirdağdan başlamak üzere, Marmaranın büyük küçük hemen hemen bütün iskelelerine uğradılar. Marmara bittikten sonra Çanakkale Boğazına girilmişti. Çanakkalede muharebe yerlerini bir gün boyunca gezdiler. Yusuf, Züleyhaya Ali Osman Bey ile muharebede yaralandıkları yeri gösterdi. Züleyha bunlardan etkilenmişti.
Doktor Emin Bey fazla yaşlı olduğu için yolculuk ona yaramıyordu. Yolculuk sırasında hastalandı ve bu hastalığın sonucunda vefat etti. Züleyha onu sonradan çok sevmişti. Hatta ölünce ağladı. Taşucu gemisinin tayfasını Midilli, Sakız, Girit gibi adalardan gelen düşkünler oluşturuyordu. Bu düşkünler geminin eğlencelerini de düzenliyorlardı. Gemi artık Silifkeye ulaşmıştı.
Bu seyahat sonucunda, Yusuf Züleyhayı hiç bu kadar konuşurken görmemişti. Belki de bu deniz seyahati amacına ulaşmıştı. Resmî olarak ayrılmaları için iki ay kalmasına rağmen Züleyha ile Yusufun arası hiç bu kadar yakın olmamıştı. Yusuf ayrılmalarına rağmen Züleyhanın hemen iyileşmesi için niçin bu deniz seyahatini yapmıştı ve resmî olarak ayrılma süreleri gelene kadar Züleyhanın Gölyüzünde kalmasını istemişi. Yusuf buna cevap olarak, Züleyhaya babasının askerlikte kendisine yaptığı iyilikleri ve fedakârlıkları söyledi.
Züleyha, çok sevdiği Gölyüzünde son günlerini yaşıyordu. Züleyhanın ayrılma vakti gelmişti. Yusuf ile birlikte Mersin istasyonuna gittiler. Züleyha asla unutamayacağı deniz seyahati için Yusufa teşekkür etti. İstasyonda konuşurlarken ekspres gelmişti. Züleyha büyük bir üzüntüyle Yusuf ile vedalaşarak Mersinden ayrıldı.

ROMANIN ANA FİKRİ:
Hayata küsmüş ve hasta olan insanları kazanmaya çalışalım. Her insan gibi onların da iletişime ihtiyaçları vardır.

ROMANDAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Züleyha: Konuşmayı sevmeyen ve kalabalık bir yerde bulunmak istemeyen, iyi eğitim görmüş, kültürlü bir insandır. Yusufun üç yıl süre boyunca karısı olmuştur.
Yusuf: Her bulunduğu yerin hakim ve sahibi kesilmek isteğinde bir erkekti. Sadece uşak, hizmetçiler değil, şahsiyet sahibi, belli başlı birtakım insanlar da ona itaat ederlerdi. Züleyhanın kocasıdır.
Ali Osman Bey: Züleyhanın babasıdır. Birçok muharebede komutanlık yapmıştır. Ailesini işinden dolayı çok az görürdü. Fedakâr bir askerdir.
Enise Hanım: Yusufun annesidir. Çiftlikte sade bir hayat yaşayan, geleneklere bağlı bir kadındır.

ROMAN HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Romanda birçok kişi, olay ve yer tasvir edilmiştir. Gemiyle yapılan yolculuk sırasında Yusuf ile Züleyhanın ziyaret ettikleri yerler de anlatıldığı için bir gezi yazısı özelliği de taşımaktadır. Olaylarda ayrıntılara da önem verilmiştir.

ROMANIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:

REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956)
Çağdaş Türk edebiyatının oluşumunun öncülerinden olan Reşat Nuri Güntekin, roman, öykü ve oyunlarında toplumun farklı kesimlerinin sorunlarını dile getirmiş; yapıtlarıyla geniş kitlelere ulaşabilmiş biridir. Yarattığı etkileyici duyarlık evreniyle; toplumun moral değerlerinin gelişmesinde, yetişmekte olan yeni kuşakların duygu ve düşünce dünyalarının zenginleşmesinde yönlendirici olmuştur.
Reşat Nuri, 25 Kasım 1889′da İstanbulda doğdu. Babası askerî doktor Nuri Beydir. İlköğrenimini Çanakkale İptidai Mektebinde yaptı. Çanakkale İdadisinde bir buçuk yıl okuduktan sonra, bir süre İzmir Frereler Okuluna devam etti. Buradan tasdikname ile ayrıldı, sınavla girdiği İstanbul Darülfünun (Üniversitesi) Edebiyat Fakültesinde yüksek öğrenimini tamamladı (1912). Bursa Sultanîsinde Fransızca öğretmenliği yaptı (1913). İstanbul Vefa ve Erenköy liselerindeki müdürlüğü sonrası (1916-1919); Kabataş, Galatasaray, İstanbul Erkek liseleriyle; Çamlıca ve Erenköy Kız liselerinde Türkçe, edebiyat, felsefe, eğitbilim, Fransızca dersleri okuttu (1919-1931). Millî Eğitim müfettişi oldu (1931-39). Bir dönem Çanakkale milletvekili seçildi (1939-43). Millî Eğitim başmüfettişliği (1947); Paris Kültür Ateşeliği ve öğrenci müfettişliği görevlerinde bulundu (1950). Ateşeliği sırasında, UNESCOda Türkiye temsilciliği yaptı. Emekli olduktan sonra (1954), İstanbul Şehir Tiyatrolarında edebi kurul üyeliğine getirildi. Kanser tedavisi için Londraya gitti. 7 Aralık 1956′da burada öldü. Karacaahmet Mezarlığına gömüldü.

Başlıca Yapıtları:

- Yeşil Gece
- Çalıkuşu
- Damga
- Eski Hastalık
- Yaprak Dökümü
- Kavak Yelleri
- Yaban
- Kavak Yelleri

Prof. Dr. Sinsi 11-03-2012 11:44 PM

Eski Hastalık Özeti Reşat Nuri Güntekin
 
1.KİTABIN KONUSU
Farklı kültürler çerçevesinde yetişmiş iki insanın hayatlarını birleştirmeleri sonucunda meydana gelen mutsuz bir evlilik; aşk, tutku, sadakat ve vefa kavramları çevresinde dönen olaylar kitabın konusunu teşkil etmektedir.

2. KİTABIN ÖZETİ
Züleyha, küçük yaştan itibaren annesiyle birlikte İstanbulda yaşayan bir kızdır. Batı kültürünün yaşam tarzında büyüyen ve eğitimini bu yabancı okullarda tamamlayan Züleyhanın babası Ali Osman Bey, subay olup bu yıllarda Anadolunun düşman işgalinden kurtulması için Millî Mücadeleye katılır. Züleyhanın İstanbulda geçirdiği yıllar aynı zamanda İstanbulun düşman işgali altında olduğu yıllardır. Bu sebeple batı kültürünün etkisi burada yaygın olarak görülmekte ve İstanbul sosyetesi de bu yaşam tarzına ayak uydurmaya çalışmaktadır. Züleyha, dayısı Şevki Beyin tanınmış kişilerden olması sebebi ile bu yaşantıdan uzak değildir hatta bu yaşayış biçiminin yaygın olması için uğraş verenlerden birisidir. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Millî Mücadele sona erer ve Ali Osman Bey, İstanbula geri döner. Fakat burada kalıcı değildir ve görevi gereği Anadoluya geri dönmesi gerekmektedir. Bu sefer ailesinden ayrı kalmak istemeyen Ali Osman Bey, ailesinin de kendisiyle birlikte gelmesini ister. Züleyha, tahsilini bahane ederek bir süre İstanbulda kalmayı başarır fakat ilerleyen zamanlarda babasının ısrarlarına daha fazla dayanamayarak tahsilin yarım bırakır ve ailesinin yanına geri döner. Burasını kendisine bir zindan olarak gören Züleyha, bir süre kendisini odasına kapatır ve kimseyle konuşmaz. Yerli halka yaptığı kibirli tutumlarına ve onları hor görmesine rağmen buradaki insanların ona saygı gösterip samimî ve içten davranmalarına bir süre sonra alışır ve insan içine çıkmaya başlar. Baba sevgisine hasret olan Züleyha, artık vaktinin çoğunu babasıyla birlikte geçirmekte ve onun yaptığı kahramanlıkları, halkın onu ne kadar sevdiğini öğrenmekte ve babasıyla gurur duymaktadır. Bu süreç içimde babasının emir subaylığını yapmış olan ve babasının askerden ayrıldıktan sonra da görev yaptığı yerde yaşayan, buraların hatırı sayılır kişilerinden genç Yusuf ile tanışır. Yusuf, Ali Osman Beye karşı gayet saygılı be savaş esnasında onunla omuz omuza çarpışmış Ali Osman Bey yaralandığında onu sırtında taşıyarak hayatını kurtarmış olan bir gençtir. Babası erken yaşta vefat edince babasından kalan çiftlik ve tarlalara bakmak onun sorumluluğu altına girmiştir. Dürüst ve içten tavırlarıyla Züleyhanın hemen ilgisini çeken bu genç, Ali Osman Beyin kızı olduğu gerekçesiyle Züleyha ile aynı ortamda bulunmaktan dahi kaçınır. Bu zaman zarfında Züleyhanın annesi vefat eder. Artık İstanbula dönme umudunu tamamen yitiren Züleyhayı babası ile Yusufun annesi olan Nefise Hanım teselli eder. Özellikle Züleyhayı kızı gibi gören Nefise Hanım, Züleyha için bir dayanak olmuştur. Uzunca bir müddet kendine gelemeyen Züleyhanın içinde bulunduğu bu psikolojik durum sona erince kendisini dünyadaki hiçbir şeyin mutlu edemeyeceğini her şeyin aslında boş olduğunu düşünmeye başlar. Daha sonra babasının da isteği üzerine Yusuf ile evlenir. Farklı dünyaların temsilcileri olan Yusuf ile Züleyhanın evliliği Züleyhanın farklı tutum ve yaklaşımları sebebi ile çekilmez bir hâl alır. Züleyhanın amacı; kendince modern çağın gereklerine göre kocasının davranışlarını değiştirmektir. Fakat bunu yaparken kalp kırıcı hırçın e söz dinlemeyen tavırlarını ortaya koymakta, eş durumundaki insanların samimiyetini asla göstermemektedir. Varlıklı bir ailenin oğlu olan Yusuf ise, hükmetmeye alışmış modern öğretim hayatına rağmen bu yaşam tarzını benimsememiş, dürüstlük ve sadakat kavramlarından asla taviz vermeyen bir şahıstır. Karısının bu tutum ve davranışlarına bir anlam veremeyen fakat ona karşı olan saygısından sesini çıkarmayan Yusuf aslında eşini çok sevmekte fakat bu sevginin karşılığını göremediği için yakınmaktadır. Züleyha, yaptığı evliliğin sadece bir mantık evliliği, aşk, sevgi gibi kavramların ise romantik edebiyattan kalma eski bir hastalık olduğunu düşünmekte ve davranışlarını da bu çerçeve içinde sürdürmektedir. Bu sıralarda Ali Osman Bey de vefat etmiş ve Züleyhayı kocasından başka burada tutacak hiçbir bağ kalmamıştır. Kocası ile yaptığı bir tartışmada evliliklerinin zaten böyle devam edemeyeceğini ve boşanmak istediğini belirtir. Bunun üzerine mahkemeye başvurulur. Mahkeme, boşama belgesinin bir yıl sonra verileceğini aralarındaki bu durumun bir yıl daha devam edeceğini ilan eder. Bu karar üzerine tekrar İstanbula dönen Züleyha, dayısı Şevket Beyin de teşviki ile eski hızlı yaşantısına geri döner. Bir gece yabancı bir erkekle geçirdiği trafik kazasını yaralı olarak atlatan Züleyhanın bu durumu gazetelere birinci sayfadan girer ve tüm İstanbul sosyetesi bu durumu konuşur. Dayısı tanınmış bir şahsiyet olduğundan bu skandalın kendisinin itibarını sarsacağından korkarak apar topar İzmire yerleşir. Bu esnada Züleyha hala hastahanede kalmakta ve içinde bulunduğu bu utanç verici durumdan nasıl kurtulacağını bir daha arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacağını düşünür. Tüm bunların yanı sıra artık İstanbulda kimsesi de kalmamıştır.
Züleyha, hastaneden kendisini birisinin almaya geldiğini öğrendiğinde şaşırır. Hatta bu kişinin Yusuf olduğunu öğrenince küçük bir şok geçirir. Artık eş durumunda olmamalarına rağmen Yusuf, İstanbula gelerek Züleyhayı hastahaneden alır ve özel bir vapurla Gölyüzüne geri dönmek için yolculuğa çıkarlar. Yolculuk esnasında Yusuf, Züleyhanın rahat etmesi için elinden gelen her şeyi yapar. Hatta yol üzerindeki tüm sahil kasabalarına uğrayarak Züleyhaya buraları gezdirir. Bu vapur yolculuğunda evli oldukları zamanlara göre daha bir mutlu ve anlaşma içinde görünen Züleyha ile Yusuf arasında her ikisinin de birbirinden saklamaya çalıştıkları bir yakınlaşma göze çarpar. Nihayetinde Gölyüzüne ulaşırlar ve burada Züleyha, Nefise Hanım tarafından sanki hiçbir şey olmamış gibi karşılanır. Bu durum Züleyhanın dikkatinden kaçmaz ama Nefise Hanımdan bu olay karşısında utandığı için hiçbir şey diyemez. Ardan birkaç ay geçtikten sonra Yusuf elinde mahkeme kararı ile eve döner. Kararda verilen bir yıllık müddetin dolduğu artık tamamen özgür iki insan oldukları ve bununla birlikte Yusufun bir miktar nafaka ödemesi gerektiği belirtilmektedir. Züleyha, bu kararı duyunca artık burada duramayacağına karar verir ve İstanbula geri dönmek ister. İstasyonda kendisini İstanbula götürecek olan treni beklerken Yusufa kendisini niçin hastahaneden aldığını bunca rezilliği temizlemek için uğraştığını ve tüm bunlara kendisine yüz vermeyen birisi için neden katlandığını sorar. Yusuf ise tüm bunları yapmasının tek sebebinin Ali Osman Beyin adının lekelenmesine gönlünün razı olmadığını, yaptığı her şeyin Ali Osman Beye karşı duyduğu saygıdan dolayı olduğunu belirtir. Bunun üzerine Züleyha gözyaşları içinde trenine biner ve yola koyulur.

3. KİTABIN ANA FİKRİ
İnsan ilişkilerindeki en önemli husus karşılıklı sevgi ve saygıdır. Tüm bunların ötesinde eğer ilişki içinde bulunduğumuz kişi hayat arkadaşımız ise bu bağların daha da kuvvetlendirmemiz ve bunların yanı sıra aşk, sadakat ve vefa kavramlarını da benimsememiz gerekir.

4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
OLAYLAR
Kitaptaki olaylar çok iyi kurgulanmakla beraber yapılan tasvirlerle daha da kuvvetlendirilmiş, olayda gerçek dışı diye nitelendirebileceğimiz hiçbir öğeye yer verilmemiştir. Olaylar abartısız olarak anlatılmıştır.
ŞAHISLAR
ZÜLEYHA: Çevresindeki kişilerden ve olaylardan kolaylıkla etkilenebilen, yabancı okullarda aldığı eğitim sebebiyle bu yaşam tarzını benimsemiş birisidir. Bu özelliğini kullanarak insanlar üzerinde otorite kurmaya çalışır ve yersiz gururu nedeniyle karşılıklı ilişkilerde başarısızdır.
YUSUF: Avrupada bir süre yaşamasına rağmen bu yaşam tarzını benimsemeyen ve Millî Mücadele yıllarında özellikle Fransızlara karşı Ali Osman Bey ile birlikte çarpışan bir gençtir. Ali Osman Beyi çok sever ve onu babası yerine görür. Gelenek ve âdetlerine oldukça bağlı olan Yusuf, Züleyhayı çok sever fakat bu sevgisinin karşılığını göremediğinden sadece Ali Osman Beye duyduğu saygıdan dolayı kızını bu utanç verici durumdan kurtarır.
ALİ OSMAN BEY: Memleketini ve insanları çok seven buna karşılık halkın saygısını kazanmış bir komutandır. Savaş esnasında ailesiyle birlikte olamaz fakat savaştan sonra ailesini bir arada tutmak ister. Kızı Züleyhanın modernleşmek görüntüsü altında insani duygulardan uzaklaşmasına engel olmak ister.

5. KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kitap konusu ve olayları itibarıyla oldukça sürükleyici, bilgilendirici ve düşündürürcü olup Reşat Nuri GÜNTEKİNin ustaca kaleme aldığı bir eser niteliğindedir. Bütün arkadaşlarıma tavsiye ederim.

6. KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
Reşat Nuri GÜNTEKİN, 1889da İstanbulda doğdu. Edebiyat Fakültesini bitirdi. Liselerde öğretmenlik, müdürlük, Millî Eğitim Müfettişliği, Paris Kültür Ataşeliği yaptı. UNESCOda Türkiyeyi temsil etti. Romanları, hikâyeleri, tiyatro eserlerinin yanı sıra çeşitli çevirileri de vardır.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.