![]() |
Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)
Klamidya enfeksiyonu Klamidya enfeksiyonu chlamydia trachomatis adı verilen bir bakterinin sorumlu olduğu bir hastalıktır ve özellikle gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşabilen hastalıkların en sık görülenidir. A.B.D.'de her yıl 4 milyon yeni klamidya vakası görülmektedir ve maalesef bu kadınların %40'ından fazlası hasta olduğunun farkında değildir. Çoğu zaman enfeksiyon herhangi bir belirti vermez ve başka bir nedenden dolayı doktor kontrolüne gidene kadar fark edilmez. Problemin erken dönemde fark edilebilmesi için yılda bir ya da tercihan 6 ayda bir doktor kontrolü ve tarama testlerinin yapılması şarttır. Bu özellikle genç kadınlarda ve birden fazla partneri olan 35 yaş üstü kadınlarda önemlidir. Belirtileri Genelde belirti vermemesine rağmen bazı kadınlarda hafif sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama gibi kalmidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen belirtiler olur. Erkeklerde ise en sık bulgu penisden olan akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır. Tanı Tanı hastanın öyküsü ve muayene esnasında alınan servikal doku örneğinin laboratuvarda incelenmesi ile konur. Bu masraflı bir teknik olmasına ve heryerde yapılamamasına rağmen en etkili teşhis yöntemidir. Klamidyayı saptayacak ve tarama testi olarak kullanılabilecek idrar analiz teknikleri geliştirmek amacı ile çalışmalar sürdürülmektedir. Klamidya saptandığında kişinin son 1 hafta içinde ilişkide bulunduğu bireyler de taranmalıdır. Tedavi edilmediği taktirde klamidya enfeksiyonununen ciddi sonucu infertilitedir. Pek çok kadında pelvik iltihabi hastalığın etken faktörü klamidyadır ve vücuda girdikten uzun yıllar sonra bu tabloya neden olabilir. Klamidya enfeksiyonu karın boşluğu içerisinde yapışıklıklara neden olur ve uzun dönemde çocuk sahibi olmada güçlükler meydana gelebilir.Enfeksiyon varlığından habersiz olan gebe kadınları bekleyen en büyük tehlike ise erken doğum riski ve bundan çok daha önemlisi doğum esnasında mikroorganizmayı bebeğe bulaştırmaktır. Klamidya bebeklerde göz iltihaplarına neden olur. Trahom adı verilen bu hastalık körlükle dahi sonuçlanabilir. Ayrıca yenidoğanlardaki diğer bir tehlike de klamidya zaatürresidir. Bu nedenle gebe olan her kadında klamidya taraması iddeal olarak yapılmalıdır. Önlem Klamidya enfeksiyonundan korunmanın en etkili yolu diğer bütün cinsel yolla bulaşan hastalıklarda olduğu gibi (uzun süreli tek eşli bir ilişki yok ise) kondom kullanmaktır. Bunun dışında yıkanırken akan suyla yıkanmak yani duş yapmak, vajina içini su ile yıkamamak, sentetik iç çamaşır yerine pamuklu olanları tercih etmek, çok dar pantolon giymemek gibi basit kurallara dikkat etmek tüm vajinal enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi klamidyadan da korunmada etkilidir. En az yılda bir herhangi bir yakınma olmasa bile kontrole gitmek de genel sağlık açısından önemlidir. Tedavi Klamidyanın tedavisi antibiyotikler ile olur.Yapılan araştırmalar sonucu Amerikan Hastalık Kontrol ve Öneme Dairesi klamidya enfeksiyonları için standart protokoller önermiştir. Bu tedaviler ile klamidya herhangi bir zarar yaratmadan tedavi edilebilir. Klamidya ile gonore (bel soğuklu) genelde birarada bulunduğundan bu hastalıklardan bir teşhis edildiğinde diğerine yönelik tetkik ve tedaviler de mutlaka yapılmalıdır. |
Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)
Kadında idrar yolu enfeksiyonları Her beş kadından biri hayatının herhangi bir döneminde idrar yolu enfeksiyonuna (İYE) yakalanır. Bu kadınlardan dörtte biri de 18 ay içinde yeni bir İYE atağı geçirir. İdrar yolu enfeksiyonları hafif ve kolay tedavi edilebilen hastalıklar olmasına rağmen, ihmal edildiğinde böbreklere kadar uzanabilir ve kalıcı hasarlar bırakabilir. İdrar Yolu enfeksiyonu geçirmiş olan kişiler bunun oldukça ağrılı bir durum olduğunu bilirler. Aniden gelen idrar hissi kişiyi gece yataktan kaldıracak kadar kuvvetli olabilir. Apar topar tuvalete gidildiğinde sadece birkaç damla idrar yapmak bu esnada da şiddetli yanma hissetmek hiç de hoş olmayan bir durumdur. Zaman zaman idrarda kan görülmesi de çoğu zaman kişiyi oldukça endişelendirir. İdrarın koyu, bulanık ve kötü kokulu olması kişinin moralini oldukça bozar. Kişiyi korkutan bu tür belirtiler eğer tedavi edilmez ise enfeksiyonun böbreklere kadar yayılmasına ve kalıcı, hatta zaman zaman hayatı tehdit edici komplikasyonlara neden olabilir. İdrar yolları alt ve üst yollar olmak üzere 2 bölümde incelenir.Üst idrar yollarında 2 böbrek, böbrekler ile mesane arasındaki bağlantıyı sağlayan ve üreter adı verilen tüpler bulunur. Alt idrar yolu dendiğinde ise mesane ve mesanenin dışa açılımını sağlayan ürethra anlaşılır. Alt idrar yollarının enfeksiyonu daha sık görülür. Alt idrar yolu enfeksiyonları Eğer tek şikayet idrar yaparken yanma hissi ise muhtemelen sorun ürethranın enfeksiyonudur.Buna ürethrit adı verilir. Bel soğukluğu en sık olmak üzere genelde cinsel yolla bulaşan milroorganizmalar tablodan sorumludur. Cerrahi girişim, sonda takılması, kullanılan vajinal krem, kayganlaştırıcı gibi maddelere karşı gelişen allerjik durumlar ürethrite neden olabilir. Eğer mikroorganizmalar yukarıya doğru tırmanmaya devam eder ise mesane de olaya katılır ve tablo sistite döner. Sistit mesane iltihabıdır ve en sık görülen idrar yolu enfeksiyonudur. Sistit sık tekrarlama eğiliminde olan bir enfeksiyondur. Ürethrit ve sistit çoğu zaman birarada görülür. Üst idrar yolu enfeksiyonları Tedavi edilmeyen alt idrar yolu enfeksiyonları mesaneden daha yukarılara doğru ilerleyebilir. Böbreklerin de olaya katılması ile tablo pyelonefrit adını alır. Bu durum acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi bir hastalıktır.Şikayetler çok daha şiddetlidir ve kasık ağrısının yanısıra yan ağrıları görülür. Sistit belirtilerine ek olarak ateş, titreme, bulantı ve kusma ortaya çıkar. Müdahale edilmez ise durum kronikleşebilir ve böbrek hasarı hatta böbrek yetmezliği ile sonlanabilir. Kadınlar neden idrar yolu enfeksiyonlarına daha meyillidir ? İdrar yolu enfeksiyonlarına kadınlarda erkeklere göre 25 kat fazla rastlanır.Bu oran 20-50 yaş arasında 50 misline kadar çıkabilir. Menopoz sonrasındaki ilk yılda da İYE eğilimi oldukça fazladır. Peki bu neden böyledir. İYE'nın kadınlarda daha sık görülmesinin en başta gelen nedeni kadın ile erkek anatomisi arasındaki farktır. İdrar yolu enfeksiyonları dışarıdan gelen bakteriler tarafından yapılır.İdrar nomalde sterildir. Yani hiçbir mikroorganizma içermez. Ürethradan dışarıya doğru akarken burada birikmiş olan ve yukarılara çıkmaya çalışan mikroorganizmaları temizler. Ancak bazen bu mekanik temizleme yeterli olmaz ve enfeksiyon etkenleri yukarılara doğru sızabilir.Örneğin normalde barsaklarda bulunan E.coli isimli bir bakteri (koli basili) makattan vücudu terk ettikten sonra yeniden ancak bu kez ürethradan vücuda girer ve mesaneye kadar ulaşarak sistite yol açar. İşte anatomik fark burada devreye girer. Kadın ürethrası erkeğinkine göre çok daha kısa olduğundan katetmesi gereken mesafe ve bu iş için geçen süre çok daha azdır. İdrar yapma ile birlikte mekanik bir temizleme de olduğu için bakteriler erkek mesanesine ulaşamadan yeniden vücut dışına atılırlar. Bir diğer etken tuvalet alışkanlıklarıdır. Tuvalet sonrası temizliğin arkadan öne doğru yapılması anus çerverindeki organizmaları vajinaya taşır. Ayrıca anus çevresi ne kadar temiz tutulursa tutulsun iç çamaşırda yerleşen bakteriler vajinaya kadar ulaşabilir. Cinsel ilişki esnasında meydana gelen mikroskopik travmalar da enfeksiyona olan eğilimi arttırır. İlk kez cinsel ilişkide bulunan ya da her zamankinden daha yoğun cinsellik yaşayan pekçok kadında 12-24 saat içinde yanma başlar. Özellikle balayında görülen bu durum nedeni ile tabloya "balayı sistiti" denmektedir. Doğum kontrolünde kullanılan bariyer yöntemler prezervatif de dahil olmak üzere dokularda irritasyon ve dolayısı ile enfeksiyona meyil yaratır. Bazı spermisid maddeler vajinada normalde bulunan ve diğer bakterilerin aşırı çoğalmasını engelleyen mikroorganizmaları da öldürerek enfeksiyon nedeni mikroorganizmaların üremesini kolaylaştırır. Yine sünnetsiz erkeklerde sünnet derisi içinde yerleşen organizmalar da ciddi enfeksiyon kaynağıdır. Gebelik esnasında meydana gelen hormonal değişimler tüm düz kaslarda olduğu gibi idrar yollarında da yavaşlamaya yol açar.Bu yavaşlamanın bir sonucu olarak mesane tam boşaltılamaz ve bir miktar idrar sürekli mesanede kalır. Bu durum idrar yollarında enfeksiyona yol açan mikroorganizmalar için bulunmaz bir fırsattır. Gebelerin %15 kadarı sistit olduklarını fark edemezler.Tedavi edilmeyen idrar yolu enfeksiyonları zarların açılmasına ve erken doğuma yol açabilir. Bu nedenle kontrollerde gebenin herhangi bir yakınması olmasa dahi idrar tetkiki yapılmalıdır. Mesane boşalmasının bozulduğu bir diğer durum da menopozdur. Yaşlanmaya bağlı olarak dokular elastikiyetini kaybeder ve tam boşalamaz. Gebelikte olduğu gibi biriken idrar enfeksiyon için uygun zemin hazırlar. Yaş ile birlikte şeker hastalığı görülme sıklığı da artar. İdrarda bulunan şeker, mikroorganizmalar için çok uygun bir ortam yaratır. İdrar yollarında taş bulunması hem erkekte hem de kadında enfeksiyon olasılığını arttırır. Taş böbrekler ile dış dünya arasındaki seyahatini gerçekleştiriken yarattığı küçük travmalar ve kısa süreli tıkanıklıklar enfeksiyon nedenidir. Vajinal doğum sonrası dokular asla orjinal esnekliğine dönmez. Bir ya da birkaç doğum sonrasında vajina dokusundaki bu gevşeme neticesinde mesane sarkması ortaya çıkar. Sistosel adı verilen bu durum kadınlarda İYE'nın daha sık görülmesinin bir başka nedenidir. Geçirimiş vajinal enfeksiyonlar ya da cerrahi girişimler ürethtrada darlığa yol açar ise yine idrar boşalmasının bozulması sonucu İYE görülebilir. Belirtileri Sık sık ve azar azar idrara çıkma İdrar yaparken yanma Kasık ağrısı Kötü kokulu idrar Bulanık idrar Kanlı idrar Ateş Böğür ağrısı Tanı İdrar yolu enfeksiyonlarının tanısı oldukça kolaydır. Yapılan bir idrar tetkiki ve idrar kültürü pekçok zaman tanı için yeterli olur. İdrar tetkikinde lökosit ve bakteri görülmesi tipiktir. Burada çok önemli bir nokta idrar örneği verirken idrarın herhangi bir yere değip kirlenmesini engellemektir. Bu amaçla ürathra çevresi temiz bir gazlı bez ile silinir, idrar yapmaya başladıktan sonra ilk gelen idrar boşa akıtıldıktan sonra bir miktar idrar kabına yapılır. Buna orta akım idrar örneği denir. Kültür ve antibiyogram yapılmasındaki amaç ise enfeksiyonun hangi tür bakteri tarafından yapıldığının ve bu bakteriye karşı hangi antibiyotiklerin etkili hangilerinin etkisiz olduğunun ayırdedilmesidir. Bu sayede gereksiz ve etkisiz antibiyotik kullanımının önüne geçilir. Sık tekrarlayan veya tedaviye dirençli olan enfeksyonlarda altta yatan ek bir patolojinin saptanması amacı ile idrar akımı ölçüm testleri (sistometri), sistoskopi (ışıklı bir boru ile mesanenin inclenmesi) IVP (ilaçlı böbrek filmi) gibi tetkikler yapılabilir. Tedavi Alt idrar yolu enfeksiyonu vakalarının yaklaşık %80'i antibiyotik tedavisine yanıt verir. Bu amaçla gerek kültür almadan gerekse kültür sonucuna göre pekçok değişik gruptan ve markada antibiyotik kullanılabilir. Ağrıyı gidermek amacı ile spazm çözücüler ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Bol sıvı alımı mekanik temizlik yaparak tedavinin etkinliğini arttırır. Üst idrar yolu enfeksiyonlarında ise hastaneye yatarak damardan antibiyotik tedavisi gerekli olabilir. Tekrarlayan enfeksiyonlarda altta yatan nedeni düzeltmek için (sistosel gibi) ameliyat gerekli olabilir. Kronik sistit problemi olan ve bu konuda az çok tecrübe kazanmış olan hastalar doktor kontrolüne gidene ve idrar tetkiki yaptirana kadar ellerinde bulunan ağrı kesici ve antibiyotikleri kullanabilirler. Ayrıca kasık bölgesine sıcak uygulaması faydalı olur. Ürethra bölgesinin dışarı atılmak için bekleyen idrardan daha sıcak olması idrar yaparken duyulan yanma hissini azaltır. İdrar yolu enfeksiyonunu taklit eden durumlar Bazı durumlarda var olan şikayetler idrar yolu enfeksiyonlarını taklite etmesine rağmen İYE dışında başka bir nedene bağlı olarak ortaya çıkar Şikayet Olası nedenleri Sık idrara çıkma Sıvı alımının fazla olması Alkol alımı Kafein içeren çay, kahve gibi içecekler Stres Gebelikte görülen fiziksek değişiklikler Mesaneye bası yapan kitleler Ağrılı idrar yapma Vajinal enfeksiyonlar Aktif genital herpes ya da cinsel yolla bulaşabilen enfeksiyonlar Kimyasal irritasyon (dar pantolonlar, sentetik çamaşırlar, sprey veya pudralar) Geçirilmiş operasyonlar Sonda takılmasını takiben İdrar yolu enfeksiyonlarını önleyebilmek için bazı doğal tedavi yaklaşımları ortaya atılmıştır. Bir takım otların kaynatılarak içilmesi veya idrarı asidik yapacak meyve sularının faydası olabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Günde 6-8 bardak su içilmesi sadece idrar yolları açısından değil genel sağlık koruması açısından oldukça faydalıdır. Alkol ve kafein içeren maddelerin daha az tüketilmesi, tuvalete gitmek için idrar hissinin gelmesinin beklenmemesi, her 3-4 saatte bir idrara çıkılması, genital bölgenin temiz tutulması ve temizlik sırasında arkadan öne doğru değil önden arkaya doğru temizlik kuralına dikkatli uyulması, genital bölge temizliği için sentetik kimyasal maddelerin kullanılmaması, mensler sırasında tampon ve pedlerin sık aralıklarla değiştirilmesi, naylon içerikli yerine pamuklu çamaşır kullanılması gibi basit önlemler ile İYE önleneb |
Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)
Kıllanma hirsutizm Vücudun normalden aşırı kıllanmasına Hirsutismus diyoruz. Bu bir kadın için büyük üzüntü kaynağıdır. Aşırının ölçüsü toplumdan topluma, insandan insana değişebilmektedir,mesela dudak kenarındaki tüylenmeden erkek tipi bıyığa kadar değişebilir. Bir insana göre veya bir topluma göre önemli olan kıllanma, bir diğer insan veya topluma göre mutsuzluk nedeni olabilir.Batı toplumlarında kadınlarda alışılmışın dışında kıllanma kabul edilemez bir durumdur,bu durumdaki kadınlar kendilerini çekici hissetmezler,güvensiz olurlar ve sosyal ilişkilerde zorlanırlar,hatta bu yüzden karşı cinse yaklaşamayan kadınlar dahi vardır. Kıllanma kozmetik ve görsel bir problem den daha fazlasıdır genelde,çünkü altında hormonal bir neden yatmaktadır. Nedeniormal dışı kıllanma her hanımda az miktarda var olan erkeklik hormonunun çeşitli nedenlerle artmasına bağlı olarak gelişir.Çok az olarak ta bazen kıl köklerinin bu hormona hassasiyeti artar. Kıllanmada ( hirsutismus’da ); üst dudakta, alt çene ve üst çenede, şakaklarda, memeler rasında, meme başı etrafında, göbek altında, kuyruk sokumunda ve kalçalarda anormal kıllanma vardır. Bu bölgelerde hanımlarda da var olan ince, renksiz, kısa ayva tüyleri kalın, uzun koyu renkli kıllara dönüşür ve deri yağlanır, yüz sırt ve göğüs civarında akneler(siyah lekeler) oluşabilir. Kıllanma sorunu olan bir hanımda sorulması gerekli sorular şunlar olabilir; -Kıllanma ne zaman başlamış, artıyor mu ? -Ailevi mi ? -Erken adet başlangıcı, veya menopoz(adetten kesilme) ? -Kıllanmaya karşı ne tür kozmetik yöntem kullanıldı ? ( mesela jilet kullanılarak kıllar arttırıldı mı ?) -Adet düzensizliği, adet görememe, kısırlık şikayeti var mı ? -Kıllanma yapabilecek herhangi bir ilaç kullandı mı ? -Sistemik bir hastalığı var mı ?( şeker gibi ) Kıllanma derecesi seçilir, hafif, orta ve ağır kıllanma olarak değerlendiririz. -Hafif kıllanma; yüz yanlarında, çenede ( tam sakal değil ), kol ve bacaklarda hafif kıl artışı, ve karında artma, kıl yapısı ince, yumuşak ve açık renkte -Orta derecede kıllanma, kıl yapısı kalın ve koyudur, yüzde ( tam sakal değil ), göğüste, karında kıllanma vardır. -Aşırı kıllanmada ise kaba kalın kıllar, yüzde sakal oluşumu, kulaklar, parmaklarda dahi kıllanma vardır. Dokuz farklı vücut bölgesinde kıllanma skorlaması yapılır. Normal değerler: toplamda 4-8 arası normaldir. 8 üstü hafif kıllanmaya,16üstü şiddetli kıllanmaya girer.Ayrıca tek alanlarda 3-4 de tek başına kıllanma göstergesidir. 3 tip kıl vardır; 1-Lanugo kılları ebek anne karnındayken olan vücuttaki kıllar,erken doğmuş bebeklerde daha sık görülür 2-Vellus kılları : Ayva tüyü tabir edilen kıllar 3-Terminal kıllar : Ayva tüylerinin bluğ çağına(cinsel olgunluk başlaması)girilmesi sırasında hormonların etkisi ile son halini alması. Erkekler ve kadınlar doğduklarında aynı sayıda kıl tomurcuğuna sahiptirler, ve insan vücudundaki kıl tomurcukları sayısı ve dağılımı ırklara göre farklılık gösterebilir. Kıl tomurcuğu gebeliğin 2. ayında gelişmeye başlar,doğumda çocuğun hayatı boyunca sahip olacağı tüm kıl tomurcuğu(folikülü) mevcuttur. Kılların üzerinde erkeklik ve kadınlık hormonlarının farklı etkileri vardır.Mesela erkeklik hormonu erkeklerde göğüste kıl çıkmasını uyarırken,kadınlarda kadınlık hormonu(östrojen)göğüste kıl çıkmasını engeller,sakaldada aynı olay gerçekleşir. Ne yapmalıyız ? Her konuda dediğimiz gibi altta yatan neden araştırılmalıdır, bunun içinde bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına müracaat etmelisiniz. Doktorunuz sizi sorgulayacak ( ne zamandır gibi? ) ve muayene edecektir. Muayene ve ultrasonografi ile olabilecek bir anomaliyi ( yumurtalık yokluğu gibi ) veya fazla erkeklik hormonu salgılanmasını sağlayan bir tümör gibi olabilecek olasılıkları değerlendirecek, gerekirse radyolojik tetkikte isteyerek, laboratuar tetkiki isteyerek hormon düzenini inceleyerek sebep olan faktörleri ortaya çıkarmaya çalışacaktır. Toplumumuzda görülen kıllanmalarının bir çoğu basit nedenlerden oluşmakta hastanın yaşı, konumu, çocuk isteyip istemediği gibi durumlar değerlendirilerek verilen tedavilerle bu konu çözümlenmektedir. Tedavide kıllanmayı oluşturan faktörün bulunup ortadan kaldırılması veya tedavi edilmesi birinci basamak ikinci basamak ise oluşmuş kıların kozmetik yöntemler ile temizlenmesidir. Şişmanlarda adet düzensizliği ve kıllanma varsa önce zayıflama kürlerine baş vurularak zayıflatılmalı ve kozmetik yöntemlere baş vurulmalıdır. Adet düzensizliği ve kıllanma arasındaki yakın ilişki göz ardı edilmemeli bu tip yakınmaları olanlar en kısa sürede hekime başvurmalıdırlar. Başka neler kıllanma yapabilir?; bazen gebelik, polikistik over hastalığı (adet düzensizliği,gebe kalamama,kıllanma şişmanlık,yumurtalıklarda problemin olduğu bir hastalık) bazı yumurtalık tümörleri, diğer bazı beyin tümörler bazı böbrek üstü bezi hastalıkları kronik stress bazı bünyelerde bazı doğum kontrol hapları vs Sayın bayanlar her şeyin çözümü mevcuttur, şikayetleriniz için geç kalarak geçirdiğiniz süre bedeninize kalıcı zararlar verebilir. Erken tehşis ile her şey çözülebilir. Hanımlarımızdan bir ricamızda kıllanmanın kozmetik çözümleri hakkında iyi araştırma yapmadan rastgele tedavi ve tüy döktürücü işlemler yaptırmamalarıdır. Özellikle son zamanlarda bazı kişilerin hanımlarımızın bu zaafları ve iyi niyetlerinden faydalanarak yüksek paralar karşılığında bilinçsizce laserle epilasyon tedavisi veya ne olduğu bilinmeyen bir takım karışımlar ,jeller ile tüy dökücü seanslar yapmaları sonucu ciddi sağlık problemleri ortaya çıkmıştır, uzun vadede neler yapabileceği ise ürkütücüdür. Unutmayınız var olan kıllar yok edilemez,sadece zayıflatılabilir,kıllanmanın birinci tedavisi nedeni yok etmektir,sonra ise kılların alınması(kozmetik çözüm) gelir. Çeşitli kuruluşlar ve yerler kılları kesinlikle yok ettiklerini söyleyebilirler ama bu çok zordur,sadece günlerce süren seanslar ve tonlarca para sonucu ya cildiniz yanar yada bir sure sonra kıllar tekrar çıkmaya başlar. Bu konuda danışma alabileceğiniz size yol gösterebilecek çok ciddi kurumlar vardır, lütfen onlara danışarak seçiminizi yapınız. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.