ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   İslami Genel Konular (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=324)
-   -   Allah'in İsimleri Ve Anlamları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=901667)

Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:41 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 

Allah'in Isimleri ve anlamları
Hakkında Allah'in Isimleri ve anlamları




TEVVAB (TEVBELERİ KABUL EDİP, GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN)
. Ayrıca kendisini sürekli olarak Allah'a isyana sürüklemeye, vesvese vermeye çalışan şeytan gibi bir de düşmanı vardır. Ancak insana hatalarını telafi etmek için bir yol gösterilmiştir: Tevbe etmek...

İnsan her an hata yapabilir, günah işleyebilir veya bir vesveseye kapılabilir. Ancak ne kadar büyük bir hata yaparsa yapsın Allah samimi olarak tevbe eden kullarının tevbelerini kabul eder ve onları bağışlar. Tüm bunların yanında unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek vardır. Allah ayetinde şu şekilde buyuruyor: ''Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır.'' (Nisa Suresi, 17-18)
Ayetlerde bildirildiği gibi Allah, ancak samimi kullarının tevbelerini kabul eder. Tevbe gerçek bir pişmanlık ile yapılmalı ve hata bir daha tekrar edilmemelidir. Aksi takdirde tüm yaşamını Allah'ın emirlerine isyan edip, şeytanın yoluna uyarak geçirmiş birinin ölümle karşılaştığı anda gerçeği fark ettiğinden dolayı tavrını değiştirmesinin anlamı olmayacaktır. Nitekim bu konuda Kuran'da Firavun'un samimiyetsiz tevbesinden şöyle bahsedilmiştir: ''Biz, İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (İlah'tan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın.'' (Yunus Suresi, 90-91


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:41 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



ALİM (HERŞEYİ ÇOK İYİ BİLEN)

Doğu da Allah'ındır, batı da Allahındır. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)
. Belli bir yaşa ulaştıktan sonra da öğrenim görmeye ve bu şekilde bilgiler edinmeye devam ederler. Hatta bazı insanlar belirli bir veya birkaç konu üzerinde uzmanlaşırlar. Örneğin bir fizik mühendisi, fizik kurallarının tamamını öğrenebilir veya yakın tarih üzerinde uzmanlaşmış bir araştırmacı, yakın tarih ile ilgili çok isabetli yorumlar yapabilir. Çünkü bu konu ile ilgili öğrenilebilecek herşeyi biliyordur.
Yukarıda saydıklarımız, 'bilmek' fiilinin insanlar için geçerli olan kısmıdır elbette. Ancak 'bilmek' fiilinin, insanların asla tasavvur edemeyeceği, güç yetiremeyeceği bir boyutu vardır: Allah'ın bilmesi...
Allah göklerin, yerin, bu ikisi arasında olan tüm canlıların, kainatta işleyen tüm kanunların, her an meydana gelen tüm olayların bilgisine sahiptir. Çünkü tümünün Yaratıcısı O'dur. Üstelik Allah'ın 'bilmesi' sınırsızdır; Allah aynı anda dünya üzerinde doğan ve ölen insanların kimliklerini, yeryüzündeki her bir ağaçtan düşen yaprakların sayısını, evrendeki milyarlarca galaksi içindeki milyarlarca yıldızın her birinin özelliklerini ve burada sayfalarca saysak da asla bitiremeyeceklerimizi bilir. İnsanın unutmaması gereken çok önemli bir sır vardır: Allah yukarıda sayılan tüm detayların yanında insanın içini, aklından geçenleri, gizli veya açık işlediği tüm fiilleri de bilir. Kainatın her noktasına tam olarak hakim olan Allah, insanın içine ve dışına da hakimdir. Rabbimiz'in sonsuz bilgisini bildirdiği ayetlerden bazıları şöyledir:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. (Nur Suresi, 41)

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göğüslerini büker (Hak'tan kaçınıp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz olsun; onlar örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttularını da, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Hud Suresi, 5)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



ADL (ADİL OLAN, ADALETİ EMREDEN)

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı
ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır.
Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

. O'nun düzeni tüm kainatı kuşatmıştır. O, adaletini dünyada ve ahirette kullarına gösterecektir. Herşeyi hakkıyla gören, herşeyin içini dışını bilen, herşeyden haberdar olan Allah'ın tüm işleri hikmetli ve adaletlidir.
İnsanların yaşamları boyunca işledikleri tüm fiiller, ahirette muhakkak Allah'ın adaletine göre değerlendirilecektir. Zulüm yapanların zulümlerinin elbette karşılıksız kalmayacağını, iyi tek bir sözün bile mükafatının verileceğini, Allah Kuran'da bizlere haber vermektedir. Allah'ın sonsuz adaletinin tecelli edeceği yer ahirettir. Şüphesiz Allah herşeyi bilen ve vaadine sadık olandır. İnkarcılar, içinde yaşadıkları inkarın, en acı şekilde karşılığını bulacak, Allah'a imanlarında ve bağlılıklarında kararlı olanlar ise yaptıklarının karşılığını en güzeliyle, dünyada ve ahirette Allah'tan alacaklardır. Ayette şöyle buyrulur:
Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
(Fetih Suresi, 10)
Ancak Allah'ın adaletini düşünürken kesinlikle bir insanın adalet anlayışıyla kıyaslama yapılmamalıdır. Çünkü bir insan isteklerine ve zaaflarına uyabilir, adaleti gözetirken duygusallığa kapılabilir, bir konu hakkında yanlış hükümler verebilir ve yapılanları unutabilir. En önemlisi de karşısındakinin gerçek niyetini bilmesi mümkün değildir.
Her neyle karşılaşırsa karşılaşsın, insanın hiçbir zaman unutmaması gereken bir gerçek vardır: Allah asla yanılmaz, asla unutmaz ve insanın ruhuna tamamen hakimdir. İsra Suresi'nin 71. ayetinde, Allah'ın sonsuz adalet sahibi olduğu şöyle haber verilmektedir:
Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir 'hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar. (İsra Suresi, 71)
Asıl yurt olan ahirette her nefis yaptıklarını karşısında hazır bulacaktır. Allah sonsuz adaletinin tecellisini kullarına, cennetinde ve cehenneminde sonsuza kadar gösterecektir.Allah, Kendisi'ne inananlarla inanmayanların arasını kıyamet günü hak ile ayıracaktır.
De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir. (Sebe Suresi, 26)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



BAİS GÖNDEREN (PEYGAMBER), UYANDIRAN, DİRİLTEN
." (Bakara Suresi, 28)
Şüphesiz yeryüzünde şu ana kadar yaşayan ve bundan sonra da yaşayacak olan tüm insanlar ölümlüdür. Herkes bir gün ölür ve mezara konulur. Ancak bu apaçık gerçeğe rağmen iman etmeyen insanların büyük bir çoğunluğu ölümü düşünmezler ve mezara konulduktan sonra tekrar diriltilecekleri gerçeğini de görmezden gelirler. Kuran'da bu kişilerin durumları şöyle haber verilir:
Derler ki: "Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz? Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?" (Naziat Suresi, 10-11)
Kuran'da insanların büyük bir yanılgı ile sordukları bu soruya en açık şekilde cevap verilmiştir:
Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir." (Yasin Suresi, 78-79)
Allah tüm insanları ilk defa yaratıp-inşa edendir. Gelmiş geçmiş tüm insanları birbirlerinden farklı özelliklerle donatmıştır. Öyle ki, bugün bilindiği gibi her insanın parmak ucuna kadar birçok özelliği diğer insanlardan farklıdır. Kuşkusuz onları ilk defa yaratmış olan Allah, ikinci kere ve hatta sayısız kereler aynı şekilde yaratmaya güç yetirir. Nitekim Allah bunun delillerini bizlere yeryüzünün diriltilişinde göstermektedir.
Çevremize baktığımızda her sonbahar tüm doğanın bir nevi 'ölüm' yaşadığına şahit oluruz. Bu 'ölüm' bütün bir kış mevsimi boyunca da sürer. Ancak ilkbahar geldiğinde ağaçların kupkuru olmuş dallarında yeniden rengarenk çiçeklerin, yemyeşil yaprakların çıktığını görürüz; tüm doğanın canlanarak yeşillendiğini fark ederiz. Üstelik bu 'ölümden sonra diriliş' binlerce senedir hiç aksaklık göstermeden devam eder. İşte insanın ölümünden sonra dirilişi de Allah için bu derece kolaydır. İnsanın diriltilişi ile doğanın diriltilişi arasındaki bu benzerliğe Allah Kuran'da şöyle dikkat çekmiştir:
Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, herşeye güç yetirendir. (Rum Suresi, 50)
Allah'ın 'Bais' sıfatının bir başka anlamı da 'peygamber gönderen'dir. Allah insanlara uyarıcı-korkutucular, müjde vericiler olarak elçiler göndermiş ve onları doğru yola davet etmiştir. Elçilerinden bazılarına insanları karanlıktan aydınlığa çıkaracak kitaplar indirmiştir. Rabbimiz'in insanları bu şekilde uyarması ve doğru yolu göstermesi büyük bir lütfudur. Kuran'da şöyle buyrulmaktadır.
Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran Suresi, 164)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



BEDİ (ÖRNEKSİZ OLARAK YARATAN)

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

Ne kadar yetenekli, ne kadar zeki olursa olsun bir insanın keşfedebileceği bir yenilik, düşünebileceği farklı bir fikir ancak o güne kadar öğrendikleri ve çevresinde gördükleriyle sınırlıdır. İnsan yeryüzüne beş duyu ile gelmiştir ve bu duyuların dışında altıncı bir duyuyu hayal edebilmesi bile mümkün değildir. Üstelik sahip olduğu duyuları da ancak kısıtlı olarak kullanabilmektedir. Örneğin, belirli renkleri görebilmekte, belirli frekanslardaki sesleri duyabilmektedir. Dolayısıyla yeryüzünde var olmayan bir şeyi düşünmesi, keşfedebilmesi, akledebilmesi asla mümkün değildir.
. Örneğin yunusların burun çıkıntısı, modern büyük gemilerin pruvasına model olmuştur. Radarların çalışma prensibi yarasaların ses dalgaları yayarak çalışan algılama sistemi ile aynıdır. Dünyaca ünlü helikopter firmaları, yusufçuk böceğinin uçuş sistemini model olarak almaktadır.
İşte insanların bu algıları ile sınırlı olarak çevresinde görebildiği ve göremediği herşeyi örneksiz olarak yaratan, alemlerin Rabbi Yüce Allahtır. Allah, galaksilerin, gezegenlerin, canlıların hatta tek bir hücrenin bile olmadığı bir zamanda, Kendi dilemesi ve 'OL' demesiyle, atomlardan, moleküllerden, hücrelerden, canlılardan, gezegenlerden, yıldızlardan, galaksilerden oluşan kusursuz bir sistem yaratmıştır. İnsanların binlerce sene sonra keşfedebildikleri mikro dünyadan, ancak 20. yüzyılda haberdar olunan gök cisimlerine kadar herşey Allah'ın tasarladığı sistemlerdir ve O'nun belirlediği kanunlara tabii olup her an yaratılmaya devam etmektedirler. Allah, hiçbir örnek yokken, evreni ve içindeki her ayrıntıyı meydana getirmiştir. Yüce Allah her şeyi yaratanın Kendisi olduğunu, Kuran-ı Kerimde bizlere şöyle bildirmiştir:
Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneşe, Aya ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. (Araf Suresi, 54)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



BEDİ (ÖRNEKSİZ OLARAK YARATA
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

Ne kadar yetenekli, ne kadar zeki olursa olsun bir insanın keşfedebileceği bir yenilik, düşünebileceği farklı bir fikir ancak o güne kadar öğrendikleri ve çevresinde gördükleriyle sınırlıdır. İnsan yeryüzüne beş duyu ile gelmiştir ve bu duyuların dışında altıncı bir duyuyu hayal edebilmesi bile mümkün değildir. Üstelik sahip olduğu duyuları da ancak kısıtlı olarak kullanabilmektedir. Örneğin, belirli renkleri görebilmekte, belirli frekanslardaki sesleri duyabilmektedir. Dolayısıyla yeryüzünde var olmayan bir şeyi düşünmesi, keşfedebilmesi, akledebilmesi asla mümkün değildir.
. Örneğin yunusların burun çıkıntısı, modern büyük gemilerin pruvasına model olmuştur. Radarların çalışma prensibi yarasaların ses dalgaları yayarak çalışan algılama sistemi ile aynıdır. Dünyaca ünlü helikopter firmaları, yusufçuk böceğinin uçuş sistemini model olarak almaktadır.
İşte insanların bu algıları ile sınırlı olarak çevresinde görebildiği ve göremediği herşeyi örneksiz olarak yaratan, alemlerin Rabbi Yüce Allahtır. Allah, galaksilerin, gezegenlerin, canlıların hatta tek bir hücrenin bile olmadığı bir zamanda, Kendi dilemesi ve 'OL' demesiyle, atomlardan, moleküllerden, hücrelerden, canlılardan, gezegenlerden, yıldızlardan, galaksilerden oluşan kusursuz bir sistem yaratmıştır. İnsanların binlerce sene sonra keşfedebildikleri mikro dünyadan, ancak 20. yüzyılda haberdar olunan gök cisimlerine kadar herşey Allah'ın tasarladığı sistemlerdir ve O'nun belirlediği kanunlara tabii olup her an yaratılmaya devam etmektedirler. Allah, hiçbir örnek yokken, evreni ve içindeki her ayrıntıyı meydana getirmiştir. Yüce Allah her şeyi yaratanın Kendisi olduğunu, Kuran-ı Kerimde bizlere şöyle bildirmiştir:
Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneşe, Aya ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. (Araf Suresi, 54)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



CAMİ (İSTEDİĞİNİ İSTEDİĞİ ZAMAN İSTEDİĞİ YERDE TOPLAYAN)
"Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, va'dinden cayıp-dönmez."
(Al-i İmran Suresi, 9)

. Evreni ve içindekileri yaratan Allah, canlı ve cansız tüm varlıklara dilediğini yaptırma, onları istediği yerde ve istediği şekilde toplama kudretine sahiptir. Allah Kuranda, dünyada müminleri biraraya toplayacağını şöyle vaat etmiştir:
Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri biraraya getirecektir. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 148)
Ancak gerçek toplanma günü kıyametle gerçekleşecektir. Kıyamet gününde, Allahın bütün kulları Onun huzurunda toplanacaklardır. Dünyada Kendisini ve elçilerini kabul etmeyen kişilerin iman etmemelerinden kaynaklanan bütün eylemlerini bilen Allah, elçileriyle tüm insanlığa bildirdiği büyük hesap gününde, gelmiş geçmiş tüm toplumları biraraya toplayacaktır. Sura üfürüldüğü gün suçlu günahkarların tümü biraraya getirilecek ve yaptıklarından dolayı topluca hesaba çekileceklerdir. İman etmeyen kişiler yine topluca, yüzükoyun cehenneme sürülecek, layık oldukları karşılığı yine yandaşlarıyla beraber topluca göreceklerdir.
Allah Kendisine iman edenleri ise tüm yaptıklarına bir karşılık olmak üzere cennette de hep beraber ağırlayacaktır. Allah takva sahiplerini önderleriyle birlikte bir heyet halinde huzuruna getirecek, onlar nurları önlerinde ve yanlarında olacak şekilde, Allahın izni ve rahmetiyle topluca cennete gireceklerdir. İman etmeyenlerin tamamı hep birarada olacak, yaptıklarının karşılıklarını da cehennemin dar bir köşesinde hep beraber göreceklerdir. Çok güvendikleri eşleri ve dostlarıyla birlikte cehenneme sürülmenin azabını yaşayacaklardır. Allah dünyada iman etmeyen insanları ahirette biraraya toplayarak cehenneme süreceğini Kuranda şu şekilde bildirmiştir:
O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. (Nisa Suresi, 140)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:42 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



“YARATAN, İCAD EDEn


"Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat." (Yusuf Suresi, 101)

İçinde yaşadığımız dünyaya baktığımızda, üzerinde canlılığın oluşabilmesi için özel olarak düzenlenmiş olduğunu görürüz. Dünya'nın uzaydaki konumu, canlıların ihtiyacı olan her türlü detayın Dünya'da var olması gibi, yaşam için son derece elverişli yaratılan bu gezegenin üzerinde yaşayan canlılara baktığımızda da aynı gerçekle karşılaşırız. Dünya üzerinde var olan tüm canlılarda hayranlık uyandırıcı bir tasarım söz konusudur. Her canlı kendisi için uygun ortamda, uygun bir vücut yapısıyla yaşam sürmektedir.
Bunun yanı sıra her canlının temel yapı taşı olan hücre, içindeki tüm organelleriyle tek başına mükemmel bir sisteme sahiptir.
İşte, çevremizde gördüğümüz veya göremediğimiz tüm detaylar, apaçık bir tasarımın olduğunu göstermektedir. Bunların tümünün tasarımı Yüce Allah'a aittir. Kainattaki varlıklara ait olan en ufak bir detayda dahi Rabbimizin muhteşem sanatını görmek mümkündür. Bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilmektedir:
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



FETTAH ( ÇOK İYİ HÜKÜM VEREN, AÇAN, HÜKMEDEN)

. Allah insanları zorluklarla denemekte ancak hiç kimseye güç yetirebileceğinden fazlasını yüklememektedir. Allah, samimi kullarına bir zorluk verdiği zaman ondan çıkış yolunu da açar; mutlaka zorluğun yanında bir kolaylık da gösterir. Nitekim Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in karşılaştığı zorluklar örnek verilerek, bunların kolaylıkla birlikte verildiği şöyle bildirilmiştir:
Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi? Ve yükünü indirip-atmadık mı? Ki o, senin belini bükmüştü; Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (İnşirah Suresi, 1-6)
Kuran'da Allah'ın iman edenlere sağladığı kolaylıklara daha pek çok örnek verilmiştir. Hz. Musa da Allah'ın çeşitli zorluklarla imtihan ettiği elçilerden biridir. Ancak Allah Hz. Musa'yı yardımıyla desteklemiş ve işlerini kolaylaştırmıştır.
Hz. Musa Firavun'a tebliğ yapmaya giderken kardeşi Harun'u kendisine yardımcı kılmasını Allah'tan istemiştir. Allah da onun duasını kabul ederek Hz. Harun'u ona destekçi kılmıştır.
Kuran'da daha pek çok olayla örneklendirildiği gibi Allah müminlerin her zaman yardımcısı ve destekçisidir. Onların üzerinde bulunan ve açılması imkansız gibi görünen zorlukları açıp kaldırır. Ancak bu durum inkarcılar için geçerli değildir. Allah, onların kalplerini daraltır, sıkar ve tüm nimetlerin kapısını kapar. Rabbimiz'in dilemesi ile kapanan bu kapıları sonsuza kadar açabilecek hiçbir güç yoktur.
Allah inkarcılar için nimet kapılarını kapattığı gibi onların üzerine azap kapısı açar. İnkarcılara verilen bu azap bir ayette şöyle bildirilmiştir:
Sonunda, üzerlerine azabı şiddetli olan bir kapı açtığımızda, onlar bunun içinde şaşkına dönüp umutlarını kaybettiler. (Müminun Suresi, 77)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



GAFFAR (MAĞFİRET, BAĞIŞLAMASI ÇOK OLAN…)

"Bundan böyle" dedim." Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır." (Nuh Suresi, 10)

Allah'ın mağfireti sonsuzdur. O, yarattığı tüm kullarına tevbe ederek arınma imkanı vermiştir. Bir insan, cahilken yaptıklarından dolayı dünyada bağışlanma dileyerek cehennem azabından kurtulabilir. Samimi bir şekilde Kuran'a dönerek Allah'ın emirlerini titizlikle uyguladığı takdirde Rabbimiz'i bağışlayan ve esirgeyen olarak bulacaktır. Allah salih amellerde bulundukları zaman küçük büyük demeden kullarının bütün günahlarını affedeceğini müjdelemiştir. Allah bir ayetinde "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın?.." (Nisa Suresi, 147) diyerek insanlar üzerinde ne kadar geniş mağfiret sahibi olduğunu onlara bildirmiştir. Nitekim 'cahil ve nankör' olan insanların pek çok nimet içinde hayatlarını sürdürebilmeleri de Allah'ın mağfireti ve bağışlamasıyladır. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirmektedir:
"Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir." (Fatır Suresi, 45)

Allah tüm insanlara öğüt alanın öğüt alabileceği kadar bir süre verir. Onlara kendilerini uyarıp korkutacak elçiler gönderir ve bu elçiler vasıtasıyla korkup sakınmaları gereken şeyleri bildirir. Ancak tüm bunlara rağmen inkarda direten insanlar da elbette işledikleri kötülüklerin karşılığını göreceklerdir. Allah ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
"Gerçekten Ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım. (Taha Suresi, 82)
Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir." (Nahl Suresi, 119)
"Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun elçisine iman edin, size kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Hadid Suresi, 28)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 


--->: Allah'in Isimleri ve anlamları frmacil sayfa 2iki --->: Allah'in Isimleri ve anlamları



HAKİM (HİKMET SAHİBİ, SAĞLAM, MUHKEM OLAN)

"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur.
Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)

. Evrende belli bir yöne doğru ilerlemekte olan galaksiler, Güneş'in etrafında belirli bir yörüngede dönüp duran Dünya, canlıların bedenlerindeki -henüz yüzyılımızda keşfedilen- sistemler ve gözle görülemeyen mikro alemde yaşayan canlıların özellikleri... Kuşkusuz bilimsel alandaki gelişmelerle insanların bilgisi arttıkça, en küçükten en büyüğe kadar evrendeki her detayın ne kadar ince hesaplarla yaratılmış olduğu daha da netlik kazanmaktadır.
Bugün ulaşılabilen bilgi seviyesi ile şu gerçek ortaya çıkmıştır: Kainatın Rabbimiz tarafından yoktan var edildiği ilk andan bu yana oluşan tüm olaylar belirli bir plan içinde gelişmiştir. Öyle ki bu planın sonucunda üzerindeki tüm canlılarla birlikte Dünya oluşmuştur. Ve akıl sahibi bir varlık olan insan, yeryüzündeki yerini almıştır. Elbette bu durumda insana düşen, kendi varlığı için en uygun koşulların bir düzen içinde oluşturulduğunu fark edebilmek, kainatın yaratılış aşamalarındaki hikmetleri kavrayabilmektir.
İnsan kendisine verilen bunca nimet karşısında unutmamalıdır ki, herşeyin belli bir yaratılış amacı ve hikmeti vardır. Kendisinin rahatlıkla yaşayabildiği bir gezegen yaratılmıştır. Sadece bu konu üzerinde düşünmek bile Yüce Allah'ın herşeyi sonsuz bir hikmetle yarattığını görmek için yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
"Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın." (Bakara Suresi, 32)
"Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir." (Hicr Suresi, 25


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



HALIK ( HERŞEYİN VARLIĞI VE VARLIĞI BOYUNCA GÖRÜP GEÇİRECEKLERİ HALLERİ, HADİSELERİ TESPİT VE TAYİN EDEN VE ONA GÖRE YARATAN, YOKTAN VAR EDEN)

"Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir." (Nur Suresi, 45)

Bir arı kovanındaki tüm arılar görevlerini eksiksizce yerine getirirler. İşçi arılar kovanın yapımında çalışır, kovanı havalandırarak derecesini hep sabit tutar ve kovana çiçeklerden topladıkları besinleri getirirler. Kraliçe arı ise sürekli kovanın içinde kalarak soyun devamını sağlar.
. Yumurtadan çıktığında erişkinlik haline hiç benzemez. Sivrisinek larvası gelişimini tamamlayana kadar 4 defa deri değiştirir. Pupa döneminin sonuna doğru derisi açılır ve erişkin sivrisinek pupanın içinden suya hiç değmeden çıkar.
Yukarıda bahsedilen bu mucizevi hayvanlar, yeryüzünde yaşayan sayısız canlıdan yalnızca iki tanesidir. Tüm canlıların olduğu gibi, bu canlıların da doğumlarını, yaşamlarını ve ölümlerini Yüce Allah belirlemiştir. Kainattaki tüm varlıklar, Allahın kendisine tespit ettiği süre boyunca ve emrettiği şekilde yaşamlarını sürdürürler. Kaderlerinde kendileri için takdir edilen görevin ve sürenin dışına kesinlikle çıkmazlar. Çöllerde +50 derecede yaşayan kertenkeleler de, kutuplarda -50 derecede yaşayan penguenler de, denizin binlerce metre altında yaşayan süngerler de aynı şekilde Rabbimizin kontrolündedir. Hepsi Yüce Allah'ın tespit ettiği şekilde yaşarlar.
Onlardan önceki nesiller de aynı şekilde yaşamıştır, sonraki nesiller de aynı şekilde yaşayacaklardır. Çünkü Allah, canlıların hepsi için bir yaşam biçimi belirlemiştir. Bu yüzden kainattaki hiçbir canlının kendi yaşam biçimini tayin etme gücü yoktur. Tüm canlıları Allah yaratmış ve bu şekilde yaşamalarını takdir etmiştir. Onlar da kayıtsız şartsız bu hükme boyun eğmişlerdir.
İnsan da kainatın küçük bir parçasıdır. Allah insanı bir damla sudan yaratmış ve onun için de bir yaşam biçimi takdir etmiştir. Aynı şekilde hiçbir insan kendi kararıyla yaşam süresini ve şeklini belirleyemez, yaşlanmayı ve ölümü durduramaz, acizliklerinden kurtulamaz. Tüm bunları belirleyen, dilediği şekilde yönlendiren Allah'tır.
Allah'ın gücünün sonsuzluğu ve herşeyi hakimiyeti altında tuttuğu Kuranda şu şekilde bildirilmektedir:
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



HAMİD: ANCAK KENDİSİ’NE ŞÜKREDİLEN, BÜTÜN VARLIĞIN DİLİYLE YEGANE ÖVÜLEN
" Kendilerine ilim verilenler ise, Rabbinden sana indirilenin hakkın ta kendisi olduğunu ve üstün, güçlü, övülmeye layık olan (Allah)ın yoluna yöneltip- ilettiğini görüyorlar." (Sebe Suresi, 6)
Kainatta yaşayan tüm bitkiler ve hayvanlar, Allah'ın yeryüzünde kendilerini yerleştirdiği şekilde yaşarlar. Böylelikle Allah'ı tesbih edip O'nu yüceltirler. Denizin dibinde yaşayan bir balık da, çölde yetişen bir kaktüs de büyük bir teslimiyetle yaşamını sürdürür. Allah'ın kendileri için takdir ettiği şekilde yaşamaları, O'nun kurduğu düzeni asla bozmamaları tüm canlıların Allah'ı tesbih ettiklerini gösterir. Gökyüzündeki ve yeryüzündeki herşey, tonlarca suyun biraraya getirilmesiyle oluşan denizler, binlerce metreye uzanan dağlar ve gökyüzünde sürüklenen bulutlar, ardı ardına çakan şimşek ve gökgürültüsü de Allah'ı tesbih edip yüceltirler. O'nun sonsuz ilmini ve gücünü insanlara gösterirler. Fakat iman etmeyenler onların bu tesbihlerini kavrayamazlar. Allah bu gerçeği İsra Suresi'nin 44. ayetinde şu şekilde insanlara bildirir:
[size="3">[b]"][/size]İman edenler de Allah'ın yüceliğini ve büyüklüğünü kavrayarak Rabbimizi tesbih eder, kendilerine lütfettiği nimetler için Allah'a şükrederler. Çünkü verilen her türlü nimet karşılığında onlardan istenen yalnızca şükredici, hamd edici birer kul olmalarıdır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
[size="3">[b]"][/size]



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:43 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



KAFİ (YETERLİ, VARLIĞI MEVCUDATIN BÜTÜN İHTİYAÇLARINA YETEN)



Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 36)
İnsanlar yalnızca Allahın rızası için yaşadıklarında, hiçbir korku ve endişe duymadan gerçek mutluluğu ve huzuru bulabilirler. Allah'a kesin bilgiyle iman etmeyen insanlar için ise yeryüzünde korku duyacakları pek çok olay ve varlık mevcuttur. Kimi insanlardan gelebilecek zararlardan korkar, kimi doğa olaylarından, kimi elindeki malların yok olmasından, kimi sevdiği bir yakınını kaybetmekten... Oysa Allah kesin bilgiyle iman eden insanlara Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
"Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O'ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir." (Duhan Suresi, 7-8)
Ayetlerde de bildirildiği gibi göklerde ve yerde tek İlah Allah'tır. Müminler bilirler ki, O'ndan başka hiçbir varlık kendilerine bir zarar vermeye veya bir yarar sağlamaya güç yetiremez. Eğer bir zorlukla karşılaşırlarsa Allah'a yönelip dönerler ve O'nun kendilerine yardım edeceğini, dualarına icabet edeceğini bilirler. Ve asla Allah'tan başkasından bir yardım, bir fayda ummazlar. Çünkü yeryüzünde tek güç sahibi olan O'dur ve hiçbir varlığın O'nun dilemesi dışında bir zarar verme veya fayda getirme kabiliyeti yoktur.
Dolayısıyla gerçekten iman eden bir insan için Allah, yardım dilenecek, korkulacak tek makamdır. Nitekim yukarıdaki ayetlerde haber verilen, 'Allah kuluna yeterli değil mi?' şeklindeki sorudan sonraki ayetler şöyle devam eder:
Allah, kimi hidayete erdirirse, onun için bir saptırıcı yoktur. Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir? (Zümer Suresi, 37)
... De ki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter..." (Zümer Suresi, 38)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



KAVİ (PEK GÜÇLÜ OLAN)

"... Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir." (Enfal Suresi, 52)

. Gönderilen elçiler de tek İlahın Allah olduğunu, yalnızca Allah'tan korkup sakınmak ve O'nun emirlerini yerine getirmek gerektiğini kavimlerine tebliğ etmişlerdir. Ancak "Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkar ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azabla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir." (Mümin Suresi, 22) ayetinde bildirildiği üzere, kavimlerin çoğu inkara sapmış, elçileri yalanlamış ve Allah'ın azabını hak etmişlerdir.
Tarihte her dönemde Allah'ın gönderdiği elçileri inkar eden, onlara mümkün olduğu kadar zorluk çıkaran, sıkıntı vermeye çalışan inkarcılar, Allah'ın azabını görünceye kadar bu tutumlarından vazgeçmemişlerdir. Onlar, yeryüzünde iktidar, güç ve servet sahibi olduklarını düşündükleri için kendilerini haklı görmüş, büyüklenmekten vazgeçmemişlerdir. Oysa unuttukları çok önemli bir gerçek vardır: Allah, en büyük güç sahibi olandır.
Bu önemli gerçeği kavrayamayan inkarcılar, asla erişemeyecekleri bir büyüklük hevesi içerisinde olmuşlardır. Allah'ın dilediğinde tek bir fırtınayla tüm mallarını yok edebileceğini, şiddetli bir yağmurla ekinlerini helak edebileceğini, bir mikropla tüm yakınlarını öldürebileceğini ve daha bunun gibi ellerindeki gücü, serveti yok edebilecek sayısız sebebi göz ardı etmişlerdir. Sonuç olarak yeryüzünde de, ölümden sonra ahirette de Allah'ın azabı ile yüz yüze gelmişlerdir. Allah inkarcılara Kuran'da şöyle bildirmektedir:
"İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi." (Bakara Suresi, 165)

"Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir." (Hac Suresi, 74)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



KERİM “KEREMİ BOL, CÖMERT OLAN”

. Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.
(Neml Suresi, 40)
Evreni en ince ayrıntısına kadar Allah yaratmış ve Kendi sıfatlarıyla şekillendirmiştir. Var olan herşey, O'ndandır. Tüm güzellikler, incelikler O'nun aklının tecellileridir. Diğer tüm varlıklar gibi insanlar da O'nun dilemesi ile yeryüzüne gelirler. Anne karnında bir çiğnem et parçası olan insan doğar, büyür, güzel bir yüze sahip olur ve böylece Allah'ın sanatını yansıtır. Ayetlerde insanla ilgili olarak şöyle bildirilmiştir:
Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti. (İnfitar Suresi, 6-8)
Ancak bazı insanlar düşünebilme yeteneğine sahip oldukları halde, böyle mükemmel düzenlenmiş bir dünyaya nasıl geldiklerini, çevrelerindeki sayısız nimetin kim tarafından verildiğini düşünmezler. Kendisine verilmiş olan bu yeteneğini kullanan ve görüp akleden bir insan ise; kim tarafından yaratıldığını, kendi başına elde etmeye asla güç yetiremeyeceğini, sayısız nimeti kimin verdiğini, algılama, akledebilme kabiliyetlerine nasıl sahip olduğunu düşünür. Bunları düşünen insanın karşısına çıkan gerçek tektir: Onu var eden ve asla güç yetiremeyeceği üstün nimetleri bağışlayan, son derece cömert olan Allahtır. Göklerin ve yerin Rabbi Yüce Allah Kuran'da insanlara şöyle buyurmaktadır:
Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir alaktan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir; Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti. Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden. Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir. (Alak Suresi, 1-8)
Kendisini yaratan 'en büyük kerem sahibi' Yüce Allahın verdiği sayısız nimet karşısında, insanın yapması gereken, gücünün yettiği kadar şükretmek ve kulluk görevini yerine getirmektir. Müminler bu ahlakı en güzel şekilde gösterirler. Ve dünyada gösterdikleri bu faziletli tavırlarının karşılığını ahirette daha üstünüyle alacaklardır.



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



KUDDÜS

(Hatadan, gafletten ve her türlü eksiklikten çok uzak, pek temiz.)
Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik, Kuddüs, Aziz, Hakim olan AllahI tespih eder. (Cuma Suresi, 1)

. İnsanın gözünü çevirip etrafına baktığında görebildiği ve çıplak gözle göremediği her yerde bulunan düzen, kanunlar, istikrarlı gidişat tamamen Allah'a aittir. "Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz..." (Fatır Suresi, 41) ayetiyle bildirildiği gibi var olan tüm sistemin düzenleyicisi ve koruyucusu O'dur.
. Aynı zamanda hem bedeni, hem ruhi yönden son derece eksiklik ve acz içindedirler. Ömürleri boyunca bedenlerine bakmak, yaşayabilmek için ona sürekli ihtimam göstermek zorundadırlar. Bedenlerini biraz fazla çalıştırsalar, birkaç gün uykusuz, bir gün susuz kalsalar son derece aciz bir duruma düşmüş olurlar. Ancak herşeyin Yaratıcısı ve 'en güzel isimlerin sahibi' olan Allah elbette tüm eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın sonsuz gücü, Yüceliği, aklı ve sınırsız ilmi Kuran'da insanlara bildirilmiştir. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:
Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



MÜBEYYİN (AÇIKLAYAN)

"İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz." (Bakara Suresi, 242)

. Ayrıca kendilerinden öncekilerin hatalarını tekrarlamamaları için insanlara geçmiş kavimlerden de örnekler vermiş ve doğru yolu bulabilmeleri için peygamberlerin hayatlarından bilgiler iletmiştir. Öyle ki, insanlar, bilmeye asla güç yetiremeyecekleri ve sonsuza kadar da öğrenemeyecekleri birtakım olayları ve konuşmaları da ancak Rabbimizin vesile kıldığı Yüce Kurandaki açıklamalardan öğrenebilmişlerdir. Örneğin hiç kimse Hz. Musa'nın kutsal vadi olan Tuva'da, Allah ile olan konuşmasına şahit olmamıştır ve bugün hiçbir insan, tarihi bir bilgiyle bu olayı öğrenme imkanına sahip değildir. Fakat Allah Kuran'da bizlere bu konuşmayla ilgili bazı detayları açıklamıştır. Böylece asırlar önce, Rabbimiz'in karşısında tek başına olduğu bir anda, Hz. Musa'ya söylenen sözler, kıyamete kadar yaşayacak her insana kelime kelime ulaşmaktadır. Bunu haber veren ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Musa'ya o işi (ilahi vahyi verip) gerçekleştirdiğimiz zaman, sen (Tur'un) batı yanında değildin ve (buna) şahid olanlardan da değildin. Ancak Biz birçok nesiller inşa ettik de onların üzerinde (nice) ömür(ler) uzayıp geçti. Ve sen Medyen halkı içinde yaşayıp da ayetlerimizi onlardan okuyarak öğrenmiş değilsin. Ancak (bu bilgileri sana) gönderen Biziz. (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin... (Kasas Suresi, 44-46)
İnsanların mübarek Kuranı okuyup öğrenmeleri dışında hiçbir bilgi edinme imkanlarının olmadığı konulardan biri de ahiret hayatıdır. Ölümden sonra bir hayat olduğu, dünyada geçen sürenin ise sadece bu hayata bir hazırlık safhası olduğu Kuran'da haber verilmektedir. Aksi takdirde insanlar sadece dünyaya ait bilgilerle yetinmek zorunda kalacak ve ölümden sonra ne olacağıyla ilgili hiçbir fikirleri dahi olmayacaktı. Bunlar Allah'ın kullarına açıkladığı konulara sadece birkaç örnektir. Rabbimiz, Kuran aracılığıyla insanlara ihtiyaçları olan herşeyi açıklamıştır. Ayette şöyle buyrulmaktadır:
... (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
Kuşkusuz Yüce Allah'ın bize açıkladıklarından başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur.



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



MÜDEBBİR (İDARE EDEN, YÖNETEN, BÜTÜN YARATILMIŞLARI DÜZEN VE DENGEYLE İDARE EDEN VE BİRBİRİNE YARDIMCI EDEN)

. O'nun haberi olmaksızın tek bir atom bile hareket etmez. Allah, bir toz zerresinden, boşlukta hızla yol alan gezegenlere ve insan gözünün asla göremeyeceği mikro alemde yaşayan milyarlarca canlıya kadar herşeyin üzerinde idareci olan tek güçtür. Allah'ın izniyle ayakta duran gökyüzü, içinde bulunan milyarlarca yıldız, birbiri ardınca ilerleyen gezegenler ve Güneş, tam bir teslimiyetle Allah'a boyun eğmişlerdir. Evrendeki kusursuz düzen, tüm varlıkların düzenini an an kontrol eden ve herşeyin üzerinde olan Yüce Allah'ın varlığını bize kanıtlar.
Yeryüzüne bakıldığında da yine olağanüstü bir intizamla karşılaşılır. Allah her canlıya belli görevler vermiştir. Bunlar kendilerine verilen görevleri bir gün, bir dakika bile aksatmadan yerine getirirler. Örneğin ağaçlar mutlaka havadaki karbondioksiti alıp yerine oksijen vermek zorundadırlar. Toprak, mutlaka içinden canlıların yiyeceği çeşit çeşit rızık çıkarır. Gökten yağan yağmur, mutlaka belli bir hızda ve belli bir miktarda yağar, şimşeğin arkasından mutlaka gök gürültüsü gelir.
Doğadaki denge her zaman korunur, birileri ölürken mutlaka yenileri dünyaya gelir. Tüm varlık alemini yaratan Allah, her bir varlığa kendi görevini ilham ederek yaşamlarını sürdürmelerini sağlar. Allah yarattığı tüm canlıların vücutlarını da büyük bir denge ve düzenle idare eder, tüm organları birbirine yardımcı kılar. Söz gelimi insan vücudunun fonksiyonlarının tam----- yakını, insanların bilgisi ve kontrolü dışındadır. Hiç kimse kalbinin atmasını sağlayamaz. Vücudunu oluşturan hücrelerdeki sayısız kimyasal işlemlerin ne farkındadır, ne de bunları denetleyebilir.

"Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah'tır..." (Yunus Suresi, 3)

Aynı vücudundaki bu iç faktörler gibi, insanın yaşamının bağımlı olduğu sayısız dış faktör de vardır. Ve bu milyonlarca dış faktörden her birini Allah büyük bir düzen, denge ve uyum içinde yönetmektedir.
Tüm evreni Yaratıcımız olan Allah korumakta ve kainat ancak Rabbimiz'in idaresiyle varlığını sürdürebilmektedir. Çünkü Allah kainatın gerçek sahibidir, yaratılışı O'na ait olduğu gibi yönetimi de yalnızca O'na aittir. Bu konuya Kuran'da şöyle dikkat çekilir:
"Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır." (Fatır Suresi, 41



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:44 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



MÜTEALİ (AKLIN ALABİLECEĞİ HER ŞEYDEN YÜCE)
"Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur'an'ı (okumada) acele etme ve de ki:
"Rabbim, ilmimi artır." (Taha Suresi, 114)

. Allah Kuran'da insanların acizliğini ve Kendi Zatının Yüceliğini şöyle bir örnekle bildirmektedir:
"Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, Azizdir." (Hac Suresi, 73-74)
Evrenin her noktası Allah'ın büyüklüğünü yansıtır. Ama O'nun sonsuz gücünü ve ilmini anlatmaya asla kafi gelmez. Allah her türlü ortaklıktan, kusurdan, eksiklikten, sınırlamadan münezzeh olandır. Bütün üstün sıfatların ve bütün güzel isimlerin tek sahibidir. O'nun ilmi, aklı, gücü, kudreti, rahmeti, şefkati ve ihsanı sonsuzdur.
'Sonsuz' kelimesi Allah'ın büyüklüğünü kavrayabilmek için üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir kavramdır. Allah ölümlerinden sonra insanları yeni bir yaratılışla yaratacak ve bundan sonra dünyada yaptıklarının karşılığı olarak cennet veya cehennemde devam edecek olan sonsuz hayatlarını başlatacaktır. Burada yüz değil, bin değil, yüzbin veya milyar yıl da değil, trilyon ya da katrilyon kere katrilyon yıl da değil, sonsuza kadar sürecek bir ömürden bahsedilmektedir. Başka bir deyişle yüz trilyon insan olsa, gece gündüz hiç durmadan yüz trilyonu yüz trilyon ile çarparak ilerleseler, yüzlerce yıl ömürleri olsa ve ömürleri boyunca bu işle uğraşsalar yine de yıl sayısını hesaplayamayacaklardır.
Oysa Allah öyle büyük bir ilme sahiptir ki, insana göre 'sonsuz' olan herşey, O'nun bilgisi dahilindedir. Zamanın ilk yaratıldığı andan sonsuza değin geçecek olan her olayı, her düşünceyi, vakitleri ve şekilleri ile belirleyen ve bilen Allah'tır.
Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:
"Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. Bizim emrimiz, bir göz kırpma gibi yalnızca 'bir keredir.' Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? Onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır. Küçük, büyük herşey satır satır (yazılı)dır." (Kamer Suresi, 49-53)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



--->: Allah'in Isimleri ve anlamları sayfa üç frmacil 3 --->: Allah'in Isimleri ve anlamları


SADIK “VAADİNE SADIK, DOĞRU”


"(Bu,) Allah'ın va'didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler." (Rum Suresi, 6)

Rabbimiz Allah insanları yaratmış, onlara iyiliği emredip kötülükten men eden elçiler ve bu kutlu elçilerle beraber doğru yolu gösteren kitaplar göndermiştir. Bu hak kitaplardan biri olan Yüce Kuran, Allah'ın insanları karanlıktan aydınlığa, doğru yola çıkarmak için gönderdiği son hak kitabıdır.
Kuran'da Allah Kendisi'ne inananlara da, inanmayanlara da bazı vaatlerde bulunmuştur. İnkar edenler için bu vaat, dünyada sıkıntılı bir geçim, ahirette ise sonsuza kadar azap çekecekleri cehennemdir. Ancak bu kesin gerçeğe ihtimal vermeyen inkarcılar Allah'ın vaat ettiği azapla karşılaşmayacakları zannı içindedirler. Son derece büyük bir yanılgı içinde olan bu insanlara Allah şöyle buyurmaktadır:
"Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va'dine kesin olarak muhalefet etmez..." (Hac Suresi, 47)
İnananlara vaat edilen ise dünyada da ahirette de hoşnutluk içinde bir yaşamdır ve onlar Allah'ın bu vaadini yerine getireceğine kesin olarak iman ederler. Allah dünyada salih kullarına olan vaadini Kuran'da şöyle bildirmiştir:
"Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir..." (Nur Suresi, 55)
Müminlere ahiret için vadedilen ise sonsuza kadar hoşnutluk içinde yaşanacak bir hayattır. Bu hayat, Allah'ın kesin bir vaadidir ve kuşkusuz Yüce Rabbimiz Allah vaadini yerine getirendir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
"İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın gerçek olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?" (Nisa Suresi, 122)
Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir." (Enam Suresi, 115)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



SANİ; SANATÇI, NİHAYETSİZ GÜZELLİKLERİ SANATININ İÇİNDE YARATAN
"Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi "sapasağlam ve yerli yerinde yapan" Allah'ın sanatı (yapısı) dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır." (Neml Suresi, 88)
Yeryüzünde yaratılan canlı ve cansız her varlıkta üstün bir aklın, sonsuz bir ilmin birçok deliline rastlamak mümkündür. Bu varlıklarda dikkat çeken bir sanat vardır. Allah'ın 'Sani' sıfatı yarattığı herşeye son derece estetik bir görünüm, kusursuzluk, ince ve benzersiz bir sanat, uyum ve düzen olarak yansır. insan bedenini inceleyecek olursak kusursuz ve eksiksiz bir biçimde şekillendirildiğini görürüz. Tüm organlar olmaları gereken yerlere yerleştirilmiş; örneğin gözlerin yeri ile göğüs kafesinde korunan kalbin yeri hem birçok hikmetle belirlenmiş hem de göze en hoş görünecek şekilde yaratılmıştır. insan vücudunun dış görünümünde simetriyi sağlayan 'altın bir oran'dan bahsetmek mümkündür; nitekim ressamlar yaptıkları çizimlerde bu 'altın oranı' kullanmaktadırlar. Öyle ki her insanın ağzı, burnu, gözleri son derece ince bir oranla olmaları gereken yere yerleştirilmiştir. Yine bedendeki simetri de ilk bakışta herkesin dikkatini çekebilecek şekildedir.
Allah birbirinden çok farklı canlılarda yine 'Sani' sıfatını yansıtacak detaylar yaratmıştır. Hiçbirinin dış görünümü bir diğerine benzemez. Tropikal bir kuşun kanatlarında ya da bir çiçeğin yapraklarında fosforlu renkler kullanılırken; bir kelebeğin kanatlarında çok farklı tonlar kullanılmıştır. Aynı şekilde bir sürüngenle, bir kuşun veya bir deniz canlısının görünümü de şekil olarak birbirinden apayrıdır, hiçbir benzerlik taşımaz.
Bitkiler aleminde de, Allah'ın sonsuz sanatını görmek mümkündür. Öyle ki, "Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi)..." (Nahl Suresi, 13) ayetinde bildirildiği gibi Allah birbirinden farklı milyonlarca çeşit bitki ve çiçek yaratmıştır. Hepsinin kokusu, biçimi, rengi, simetrisi farklı farklıdır. Tek bir çiçeğin, örneğin bir orkidenin bile belki yüzlerce farklı görünümde, farklı renkte çeşidi vardır. Aynı şekilde tek bir çiçeğin, örneğin bir gülün birbirinden farklı pek çok rengi ve bu renklerin de kendi içlerinde farklı tonları vardır. Kuşkusuz bu renkler, tonlar, desenler apaçık bir sanatın göstergesidirler



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



SEMİ (İŞİTEN)

SEMİ (İŞİTEN)
. Allah kainattaki her sesi duyar. Uçsuz bucaksız uzayda büyük bir hızla ilerleyen galaksilerin, gezegenlerin, gök taşlarının seslerini duyduğu gibi, mikro alemde yaşayan ve insanların gözle göremeyeceği milyarlarca canlının da sesini duyar. Çünkü Rabbimiz tüm bunları yaratandır. Allah toprağın altında yarılan tohumun da, gökyüzünde çakan şimşeğin de, yere düşen bir yağmur tanesinin veya uçan bir kuşun kanat sesini de işitir. Bu gerçek, "Dedi ki: "Benim Rabbim, gökte ve yerde söylenen-sözü bilir; O, işitendir, bilendir" (Enbiya Suresi, 4) ayetiyle bizlere bildirilmiştir. Kuşkusuz Allah'ın büyüklüğünün ve kudretinin delillerinden biri tüm kainattaki canlı ve cansız bütün sesleri aynı anda işitmesidir.
Allah yaşayan tüm insanların Kendisi'ne gizlice yönelerek ettikleri bütün duaları aynı anda işitir ve aynı anda icabet eder. Nitekim bir başka ayette "Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm..." (Bakara Suresi, 186) diye bildirilmiştir. Allah Katında zaman ve mekan olmadığı, Allah her an her yerde olduğu için bu, O'na göre çok kolaydır. Aynı zamanda gizli fısıltıların, konuşmaların da hepsini duyar.
Allah kalpleri ürpererek Kendisi'ne dua edenlerin, gizlice yönelip dönenlerin seslerini işittiği gibi isyan edenlerin, kalpleri inkarda direnenlerin de seslerini, kurdukları planların en ince noktalarını da işiterek bilir. O'nun ilmi her yeri kuşatmış, hiçbir canlı O'ndan gizli bir tek söz sarfedememiştir ve edemeyecektir.
De ki: "Size yarara da, zarara da güç yetirmeyen Allah'tan başka şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, işitendir, bilendir."(Maide Suresi, 76)
Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Yusuf Suresi, 34)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



ŞARİH (AÇAN)

Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. (Zümer Suresi, 22)

. Ancak buna rağmen insanların bazıları iman etmezler. Samimi bir imanın kalbe yerleşmesi ise, ancak yukarıdaki ayette bildirildiği gibi Allah'ın kişinin 'göğsünü İslam'a açması' ile mümkündür. Bu yüzden iman, Allah'ın bir insana verdiği en büyük nimetlerden biridir.
Allah insanları yaratırken onlara nefs vermiş ve nefse de 'fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğü) ve ondan sakınmayı ilham' ederek samimi kullarının doğru yola ulaşabilmelerini sağlamıştır. Kişinin vicdanı vasıtasıyla ulaşabildiği bu doğru yol elbette samimi imana sahip insanlara verilen bir nimettir. Allah başka ayetlerde bu nimeti şöyle haber vermektedir:
"... Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır. Allah'tan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak..." (Hucurat Suresi, 7-8)
Tüm delillere rağmen nasıl yaratıldığını unutarak inkara sapanların ise durumu elbette farklıdır. Allah'ın vicdanını kullanmayan, nefsine uyan bu kimseler için Kuran'da verdiği hüküm şöyledir:
"Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır." (Bakara Suresi, 6-7)
"Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?(Casiye Suresi, 23)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



VEKİL (İŞLERİNİ KENDİSİ'NE BIRAKANLARIN İŞLERİNİ DÜZELTİP, ONLARIN YAPABİLECEĞİNDEN DAHA İYİSİNİ TEMİN EDEN)


Yüce Rabbimiz, Kuran'da iman sahibi olan, samimi kullarına karşılaştıkları her türlü durum ve şartta Kendisine güvenmeleri gerektiğini bildirmiştir. Nitekim tüm peygamberler din ahlakını anlatırken, birçok zorlukla karşılaşmış, hitap ettikleri topluluklar çoğu zaman onlara düşmanlıkla karşı çıkmışlardır. Ancak elçiler, Allah'ın birliğini, O'nun emir ve yasaklarını anlatma konusunda her zaman cesur ve kararlı bir tutum sergilemişlerdir. Hep Allah'ı vekil edinmişler, yalnızca O'nun rızasını gözetmişlerdir.
Allah, din ahlakının yaygınlaşmasına yardım eden müminlere yardım edeceğini Kuran'da bizlere bildirmiştir. Elbette ki çoğu zaman müminlerin karşısında, onlara karşı mücadele eden topluluklar olmuştur ve bu topluluklar çoğu zaman müminleri engellemek için geniş kapsamlı planlar kurmuş, incitici sözler ve iftiralarla onlara zarar vermeye çalışmışlardır. Ancak Allah'ın izni ile hiçbir zaman istediklerini gerçekleştirememişlerdir. Çünkü Yüce Allah, iman etmeyenlerin kurdukları her planı en ince detayına kadar bilendir ve onlar ne kadar uğraşsalar da tuzaklarını bozulmuş olarak yaratmaktadır. Rabbimiz ancak Kendisini dost edinmiş, sabırlı, kararlı ve samimi müminlere yardım eder ve olabilecek en güzel sonuçla onları başarıya kavuşturur.
Bu asla inkarcıların anlayamayacakları ve sahip olamayacakları büyük bir güçtür. Tevekkül eden müminler bu sayede maddi ve manevi yönden büyük bir kuvvet kazanmış olurlar. Allah Kuran'da yalnızca Kendisi'ne yönelen kullarının kazandığı güçle ilgili şöyle buyurmaktadır:
"Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulba yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır." (Lokman Suresi, 22)
"Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir." (Al-i İmran Suresi, 173)
Müminler Allah'ın rızasını kazanmalarının ve O'nu vekil edinmelerinin sonucu olarak sonsuz nimet ve sonsuz cennetle müjdelenmişlerdir. Ayetlerde şöyle buyrulur:
"Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir." (Al-i İmran Suresi, 174)
"De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O, bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:45 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



VELİ

. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

İnsanın hem dünyada hem de ahirette tek bir gerçek dostu vardır. O da Yüce Rabbimiz Allahtır. Rabbimiz, iman edenleri hiçbir zaman bırakıp gitmez, asla terk etmez, her zorlukta yanındadır ve ona yardımcıdır. Doğduğu günden öldüğü güne kadar daima onunla birliktedir. Onu düşmanlarına karşı korur. Onun için herkesten daha güvenilirdir, daima karşılıksız armağan edendir. Allah müminlerin en çok güvendiği, en yakın dostudur. Kendisi'ne inanan insanları her türlü eksiklikten ve hatadan arındırır, onlara çok seçkin bir yaşam ve ahirette de hiç tükenmeyecek olan mülkünü vaat eder.
İnsan hayatı boyunca gerçekten güveneceği, her durumda sıkıntısını gideren, zengin ve muktedir bir insan ya da bir güç arayışı içindedir. Fakat kimi insanlar bunu ararken kendisini yaratmış, yaşamını sürdürmesini sağlayan, büyük kuvvet sahibi, herşeyi yapmaya kadir olan Rabbimiz'i unutur. Kendisine kötülükten başka hiçbir katkısı olmayan şeytanı dost edinir. İşte bu, onun için karanlık bir dünyanın başlangıcıdır.
Allah'a iman eden, imanında da samimi olan insanlar ise artık içinde hiç mağlubiyeti olmayan şerefli ve hayırlı bir hayatın içine girerler. Allah, asıl büyük karşılığı ise ahirette onlara verecektir. Allah inananların dünyada ve ahiretteki tek gerçek dostudur. Allah'ın veli sıfatı ayetlerde şöyle haber verilir:
Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)
O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir. (Al-i İmran Suresi, 122)
O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir. (Şura Suresi, 28)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



DAFİĞ

En güzel isimler Onundur.
(Taha Suresi, 8)
DAFİĞ

Belaları def eden, Çevirici

Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Bakara Suresi, 251)
Müminleri maddi manevi her türlü tehlikeden koruyan Allah, onlara; kafirlere, münafıklara, müşriklere karşı da büyük bir kuvvet, yenilmez bir güç verir. İnkar edenler hazırladıkları sinsice tuzakların, düzenledikleri komplo ve saldırıların daha planlarını kurarlarken, Allah onlar için bir düzen kurar. Böylelikle vermek istedikleri zararı müminlerden engelleyerek tuzaklarını kendi başlarına geçirir.
Öte yandan Allah inkarcıları kendi aralarında da ayrılığa düşürerek, birbirleriyle mücadele ettirir ve bu şekilde güçten düşürür. Yine Müslümanlara kin besleyen kişileri onlardan uzak tutar, kendi canlarının derdine düşürecek belalar gönderir. Bu ilahi yardım Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder... (Hac Suresi, 40)
Bunun yanında pek çok zorluğu, hastalığı, vesveseyi, şeytanın şerrini ve belayı da müminlerin üzerinden defeden ve daha bilmedikleri nice musibeti onlardan geri çeviren yalnızca Allah'tır. Kuşkusuz bunların her biri Allah'ın müminlere gizli ve açık yardımlarıdır. O, kullarına karşı çok şefkatli, Kendisi'ne sığınanlara, Kendisi'nden yardım isteyenlere karşı esirgeyenlerin en hayırlısıdır.



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



MUHYI



MUHYİ

Can Bağışlayan, Sağlık Veren, Dirilten, Yaşatan

O, diriltir ve öldürür. Ve Ona döndürüleceksiniz (Yunus Suresi, 56)

Bir varlığa can vermek, onu yoktan yaratmak ve onun yaşamını sürdürebileceği şekilde dünya şartlarını düzenlemek yalnızca sonsuz güç sahibi olan Allah'a mahsus bir özelliktir.
Allah, gözle görülemeyecek kadar küçük bir yumurta ile spermi birleştirir. Sperm yumurtanın içine girer girmez yumurtanın çevresi bir zarla örtülür. Ve hayat başlar. Allah bu küçücük hücreyi önce ikiye, sonra dörde böler, bu bölünme hızla devam eder. Böylelikle annenin karnında mucizevi bir yaşam başlar. Aynı hücreler bir süre sonra farklılaşarak hem beyni, hem sinir sistemini, hem de sert kemikleri ve kıkırdakları oluşturur. Böylelikle Allah dokuz ay içinde yoktan, gören, duyan, konuşan ve akleden bir insan yaratır. Ona can bağışlar. Bir canlının oluşum aşamalarında meydana gelen bu mucizevi olayları, bir yumurtayla spermin başaramayacağı açıktır. Onları birleştiren ve anne karnındaki bebeği dokuz ay boyunca koruyarak büyüten yalnızca Allah'tır. İşte bu ilk yaratılış ve ilk diriltmedir.
İnsanı dünyaya geldikten sonra onun yaşamasına izin veren de Allah'tır. Sonra tüm insanlara kaderlerinde bir ölüm günü tayin etmiştir. Bu ölüm gününe kadar da onları belli bir süre dünya hayatında tutarak imtihan eder. Tayin edilen süre geldiğinde de insanların canını alır ve dünyada işledikleri amellerin karşılıklarını vermek üzere, daha önce yoktan var ettiği gibi ölümlerinden sonra onları tekrar diriltir. Kuşkusuz bu, sonsuz güce sahip Allah için çok kolay bir iştir. Ancak insanların bir kısmı bu dirilişten yana gaflet içindedirler ve derler ki:
"Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" (Yasin Suresi, 78)
Elbette insanların gaflet içinde oldukları, inkar ettikleri bu gerçeği Allah vaat eder ve onların getirdiği misale karşılık en hikmetli cevabı Kuran'da şöyle verir:
De ki: Onları ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir. (Yasin Suresi, 79)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



VARİS

(Servetlerin geçici sahipleri elleri boş olarak yokluğa döndükten sonra varlığı devam eden,
servetlerin hakiki sahibi)



İnsanlar dünyadaki yaşamları boyunca sürekli olarak bir şeyler kazanmaya, zenginliklerini, mallarını, mülklerini artırmaya çalışırlar. Hatta kimi insanda bu öylesine büyük bir hırstır ki, hayatı boyunca başka hiçbir amaç edinmeden, varlığının gerçek nedenini hiç düşünmeden sabah akşam daha fazlasını elde etmek uğruna çalışıp didinir. Ancak bu insanların göz ardı ettikleri bir gerçek ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." (Kehf Suresi, 103-104)
Söz konusu insanlar hayatları boyunca kendilerine edindikleri boş bir amaç uğruna çaba harcayıp dururlar. Fakat bir gün, belki de hiç beklemedikleri bir anda ölüm melekleri gelir ve Allah'ın emriyle onların canlarını alır. Herkesin imrendiği büyük bir servete sahip olan bu insanlar yalnızca bir beze sarılarak toprağın birkaç metre altına gömülürler ve hayatları boyunca kazandıkları hiçbir şeyi yanlarında götüremezler. Toprağın içine çıplak bedenlerinden başka hiçbirşey konmaz. Onlar istemeseler de evleri, arabaları, tüm malları, toprakları ve evlatları geride kalır. Ahirette yanlarında buldukları ise yalnızca takvaları ve Allah'a olan yakınlıklarıdır. Bir insan ne kadar isterse istesin malına, mülküne, dünyadaki itibarına, zenginliğine sonsuza kadar sahip olamaz. Elindeki herşey ona kısa bir süre kullanması için dünyada verilen nimetlerdir.
Ancak bu nimetleri veren Allah dilediği zaman kişinin canını alacak ve malını dünyada, bedenini de toprakta bırakarak Allah'ın huzuruna çıkarılacaktır.
Şüphesiz Biz, gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz ve varis olanlar Biziz. (Hicr Suresi, 23)
Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın." (Enbiya Suresi, 89)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



ZÜLCELAL-i VEL iKRAM (Hem Büyüklük Sahibi Hem Kerem ve İkram Sahibi Olan)

Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne Yücedir. (Rahman Suresi, 78)


Dünyada insanın hoşuna gidecek sayısız nimet vardır. Allah kullarının hoşnut olacağı çeşitli detaylarla dünyayı süslemiştir. Ancak elbette Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanını asıl olarak göstereceği yer cennettir. Kuran'da tasvir edilen cennet, O'nun sonsuz ikramını gözler önüne sermektedir.
Cennetin Kuran'da anlatılan en belirgin özelliklerinden biri, 'nefislerin arzuladığı herşeyin' müminlere verilmiş olmasıdır. Cennetin 'altından ırmaklar akar', 'yemişleri ve gölgelikleri süreklidir', 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında bir gölgelik' vardır. Allah Kendisi'nden bir rahmet olarak salih kullarını cennet bahçelerindeki 'gölgeliklerde ve pınar başlarında' bulunduracaktır. 'Çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahip' olan cennette müminlere 'istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol' verilecektir.
Müminler, 'içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler.' Ayrıca cennette inananlar için 'yüksek köşkler bina edilmiştir.' Bu köşklerin altlarından ırmaklar akmaktadır. 'Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerinde' oturur ve etraflarına 'bakıp seyrederler.' Bu arada yapılan ikram da son derece ihtişamlıdır. 'Kendileri için hizmet eden civanlar' 'çevrelerinde gümüşten billur kaplar ve kupalar dolaştırırlar.' Bu hizmetler esnasında müminlerin giyimleri de son derece göz alıcıdır; '... orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler, oradaki elbiseleri ipek(ten)dir.' (Enbiya Suresi, 23)
Kuşkusuz Kuran'daki cennet tasviri yukarıda anlatabildiğimizin çok üstündedir.
... Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız. (Zuhruf Suresi, 71)
Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. (İnsan Suresi, 20)


Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 




--->: Allah'in Isimleri ve anlamları frmacil dördüncü 4 sayfa --->: Allah'in Isimleri ve anlamları HAFID(YUKARIDAN AŞAĞIYA İNDİREN, ALZALTAN)
. Örneğin kendi bedeninin işleyişindeki kusursuzluğa baktığında detaylı bir yaratılış görecektir. Bu yaratılışın detaylarındaki akıl alametlerini düşündüğünde, bütün bunları bir planlayan ve var eden olduğunun bilincine varabilir.
Ancak kuşkusuz bu sayılanlar sahip oldukları yetenekleri kullanan kişiler için geçerlidir. Bir de karşılaştıkları olaylar üzerinde hiç düşünmeyen insanlar vardır ki bunlar, yeryüzündeki insanların çoğunluğunu oluştururlar. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu insanlar dünyaya gelir, büyür, herkes gibi sıradan bir hayat geçirir ve ölürler. Oysa Allah Kuran'da düşünüp öğüt alanları övmüş, diğerlerini ise aşağılık kılacağını bildirmiştir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru. Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Al-i İmran Suresi, 191-192)
Düşünüp öğüt alanlar Allah'ın yücelttiği kişilerdir. Bu kişiler Allah'a kul olmanın gereklerini tam olarak yerine getirirler ve bu yönleriyle diğerlerinden tamamen ayrılırlar. Diğer grup (düşünmeyen insanlar) ise, insani yeteneklere sahip olmalarına rağmen bunları kullanmaz ve basit bir yaşam sürdürürler. Bir nevi hayvan gibi, fiziki ihtiyaçlarını gidermeye yönelik bir yaşamı seçerler. İşte bu insanlar da, Allah'ın yarattığı ancak vicdanlarını kullanmadıkları, düşünmedikleri ve sıradan bir ömrü seçtikleri için alçalttığı kişilerdir. Bu kişilerle ilgili Kuran'da şöyle bir örnek verilmektedir:
İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. (Bakara Suresi, 171)



Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 10:46 PM

Allah'in İsimleri Ve Anlamları
 



NASIR

Yardım Eden

Onlara yardım ettik böylece üstün gelenler oldular (Saffat Suresi, 116)

İ. Tarih boyunca müminler her türlü zorlukta, her türlü şartta O'ndan yardım dilemişler ve Allah da onlara icabet etmiştir. Peygamberler bir hüküm vermeleri gerektiğinde adaleti sağlayabilmek ve dünyada Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla harcanabilecek mal, mülk için ayrıca hastalandıklarında şifa bulmak için ve bir insanın hayatının her anında isteyebileceği herşey için yalnızca Allah'a yönelmişlerdir. Allah da onların bu samimi isteklerine icabet etmiş ve onlara her konuda yardım etmiştir.
Allah müminlerin yegane yardımcısıdır. Kuran'da Allah, "... İman edenlere yardım etmek ise, bizim üzerimizde bir haktır." (Rum Suresi, 47) ayetiyle tüm iman eden kullarına yardım edeceğini haber vermiştir.
.
İşte böyle samimi bir çabanın karşılığında müminler daima Allah'ın yardımıyla karşılık bulurlar. Zafer, Allah'ın vaat ettiği gibi, yalnızca Rabbimiz'e inananların, O'nun rızası ve hoşnutluğu için gayret gösterenlerindir. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Dünyada müminleri yalnız ve yardımsız bırakmayan Allah, ölümlerinden sonra ahiret hayatlarında da onların yegane velisi ve yardımcısı olacaktır. Allah müminlere hem dünyada hem ahirette yardım edeceğini vaat etmiştir. üphesiz Allah kullarına karşı çok şefkatli ve merhametli olandır.

Allah kitabında elçilerine şu vaatlerde bulunmuştur:

Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. (Saffat Suresi, 171-172)

İşte böyle; Biz, her peygambere suçlu-günahkarlardan bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. (Furkan Suresi, 31)



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.