ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bayanlara Özel (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=393)
-   -   Modanın Tarihi Hakkında (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=1018297)

Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:10 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 
Modanın Tarihi

Charlie Chaplinin “Modern Zamanlar” filminin birçok kişinin etkisinden kurtulamadığı bir başyapıt olduğu kesin… Böyle düşünenler bilir; ekranda beliren jeneriğin ardından koca bir saat, modern zamanlara ait yeni bir günün başladığını haber verir. Bu, her şeye farklı bakış açısı, eski kuralları yıkmak ve yeni şeyler üretmek yalnızca beyazperdeden verilen mesajlar değildi. Pierre-Auguste Renoir, Claude Monet ve Gustave Courbet gibi sanatçılar da eserlerinde modern zamanları simgeleyen öğeler kullandılar.

Gustave Courbetnin “Bonjour Monsieur” (1854) adlı eserinde iki şehir beyefendisinin bir köylüyle karşılaşması ve Claude Monetnin “La Gare St Lazare” (1877) yapıtındaki Parisin ana istasyonlarından birinde bir buhar makinesinin gelişi ise bu dönemin başarılı simgelerindendi.
Pierre-Auguste Renoirun “Le Bal au Moulin de la Galette” (1876) eserinde dışarıda bir şeyler içip dansederek güneşin tadının çıkarıldığı bir tablo var.. Ki bu, bugün de rahatlıkla tanık olunabilecek bir sahne… 18.yyın sonların doğru “Moulin Rouge” tiyatrosunun Paristeki sosyal hayatı nasıl da değiştirmiş olduğunu hatırlamak lazım.. Günümüzün “görmek” ve “görülmek” için gidilen gece klupleri tam da o günlere dayanıyor aslında!

Kapılarını 6 Ekim 1889da açan Moulin Rouge, bu iki amaç için gidilen ilk yermiş.. O dönemler güzel kavramının en çok arzulandığı dönemlerdi. Adından anlaşıldığı gibi; “La Belle Epoque”..
Moda ise bu dönemlerde toplumda bir statü sembolü olarak kullanılıyordu. Charles Frederick Worth, moda dünyasına kişiliğini katmasıyla ilk “ünlü moda tasarımcısı” unvanını almış oldu (1858). Daha önceleri moda, adeta kadınların terzilerine kıyafetlerini tasarlatmalarıyla isimsiz ve imzasız bir kavramdı.. Daha sonraları Worthun pahalı tasarımları, tıpkı günümüzde olduğu gibi, paraca gücü yetmeyenler için taklit edilmeye başlandı.

Fransanın ünlü Lyon şehrinden aldığı ipek kumaşları kullanan Worth, bu şehirde Bucol ve Sfate Et Combier gibi önemli ipek fabrikaları kurulmasını sağladı. 1830da Fransız terzi Barthelemy Thimonnierin dikiş makinesini keşfetmesinden sonra ise, Isaac Merrit Singerin üzerinde yaptığı birtakım değişikliklerle, bu buluş mükemmel bir makine haline getirildi. Singer, 1851 yılından beri de dünyanın en popüler dikiş makinesi unvanını elden bırakmıyor. Hatta dikiş dikmeyi bilmediğim halde cazibesine ve yaratabildiklerine (en çok da Tayvanlı arkadaşım Viviena) kanıp benim de bir Singer dikiş makinesi almışlığım vardır… O dönemde insanlar benim gibi bilmeden değil de kullanmasını bilerek dikiş makinesi aldıkları için, evlerinde kendilerine yeni kıyafetler dikmeye başlamışlardı. Bu gelişmeler, moda alanındaki iş hacmini genişleterek “tasarımcı”figürünün genişlemesine yardımcı oldu.
Tüm bu yenilik ve modernlik simgeleri dekoratif sanatlarda “Art Nouveau” sanat akımıyla kendini gösterdi. Bu dönemde cam sanatçısı Rene Lalique ve mücevher tasarımcısı Maison Vever gibi sanatçıların eserleri bu akımın simgeleriydi.
O dönemlerde İngilterede, sanatçı William Morris tarafından “Arts&Crafts” hareketi başlamıştı. Günümüzün vazgeçilmez “Department Store” anlayışının da doğuşu bugünlere dek geliyor.. Londranın ünlü department storelarından “Liberty” de o dönemlerde açılmıştı. Modern konseptler, sanatın günlük yaşamda önemli bir yere sahip oluşu, Londra dışında da Charles Rennie Mackintosh gibi sanatçılar tarafından da öne çıkarıldı.
Ve Parisin uluslar arası tasarım ve endüstriyel yeniliklerde ilk sıraya oturmasıyla yeni bir yüzyıl ve 1900ler başladı. “Art Nouveau” Fransada doğduğuna göre, bu ülke yeni ve moderni tüm dünyaya sunmalıydı.
Bu akımları Hollanda doğumlu sanat akımı De Stijl ve ardından 1920lerde Almanyada doğan Bauhaus akımı izledi. Bir başka önemli akım ise 1903 yılında Koloman Moser ve Josef Hoffman tarafından kurulan “Weiner Werkstatten” akımıydı. Ana fikir, Art Nouveau akımının karmaşık ve dekoratif tarzının sadeleştirilmesiydi.
Moda dünyasında ise 1905 yılında bir Fransız çıkıp kendi modaevini kurarak kadınların korseden kurtulmasına yardım etti. Bu Fransız daha önceki yazılarımdan birinde ilk parfümü Parfums de Rosine adıyla sunduğunu söylediğim Paul Poiretden başkası değildi. Oryantalizme olan ilgisiyle Doğuya özgü kumaşları ve desenleri tasarımlarında kullanarak egzotik bir duygu yakalamaya çalışan Poiret ayrıca kadınların çorap ve sütyen kullanmaya başlamalarında da önemli bir rol oynadı.
O dönemde insanlar hayattan keyif almak için kendilerine zaman ayırıyor ve daha iyi bir hayat yaşamak için para harcamaktan çekinmiyordu. Ancak 1914 yılında Avrupada başlayan Birinci Dünya Savaşı ile bir devir tamamen bitti ve İkinci Dünya Savaşına kadar yaşanacak olan yeni devir başlamış oldu..


Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:10 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 


Modanın tarihine uzun bir yolculuk

Alexandre Vassiliev'in Avrupa'nın soylu ve ünlü kişilerine ait giysilerinden oluşan sergisi, Beymen ve Sakıp Sabancı Müzesi işbirliğiyle açılıyor
Emirgan'daki Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi modanın üç asırlık tarihine ev sahipliği yapıyor. Beymen ve Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi işbirliğiyle 12 Mayıs-15 Ağustos tarihleri arasında izlenebilecek olan "Paris-St. Petersburg, Alexandre Vassiliev Koleksiyonu'ndan Avrupa modasının üç yüzyılı" sergisi modaya, tarihe ve tasarıma ilgisi olan herkesi modanın tarihinde yolculuğa çıkaracak. Moskova'da Bolşoy Tiyatrosu olmak üzere Fransa, İngiltere, Amerika, İtalya, Japonya ve Türkiye gibi pek çok ülkede bale, opera ve tiyatronun kostüm tasarımını yapan moda tarihçisi Vassiliev'in bu sergisi daha önce dünyanın pek çok ünlü müzesinde de sergilenmişti. Moskovalı sanatçı bir aileden gelen Vassiliev'in koleksiyonu, Avrupa'nın çeşitli hanedanlarına mensup kişiler ve ünlü sahne sanatçılarına ait giysilerden oluşuyor. Sergide Rusya ve Avrupa modasının tarihi ve hikayeleri Türk moda meraklıları için anlatılacak. Ayrıca dönemin Avrupa modasını yansıtan ve Beymen ekibinin de kurgu çalışmalarına destek verdiği yaklaşık 150 elbise ve 300 aksesuar sergilenecek.

GİYSİLERİN DİLİ
Giyim tarihsel gelişim çizgisi içinde, milletlerin geçirdiği sosyal ve kültürel değişimlerin yansıdığı en belirgin alanlardan biri olmuştur. Bu nedenle uzun zamandır tüm dünyadaki büyük sanat müzelerinin repertuvarına giriyor. Öyle ki Giorgio Armani, Issey Miyake, Vivienne Westwood gibi ünlü tasarımcıların eserleri, New York Guuenheim, Londra Royal Academy, Victoria and Albert ve Paris müzelerinde yerlerini alıyor. Aynı doğrultuda Emirgan Atlı Köşk'te açılacak olan serginin yanı sıra, koleksiyonun bazı parçalarını Beymen'in Nişantaşı mağazasında görebilme şansına sahipsiniz.
Ece Koçal

Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:10 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 
Barınma, beslenme ve giyim insanların temel gereksinimidir. Giyinmeye duyulan gereksinimin eski çağlarda, insanların vücutlarını doğanın etkilerinden koruma düşüncesinden doğmuştur. Dünyada insanlar dışında bütün canlıların dış etkenlerden korunması için değişik korunma etkenlere sahiptirler. Örneğin Ayılarda Post olduğu gibi.
İnsanların güzel görünme ve dikkatleri üzerine çekme arzu ve istekleri, daha iyi ve daha güzeli arama çabaları ile iyi giyim deyimi ortaya çıkmıştır.
Daha iyi ve güzeli arama duygusu, yıpranan, eskiyen giysinin yerine aynısını değil de farklısını edinme isteği ile moda olayı başlamıştır. Modanın tarihi ve tarihçesi İnsanoğlu, örtünmek değil de giyinmek istediği anda belki de bilinçsizce de olsa moda kavramını yaratmış oluyordu aslında moda da amaç giysinin ille de yararlı ve gerekli olması değil farklı olmasıdır. Yani temel de ısınmak veya korunmak için modaya ihtiyacımız yoktur. Ama insanoğlunun güzel ve çekici olmaya, kişiliğine ve stiline giydiği şeylerle belirtmeye olan ihtiyacını moda karşılar. Moda, genelde sanayi sonrası çağa özgü bir olgu olarak düşünülse de gerçekte çok eskilere dayanır. İnsanların yaşama tanıklık eden belgeler ve kalıntılar yaşamın bir moda sergisine benzediğini göstermektedir. Modayı konu alan eserlerin büyük bir bölümü giyimi, her şeyden önce de kadının giyimini işlerler . karikatüristlerin ele aldıkları bir konudur; yeni bir modanın çıktığını gören kadın, kocasına “ GİYECEK HİÇ BİR ŞEYİ” olmadığını söyler. İktisatçıların olduğu gibi kamuoyunun gözün dede moda büyük ölçüde “ kadınca bir gariplik” tir. Aralıksız biçimde yenilendikleri için hep canlı kalan bütün bir mesleki etkinlik insan ilişkilileri, efsane ve kuşkusuz büyük mali çıkarlar dünyası yaratan da moda olmuştur. Ne var ki moda, kadının örtünmesi yada soyunması ile sınırlanmaz. Doğrusu, moda toplumsal yaşamın her alanına karışır. Günümüzde, beslenmeden konuta, otomobillerde ilaçlara, şarkılardan tatil tasarılarına varıncaya kadar, bütün tüketim davranışları modanın damgasını taşır. Giyside moda, moda kavramının kucakladığı bütün içinde çok küçük yer kaplar. Geleneksel toplumlarda moda yoktur. Giysiler belirli rolleri belirtir; herkes kendi yaşına, cinsiyetine, toplum içindeki durumuna, işine uygun olanı giyer. Olabilecek değişiklikler son derece önemsizdir. Kişisel yorumlarda bütünü sürekliliğini bozmaz. Moda, gerçek anlamda, ancak değişmeye inanan, değişme yoluna girmiş toplumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle de bir yandan ekonomiye bir yandan da toplumsal yapıya sıkı sıkıya, ama hareketli ( değişken ) biçimde bağlıdır. Uzun zaman boyunca, moda nüfusu ancak çok küçük bir bölümünü ilgilendiren bir olgu olarak kalmış, seçkinlere özgü olmuştur.
Moda, toplumların, geleneklerin, olayların bir büyülü aynasıdır. Savaşlar, barışlar, buluşlar, sanat olayları modayı her açıdan etkilemiştir. Döşemelik kumaştan ev eşyalarına, mücevherlerden parfüme, otomobilden televizyona, şarkılardan romanlara kadar her şeyin ayrı modası vardır.

Sonuç olarak, Dünyada modası geçmeyecek tek şey insanların modaya uyma dürtüsüdür.

Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:10 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 
Moda yalnızca giysi anlamına gelmez. Sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi duyuları uyaran herşeyi içine alır.
Artık işler değişti. Her şeye tüketici karar veriyor. Uygun veya pratik olmayan şeyleri onlara empoze etmek mümkün değil.
Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Yeterince paranız varsa istediğiniz herşeye sahip olabilirsiniz. İnternet moda haberlerinin evrensel iletişimini, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Kimin, ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin.

Random House Sözlüğüne göre Moda
1. Giysi, etiket, davetler ve diğerlerinin günlük alışkanlık veya stili
2. Giyimin, davranışların vb. özellikle seçkin veya seçkin olmak için yapılanan bir toplum tarafından geleneksel kullanımı
3. Tarz, yol
4. Herhangi bir şeyin yapısı, formu
Bu tanımlar modanın zaman içinde gerçek anlamından uzaklaştığını kanıtlıyor. Bugün çoğumuz için moda, yalnızca giysi anlamına geliyor. Oysa bu kadar basit değil. Moda; sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi konuları, daha doğrusu duyuları uyaran herşeyi içine alır. Gene de, bu değişimin mantığı anlaşılabilir.
Tarihte, belirli bir çağa ait olan giyim stili kayıtlara 'moda' diye geçiyor. Giyim alışkanlığı; yaşanan anın havası ile eşanlamlı olarak kullanılıyordu.
Fikir önderleri tarafından daha çok tarihsel önemi kavranan sanatlar, o devrin modasından sorumlu olan insanlara da bağlıydı. Kraliçe Elizabeth dönemini düşünün... Shakespeare'in edebiyatını dobra dobra, siyasi anlamda dizginsiz ve güzeldi diye tanımlarken o dönemin giysileri için de aynı kelimeleri kullanabiliriz. Dönemin sanat halkalarını incelemeye devam edecek olursanız, benzerlikler yakalayacaksınız.
Tüm bunlar, toplumun elit kesiminin modayı bir kalıp içine koymak istediğini gösteriyor. Peki ne tür etkiler yarattı?.. Tarihe bakmak yeterli.
Şimdilerde modanın anlamı çok farklı. Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Birçok ülkedeki asil sınıf neredeyse yok oldu. Mevcut olan yerlerde de kişinin giysisinden asil veya basit biri olup olmadığını anlamak neredeyse imkansız. Kısaca, artık yeterince zenginseniz herşeye sahip olabilirsiniz. Moda hükmedilemeyen hayati bir güç olarak kaldı.
Hergün giyinmek zorunda olduğumuz gerçeğiyle yüzleşirsek, giysi seçimimiz ne giydiğimizi umursamamıza bağlı. Kıyafetlerimiz bizimle ilgili birçok şey söyler. Kendimize olan güvenimizi ve başkalarının bize bakışını etkiler. Özünde doğru olmasa da, bu böyle algılanıyor.
Tüm bunların ardından, gerçek şu ki moda üzerine çok konuşuluyor, para harcanıyor, yatırılıyor. Doğal bir talebin oluşmasıyla doğal olarak yeni bir iş alanı açılıyor. Eğer başarı sağlanırsa, moda sektörü kesinlikle getirisi en büyük olan iş kolu.
Yeni milenyum yaklaşırken, moda her yıl bir öncekinden daha farklı. WWD ve VOGUE gibi tarz belirleyicileri tarafından beğenildiği zaman satışa sokulan giysilerin yaratıldığı günler çok geride kaldı. Modanın itici güçleri olan tasarımcılar, perakendeciler, aracılar ve moda basını, bugün çok daha büyük bir güçle yer değiştirdi.
Kitle pazarlaması, modayı ele geçirdi. Etek boylarının kısalması veya uzaması gibi kaprislerle ilgilenilmiyor artık. İnsanlar ne istediklerinin farkında 'daha fazla' olmaya başladılar ve moda yarışı içinde olmak istemiyorlar. Şık giyinme arzusu yerini rahat giyime bıraktı. Değerler değişti ve artık insanlar giyimi hayatlarında bir öncelik olarak görmüyorlar. Daha ötesi insanların yalnızca eğlenmek için alışverişe harcayabilecekleri kadar zamanları yok.
Neyse ki, modacılar zeki ve tasarımcılar yavaş yavaş daha değişik düşünmeye başladılar. En yeni modayı dayatmak yerine, imaj oluşturmak üzerine yoğunlaştılar. İmaj, bugün modayla eşanlamlı düşündüğümüz bir kelime. Sezonun geçici heveslerinden yorgun düşen insanlar bu yeni düşünce akımını hoş karşılıyorlar. Her sezon sokakları adım adım gezmek yerine, kendi imajlarıyla özdeşleştirebilecekleri bir mağazayı tercih ediyorlar. Bu nedenle belirsizlikle geçen bir dönem yerini güvenilir bir kaynağa bıraktı. Eğer Ralph Lauren hayattaki tutkularınıza hitap ediyorsa, kıyafetlerini yalnızca gece ve gündüz giymez ayrıca iç çamaşırlarını, ev eşyalarını kullanabilir, duvarlarınızı onun tonlarıyla boyayabilir, parfümünü sürebilir, ayakkabılarını giyebilir, çantalarını taşıyabilir ve Ralph Lauren'in sizin için yarattığı dünyada yaşayabilirsiniz.
İmaj modadır. Bir düşünün, Calvin Klein-minimal; Ralph Lauren-yöresel İngiliz tarzı, rahat, lüks; Prada-keskin çizgiler, global; Gucci-sofistike ve herşeyden önemlisi seksi. Eğer bunların imajlarıyla özdeşleşebiliyorsanız satın alırsınız.
Bu çok basit formül milyarlarca dolarlık bir sektör yarattı. Stratejik düşünenler, tasarımcı ve terzilerin her sezon yarattıklarının yalnızca modaya göre değil kişinin kendini rahat hissedebileceği bir imaja uygun olmasını isterler. Bu nedenle, bir tüketicinin modaya uymasını garanti etmek yalnızca modaya uyması ile değil, kendi stili ve rahatının sağlanmasıyla da olur. Rahatlık, moda dünyası için yeni bir kavram.
İmaj yaratılması bir uzman ordusunun dahil olduğu bir 'dolar basma' makinasıdır. Pazar araştırması, tanıtım, 'in' modeller, makyaj uzmanları, fotoğrafçılar, kuaförler, art direktörler, stilistler, promosyon, reklam, ünlü kişilerin giydiği kıyafetler ve tabii ki satın aldığınız yerin havası... Her biri tüketiciyi baştan çıkarmada rol oynuyor.
İmaj yaratmak bir elbisenin basit bir taslağından çok daha karmaşık. Moda pazarlaması, büyük paraların döndüğü bir pazar ve tasarımcılar başarı için yalnızca yeteneklerine güvenmiyorlar. Bu yüzden yetenekleri, dizaynırlığın yanında tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çok yönlü olmalı. Bu büyük miktarda nakit para gerektiriyor. Geçen yüzyılda müşteri desteği ön plandaydı. Günümüzde markanın evrenselleşmesi için finansal destek gerekiyor ve bu alanda birçok yatırımcı var. LVMH'den Bernard Arnault, yeteneği zenginliğe çevirmeyi bilen işadamına iyi bir örnek.
Sırada internet var. Moda haberlerinin evrensel iletişimi, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Başlangıçta değişken ve gizli dünyalarına ne derece girilebileceğinden korkan modacılar, sonunda internetin işlerini öldürmekten çok, milyon dolarlık olanaklar sunduğunu fark ettiler ve siber dünyaya adım attılar.
Bugün, kimin ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin. Hepsi karşınıza çıkacak. Vogue, Elle, Bazaar gibi modanın önemli dergileri, daha ışıltılı ve ayrıntılı olan web sitelerini tamamladılar.
Artık işler değişti. Yaratıcılık tek başına yeterli değil; gerçekçilik, esneklik artı bu çok değişken ve rekabetçi dünyada ayakta kalabilmeyi sağlayacak yeterli kaynaklara sahip olmak, bugün modanın ne olduğunu bize anlatıyor.

Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:10 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 
Kadın sert, erkek klasik aksesuarlar ise cazibeli

Kadınlar, trençkot stili paltolar, "V yaka" elbiselerle boy gösterirken erkekler takım elbiseye geri dönecek. Bu yıl sonbahar-kış modasında, sert renkler ve hatlar söz sahibi olacak. Ama modanın baş takipçisi kadınlar yine de feminen kimliğini koruyacak. Son dönemde metroseksüellikten (bakımlı), retroseksüelliğe (klasik, eski yalınlık) geri dönen erkekler içinse doğal ve sade duruşu yücelten bir akım söz konusu.

Kadın giyimde bu yıl palto ve elbiseler, sonbahar ve kışın favorisi olarak karşımıza çıkacak. Trençkot stili kemer bağlanan paltolar oldukça gözde. Elbiselerde ise genellikle "V yakalar" hâkim. Süveter ve çizmeyle kombine edilebilecek diz ve diz altı boyu elbiseler, vücut hatlarını ortaya çıkarırken hareket özgürlüğüne de imkân tanıyacak. Yine daracık pantolon taytlar, bol kesimli üstler, kazak ve süveterler, deri ceket ve aksesuarlar oldukça yaygın diğer modeller olarak göze çarpacak.

Kırışık efektli kadife ceketler, düğme gibi önemli detaylarda askeri tarzlar, üzerine süveter, yelek ve örgü hırka giyilen yaka ve kol manşetleri fırfırlı ipek ve saten bluzlar, ekose desenli mini etekler, bu yıl her an gözümüzün önünde olacak. Kışın ağırlığını hissettirecek renkler ise gri ve siyah. Özellikle taytların siyahı, kazak ve süveterlerin de grisi makbul. Üniforma stilleri, gerek ana parça, gerekse detaylarda göze çarpacak. Leopar desen ise yine oldukça gözde.

Çizme kalın topuklu
Erkekte takım elbiseler yine vücuda oturuyor ancak kalıplar rahat. Kullanılan malzemeler minimuma indirilerek büyük bir hafiflik sağlanıyor. Omuz çizgileri hayli yumuşak. Parliament mavisi, gri, lacivert ve kahve tonlarının öne çıktığı takımlarda, ağırlıklı olarak pamuk-pamuk kaşmir karışımı, deri ve yünlü kumaşlar öne çıkıyor. Kravatlar ise düz renk.

Ayakkabıda kışın vazgeçilmezi çizmeler çoğunlukla kalın, yüksek topuklu ve yuvarlak burunlu. Babet tür yine moda. Bununla birlikte önceki yılların hâkim modası sivri burun ve ince topuklu çizmeleri de görmek mümkün olacak. Yarım kovboy çizmeleri de pantolon ve elbise ile kombine edilebilecek. Leopar desenli ayakkabı ve çizmeler, sezonun göz alıcı parçalarından biri olacak. Fiyonksuz ayakkabı ise neredeyse yok.

Çanta leopar desenli
Jean'de bu kış renkler koyulaşıyor. Lacivert ve siyah modeller yaygın. Dar kesim ve düşük bel modası varlığını yine hissettiriyor. Ancak bellerin yükselmeye başladığı modeller de görülecek.
Sezon takıları, altın, gümüş ve metal olsun, bol taşlı ve gösterişli. Leopar ve kaplan desen ise ayakkabılarda olduğu gibi çantalarda da hayli gözde olacak.

Sezon renkleri gri ve siyah

Kadın giyimde sezonun ilk beşi

* Trençkot stili palto

* V yakalı diz ya da diz altı elbise

* Siyah tayt

* Devasa çanta

* Kalın topuklu, yuvarlak burunlu uzun çizme

Erkek giyimde sezonun ilk beşi

* Dar pantolon

* Yüksek bilekli ayakkabılar

* Kadife ya da deri ceket

* Beyaz gömlek

* Triko kazak

Detaylarda ilk beş

* Yarasa kollar

* Beli bağcıklı elbiseler

* Taşlı, zincirli kemerler

* Fiyonklu ayakkabılar

* Leopar desenli saraciye ürünleri

Prof. Dr. Sinsi 10-29-2012 11:11 AM

Modanın Tarihi Hakkında
 
Moda terimleri sözlüğü

Vintage, Full-skirt ya da seamless... Bunları duyuyor ama ne anlama geldiğini bilmiyor musunuz? Modaya -fransız- kalmayın; sözlüğe bir göz atın...

Moda dünyasına ait sezonda kullanılan önemli terimlerin anlamlarını aşağıda bulacaksınız.

Androgyn: (Androjen) İlk kez 80-lerde Annie Lennox ve David Bowie gibi isimlerin öncülük ettiği bu trendin ardından tasarımcılar maskülen ve feminen detayları koleksiyonlarında bir araya getirmeye başladılar. Androjen stil, erkek ve kadın modasından aynı kesimlerin, kumaşların ve detayların kullanımıyla oluşuyor.

Animal Print: Moda safarisine çıkmaya hazır mısınız? Leopar desen ya da kaplan desenli üstler, aksesuarlar, çantalar...

Baguette Bag: En önemli şeylerin sığabileceği uzun, küçük, dar çanta. Askısı da omuza asılabilecek kadar uzun. Böylelikle çanta kolun altına sıkıştırılabiliyor. Tıpkı bir Fransızın bagetini kolunun altında taşıdığı gibi...

Bourgeoise Bohemian: Hippi ve Yuppi karışımı. İdealist düşünen ancak materyalist yaşayan insanlar topluluğu. Örneğin; çevre bilinci olmaksızın sadece doğal ürünlerin satıldığı marketlerden alışveriş yaparlar, üçüncü dünya ülkelerinde üretilmiş jean-ler giyerler. Onlarınki günlük bir protestodan öte gitmez. Moda dünyasında ise "bourgeoise bohemian"ler imkansız kıyafetleri kendi stilleri doğrultusunda birbirleriyle kombinlerler. Kate Moss ve Sienna Miller gibi -it-girl-ler bu akımı temsil eden iki isim olarak öne çıkıyor.

Cool Chic: Şıklık ve feminenliğin karışımı bu tarzı oluşturuyor. Bele oturan ceket, vücut hatlarını ortaya çıkaran kalem etek kombinasyonu beyaz bluz ve yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlanıyor. Kaşmir, ipek, flanel gibi materyaller tarzı lüks bir görüntüye kavuşturuyor. Stile uygun aksesuarlar ise inci ya da sade altın takılar.

Dandy-Look: Maskülen ve feminenin birlikte oynadıkları bir oyun bu. Erkek pantolonları, ceketler, küçük yelekler, büyük erkek gömlekleri, şapkalar ve erkek ayakkabıları gibi detaylar erkek gardırobundan ödünç alınan parçalar arasında. Bırakın, kendi içinde uyumlu parçalar birbirleriyle oyun oynasın. Örneğin, şık bir bluzun içine giyilen dantel bir iç çamaşırı, pantolonun altına giyilen yüksek topuklar ya da ceketle kombinlenen kalem etekler.

Empire-Stil: Bel oyuntusu yerine göğsün altında sonlanan robası ve vurgulanan dekoltesiyle Fransız İhtilali sonrası dönemin elbise modeli. "Empire", Napolyon-un imparatorluk dönemi anlamına geliyor. Empire tarzındaki elbiseler, romantik ve feminen görünümleriyle kış sezonunun da gözde parçaları arasında yer alıyor.

Full Skirt: Kloş eteğin İngilizcesi. Bele oturan, aşağıya doğru genişleyen diz boyunda etek. Çoğunlukla pilili tercih edildiğinde çan etek formuna dönüşüyor. 50-li yıllarda bu feminen etek özellikle tarlatanın üzerine giyiliyordu.

It-Jeans: It-Jeans, Gwyneth Paltrow, Sienna Miller ve Kate Moss gibi yıldızların giydiği jean pantolonlara verilen isim. It-Jeans, aynı zamanda bir Amerikan rahatlığı sunarken, her kıyafete "cool" bir ihtişam katıyor.

Jabot: Bluz ve elbiselerin dantel ya da volanla süslendiği şık kumaş. İlk kez 17. yüzyılda Fransız erkek giyiminden esinlenilen bu tarz günümüzde en çok Louis Vuitton markası tarafından bizlere sunuluyor.

Lady Chic: Seksapel, klasik kesimler ve yüksek kalitede materyallerle buluşuyor; kaşmir twinset-ler, ton sür ton ya da leopar desenli kalem etekler ve bluzlar, onlara uygun ayakkabı ve çanta. Tüm bunlara ek olarak bu tarz inci ve altın takılarla ve modern taranmış saçlarla Catherine Deneuve havasında lüks bir kadın portresi çiziyor.

Manolo Blahnik: Nefes kesen feminen yüksek topukları ve yarattığı bir eşi daha bulunmayan stiletto topuklarıyla 1971-den bu yana mükemmel kalitede el yapımı ayakkabılar üretiyor. Blahnik-e göre onun tasarladığı ayakkabılar "her zaman daha fantastik görünmek isteyen" kadınlara hitap ediyor. Manololar ise zengin, moda bilinci olan kadınlar için vazgeçilmez bir "it" parçası. "Sex and the City" dizisinin de Manolo-ların daha fazla kadın tarafından tanınmasında önemli bir yeri olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Op-Art-desen: Op-Art, "Optical Art-ın kısaltılmış hali. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren farklı bir yön çizen bir sanat dalının adı. Keskin geometrik desen, üç boyutlu olabilme ya da hareket ettiğinde gözü yanıltma etkisiyle öne çıkıyor.

Pencil Skirt: Dar silüetli, dize doğru giderek daralan diz boyunda etek. Hareket serbestisini yarı yarıya azaltmasına rağmen, kalem etek vücut hatlarını vurguluyor, çocuksu figürlere ise feminen yuvarlaklıklar sağlıyor. Kesinlikle çok şık bir görüntü sergiliyor ve mutlaka altına yüksek topuklu ayakkabı giymek gerekiyor.

Redingota: Bel kısmı dikişsiz, vücuda oturan, eteklere doğru genişleyerek çan etek formuna bürünen manto.

Seamless: "Dikişsiz" kelimesinin ingilizce versiyonu. Özellikle dikiş izi olmayan iç çamaşırlarında şu sıralar oldukça gözde. Dikişsiz sutyenler de kadınlar tarafından tercih ediliyor. Dikiş izi olmaması giyilen pantolonun ya da eteğin altındaki nahoş görüntüleri önlüyor.

Trenchcoat: Beli kalın deri kemerle ya da kendi kuşağıyla sıkıca bağlanan çoğunlukla doğal tonlardaki modellerinin tercih edildiği her mevsim giyilen pardösü. Diğer detaylar arasında kapüşon, eğik yan cepler, fermuar ve geniş kolları sayabiliriz. Burberry modelleri ise artık klasikleşmiş durumda.

Used-Look: "Kullanılmış görünüm"ün İngilizce versiyonu. Bu tanımlamayla yeni satın alınmış ancak uzun zamandır kullanılmış ve yıpranmış görüntüsü veren giyim parçaları kastediliyor.

Vintage: Geçmiş döneme ait tek ve özel parça ya da koleksiyonlara verilen isim. Christian Diorun 40lardaki New Looku, Puccinin 60lardaki baskıları, YSLnin 80lerdeki takımları gibi...

Volant: Farklı genişlikte yuvarlak kesilmiş kollara, etek uçlarına ya da koltukaltlarına eklenen kumaş parçaları. Bu kesim sayesinde volan çan formu kazanıyor. Daha çok feminen ve romantik stillerde tercih ediliyor.

Wedge: İngilizce; dolgu topuk. Tahta, mantar ya da hasır versiyonları özellikle 50-lerin ve 70-lerin modasına, hippi ve folkrorik tarzlara uygun.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.