ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kültür-Sanat (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=99)
-   -   Cemil Meriç Köşesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=121825)

VANDETTA 01-22-2012 08:31 PM

Cemil Meriç Köşesi
 

Yazar ve mütercim. 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme kaleminde reis muavinliği yaptı.

1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1942 ve 45 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 54 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du.



1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu, ama olağan üstü çalışma ve üretme temposu düşmedi. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu ve yıllarının birikimini ardarda kitaplaştırmaya girişti. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti.

Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde çıktı (1928). Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Hisar dergisinde “Fildisi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı. Meriç, gençlik yıllarında Fransızcadan tercümeye başladı. Hanore de Balzac ve Victor Hugo`dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Bati medeniyetinin temelini araştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu ve sansüre, anarşik edebiyata şiddetle çattı.

Ruhu şad olsun!

VANDETTA 01-22-2012 08:32 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
On dokuzuncu asra kadar, Osmanlı ülkesinde bir ortak şuur vardı: İslâmiyet.

Vahye dayanan bir hakikatler bütünü.

O cihanşümul dinin izahı, yorumu ve yayılması için binlerce düşünce ve duygu adamı ömrünü harcamıştı. Bütün bir içtimaî nizamın temeliydi İslâmiyet.

Sosyal bir sınıfın veya bir kavmin değil, ümmetin inançlarını dile getiriyordu. Ayıran değil, birleştirendi. İnananlar kardeştiler. İnananlar, yani insanların hepsi. Tek Allah, tek kitap, tek hakikat, tek halife, tek dünya. Yunus’un mısralarını kanatlandıran imanla, Mesnevî’deki pırıltılar aynı ezelî nurdan. İslâmiyet Süleymaniye’de kubbe, Itrî’de nağme, Bakî’de şiir.

Medeniyetler de ihtiyarlar.

Nasların cihanşümul seyyaliyeti kalıplaşır zamanla.

Kocayan şuur ezelî hakikatin yüzeyinde bocalar.

İslâm’ın dünya görüşü yekpareliğini kaybeder. Avrupa’nın maddî fetihleri, çöküş devrinin ulemasını afallatır. İslâm’ın inkırazı, hikmetine akıl erdiremedikleri bir gazab-ı ilâhîdir. Susar ve sahneden çekilirler. Yerlerini Avrupa’nın imal ettiği yeni bir insan tipi alır: müstağrip.[1] Hem suda, hem karada yaşayan bu hilkat garibesi giderek büsbütün kopar mazisinden. Artık ne Asyalı, ne Avrupalıdır. Ne Müslüman, ne Hıristiyan.. Tek kitabın yerine binlerce kitap, tek hakikatin yerine binlerce yan hakikat geçer.

Yıkılan bir dünyanın harabeleri arasında ilelebet yaşanamaz ki.

Her toplumun belli bir değerler bütününe ihtiyacı var.

İrfanından kopan, ana dilini bile unutan müstağripler kafilesi kime, neye bağlanacak?

Sosyal bir sınıf da değildir, sosyal bir sınıfın temsilcisi de. Hakikat tek, hata sonsuz. Müstağrip ne yeni bir dünya görüşü kurabilir, ne de Batının cömertçe sunduğu türlü ideolojiler arasında seçim yapacak güçtedir. Seçmek için, anlamak lâzım. Anlamak için, karşılaştırmak. Mukayese, irfana dayanır.

Batının sosyal ve politik tarihi bilinmeden ideolojileri kavranabilir mi?

İdeoloji bir bütündür. Belli bir dünyanın sorunlarını çözmek için hazırlanmış bir bütün.

Kaldı ki müstağripler bu ideoloji enkazını naslaştırırken Batı’da yeni yeni çelişkiler beliriyordu. İdeoloji, iktisadî alt yapının ifadesidir. Sosyal bir sınıfın çıkarlannı dünyaca geçerli bir hakikat diye sunar. Oysa müstağrip Avrupa fikriyatını bir ilmihal gibi ezberlemeye kalkar. Bütünü kucaklayamaz, kucaklayamazdı da. Müstağripler 1960′lara kadar aynı yalanları çeşitli üsluplarla tekrarlayan bir topluluk. Aydın, efendisinin ilaçlarını çalıp içen ahmak uşak.
Cemil Meriç

VANDETTA 01-22-2012 08:38 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Medeniyetlerin ölümü bölümünde seçilen zirve kaçınılmaz olarak Nazizm’dir. Avrupa hastadır, hürriyet, sonraki nesillerin kullanımına bırakılmış bir lükstür; haydutlardan korunabilmek için en azgını ile anlaşmaktan başka çare kalmamıştır, masum Avrupa günah keçileri Hitler ve Mussolini'yi bulmuş ve rahat bir nefes alabilmiştir.
Cemil Meriç

VANDETTA 01-23-2012 08:19 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
İzm'ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşe'lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı.
Cemil Meriç

VANDETTA 01-24-2012 11:21 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Tanzimat’tan bu yana, Türk aydının alınyazısı iki kelimede düğümleniyordu. Aldanmak ve aldatmak... Genç nesiller Tanzimat’tan beri karşılaştıkları ihaneti görünce bir sığınak aradılar. İslamiyet’i bilmiyorlardı ve tarihlerinden utandırılmışlardı. Oysa dünyanın en büyük medeniyetini kurmuş bir ülkenin çocuklarıydık. Genç nesiller masallarla avutulamazlardı artık. Bu sahte batıcılıktan tiksinmişlerdi. İkiye ayrıldılar; ülkenin mukaddeslerine sarılanlarla, sosyalizme gönül verenler... Batının kelimeleriyle; sağcılar ve solcular..
Nesiller bu aldanışı kanlarıyla ödediler...
Cemil Meriç

VANDETTA 01-29-2012 06:14 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Hepimiz gurbetteyiz. Kökü mazide olmayan bir insan memleketine ve başka memleketlere yabancıdır.

Cemil Meriç

VANDETTA 02-01-2012 10:22 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


İnananlar Kardeştir...
Bu ülkenin ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuş. Biyolojik bir vahdet değil bu. Ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla. Vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. İster siyah derili, ister sarı... inananlar kardeştir. Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamak ve ölmek. Türk’ü, Arap’ı, Arnavut’u düğüne koşar gibi gazaya koşturan bir inanç; gazaya, yani irşada. Altı yüzyıl beraber ağlayıp, beraber gülmek. Sonra bu muhteşem rüyayı korkunç bir kabusa kalbeden meşum bir salgın: maddecilik. Tarihin dışına çıkan Anadolu, tarihin ve hayatın. Heyhat, bu çöküşte kıyametlerin ihtişamı da yok, şiirsiz ve şikayetsiz.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-05-2012 01:13 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


Türk İslam medeniyeti ahlaka, feragate dayanan bir medeniyet. Gerçekleştirdiği değerler edebiyattan da, felsefeden de, ilimden de muazzez. Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum. Korumak istediğim şaheser; insanın kendisi. Tarihine vecitle eğildiğim bu büyük, bu gerçek, bu mert insanı Osmanlı yaratmış ve yaşatmış. Kendini tanımak irfanın ilk merhalesi. Düşünenin görevi insanından kopan, tarihini unutan ve yolunu şaşıran aydınları irşada çalışmak; Kızmadan, usanmadan irşat. Gerçek sanat ayırmaz birleştirir...
Cemil Meriç

VANDETTA 02-10-2012 11:12 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


VANDETTA 02-11-2012 06:38 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Semavi kitapların emri: “Öldürmeyeceksin”. Hıristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır. Goethe: “Ya örs olacaksın, ya çekiç” diyor. Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.” Kim haklı?
Cemil Meriç

VANDETTA 02-12-2012 05:38 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

Günler nehir gibi akmıyor. Nehrin serinliği var, sularında yıkanabilirsiniz, gümüş pullu balıklar yaşar koynunda nehrin…
Hayata çiviliyiz kollarımızdan, zaaflarımızdan çiviliyiz. Ve günler, çehrelerinde kamçıdan sert bir istihza. Ve günler, bakışlarında hançer… birer birer geçiyor önümüzden. kimi suratımıza tükürüyor durup, kimi tokatlıyor bizi. Kim çözecek ellerimizi Tanrım? Kim çözecek?.. Günler kükreyerek geçen canavarlara benziyor, uluyarak geçen canavarlara… Gök karanlık, kulaklarımızda acı bir nârâ…
Cemil Meriç

VANDETTA 02-13-2012 11:02 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


Ağaç köküyle yaşar, insan da öyle… Bizse maziden koptuk, istikbale bağlanamadık. Türkiye bütün kütüphaneleri yakılan, bütün mazisi imha edilen, 600 yılı cerrahi bir ameliyatla içtimaî uzviyetinden koparılıp atılan bedbaht bir ülke.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-14-2012 11:12 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


Önce zirve yani dev kent çöktü,sonra taşra,nihayet köy.Samimi bir imanın yerini ‘’bilimsel’’ bir dinsizlik yahut ölü bir metafizik aldı.Yaşlılara saygı yerine soğuk bir maddecilik,benim vatanım ve devletim yerine milletlerarası toplum (AB),güçlükle kazanılan haklar yerine tabii haklar;gerçek değerler yerine para ve mücerret değerler;halk yerine yığın,annelik yerine seks.
Emperyalizm,beynelmilelcilik,kuvvet ihtirası,sınıf kavgası….
İşte medeniyetin meyveleri….
Cemil Meriç

VANDETTA 02-17-2012 09:45 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

Araftayız. İrfanımızı maziye bağlayan köprüleri berhava ettik...
Düşünce yok artık. Kinlerde, sevgilerde bir takım işaretlerin emrinde.

Aslında bugün içinde bulunduğumuz boşluk maziyi iyi tanımayışımızdan doğmaktadır. Bu itibarla bizden öncekilerin neler düşündüklerini, neler tavsiye ettiklerini bilmek, yazdıklarını yeni harflere çevirmek, okumak, okutmak, tartışmak zorundayız! Neden bu şekilde düşünüyorlardı, nerelerde hata yapmışlardı? Çare? Zindanımızı yıkmak, mimarı ve işçisi cehaletimiz olan zindanı. Önce kendimizi tanımalıyız. Nasıl bir tarihin çocuklarıyız? Ne soran var ne bilen. Birleşmek ve düşünmek zorundayız. Bu zincirleri ne zaman kıracağız? Kendi kendimize vurduğumuz zincirleri...
Cemil Meriç

VANDETTA 02-21-2012 09:00 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


Şato kiliseye dayanıyordu, kilise nass’a. Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadelesi tarihi. Nakil, imtiyazların kalesiydi. Üçüncü sınıf, bu asırlık kaleyi aklın dinamitiyle tahrip etmedikçe hürriyete kavuşamazdı. Hıristiyanlık, eski toprak köleleri için karanlık bir mahpesti, maddecilik vaat edilen toprak; din zilletti, dinsizlik haysiyet.

Burjuvazi iktidara geçer geçmez kiliseyle nikah tazeledi; kiliseyle yani nass’la. İmtiyazlarını koruyacak bir hisardı nass. Şimdi, aklın bayrağını omuzlamak yeni bir içtimai sınıfa düşüyordu, en yoksul, en kalabalık sınıfa. Mekanist maddecilik, yükselen burjuvazinin kavga silahıydı; diyalektik materyalizm dördüncü sınıfın kavga silahı oldu. Birincinin görevi feodaliteyi yıkmaktı, ikincinin kapitalizmi. Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi. Avrupa’nın tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir. Osmanlı için şuurdur din, tesanüttür, sevgidir.
Osmanlı toplumu insan haysiyetine ve inanç birliğine dayanır. Hegel belki haklı: tarih tezatlar içinde gelişir. Osmanlı’nın tezadı Avrupa’dır. Batı’da maddecilik batılın hisarlarını yıkan bir dinamit, hür düşüncenin dinamiti; Osmanlı İmparatorluğu’nda maddecilik bir kendi kendini tahrip cinneti. Avrupa, Osmanlı ülkesine papaz ihraç eder. Hıristiyanlığa davet için mi? Ne münasebet. Tek emeli, Osmanlı’yı dinsizleştirmektir. Dinsizleştirmek, yani etnik bir toz haline getirmek. Bir kelimeyle: dinsizlik, Batı’nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meşumdur; onlar için ilerleyiş, bizim için çözülüş ifade eder.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-23-2012 10:34 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Bu gençlik irfansız yetiştiği için Batının her türlü hastalığına açıktır. Eğer biz dinimizi, edebiyatımızı, irfanımızı bilseydik böyle olmazdı. Evvela kendi düşüncemizi bilmemiz lazımdır. Her şeyi bilmek mecburiyetindeyiz. Bugünkü gençliğin kendi değerlerini bilmesi lazımdır. Gençlik meselesi diye bir şey yoktur.
Kafası boş bırakılan, irfansız yetişen bir gençlik vardır; bunların kabahatlisi kendisi değildir. Eğitim metodundan ileri geliyor. Batının oyuncağı olan birtakım insanların uzun zamandan beri uyguladıkları metottan dolayı gençlerimiz böyle olmuştur.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-25-2012 10:40 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


İrfan boşluğu kelimelerden başlıyor. Münakaşa, aynı heykeli yapmaya çalışan birden fazla kişi demektir. Samimi olarak, nefsaniyetten uzak her tartışma, barika-i hakikati tecelli ettirir. Münakaşada ilk vasıf enaniyetten uzak olmaktır. Türkiye’de bir münakaşa, bir anlaşma zemini kurulamamıştır. Haklı bağırmaz, haksız bağırır; haklı feragat etmek zorundadır. Bu memlekette hain yoktur, gafil vardır.
Bu ülkenin insanı kötü olamaz. Ne kadar severseniz, sizi o kadar severler. İslam ikna demektir, kucağını açmaktır. İslam’ın İslam’dan başka davası yoktur.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-27-2012 11:01 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

Bulanık akıyor şuur ırmağı, bulanık. Derinlikleri seçilemiyor. Aksettirdiği, gökte soluk bir kaç yıldız.
Neden eğilmek istiyorsun hep?Kalbini teşrih masasına yatırmaktan bıkmadın mı?
Hayat dışarda.. Kaçıyorsun, erkekçe çalışmaktan, yaratmaktan, dövüşmekten kaçıyorsun. Boş bulduğu ilk kulübeye sığınan bir köpek gibi. Ve her kulübeden mantığın haşin eli boğazına sarılıp, kaçmaya zorluyor seni.
İnsan, selâhiyetinin sınırlarını çoktan mı aştı?
Dünyanın batan bir gemiye benzemesi bundan mı?
Tabiat, fare ile oynayan kedi gibi, soyumuzla alay mı ediyor?
Tedirgin, küstah, azgın insan sürüleri.
Batan bir geminin ister serenine tırman, ister küpeştesine yan gel.. Bu ülke 89′dan beri su alan bir gemi. 89′da tasfiye edilen yalnız Batı aristokrasileri, yalnız derebeylik nizam-ı içtimaisi değil; 89 burjuvazinin zaferi, ihtiyar Şark’ın da ölüm çanı.. Asırlarca krallardan baç alan Devlet-i Aliyye’nin mecalsiz avuçlarında fetih kılıcı yok artık, dilenci keşkülü var. Birbirinin gırtlağına sarılacakları mesut günü iple çeken renk renk insan., ve nihayet çözülüş. Hasta adam hâlâ can çekişiyor. Can çekişen yalnız o mu?
Dünyanın bütün tımarhaneleri bizim entelijansiyanın kafatası yanında birer aklıselim mihrakı.
Cemiyet tek mit’e dayalı: Atatürk miti. Başka bağ yok.
İmparatorluğun birbirine düşman etnik unsurlardan mürekkep yamalı bohçası dikiş yerlerinden ayrılalı beri biz kendi kendine düşman insanlar haline geldik.
Mazi yok, tarihimizi tanımıyoruz.
Din ölüm yatağında.
İnsanları bir araya getiren hiçbir ideoloji doğmadı.
Nihayet dil de gitti elden.
Türk milleti.
Hangi millet?
Milliyetçiyiz..
Hangi milliyetçilik?
Batı’nın en bedbaht, en sarsak, en hasta fikir adamı basubadelmevt (ölümden sonra dirilme) hülyalarıyla avutabilir kendini. Kadirşinas bir el, gübre altında kalan inciyi asırlarca sonra insanlığın tefekkür gerdanlığına iliştirebilir. Dilin medeni memleketler argosundan çok daha büyük bir hızla değiştiği bir ülkede, yarım okka esrar içen bu kadar çılgınca bir hayale kaptıramaz kendini.. Hangi “posterite”?.. Bu millet on senede bir değişen hafızasız nesiller amalgamı..
O halde? Tefekkürün her ülkede bir nevi “martyr” olduğu belki bir vakıa. Ama şehvet dolu bir “martyr”. Bir ideal için ipe çekilmek ölümlerin en güzeli. Nihayet manastır var Batıda. Yaralanan insan köpek gibi sokağa terkedilmez.
Cemil Meriç

VANDETTA 02-28-2012 09:08 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

Batılılaşmak, Batı irfanı ile kaynaşmaksa, Batılılaşamamıştık. Batı medeniyeti liberalizme dayanıyordu, liberalizm sanayileşen Avrupa'nın, başka bir deyişle burjuvazinin dünya görüşüydü. Bizde ne sanayi vardı, ne burjuvazı. Avrupa'nın "Batılılaşınız" teklifi tek anlam taşıyordu: "kapitalizme teslim olunuz." Bürokratlarımız Batılılaşmaktan çok, Batılaşmış görünmek istiyorlardı. Avrupa'yı tanımıyorduk ama kendimizi de unutmuştuk. Korkuyorduk düşünceden. Zirvelerde dolaşmamız yasaktı. Batı'yı batın yapan düşünce fatihlerinin yalnız ismini biliyorduk. Ne Locke çevrilmişti dilimize, ne Hobbes, ne Darwin. Hegel, ışığı bize kadar gelmeyen bir yıldız. Marx, mavi sakalın kırkıncı odası. Harf devrimi kütüphanelerimizi dilsizleştirmişti. Tek parti, çekil bir korse giydirmişti şuura. 60'lardan sonra setler yıkıldı, izm'ler bulanık bir sel gibi aktı ülkemize. Tanzimat'tan beri susmağa alışan halk, sesini yükseltmeğe başladı. Yasak bölge kalmamıştı artık. İslamiyet de serbestti, sosyalizm de.

İslamiyet serbestti ama müstağripler için bir abesler yığınıydı;din, gericilikti. Şuurumuza vurulan o zinciri çoktan parçalamıştı Cumhuriyet. İslam olmak, çağın dışına çıkmaktı. Eğitim de, basın da, müstağriplerin elindeydi. Gerçi halk imanından kopmamıştı. Sığ, soğuk, katılaşmış bir iman. Ama müstağripler yüzde yüz Batılıydılar ve Batı'nın değerlerine sadık kaldılar. Yeni kuşaklara gelince. Onlar bu sahte batıcılıktan tiksinmişlerdi. Masallarla avutulamazlardı artık. İkiye ayrıldılar. Ülkelerinin mukaddeslerine sarılanlarla sosyalizme gönül verenler, Batı'nın kelimeleriyle: sağcılarla solcular.

İrfanımızı maziye bağlayan köprüler yıkılmış. İslamiyet sisler içinde. İhmalin, bilgisizliğin, bühtanın sisleri. Kur'an'ı, "asrın idrakine söyletmek" Akif'in rüyasıydı. Müslüman gençlik de aynı emel peşindedir. İslam, içtimai bir nizam. Yaşayan ve yaşayacak olan bir dünya görüşü...Ama bunu çağdaş insana kabul ettirmek kolay mı?

Oysa sosyalizm..Sosyalizm, Tanzimat'la başlayan Batılılaşmanın, Cumhuriyetle kökleşen laik ve pozitif düşüncenin en efendice, en tabii sonucu değil mi? İmanını kaybeden, tarihten koparılan genç nesiller için son kurtuluştu sosyalizm. Yıllarca çölde yaşamışlardı, vahaya koşuyorlardı çılgınca. Önüne geçilmez bir alın yazısıydı bu.

İnsan her yasağa karşı düşkündür. Sosyalizm de tehlikelerle dolu yasak bir bölge idi. O da Avrupa'dan geliyordu ama, Avrupa'dan çok Doğu'nun ezilen milletlerine sesleniyordu. Hürriyet, terakki, anayasa gibi soyut bir kavram değil, "bilimsel bir dünya görüşü" idi. Gençlerimiz hürriyetin sarhoşluğu içinde bu memnu meyveyi kabuğu ve çekirdeği ile yutacaklardı ve yuttular. Bir din oldu sosyalizm. Marx, Hz. Muhammed'in yerini aldı, Kapital Kur'an'ın.

Bir anlamda ilk defa Batılılaşıyorduk. Marx, bütün eserleri dilimize çevrilen ilk ve son Batılı yazar. Kanla mühürlenen bir Batılaşma. Okuyan gençlik düğüne gider gibi ölüme koştu, sosyalizm uğruna. Bilmiyorlardı ki;

— Hiçbir düşünce bir ülkeden ötekine olduğu gibi aktarılamaz.
— İnsan düşünce için değil, düşünce insan içindir.
— Batan bir ülkeyi bir anda kurtaracak hiçbir sihirli formül, yani izm yoktur.

Avrupa'yla aramızda aşılmaz bir duvar var. Doğu, kapitalist için de, sosyalist için de sömürülecek bir alandır. Doğulu ise, bir yarı insan, şüpheli yandaş, tek kelimeyle düşmandır.

Zilletten kurtulmanın yolu haysiyetimizi ispattır. Haysiyet, şuur ve fedakarlık demek. Şuur hiçbir kiliseye bağlanmamak, her vesayeti reddetmek, kapılarını her ışığa açmak demektir. Fedakarlık ise inandığı değerler uğruna her çileyi göze almak, hatta ölümü bile. Saygıya layık insan kendi kafası ile düşünen ve düşüncesini haykırmaktan çekinmeyendir.

Marksizm de dışardan gelen bütün ideolojiler gibi bir felaket kaynağı olmuştur. Çünkü, çocuklarımız hazırlıksızdılar. Marksizmin de bir ideoloji olduğunu bilmiyorlardı.

İdeolojinin bir yarı hakikat, ilim kisvesine bürünmüş bir sınıf yalanı olduğunu anlayan var mıydı zaten. Delikanlılar çarpıtılmış sloganları dünyaca geçerli bir hakikat sandılar. Oysa Marksizim bir doktrin olmadan önce, bir araştırma yöntemidir. Bir tekke şeyhi değildir Marx. Belli bir çağda, belli bir bölgede yaşamış, her insan gibi, birçok zaafları olan bir düşünce adamı. İnsanlığa en büyük armağanı: diyalektik

Ama unutmayalım ki adına bunca cinayetler işlenen Marksizm, şuurlanmamıza da yardım etmiştir. Evet, Türk insanı papağan Batıcılıktan gerçek Batıcılığa marksizmin sayesinde geçebilmiştir. Descartes'in XVII. Yüzyılda Avrupa'da başardığı düşünce devrimine benzeyen bir düşünce devrimi yaratmıştır bizde marksizm. Avrupa'nın yalancılığının, kapitalizmin sömürüsüne dikkatimizi çekmiştir. Anlatmıştır ki Batı düşüncesi dokunulmaz bir hakikatler bütünü değildir. Her sınıfın, her milletin, her camianın kendini korumak için uydurduğu yalanlar var. Batı'dan icazet almadıkça Batı'yı tenkit edemezdik. Marksizim bize bu icazeti verdi. Yani şuurumuza takılan zincirleri kırdı ve Avrupa büyüsünü bozdu.

Bir düşünce adamı Marksçı olabilir mi? Marksçılık, bir izme yani bir kiliseye bağlanmak, onun nas'larını değişmez hakikatler gibi kabul etmekse, elbette ki hayır. İnsanlığın düşünce tarihinde Marksizme layık olduğu yeri vermek, bir Eflatun'a, bir İbn Haldun'a, bir Descartes'a veya bir Saint-Simon'a gösterilen saygıyı Marx'tan da esirgememek ise, elbette ki evet. Marx çağdaş Batı düşüncesinin en büyük temsilcilerinden biri, belki de birincisidir. Marksizmi dinleştirmek Marx'ı anlamamaktır. Konserve hakikatler sunan bir şarlatan değildir Marx. Marksizm tenkittir, şüphedir, araştırma yöntemidir.

Cemil Meriç - Mağaradakiler

VANDETTA 02-29-2012 09:46 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
http://a1202.hizliresim.com/u/x/3468t.jpg

Cemil Meriç ve eşi Fevziye Hanım

VANDETTA 03-03-2012 10:08 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
"Bir uçurum gibi büyüyen sükut, hayattan, ışıktan, ümitten kopuş. Nihayet gönlüme baharı getiren sesiniz. Kırık bir tekne, karanlık bir deniz. Ufukta siz olmasanız hayat denen bu yolculuk, bu rezil, bu pespaye, bu komik sürükleniş dayanılmaz bir çile olurdu. Yeniden kendimi buldum mektubunuzda, ömrümün en kederli anları sizi kaybettiğimi sandığım anlardı: Şubat'in ilk günleri, Ankara. Gökkubbenin bütün yıldızları başımda parçalandı ve güneş kahkahalar atarak uzaklaştı ufkumdan ve gece, ıslak, yağlı, isli bir gece bütün benliğimi bir ahtapot gibi kucakladı. Kimsiniz? Otuz yıldır gördüğüm rüya. Arzın bütün mevsimleri vardı mektuplarında, göğün bütün ışıkları vardı. Şimdi yıldız yıldızdı kelimeler, simdi şimşek şimşek. Arada gök kararıyordu. Sonra vuslat gibi güzel bir fecir. Mektupların fırtınayla doluydu, meltemle doluydu, lema ile doluydu, yani Lamiamla doluydu. Kuşlar tarlada mı şakıyorlardı, içimde mi?

VANDETTA 03-08-2012 11:55 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


"Toprak sarsılıyor!... Hep birden esfel-i sâfiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız. İnsanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hurriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.
Cemil Meriç

VANDETTA 03-14-2012 10:57 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Cemil Meriç'in Büyük Gazete Söyleşisi - 1976
Soru -

Türkiye niçin Ortadoğu'nun Japonya'sı olamadı?

Cevap -
Niçin olsun? Ben Japonya'nın maddî fetihlerini, refahını, bir kelimeyle şevket ve ikbalini gıptaya şayan bulmuyorum. Üç kıtaya hâkim olmuş bir medeniyetin, dünyaya adalet ve kardeşlik dağıtmış bir ülkenin hiç bir zıpçıktı "uygarlığı" taklide ihtiyacı yoktur. Türkiye'nin kendisi kalması; insanlığın bütün keşiflerinden, bütün fetihlerinden faydalanarak ihtişamlı mazisine lâyık bir istikbal inşa etmesi başlıca muradım..

VANDETTA 03-15-2012 06:40 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
http://siyasiprogram.com/images/easy...mb_sag_sol.jpg


Türkiye de solun sağlaşması, sağın sollaşması gerekir. Sağla sol arasında büyük bir fark yoktur. Gurur dargınlıkları ve benzeri şeylerden doğan ayrılıklar. Birbirine yaklaşmalıdırlar. Ben bu kutuplaşmaya karşıyım. Kutuplaşma yobazlıktır.
Cemil Meriç

VANDETTA 03-18-2012 09:38 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
http://siyasiprogram.com/images/easy...b_lk%20yaz.jpg
Harf devrimi faydalı mı, zararlı mı olmuştur?
Önce bu devrimin mazideki mürevviçlerine bir göz atalım. İslâm harflerinin terakkimize mani olduğunu ileri sürenler, Avrupa'nın bizi yok etmeye karar vermiş yazarlarıydı. Bir Volney, bir Baron de Tott vs. İslâmiyet'e düşmandılar. Başlıca hedefleri bizi tarihimizden, irfanımızdan, bir kelimeyle İslâmiyetten koparmaktı. Bu bedbaht telkinler önce birçok dürüst Türk münevverini de büyüler gibi oldu. Sonra meselenin vehametini kavramakta gecikmediler.
Yakın çağlarda Abdullah Cevdet gibi Avrupa irfanıyla sermest münevverler, elbise değiştirir gibi harf değiştirmemizi teklife yeltendiler. Batılılaşmış entelijansiyamız bu teklifi can kulağı ile dinledi.

Harf devriminin fayda ve zararları ortadadır. Ziya Paşa gibi:

Eyvah bu bâziçede bizler yine yandık
Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık!

demek budalaca bir şikâyet olur. Lâtin harfleri kabul edilmiş, bu harflerle aşağı yukarı elli yıldan beri kitaplar basılmış, dergiler çıkarılmış, gazeteler yayınlanmıştır. Dava bir karşı devrimle yeniden eski harflerimize dönmek değildir. Nesillerin hafızası ile oynamanın ne vahim neticeler doğurduğunu biliyoruz: Dava, irfanımızı yeniden fethetmek... Dava, ecdadın tefekkür hazinelerini bugünkü nesillerin tecessüsüne açmak, bir kelimeyle bugünü düne bağlamaktır. Dâva; Lâtin harflerinin yanında İslâm harflerine de hayat hakkı tanınması, Osmanlıcanın mekteplerimize girmesi, ilmin ve ihtisasın sesine kulak verilmesi; inkırazın eşiğine sürüklenen zavallı ülkemizin kaderi üzerinde hiç bir peşin hükme saplanmadan düşünülmesidir.
Cemil Meriç

VANDETTA 03-18-2012 10:31 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Ben Araf'tan ileri geçemedim. Geçemem de artık. Ama sana cennetin haritasını veriyorum. Unutma ki biraz da seni taşıdığım için dizlerimin dermanı kesildi. Bu bir şikayet değil, bir ikaz. Nerelerden geçtik bilemezsin.

Cemil Meriç

VANDETTA 03-27-2012 10:20 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Umrandan Uygarlığa

Cemil Meriç’in, 21. yüzyıla taşacağı anlaşılan “batılılaşma-çağdaşlaşma-uygarlık” tartışmalarına çok yıllar öncesinden katkı sağlayan, ufuk açan denemeleri, makaleleri... “İki yol var insanlık için:Kendi kendini imha veya gerçekten insanlaşmak. İnsanlık tek merkeze yönelen bir tür; öteki türler gibi dağılıcı değil. Bu biricik düşünen türün sonu, çözülüş olamaz. Mekan ve zamanı aşacak insin.”

VANDETTA 04-04-2012 10:55 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Mustafa Kemal kafanın yalnız dışını değil içini de tanzime kalkıştı.
Batı şapkaydı.
Şapka ve itaat.
Kalabalığın yerine şef düşünecekti. Kur’an rafa kalktı.
“Nutuk” çıktı ortaya.
Bir nutuk ve bir fırka.
Bir lokma ve bir hırka.
Önder önüne gelenin kellesini vurdurdu.
Fırka hiçbir zaman ağzını açmaya cesaret edemeyen kalabalıkların ağzına vurulan kilide bir yenisini daha ekledi. Sonra yenildi içildi. Ve hazret sirozdan kıvrandığı yataktan bir tanrı olarak kaldırıldı.
Bir tanrı veya bir şeytan. Atatürkçüyüz. Atatürkçülük asil cumhuriyetin resmi dinidir.
Mitosu olmayan sığ, dalsız budaksız bir din. Tam robot dini. Bu gidişle bütün dünyanın Atatürkçü olması gerekecek. Yaşasın Atatürk, ulan biz Atatürkçüyüz. İbadet ve iman bu üç beş hecede başlayıp bitiyor.
Cemil Meriç - Jurnal

VANDETTA 04-28-2012 11:35 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Misyonerlerin Türkiye’deki taktikleri, Hıristiyanlaştırmak değil, Müslümanlıktan uzaklaştırmak.

- Cemil Meriç

VANDETTA 05-08-2012 09:13 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
"Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?"

Cemil Meriç

VANDETTA 05-13-2012 05:56 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


''Mabetler her çağda ziyaretçisiz kalmış.Tefekkür Sina'sı metruk bir manastır.Kimin için yaratacaksın?İnsanlar ışığa,hayata,sonsuza düşman.
Aydınlanmak için yan,aydınlatmak için değil.'


Cemil Meriç

VANDETTA 05-19-2012 06:24 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Bu milletin bütün kütüphanelerini yaktılar. 1929′da ilk mektebi bitiren nesil kendini bir çöl ortasında buldu. Yeniden başladı alfabeye ve ölünceye kadar alfabede kaldı. Sonraki nesiller hep aynı yokluk, hep aynı sefalet içinde çırpındılar. 1929′da okuma-yazma bilenler 1930′da analfabet durumuna düştüler. Ve kendilerine zorla kabul ettirilen, dili çelik bir korse gibi, bir Çinlinin ayakkabısı gibi, ezip büzen bu yabancı harflere hiçbir zaman ısınamadılar. Yeni nesiller ise on, on beş yılda şişirilen, sözde milli, bir kütüphane buldular. Her maskaralığı alkışlamaya zorlanan ve bu şakşakçılığı bir refleks, bir insiyak gibi uzviyetlerine sindiren şamar oğlanı burjuvazi! Evde babasından duyduğu Türkçeyi konuştu, okumaktan vazgeçti, yahut Ulunay’ı, Burhan Felek’i, Vâ-Nû’yu okudu. Bu burjuvazi yabancı dil bilmez, kendi dilini bilmez, ufuksuzdur, mâzisizdir, istikbalsizdir, bir cenin-i sâkıttır.

Cemil Meriç

VANDETTA 06-24-2012 01:18 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Kıt'alan ipek bir kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar...
Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları. İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu. Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, "Ben Avrupalıyım" demeğe başladı, "Asya bir cüzzamlılar diyarıdır."
Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara, ve kulağına: "Hayır delikanlı", diye fısıldadılar, "sen bir az-gelişmişsin." Ve Hıristiyan Batı'nın göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir "nişân-ı zîşân" gibi gururla benimsedi aydınlarımız.
Cemil Meriç

VANDETTA 08-13-2012 12:22 AM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
Bir çağın vicdani olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü. Sanat düşüncenin, düşünce mukaddeslerin emrinde olmalı. Hakikat, mukaddeslerin mukaddesi.. Hakikat ve sevgi.
Cemil Meriç

VANDETTA 08-18-2012 12:07 AM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 
İslâm harflerinin terakkimize mani olduğunu ileri sürenler, Avrupa’nın bizi yok etmeye karar vermiş yazarlarıydı. Bir Volney, bir Baron de Tott vs. İslâmiyet’e düşmandılar. Başlıca hedefleri bizi tarihimizden, irfanımızdan, bir kelimeyle İslâmiyetten koparmaktı. Bu bedbaht telkinler önce birçok dürüst Türk münevverini de büyüler gibi oldu. Sonra meselenin vehametini kavramakta gecikmediler.


Cemil Meriç

VANDETTA 08-18-2012 07:56 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

VANDETTA 09-04-2012 06:25 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

VANDETTA 09-29-2012 12:45 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

VANDETTA 10-20-2012 05:59 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 

VANDETTA 10-21-2012 11:04 PM

Cevap : Cemil Meriç Köşesi
 


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.