![]() |
Cevap : A Dan Z Ye Bulmaca Sözlüğü
V
Vade. : ÖNEL Vadi. : KOYAK Vahşi hayvan barınağı,kovuk. : İN Vahşi orman.:ECEME Vakti gelmeden ölü doğan yavru.:BAĞAN Vaktinden önce,erken doğmuş bebek.: PREMATURE Vali : İLBAY Van gölünün kuzey batısında Muradiye ovasında Urartu döneminden kalma kaleye verilen ad. : KEÇİKIRAN Van Gölü kıyısındaki Urartu kenti. : ABAİNDİ Van’ın Erciş ilçesinde bir kaplıca.:HASANABDAL Van’ın güneydoğusunda yüksek bir dağ kütlesi.:İSPİRİZ Vantuz : ÇEKMEN Varisler. : VERESE Varlık bilim.: ONTOLOJİ Varlıklı eski Rus köylülerine verilen ad.:KULAK Varoluşçuluk.:EGZİSTANSİYALİZM Varoluşu düşünceden çıkarsayan Descartes’çı akıl yürütme. : COGİTO Varsayım.:FARAZİYE Vasıflar,nitelikler. : EVSAF Vasiyet etme. : İSA Vaşak denilen hayvanın küçük bir türü.:ÜŞEK Vazgeçmek. : FARİĞ OLMAK Veba hastalığı. : TAUN Vecize,kısa ve özlü söz. : LAKONİK Vekil. : NAİP Vekiller,bakanlar. : VÜKELA Veli. : EGE Venedik Film Festivalinin yapıldığı küçük ada.:LİDO Venedik gondolcülerinin söz ve müziği önceden yazılmadan,içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı.:BARKAROL Venezüella’nın para birimi.:BOLİVAR Venüs gezegeni. : ÇOLPAN Venüs,Çulpan.: ÇOBAN YILDIZI Verem mikrobunu kapmış ama henüz hastalığa yakalanmamış zayıf vücutlu kimselerin vereme yakalanmasını önlemek için bakıldıkları sağlık kurumu.:PREVANTORYUM Vergide kaynaktan kesme.:STOPAJ Veri. : MUTA Verimli toprak.:BİTEK Verme,ödeme. : İTA Veteriner : BAYTAR Vezir kavuğu. : KALLAVİ Vezir. : ASAF Vietnam krallık hanedanı. : LE : Lİ Vietnam plakası. : VN Vietnam’ın para birimi.:DONG Villa tipi küçük ev.: ŞALE Virgül biçimindeki bakteri.:VİBRİYON Viyolonsele verilen ad. : ÇELLO Vizon. : MİNK Voleybol.:UÇANTOP Voleybolda yukarıdan aşağıya topu sertçe yere vurmak.:SMAÇ Volga ırmağına tarihte verilen bir ad.: İTİL Volkan bölgelerinde,belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak.:GAYZER Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları.:AKSONA:AKSUNA Vurguncu,dalavereci.,spekülatör. : AFERİST Vurma.:DARP Vuruşma,savaş. : KITAL Vücudu silindir biçiminde,gaga gibi ince uzun sivri ağızlı bir balık : ZARGANA Vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik.:BEZE Vücudun mikroorganizmalara ve öbür yabancı maddelere karşı gösterdiği bağışıklığı inceleyen bilim dalı. : İMMÜNOLOJİ Vücutta doğuştan organ eksikliği veya yer değişikliği. : EKTOPİ |
Cevap : A Dan Z Ye Bulmaca Sözlüğü
Y
Yaban armudu. : AHLAT Yaban gülü.: NESTEREN Yaban havucu.:KARAKAVZA Yaban kazı. : LÖKEŞE: SAKARMEKE Yaban kedisi.:GAPAR.:OSELO Yaban mersini. : KEÇİ YEMİŞİ Yaban sümbülü adıyla da bilinen bir kır bitkisi.:KEDİNANESİ Yaban tere’si. : HOROZCUK Yabancı devlet elçiliklerine ait arabaların plakalarında kullanılan kısaltma.Kor diplomatik.:CD Yabancı korkusu.XENOFOBİ Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. : AKSEPTANS Yabancı ülkelerde,doçent olmak için sınav vermiş kimse,doçent.:AGREJE Yabancı,gurbette yaşayan,garip. : ELGİN Yabancı. : YAD : ÇITAK Yabancılara tanınan ayrıcalıklar.:KAPİTÜLASYON Yabancılık.:EGZOTİZM Yabani dişi eşek. :ANE Yabani elma. : ACUK Yabani ıspanak. : SİRKEN : PAZI Yabani mercanköşk.: FARE KULAĞI Yabani yonca,tirfil. : KORUNGA Yabani zeytin : DELİCE Yadırganacak yönü olma,gariplik,tuhaflık.:GARABET Yadigar.:BERGÜZAR Yağ çözeltisi. : MİSEL Yağ dokusunun,bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan zararsız ur.: LİPOM Yağ,un ve et suyu katılarak hazırlanan özel sos.:VELUTE Yağda kızartılarak,üzerine şeker yada şerbet dökülen bir hamur tatlısı. : LALANGA Yağı alınmış sütten yada yoğurttan yapılan peynir. : KEŞ Yağı alınmış sütten yapılan ve çökelek de denilen peynir. : EKŞİMİK Yağmur çisentisi. : REŞ Yağmur damlası.:JİK Yağmur kuşu. : KALİNİS Yağmur,soğuk gibi dış etkilere karşı başa geçirilen,giysiye dikili veya ayrı olarak kullanılan başlık.: KUKULETA Yağmur. : BARAN Yağmurluk.:TRENÇKOT Yağsız ve mayasız hamurdan yapılan ve külde pişirilen çörek.:KETE Yahudi dinsel törenlerinde kullanılan yünlü veya ipekli şal. : TALET Yahudi tapınağı. : SİNAGOG : HAVRA Yahudilerde Tevrat’ın gizli anlamlarını araştırma işi.: KABALA Yahudilerin,Yahudi olmayan kişi ve kuruluşlara verdikleri ad. : GOY Yahudiliğin simgesi olan yedi kollu şamdana verilen ad.:MENORA Yakalama,tutma,ele geçirme.:DERDEST Yakanın devrik bölümü. : KLAPA Yakarca. : TATARCIK Yakarı. : DUA Yakası kürklü ve kolsuz kaput. : ŞİNEL Yakası kürklü ve kolsuz kaput.:ŞİNEL Yakasız erkek gömleği. : MİNTAN Yakıcı. : SUZAN Yakın arkadaşları tarafından Stalin’e verilen ad.:KOBA Yakışıksız ve saygısızca davranan.: DENSİZ Yakışır,yerinde,uygun. : REVA Yakıt. : MAHRUKAT Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. : MU Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta.:MU Yaklaşık 3cm genişliğinde yumuşak,kösele şerit.: VERDELA Yakup Peygamberin karısı.:LEA Yalan dolan.:KATAKULLİ Yalancı safran.:ASPUR Yalancı,hileci.:KALTABAN Yalanlama.: TEKZİP Yalanlar ve hikayeler uydurmaya yol açan yapısal eğilim. Yalan söyleme hastalığı. : MİTOMANİ Yaldızlama.: TEZHİP Yaldızlı. : DORE Yalınayak kimse.:DALTABAN Yalıtılmış.:İZOLE Yalıtkan. : İZOLATÖR Yalman. : SARP Yalnız atomlarının kitleleri yönünden farklı olan aynı kimyasal element.:İZOTOP Yalnız baş harflerle yazılan kısa imza.:PARAF Yalnız başına ilerleyen ve öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık. : İDİOPATİ Yalnız bir giysilik dokunmuş,üstün nitelikte kumaş parçası. : KUPON Yalnız erkek bireyler veren döllenmesiz üreme.: ARENOTOKİ Yalnız güldürmeyi değil,daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah.:KARAMİZAH Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta.:BUL Yalnız pruva direği kabasorta,öbür direkleri sübye donanımlı olan,genellikle üç direkli yelkenli gemi.:NAVİ Yalnız tabanı bulunan,ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı.:SANDALET Yalnız,tek,sırf. : SALT Yalnızlık korkusu. : EREMOFOBİ Yaltakçı.:DALKAVUK Yalvarma,dua. : NİYAZ Yan etki.:KOMPLİKASYON Yan gelip yatma. : KEKA Yan tutularak çalınan,orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı.: FLÜT Yan yan giden.:ÇALIK Yan yana konmuş iki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı.:BONGO Yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval.: ARGUN Yan,taraf,cihet.:CANİP Yan.:BÖĞÜR Yanağın alt kısmı. : ENEK Yanardağ ağzı. : KRATER Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. : TRAKİT Yanardağlardan fırlayan parça.:LAPİLLİ Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç.:ÖD Yandan görünüş. : PROFİL Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan,şenlik gecelerinde yakılan havai fişek.: MAYTAP Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan bir madde.: NAPALM Yangın çıkarma saplantısı olan.: PİROMANİ Yankı bilimi. : AKUSTİK Yankıca.:EKOLALİ Yanlış kelime,yanlış söz. : GALAT Yanmış kömür tanesi.:CEMRE Yansıca. : EKOPRAKSİ Yansıma,yankı,inikas. :AKİS Yansıma.,piyasada etki. : İNİKAS Yapağı veya keçi kılının dokunmadan,yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş.:KEÇE Yapağıdan elde edilen,eczacılıkta ve parfümeride kullanılan,sarımtırak renkte bir yağ.:LANOLİN Yapan,işleyen.:FAİL Yapay dokuma ipliği.: ORLON Yapay reçine.(Formaldehit ile fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilir.) : BAKALİT Yapı çıtası.:BAĞDADİ Yapı vs yapımında kullanılacak çakılları,taşları elde etmek için,büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine.: KONKASÖR Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak,kalınca sırık.: MERTEK Yapılabilirlik.:FİZİBİLİTE Yapılarda gereç taşımak için kullanılan,dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.:TESKERE Yapılarda yayvan kemer.:SEPET KULPU Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta,bezekçi.:NAKKAŞ Yapıların kaba ağaç ve tahta işlerini yapan kimse.:DÜLGER Yapıların üst katlarından ana duvarların dışına,sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon.:CUMBA Yapılması zorunlu olan.:FARZ Yapısal.: STRÜKTÜREL Yapışık,ikiz meyve.: ÇATAK Yapışkan çamur.:BALÇIK Yapma boyaların yapımında kullanılan bir madde.: ANİLİN Yaprak hamuru(milföy) ile hazırlanan bir çeşit soslu börek.:VOLOVAN Yaprak sapı. : ANAK Yaprak sigara.:SİGAR Yaprak.: VARAK Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi.: MATE Yaprakları sebze olarak yenen bir bitki.:LABADA Yara izi. : NEDBE Yara.:CERİHA Yaradılış,huy,karakter.: SECİYE Yaradılış. : HİLKAT : CİBİLLİYET Yaralama.:CERH Yararlanan. : MÜSTEFİT Yararlı. : NAFİ Yarasa,gece kuşu. : VATVAT Yaraşırlık. : LİYAKAT Yaratan.: SANİ Yaratıcılığa dayanmayan,el melekesi ile yapılan iş.: RUTİN Yaratılmış bütün canlılar.:ENAM Yardakçılar:. AVENE Yardım amaçlı,eğlenceli toplantı. : KERMES Yardım etme. : MUAVENET Yardım. : İANE Yardımcı. : YARDAK : YAMAK : EL ULAĞI : YAVER Yargıcı. : FATALİST Yarı kömürleşmiş bitki yakıtı. : TURBA Yarı kuru toprak. : ALAKUR Yarı yaş,yarı kuru nemli toprak. : ALATAV Yarı yavaş anlamında müzik terimi,adagio ile antantino arası.:ANDANTE Yarı,yarım. : NISIF Yarık,çatlak. : ŞAK Yarık,gedik. : YARA Yarık,yırtık.:YİRİK Yarıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk.:ÇENET Yarım baş ağrısı. : MİGREN Yarım gün. : PARTTAYM Yarım ipekli,bürümcük türü bir kumaş.:HELALİ Yarım kafiye.:ASONANS Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi.: LİBRE Yarım ton ince ses. : DİYEZ Yarış atlarının bakımıyla yükümlü ve antrenman için zaman zaman onlara binebilecek yetenekte seyis.:APRANTİ Yarış teknesi.: ŞARPİ Yas havalarına uygulanan bir halk ezgisi. : LELEMENDİ Yasaklama,engelleme. : MEN Yasalar. : KAVANİN Yasemin yaprağı. : BERKİ SEMEN Yassı gümüş külçesi. : LAVAŞA Yassı uçlu büyük iğne.:ÇUVALDIZ Yassı ve büyük yemek tabağı. : PİYATA Yassı ve dar biçimli metal parça :LAMA Yassı ve düz taş.:KAYRAK Yassı,basık.:PAT Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş.:BEZGİN Yaş***** ilişkin bilgiler,Herodotos’a ve Firdevsi’nin Şehnamesine dayanan,İranlıların efsanevi hükümdarı. : FERİDUN Yaşamından umut kesilen,öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine doktorlar tarafından öldürülmesi. : ÖTANAZİ Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sistemden biri. : PARASEMPATİK Yaşça yakın,boydaş,yaşıt.:ÖĞÜR:AKRAN Yaşlanmak. :FARIMAK Yaşmak.:BÜRGÜ Yat limanı. : MARİNA Yatak doldurmaya yarayan yün,pamuk,kıtık gibi şeyler.:İÇİRİK Yatar koltuk.:PULMAN Yatay güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTA Yatay güneş saati. : BASİTE Yatay güneş saati.:BASİTE Yatay. : UFKİ Yatırılmış sermayenin,bir kuruluşun veya bir yatırım konusunun gelir sağlayabilme olanağı,verimlilik.: RANTABİLİTE Yatırım,mevduat.: PLASMAN Yatıştırıcı.: MÜSEKKİN Yatsı namazından sonra kılınan üç rekat namaz. : VİTİR Yavan,tatsız.:ZIRTLAK Yavaş,ağır anlamında kullanılan müzik terimi. : ADAGİO Yavru.:BALA Yavşan otu da denilen mavi ve beyaz renkte çiçekler açan bir bitki. : VERONİKA Yay çizer. : PERGEL Yay.:ZEMBEREK Yaya kaldırımı. : TROTUAR Yaygın medya kuruluşlarına giremeyen veya girmek istemeyenlerin çıkardığı dergilere verilen ad.: FANZİN Yayılma. : TAAMMÜM Yayımlayan. : TABİ Yayla çiçeği. : AMBERİYE Yayla evi : KOM Yayla veya bahçe kulübesi,/ küçük köy. : TOL Yayla. : PLATO Yaylı at arabası. : BRİK Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe,iğne vs.: KLİPS Yaylı kerevet. : SOMYA Yayvan sepet. : SELE Yaz aylarında giyilen bol ve geniş dikimli astarsız hafif ceket.: KANADİYEN Yaz mevsimi.: TABİSTAN Yaz mevsimi.: TABİSTAN Yazarı bilinmeyen,anonim. : LAEDRİ Yazı bilgisi. : GRAFOLOJİ Yazı ile bildirme. : İŞAR Yazı ve müzikte alışma ve öğrenmek için yapılan çalışma,el çalışması.: MEŞK Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi,uzun ve tumturaklı konuşma.:TİRAD Yazı veya resim başlığı.:ANTET Yazı yazan,bir yazıyı kaleme alan kimse.:REDAKTÖR Yazı yazma,kaleme alma.:REDAKSİYON Yazıcı uç adı verilen ve gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati.:GNOMON Yazılı kağıt. : KETAL Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak yazıyı yayıma hazır duruma getirme.: REDAKSİYON Yazılmış,yazılı. : MUHARRER Yazım.:İMLA Yazın güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.:ALAGÜN Yazın,edebiyat. : LİTERATÜR Yazınsal.:EDEBİ Yazıtbilim.:EPİGRAFİ Yazlık davar ağılı: ÇALAMAR Yazma yitimi.: AGRAFİ Yazma yitimi.Ellerde ve parmaklarda hiçbir sakatlık olmamasına rağmen ruhsal nedenlerle yazma yetisini yitirme. : AGRAFİ Yedek.: REDİF Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. : AKALEM Yelken açma komutu. : AMORA Yelken bağı.:CAMADAN Yelken devrinde muhabere ve irtibat hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi. : AVİZO Yelken gemilerine mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni. : GİZ Yelken indirme.(Fora karşıtı). : MAYNA Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz.:MATA Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka. : RADANSA Yelkenleri germe veya gevşetme işlemi : TİRAMOLA Yelkenlerin iç yanları. : ALABANDA Yelkenlerin indirilmesi için verilen komut.: AMORA Yelkenli gemilerde yelken açmak için kullanılan, yatay bağlanmış, uçları ince göndere verilen ad. : SEREN |
Cevap : A Dan Z Ye Bulmaca Sözlüğü
Yelkenli bir tekne. : KEÇ
Yelkenli gemilerde arka direk.: MİZANA Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan kısa çarmıklar. : RİLİ Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan kısa çarmıklar.:RİLİ Yelkenli gemilerde gabyarların direklere çıkması için verilen komut.: ARİVA Yelkenli gemilerde iki direk arasına gerilen üçgen yelken. : VELENA Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken.:TRİNKETA Yelkenli gemilerde serenlerle donanımlarının bakımıyla görevli tayfa.: GABYAR Yelkenli ve kürekli eski bir gemi türü.:ÇEKTİRİ Yelkenli yük teknesi. : SALAPURYA Yellenme. : ZARTA Yelve. : FLURYA Yelyutan’da denilen bir kuş.: SAĞAN Yemek altı. : ORDÖVR Yemek bilgisi. : GASTRONOMİ Yemek listesi. : MÖNÜ Yemek pişirmek için kullanılan ızgaralı,ayaklı taşınabilir ocak.: MALTIZ Yemek. : AŞ:TAAM Yemeklere,çorbalara ve salatalara mayhoş bir tat vermesi için katılan ve narın kaynatılması ile elde edilen bir çeşit pekmez.:NAR EKŞİSİ Yemekten önce,genellikle tuzlu çerezle alınan,çoğunlukla damıtık alkollü içki.:APERİTİF Yemen ve Etiyopya’da yetişen,yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaç.:KAT Yemin. : ANT : KASEM : İLA Yemiş.:BAR Yengeç. : SERETAN Yeni çıkmaya başlamış ekin. : FİREZ Yeni doğmuş çocuk. : NEVZAT Yeni ve parlak.: ÇİL Yeni Zelanda plakası. : NZ Yeni Zelanda’da yaşadığı bilinen soyu tükenmiş bazı uçamayan kuş türlerinin ortak adı.:MOA Yeni Zelanda’nın nemli ormanlarında yaşayan,yeşilimsi papağan.: KAKAPO Yeni Zelanda’nın yerli halkı.:MAORİ Yeni,çok yeni olan şey.:NEVİN Yeni.:CEDİT Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay.:ODABAŞI Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı.:CİVELEK Yeniçerilere verilen üç aylık ücret.: ULUFE Yeniçerilerin kayıtlı olduğu defter.: ESAME Yeniden canlandırma,diriltme. : İHYA Yeniden geri alım vaadiyle satış anlaşması.:REPO Yer bilimi.:JEOLOJİ Yer değiştiren maldan alınan vergi.Osmanlılarda gümrük vergisi. : BAÇ Yer eksenli yörünge üzerine,deneme uyduları yerleştirmek amacıyla geliştirilmiş Avrupa uzay füzesi.:ARİANE Yer fıstığı. : ARAŞİT: KİKİRİK Yer jimnastiğinde,vücudun yatış pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi.: KİPE Yer kabuğunun maddesi. : KAYAÇ Yer kırığı,fay. : ESİK Yer mantarı,domalan. : KEME Yer mantarı,keme. : DOMALAN Yer mantarı.: KEME Yer ölçmeye yarar düğümlü ip.:GEZ Yer ölçümünde uzaklık saptama,hizalama işlemlerinde kullanılan beyaz ve kırmızı şeritler halinde boyanmış ağaç veya metal çubuk. : JALON Yer sarsıntılarının oluş kökenini,deprem işleyişini,boyutunu,etkilerini ve alt yapısını araştıran jeofiziğin bir alt kolu. : SİSMOLOJİ Yer yuvarlağının yıl içinde Güneşe en uzak olduğu nokta. : AFEL Yer. : MAHAL Yerbilimde tekne.: İNEÇ Yerdeki çamuru kazımak için bir değneğin ucuna geçirilen yassı demir.:CEMEK Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. : KÖREŞE Yerden sıçrayan çamur. : ZİFOS Yere çakılan kısa ve kalın kazık.:ÇAKAK Yergi ile ilgili.: SATİRİK Yergi,mizah. : SATİR Yerin iç yapısı ile yerin sarsıntı ve yük altında dinamik davranışını araştıran bilim dalına verilen ad. : JEOFİZİK Yerin üst yapısı ve yerin geçirdiği evrimleri ve değişimleri inceleyen bilim dalı. : JEOLOJİ Yerinde bırakma. : İPKA Yerinde duramayan kimse,yönlendirme. : AJİTE Yerine koyma.: TELAFİ Yerleştirme. : TABİYE Yerme. : KOV Yeryüzünde yalnız Birecik’te Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan uzun gagalı bir kuş.:KELAYNAK Yeşil abanoz. : İPE Yeşil abanozun öteki adı.:AKAMPSİS Yeşil ırmağın bir kolu. : TERSAKAN Yeşil ırmak’ın antik dönemlerdeki adı. : İRİS Yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK Yeşile çalan toprak rengi. :HAKİ Yeşilırmak deltasının kuzeydoğu kesiminde, yüzlerce kuş türünü barındıran küçük göl. : SİMENLİK Yeşille lacivert arası renk.: ÖRDEKBAŞI Yeter sayı. : NİSAP Yeterli etkinliği olmayan,bir süre için,geçici.: PALYATİF Yeterlilik belgesi. :BRÖVE Yeterlilik. : KİFAYET Yetimhane.:DARÜLFÜNUN Yetimler okulu.:DARÜŞŞAFAKA Yetişmemiş karpuz.: ŞALAK Yetkili. : MEZUN Yetkin,olgun. : KAMİL Yıl aşırı,iki yılda bir.:BİENAL Yılanbalığıgillerden,Avrupa kıyılarında yaşayan,eti lezzetli büyük bir balık.:MAGRİ Yılanbalığına benzer,eti lezzetli bir balık. : KUFA Yılanbalığına benzer,yırtıcı,eti beyaz,göğüs yüzgeci olmayan deniz balığı. : MURANA Yılancık da denilen,el,ayak ve yüzde kızartı ve şişmelerle kendini gösteren hastalık.:ALAZLAMA Yılankavi. : HELEZONİK Yıldırım. : SAİKA Yıldız çiçeği. : DALYA Yıldız falcılığı.:ASTROLOJİ Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet. : OKTANT Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet.:OKTANT Yırtıcı bir kuş. : BALABAN Yırtıcı kuşlardan bir doğan çeşidi.:ÇAKIRDOĞAN Yırtık,yarık.:ÇAK Yısa veya laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. : AGANTA Yiğit,cesur,bahadır.:KELEŞ Yiğit.:CİVANMERT Yiğitlik,kahramanlık.:CELADET Yiğitlik,yararlılık.:BESALET Yirminci asır başlarında ev içi sahneleri canlandıran ve ev yaşamını konu alan resim tarzına verilen ad. : ENTİMİZM Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. : ARİFANE Yiyecek,içecek şey.: AZIK Yiyecek,içecek,özellikle ekmek : NİMET Yiyecek. Azık. : NEVALE Yiyecekleri dondurarak saklayan buzdolabı.:DİPFRİZ Yiyecekleri önce una ve yumurtaya,sonra istenirse galeta ununa bulayıp kızartmak.:PANE Yiyen,yiyici kimseler. : AKİLE Yiyicilik,rüşvet alma. : İRTİKAP Yoga felsefesini uygulayan derviş.:YOGİ Yoğrularak yuvarlanmış topak edilmiş bulgur. : TAPAŞ Yoğun. : KESİF Yoğunlaç. : KONDANSATÖR Yoğunluğu çok düşük cam, vernik, kauçuk veya köpük görünüşünde lastiğe benzeyen madde.: POLİÜRETAN Yoğunluk ölçer. : DANSİMETRE Yoğurt,pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek,sulandırmak. : ÖZEMEK Yoğurtlu yumurta yemeği.:ÇILBIR Yok etme,kökünü kurutma. : ERADİKASYON Yok olma,yok edilme.:ZEVAL Yoksul,çıplak,saf,saf ırk.: ARİ Yol bakımı ve kontrolü için demir yollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN Yol çukuru.:KASİS Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN Yol üzerinde oluşmuş çukur.:KASİS Yol ve tarla kenarlarında yetişen otsu bir bitki.: DEVEDİKENİ Yol,yapı v.s. yapımında kullanılacak çakılları,taşları kırıp ufalamaya yarayan makine.:KONKASÖR Yol. : RAH :TARİK Yolcu.:SAFİR Yolculukta veya askerlikte kullanılan,boyuna veya bele asılı olarak taşınan,genellikle aba veya deri kaplı,metal su kabı.:MATARA Yollarda,toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir.:LOĞ Yonga.: TALAŞ Yontulmuş yapı taşı. : BİÇME Yorgun,bitkin.:BİTAP Yorumlama. : ŞERH Yosma.:KOKET Yosun sapçığı. : SETA Yoz beğeni. :KİÇ : KİTCH Yozgat ilinde ortaya çıkarılan ve Anadolu’nun tam bir kronolojisini göstermesi bakımından büyük önem taşıyan höyük. : ALİŞAR Yozgat ilinde ünlü bir höyük.:ALİŞAR Yön,taraf.:CİHET Yönetici. : ZİMAMDAR Yönetmelik.: TALİMATNAME Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri.:APSİS Yöntem bilim. : METODOLOJİ Yöntem,yol,usul.:RACON Yudum.:CURA Yugoslav ulusal dansı. : KOLO Yumurta biçiminde olan,oval,beyzi.: SÖBE Yumurta biçimli ve sekiz delikli bir flüt. : OKARİNA Yumurta hücresinin embriyon oluşurken gelişerek aldığı ilk biçim,blastula.: MORULA Yumurta sarısı,zeytinyağı ve limonla yapılan bir tür koyu soğuk salça.:MAYONEZ Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı.:REVANİ Yumurta verimi çok,genellikle beyaz tüylü bir tavuk ırkı.:LEGORN Yumurta,süt ve un ile hazırlanan tatlı veya tuzlu hamur.:KREP Yumurta,şeker ve un ile yapılan,yumuşak pasta.:PANDİSPANYA Yumurtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan sarı renk.:KEF Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayakları oluşmamış yavru kurbağa. : İRİBAŞ Yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan zararlı bir böcek. : SÜNE Yumurtayı kabuksuz olarak kaynar suyun içerisinde pişirmek.:POŞE Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac.:TENEKE Yumuşak deri./ Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya. : GLASE Yumuşak huylu.:HALİM Yumuşak keçe. : FÖTR Yumuşak ve gümüş rengi postu için avlanan kemirici bir hayvan. : ÇİNÇİLYA Yumuşak ve hafif ,odunu doğramacılıkta kullanılan bir Afrika ağacı.: EKABA Yumuşak ve hafif bir ipekli kumaş. : SÜRA Yumuşak yer. : NAÇE Yumuşak:. NAİM Yumuşama. : DETANT Yunan abecesinde bir harf.: TETA: ERA: GAMA: ALFA: DELTA : EPSİLON: BETA Yunan barış tanrıçası. : EİRENE Yunan dansı. : SİRTAKİ Yunan felsefe okulu. : ELEA Yunan mimarlığının üç biçeminden biri. : İON Yunan mitolojisinde Afrodit’in gözdesi olan genç delikanlı.:ADONİS Yunan mitolojisinde altın postu aramaya çıkan Argo gemisinin kaptanı.:İASON Yunan mitolojisinde çok hızlı koşmasıyla tanınmış avcı kız.:ATALANTE Yunan mitolojisinde Dionysos’un ceviz ağacına dönüştürdüğü Lakonia’lı genç kız.:KARYA Yunan mitolojisinde doğa tanrıçası.: ARTEMİS Yunan mitolojisinde doğa,vahşi hayvanlar,av,bereket,erdenlik ve doğurganlık tanrıçasına verilen ad. : ARTEMİS Yunan mitolojisinde dokuz sanat perisinden biri. : ERATO Yunan mitolojisinde düz olduğuna inanılan yer çevresinde akan ırmak.:OKEANOS Yunan mitolojisinde evlilik ve kadın yaşamının tanrıçası. : HERA Yunan mitolojisinde intikam tanrıçası. : NEMESİS Yunan mitolojisinde Odysseus’un eşi.:PENELOPE |
Cevap : A Dan Z Ye Bulmaca Sözlüğü
Yunan mitolojisinde savaş tanrısı.:ARES
Yunan mitolojisinde şafak tanrıçası. : EOS Yunan mitolojisinde toprak ve tarım tanrıçası. : DEMETER Yunan mitolojisinde tutku tanrıçası: ATE Yunan mitolojisinde Zeus’un habercisi olan tek kanatlı zafer tanrıçası. : NİKE Yunan mitolojisinde,kuğu kılığına giren Zeus’la karşılaşması bir çok sanatçıya esin kaynağı olmuş ünlü kadın.: LEDA Yunan rakısı.: UZO Yunan ulusal dansı. : ROMAİKA Yunanistan’ın plakası. : GR Yunanlı tarihçi Ksenophon’un Onbinlerin Dönüşü adıyla da bilinen ünlü eseri.:ANABASİS Yunus balığının iri bir türü. : FALYANOS Yunus balıklarının yetiştirildiği ve seyircilere gösteri yaptırıldığı deniz suyuyla doldurulmuş havuz. : DELFİNARYUM Yurdumuzda da yaşayan bir tür yaban ördeği.: MEZGELDEK Yurdumuzda da yaşayan ötücü bir kuş. : ÇÜTRE Yurdumuzda kurulmuş 21 Köy Enstitüsünden biri.:SAVAŞTEPE:KEPİRTEPE.:AKSU:CİLAVUZ Yurdumuzda yetişen meşe türlerinin uzunca,fındığa benzeyen,sert ve pürüzlü,bir yüksük içinde bulunan,tanen bakımından zengin meyvesi.: PALAMUT Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi. : HÖNÜSÜ Yurdumuzda yetişen ve palaz’da denilen bir fındık cinsi. : AGRAP Yurdumuzun bir çok yöresinde yaşayan küçük bir kuş: ALAMECEK Yurdumuzun hemen her bölgesinde yaşayan ötücü bir kuş. : ÇIVGIN Yurdumuzun orman alanlarında da yaşayan bir kuş.:TIRMAŞIK Yurdumuzun sulak alanlarında kışlayan,küçük bedenli bir ördek cinsi. : SÜTLABİ Yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan yabani ördek cinsi.:YEŞİLBAŞ Yurdumuzun sularında yaşayan ördeğe benzer bir kuş. : KİRİK Yurt,baba ocağı gibi sevilen şeylerden ayrılmış olan,uzak kalmış olan.: CÜDA Yurt,sıla özlemi.:DAÜSSILA Yurtseverlik. : HAMİYET Yutak yangısı. : FARENJİT Yuva.: LANE Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka. : MELON Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka.:MELON Yuvarlak ve yassı biçimli nesne,ağırsak.: KURS Yuvarlak,yassı ve sipersiz başlık.: BERE Yuvarsı kemer. : DOM Yüce,kudretli : . BAYAR Yüce,kudretli.:BAYAR Yüce,yüksek. : ALİ Yücelik,yükseklik. , : ULVİYYET Yük asansörü.: ELEVATÖR Yük treni. : MARŞANDİZ Yüklük,yatak yorgan konulan yer. : MUSANDRA Yüksek ve alçaktan mermi atabilen top ve havanların bazı özellilerine sahip kısa namlulu top. :OBÜS Yüksek basınçlı atmosfer kütlesi.:ANTİSİKLON Yüksek bir makama sunulan mektup yada dilekçe. : ARİZA Yüksek dereceli devlet görevlileri ile elçilerin oturması için ayrılan konut.:REZİDANS Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo,çanak,çömlek gibi nesne. : SERAMİK Yüksek kabartma gibi bir zemine bağlı veya alçak kabartma gibi yassılaştırılmış olmayan,üç boyutta da gelişmiş olan heykelcilik yapıtı.:TAMOYMA Yüksek makamlardaki devlet adamları.:RİCAL Yüksek sesle inleme. : RENANET Yüksek sesle yapılan çağrı,duyuru.,tellalla duyurma: CAR Yüksek sosyete yaşamını seven.:MONDEN Yüksek tepe,dağ.: KEPEZ Yüksek,yüce.:BÜLENT Yükseklik korkusu. : AKROFOBİ Yükseklik. : İRTİFA: KOT Yükselme,yücelme. : TEALİ Yükselteç.:AMPLİFİKATÖR Yükselti.: RAKIM Yükümlülük.:VECİBE Yün eğirme aracı.:KİRMEN Yün eğirmekte kullanılan çıkrığın adı.Pamuk ipliğini saran el çıkrığı. : ALAMİT Yün kumaşların havlarına kıvırcık görünüm kazandırmak için yapılan uygulama: RATİNAJ Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse. : HALLAÇ Yünden dokunmuş yaygı,kilim. :SİLİ Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş. : ABA Yünlü yada pamuklu bir dokuma. : ABADAN Yünsü tüylü bir av köpeği cinsi.:BARBE Yürek atışı. : DARABAN Yürek darlığı.,aşırı sıkıntı,kaygı,bunaltı. : ANKSİYETE Yürek paralayan,tüyler ürpertici.:CANHIRAŞ Yürüme korkusu.: BASİFOBİ Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum : STATÜKO Yürütme.:İCRA Yürüyen merdiven. : ESKALATÖR Yüz altı taşla oynanan bir oyun. : OKEY Yüz güzelliği.:CEMAL Yüz örtüsü. Peçe. : NİKAP : YAŞMAK : BÜRGÜ Yüz,çehre,beniz.:BET Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir balık.: BARSAM Yüzgeçlerinde zehirli dikenleri bulunan,eti beyaz ve lezzetli bir balık.:İSKORPİT Yüzme havuzu.PİSİN Yüzölçümü. : MESAHA Yüzü çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan,aşırı çiçek bozuğu olan kimse.:ÇOPUR Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser.:AYDEMİR Yüzün rengi,bet beniz. : NEVİR |
Cevap : A Dan Z Ye Bulmaca Sözlüğü
Z
Zaç yağı,sülfirik asit.:KARABOYA Zakkum : AĞI AĞACI Zaman,vakit (yerel sözcük) :ADAR Zamanbilimi.Zaman dizini. : KRONOLOJİ Zamansız,uygun zamanda olmayan. : NAGAH Zambakgillerden bir kır bitkisi,mahmur çiçeği.:ÇİĞDEM Zambakgillerden,beyaz renkli ve güzel kokulu bir çiçek. : SÜMBÜLTEBER Zambakgillerden,soğanından ilaç olarak yararlanılan bir takım maddeler elde edilen bir bitki.:ADASOĞANI Zambiya’nın başkenti. : LUSAKA Zamir. : ADIL Zamklı cila. : LIKA Zar ile oynanan kumar.:BARBUT Zararlı bir bitki./Koyunlarda görülen bir hastalık. : KARAMUK Zatülcenp. : SATLICAN Zatürree.: PNÖMANİ : BATAR Zayıf ve cılız. : ENEZE : DEBİL : HIRA Zayıf,çelimsiz,etsiz.: LAGAR Zebercet taşı.: PERİDO Zehiriyle ünlü olmasına karşın insanlar için tehlikeli olmayan bir örümcek türü.:TARANTULA Zehirlemek,ağılamak.: OTALAMAK Zehirli bir bitki türü.:BALDIRAN Zehirli bir örümcek cinsi. : AKALAR Zehirli bir örümcek türü. : KARADUL Zehirli bir örümcek türü.:BÖ Zehirsiz,çok güçlü büyük bir yılan.:PİTON Zeka geriliğinin ileri bir şekli.,doğuştan ahmak,aptal. : İDİOT Zeka. :ANLAK Zeki,anlayışlı,akıllı kimse.: FEHİM Zen düşünmenin ereği olan ruhsal uyanış.: SATORİ Zencefilgillerden ıtırlı bir bitki.:KAKULE Zengin bir kadının yardımcısı olan,onun ,işlerini yapan kadın.:NEDİME Zengin. : VARSIL Zeravent’de denilen ve kökleri halk hekimliğinde kullanılan sarılgan bitki.:LOĞUSA OTU Zerdüşt dininde Ahura Mazda’nın oğlu olan ateş tanrısı. : ATAR Zerdüşt dininin iyilik tanrısı. : AHURAMAZDA Zerdüşt dininin kutsal kitabı.:AVESTA Zevk ve eğlenceye düşkün,uçarı.: SEFİH Zeytin biçiminde,beyaz unlu,tadı mayhoş bir yemiş. : İĞDE Zeytingillerden bir ağaç ve bu ağacın beyaz,eflatun veya pembe renkte,güzel kokulu çiçekleri.:LEYLAK Zeytinin sıkılıp yağı alındıktan sonra geriye kalan küspesi. : PİRİNA Zeytinyağı çıkaran kimse. : ZEYTAN Zeytinyağı,soğan ve maydanozla yapılan bir tür fasulye salatası.:PİYAZ Zeytinyağında kızarmış sarımsak ve rendelenmiş domates ile yapılan garnitür.:PROVANÇALE Zıplama,sıçrama. : RAKADAN Zırh veya silah.:CEBE Zırh.Silah.:CEBE Zırhlı hayvan.: TATU Zihin açıklığı.:FİTNAT Zihin.:AN Zihinsel özürlü.:MONGOL Zikreden,anan. Tekkelerde ayinde ilahi okumakla görevli hanende. : ZAKİR Zikreden,anan.:ZAKİR Zimbabwe’nin başkenti. : HARARE Zimbabwe’nin eski adı.:RODEZYA Zina işleyen. : ZANİ Zirve,doruk. : ŞAHİKA Zona. : HERPES ZOSTER Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu. : AMANİ Zoolojide kuyruklular.: URODEL Zorba.:CEBERRUT.:MÜSTEBİT Zorla alma.:GASP Zorlama,bir işi zorla yaptırma.:ZECİR Zorlu ve ezici güç.:SATVET Zorlu,katı,şiddetli.: YEĞİN Zulümler,kıyımlar.: MEZALİM Zurnalarda,kamış düdüğün bulunduğu lüleye takılan yuvarlak plaka.:AVURTLAK Zurnalı ve tulumlu bir çalgı.:GAYDA Zurnanın dudaklara gelen kamış bölümü. : SİPSİ Zümrüde benzer değerli bir taş. : ZEBERCET Züppe. : DANDİ: SNOP |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.