![]() |
İstanbul
http://img390.imageshack.us/img390/6...ul2kopiju0.jpg http://img467.imageshack.us/img467/4336/ist5uf6gk6.jpg Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Yavuz Bülent Bakiler |
Cevap : İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım İşte İstanbul yorgun şehir işte canından bezmiş boğaz vapurları kederli tramvaylar ve Galata Köprüsü'nden telaşlı insanlar geçmektedir bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerimde eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım işte İstanbul İstanbul dedim de seni hatırladım. Balıkçı tepsilerinde gümüş balıkları tekir,barbunya,canım uskumru,levrek işte İstanbul kulaklarımda bir derin uğultu hiç bitmeyecek karşıda kızkulesi gözleri yaşlı bir kadın gibi ve minareler çaresizliğimizi haykırmakta Allah'a caddelerinde başım dönüyordu gecelerinde ağladım İstanbul,o büyük şehir o mahzun şehir İstanbul dedim de seni hatırladım. Boğaz içinden bir vapur geçer benim aklımdan senin gözlerin geçiyordu -Bebek, dediler indim nereye baksam denizdi mavi mavi bir hüzündü ayaklarımın altında işte İstanbul Haliç, Çiçek Pasajı, Beyoğlu... Beyoğlu'nun daracık sokaklarında seni aradım. İçim ürpertilerle dolu,amansız korkularla İstanbul dedim de seni hatırladım. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Cevap : İstanbul
Sabah ezanları ayrılığa çağırıyor beni, Üsküdar vapuruna son binen yolcu olmayı ben seçmiyorum. ... Kızkulesi gibi yalnız ... Uzatıyorum elimi Yeditepe üstünden, Elin elime değmeden, Ayaklarım Haliç´e değiyor, Sen istanbul oluyorsun, Ben deniz. |
Cevap : İstanbul
İSTANBUL evin içinde bir oda,odada İstanbul odanın içinde bir ayna,aynada İstanbul adam sigarasını yaktı,bir İstanbul dumanı kadın çantasını açtı,çantada İstanbul çocuk bir olta atmıştı denize,gördüm çekmeğe başladı,oltada İstanbul bu ne biçim su,bu nasıl şehir şişede İstanbul,masada İstanbul yürüsek yürüyor,dursak duruyor,şaşırdık bir yanda o,bir yanda ben,ortada İstanbul insan bir kere sevmeye görsün,anladım nereye gidersen git,orada İstanbul. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN |
Cevap : İstanbul
İSTANBUL’U DİNLİYORUM İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Kuşlar geçiyor, derken Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda Bir kadının suya değiyor ayakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Serin serin Kapalıçarsı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Los kayıkhaneleriyle bir yalı Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir yosma geçiyor kaldırımdan Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere Bir gül olmalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir kuş çırpınıyor eteklerinde Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vurusundan anlıyorum İstanbul'u dinliyorum. gözlerim kapalı.... |
Cevap : İstanbul
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta, Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta, Mazi gibi sislenmiþ Emirgan Çınaraltı. Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda, Üstündeki son dallar ağarmış diye birden Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda. Yerlerde gezen hatıralar var korulukta; Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir. Mehtaba çalan sapsarı benziyle ufukta, Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir. İçlenme tabiattaki yekpare kederden, Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler. Onlar dönecektir yine gittikleri yerden, Onlarla giden günlerimiz dönmeyecektir. Faruk Nafız Çamlıbel |
Cevap : İstanbul
Haliç Ve Haliç çocuk dişleri gibi dedim. Gülünce Çıkan. Esmer. Esmer uyanması gibi vücudumun Bir yerinin (bir deniz müzesinde iki foklu bir pelikanlı Ve korkunç hüzünler taşıyan Ve Eylül yüzlü. Eylül, bir çocuğun elinden tutmak gibi Fener’de (ki bir Ortodaks kilisesine devam ediyordur lacivert elbiseler giyer ve sarı düğmeleri sallanır rüzgarda ve yeni yeni ağarıyordur vakit ve çok eski bir kazı ki bir virgül gibi düşüyordur başaşağı Balat’a) Hava düştü Kağıthane tarafında diyorum sonra da Ve Eyüp’e bakıyorum. Eyüp’de su suya benziyor Bir ev bir eve. Bir yaprak bir yaprağa. Ve incecik çiziyor geceyi bir kağıt bir ağaç. Ve eski yeşil denilen bir yeşil Ve bir su çarkı (yavaş yavaş dönen. Bir atın çektiği gözleri bağlı. Sefil.) köprünün demirlerine yaslanıp bakıyorum sonra yirmialtı yaşımla arkamda asker elbisesi. Bıyıklı. Uzun yüzüm. Bir dağ istiridyesi gibi de sarı Belli bir kızı seviyorum ve hep geceleri çıkıyor. Bir balık geçiyor. Ben balığı yazıyorum. Balığı ve Ben ki ne zaman doğduğumu bir köşeye yazmamışımdır Ve hep kendimi götürmüşümdür gittiğim yer yere Ve bir sıkıntıya alt katlarda otura Ve hiç çıkmayan. Eski bir urba gibi kent. Eski bir urba gibi giyiyorum kenti Bir kadırgayı. Türlü seslerdeki bir saatı Sütlüce’yi. Sütlüce’deki bir avluyu Eski takvime göre ok atanları. Nişan taşlarını Ve bir yağmuru, yeraltlarını dolaşan. Yinimin Atlasında gidip gelen Ve kalan Uzuyor su. Kasımpaşa’da bir balıkçının tablası Nişancı Ahmet Paşa Çeşmesi. Çarklı bir Şirket-i Hayriye vapuru Ki yalnız Fener’e, Kasımpaşa’ya, Eyüp’e uğrar ve Elli hissesini Valide Sultan almıştır Ve hamalları Karahisarlıdır. Sudadır sonra hep gözleri Ve elleri. (.....) Ve incecik kemiği bir şiirin Bir deniz kıyısında İlhan Berk |
Cevap : İstanbul
Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canim; Vatanim da vatanim... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare? Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul’da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tambur gibi mi, uda gibi mi? Cumbalı odalarda inletir katibi mi... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler! Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler... Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sümbül kokan Türkçe’si bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap : İstanbul
Bir başka tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal Beyatlı |
Cevap : İstanbul
İSTANBUL Bir yanda sessiz dua, bir yanda şuh kahkaha, Bir yanda kula kulluk, diğer yanda Allah' a Sanmam koca Dünya da eşin bulunsun daha. EY İSTANBUL...İSTANBUL SENİN İKİ YÜZÜN VAR, BİR YÜZÜN GÜLÜYORKEN DİĞERİNDE HÜZÜN VAR. İbadet sessiz sessiz, rezalet gümbürtülü, Çirkinliğin meydanda, güzelliğin örtülü, Sararken ufukları gurubun kızıl tülü, GECELERİN KİMBİLİR NE GÜNAHLARA GEBE ? TAKSİM' DEKİ GÜNAHA EYÜP' TE BÜYÜK TÖVBE. Örf, anane, gelenek yerle bir ahalide, Padişah mezarında ürperir Laleli' de, Hayal tacirlerine rağbet Bâb- ı âli' de, BU GİDİŞ HAYRA DEĞİL, KALBİNE TAZE KAN BUL, KARANLIĞA YÜZ ÇEVİR, GÜNEŞE DÖN İSTANBUL. Ne yazık ki satılır olmuş insan maddeye, Koyun kasapta satılık, kadın düşmüş caddeye, Nasıl gelmez İstanbul hırstan çatlar haddeye, HER HALİ EDASIYLA İSTANBUL' UM BİR HOŞTUR, KADİR' DE TAM MÜSLÜMAN, NOEL' DE TAM SARHOŞTUR. Ve işte ekonomin, nasıl gelmiş bu hale, Bir yanda tefeciler, bir yanda Tahtakale, Pembe gözlükler ile bakamam istikbale, SÖZ SENETMİŞ ESKİDEN, ŞİMDİ SENET HİKAYE, DOLANDIRMA- ALDATMA OLMUŞ TİCARİ GAYE. İşyerinde yabancı kelimeye itibar, Kafeterya, bonmarşe, butik, şarküteri, bar, Beyoğlu' nda Türkçe yok diğer bütün diller var, RÜZGAR BATI' DAN ESMİŞ, FATİH' İN RUHU KAYIP, EY İSTANBUL ! İSTANBUL SANA YETER BU AYIP. Ey zaman...zalim zaman geç saniye saniye, Teknikte ilerlerken manada çöküş niye ? Çağırırken imana, Fatih, Süleymaniye, ÇEVİR YÜZÜNÜ, ÇEVİR, PİSTEN, KİRDEN, ÇAMURDAN, KIBLE' YE DÖN İSTANBUL, FEYZ AL İLÂHİ NURDAN. Karaköy' de günahlar sarılır kalın sise, Çan çalarken Taksim' in göbeğinde kilise, Ayasofya susuyor bu ne garip iş ise (?) İSYANIN YERİ YOKTUR, EYÜP SABRA ÇAĞIRIR, MEŞHUR ZİNCİRLİKUYU GEL DER, KABRE ÇAGIRIR. Ahmet Mahir Pekşen |
Cevap : İstanbul
İstanbul,Sen ve Ben İstanbul beklesin bir sabah yalın ayak çıkıp geleceğim çantamda sana yazdıklarım ve senden aldıklarım ensemde rüzgar serin serin seni İstanbul'da bekleyeceğim anlattığında yüzümü kızartan dilimi duvarlaştıran hayallerinle dans edeceğim dalgaların musikisinde hapsettiğim ne varsa içimde haykıran çığlık çığlığa dökeceğim denize İstanbul beklesin beklediğine değecek güzellikte olmalı vuslatımız sen hayalimdeki muhteşemliğinde ben düşlerindeki güzelliğimde olmalıyım kulağımı usul usul öpmeli sesin gözlerimiz kapalı buluşmalı alınlarımız bilsem ki kavuşunca bozulmayacak büyümüz ne bir eksik ne bir fazla İster miyim İstanbul beklesin boğmak için bizi aşka ama zaman ağır gelmezse bu sevdaya buluşacağız mutlaka hiç hesapta değilken İstanbul sen ve ben Yaren Bahar |
Cevap : İstanbul
Bir İstanbul kızısın… Yaşadığın şehre benziyorsun aslında… Sen biraz o musun, nedir? Bazen Ayasofya aksediyor yüzüne… Onun gibi her şeye Amenna diyor, Başını önüne eğip, susuyorsun… Bir İstanbul kızısın… Görür görmez anlamıştım bunu… Gözlerin birer İSTANBUL GECESİ olmuş Bakışlarında geziyorum… An oluyor sîmanı benzetiyorum ona; Bazen uykularda yüzdüğü bir an oluyorsun Kandilli’nin…. Mahmur gözlerle bakıyorsun Biraz esneyip gülümsüyorsun ardından. Bir yandan da mehtabı sürüklüyorsun Yangınınla… Bir İstanbul kızısın… İnsanın içini ferahlatıyor sözlerin… İnanır mısın bilmem, Kanlıca’nın yoğurduna dahi benzetiyorum seni… Yüzün beyazlıyor hayalimde… Gülümsüyorum bu sefer ben… Anlamıyor, lakin karşılık veriyorsun Başınla.. Bir İstanbul kızısın… Seni gördüğüm ilk an esiyor aklıma da; Bir pınarın çağlarken Etrafına saçtığı buselerdi bakışların… O halinle Kızkulesi düşüyor yadıma Her gece o boğaz esintili bakışlarla Kaç delikanlıya göz kırpıyordur Kim bilir?.. Bir İstanbul kızısın… Sinirlenip, ağlıyorsun ya bazen… İşte o an bir Marmara oluyor gözlerin… Marmara gibi doluyor… Sonsuzluğa erişiyorum gözyaşlarınla… Gözlerim açık… Bir İstanbul kızısın.. Gülümsemen o.. Ağlaman..Hüzünlenmen… Sana bakıyorum; Her nefesin ayrı bir semt oluyor gözlerimde.. Geziyorum İstanbul’un dört bir yanını Sana bakarken. Kayboluyorum onda Seni her görüşümde.. Şunu bil ki; Bulmak istemiyorum kendimi İstanbul kızı…. Gözüm hep ikinizde kalacak çünkü İkbâl Betül Armağan |
Cevap : İstanbul
İSTANBUL'da yaşamak ne güzel
Bir başkadır İSTANBUL'u yaşamak nefes almak havasını doya doya içine çekmek. İSTANBUL tarih sanat kültür edebiyat doğa harikası demek. İSTANBUL'u şarkılarda yaşamak ne güzel; Bir tatlı huzur alırız Kalamıştan,Üsküdar'a giderken yağan yağmurdan,Bu sabah yağmur var İSTANBUL'da gözlerim dolu dolu oluyor bilinmez niye,Sezen Aksu'nun dediği gibi Böyle bir aşk görmedi İSTANBUL İSTANBUL olalı,şarkılar söylenen,adına şiirler yazılan İSTANBUL. Sana dün bir tepeden baktım aziz İSTANBUL! görmediğim,sevmediğim hiçbir yer yok.Ömrüm oldukça,gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer dedi şair,daha sonra şarkılarda mırıldandı bu sözler. Biranda gördükleri kıza çarpılan sevdalılar sordular;kız sen İSTANBUL'UN neresindensin? Sevdiğine kavuşamayan ayrılan terk edilen sevgililer hep onu suçladılar. Daha binlerce Aşk Sevgi semtlerin güzelliği,hakkında üzerine şarkılar yazılmış söyleyeni de dinleyeni de bir başka aleme götüren güzel İSTANBUL... |
Cevap : İstanbul
İstanbul'un sesi
Şarkılar İstanbul'u söylemiş hep ama bunda şaşılacak bir şey yok.Çünkü bu şarkı ve türkülerin ait oldukları geleneğin bizzat kendisi İstanbul'da oluşmuş ve gelişmiş. İstanbul kadar şarkılara,türkülere,güftelere,şiirlere konu olmuş başka bir şehir varmıdır acaba? Bu kadar çok sayıda besteciye ve şaire ilham vermiş ve hakkında böylesine geniş bir müzik repertuvarı bulunan şehir azdır herhalde. İstanbul'un çeşitli semt ve yörelerini konu edinen bestecisi bilinmeyen,anonim şarkılarda var.Bunlara İstanbul türküsü deniyor genellikle.Çok sanatlı,lirik,şuh ve çekici türkülerdir bunlar.İstanbul ve İstanbul yaşamı bu türkülerde bir arka plan bir toplumsal dekor olarak yer alır."Fındıklı bizim yolumuz","İstanbul'dan Üsküdar'a yol gider",Beyoğlu'nda gezerim" bu türkülerden bazıları.İstanbul'un mahallesi de semti de çoktur. Bu İstanbul türkülerinden kuşkusuz en meşhuru "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur" türküsüdür.Bu türkü tanzimat bürokratının maceralarından alaylı bir biçimde söz eder. İstanbu'un şarkılarda en çok sözü edilen mekanları kuşkusuz Boğaziçi köyleridir(Göksu,Kanlıca,Küçüksu,Sarıyer v.s) Ama Adalar,Kağıthane, ve Beyoğlu gibi sayfiye yerlerinden sözeden şarkılarda yok değil.Kesinlikle "Turistik" nitelik taşımayan bazı mekanlar dahi zaman zaman şarkıya konu olmuş. Örneğin,"Aksaraydan geçer iken/çevirdiler yolumu".Sayfiye mekanlarını konu almayan bir İstanbul semtleri kataloğu niteliğinde.Bu şarkılardan biride Emel Sayın'ın meşhur ettiği bir zamanları dillerden düşmeyen "Kız sen İstanbul'un neresindensin" şarkısıdır.Dile kolay,kısaca bir güfte içerisinde Ortaköy'den Florya'ya,Esentepe'den Kadıköy'üne kadar tam yirmi adet İstanbul semtinin adı zikrediliyor. Şarkı ve türküler İstanbul'u söylemiş hep.Ama bunda şaşacak bir şey yok.Çünkü bu şarkı ve türküler'in ait olduğu geleneğin bizzat kendisi İstanbul' da oluşmuş ve gelişmiş. Nitekim geleneksel Osmanlı/Türk musikisi onaltıncı yüzyıl içinde başkent İstanbul'da oluştu ve Osmanlı başkenti dışında ancak bir kaç kentte tutunup gelişebildi.Dolayısıyla hep İstanbul'un mührünü taşıdı.Repertuvarın küçük fakat azımsanmıyacak bir bölümünün de bu kenti konu almasından daha doğal ne olabilirki? c.bahar |
Cevap : İstanbul
İstanbul Ağlarken Bir İstanbul tablosunda dolaştım bu sabah. Başlarken gözlerimde yağmur, Ve sürerken kalbimde sağnak Dolaştım İstanbul'u aylak aylak. Alırken nasibini sokaklar rahmetten, Damlarken sular eteklerimden, Dinlerken yağmuru şemsiyemden Ve duyarken vapur düdüğünü Kadıköy'den Düşündüm seni İstanbul ağlarken. Bakarken gökyüzünde martılara, Dalıp gitti gözlerim uzaklara. Hani Beşiktaş' tan Üsküdar'a Tam da Kız Kulesi'nin oralarda Ağlarken İstanbul sen geldin aklıma. Beyoğlu'nda ıslanırken parke taşları Ve Ortaköy' de yağarken son gözyaşları, Isıtırken içimi dost sohbetleri ve çayları, Seni düşündüm İstanbul' da akşamları. Şela Kaspi |
Cevap : İstanbul
İstanbul Olmak Değişen belki Boğaz'ın suları, Bu İstanbul sabahında seni buluyorum. Nasıl söylemeli bilmemki -aşağı yukarı- Ben İstanbul'a geldim mi, İstanbul oluyorum.. Bebek'te ellerin, Kücüksu'da yüzün, Sırtında deniz mavisi bluzun; Kavak ağaçlarınca ince uzun Bir İstanbul sabahında seni buluyorum. Düştü pencerelere bir günaydın, Evlerin, yolların uyanması yakın, Tek çizgide şimdi dün,bu gün ve yarın Bir İstabul sabahında seni buluyorum. Beni Eyüp'e götürür bulutlar, Belki onlarında bir bildigi var. Şarabım beyoğlu, ekmegim Üsküdar, Ben İstanbul'a geldim mi,İstanbul oluyorum.. Çok uzaklardan gelmişim,ıslanmışım, Şiir yazmak değil sevmek işim; Ne olur,bozulmasın düşüm, Bu İstanbul sabahında seni buluyorum Ben İstanbul'a geldim mi,İstanbul oluyorum Mustafa Necati Karaer |
Cevap : İstanbul
En çok Ahmet Mahir Pekşen'in şiirini beğendim. Karanlığın içindeki, çoğu şeyin eskisini gibi olmadığı İstanbul'u gerçekten görmemiz gerekiyor.
Bu değerli paylaşımınız için teşekkürler Sevgili KRDNZ. Konunuz bölümümüze sabitlenmiştir. |
Cevap : İstanbul
http://www.siirekle.com/images/stanb...bul1_thumb.jpg Sevgisi içimde yaşayıp duran Nazlı güzellerin şirin İstanbul Hayali kafamda hükümdar süren Görmez gözlerime görün İstanbul Ortasında deniz kenarlar kara Bu dünyada cennet olmuş kullara Mehtapta sandallar ne hoş manzara Sahildir yayladır yerin İstanbul Gemilerin gelir peşi peşine Şöhretin yayılmış hudut dışına Ayrı bir güzellik başlı başına Sevgi muhabbetin derin İstanbul Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu Ondan sonra oldu Türklerin yurdu Edirne’den gelen o büyük ordu Ayyıldız bayrak nurun İstanbul Denizler kilidi boğazların var Dünyaya haykıran avazların var Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var Ferah tut gönlünün serin İstanbul Dünya güzelliği sendedir mevcut Hususi özenmiş yaratmış Mabut Herkesin gönlünde vardır bir maksut Halis Türk maksadın varın İstanbul Edipler şairler yetişmiş sende Ehl-i aşklar yanmış tutuşmuş sende Bir aciz kimseyim Veysel’im ben de Seversen olayım yarin İstanbul Aşık Veysel Şatıroğlu |
Cevap : İstanbul
İstanbul’un Orta Yeri Minare Bataklık genişledikçe ayaklarımıza çarpan sular çekip gitti kim aldı kim götürdü yani artık ben böyle sularla büyük büyük lafların ardına sığınayım. Haydi levni cemaat kapılardan yüzlerine çarpacak su arayanlar çünkü halk bir ezgiyi başlatabilir çünkü korkunun iğneleri füze başlıkları gibi böğrümüzdedir gemiler geçebilir sessiz kımıldamalarla ince zarif dalgalarla halk kendini olmaklara kuşanıyorken ay çıkabilir. Sahilleri yokladım, çarşıları, pazarları kahkahaları vitrinlemişler baktım minarelerden füzeleri çalmışlar gökyüzüne gökyüzüne baktım toprağa boğdum kendimi ne zaman mustazaf bir namazgâha uğradım Kâfirûn suresi akmıştır surlardan içeri Ve Ali en güzel çift ağızlı Zülfikârla Ali’dir. Çünkü daha Fatih’in Ayasofyadaki ilk namazında Irmakları incecik çizgilerle işaretlemek gibi Mührüne minareler kazılmıştır İstanbul’un. Nurettin Durman |
Cevap : İstanbul
http://www.istanbul-resimleri.com/ic...Kulesi(44).jpg AĞLADI İSTANBUL Arıyor İstanbul eski günleri, Geceler kahroldu çöktü İstanbul.. Ellerini açmış minareleri, İçini 'a döktü İstanbul!! Ağladı boynunu büktü İstanbul! Bizi yüreğinden söktü İstanbul! Ah İstanbul ah! Bilirim matemlisin, bilirim yaslısın. Bilirim kızgınsın bize.. Bilmem ki arınır mıyız bu günahtan, Döksen bizi Marmara’ya, Karadeniz’e Ne bunca imparatorluklar, Ne de muharebeler yordu seni.. Korundun düşmandan yıllarca.. Lakin dost bildiğin, can bildiğin vurdu seni... Ah İstanbul ah! Yüzüne bakacak yüzümüz kalmadı.. Bırak bari ismini doya doya analım. Bundan böyle sen bize yan, biz de sana yanalım.... Toprağın altından yükselir figan, Bakamaz üstüne yer hicabından, Bağrına bastığın vurdu sırtından. Matem bayrağını çekti İstanbul.. UĞUR IŞILAK |
Cevap : İstanbul
İstanbul Nice büyük komutan tutuştu senin için. Almak için mevlaya yalvardı için için. Nasip oldu sonunda, O muhteşem Fatih`e O büyük zafer ile damga vurdu tarihe. Yedi tepe üstüne kurulan koca şehir. Sana kavuşmak için olmuştuk koca nehir. Allah, Allah diyerek, atıldık yedi koldan Gemileri yüzdürdük, dağ tepe susuz yoldan Kaptı şanlı sancağı çıktı Hasan surlara. Siper etti güğsünü, o zalim okçulara. Bir Hasan binler oldu, atıldılar ileri Şehit olmak dileği, Fatih`in şanlı eri. Koskoca İstanbul`u hediye ettin bize O muhteşem günde atı sürdün denize. Her biri bir Fatih`ti kahraman askerlerin. Büyüdükçe büyüdü, isimsiz neferlerin. Çağ atlattın dünyaya İstanbul`u almakla Bir er gibi savaştın, kalbindeki bayrakla. Bu yüce savaş için, feyz aldın Peygamberden Kalkta bak koca Fatih, yattığın o yerinden. Boğaza gerdan taktı, torunların sonunda. Adını senden aldı, inci gibi boynunda. Göklere yükseliyor, Sinan`in eserleri. Bir rüya gibi hala, İstanbul`un her yeri |
Cevap : İstanbul
Ne günlermiş, ne günlermiş Yıldızlar, mehtap, çamlar altında Ne günlermiş, ne günlermiş Gelip geçmiş! Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen; Boğaz'dan yalılar geçiyor, Toplamış buralardan eteklerini... Dairesine çekilen bir saraylı gibi Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor Bırakıp bu sessiz gecelerini. Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar. Ortaklığı ayrılmış kıt'aların Anadolu günden güne Rumeli'ye küsmüş... Bugün biz değiliz bakan yalılara; Yalılar boynu eğik bize bakıyor Biz değiliz sarkan hatıralara.. Göğüs gererek dalgalara Yalılar bir hayal için denize sarkıyor Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor. Ne günlermiş, ne günlermiş Yıldızlar, mehtap, çamlar altında Ne günlermiş, ne günlermiş Gelip geçmiş! Özdemir ASAF |
Cevap : İstanbul
Bana kalk gidelim deme bu şehirden Ben sevgimi yüreğine kazımışım bu şehrin Ayrılık bana komaz Hani duymasam Martı çığlığını ezan sesini Hani görmesem Kız kulesini çırpınan denizini Belki terk etmek kolay olurdu bu şehri Bana kalk gidelim deme bu şehirden Kolay mıdır yardan ayrılmak... Bu şehir minarelerini dikmiş yüreğime Kolay mı sanırsın yıkmak Gel vazgeç koparma gülü dalından Koma beni yurtsuzlar yurduna Bana kalk gidelim deme bu şehirden Bir yaz daha göreyim ölmeden Bir çay daha içeyim Büyükada da İlk baharında aşık olayım Son baharında yalnız kalayım Bir şiir daha yazayım n'olur Bana kalk gidelim deme bu şehirden Bırak da kara topragının tadına varayım... KAHRAMAN TAZEOĞLU |
Cevap : İstanbul
BAŞKA İSTANBUL YOK
http://www.ekremsama.com/wp-content/uploads/ist.jpg Burası İstanbul’dur, gamı kasveti gömün, Çözümü buradadır, yürekteki düğümün. Başka İstanbul yok ki, gönlü diriltecek, Tek İstanbul’umuzdur, iksir içeren çiçek. Hasret kalan denizler, şimdi halvet olacak, Şahitler; Sarayburnu, Kızkulesi, Salacak… Balığın “Kavak”lara tırmandığı iki yer, Anadolu’da Beykoz, Rumeli’de Sarıyer. Kıtalar öpüşüyor, açın bakın perdeyi, Bir dudak Ortaköy’dür, diğeri Beylerbeyi. Asırlara uzanan taptaze zeytin dalı, Büyükada, Heybeli, Burgazada, Kınalı. Piyer Loti’ye çıkın, arşa değer boyunuz, Artık avucunuzda, Haliç, ki “Altın Boynuz” Ünlü mimarlar çizmiş, usta can vermiş taşa, İsmiyle buradadır, kaç anlı şanlı “paşa”… Yerden filizlenip de, göğe ermiş yapılar Masallar diyarına açılmış şu “kapı”lar… Mimarlar, mühendisler, ustalar sakın, sakın! İstanbul’a aykırı niyetler varsa, yakın! Kat kat medeniyetler, en yukardaki elif, Sakın örtmesin onu, beton desenli kılıf. Haramdan gelen kilo, yakışmaz o endama, Gölge verir içine, kubbedeki her yama… Silüete doyulmaz, temel harcıdır yürek, Çekilin yaklaşmayın, ey balta-kazma-kürek!.. Yetmiş yedi tepeden oluşan büyük düzlük, Yetmiş yedi lehçeden oluşan Türkçe sözlük. Yükselir minareler boyu zarif biblolar, Hayale bile henüz doğmamış bu tablolar… Sevdalı yürek burda alır hayat nefesi, Uçmak isteyen kuşun, gönlündeki kafesi. Taşlar bile dillenir, ezan sesi vurdukça, Bu İstanbul bizimdir, mavi küre durdukça… Siz; ressamlar, şairler! Kabuğunuzu kırın! İstanbul’u gelecek asırlara haykırın! Sanma, Mecnun Leyla’yı ıssız çöllerde bulmuş, Yıllardır aradığı Leyla’sı İstanbul’muş… Ekrem Şama |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.