ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü) (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=369352)

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:20 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Ebvâ Gazvesi



Rasûlullah (s.a.s.), Medine'ye gelişinden dolayı hicrî tarihin başlangıcı olan Rebî'ulevvel ayının geri kalanını, Rebî'ulâhır ile birlikte bütün yılı ve gelişinden itibaren hicrî ikinci yılın Safer ayına kadarki süreyi Medine'de bulunarak geçirdi. Başka bir yere hareket etmedi.


Sonra yukarıda sözü edilen Safer ayında, Rasûlullah (s.a.s.), Sa'd b. Ibâde'yi Medine'de yerine vekil bırakıp, gazveye çıkmak üzere Veddan denilen yere kadar gitti. Ebvâ Gazvesi denilen bu gazvede, Rasûlullah (s.a.s.), hiç çarpışmada bulunmadan Benî Damra b. Abdi Menât b. Kinâne'nin başkanı Mahşi b. Amr ile bir antlaşma imzaladı ve Medine'ye geri döndü. Ebvâ Gazvesi, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bizzat katıldıkları gazvelerin ilki idi.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:20 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Ubeyde B. El-Hâris'in Seriyyesi

Rasûlullah (s.a.s.), Ebvâ Gazvesi'nden Medîne'ye döndüğünde, Safer ayının geri kalan günlerini, Rebî'ulevvel ayını ve Rebi'ulâhır ayının ilk günlerini Medine'de geçirdi. Bu sırada Ubeyde b. el-Hâris'i, içinde En-sâr'dan hiç kimse bulunmayan, sadece Muhacirlerden oluşan yetmiş ya da seksen kişilik bir süvari birliği ile birlikte gönderdi.Hicaz'da, Seniye-tü'l-Mere'nin aşağısında bulunan bir su olan Ahya'ya kadar hareket edip gittiler. Orada Kureyşİllerden, başkanları îkrime b. Ebî Cehil ya da Mikrez b. Hafs b. el-Ahyef olduğu rivayet edilen büyük bir topluluk ile karşılaştılar. Bu seriyyede, Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın bir ok atmasından başka aralarında herhangi bir çarpışma olmadı. Bu Allah yolunda atılan ilk oktu. Mikdâd b. Amr ile daha sonra Basra şehrini kuran kişi olan Utbe b. Gazvân, kâfirlerden kaçıp Müslümanların yanına geldiler. Bu iki zât daha önce İslâm'a girmişlerdi. Ne var ki o güne kadar Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanına gelmeye muvaffak olamamışlardı.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:20 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Hamza B. Abdilmuttalib B. Hâşim'in Seriyyesi



Rasûlullah (s.a.s.), o sırada amcası Hamza b. Abdilmuttalib'i, içinde En-sâr'dan hiçbir kimsenin bulunmadığı otuz kişilik bir süvari birliği ile birlikte îs nahiyesinde bulunan deniz sahiline gönderdi. İçlerinde Ebû Cehil'in de bulunduğu Mekkeli Kureyş kâfirlerinden üç yüz süvari ile karşılaştılar. C sırada iki tarafın da dostu ve müttefiki olan Mecdi b. Amr el-Cühenî yeti şip araya girdi. Bu yüzden iki taraf arasında hiçbir çarpışma olmadı.


Hz. Hamza seriyyesi ile Ubeyde b. Haris seriyyesi birbirine yakın zamanlarda gönderilmişti. Bu yüzden bu seriyyelerden hangisinin daha önce gönderildiği konusunda ihtilaf vardır. Ne var ki Rasûlullah (s.a.s.)'m ili olarak Müslümanlardan birine (Hz. Hamza'ya) bu seriyyede sancak diktiği söylenmiştir.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:20 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Buvat Gazvesi

Yukarıda zikredildiği gibi, Rasûlullah (s.a.s.)'m Medine'ye gelişinin ikinci yılının başlangıç tarihi olan Rebîu'l-âhır ayında, Hz. Peygamber (s.a.s.), Saib b. Maz'ûn'u kendi yerine vekil bırakarak Medîne'den çıktı. Radvâ bölgesinde Buvat denilen yere kadar gitti ve Medine'ye döndü. Hiçbir tuzak ve savaş ile karşılaşmadı.

Uşeyre Gazvesi

Rasûlullah (s.a.s.) Rebi'ulâhır'ın geriye kalan günleri ve Cemaziye-levveî ayından birkaç gün geçirdikten sonra Ebû Müslim b. Abdilesed el-Mahzûmî'yi yerine vekil bırakarak gazve yapmak üzere Medîne'den çıktı. Dinar Oğulları'na ait dağ yolunu tuttu. Sonra Habâr çölüne vardı. İbn-i Ezher vadisinde bir ağacın altına indi. Orada sonradan Hz. Peygamber (s.a.s.) için bir mescid yapıldı. Toprak çömlekle yemek pişirmek için çatılan ocak taşlarının yeri orada bugün de bellidir. Orada Müşeyrib denilen bir su bulunmaktadır. Sonra Halâık denilen yeri solunda bırakarak sola doğru Şi'bu Abdillah diye anılan yola girdi. Sonra Yelyel'e kadar ilerledi.

Yelyel ile Dabu'a'nm birleştikleri yere indi. Daha sonra Ferşe Melel yoluna girdi. Sahratu'l-Yemâm yoluna erişti. Sonra Yenbu' ovasına indi. Cemâzıyelevvel ayının geri kalan günlerini ve Cemâzıyelâhır'dan bir kaç gün orada kaldı. Mudlic Oğullan ile antlaşma imzaladı ve Medine'ye döndü.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Birinci Bedir Gazvesi

Hz. Peygamber (s.a.s.), Medine'de on gün kadar kaldıktan sonra Fihr kabilesinden Kurz b. Câbir, Medine'nin dış mahallelerine saldırıp yağmaladı. Rasûlullah (s.a.s.), onu takip etmek üzere Bedir nahiyesindeki Saf-van denilen vadiye kadar gitti. Kurz'u yakalayamadan Medine'ye döndü.

Sa'd B. Ebî Vakkâs'ın Seriyyesi

Birinci Bedir Gazvesi sırasında, Rasûlullah (s.a.s.) Sa'd b. Ebî Vak-kâs'ı, Muhacirlerden sekiz kişilik bir birliğin başında yola çıkardı. Harrar'a kadar gitti; hiç bir çarpışmada bulunmadan Medine'ye döndü. Rasûlullah (s.a.s.)'ın, onu sadece Kurz b. Câbir'i takip etmek üzere gönderdiği de söylenmiştir.

Abdullah B. Cahş'ın Seriyyesi

Rasûlullah (s.a.s.), Birinci Bedir Gazvesi'nden Medine'ye döndükten sonra Cemâziyelâhır ayının son günlerini, Receb ve Şa'bân aylarını orada geçirdi. Zikredilen Receb ayında, Esed kabilesinden Abdullah b. Cahş b. Riab'ı, Muhacirlerden sekiz kişilik birliğin başında yola çıkardı.Bu Muhacirlerin adlan şöyledir:

Ebû Huzayfe b. Utbe b. Rabîa.

Ukkâşe b. Mihsan b. Hursan el-Esedî.

Utbe b. Gazvân b. Câbir el-Mazinî.

Sa'db. EbîVakkâs.

Âmir b. Rabîa el-Anzî.

Vâkıd b. Abdillah b. Abdi Menâf b. Arîn b. Sa'lebe b. Yerbû' b. Han-zele b. Mâlik b. Zeyd Menât b. Temîm.

Sa'd b. Leys Oğulları'ndan Hâlid b. el-Bukeyr.

Süheyl b. Beydâ el-Fihrî.

Rasûlullah (s.a.s.), birliğin başkanı Abdullah b. Cahş için bir yazı yazdı. İki günlük yol alıncaya kadar mektubu açıp bakmamasını; ancak, iki gün gittikten sonra mektubu okumasını ve arkadaşlarından hiç kimseyi zorlamamasını ona emretti. Abdullah b. Cahş da, Rasûlullah (s.a.s.)'ın emir buyurduğu şekilde yaptı. Mektubu açıp okudu. Hz. Peygamber, mektubunda şöyle buyuruyordu: "Bu mektubumu gözden geçirdiğin zaman Mekke ile Taif arasındaki Nahle vadisine ininceye kadar yürü, Nahle vadisinde Kureyşlileri, Kureyşlilerin kervanını gözetle. Onların haberlerini bize bildir." Abdullah b. Cahş, mektubu okuyunca, "İşittim ve itaat ettim." dedi. Arkadaşlarını da bu mektubun içinde yazılanlardan haberdar etti. Kendisinin gideceğini ama onlardan hiç birisini kendisi ile birlikte gitmeye zorlamayacağını onlara bildirdi. "O halde kim şehîd olmayı arzuluyorsa gelsin ve kim ölümden hoşlanmıyorsa dönüp gitsin." dedi. Arkadaşlarının hepsi onunla birlikte gittiler. Hicaz'da ilerleyerek Fur'u'un yukarısında, Behran diye anılan Ma'din bölgesine vardıklarında, Sa'd b. Ebî Vak-kâs ile Utbe b. Ğazvân'm nöbetleşe bindikleri develeri kayboldu. Onlar develerini aramaya çıktılar. Abdullah b. Cahş ve diğer arkadaşları Nah-le'ye kadar ilerlediler ve-oraya indiler. O sırada Kureyşlilerin kuru üzüm, deri ve sair ticaret eşyası yüklü bir kervanı oradan geçti. Kervanda Amr b. el-Hadramî (Abdullah), Mahzûm kabilesinden Osman b. Abdillah b. el-Muğîre ve kardeşi Nevfel b. Abdillah, Muğîre Oğulları 'nın azadlı kölesi Hakem b. Keysan bulunuyordu.

Müslümanlar kendi aralarında istişare ettiler ve dediler ki: "Biz haram ay olan Receb ayının son günündeyiz. Şayet biz onları şimdi öldürürsek haram ayın hürmetine leke sürmüş oluruz. Onları bu gece bırakacak olursak Mekke haremine girecekler." Nihayet kervan üzerine yürüyüp, onlarla çarpışma konusunda fikir birliğine vardılar. Bunun üzerine Abdullah b. Vâkıd et-Temîmî, Amr b. el-Hadramî'ye bir ok atarak onu öldürdü. Os*man b. Abdillah ve Hakem b. Keysan'ı da esir ettiler. Nevfel b. Abdillah ise kaçtı. Sonra ele geçirdikleri kervanın ganimeti ve iki esirle birlikte Medine'ye geldiler. Ganimetin beşte birini ayırıp geri kalanını aralarında bölüştüler. Bu ganimetin beşe bölünen ilk ganimet olduğu belirtilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.), haram ayda yapmış oldukları bu eylemi hoş karşılamadı. Bunun üzerine Abdullah b. Cahş ve arkadaşları pişman olup, toplum içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyet-i kerimeyi indirdi: "Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: 'Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Allah katında ise, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram a engel olmak ve halkım oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne ise katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle sa*vaşmayı sürdürürler..." (2/Bakara, 217) Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), kendisine ayrılmış olan beşte bir ganimeti (humusu) aldı. Ganimeti taksim etti. Sa'd b. Vakkâs ile Utbe b. Gazvân, sağ salim bir şekilde Medine'ye geri döndüklerinde, esirlerden kurtuluş akçelerini.getirmelerine karşılık serbest bırakılacaklarını kabul etti.

Bu İslâm döneminde alınan ilk ganimet, müşriklerden esir edilen ilk esirler ve Müslümanların müşriklerden adam öldürdüğü ilk olaydır.

Serbest bırakılan esirlerden olan Hakem b. Keysan Müslüman oldu ve Bi'r-i Ma'ûna gününde şehid edilinceye kadar Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanında kaldı.

Osman b. Abdillah ise Mekke'de kâfir olarak öldü.



Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Kıblenin Değişmesi

Kible'nin, Beytü'l-Makdis (Kudüs)'den Ka'be'ye çevrilişi, Rasûlullah (s.a.s.)'ın Medine'ye gelişinin on yedinci ayında oldu. Bunun on sekizinci ayında ya da on altıncı ayında olduğunu söyleyenler de var. Bu tarihlerin dışında hiç bir kimse ne fazla ne de eksik bir tarih söylemiştir. Rasûlullah (s.a.s.)'m kıblenin değiştirilmesi ile ilgili emrini duyup Ka'be'ye doğru namaz kılan ilk kişi, Ebû Sa'îd b. el-Mualla el-Ensârî'dir.

İkinci Bedir Gazvesi

İkinci Bedir Gazvesi en asîl savaştır. Ona Bedir Çarpışması ve Bedir Savaşı da denilmektedir.

Rasûlullah (s.a.s.), ikinci yılın Ramazan ayına kadar Medine'de kaldı. Sonra Ebû Süfyân b. Harb'ın idaresinde, içlerinde Mahreme b. Nevfel b. Uheyb b. Abdi Menâf b. Zuhre ve Amr b. el-Asî'nin de bulunduğu, otuz ya da kırk Kureyşlinin çok sayıda mal yüklü büyük ticâret kervanının Şam'dan Mekke'ye doğru hareket ettiğinin haberini aldı. Bu kervanı takip etmek üzere, bineği hazır olanları sefere çıkmaya davet etti. Ordunun toplanması ve sevk edilmesi için özel bir merasim yapmadı. Zira savaş ve çarpışma niyetinde değildi. Sadece kervanı takip etmek istiyordu. Rasûlullah (s.a.s.)'ın kendilerini takip etmek üzere şehrin dışına çıktığı haberi Ebû Süfyân'a ulaştığında, Damdam b. Amr el-Gıfârî'yi ücretle kiralayıp, kervana yardım için savaşa çağırmak üzere Mekke'ye gönderdi. O da Mekke'ye gitti, halkı savaşa çağırdı. Çok az bir kesimi hariç, hepsi savaşmak üzere yola çıktılar. Savaş çağrısına uymayıp geri kalanlar arasında Ebû Leheb de vardı. Diğer ileri gelenler ise savaşmak için yola çıktılar.

Rasûlullah (s.a.s.), 8 Ramazan'da, Medîne'de yerine Müslümanlara namaz kıldırmak üzere Âmir b. Lüeyy Oğullarından Amr b. Ümmi Mektûm'u bırakarak, yola çıktı. Sonra Ebû Lubâbe'yi Medine'ye kendi yerine vekil olmak üzere geri gönderdi. Sancağı Mus'âb b, Umeyr'e verdi. Siyah olduğu rivayet edilen iki sancaktan birini Ali b. Ebî Tâlib (k.v.)'e, diğerini ise Ensâr'dan birine verdi. Rasûlullah (s.a.s.)'m. ashabının yanında, o sırada sadece nöbetleşe olarak bindikleri yetmiş develeri vardı. Rasûlullah (s.a.s.), Ali b. Ebî Tâlib ve Mersed b. Ebî Mersed ile bir deveye; Hz. Hamza, Rasûlullah (s.a.s.)'m azadlı köleleri Zeyd b. Harise, Ebû Kebşe ve Ene-se ile bir deveye; Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Abdurrahman b. Avf ile bir deveye nöbetleşe biniyorlardı, Rasûlullah (s.a.s.), Neccâr Oğulları'ndan Kays b. Ebî Sa'sa'yı yayalar üzerine emir tayin etti. Ensâr'ın sancağını Sa'd b. Mu'âz taşıyordu.

Rasûlullah (s.a.s.), Medine'nin dağ yolundan Akik'e, sonra Zu'l-Hu-leyfe'ye, sonra sırasıyla şu yolu takip etti: Zâtü'1-Ceyş, Turban, Melel, Merrü Yeyen yakınındaki GamısuT-Hamâm, Suheyratu'l-Yemâm, Seyyâle, Revha boğazı, Şenûka ve Irku'z-Zubya.

Sonra Revha'da bir kuyu olan Secsec'e indi. Sonra Mekke yolunu solunda bırakarak, sağ tarafta Bedir istikametindeki Naziye'ye ve onunla Safra boğazı arasında bulunan Ruhkan vadisine ulaştı. Sonra Safra boğazından geçip Safra yakınlarına vardığında, Saide Oğulları'nın müttefiki Besbes b. Amr el-Cühenî ile en-Neccâr Oğulları'nın müttefiki Adiyy b. Ebî'z-Zağbâ'yı, Ebû Süfyân ve kervanı ile ilgili bilgileri kendisine getirmek üzere gözcü olarak Bedir'e gönderdi.

Sonra yola çıktı; kendisine Safra dağının iki tarafında bulunan iki dağdan birine Muslih, diğerine de Muhri denildiği haberi yerildi. Buralarda oturanların, Gıfâr kabilesine mensub olan Hurak Oğulları ile Nar Oğulları olduğunu bildirdiler. Rasûlullah (s.a.s.), bu isimlerden hoşlanmadığından orayı terk etti. Safra dağını sola alarak, sağdaki Zefiran denilen yere indi. Vadiden çıktıktan sonra konakladı.

Burada kervana yardım etmek üzere, Kureyş'in yola çıktığı haberi Rasûlullah (s.a.s.)'a geldi. O da ashabını bundan haberdar etti. Ne yapacakları konusunda onlarla istişare etti. Bir çok muhacir kalkıp konuştular. Güzel sözler söylediler. Rasûlullah (s.a.s.), Ensâr'm görüşünü öğrenmek amacıyla istişareyi uzattı. Bunun farkına varan Sa'd b. Mu'âz kalktı ve değişik konularda güzel sözler söyledi. Söyledikleri arasında şu sözler de vardı: "Bize şu denizi gösterip dalarsan, biz de seninle birlikte dalarız. Ey Allah'ın Rasûlü! Allah'ın bereketi ile (bize öncülük ederek) bizi yürüt!" Sa'd b. Mu'âz'm bu sözleri Rasûlullah (s.a.s.)'ı çok sevindirdi ve neşelendirdi. Bunun üzerine Müslümanlara: "Haydi yürüyünüz! Size müjdelerim ki Yüce Allah iki topluluktan birini bana va'd etti." buyurdu.

RasûJullah (s.a.s.) sonra uğradığı Zefiran'dan ayrılıp Esâfir tepesine doğru ilerledi. Oradan Debbe'ye vardı. Sonra büyük bir dağ gibi kum yığını olan Hannan'i sağda bırakarak yola devam etti. Sonra Bedir'e yakın bir yere indiler. Haber toplamak üzere, ashabından bir kişi ile birlikte develerine binip biraz ilerledi, sonra döndü. Akşam olduğunda. Rasûlullah (s.a.s.), Hz. Ali, Zübeyr ve Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı bir grup ile birlikte Ku-reyş hakkında bilgi toplamak amacıyla Bedir'e gönderdi. O sırada Kureyş'in sucuları ile karşılaştılar. Sehm kabilesinden Haccâc Oğullan'nm kölesi Eşlem ve Emevî kabilesinden el-Asî b. Saîd Oğulları’nın kölesi Ebû Yesâr Arîz'ı yakalayıp getirdiler. O sırada Rasûlullah (s.a.s.), namaza durmuştu. Onlara kim olduklarını sordular. Onlar, "Biz Kureyş'in sucularıyız." dediler. Rasûlullah (s.a.s.)'ın ashabı, onların verdikleri bu haberden hoşlanmadılar. Kureyş askerî birliklerinin gücü çetin olduğundan ve onların Ebû Süfyân'ın kervanından birileri olması durumunda az zahmet ile çok ganimet elde edeceklerini umarak dövmeye başladılar. Dayak onları incitince: "Biz Ebû Süfyân'ın adamlarıyız, onun kervanındanız." dediler. Rasûlullah (s.a.s.), namazını bitirip selam verdi ve onlara hitaben: "Kureyş'in nerede olduğunu bana bildirin." dedi. Her iki köle: "Onlar su gördüğün kum tepesinin arkasındadırlar." dediler. Onlar, Kureyş'in bir gün on; bir gün dokuz deve kestiklerini Rasûlullah (s.a.s.)'a bildirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.): "Onlar 950 ile 1.000 kişi arasındadır."buyurdu.

Rasûlullah (s.a.s.)'ın kendisine haber toplamak için gönderdiği Besbes b. Amr ile Adiyy b. Ebî'z-Zağbâ, Bedir'e kadar gittiler; orada develerinden indiler. Develerini suya yakın bir yerde çöktürdükten sonra kırbalarını alıp suyun başına gittiler. O sırada Mecdiy b. Amr, suyun başında bulunuyordu. Adiyy ve Besbes, o civarda oturan kabileye mensub iki cariyeden birinin diğerine, "Borcumu ver!" dediğini; diğerinin ise, "Yarın kervan gelecek. Ben onlara çalışır, sana olan borcumu öderim!" dediğini işittiler. Mecdiy de onları doğruladı. Adiyy ve Besbes duyduklarını gelip Rasûlullah (s.a.s.)'a anlattılar.

Ebû Süfyân, Bedir'e yaklaştığında, kervandan önce yalnız başına Be-dir'deki suyun başına geldi. Orada bulunan Mecdiy b. Amr'a: "Hiç kimseyi gördün mü?" diye sordu. Mecdiy: "Hayır hiç kimseyi görmedim. Ancak, deveye binmiş iki kişinin, develerini şu tepecikten çöktürdükten sonra dönüp gittiklerini gördüm." dedi. Ebû Süfyân, acele develerin çöktükleri yere gitti. Pisliklerinden bir parça alıp ezdi; içinde yem çekirdeği vardı. Ebû Süfyân: ''Allah'a yemin ederim ki bunlar Yesrib yemleridir!" dedi. Hemen kaygılanarak arkadaşlarının yanına döndü. Kervanın yolunu deniz sahili istikametine çevirdi. Böylece kurtuldu. Kureyşlilere de kurtulduğuna dair haber yolladı ve onların geri dönmelerini söyledi. Fakat Ebû Cehil: "Allah'a yemin ederim ki Bedir suyuna varıp orada üç gün kalmadıkça dönmeyeceğiz. Böylece Araplar ebedî olarak bizden çekinirler." dedi. Ahnes b. Şerik es-Sakafî, Zühre Oğullan'nm tamamı ile birlikte geri döndü. Zühre Oğullarından hiç bir kimse Bedir'de bulunmadı. Zira Ahnes b. Şerik onların hem müttefiki, hem de onların arasında sözü dinlenir bir kimse idi. Ahnes b. Şerik onlara: "Siz malınızı korumak için çıktınız. O da kurtuldu." demişti.

Adiyy b. Ka'b Oğulları hariç, Kureyş'in bütün boylarından savaş için toplanıp gelen birer grup vardı. Adiyy Oğulları'ndan hiç bir kimse savaşmak için gelmedi. Dolayısıyla Bedir Savaşı'nda ne Adiyy b. Ka'b Oğulları'ndan ne de Zühre Oğulları'ndan kimse vardı. Abdullah el-Asğar b. Şi-hâb b. Abdillah b. el-Hâris b. Zühre b. Kilâb'ın iki oğlunun Bedir Sava-şı'na katılıp kâfir olarak öldürüldükleri de söylenmiştir. Bu iki kişi, Fakih Muhammed b. Müslim ez-Zührî'nin babası Müslim'in amcalarıydılar.

Rasûlullah (s.a.s.), Kureyşlilerden Önce Bedir suyuna yetişti. Yüce Allah gökten indirdiği bir yağmuru Kureyş'in peşine yağdırdığından dolayı, onlar, Rasûlullah (s.a.s.)'dan önce Bedir suyuna yetişemediler. Müslümanlara ise yeri presleyen bir yağmur isabet etti. Yani vadideki engebesiz yerleri ıslatıp yürümeyi kolaylaştırdı. Rasûlullah (s.a.s.), Medine'ye en yakın Bedir suyu üzerinde konakladı. Hubab b. Münzir b. Amr b. Cemûh, o yerin dışında başka bir yere işaret etti ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Burası, sana, Allah'in inmeni emrettiği, bizim için ileri gidilmesi veya geri çekilmesi caiz olmayan bir yer midir? Yoksa, şahsî bir görüş neticesi, bir savaş ve savaş taktiği olarak mı seçildi?" diye sordu. Rasûluîlah (s.a.s.): "Hayır şahsî bir görüş neticesi, bir savaş taktiği olarak seçildi.'' dedi. Hubab: "Ey Allah'ın Rasûlü! Burası, inilecek bir yer değildir. Sen halkı buradan hemen kaldır. Kureyş kavminin konacağı yerin yakınındaki su başına gidip konalım. Onun gerisindeki bütün kuyuları kapatalım. Sonra bir havuz yapıp, onu su ile dolduralım. Böylece biz susadıkça havuzumuzdan su içeriz. Onlar ise su bulup içemezler." dedi. Rasûlullah (s.a.s.), Hubab'ın işaret ettiği görüşü beğendi ve onun dediğini yaptı. Rasûlullah (s.a.s.) için, içinde kalacağı bir çardak/gölgelik yapıldı. Sonra Rasûlullah (s.a.s.), savaşın yapılacağı yere doğru yürüyüp gitti. Kureyş ileri gelenlerinin vurulup düşeceği yerleri birer birer ashabına gösterdi. "Falanın düşeceği yer şurasıdır! Falanın düşeceği yer şurasıdır!" diyordu. Onlardan, her biri Rasûlullah (s.a.s.)'ın tarif ettiği yerlerde vurulup düştüler.

Kureyş müşrikleri Bedir'e gelip kondukları zaman, Cumâh kabilesinden Umeyr b. Vehb'i, Rasûlullah (s.a.s.) ashabının sayısını ve ağırlıklarını tahmin ve takdir etmek üzere İslâm karargâhına doğru gönderdiler. Müslümanların sayısı sadece üç yüz on küsur idi. Aralarında iki atlı vardı: Zübeyr ve Mikdâd b. el-Esved. Umeyr, İslâm karargâhının çevresini dolaştıktan sonra müşriklerin yanına döndü. Hekim b. Hizam ve Utbe b. Rabîa, Müslümanlarla savaşmadan geri dönmeyi önerdiler. Ebû Cehil kabul etmedi. Diğer müşrikler de onu bu konuda desteklediler.

Savaşın başlaması: Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Utbe b. Ra-bîa'nm oğlu Velîd meydana çıkıp çarpışacak er istediler. Ubeyde b. el-Hâris, Hamza b. Abdümuttalib ve Ali b. Ebî Tâlib onlarla çarpışmak üzere derhal meydana çıktılar. Yüce Allah'ın yardımıyla Utbe, Şeybe ve Velîd öldürüldü. Hz. Hamza ve Hz. Ali hiç yara almadılar. Utbe, Ubeyde'ye bir kılıç vurup ayağını kesti. Ubeyde daha sonra Safra denilen yerde vefat etti. Ensâr gençlerinden Afra adlı hanımın iki oğlu Avf b. el-Hâris, Muavviz b. el-Hâris ve Abdullah b. Revâha da meydana çıkıp onlarla çarpışmak istemişlerdi. Fakat müşrikler, kavimlerinden başka kimselerle çarpışmak istememişlerdi.

Bedir Savaşı, 17 Ramazan Cuma günü meydana geldi. Rasûlullah (s.a.s.), safları düzeltip kendisi için yapılan çardağa döndüğünde yanında sadece Ebû Bekir vardı. Ömer b. Hattâb'm azadh kölesi Mihca', düşman tarafından atılan bir okla, Müslümanlardan ilk şehid edilen kişi oldu. Umeyr b. Humâm, eline hurma alıp yediği bir sırada, Rasûlullah (s.a.s.)'ın cihada teşvik ettiğini, cenneti sevdirdiğini duydu. Bunun üzerine: "Ne iyi! Ne iyi! Demek cennete girebilmem için, bunların beni öldürmelerinden başka bir şey yapmak gerekli değilmiş!" dedi. Elindeki hurmaları yere attı. Şehid düşünceye kadar çarpıştı. Allah ondan razı olsun. Sonra müşrikler yenildi. Allah Müslümanlara zafer bahşetti. Sa'd b. Mu'âz ve Ensâr'dan bir topluluk, çardağın kapısının önünde Rasûlullah (s.a.s.)'ı korumak üzere bekliyorlardı. O sırada Ukkâşe b. Mihsan'm kılıcı kırıldı. Rasûlullah (s.a.s.) ona bir sopa verdi: "Buna dikkat et!" dedi. Ukkâşe, onu eline alıp salladığında, sopa uzun boylu, kuvvetli ve parlak bir kılıca dönüştü. Ebû Bekir dönemindeki Ridde olaylarında şehid edilinceye kadar, bu kılıç sürekli onun yanında idi ve bu kılıçla çarpışıyordu.

Sonra Rasûlullah (s.a.s.)'ın emri ile müşriklerin ölüleri çekilip kör bir kuyuya atıldılar. Üzerleri toprakla örtüldü. Rasûlullah (s.a.s.), ganimetlerin teslim alınması ve yüklenmesi işi ile Abdullah b. Ka'b b. Amr b. Avf b. Mebzul b. Amr b. Ğanm b. Mazin b. en-Neccâr'ı görevlendirdi.

RasûluIIah (s.a.s.) daha sonra döndü. Safra denilen yere indiğinde, Yüce Allah'ın emrettiği şekilde ganimetleri taksim etti. Abduddâr Oğulla-n'ndan Nadr b. el-Hâris b. Kelde'nin boynunu vurdu. Sonra Irku'z-Zub-ye'ye indiğinde ise, Ukbe b. Ebî Mu'ayt b. Amr b. Ümeyye b. Abdi Şems'in boynunu vurdu.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Rasûlullah (S.A.S) İle Birlikte Bedir'e Katılanların Adları

Kabilelere göre Bedir Gazvesi'ne katılanların adlan şöyledir:

Hâşim ve Muttalib Oğulları'ndan on üç kişi:

Hz. Muhammed (s.a.s.).

Onun amcası, Hamza b. Abdilmuttalib.

Amcasının oğlu, Ali b. Ebî Tâlib b. Abdilmuttalib.

Azadlı kölelerinden:

Zeyd b. Harise b. Şerâhîl b. Ka'b b. Abdiluzzâ b. İmru'ul-Kays b. Amir b. Nu'mân b. Âmir b. Abdi Vedd b. Avf b. Kinâne b. Bekr b. Avf b. Uzre b. Zeyd b. Rüfeyde b. Sevr b. Kelb b. Vebere.

Enese, Hebeşlidir.

Ebû Kebşe, Fars asıllıdır.

Hâşim Oğulları'nın müttefiklerinden:

Hz. Hamza'nın müttefiki, Ebû Mersed Kennâz b. Husayn b. Yerbu' b. Amr b. Umeyr b. Yerbu' b. Haraşe b. Sa'd b. Tarif b. Cillan b. Ganm b. Ganî b. Ya'sûr b. Sa'd b. Kays b. Aylan.

Onun oğlu Mersed b. Ebî Mersed.

Ubeyde b. Haris b. el-Muttalib b. Abdi Menâf.

Kardeşleri: Tufayl b. Haris ve Husayn b. Haris.

Mistah (Avf) b. Usâse b. Abbâd b. el-Muttalib b. Abdi Menâf.

Abdu Şems b. Abdi Menâf Oğullan' ndan on sekiz kişi: Osman b. Affân, RasûluIIah (s.a.s.)'ın kızı olan hanımı Hz. Rukayyye'nin hastalığı dolayısıyla geri kalmıştı. Bu arada Rukayye vefat etti. Defnedildiğinde zafer müjdesi de geldi. Rasûlullah (s.a.s.), ona ganimette hisse verdi. Ona Bedir'e katılanların ecri verildiğini söyledi. Bu yüzden ona, Bedir'e katılanlardan olduğu anlamında Bedri denilmiştir.

Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabîa b. Abdi Şems. Adı, Kays'tır. Muheşşim olduğu da söylenmiştir.

Ebû Huzeyfe'nin azadlı kölesi Salim. O sırada Ebû Huzeyfe'nin oğlu diye çağırılıyordu.

Onların azadlı kölelerinden:

Bir rivayet göre: Ebü'l-Asî b. Ümeyye'nin azadlı kölesi Subeyh, savaşa gitmek için hazırlandı; fakat hastalandı. Ebû Seleme b. Abdilesed el-Mahzûmî, onu devesinin üzerinde taşıdı. Daha sonra Subeyh, Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte savaşlara katıldı.

Abdu Şems b. Abdi Menâf Oğulları' nın müttefiklerinden:

Abdullah b. Cahş b. Riab b. Ye'mur b. Sabira b. Mürre b. Kebîr b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme.

Ukkâşe b. Mihsan b. Hursan b. Kays b. Mürre b. Kebîr.

Kardeşi: Sinan b. Mihsan.

Kardeşi: Ebû Sinan b. Mihsan.

Oğlu: Sinan b. Ebî Sinan.

Suca' b. Vehb b. Rabîa b. Esed b. Suheyb b. Mâlik b. Kebîr.

Kardeşi: Ukbe b. Vehb. Yezîd b. Rukayş b. Riâb b. Ya'mur. Muhriz b. Nadle b. Abdillah b. Mürre b. Kebîr. Rabîa b. Eksem b. §ahbere b. Amr b, Bukeyr b. Âmir b. Ğanm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme.

Kebîr h. Ğanm Oğulları'mn müttefiklerinden:

Süleym Oğullan'ndan olan Sakf, Mâlik ve Mudlic (ya da Midlac).

Ebû Mahşî Suveyd b. Mahşî et-Tâî.

Nevfel b. Abdi Menâfh. Kusayy Oğullan'ndan:

Nevfel Oğulları'nm müttefiki, Utbe b. Gazvân b. Câbir b. Vehb b. Nuseyb b. Mâlik b. el-Hâris b. Mazin b. Mansûr b. İkrime b. Hasafe b. Kays b. Aylan.

Utbe b. Gazvân'ın azadlı kölesi Habbâb. (Habbâb b. Eret değildir. İkisi ayrı kişilerdir.)

Esed b. Abdiluzzâ b. Kusayy Oğulları'ndan üç kişi:

Zübeyr b. el-Avvâm b. Huveylid b. Esed b. Abdiluzzâ b. Kusayy. Onların müttefiki, Hatib b. Ebî Belte'a el-Lahmî.

Abduddâr b. Kusayy b. Kilâb Oğullan ndan iki kişi: Mus'âb b. Umeyr b. Hâşim b. Abdi Menâf b. Abdiddâr. Suveybit b. Sa'd b. Harmele b. Mâlik b. Umeyle[86]. es-Sebbâk b. Abdiddâr.

Zühre b. Kilâb b. Mürre Oğullan'ndan sekiz kişi: Abdurrahmân b. Avf b. Abdi Avf b. [Abd b.] el-Hâris b. Zühre. Sa'd b. Ebî Vakkâs (Ebû Vakkâs'ın adı Mâlik'tir.) b. Vuheyb b. Abdi Menâf b. Zühre.

Kardeşi: Umeyr b. Ebî Vakkâs.

Zühre b. Kilâb Oğullan müttefiklerinden:

Mikdâd b. Amr b. Sa'Iebe b. [Mâlik b.] Rabîa b. Sümâme b. Matrûd b. [Amr] b. Sa'd b. Duheyr b. Lüeyy b. Sa'lebe b. Behrâ b. Amr b. el-Hâfb. Kudâ'a.

Abdullah b. Mes'ûd b. el-Hâris b. Şemh b. Manzum b. Sâhıla b. Kâhil b. el-Hâris b. Temîm b. Sa'd b. Hüzeyl b. Müdrike.

Mes'ûd b. Rabîa b. Amr b. Sa'd b. Abdiluzzâ b. Muhallim b. Ğâlib b. Aize b. Yusey' b. el-Hûn b. Huzeyme b. Müdrike. Kare kabilesindedir.

Zu'ş-Şimâleyn [b.] Abdi Amr b. Nadle b. Ğubşan b. Süleym b. Mel-likan b. Efsa b. Harise b. Amr b. Amir b. Huzâ'a. Bu kişi Zü'1-Yedeyn değildir. Zira Zü'l-Yedeyn, adı Hırbak olan Süleym b. Mansûr Oğulla-n'ndandir. Bir rivayete göre, Zu'ş-Şimâleyn'in adı Umeyr b. Abdi Amr'dır. Solaktı. Zu'l-Yedeyn'in ise elleri uzundu.

Habbâb b. el-Eret, Temîm kabilesindendir. Onun Huzâ'a kabilesinden olduğu da söylenmiştir. Kûfe'de onun soyundan olanlar bulunmaktadır.

Teym b. Mürre Oğullan'ndan beş kişi:

Ebû Bekir es-Sıddîk (Abdullah) b. Ebî Kuhâfe (Osman) b. Âmir b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Mürre b. Kilâb.

Bilâl b. Rebâh, Ebû Bekir'in Habeşistanlı azadlı kölesi.

Âmir b. Füheyre, Ebû Bekir'in azadlı siyah kölesi. Esed kabilesine il*tihak edenlerdendi.

En-Nemr b. Kasıt Oğulları'ından, Abdullah b. Cüd'an'm müttefiki Su-heyb b. Sinan.

Talha b. Ubeydillah b. Osman b. Amr b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Mürre. Bir ticaret için Şam'a gitmişti. Rasûlullah (s.a.s.), ona ganimetten hisse ayırdı. Bu savaşa katılanlar gibi mükâfat aldığını belirtti. Bu yüzden Bedir ehlinden sayılmıştır.

Mahzum b. Yakaza b. Mürre b. Ka'b Oğullan'ndan bes kişi:

Ebû Seleme b. Abdilesed b. Hilâl b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm.

Şemmâs (Osman) b. Osman b. eş-Şerîd b. Suveyd b. Hermî b. Âmir b.

Mahzûm.

Erkam b. Ebi'l-Erkam Abdu Menâf b. Ebî Cundub (Esed) b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm.

Ammâr b. Yâsir el-Ansî (Fihr'in azadlı kölesi).

Onların müttefiki Ayhame (Muattıb) b. Avf b. Amir b. el-Fadl b. Afif b. Kuleyb b. Hubşiyye b. Selûl b. Ka'b b. Amr el-Huzâ'î.

Adiyy b. Ka'b Oğulları ve müttefiklerinden on dört kişi:

Ömer b. el-Hattâb b. Nufeyl b. Abdiluzzâ b. Riyâh b. Abdillah b. Kurt b. Rezah b. Adiyy.

Kardeşi: Zeyd b. el-Hattâb.

Amr b. Surâka.

[Kardeşi: Abdullah b. Surâka].

Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl, o sırada Şam'da bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.s.) ona ganimetten hisse ayırdı. Bu savaşa katılanlar gibi mükâfat aldığını belirtti. Bu yüzden Bedir ehlinden sayılmıştır.

Mihca', Hz. Ömer'in azadlı kölesidir.

Onların müttefiklerinden:

Vâkıd b. Abdillah b. Abdi Menâf b. Arîn b. Sa'lebe b. Yerbû' b. Hanza-le et-Temimî.

Ebû Havlî el-Iclî'nin iki oğlu: Havlı ve Mâlik.

Âmir b. Rabîa el-Anzî.

El-Bukeyr b. Abdi Yalil b. Naşib b. Giyere b. Sa'd b. Leys Oğullan: Amir, Akıl, Hâlid ve İyas.

Cumâh [b. Amr] b. Husays b. Ka'b Oğulları'ndan beş kişi:

Maz'ûn b. Habîb b. Vehb b. Huzâfe b. Cumâh Oğullan: Osman, Kudâme ve Abdullah.

Saib b. Osman b. Maz'ûn.

Ma'mer b. el-Hâris b. Ma'mer b. Habîb b. Vehb b. Huzâfe b. Cumâh.

Sehm b. Husays b. Ka'b b. Lüeyy Oğulları'ndan bir kişi: Huneys b. Huzâfe b. Kays b. Adiyy b. Sa'd b. Sehm.

Âmir b. Lüeyy b. Ğâlib b. Fihr Oğulları'ndan yedi kişi:

Ebû Sebre b. Ebî Ruhm b. Abdiluzzâ b. Ebî Kays b. Abdi Vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl.

Abdullah b. Mahreme b. Abdiluzzâ b. Ebî Kays b. Abdi Vedd.

Abdullah b. Süheyl b. Amr b. Abdi Şems b. Abdi Vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy, müşrikler ile birlikte Mekke'den çıktı. İki topluluk birbirleri ile karşılaştığında Rasûlullah (s.a.s.)'m yanına koştu.

Vehb b. Sa'd b. Ebî Şerh.

Hatıb b. Amr.

Süheyl b. Amr'ın azadlı kölesi Umeyr b. Avf .

Sa'd b. Havle, Yemen'den onların müttefikidir.

El-Hâris b. Fihr Oğulları'ndan altı kişi:

Ebû Ubeyde Âmir b. Abdillah b. el-Cerrâh b. Hilâl b. Uheyb b. Dabbe b. el-Hâris b. Fihr.

Amr b. el-Hâris b. Züheyr b. Ebî Şeddâd b. Rabîa b. Hilâl b. Uheyb.

Süheyl b. Vehb Rabîa b. Hilâl b. Uheyb. Annesinin adı Beydâ'dir.

Kardeşi: Safvân b. Vehb.

Amr b. Ebî Şerh b. Rabîa b. Hilâl b. Uheyb b. Dabbe.

İyâz b. Züheyr.

Bedir Gazvesi'ne katılan Muhacirlerin sayısı seksen altı kişidir. Onlardan üç kişi savaşa katılmadıkları halde katılanlar gibi mükâfat almış ve ona göre ganimetten hisselerini almışlardır. Bu kişiler: Osman b. Affân, Talha b. Ubeydillah ve Saîd b. Zeyd'dir. Diğerleri ise bizzat savaşa katılmışlardır. Kureyş soyundan olanlar kırk bir kişidir. Hâşim Oğullan'ndan üç kişi, el-Muttalib Oğullan'ndan dört kişi, Abduşems Oğulları'ndan bir kişi, Abduluzzâ Oğulları'ndan bir kişi, Abduddâr Oğullan'ndan iki kişi, Zühre Oğulları'ndan üç kişi, Teym Oğullan'ndan bir kişi, Mahzûm Oğulları'ndan üç kişi, Adiyy Oğulları'ndan dört kişi, Cumâh Oğulları'ndan beş kişi, Sehm Oğullan'ndan bir kişi, Âmir Oğullarından beş kişi, el-Hâris Oğulları'ndan altı kişi. Onlardan kırk beş kişisi ise azadlı köle ve müttefiklerdendir. Azadlı köle olanlar on bir kişidir. Bunlar: Zeyd b. Harise, Enese, Ebû Kebşe, Habbâb, Bilâl, Âmir b. Füheyre, Salim, Mihca', Sa'd el-Kelbî, Suheyb, Süheyl'in azadlı kölesi Amr b. Avf. Şayet Ammâr da azadlı kölelerden sayılırsa onların sayısı on ikiye çıkar. Zeyd, Sa'd, Suheyb ve Ammâr Arap'tırlar. Diğerleri ise Arap asıllı değillerdir. Müttefik olanlar ise otuz üç kişidirler. Esed b. Huzeyme'den bir kişi, Kinâne Oğulları'ndan dört kişi, Temîm Oğulları'ndan iki kişi (bu iki kişiden biri hakkında ihtilaf vardır. Huzâ'a kabilesinden olduğu söylenmiştir.), Ğanî'den iki kişi, Süleym'den üç kişi, Süleym'in kardeşi Mazin'den ir kişi, Tayy kabilesinden bir kişi, kabilesinden iki kişi, Anz kabilesinden bir kişi, kabilesi belirtilmemiş Yemenli bir kişi.

Ensâr'dan Bedir Savaşı'na Katılanlar;

Evs b. Harise kabilesinin Amr b. Mâlik b. Evs Oğulları boyundan, Abdu-leşhel b. Cüşem b. el-Hâris b. el-Hazrec b. Amr b. Mâlik b. Evs Oğullan koluna mensub, Ensâr'dan Bedir'e katılan on beş kişinin adları şöyledir:

Sa'd b. Mu'âz b. en-Nu'mân b. İmru'ul-Kays b. Zeyd b. Abdileşhel

Kardeşi: Amr b. Mu'âz.

Haris b. Evs b. Mu'âz b. en-Nu'mân.

Hâlis b. Enes b. Rafi' b. İmru'ul-Kays.

Sa'd b. Zeyd b. Mâlik b. Ubeyd b. Ka'b b. Abdileşhel.

Seleme b. Selâme b. Vekş b. Zuğbe b. Zeura b. Abdileşhel.

Amcasının oğlu: Abbâd b. Bişr b. Vekş.

Seleme b. Sabit b. Vekş.

Rafi' b. Yezîd b. Kurz b. Seken b. Zeûra.

Onların müttefiklerinden:

Haris b. Hazeme b. Adiyy b. Ubeyy b. Ganm b. Salim b. Avf b. Amr b. b. el-Hazrec b. Harise. Kavmi ile ilişkisini keserek Zaura Oğullan ile ittifak antlaşması yapmıştı.

Muhammed b. Mesleme [Seleme] b. Hâlid b. Adiyy b. Mecde'a b. Harise b. el-Hâris b. el-Hazrec b. Amr b. Mâlik b. Evs, kavmi ile ilişkisini keserek amca oğulları olan Zaura Oğullan ile ittifak antlaşması yapmıştı.

Seleme b. Eşlem b. Haris b. Adiyy b. Mecde'a b. Harise. O da kavmi ile ilişkisini keserek amca oğulları olan Zaura Oğulları ile ittifaklık antlaşması kurmuştu.

Ebû'l-Heysem b. et-Teyyihan.

Ubeyd b. et-Teyyihan.

Abdullah b. Sehl. Zaura Oğulları soyundan olduğu da söylenmiştir.

Zafer (Ka'b) b. el-Hazrec b. Amr b. Mâlik b. Evs Okullarından beş kişi:

Katâde b. Nu'mân b. Zeyd b. Âmir b. Sevâd b. Zafer.

Ubeyd b. Evs b. Mâlik b. Sevâd. Ubeyd adındaki bu kişiye Mukarrin (Bağlayan) da denilmiştir. Ona bu adın verilmesinin nedeni, onun dört müşriki esir edip onları bacaklarından bağlamasından dolayıdır. O müşriklerden biri Akîl b. Ebî Tâlib'tir.

Nasr b. Haris b. Abd b. Ubeyd b. Zafer.

Amcası: Muattib b. Ubeyd.

Onların müttefiklerinden: Abdullah b. Tarik el-Belevî.

[Harise b. eî-Hâris b. el-Hazrec h. Amr b. Mâlik b. Evs Oğullarından üç kişi:

Mes'ûd b. Sa'd b. Âmir b. Adiyy b. Cüşem b. Mecde'a b. Harise.

Ebû Abs b. Cebr b. Amr b. Zeyd b. Cüşem b. Mecde'a b. Harise.

Beliyy Oğullan'ndan olan müttefikleri:

Ebû Burde b. Niyâr (Hani b. Niyâr) b. Amr b. Ubeyd b. Kilâb b. Duh-man b. Ganm b. Zubyan b. Humev m b. Kâhil b. Zuhl b. Huney b, Beliyy b. Amr b. el-Haf b. Kudâ'a.]

Avfb. Mâlik b. Evs Oğulları boyu, Dubey'a b. Zeyd b. Mâlik b. Avfb. Amr b. Avfb, Mâlik b. Evs Oğullan'ndan beş kişi:

Âsim b. Sabit b. Ebi'l-Aklah (Kays b. İsmet) b. Nu'mân b. Mâlik b. Ümeyye b. Dubey'a.

Muattib b. Kuşeyr b. Muleyl b. Zeyd b. el-Attâf b. Dubey'a. Bazıları Muattib b. Kuşeyr'i münafıklar arasında zikretmişlerdir. Bu asılsız bir iddiadır. Zira onun Bedir'e katılmış olması, bu kuşkuyu tamamen geçersiz kılmaktadır.

Ebû Muleyl b. el-Ez'ar b. Zeyd b. el-Attâf b. Dubey'a.

Umeyr b. Ma'bed b. el-Ez'ar b. Zeyd b. el-Attâf.

Onların müttefiki Sehl b. Huneyf b. Vahib b. el-Ukeym b. Sa'lebe b. Mecde'a b. Haris b. Behzec (Amr b. Hans (Huneys ya da Hansa) [b. Avf] b. Amr b. Avf b. Evs.

Ümeyye b. Zeyd b. Avf Oğullan'ndan sekiz kişi:

Abdulmünzir b. Zeyd b. Zenber b. Ümeyye b. Zeyd'in oğulları Ebû Lubâbe Beşîr, Mübeşşir ve Rifâ'a.

Sa'd b. Ubeyd b. Nu'mân b. Kays b. Amr b. Zeyd b. Ümeyye b. Zeyd.

Uveym b. Saide b. Âiş b. Kays b. Zeyd b. Ümeyye b. Zeyd.

Rafi' b. Ancede. Ancede, onun annesinin adıdır.

Ubeyd b. Ebî Ubeyd.

Sa'lebe b. Hatib.

Ebû Lubâbe ile Haris b. Hatib'in, Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte Medine'den çıktıkları, sonra geri döndükleri ileri sürülmüştür. Rasûlullah (s.a.s.), Ebû Lubâbe'yi, Medine'ye vali olarak tayin etti. Rasûlullah (s.a.s.), her ikisine ganimetten hisse ayırdı. Onların bu savaşa katılanlar gibi mükâfat aldıklarını belirtti. Bir topluluk da: "Sa'lebe b. Hatib, zekât vermediğinden onun hakkında (onlardan bazıları Allah'a söz verip şayet bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz.) âyet-i kerimesi nazil olmuştur." demişlerdir. Bu asılsız bir iddiadır. Zira onun Bedir'e katılması bu iddiayı kesin bir şekilde geçersiz kılmaktadır.

Ubeyd b. Zeyd b. Mâlik b. Avf Oğulları'ndan altı kişi:

Uneys b. Katâde b. Rabîa b. Hâlid b. el-Hâris b. Ubeyd b. Zeyd.

Beliyy kabilesindeki müttefiklerinden:

Ma'n b. Adiyy b. el-Ced b. el-Aclân.

Sabit b. Ekranı b. Sa'lebe b. Adiyy b. el-Aclân.

Onun amcasının oğlu: Zeyd b. Eşlem b. Sa'lebe.

Rib'î b. Rafi' b. Zeyd b. Harise b. el-Ced b. el-Aclân.

Âsim b. Adiyy b. el-Ced b. el-Aclan Rasûlullah (s.a.s.) ile birlikte çıktı. Rasûlullah (s.a.s.) onu geri gönderdi. Rasûlullah (s.a.s.) ona ganimetten hisse ayırdı. Bu savaşa katılanlar gibi onun mükâfat aldığını belirtti.

Maiviye b. Mâlik h. Avfb. Amr b. Avf Oğulları'ndan üç kişi;

Cebr b. Atîk b. el-Hâris b. Kays b, Heyşe b. el-Hâris b. Ümeyye b.

Zeyd b. Mu'âviye.

Onların müttefiki Mâlik b. Numeyle el-Muzenî. Onların müttefiki Nu'mân b. Asar el-Belevî.

Salebe b. Amr b. Avfb. Mâlik Oğulları'ndan yedi kişi;

Abdullah b. Cübeyr b. Nu'mân b. Ümeyye b. el-Berk (İm-ru'ul-Kays) b. Sa'lebe b. Amr b. Avf.

Asım b. Kays b. Sabit b. Nu'mân b. Ümeyye b. Berk.

Ebû Dayyâh b. Sabit b. Nu'mân b. Ümeyye b. İmru'ul-Kays b. Sa'lebe.

Kardeşi: Ebû Habbe b. Sabit.

Salim b. Umeyr b. Sabit b. Nu'mân b. Ümeyye b. Berk.

Haris b. Nu'mân b. Ümeyye b. Îmru'ul-Kays b. Sa'lebe.

Havvât b. Cubeyr b. Nu'mân b. Ümeyye b. Berk. Rasûlullah (s.a.s.), onu geri gönderdi. Ona ganimetten hisse ayırdı. Bu sa aşa katılanlar gibi onun mükâfat aldığını belirtti.

Cehceba h. Külfe b. Avfb. Mâlik Oğulları'ndan iki kişi:

Münzir b. Muhammed b. Ukbe b. Uheyhe b. el-Culah b. el-Herîş b. Cehceba b. Külfe.

Onların müttefiklerinden:

Ebû Akîl b. Abdillah b. Sa'lebe b. Beyhan b. Âmir [b. el-Hâris] b. Mâlik b. Âmir b. Uneyf b. Cüşem b. Abdillah b. Teym b. İraş b. Âmir b. Abile Kısmîl b. Ferran b. Beliyy b. Amr b. el-Haf b. Kudâ'a.

İmruul-Kays b. Mâlik b. Evs Oğulları boyu, Ğanm b. es-Selm b.

İmruul-Kays b. Mâlik b. Evs Oğulları'ndan beş kişi:

Sa'd b. Hayseme b. el-Hâris b. Mâlik b. Ka'b b. en-Nehhât b. Ka'b b. Harise b. Ğanm.

Münzir b. Kudâme b. Arfece b. Ka'b b. en-Nehhât b. Ka'b b. Harise. Bir rivayete göre Mâlik b. Kudâme.

Amcası: El-Hâris b. Arfece.

Sa'd b. Hayseme'nin azadlı kölesi Temîm.

Evs kabilesinden bizzat savaşa katılanlar ve savaşa katılmadığı halde kendilerine ganimetten hisse ayrılıp savaş mükâfatını alanların toplamı altmış bir kişidir. Evs kabilesi, sayıca Hazrec kabilesinden daha azdı. Bununla birlikte onlardan birkaç kabile İslâm'ı geç kabul ettiler. Şu da var ki Evs kabilesi daha güçlü ve daha cesurdu. Medine'den belli bir uzaklıkta bulunan el-Avâlî'de oturuyorlardı. Bundan dolayı savaşa katılanların sayısı hep az olurdu.

Ensâr'dan Hazrec b. Harise kabilesi, el-Hâris Oğulları boyu İmru'ul-Kays b. Mâlik b. Sa'lebe b. Ka'b b. el-Hazrec b. el-Hâris b. el-Hazrec b. Harise Oğulları'ndan Bedir Savaşı'na katılanlar dört kişidir:

Harice b. Zeyd b, Ebî Züheyr. Kızı Ebû Bekir es-Sıddîk'm hanımı idi. Ümmü Külsûm adındaki kızı bu hanımındandır.

Sa'd b. Rebi' b. Amr b. Ebî Züheyr b. Mâlik b. İmru'ul-Kays.

Abdullah b. Ravâha [Sa'lebe] b. İmru'ul-Kays b. Amr b. İmru'ul-Kays b. Mâlik.

Hallâd b. Suveyd b. Sa'lebe b. Amr b. Harise b. İmru'ul-Kays.

imru'ul-Kays b. Mâlik b. Sa'lebe'nin kardeşi Zeyd b. Mâlik Oğulları'ndan iki kişi:

Beşîr b. Sa'd b. Sa'lebe b. Hılas b. Zeyd b. Mâlik. Kardeşi: Sımak b. Sa'd.

Adiyy b. Ka'b b. el-Hazrec h. el-Haris b. el-Hazrec

Oğullan' ndan üç kişi:

Sübey' b, Kays b. îşe (başka bir rivayete göre işe yerine Abese yazılıdır.) b. Ümeyye b. Mâlik b. Âmir b. Adiyy. Kardeşi: Abbâd b. Kays. Abdullah b. Abs.

Ahmer b. Harise b. Sa'lebe b. Ka'b b. el-Hazrec b. el-Hâris b.

el-Hazrec Oğulları'fidan bir kişi:

Yezîd b. el-Hâris b. Kays b. Mâlik b. Ahmer. Kendisine İbn Füshum denilen kişidir.

Haris b. el-Hazrec' in ikiz oğulları Cüşem ve Zeyd

Oğulları'ndan dört kişi:

Hubeyb b. İsaf b. Itebe b. Amr b. Hadîc b. Âmir b. Cüşem. Abdullah b. Zeyd b. Sa'lebe b. Abdirabbih b. Zeyd. Kardeşi: Hureys b. Zeyd b. Sa'lebe. Süfyân b. Bişr b. Amr b. el-Hâris b. Ka'b b. Zeyd.

CidârelCüdâre b. Avfb. el-Hâris b. el-Hazrec Oğulları ndan dört kişi:

Temîm b. Ye'âr b. Kays b. Adiyy b. Ümeyye b. Cidâre. Abdullah b. Umeyr.

Zeyd b. el-Merin b. Kays b. Adiyy b. Ümeyye b. Cidâre. Bu kişinin Zeyd b. el-Muzeyyin olduğu söylenmiştir.

Abdullah b. Urfute b. Adiyy b. Ümeyye b. Cidâre.

Ebcer (Hudra) b. Avfb. el-Hâris b. el-Hazrec Oğulları'ndan bir kişi: Abdullah b. Rabi' b. Kays b. Amr b. Abbâd b. el-Ebcer (Hudrâ).

Avfb. el-Hazrec Oğulları boyu, Ubeydb. Mâlik b. Salim b. Ğanm

b. Avfb. el-Hazrec Oğulları'ndan iki kişi.

(Karnının büyüklüğünden dolayı Sâîim, el-Hublâ (Hâmile) diye de isimlendirilmiştir.)

Abdullah b. Abdillah b. Ubeyy b. Selûl. Selûl bir kadındır. Ubeyy b. Mâlik b. el-Hâris b. Ubeyd'in annesidir.

Evs b. Havlî b. Abdillah b. el-Hâris b. Ubeyd.

Cez' b. Adiyy b. Mâlik b. Salim Oğulları ile Sa'lebe b. Mâlik Oğulları'ndan altı kişi:

Zeyd b. Vedîa b. Amr b. Kays b. Cez'.

Ukbe b. Vehb b. Kelde. Abdullah b. Gatafan Oğulları'ndan olup onların müttefikidir.

Rifâ'a b. Amr b. Zeyd b. Amr b. Sa'lebe b. Mâlik b. Salim.

Âmir b. Seleme b. Âmir. Yemenli olup onların müttefikidir. Bu kişinin Beliyy kabilesinden olan Amr b. Seleme olduğu da söylenmiştir.

Ebû Hamişe Ma'bed b. Abbâd b. Kuşeyr b. el-Mukaddem b. Salim b. Ğanm.

Onların müttefiki Âmir b. el-Bukeyr. Bu kişinin Âmir b. el-Uleys olduğu da söylenmiştir.

Salim b. Avfb, Amr b. Avfb. el-Hazrec Oğullan boyu, el-Aclân b. Zeyd b. Ganm b. Salim Oğulları'ndan bir kişi:

Nevfel b. Abdillah b. Nadle b. Mâlik b. el-Aclân. Itban b. Mâlik b. Amr b. el-Aclân'in da, Bedir Savaşı'na katıldığı doğrulanmıştır. O halde bu boydan iki kişi Bedir Gazvesi'ne katılmıştır.

Esram b. Fihr b. Salebe b. Ğanm b. Salim b. Avf Oğulları'ndan iki kişi:

Yukarıda adı geçen öanm'ın, Salim b. Avf b. e]-Hazrec'in kardeşi Ğanm b. Avf olduğu söylenmiştir. Ubâde b. es-Sâmıt. Kardeşi: Evs b. es-Sâmıt.

Da'd b. Fihr b. Sa'lebe b. Ğanm Oğulları1 ndan: Nu'mân (Kavkal) b. Mâlik b. Sa'lebe b. Da'd.

Karabûs (ya da Kuıyûs) b. Ğanm b. Ümeyye b. Levzan b. Salim

Oğulları'ndan bir kişi:

Sabit b. Hezzâl b. Amr b. Karabûs.

Ganm b. Ümeyye b. Levzan'in iki oğlu Mirdaha ve Amr Oğulları ndan:

Mâlik b. Duhşum b. Mirdaha. Mâlik b. Duhşum b. Mâlik b. Duhşum b. Mirdaha da denilmiştir.

Rabi' b. İyas b. Amr b. Ganm b. Ümeyye b. Levzan.

Kardeşi: Varaka b. İyas.

Amr b. İyas. Yemenli olup onların müttefikidir. Onun Rabi' ve Varak b. İyas'in kardeşi olduğu da söylenmiştir.

Onların müttefiklerinden:

El-Mucezzer (Abdullah) b. Ziyâd b. Amr b. Zemzeme b. Amr b. Umara b. Mâlik b. Gusayne b. Amr b. Büteyre b. Meşnû' b. Kasr b. Teym b. İraş b. Âmir b. Abîle b. Kısmîl b. Ferran b. Beliyy b. Amr b. Kudâ'a.

Ubâde b. Haşhaş b. Amr b. Zemzeme.

Nehhâb (ya da Nehhâs) b. Sa'lebe b. Hazeme b. Esram b. Amr b. Am-mâra.

Abdullah b. Sa'lebe b. Hazeme b. Esram.

Onların müttefiki Utbe b. Rabîa b. Hâlid b. Mu'âviye el-Behrânî'nin da Bedir'e katıldığı söylenmiştir. Utbe adındaki bu kişinin, Süleym Oğulları'nın Behz kolundan olduğu da söylenmiştir.

Ka'b b. el-Hazrec Oğullan boyu, Saide b, Ka'b b. el-Hazrec Oğulları kolunun Sa'lebe b. el-Hazrec b. Saide Oğulları ndan iki kişi:

Ebû Ducâne Simak b. Haraşe. (Simak b. Evs b. Haraşe b. Levzan b. Abdivedd b. Zeyd b. Sa'lebe de denilmiştir.)

Münzir b. Amr b. Huneys b. Harise b. Levzan b. Abdi Vedd b. Zeyd b. Sa'lebe.

Amr b. el-Hazrec b. Saide Oğulları ndan iki kişi:

Ebû Useyd Mâlik b. Rabîa b. el-Beden b. Âmir b. Avf b. Hazim b. Amr b. Hazrec b. Saide.

Mâlik b. Mes'ûd b. el-Beden.

Tarif b. el-Hazrec b. Saide Oğulları'ndan:

Abdu Rabbih b. Hakk b. Evs b. Vekş b. Sa'lebe b. Tarif.

Onların müttefiklerinden:

Ka'b b. Himâr b. Sa'lebe el-Cühenî.

Amr'ın üç oğlu Damra, Ziyâd ve Besbes.

Abdullah b. Âmir, Beliyy kabilesinden.

Cüşem b. el-Hazrec Oğulları boyu, Selime b. b. Esed b. Saride b. Tezid b. Cüşem Oğulları'ndan otuz bes Hıraş b. es-Sımme b. Amr b. el-Cemûh b. Zeyd b. Haram b. Ka'b b. Ğanmb. Ka'bb. Selîme.

Hubâb b. Münzir b. el-Cemûh. Umeyr b. el-Humâm b. el-Cemûh.

Hıraş b. es-Sımme'nin azadlı kölesi Temim.

Abdullah b. Amr b. Haram b. Sa'lebe b. Haram.

Mu'âz b. Amr b. el-Cemûh.

Mu'avvizb. Amr.

Hallâd b. Amr b. el-Cemûh.

Ukbe b. Âmir b. Nâbî b. Zeyd b. Haram.

Onların azadlı kölesi Habîb b. Esved.

Sabit b. el-Ciz' (Sa'lebe) b. Zeyd b. el-Hâris b. Haram.

Umeyr b. el-Hâris b. Lebde b. Sa'lebe.

Bişr b. el-Berâ b. Ma'rur b. Sahr b. Hansa b. Sinan b. Ubeyd b. Adiyy b. Ganm b. Ka'b b. Selîme.

Tufayl b. Mâlik b. Hansa.

Tufayl b. Nu'mân b. Hansa.

Sinan b. Sayfî b. Sahr b. Hansa.

Abdullah b. el-Cedd b. Kays b. Sahr b. Hansa.

Utbe b. Abdillah b. Sahra b. Hansa.

Cabbâr b. Ümeyye b. Sahr b. Hansa.

Harice b. Humeyyir.

Kardeşi: Abdullah b. Humeyyir. Bu iki kişi Duhman Oğulları'nın Eş-ca' boyundandırlar. Onların müttefikleridirler.

Cabbâr b. Sahr'ın, Ümeyye b. Hunâs'ın oğlu olduğu söylenmiştir.

Yezîd b. Münzir b. Şerh b. Hunâs.

Ma'kıl b. Münzir b. Şerh b. Hunâs.

Abdullah b. en-Nu'mân Beldema (ya da Buldume).

Dehhâk b. Harise b. Zeyd b. Sa'lebe b. Ubeyd b. Adiyy b. Ka'b.

Sevâd b. Rezn b. Zeyd b. Sa'lebe. Bu kişiye: Sevâd b. Zurayk b. Zeyd b. Sa'lebe de denilmiştir.

Ma'bed b. Kays b. Sahr b. Haram.

Abdullah b. Kays b. Sahr b. Haram.

Abdullah b. Abdi Menâf b. Nu'mân b. Sinan.

Câbir b. Abdillah b. Riab b. Nu'mân. Bu kişi çok yaşayıp kendisinden çokça rivayet olunan Câbir b. Abdillah b. Amr b. Haram değildir. Zira bu kişi ne Bedir'e ne de Uhud'a katılmıştır. İlk katıldığı gazve Hamrâü'l-Esed Gazvesi'dir. Sonra Handek'e kadar bütün gazvelere kesintisiz bir şekilde katılmıştır.

Huleyde b. Kays b. Nu'mân.

Nu'mân b. Yesâr. Onların azadlı kolesidir.

Ebû'l-Münzir Yezîd b. Âmir b. Hadîde.

Kutba b. Âmir b. Hadîde.

Süleym b. Amr b. Hadîde.

Onun kölesi Antere. Antere adındaki bu kişinin, Süleym b. Mansur Oğullan boyu, Zekvan Oğulları'ndan olduğu da söylenmiştir.

Abs b. Âmir b. Adiyy.

Ebû'l-Yeser Ka'b b. Amr b. Abbâd b. Amr b. Sevâd b. Ganm.

Seni b. Kays b. Ebî Ka'b b. el-Kayn b. Ka'b b. Sevâd.

Amr b. Talk b. Zeyd b. Ümeyye b. Sinan b. Ka'b b. Ğanm.

Şelîme b. Sa'd1 m kardeşi Udeyy b. Sa'd Oğullan'ndan bir kişi:

Mu'âz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Aiz b. Adiyy b. Ka'b b. Adiyy b. Udeyy. Soy kütüğü için şöyle de denilmiştir: Mu'âz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Abbâd b. Adiyy b. Ka'b [b. Amr] b. Udeyy b. Sa'd (Udeyy, Selîme b. Sa'd'ın kardeşidir.).

Zurayk b. [Abd] Harise b. Ğadb b. Cüşem b. el-Hazrec Oğulları ndan Kays b. Mihsan b. Hâlid b. Muhalled b. Âmir b. Zurayk b. Abdi Harise.

Ebû Hâlid el-Hâris b. Kays b. Hâlid b. Muhalled.

Cubeyr b. İyas [b.] Hâlid b. Muhalled.

Ebû Ubâde Sa'd b. Osman b. Halde b. Muhalled.

Kardeşi: Ukbe b. Osman.

Zekvân b. Abdikays b. Halde b. Muhalled.

Ubâde b. Kays b. Âmir b. Hâlid b. Âmir b. Zurayk b. Abdi Harise.

Es'ad b. Yezîd b. el-Fakih b. Zeyd b. Halde b. Âmir b. Zurayk b. Abdi Harise.

EI-Fâkih b. Bişr b. el-Fâkih b. Zeyd b. Halde.

Mu'âz b. Mâ'ıs b. Kays b. Halde b. Âmir b. Zurayk.

Kardeşi: Aiz b. Mâ'ıs b. Kays b. Halde b. Zurayk.

Amcaları: Mes'ûd [b. Sa'd] b. Kays.

Rifâ'e b. Rafi' b. el-Aclân b. Amr b. Âmir b. Zurayk b. Abdi Harise.

Kardeşi: Hallâd b. Rafi'.

Ubeyd b. Zeyd b. Âmir b. el-Aclân.

Ziyâd b. Lebîd b. Sa'lebe b. Sinan b. Âmir b. Adiyy b. Ümeyye b. Beyâde.

Hâlid b. Kays b. Mâlik b. el-Aclân b. Âmir b. Beyâde.

Rüceyle b. Sa'Iebe b. Hâlid b. Sa'Iebe b. Âmir b. Beyâde.

Atıyye b. Nüveyre b. Âmir b. Atıyye b. Âmir b. Beyâde.

Halife b. Adiyy b. Amr b. Mâlik b. Âmir b. Füheyre b. Beyâde.

Rafi' b. el-Muallâ b. Levzan b. Harise b. Adiyy b. Sa'lebe b. Zeyd Me-nât b. Habîb b. Harise (Habîb, Zurayk b. Hârise'nin kardeşidir.)

Amrb. el-Hazrec b. en-Neccâr (Teymullah b. Sa'lebe b. Amr b,

el-Hazrec) Oğulları'ndan:

Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd b. Kuleyb b. Sa'lebe b. Abdi Avf b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Sabit b, Hâlid b. Nu'mân b. Hansa b. Useyra b. Abdi Avf b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Umara b. Hazm b. Zeyd b. Amr b. Abdi Avf b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Surâka b. Ka'b b. Abdiluzzâ b. Ğaziyye b. Amr b. Abdi Avf b. Ğanm b.

Mâlik b. en-Neccâr.

Süheyl b. Rafi' b. Ebî Amr b. Aiz b. Sa'Iebe b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Adiyy b. Ebî'z-Zağbâ. Cuheyne kabilesinden olup onların müttefikidir.

Mes'ûd b. Evs b. Zeyd [b. Esram b. Zeyd] b. Sa'Iebe b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Ebû Huzeyme b. Evs b. Zeyd b. Esram b. Zeyd b. Sa'iebe b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Rafi' b. el-Hâris b. Sevâd b. Zeyd.

Sevâd b. Mâlik b. Ganm Oğulları'ndan yirmi kişi:

Avf b. el-Hâris b. Rifâ'a b. Sevâd b. Mâlik b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Kardeşi: Muavviz b. el-Hâris.

Kardeşleri: Mu'âz b. el-Hâris.

Bunlara Afra Oğulları denilmiştir.

Nu'mân b. Amr b. Rifâ'a b. Sevâd b. Mâlik b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Abdullah b. Kays b. Hâlid b. Halde b. el-Hâris b. Sevâd b. Sa'lebe b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

İsmet Eşca' kabilesinden, onların müttefikidir.

Vedîa b. Amr. Cuheyne kabilesinden, onların müttefikidir.

Sabit b. Amr b. Zeyd b. Adiyy b. Sevâd b. Zeyd b. Sa'lebe b. Ğanm b. Mâlik b. en-Neccâr.

Haris b. Rifâ'a'nın azadlı kölesi Ebû'l-Hamrâ'nın da Bedir'e katıldığı söylenmiştir.

Sa'lebe b. Amr b. Mihsan b. Amr b. Atık b. Amr b. Mebzul (Âmir) b. Mâlik b. en-Neccâr.

Sehl b. Atîk b. en-Nu'mân b. Amr b. Atık.

El-Hâris b. Sımme b. Amr b. Atîk. Revha'da deveden düşüp geri çevrilmişse de, Rasûlullah (s.a.s.) ona savaş ganimetinden hissesini vermiştir.

Mu'âviye b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr Oğulları (Benî Hudeyle)' ndan iki kişi:

Ubeyy b. Ka'b b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd b. Mu'âviye b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr.

Enes b. Mu'âz b. Enes b. Kays b. Ubeyd b. Zeyd b. Mu'âviye b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr.

Adiyy b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr Oğulları'ndan:

Onlara, Meğâle Oğullan da denilmiştir. Meğâle, Kinâne Oğullan'ndan bir kadındır.

Evs b. Sabit b. el-Münzir b. Haram b. Amr b. Zeyd Menât b. Adiyy b. Amr b. Mâlik b. en-Neccâr.

Ebû Şeyh b. [Ubey b.] Sabit b. el-Münzir b. Haram.

Bazıları, Ebû Şeyh Ubeyy b. Sâbit'in, Hassan b. Sabit ve Evs b. Sâ-bit'in kardeşleri olduğunu belirtmişlerdir.

Ebû Talha Zeyd b. Sehl b. Esved b. Haram b. Amr b. Zeyd Menât b. Adiyy b. [Amr b.] Mâlik b. en-Neccâr.

Adiyyen-Neccâr Oğulları'ndan on Harise b. Surâka b. el-Hâris b. Adiyy b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Amr (Ebû Hakîm) b. Sa'lebe b. Vehb b. Adiyy b. Mâlik b. Adiyy b. Amir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Selit b. Kays b. Atîk b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Ebû Selît Useyra b. Amr (Ebû Harice) b. Kays b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Sabit b. Hansa b. Amr b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir.

Âmir b. Ümeyye b. Zeyd b. Heshes b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir [b. Ğanm] b. Adiyy b. en-Neccâr.

Muhriz b. Âmir b. Mâlik b. Adiyy b. Âmir b. Ganm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Sevâd b. Ğaziyye b. Uheyb. Beliyy kabilesinden olup onların müttefikidir.

Ebû Zeyd Kays b. Seken b. Kays b. Ze'ûra b. Haram b. Cundub b. Âmir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Ebû'l-A'ver b. el-Hâris b. Zalim b. Abs b. Haram.

Süleym b. Milhan.

Haram b. Milhan (Mâlik) b. Hâlid b. Zeyd b. Haram.

Mazin b. en-Neccâr Oğullan'ndan altı kişi:

Kays b. Ebî Sa'sa'a (Amr) b. Zeyd b. Avf b. Mebzul b. Amr b. Ganm b. Mazin b. en-Neccâr.

Abdullah b. Ka'b b. Amr b. Avf b. Mebzul.

İsmet. Esed b. Huzeyme Oğulları'ndan olup, onların müttefikidir.

Ebû Dâvûd Umeyr b. Âmir b. Mâlik b. Hansa b. Mebzul.

Surâka b. Amr b. Atıyye b. Hansa b. Mebzul.

Kays b. Muhalled b. Sa'Iebe b. Sahr b. Habîb b. el-Hâris b. Sa'lebe b. Mazin b. en-Neccâr.

Dinar b. en-Neccâr Oğullan'ndan:

Nu'mân b. Abdi Amr b. Mes'ûd b. Abdileşhel b. Harise b. Dinar b, en-Neccâr.

Kardeşi: Dahhâk b. Abdi Amr.

Süleym b. el-Hâris b. Sa'lebe b. Ka'b [b. Abdileşhel] b, Harise b. Di*nar b. en-Neccâr.

Câbir b. Hâlid [b. Mes'ûd] b. Abdileşhel b. Harise b. Dinar b. en-Neccâr.

Sa'd b. Süheyl b. Abdileşhel b. Harise b. Dinar b. en-Neccâr.

Kays b. Mâlik b. Ka'b b. Harise b. Dinar b. en-Neccâr

Oğulları'ndan:

Ka'b b. Zeyd b. Kays.

Buceyr b. Ebî Buceyr. Abs kabilesinin Cezime,b. Ravâha Oğulla-rı'ndan olup, onların müttefikidir. Hazreclilerden toplam olarak yüz yetmiş kişi Bedir'e katılmıştır..

Bedir ehli erkeklerin toplam sayısı, üç yüz on dokuz kişidir. Onlardan bazıları savaşa katılmadıkları halde, savaş ganimetinden hisseleri verilmiş ve gazveye katılma mükâfatını almışlardır. Geri kalan üç yüz on bir kişi ise, bizzat savaşa katılmışlardır. Allah hepsinden razı olsun.

Bedir'e katılanlar arasında şu kişiler de zikredilmiştir:

Itban b. Mâlik âb. Amr b. el-Aclân b. Zeyd b. Ğanm b. Salim b. Avf b. Amr b. Avf b. el-Hazrec.

Kardeşinin oğlu: İsmet b. el-Husayn b. Vebere.

[Hilâl b.] el-Muallâ b. Levzan b. Harise b. Adiyy b. Zeyd b. Sa'lebe b. Mâlik b. Zeyd Menât b. Habîb b. Abdi Harise b. Mâlik b. Ğadb b. Cü-şem b. el-Hazrec.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Bedir Şehidleri (R.A.):

Bedir Gazvesi'nde şehid olanlar şu kişilerdir:
Ubeyde b. el-Hâris b. el-Muttalib b. Abdi Menâf. Umeyr b. Ebî Vakkâs. Sa'd b. Ebî Vakkâs'm kardeşi olan bu zât şehid olduğu sırada on altı yaşındaydı.

Zühre Oğulları'nın müttefiki Zu'ş-Şimâleyn b. Abdi Amr b. Nadle el-Huzâ'î.

Adiyy b. Ka'b Oğulları'nm müttefiki Akîl b. el-Bükeyr el-Leysî.

Ömer b. Hattâb'ın azadlı kölesi Mihca'.

Haris b. Fihr Oğulları'ndan Safvan b. Beydâ. Bu altı kişi Muhacirlerdendir.

Enşâr'dan Evs kabilesine mensup olan şehidler:

Sa'd b. Hayseme b. Amr b. Avf.

Mubeşşir b. Abdilmünzir b. Zenber. Bu kabileden iki kişi şehid olmuştur.

El-Hâris b. el-Hazrec Oğulları'ndan: Yezîd b. el-Hâris (İbn Fushum b. el-Hâris b. el-Hazrec).

Selime Oğulları'ndan Umeyr b. el-Humam.

Habîb b. Abdi Harise Oğulları'ndan Rafi' b. el-Muallâ.

En-Neccâr Oğulları'ndan Harise b. Surâka.

Afrâ'nın iki oğlu Avf ve Muavviz. Bu altı kişi de Hazredilerdendir. Şehidlerin toplam sayısı on dört kişidir.

Bedir Savaşi'nda Öldürülen Müşrikler

Kureş kâfirleri ve onlara bağlı olanlardan yetmiş erkek öldürüldü, En meşhur olanları şu kişilerdir:

Hanzele b. Ebî Süfyân Sahr b. Harb b. Ümeyye. Onu öldürülenler arasında Zeyd b. Harise de vardı.

Ubeyde b. Sa'îd b. el-Asî. Onu, Zübeyr (r.a.) öldürdü.

Kardeşi: El-Asî b. Sa'îd. Onu, Ali (r.a.) Öldürdü.

Ukbe b. Ebî Mu'ayt. Âsim b. Sabit b. Ebi'l-Akleh, onu esir edip sonra öldürdü. Ali (r.a.)'nin öldürdüğü de söylenmiştir. Utbe b. Rabîa b. Abdi Şems. Şeybe b. Rabîa. Velîd b. Utbe.

Haris b. Amir b. Nevfel b. Abdi Menâf.

Amcasının oğlu: Tu'ayme b. Adiyy. Esir edilip sonra öldürülmüştür. Zeme'a b. Esved b. el-Muttalib b. Esed.
Oğlu: Haris b. Zeme'a. Kardeşi: Akıl b. Esved.

Amcasının oğlu: Ebû'l-Bahterî el-Asî b. Hişâm b. el-Hâris b. Esed. Nevfel b. Huveylid b. Esed. Kardeşinin oğlu Zübeyr ya da Hz. Ali'nin onu öldürdüğü söylenmiştir.

Nadr b. Haris b. Kelede b. Alkame b. Abdi Menâf b. Abdiddâr. Esir edilip Safra'da boynu vurulmuştur.

Umeyr b. Osman (Talha b. Ubeydillah'ın amcası). Ebû Cehil b. Hişâm. Mu'âz b. Amr b. Cemûh ile Muavviz b. Afra, onu öldürmeye giriştiler. Abdullah b. Mes'ûd, onu son nefeslerini verirken buldu. Kafasını kopardı.

Kardeşi: El-Asî b. Hişâm.

Amcalarının oğlu: Mes'ûd b. Ebî Ümeyye b. Muğîre (Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme'nin kardeşi).

Ebû Kays b. Velîd b. Muğîre (Hâlid b. Velîd'in kardeşi). Amcasının oğlu: Ebû Kays b. el-Fakih b. Muğîre. Saib b. Ebî Saib b. Aiz b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm. Onun Bedir'de öldürülüp öldürülmediği konusunda ihtilaf vardır. Bedir'de öldürülmediği; aksine sonradan Müslüman olduğu da söylenmiştir. Münebbih b. Haccâc. Oğlu: El-Asî b. Münebbih b. Haccâc. Kardeşi: Nubeyh.

Ümeyye b. Halef b. Vehb b. Huzâfe b. Cumâh. Oğlu: Ali b. Ümeyye..

Talha b. Ubeydillah'ın kardeşi Mâlik b. Ubeydillah b. Osman esir edildi. Esir olarak öldü.

Ebû Huzeyfe b. Muğîre'nin iki oğlu Huzeyfe ve Hişâm.

Bedir gününde, Mahzûm Oğulları ve onların müşrik müttefiklerinden yirmi dört; Abduşems ve müttefiklerinden on iki erkeğin esir edildiği ya da öldürüldüğü belirtilmiştir.

Bedir Gazvesi'nde Esir Edilen Meşhur Kişiler

Hâşim Oğulları'ndan:

Abbâs b. Abdilmuttalib.

Hz. Ali'nin kardeşi Akîl b. Ebî Tâlib.

Nevfel b. el-Hâris b. Abdilmuttalib.

El-Muttalib b. Abdi Menâf Oğullan' ndan:

Saib b. Ubeyd b. Abdi Yezîd b. Hâşim b. el-Muttalib b. Abdi Menâf.

Nu'mân b. Amr b. Alkame b. el-Muttalib.

Abdu Şems Oğulları'ndan: Amr b. Ebî Süfyân b. Harb. Haris b. Ebî Vecze b. Ebî Amr b. Ümeyye.

Ebû!l-Âs b. Rabı' b. Abdiluzzâ b. Abdi Şems (Rasûlullah (s.a.s.)'in damadıdır. Kızı Zeyneb onunla evli idi.) Hâlidb. Esidb, Ebi'l-îs. Onların dört müttefiki.

[Nevfel b. Abdi Menâf Oğulları'ndan] -Adiyy b. el-Hıyâr b. Adiyy b. Nevfel b. Abdi Menâf. Osman b. Abdi Şems b. Câbir. Akraba olarak Utbe b. Gazvân'm amcasının oğludur.

[Abduddâr Oğulları'ndan]:

Mus'âb b. Umeyr'in kardeşi EbûAzîz b. Umeyrb. Hâşim b. Abdi Me-nâf b. Abdiddâr.

Esed b. Abdiluzzâ Oğulları'ndan:

Saib b. Ebî Hubeyş b. el-Muttalib b. Esed. Haris b. Aiz b. Osman b. Esed.

Mahzûm Oğulları'ndan:

Hâlid b. Hişâm b. Muğîre b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm. Sayfî b. Ebî Rifâ'a b. Abid b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm. Kardeşinin oğlu: Abdullah b. Ebi'l-Münzir b. Ebî Rifâ'a. El-Muttalib b. Hanteb b. el-Hâris b. Ubeyd b. Ömer b. Mahzûm. Hâlid b. el-A'lem el-Huzâ'î. Ona Ukaylî de denilmiştir. Onların müttefikidir. Şu şiiri söyleyen kişidir:

"ökçeleri üzerinde durup yaralan kanayanlardan değil, Fakat dimdik ayakta durup kanları damlayanlardanız."

Bedir gününde ilk kaçan kişidir. Fakat yakalandı ve esir edildi.

Ümeyye b. Ebî Huzeyfe b. Muğîre.

Hâlid b. Velîd'in kardeşi Velîd b. Velîd.

Osman b. Abdillah b. el-Muğîre.

Ebû Ata Abdullah b. Ebî Saib b. Abid b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm.

[Sehm Oğullan'ndan]:

Ebû Veda'e b. Subayra b. Suayd [b. Sa'd] b. Sehm. Fidye karşılığında serbest bırakılan ilk esirdir.

[Cumâh Oğulları ndan]:

Abdullah b. Ubeyy b. Halef.

Kardeşi: Amr b. Ubeyy.

Ebû Azze Amr b. Abdillah b. Umeyr b. Uheyb b. Huzâfe b. Cumâh.

[Amir Oğullan'ndan]:

Süheyl b. Amr b. Abdi Şems b. Abdi Vedd b. Nasr b. Mâlik b. Hisl b. Âmir b. Lüeyy.

Abd b. Zeme'a b. Kays b. Abdi- Şems b. Abdi Vedd.

[Esed b. Abdiluzzâ Oğulları'ndan]

Abdullah b. Humeyd b. Züheyr b. el-Hâris b. Esed b. Abdiluzzâ b.
Kusayy.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Benî Süleym Gazvesi

Hz. Peygamber (s.a.s.), Bedir Gazvesi'nden döndükten bir hafta sonra, Süleym Oğulları üzerine yürümek üzere Sibâ' b. Urfuta el-Gıfârî'yi, diğer bir rivayete göre İbn Ümmi Mektûm'u yerine bırakarak Medine'den yola çıktı. Küdr denilen suyun başına vardılar. Orada üç gün kaldı. Hiç bir çarpışmada bulunmadan geri döndü.

Sevik Gazvesi

Kureyşli müşriklerin, Bedir Savaşı'nda yenilgiye uğramış olan askerleri, Mekke'ye döndüklerinde, Ebû Süfyân iki yüz süvari ile birlikte Rasûlullah (s.a.s.) ile savaşmak üzere geri döndü. Medine'nin Urayz bölgesine kadar ilerlediler. Sık bir hurmalığı yaktılar. Orada tarlalarda çalışan Ensâr'dan bir zât ile onun müttefikini bulup öldürdüler. Sonra acele geri çekildiler. Rasûlullah (s.a.s.), yerine Ebû Lubâbe b.Abdilmünzir'i bırakıp, Müslümanlarla birlikte onları takip etmeye çıktı. Karkara-tü'î-Küdr'e kadar ilerledi. Ebû Süfyân ve müşriklerin savuşup gittiklerini, kaçarken yüklerini hafifletmek için yiyecekleri olan seviklerini (kavrulmuş buğday unu, kavut) çokça ekinler arasına attıklarını gördüler.

Müslümanlar bu sevik dağarcıklarını topladılar. Bu yüzden bu gazveye Sevik Gazvesi adı verildi. Bu gazve, Bedir'den iki küsur ay sonra, hicrî 2. yıl Zilhicce ayında yapıldı.

Zû Emer Gazvesi

Rasûlullah (s.a.s.), Zilhicce ayının geri kalan günlerini Medine'de geçirdi. Sonra Hz. Osman b. Affân'ı, Medîne'de yerine vekil bırakarak Ğatafanlılar ile savaşmak üzere Necid'e doğru yola çıktı. Safer ayının tamamını Necid bölgesinde geçirdi. Sonra hiç bir çarpışmada bulunmadan medîne'ye döndü.

Behran Gazvesi

Rasûlullah (s.a.s.), Medîne'de Rebî'ulevvel ayını geçirdikten sonra, yerine İbn Ümmü Mektûm'u vekil bırakarak, Kureyş ile savaşmak üzere Behran denilen yere kadar ilerledi. Üçüncü senenin Reb'iulâhır ve Ceâzıyelevvel aylarında orada kaldı. Herhangi bir çarpışmada bulunmadan Medîne'ye geri döndü.

Benî Kaynuka Gazvesi

Benî Kaynuka Yahudileri, Rasûlullah (s.a.s.) ile yapmış oldukları antlaşmayı bozdular. Rasûlullah (s.a.s.)'a boyun eğip hükmünü kabul edinceye kadar, Hz. Peygamber (s.a.s.) onları kuşattı. Abdullah b. Übeyy b. Selûl, onlar için aracı oldu. Rasûlullah (s.a.s.) onların kanlarını bağışlayıncaya kadar ısrar etti. Onları kuşatma sırasında Medîne'de Ebû Lubâbe b. Beşîr b. Abdilmünzir'i vali olarak bıraktı. Onları on beş gece kuşattı. Medine varoşlarında oturan bu Yahudiler, Abdullah b. Selâm'in kavminden idiler. Üç yüzü demir zırhlı olmak üzere, yedi yüz savaşçıları vardı.

Ekim dikim ve hurmalıkları yoktu. Ticaret ve kuyumculuk ile uğraşıp, mallarını işletiyorlardı.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:21 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Ka'b B. Eşrefin Öldürülmesi İçin Gönderilen Seriyye

Allah ve Rasûlü'nün düşmanı Ka'b b. Eşref, Tayy kabilesinden idi. Annesi ise Benî Nadir Yadudiîerinden idi. Rasûlullah (s.a.s.), onu öldürmeye teşvik etti. Bu iş için Muhammed b. Mesleme, Abduleşhel Oğulları'ndan Ka'b b. Eşrefin süt kardeşi Ebû Naile Silkan b. Selâme b. Vekş, yine Abduleşhel Oğulları'ndan Abbâd b. Bişr b. Vekş ile Haris b. Evs b. Mu'âz ve Harise Oğulları'ndan Ebû Abs b. Cebr'i görevlendirdi. Savaşta caiz olması nedeni ile, Rasûlullah (s.a.s.), onlara böyle bir durumda inanmadıkları şeyleri söylemeye izin verdi. Onlar, Silkan b. Selâme'yi Ka'b'ın yanma gönderdiler. Silkan, ilerleyip onun yanma gitti. Rasûlullah (s.a.s.)'a karşı olma konusunda onunla uyum içerisinde olduğunu açıkladı. Sıkışık durumda olduklarını ona şikâyet etti. Bundan dolayı, silahlarını yanında rehin bırakmak karşılığında, kendisine ve arkadaşlarına yiyecek vermesi konusunda onunla konuştu. Ka'b onlara olumlu cevap verdi. Silkan, arkadaşlarının yanına döndü. Arkadaşları ile beraber çıktılar. Rasûlullah (s.a.s.), mehtaplı bir gecede onlarla birlikte Bekî'u'l-Ğarked'e kadar yürüdü; orada onları uğurladı. Onlar yürüyüp Ka'b'ın yanına vardılar. Ka'b, kalesinden çıkıp onların yanına geldi. Bir müddet beraber yürüdüler. Kılıçlarını onun yanına koydular. Muhammed b. Mesleme, belinde taşıdığı hançeri çıkarıp onu öldürdü. Fâsık kişi, öyle bir çığlık kopardı ki çevresindeki kale sakinleri korkup ürktüler. Hepsi ışıklarını yaktılar. Arkadaşlarının telaşla vurdukları kılıçlarından, Haris b. Evs, ayağından veya başından yaralanıp kan kaybetti. Arkadaşları kurtulup o geride kaldı. Ümeyye b. Zeyd Oğulları yurduna, sonra, Kurayza Oğullan mahallelerine vardılar. Sonra Bu'as'a gelip kavuştular. Sonunda, Medine'nin karataşlık mevkii olan Urayz'a vardılar. Arkadaşlarını orada beklediler. Evs, orada arkadaşlarına yetişti.

Arkadaşları Haris b. Evs'i, gecenin sonuna doğru Hz. Peygamber (s.a.s.)'in mescidine getirdiler. Rasûlullah (s.a.s.), o sırada namaz kılıyordu. Namazı bitirince, Ka'b'ı öldürdüklerini Hz. Peygamber (s.a.s.)'e bildirdiler. Rasûlullah (s.a.s.), Haris b. Evs'in yarasına tükürüğünü sürdü; yara iyileşti. Rasûlullah (s.a.s.), Müslümanlara, Yahudilerle savaşmaları için direktif verdi. O sırada Huveyyisa b. Mes'ûd Müslüman oldu. Muhayyısa b. Mes'ûd da daha önce Müslüman olmuştu. Bu iki zât Harise Oğulları'ndandı.

Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:22 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

KAYNAK

[1] Asıl nüshada, "Muhacirlere" yazılıdır.

[2] Medîne'ye hicret olayı için bkz. İbn Hİşâm, II, 111; İbn Sa'd, I/I, 152; İbn Seyyidİ'n-Nâs, , I, 173; Tâvîhu'z-Zehebî, I, 190; Zâdu'l-Me'âd, II, 136; İbn Kesîr, III, 168; el-İmia , 37; Târîhu l-Hamîs, 322.

[3] Adı, tamlamasız olarak "Abd"dır. Ebû Ahmed künyeli bu zât, şâirdir. El-Merzubânî, Mu'cemu ş-Şuarâ' adlı eserinde onun biyografisini yazmıştır

[4] Bu ad, gerek asıl nüshada gerekse îbn Hişâm, II, 114'de yukarıda yazıldığı gibi geçmekle*dir. Bu ad el-Kâmûs, Usdu'l-Ğâbe ve el—lsâbe'de geçtiği gibi el-FâriVdır. Hiç kimse bundan başka bir kaydını ispat etmemiştir. Fâtıma'ya Fatma; Âişe'ye Ayşe denildiği gibi, el-Fâri'a'ya da el-Fer'a takma ad olarak denilmiş olması muhtemeldir.

[5] Asıl nüshada siliktir. îbn Seyyidi'n-Nâs. I, 173'e göre tamamlandı. "Cahş Oğulları'nın tü*mü ...hicret ettiler." sözü Ebû Ömer b. Abdilberr'den alıntılanmışım

[6] Asıl nüshada, "Zenyer" şeklindedir. El-İsâbe (Mübeşşir'in biyografisinde şöyle yazılıdır: "Bu ad Ca'fer vezninde Zenber olarak okunur."

[7] Bu ad konusunda çok ihtilaf vardır. îbn Hişâm'da: "Humeyrâ, Cumeyrâ da denilmiştir." ya*zılıdır. İbn Sa'd'a göre "Hummeyr'"dir. İbn Mâkûla da bu son okuyuşu kesin bir şekilde desteklemiştir. Es-Sîre* nin Cotencin baskısı 317. sayfasındaki bir açıklamaya göre, İbn Hi-şâm'ın bu ismi noktalı hı harfi ile Humeyrâ olarak okuduğu belirtilmiştir.

[8] Asıl nüshada, "Hişâm" yazılıdır. İbn Hişâm, II, 116; Usdu'l-Ğâbe ve el~İ.sûbe'yt göre düzeltildi.

[9] Müslim b. el-Haccâc da, bu adı Cüzâme olarak zikretmiştir. Es-Süheyiî der ki: Bu inim Cu-dame olarak bilinir. Bazen Cuddâme de denilmiştir. Yine es-Süheylf, Cudâme bint Vehb b. Mihsan (Ukkâşe b. Mihsan'ın kardeşi) olduğunu tercih etmiş: "Cudâme bini Cendel ise, Esed kabilesinin kolu olan Cahş ailesinde bu adla kimse yoktur," demiştir.

[10] Hazm, burada onu Umâme diye isimlendirmiştir. Birçok kaynakta Umeyne diye geç*mektedir. El-Huşenî: "Doğrusu Umeyme'dir." demiştir.

[11] Ümmü Habîbe ya da Ümmü Habîb olarak isimlendirilmiştir. İbn Hacer, bu adın Ümmü Ha-bîbe olduğunu kesin bir şekilde belirtmiştir. Ebû Ömer, her iki şekli de uygun görmüş ve "Çoğu kişi bu adı Ümmü Habîb diye okumuş." demiştir. İbn Kesîr, tam bu görüşün aksini savunmuş ve "Ümmü Habîbe şeklinde okuyanlar çoğunluktadır." demiştir. Bkz. İbn Seyyi-di'n-Nâs'ın tahkiki, I, 180.

[12] Tenâdub şeklinde okunmalıdır. El-Vakşî, tenâdib şeklinde okumuştur (Bkz. el-Huşenî, I,125). Seril' ise, Mekke'den altı mil uzaklıkta Mer yolu üzerinde, Medîne iie Mekke arasın*da bir yerin adıdır.

[13] Bu ye ondan Önceki paragrafı, İbn Seyyidİ'n-Nâs, Ebû Ömer İbn Abdilberr'den ahntılamış-tir. İbn Hazm da burada biraz değiştirerek nakletmiştir.

[14] Asıl nüshada, "Zenyer" şeklinde yazılmıştır.

[15] Sunh diye okunmalıdır. El-Bekrî, Sunuh diye kaydetmiştir. El-Hâris'in iki oğlu Cüşem ve Zeyd'in İki oğluna ait bir kaledir. Mescidu'n-Nebevî'den bir mil uzaklıktadır. Ebû Bekir es-Sıddîk'ın evi oradaydı.

[16] Bu kelimenin okunuşu konusunda ihtilaf vardır. Bazıları Usbe, bazıları Asbe diye okumuş*tur. Bazıları ise Asabe diye kaydetmişlerdir. Buhârî, Nâfi'in İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: "İlk muhacirler, Benî Cehceba'nııı evi Mu'saba geldiklerinde..." Her iki rivayet İle de aynı yer kastedilmiştir.

[17] Asıl nüshada, "Ye'âr b. Yezîd" yazılıdır. İbn Hişâm, II, 123 ve el-İsâbe'ye göre düzeltildi. Mûsâ b. Ukbe, "Ye'âr" kelimesini "Te'âr" şeklinde okumuştur. Bkz. el-İstiab ve el-İsâhe.

[18] Rasûlullah (s.a-S.)'ın hicreti ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 123; İbn Sa'd, J/l, 153; et-Taberî, II, 245; Ensâbu''I-Eşrâf, I, 120; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 181; İbn Kesîr, III, 174; Zâdu'l-Me'M, II, 136; Târîhu'z-Zehebî, I, 190; Târîhu'İ-Hamts, I, 322; el-Buhârî, V, 56.

[19] İbn Sa'd, I/I, 159 ve eî-İmtâ'fa bu ad Uraykıt; İbn Hişâm, I, 129'da Erkıt şeklinde yazılıdır.

[20] Hişâm, bu yer adını Micac; el-Bekrî, Mucac; Yâkût ise, Mucah diye kaydedip oku*muşlardır

[21] Zu'l-Usaveyn diye de okunmuştur. Bkz. Mıı'cemu Yâkût.

[22] Bu yer adını el-Bekrî, Zû Kişd; Yâkût, Zû Kişr diye okuyup kaydetmişlerdir.

[23] İbn Hişâm, II, 136, "Ona Aba'îb de denilmiştir." demiştir. Yâkût ise, "Ona Usyane de de*nilmiştir." demiştir.

[24] Bu yer adına Face de deniliyor. Sukya'dan Önce Medine'den üç konak uzaklıktadır. Bkz. Mıı'cemu Yâkût ve es-Semhudî, II, 357.

[25] Medîne'den yetmiş sekiz mil uzaklıktadır.

[26] Dârekutnî, bu adı "Hacer" diye okumuştur. Bkz. es-Süheylî, II, 9-10.

[27] Asıl nüshada, "Seniyetu'I-jJlyâ" yazılıdır. Doğrusu, İbn Hişâm, II, 136 ve Yakut'un da be*lirttikleri gibi Seniyetu'1-Air ya da Seniyelu'l-Gâir'dir. Et-Taberî, II, 236 ve İbn Sa'd, I/I, 157'de ise Seniyetu'î-Gâbir şeklinde yazılıdır.

[28] Nüshanın hamişinde, İbn Hişâm, II, 138'den naklen: "Ebû Bekir'in Harice b. Zeyd'in evin*de konaklandığı söylenmiştir." diye yazılıdır.

[29] Yâkût, İbn İshâk'ın Ranuna'dan bahsettiği metni alıntılamış ve "İbn Hişâm'ın iktibas etti*ği İbn îshâk'ın kitabından başka bir eserde bu rivayete rastlamadım." demiştir. Herkes Ra*sûlullah (s.a.S;)'in, Salim Oğullan'nın bulunduğu vadide Cuma namazı kıldığını söylemiş*tir. İbn Zebâle: "Ranuna'da değil Zû Saleb'de kıldı." demiştir. Es-Semhûdî: "Bu İki yer, her ne kadar bazı yerlerde birbirinden ayrılırlarsa da bir noktada birleşiyorlar." demektedir. Bkz. Mu'cemu Yâkût ve es-Semhûdî, II, 214.

[30] Ebû Eyyûb'ıın, Cabbâr'a: "Ey Cabbâr! Deveyi dürtüp benim evimden uzaklaştırmak isliyor*sun, öyle mi? Rasûlullah (s.a.s.)'ı hak İle gönderen Allah'a yemin ederim ki İslâm olmasay*dı sana kılıç çekerdim." şeklinde yapmış olduğu tehdidi kastediyor. Bkz. es-Semhûdî, I, 186.

[31] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 103-111.

[32] Rasûlullah (s.a.s.)'ın mescidi inşası ile İlgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 140; İbn Sa'd, I/II,I; et-Taberî. II, 256; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 195; İbn Kesîr, III, 214; el-İmta , 47; Târî-hu'l-Hamîs, I, 343.

[33] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 111.

[34] Rasûlullah (s.a.s.)'ın Yahudilerle yaptığı sözleşme için bkz. İbn Hişâm, II, 147; İbn Seyyi-di'n-Nas, I, 197; İbn Kesîr. III, 224; el-İmtâ', 49.

[35] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 111.

[36] Kardeşlik hadisesi için bkz. İbn Hişâm, II, 150; îbn Sa'd, I/II, 1; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 199; İbıı Kesîr, III, 226; el-İmtâ', 49; Târîhu'I-Hamfs, I, 352; el-Buhârî, 69.

[37] Bi'r-i Ma'una'da başından geçenlerden dolayı, bu İakabı, Rasûlullah (s.a.s.) ona vermiştir. Zira Bi'r-i Ma'una'da bütün arkadaşları öldürülüp ondan başka geriye kimse kalmadığın*da, müşrikler ona eman verdiler. O ise, onların verdiği emanı kabul etmedi. Kumandanları Haram b. Milhan'ın çarpıştığı yere gitmeye ısrar etti. Onlarla ölünceye kadar savaştı. Ra*sûlullah onun için, "O ölümle kucaklaştı." buyurdu.

[38] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 112.

[39] İbn Kesîr, "el-Fusûlfî İhtiyari Sîreti' r-Rasâl", 26, adlı eserinde, Müslümanlar arasında ku*rulan kardeşlikten bahsettikten sonra: "Yüce Allah, o zaman fakir Muhacirleri korumak amacıyla zekâtı farz kıldı. İbn Hazm da, zekâtın farz kılınışını bu tarihle zikretmiştir. Ha*dis âlimlerinden bazı hafızlar, onun zekâlın ne zaman farz kılındığı konusundaki görüşünü doğru bulmamışlardır." demiştir. Makrızî (el—Imtâ1, 50) de, İbn Hazm'ın zekâtın farz kılı*nış tarihi hakkındaki görüşüne işaret etmiştir

[40] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 112.

[41] Asıl nüshada, Zurey yazılıdır.

[42] İbn Hazm, el-Cenıhara, 318'de Hârİs b. Suveyd'i ve onun münafıklığını zikretmiştir. Son*ra: "Onun ölüm esnasında nifaktan arındığı söylenmiştir." demiştir. Sonra bu rivayet üze*rine: "Bundan başka bir şey caiz değildir. Zira bu zât, Uhud Savaşı'na katılmıştır. Hiçbir münafık Uhud Savaşı'na katılmamıştır." sözleri ile açıklamada bulunmuştur.

[43] İbn İshâk, II, 168 ve IV, 174>'de, Nebtel b. Hâris'in Levzan Oğullan boyu, Benî Dubey'a b. Zeyd Oğulları'n dan olduğu yazılıdır. Yine bkz. İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 209.

[44] El-Cemhara, 314'e göre yapılan bir ilavedir. İbn Hişâm'da, Hizam b. Hâlid olarak geçmek*ledir. Bu ibarenin kâtib tarafından eksik bırakıldığı açıktır.

[45] Asıl nüshada, "Nâfi"1 yazılsdır. El-Cemhara, 315; İbn Hişâm, II, 17; İbn Seyyidİ'n-Nâs, I, 210'a göre düzeltildi.

[46] İbn Hişâm, II, 174 ve el-İmtâ', 497'de de, el-Lusayt olarak kaydedilmiştir. El-jsâbe'de ise,' el-Lusayb şeklinde yazılmıştır. Ei-Lusayn olduğu da söylenmiştir.

[47] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 113-114.

[48] Ebvâ Gazvesi ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm. II, 241; İbn Sa'd, I/n, 3; et-Taberî, II, 259, 261; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 224; İbn Kesîr, TII, 241; Zâdıı'l-Me'âd, II, 212; el-İmlâ', 53; Tâıihu'I-Hamîs, I, 363.

[49] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 114-115.

[50] Bu ve ondan sonraki seriyye ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 245; İbn Sa'd, I/II, 2; et-Ta-berî, II, 259, 260; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 224; İbn Kesîr, III, 234; el-İmtâ', 51, 52; Târî-hu'l-Hamîs, I, 356, 357; el-Mevâhibu 1-Ledünnİyye, I, 97.

[51] Asıl nüshada, "Ecnâ" yazılıdır. İbn Sa'd, eİ-İmtâ' ve Yakut'a göre düzeltildi. "Ahyâ" mad*desi ile ilgili olarak, Yakut'un İbn İshâk'tan alıntıladıkları es-Sîre'de mevcut değildir.

[52] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 115.

[53] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 115-116.

[54] Buvat Gazvesi ile ilgili olarak bkz, İbn Hişâm, II, 247; İbn Sa'd, I/II, 3; et-Taberî, II, 260, 261; Ensâbu l-Eşrâf, I, 135; İbn Seyyidi'n-Nâs, 1, 226; İbn Kesir, III, 246; Zâdtı'l-Me'âd, II, 212; el-İmtâ', 54; Târîhu'l-Hamh, I, 363; el-Mevâkibu'l-Ledünniyye t I, 98

[55] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 116.

[56] Uşeyre Gazvesi ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 248; İbn Sa'd, I/II, 4; et-Taberî, II, 260, 261; Ensâbıı'l-Eşrâf, I, 135; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 226; İbn Kesîr, III, 246; el-İmtâ', 54; Tâıihtı'l-Hamîs, I, 363; el~Mevâhihu l-Ledünniyye, I, 98.

[57] Asıl nüshada ve İbn Hişâm, II, 249'da, "Müşterib" diye yazılıdır. Yâkût ise, "Bu yer adının, İbn İshâk'ın Meğâzî'inde Müşterib olarak yazıldığını gördüm." dedikten sonra, onu Mü-şeyrib diye kaydetmiştir. Et-Taberî, II, 260'da ise, Müşeyrib olarak kaydedilmiştir.

[58] Halâık: Medine tarafında, Abdullah b. Ebî Ahmed b. Cahş'a ait bir yerdir.

[59] Ferşe Melel: Medîne'den yirmi mil uzaklıktadır.

[60] Yakut'ta, Suhayratu'l-Yernâm şeklinde yazılıdır. İbn Hişâm, II, 249 ve et-Taberî, II, 260'da

noktasız ha harfi ile Suheyretu'l-Yemâm şeklinde yazılıdır. Bkz. Tâcu l-Arûs (shr madde*si).

[61] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 116-117.

[62] Birinci Bedir Gazvesi ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 251; İbn Sa'd, I/II, 4; İbn Seyyi*di'n-Nâs, I, 227; İbn Kesîr, III, 247; el-İmtâ', 54; el~Mevâhlbu'l-Ledünniyye, I, 98; Târî*hu l~Hamîs, I, 365.

[63] El-İmtâ', 54; el-Mevâhibu'l-Ledünniyye, I, 98; Târîhu'l-Hamîs, I, 365'de İbn Hazm'm bu

ifadesi alıntılanmıştır.

[64] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 117.

[65] Bu seriyye ile ilgili olarak, bkz. îbn Hişâm, II, 251; İbn Sa'd, I/II, 3; et-Taberî, II, 259; îbn Seyyidi'n-Nâs. I, 225; el-İmtâ', 53; Târîhu'l~Hamfs, I, 359.

[66] Harrar, Medine vadilerindendir. Mahacce'nin solunda öadîr-i Hum yakınlarındaki kuyular olduğu söylenmiştir.

[67] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 117.

[68] Bu seriyye ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, II, 252; İbn Sa'd, I/II, 5; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 227; İbn Kesir, III, 248; el-İmtâ', 55; Târihu'l-Hamîs, I, 365.

[69] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 117-119.

[70] Kıblenin değişmesi haberi ile ilgili olarak bkz. îbn Hişâm, II, 257; İbn Sa'd, I/II. 3; et-Ta-berî, II, 265; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 230 (Burada çok ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.); İbn Kesîr, III, 252; el-İmta , 60; el-Mevâhibu İ-Ledünniyye, 1,99; Târihu'l-Hamîs, I, 367; el-Buhârî, I, 84.

[71] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 120.

[72] 346 İkinci Bedir Gazvesi ile ilgili olarak bkz. Vaktdî, 11; İbn Hişâm, II, 257; İbn Sa'd'ljl1' 6; et-Taberî, II, 267; Ensabu'l-Eşrâf, I, 135; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 241; İbn Kesîr, III, 256; Zâdu'l-Me'âd, II, 216; eî-İmtâ', 60; el-Mevâhibu''l-Ledünniyye, I, 101; Târîhu'l-Hamîs, I, 368; el-Buhârî, V, 72.

[73] Yeyen: es-Sağânî, iki yâ'nın fethasıyla bu şekilde okuyup kaydetmiştir. Nasr der ki: Yeyen. Medine'ye bağlı ve ondan bir konak uzaklıkta olan, içinde bir çeşme olan bir vadinin adı*dır. Huzâ'a kabilesine bağlı EsSemlilerin konaklandığı yerdir. Merru'z-Zehrân denildiği gi*bi, bu kelime de merr kelimesine izafe edilerek Merru Yeyen söylenmiştir. İleride Benî Lih-yân Gazvesi'nde tamlamasiz olarak Yeyen şeklinde zikredilecektir. İbn Hişâm, Sîre (1936 Haleb baskısı)'sini yayınlayanlar, bu kelimenin okunuşunu kaydetmemişlerdir. Bedir Gaz-vesi'nden bahsedilirken (Merrey kelimesinin tesnİyesi gibi), Merreyeyn şeklinde geçmek*tedir. Benî Lihyân Gazvesi'nden (II, 292) bahsedilirken, Yakut'tan naklen be harfi ile "Bîn" oiarak yazılmıştır. Halbuki bahsedilen her iki yer de aynıdır. Yeyen İçin bkz. et-Tâc ve es-Semhûdî, II, 393.

[74] Yâkût ve es-Semhûdî de, yukarıda yazıldığı gibi Zubya olarak okuyup kaydetmişlerdir.

[75] Asıl nüshada "Vuhkan" yazılıdır. Es-Semhûdî, yukarıda yazıldığı gibi okuyup kaydetmiştir.

[76] Es-Sîre, II, 267; el-Lisân ve Mu'cemu Yakut'ta da aynı yukarıda yazıldığı gibi Esâfir ola*rak yazılmıştır. Ama es-Semhûdî, bu yer adının Dafîre'nin çoğulu olan Edâfir kelimesi ol*duğunu söylemiştir.

[77] Asıl nüshada, ed-Deyye şeklinde yazılıdır. Doğrusu Debbe'dir. Hadisçiler bazen şeddesiz olarak Debe olarak okumuşlardır. El-Kâmûs'da: "Dubbe, (ötre ile) Bedir yakınlarında bir yerin adıdır." yazılıdır. Bkz. es-Semhûdî ve Mu'cemu Yâkût.

[78] Hannân ya da Hanân şeddeli ya da şeddesiz olarak okunmuştur. Bkz. es-Semhûdî ve Mu'cemu Yâkût.

[79] Asıl nüshada, "Keysân" yazılıdır. Siyer kitaplarına göre düzeltildi.

[80] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 120-126.

[81] Bu konuda bkz. Vakidî, 151; İbn Hişâm, II, 333; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 272; Târîhu'l-Ha-mîs. I, 396; el-Buhârî, V, 87'de, bazılarını alfabetik sıraya göre iki kez zikretmiştir. İb-nu'S-Cevzî, Telkîhu'l-Fuhûm, 212 ve İbn Kesîr, III, 314'de de bu sıraya göre yazılmıştır. El-Muhabber'de adları Sa'îd yada Abdullah olanlar (bkz. 276-281), azadlı kölelerden sa*vaşa katılanlar şeklinde zikredilmiştir. İbn Sa'd, Tabakât adlı eserinin üçüncü cildini Be*dir'e katılanların biyografilerine tahsis etmiştir.

[82] Soy kütüğü hakkında ihtilaf vardır. Bkz. el-Cemhava, 236 ve Üsdu'l-Ğâbe.

[83] Vaktdî, İbn Hişâm ve İbn Kesîr, onu Bedir'e katılanlar arasında zikretmemişlerdir. Ne var ki müellif onu el-Cemhara, 181'de zikretmiştir.

[84] El-Cemhara, 181 ve el-İstialfda da Bukeyr olarak yazılıdır. İbn Hİşâm, II, 335; İbn Kesîr, III, 318 ve el-İsâbe'de "Lukeyz" şeklinde yazılıdır.

[85] Firûzabâdî, Sakf olarak okuyup kaydetmiştir.

[86] Asıl nüshada, "Ubeyde" yazılıdır. El-Cemhara, 117; İbn Hişâm, II, 336; Vakidî, 154 ve el-lstiah'u göre düzeltildi.

[87] Es-Sîre, 11, 336 ve ei-Istia!/a göre yapılan bir ilavedir.

[88] El-Cemhara. 4I2'ye göre yapılan bir ilavedir.

[89] Cemhara, 412 ve İbn Hişâm, II, 337'ye göre yapılan bir ilavedir.

[90] Mikdâd'm soy kütüğünde çokça kısaltmalarda bulunulmuştur. Bkz. el-Cemhara, 412. Asıl nüshada onun soyu "İbn Sa'd b. Zühevr b. Snlnf h Ça'i^hf." c^ninn*. ^7i

[91] Asıl nüshada, Rabîa yerine Zeyd yazılıdır, El-Cemhara, 179 ve İbn Hişâm, II, 337'ye göre

düzeltildi.

[92] Asıl nüshada "İbn Hamnıâle b. Suheym b. Aize b. Subey'" yazılıdır. El-Cemhara, 179'da geçtiği gibi düzeltildi. Bu ise İbn Hişâm'da yazılan ile biraz farklılık arz etmektedir.

[93] "Ğubşan"dan sonra Zu'ş-Şimâleyn'in soy kütüğü, el-Cemhara, 230'daki soy kütüğünden farklıdır.

[94] Asıl nüshada "Umeyr" yazılıdır.

[95] Siyer kitapjanna göre o, Mahzûm Oğullan'nın azadlı kölesidir. Mahzûm, Kureyş'ten, on*lar ise Fihr b. Mâlik Oğullan'ndandır.

[96] İbn İshale, onu Bedir ehii arasında zikretmiştir. Ne var ki Mûsâ b. Ukbe, Vakıdî ve İbn Aiz, onu Bedir ehli arasında saymamıştır. (Bkz, İbn Kesîr, III, 32i) Kâtib, muhtemelen asıl nüs*haya ilavede bulunduğuna bir işaret olmak üzere bu adı köşeli parantez içerisinde yazmıştır. Adiyy Oğullan'nın sayısını on dörde tamamlamak için de bu adı ilave etmek gereklidir.

[97] El-Cemhara, 152 ve İbn Hİşâm, III, 341 'ye göre yapilan bir ilavedir.

[98] İbn Hişâm, el-Cemhara'&d, Maz'ûn'un Oğulları arasında Osman b. Maz'ûn'un kardeşi Sa-ib b. Maz'ûn'u da Bedir ehlinden olanlara ilave etmiştir. Ne var ki Mûsâ b. Ukbe ve İbn Is-hâk, onu Bedir ehli arasında zikretmemişlerdir. Bkz. İbn Kesîr, III, 319.

[99] Mûsâ b. Ukbe, onu Bedir Savaşı'na katılanlar arasında zikretmemiştir. Hİşâm el-Kelbî: "Bedir savaşma katılan Osman b. Maz'ûn'un baba bir kardeşi Saib b. Maz'ûn'dur." demiş*tir. İbn Sa'd: "Bize göre bu el-Kelbî'nin bir hatasıdır. Zira siyer yazarları ve meğâzî bilenIer, Saib b. Osman'ın Bedir'e katıldığım isbat etmişlerdir." der.

[100] Asıl nüshada "Sa'îd" yazılıdır. El-Cemhara, 156'ya göre düzeltildi.

[101] Asıl nüshada "Vuheyb" yazılıdır. Vakıdî, 156, İbn Sa'd, I/IH, 296 ve el-lstiab's göre düzel-

tildi. Mûsâ b. Ukbe, onu Bedir ehlinden saymış; fakat İbn İshâk saymamıştır. İbn Hişâm, II, 342'deki açıklamaya bakınız.

[102] Asıl nüshada, "İyâz b. Ebî Züheyr" yazılıdır. Es-Süheylî, II, 95; İbn Sa'd, I/III, 304; el-îs-tiab ve el-İsâbe'ye göre düzeltildi. El-İsâbe yazarı. Halife b. Hayyât'tan, bu kişinin Suri*ye fetihlerinde meşhur olan İyaz b. Ganm b. Züheyr olmasının muhtemel olduğunu nakiet-miştir. İbn Asâkir de, bu görüşü benimsemiştir.

[103] Asıl nüshada "Zu'be" şeklinde yazılıdır. Bu okunuşu hakkında bkz. el-Kâmûs, el-hâbe ve e!-!slİab.

[104] İbn Sa'd, II/I1I, 18; el-Cemhara, 322; el-İstiab ve el-İsâhe'ye göre yapılan bir ilavedir.

[105] İbn İshâk ve Vakıdî de, bu adı yukarıdaki gibi okumuşlardır. Mûsâ b. Ukbe ve Ebû Ma'şer ise, ona Atîk b. et-Teyyihan demişlerdir. Bkz. İbn Sa'd, II/1II, 23; İbn Hişâm, II, 343.

[106] El-Cemhara, 323'de, "Haris b. Abdi Rezalı" yazılıdır. Yine bkz. İbn Sa'd, II/III, 27.

[107] Asıl nüshada, "Amcasının oğlu Muattib b. Ubeyd" yazılıdır. Bu yanlıştır. Vakıdî (s. 158) ve onun Öğrencisi İbn Sa'd, Muattib b. Ubeyd'i, Zafer Oğulları'nın müttefiki olan Beliyy ka*bilesinden saymışlardır. İbn İmâre el-Ensârî, onu Zafer Oğullan'na nisbet etmiş ve "O Mu*attib b. Ubeyd b. Sevâd b. Hesim b. Zafer'dir." demiştir. Ayrıca bu sözünü açıklayarak: "Zafer Oğullan'ndakİ soy kütüğünü bilmeyenler, onu kardeşi Abdullah b. Tarik'in konu*mundan dolayı onu Belİyy kabilesinden saymışlardır. Gerek Ebû Ömer, gerekse İb-nu'I-Esîr, onun için İki yerde biyografisini tekrarlamışlardır. Bir kez Muattib adını zikre*derken diğer bir kez de Muğİs adını zikrederken biyografisini yazmışlardır. İbn İshâk'ın ri*vayetinde onun adı Muattib b. Abde'dir.

[108] Köşeli parantez içindekileri kâtib, İbn Hişâm'dan nakletmîştir. Vakidî, 158 ve İbn Sa'd, TT/m, 23'de bu kişileri zikretmişlerdir.

[109] Eî-Cetnhara, 313; el-İstiab ve el-fsâbe'de de soy kütüğü yukarıda yazıldığı gibidir. İbn Hişâm, II, 344 ve İbn Sa'd, II/III, 33'de onun soy kütüğünde Nu'mân diye bir ad zikredilmemiştir.

[110] İbn Hişâm ve İbn Sa'd'da, bu ad Emet olarak geçer. El-Cemhara, el-İstiab ve el~İsâbe'de ise yukarıda yazıldığı gibidir.

[111] İbn Sa'd, II/III, 34'te, onu Umeyr olarak adlandırdıktan sonra, "Yalnız Muhammed b. İshâk onu Amr b. Ma'bed oiarak söylemiştir." demiştir. Matbu olan es-Sîre'âs ise "Ömer" ola*rak geçmektedir.

[112] İbn Hişâm, II, 345 ve İbn Sa'd, II/III, 35'e göre yapılan bir ilavedir.

[113] Asıl nüshada "Zenyer" yazılıdır. Bkz. ei-îsâbe "Mübeşşir b. el-Münzir" biyografisi.

[114] Asıl nüshada, "Abis" yazılıdır. İbn Sa'd, II/III, 30 ve Usdu'l-Ğâhe'ye göre düzeltildi.

[115] Bu ad Uncude biçiminde de okunabilir. Rafi'İn babasının adı Abdulhâris'tir. Ümeyye b. Zeyd Oğullan'ndan değildir. Beliyy kabilesinden onların müttefiki idi. Muhammed b. İshâk da öyle söylemektedir. Ebû Ma'şcr, onu Âmir diye adlandırmıştır. Bkz. İbn Sa'd, II/III, 32.

[116] Ibn Sa'd, onun biyografisinde: "Kimileri onu ve Rafi' b. Ancede'yi, Amr b. Avf Oğullan'na nisbet etmiştir. Amr b. Avf Oğulfarı'nin soy kütükleri arasında, onların doğum ve soyu ile ilgili bilgi edinmek istedim. Fakat bir şey bulamadım." demiştir.

[117] (9/Tevbe, 75).

[118] Asıl nüshada "Erkam" yazılıdır. İbn Sa'd, II/III, 36; el-İstiab ve e!-İsâbe'ye göre düzeltildi.

[119] Muhammed b. îshâk ve Ebû Ma'şer de, yukarıdaki gibi soyunu yazmışlardır. Vakıdî ve İbn İinâre el-Ensârî, onlara muhalefet edip, "İbn İshâk, Ebû Ma'şer ve onlardan rivayette bu*lunanlar, Cebr b. Atîk'in soyu konusunda yanılmışlardır. Zira onu, amcası el-Hâris'e nis-bet etmişlerdir. Halbuki el-Hâris de onunla birlikte Bedir'e katılmıştı. İbn İshâk, Bedir'e katılanlar arasında onun amcasını zikretmemiştir. Bkz. İbn Sa'd, II/III, 38.

[120] Hişâm el-Kelbî, yukarıda yazıldığı şekilde Asar diye okumuştur. İbn İshâk, Ebû Ma'şer, Mûsâ b. Ukbe ve Vakıdî ise Isr şeklinde okumuşlardır.

[121] Huşenî, yukarıda yazıldığı gibi Berk şeklinde okuyup kaydettikten sonra, "Burek şeklinde okunduğu da rivayet edilmiştir." der.

[122] Asıl nüshada, "Ebû Hayye" yazılıdır. İbn Sa'd'ın da belirttiği gibi, gerek İbn İshâk gerekse Ebû Ma'şer, onu Ebû Habbe diye adlandırmışlardır. Yayınlanan es-Sîre'dç "Hanne" yazılı*dır. Vakıdî: "Bedir'e katılanlar arasında Ebû Habbe künyesi ile anılan hiç kimse yoktur." de*miştir. İbn İmâre ise: "Bedir'e katılan Ebû Hanne'dİr." demiştir. Bkz. ibn Sa'd, II/III, 45. Ebû Ömer der ki: "Doğrusu Ebû Habbe'dir." Bütün hadisçiler de bu görüştedirler.

[123] Asıl nüshada, "Teyhan" yazılıdır. İbn Sa'd, II/III, 41 'e göre düzeltildi.

[124] Burada ve bazı rical kitaplarında, "Abİle" olarak geçmektedir. "AbİIe b. Kısmîl" hakkında, el-Kâmûs (ayn-be-lam)'ta bilgi bulunmaktadır. İbn Hişâm, II, 347'de bu ad, "Amile" diye yazılıdır. Biraz ileride Mücezzer b. Ziyâd'ın soy kütüğünde, "Amile" adı zikredilecektir..

[125] Mûsâ b. Ukbe'nin rivayetine göre, onların sayısı altmış üç kişidir. Zira o, Haris b. Kurs b. Heyşe ve Haris b, Arfece'yi de savaşa katılanlar arasında saymıştır. İbn İshâk ise, onları ih*mal etmiştir.

[126] İbn Hişâm, II, 348 ve İbn Sa'd, II/III, 79'a göre yapılan bir ilavedir.

[127] Asıl nüshada, "Subey' b. Kays b. Sa'lebe b. Ayşe" yazılıdır. Onun soy kütüğünden Saİe-be'yi sildik. Zira bu ad İbn Hişâm, İbn Sa'd, el-Istiab ve Usdtı'I-Ğâbe'âe geçmemektedir.

[128] İbn Sa'd, II/III, 84'te, "Ubâde" şeklindedir. Ebû Ömer, her iki şeklini de zikrederek, onun için iki kez biyografisini yazmıştır.

[129] İbn Hişâm, II, 349'da: "Füshum, onun annesidir; el-Kayn b. Cisr'den bir kadındır" der. İbn Sa'd, İI/III, 85'de: "Bu kadına nisbet edilmiştir. Ona, Yezîd Füshum denilir." demiştir.

[130] El-Huşenî, Dârekutnî'ye uyarak, bu adı yukarıda yazıldığı gibi İtebe diye okuyup kaydet*miş ve onun doğru olduğunu belirtmiştir.

[131] Muhammed b. Ömer: "Bu Süfyân b. Nesr'dir." der. Bu adı "Bişr" olarak okumak ise, Mû-sâ b. Ukbe, İbn İshâk ve Ebû Ma'şer'in görüşüdür. İbn Sa'd, II/III, 86'da: "Belki de onla*rın ravileri onlardan bu ismi alıp kaydetmemişlerdir. El-Huşenî de, onu zikredip: "Doğru*su Nesr'dir." der.

[132] Asıl nüshada "Ka'în" yazılıdır.

[133] İbn Sa'd, II/III, 89'da, onun el-Hâris b. el-Hazrec'in müttefiki olduğu belirtilmiştir.

[134] Es-Süheylî: "Ebû Bahr, Ebû'l-Velîd'den naklen bu adı "Cez"' diye okuyup kaydetmiştir." der. Süheylî, bu adı başkaları tarafından hep ze'nin esresi ile Ceziy diye okunduğunu be*lirtmiştir. El-İstiah ve İbn Sa'd, II/III, 91'de, "cİm-ze-ye" harfleri ile yazılmış; ama oku*nuş biçimi kaydedilmemiştir.

[135] Künyesi ve soy kütüğünde bulunan isimler hakkında çok İhtilaf var. Ebû Hamîsa (Ebû Ha-mîda ya da Ebû Asîma) Ma'bed b. Abbâd (İbn Kays ya da İbn Abbâde) b. Kaş'ar (Kaşğar ya da Kuşeyr) b. Mukaddem (el-Kadam ya da el-Fadem). Bkz. İbn Hişâm, II, 350; e!-İs-tiab; İbn Kesîr, III, 324; el-İsâbe ve el-Cemhara, 336.

[136] Bir çok kaynakta yukarıda yazıldığı gibi geçmekledir. Es-Süheylî: "Bedir ehlinin soy kü*tükleri içerisinde, İbn Kıryûş adında biri bulunmaktadır. Kıryûş diye okumak en doğrusu*dur." demiştir.

[137] İbn Hişâm, II, 351 'de de aynı yukarıda yazıldığı gibi geçmektedir. İbn Sa'd, II/III, 98'de, "Vazaka"; e-lstiab'da ise: "Varaka" şeklinde yazılıdır.

[138] Esas aldığımız nüshanın nakledildiği nüshada da bu ad yukarıda yazıldığı gibidir. Nüsha*dan nakleden kâtib, metin bölümünde Kays yazmıştır. Dipnotta ise bu adın asıl nüshada Kasr olduğunu belirtmiştir.

[139] Asıl nüshada, Amile'dİr.

[140] Asıl nüshada, "Abbâd" yazılıdır. İbn Sa'd, II/III, 99'da belirtilen İbn İshâk'ın rivayetine gö*re düzeltildi. Vakıdî ve İbn İmâre el-Ensârî ise, bu ada, "Abede b. Heshes" derler.

[141] Asıl nüshada, "Rabîa".yazılıdır. İbn Hişâm, II, 352 ve İbn Sa'd, II/III, 100'e göre düzeltildi.

[142] Asıl nüshada, "Behz b. Suleym" yazılıdır. İbn Hişâm ve İbn Sa'd'a göre düzeltildi.

[143] Asıl nüshada, "el-Bedy" şeklinde yazılıdır. İbn Sa'd, II/III, 102'de, "el-Yedy"; et-İstiab ve e!~İsâbe'de İse, "el-Beden" olarak yazılıdır. Ebû Ömer: "İbn İshâk'ın bu adı el-Beden şek*linde okuduğu kesinleşmiştir." der. Mûsâ b. Ukbe de bu şekilde rivayet etmiştir. Ama İsmâ-îl b. İbrâhîm b. Ukbe, amcası Musa'dan, el-Bedy diye yanlış bir imlâ ile rivayet etmiştir.

[144] Asıl nüshada, "el-Bedy" yazılıdır. Bir önceki dipnota bakınız.

[145] İbn Sa'd, II/III, 103'de, "Abdu Rab" yazılıdır. İbn Sa'd, İbn İshâk'tan başka hiç kimse, bu kişiyi Abdullah diye adlandırmamıştır.

[146] Ona, İbn Cimaz da denilmiştir. Bkz. İbn Hişâm, II, 353 ve İbn Sa'd, II/III, 104. Vakıdî ve İbn İmâre, onu Gassân'dan saymışlardır. İbn İshâk ve Ebû Ma'şer ise, onu Cuheyne'ye nisbet etmişlerdir.

[147] Asıl nüshada Hıraş'tan sonra babası es-Sımme de Bedir ehli arasında sayılmıştır. Bu kesin*likle makul bir şey değildir. Belki Hıraş'ı tanıtmak amacı ile babasının adı belirtilmiş ve da*ha sonra tanıtıcı sözcükler silinmiş ve Sımme adı yalnız kalmıştır. Hıraş'm, Mu'âz b. Sımme adında bir kardeşi de vardır. Bazıları onu Bedir ehli arasında zikretmişlerdir. Ne var kî Vakı-dî: "Bu isbat edilmemiş ve bu konuda İttifak yoktur." demiştir. Bkz. İbn Sa'd, II/III, f 07.

[148] Asıl nüshada, "Amr" yazılıdır, İbn Hişâm, II, 354; İbn Sa'd, II/III, 110; el-İstîab ve el-İsâ-be'ye. göre düzeltildi.

[149] İbn Sa'd, II/III, 116'da "Hamza" yazılıdır. İbn İshâk'a göre, "Harice"; Mûsâ b. Ukbe'ye gö*re ise "Hârise"dir. Huşenî (I, 173): "Ona noktalı hı harfi ile İbn Humeyr de denilmiştir." der.

[150] Vakıdî, onu Sevâd b. Rezn diye adlandırmıştır. İbn İshâk ve Ebû Ma'şer İse, ona, Sevâd b. Zurayk demişlerdir. İbn Sa'd, Zurayk adınm yazılış hatası ile onlardan rivayet edilmiş of-424 c!uğu görüşünü tercih etmiştir. Bkz. İbn Sa'd, II/III, 116.

[151] Mûsâ b. Ukbe, onu Bedir ehli olarak zikretmemiştir.

[152] ibn Sa'd, II/III, I17'de, Mûsâ b. Ukbe'nin rivayeti olan "Nu'mân b. Sinan" yazılıdır. İbn 426 ^bdilberr de, b.u rivayeti tercih etmiştir.

[153] Asıl nüshada,_"İbn Adiyy-b. Âmir b. Ka'b" yazılıdır. Rical ve ensâb kitaplarında, onun soy 417 .kütüğünde "Âmir" adı zİkredilmemiştir. Biz de burada kaydetmedik.

[154] ibn Hişâm, İbn Sa'd ve el-Cemhara'ya göre yapılan bir ilavedir.

[155] İbn Hişâm, II, 357; İbn Sa'd, II/III, 128; el-İstiab ve el-İsâbe'de, bu kişinin adı Abbâd b. Kays şeklinde kaydedilmiştir.

[156] İbn İshâk'tan başka, onu Sa'd b. Yezîd diye adlandıran olmamıştır. Bkz. İbn Sa'd, II/III, 128.

[157] Vakıdî'den başka, onu el-Fakih b. Nesr diye adlandıran olmamıştır. İbn İmâre ona karşı çık*mış ve "Ensâr içerisinde eİ-Hâris b. el-Hazrec Oğulları'ndan, Süfyân b. Nesr'den başka Nesr adında kimse yoktur." demiştir (İbn Sa'd, II/III, 129). İbn Hişâm ise: "Onun adı Besr b. el-Fakih'tir." demiştir.

[158] İbn Hişâm, II, 358 ve ibn Sa'd, II/III, 130'a göre yapılan bir ilavedir.

[159] Asıl nüshada, Rafi' yerine Mâlik yazılıdır, ibn Hişâm, II, 358; İbn Sa'd ve el-Cemhara, 338'e göre düzeltildi.

[160] El-Cemhara, 337'de geçen soy kütüğünde Sa'lebe'den söz edilmiyor.

[161] İbn Hişâm'da da "Ruceyle" yazılıdır. Bunun yanında "Ruhayie" (hi harfi ile) dendiği de be*lirtilmiştir. Dârekutnî, bizzat İbn İshak rivayetinden alarak, onu Ruhayie (hı harfi ile) olarak kaydetmiştir. Es-Süheylî, Mûsâ b. Ukbe'nin rivayetinde de, Ruhayie olduğunu belirtmiştir. Ebû Ömer, îbn Hişâm'ın rivayetine dayanarak (Ruheyle, ha harfi ile) kaydetmiştir, {bkz. es-Sîre, II, 358; es-Süheylî, II. 100; Huşenî, I, 174). 1

[162] Müellif, el-Cemhara, 337'de, Hâlid ile Sa'Iebe sözcükleri arasına Amir adını ilave etmiştir.

[163] İbn Hişâm, II, 359 ve İbn Sa'd, II/III, 50'de de adı bu şekilde geçmektedir. İbn Hişâm "Ona Uşeyra da denilmiştir." der. El-Cemhara, 328'deki Sabit b. Hâlid'in soy kütüğünde, Usey-ra adı zikredilmemiştir.

[164] El-Cemhara, 329 ve İbn Sa'd, II/III, 53'e göre yapılan bir ilavedir.

[165] Asıl nüshada Esram yerine Usaynm yazılıdır. El-Cemhara ve ibn Hişâm a göre düzeltildi.

[166] Nu'ayman da denilmiştir. (Bkz. İbn Hişâm, II, 360). El-Cemhara, 329'da da, ed-Dahık la-

kabı ile birlikte bu şekilde geçmektedir.

[167] İbn Hişâm, II, 360 ve İbn Sa'd, II/III, 58'de onun adı Usayme olarak geçmektedir. İbn Hacer, ona İsmet de denilebileceğini söylemiştir.

[168] Asıl nüshada Rifâ'a yerine Afra yazılıdır. Bu hatadır. Zira Afra, el-Hâris'in hanımıdır. Onun

annesi değildir.

[169] Asıl nüshada Hudeyle yerine Cedile yazılıdır. İbn Hişâm, İbn Sa'd ve el-Cemhara'ya göre düzeltildi.

[170] İbn îshâk'ın, onun soy kütüğü hakkında söylediklerine uygun olarak, el-İstiab ve ei-lsa-be'ys göre yapılan bir ilavedir. Vakıdî ve İbnu'l-Kelbî: "O, Künyesi Ebû Şeyh olan Ubeyy b. Sâbit'tir." demişlerdir. İbn İshâk'ın görüşüne göre, Şâir Hassan b. Sâbit'in kardeşinin oğ*lu; ikinci görüşe göre ise onun kardeşidir.

[171] - Asıl nüshada, Mâlik'ten sonra onun soy kütüğünde: "îbn Adiyy b. Mâlik b. Ganm b. Adiyy"

yazılıdır. El-Cemhara, 327; İbn Sa'd, II/III,"64; İbn Hişâm, e!-İstiab ve diğer eserlere mulalif olduğundan biz sildik.

[172] El-Cemhara, 331 'e göre yapılan bir ilavedir.

[173] Asıl nüshada Avf yerine Zeyd yazılıdır. Rical ve neseb kitaplarında da belirtildiği gibi, onun

soy kütüğünde Zeyd diye bir isim yoktur.

[174] El-Cemhara, 330; İbn Sa’d, II/III, 76 ve el-İstiab’a göre yapılan bir ilavedir.

[175] İbn Sa'd, II/III, 76; el-İsâbe ve el-fstiab'a göre yapiian bir ilavedir.

[176] İbn Hişâm, İbn Sa'd ve el-İstiab'a göre yapılan bir ilavedir. Onun soyu hakkında ihtilaf

vardır.

[177] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 126-148.

[178] Bedir şehidleri ile ilgili olarak bkz. Vakidî, 141; İbn Hişâm, II, 364; Telkîhu l-Fuhûm, 224;

İbn Seyyidi'n-Nâs,"İ, 284; İbn Kesîr, III, 327; Târîhu'l-Hamh, 402.

[179] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 149.

[180] Bu konuda bkz. Vakidî, 143; İbn Hişâm, II, 365; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 285; Târîhu'l~Hamîs, 403.

[181] Asıl nüshada Ömer yerine Amr yazılıdır.

[182] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 149-151.

[183] Asıl nüshada Vecze yerine Vecre yazılıdır. İbn İshâk, ona Vecze demiştir. İbn Hişâm ise, ona

Vehre demiştir (el-Huşenî, I, 175).

[184] Köşeli parantez içindekiler, gerekli birer ilavedirler. Zira bu kişilerin hepsi Abdu Şems Oğulları'ndan değildirler. Değişik kabilelerdendirler. Parantez içindekiler onları açıklamaktadır.

[185] İbn Hişâm, III, 5; Vakıdî, 137 ve İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 286'da da bu mısra bu kişiye nisbet edilmiştir. Ebû Temâm'ın Hamâse (Şerhu't-Tebrizî, I, iO2)sinde bu mısralar Husayn b. el-Hamam eP-Murrî'ye nisbet edilmiştir. Yukarıda adı geçen Hâlİd'in, onu taklit ettiği muh*temeldir.

[186] Asıl nüshada Âbid yerine Âiz yazılıdır.

[187] Asıl nüshada Umeyr yerine Osman yazılıdır. Nesebu Kureyş, 386 ve.el-Cemhara, 153'e göre düzeltildi.

[188] Esed b. Abdiluzzâ Oğullan ve Abdullah b. Humeyd'den daha önce söz edilmişti. îbn Hi-Şâm, İbn tshâk rivayetlerine ilave etmişti. Bkz. İbn Hişâm, III, 7.

[189] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 151-153.

[190] Bu ibarenin İbn Hazm'dan nakledildiğine dair bkz. el-!mtâ', 107.

[191] Bu gazve ile ilgili olarak bkz. İbn Hişâm, III, 46; İbn Sa'd, I/II, 20; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 294; Zâdu'1-Me'âd, II, 229; İbn Kesîr, III, 344; el-İmta , 107; Târihu'l-Hamîs, I, 407.

[192] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 153.

[193] Bu gazve için bkz. Vakıdî, 182; İbn Hişâm, III, 47; îbn Sa'd, I/II, 20; et-Taberî, II, 299; En-sâbu'l-Eşrâf, I, 147; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 344; İbn Kesîr, III, 344; ei-İmtâ', 106; Târî-hu t-Hamis, 1, 410.

[194] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 153-154.

[195] Bu gazve için bkz. Vakıdî, 192; İbn Hişâm, III, 49; İbn Sa'd, I/II, 23; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 303; İbn Kesir, IV, 2; el-İmıâ', 110; Tâıîhu'l-Hamîs, I, 414.

[196] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 154.

[197] Bu gazve için bkz. Vakıdî, 195; İbn Hişâm, III, 50; İbn Sa'd, I/II, 24; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 304; İbn Kesîr, IV, 3; el-İmtâ', 111; Târîhu'l-Hamîs, I, 416.

[198] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 154.

[199] Bu gazve için bkz. Vakıdî, 177; İbn Hişâm, III, 50; İbn Sa'd, I/II, 19; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 294; İbn Kesîr, IV, 3; el-İmtâ', 103; Târihıı l-Hamîs, I, 408.

[200] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 154-155.

[201] Ka'b b. Eşrefin öldürülmesi ile ilgili olarak bkz. Vakıdî, 184; İbn Hişâm, III, 54; İbn Sa'd, I/II, 21; et-Taberî, III, 2; İbn Seyyidi'n-Nâs, I, 298; İbn Kesîr, IV, 5; el-İmtâ', 107; Târî*hu'l-Hamîs, I, 412. Onun öldürülmesine katılanların adlan için bkz. el~Muhabber, 282.

[202] İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sire, Çıra Yayınları: 155-156.


Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:22 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Uhud Savaşı

Rasûlullah (s.a.v.), Behrân Gazvesi dönüşünden sonra, Cemâziyelâhır, Receb, Şa'bân ve Ramazan aylarında Medine'de kaldı. Bu arada Kureyş, üçüncü yılın Şevval ayında, Rasûlullah (s.a.s.)'a savaş açtı. Bunun için, müttefikleri olan el-Ehâbîş denilen Arap kabilelerinden, Benî Kinâne ve diğer kabilelerden yardım istediler. Savaştan kaçmamak için kadınlarıyla beraber sefere çıkan Kureyşliler, Kanat vadisinin Ayneyn tepesinde konakladılar. Burası Medîne karşısındaki vadinin ağzında bulunan, Uhud Dağı yakınlarındaki Sebha içlerinde bir tepenin üstüdür.

O ara Rasûlullah (s.a.s.), rüyasında, kılıcının ağzında gedik açıldığını, bir sığırın boğazlandığını ve elini sağlam bir zırhın içine koyduğunu görmüştü. Rüyasında gördüğü zırhı, Medîne olarak yorumladı. (Boğazlanmış sığırın), ashabından bir kısmının şehîd olacağına, (kılıcının ağzından gedik açılmasını ise) ehl-i beytinden bir adamın şehîd düşeceğine işaret olduğunu belirtti.

Dolayısıyla Rasûlullah (s.a.s.), ashabına, Kureyşlilere karşı dışarı çıkmamalarını, Medîne'de savunma savaşı yapmalarını, eğer saldırırlarsa sokak başlarında şehri savunmalarını işaret buyurdular. Abdullah b. Ubeyy b. Selûl de, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in görüşünü destekledi. Ancak, daha sonra Uhud Savaşı'nda, Allah'ın kendilerine şehâdet bahşettiği bir grup seçkin sahâbi, savaşa çıkılması konusunda Rasûlullah (s.a.s.)'a ısrarda bulundular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), zırhını giymek üzere evine girdi ve bir müddet sonra çıktı. Benî Neccâr'dan Mâlik b. Amr (başka bir rivayete göre Muhriz b. Âmir) adında vefat eden bir adamın cenaze namazını kıldı. O gün Cuma günüydü. Bu arada, savaşa çıkılması konusunda Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ısrar edenler yaptıklarından pişmanlık duydular ve Rasûlullah (s.a.s.)'a: "Ey Allah'ın Rasûlu! İsterseniz çıkmayalım, savunma savaşı yapalım' dediler. Ancak Rasûlullah (s.a.s.): "Zırhını, giyindikten sonra savaşmadıkça çıkarması bir peygambere yaraşmaz." dedi. Daha sonra Rasûlullah (s.a.s.), bin kişilik bir ordu ile Medine'den yola çıktı. Medîne'de kalan Müslümanlara namaz kıldırmak üzere İbn Ümmi Mektûm'u görevlendirdi. Rasûlullah (s.a.s.), Medîne ile Uhud arasında Şavt denilen yere varınca, Abdullah b. Ubeyy b. Selûl, görüşünün kabul edilmediği gerekçesiyle yaklaşık ordunun üçte birini teşkil eden sayıdaki kişiyle beraber küserek ayrıldı. Câbir'in babası Abdullah b. Amr b. Haram, arkalarından yetişerek onlara Allah'a ve Rasûlü'ne dönmeleri hususunda öğütte bulunduysa da kendisine kulak asmadılar; bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanına yalnız dönmek zorunda kaldı.

Ensâr'dan bazıları, Rasûlullah (s.a.s.)'a, müttefikleri olan Yahudilerden yardım istemesini önerdiler. Ancak, Hz. Peygamber (s.a.s.), gerek Yahudiler'den gerekse müşriklerden yardım almaya yanaşmadı.

Rasûlullah (s.a.s.) [Müslümanlarla birlikte], Benî Hârise'nin arazisine girdi ve "Toplanmış bir topluluğa karşı kim çıkıp bize rehberlik eder." dedi. Benî Hârise'den Ebû Hayseme adında biri: "Ben rehberlik ederim ey Allah'ın Rasûlu!" dedi. Benî Hârise'nin sınırları içinden geçme konusunda onlara rehberlik etti. Bu arada Mirba' b. Kayzî adında, görme özürlü münafık birinin arazisinden geçtiler. Bu adam: "Eğer sen gerçekten Allah'ın Rasûlu olsan dahi, arazimden geçmene izin vermiyorum." diyerek, Müslümanların yüzlerine toprak atarak sözü uzatmaya başladı.

Bir grup onu öldürmek için üzerine saldırınca, Rasûlullah (s.a.s.): "Onu öldürmeyin! O hem gözünden hem de kalbinden görme Özürlüdür." dedi, Abduleşhel Oğulları'ndan Sa'd b. Zeyd, yayıyla vurup Mirba'ın başını yardı.

Rasûlullah (s.a.s.) yoluna devam etti; Uhud Dağı'na doğru uzanan vadinin kıyısında bulunan Şi'b denilen yere varınca, Uhud Dağı'nı arkasına alarak karargâhını kurdu. Arkadaşlarına, emir vermedikçe kimsenin savaşmaması konusunda talimat verdi. Bu esnada Kureyş, Kanâtta es-Samğa denilen yerdeki ekinlerin içine salınmış deve ve atlarıyla birlikte görünüyordu. Bu arada Rasûlullah (s.a.s.), yedi yüz kişilik ordusunu savaş düzenine hazırlıyordu. Müşriklerin ise iki yüzü (başka bir rivayette ellisi) atlı olmak üzere toplam üç bin savaşçı oldukları rivayet edilir. Buna karşın Müslümanların okçuları elli kişiydi. Rasûlullah (s.a.s.), okçuların başına Evs'li Benî Amr b. Avf tan Havvât b. Cübeyr'in kardeşi Abdullah b. Cübeyr (r.a.)'i komutan olarak atadı. O gün Abdullah (r.a.), giymiş olduğu beyaz elbisesiyle [dikkat çekici] idi. Arkadan saldırmamaları için müşriklerin üzerine ok yağdırmak üzere, Rasûlullah (s.a.s.) Müslüman okçuları yerleştirdi; iki zırh üst üste giydi; sancağı, Abduddâr Oğulları'ndan Mus'âb b. Umeyr'e verdi.

Rasûlullah (s.a.s.), o gün, on beş yaşlarında olan Semûra b. Cundub el-Fezârî ve Benî Hârise'den okçu olan Rafi' b. Hadîc'e savaşma izni verdi. Ancak Üsâme b. Zeyd, Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb, Benî Mâlik b. en-Neccâr'dan Zeyd b. Sabit ile Amr b. Hazm; Benî Hârise'den Berrâ b. Azib ile Useyd b. Züheyr; Arâbe b. Evs, Zeyd b. Erkâm ve Ebû Sa'îd el-Hudrî'ye, yaşlan küçük olduğundan savaşa çıkmalarına izin vermeyerek, onları geri çevirdi; fakat bir yıl sonra yapılan Hendek Savaşı'na katılmalarına izin verdi. O gün Abdullah b. Ömer, on dört yaşındaydı. Savaş izni verilmediği için geri çevrilen diğer kişiler de on dört yaşlarındaydılar.

Kureyş, Hâlid b. Velîd komutasındaki süvari birliğini sağ cenaha, İkrime b. Ebî Cehl komutasındaki diğer atlı birliğini sol cenaha alarak, savaş düzeni aldı. Rasûlullah (s.a.s.), hakkını vermek şartıyla kılıcını, Benî Sa'ide'den cesur, kahraman, savaş meydanında çalımlı yürüyüp kurnaz davranan Ebû Dücâne Simâk b. Hareşe'ye verdi.

Benî Dubey'a'dan, Ebû Âmir Abdu Amr b. Sayfî b. Mâlik b. en-Nu'mân diye biri vardı. Bu kişi, melekler tarafından yıkanan Hanzele'nin babasıdır. O, (daha önce geçtiği gibi) câhiliye döneminde kendisini zühd ve ibâdete veren bir rahipti. İslâm gelince sapıttı; Rasûlullah (s.a.s.)'dan uzaklaşmak gayesi ile Evs'ten bazı gençleri de yanma alarak, Medîne'den ayrılıp Mekke'ye gitti. Uhud'da müşriklerin yanında savaşa katıldı. Bu adam Evs'in reisleri arasında idi. Savaşa katılması durumunda, Evslilerin savaştan çekilip kendi tarafına geleceğine dair Kureyş'e söz vermişti. Uhud günü, Mekkeli köleler arasında Ehâbîş ile birlikte Müslümanlarla ilk karşılaşan kişi o oldu. Kabilesine seslenerek kendisini tanıtınca, Evsliler ona: "Ey fâsık! Allah senin gözünü aydın kılmasın." cevabını verdiler. Bunun üzerine: "Benden sonra kavmime kötülük dokunmuş." diyerek Müslümanlara karşı şiddetli bir hücuma geçti.

Rasûlullah (s.a.s.) ashabının parolası o gün, "Öldür! Öldür!" idi. O gün Ebû Dücâne, Talha, Hamza, Ali, Enes b. en-Nadr (r.a.); onlardan başka çok az insanın başarabileceği şiddetli bir sınavdan başarıyla geçtiler. O gün Ensâr'dan bir grup, geri dönüşü olmayan büyük bir sorumluluk ile karşı karşıya kalmışlardı. Bu bilinçle savaşa daldılar. Kureyş, yenilgiye uğramaya başladı. Bunu gören okçular: "Allah, düşmanlarını bozguna uğrattı! Burada durmamızın artık bir anlamı yok!" dediler. Komutanları Abdullah b. Cübeyr (r.a.), yerlerinden ayrılmamaları konusundaki Rasûlullah (s.a.s.)'ın emrini onlara hatırlattıysa da, onlar düşmanın hezimete uğradığını öne sürerek onun emrine aldırış etmediler. Ancak müşrikler yeniden hücuma geçtiler. Seçkin bazı Müslümanları Allah şehâdetle şereflendirdi. Müşrikler Rasûlullah (s.a.s.)'m yanına kadar geldiler. Mus'âb b. Umeyr (r.a.), Rasûlullah (s.a.s.)'ın önünde şehid oluncaya kadar savaştı. Rasûlullah (s.a.s.), yüzünden yaralandı; atılan bir taşın isabet etmesi sonucunda, biri alt diğeri üst olmak üzere, sağdaki iki küçük azı dişi kırıldı. Mübarek başında bulunan miğfer parçalandı. Mus'âb b. Umeyr'in şehid olması üzerine,

Rasûlullah (s.a.s.), sancağın Hz. Ali (r.a.)'ye verilmesini emretti. O ara Rasûlullah (s.a.s.), Ensâr'ın sancağı altında bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.s.)'in yanına kadar gelip ona saldıranlar arasında, müşriklerden Amr b. Kamîa el-Leysî ve Utbe b. Ebî Vakkâs da vardı. Bu esnada Hanzala el-Ğasîl b. Ebî Âmir (r.a.), Ebû Süfyân'a doğru şiddetle hücum edip tam onu kistırmışken, Şeddâd b. el-Esved el-Leysî (İbn Şa'ûb) O'na saldırıp şehid etti. Hanzala (r.a.), gerdekten çıktığı gibi yıkanmadan savaşa geldiğinden, cünüb olarak şehid oldu. O'nun bu durumunu ve melekler tarafından yıkandığını Rasûlullah (s.a.s.) haber verdi. Müşrik ordusunun sancağını tutanlar öldürülünce, sancakları yere düştü. Bunun üzerine orada bulunan Amra bint Alkame el-Harisiyyet adlı kadın, sancağı müşrikler adına yerden kaldırdı; böylece dağılan müşrikler ona doğru gelerek toplandılar.

Rasûlullah (s.a.s.)'ı alnından yaralayanın, İslâm hukukçusu Muhammed b. Müslim b. Şihâb ez-Zührî'nin amcası Abdullah b. Şihâb ez-Zührî olduğu rivayet olunmuştur. Atılan taşlarla geri çekilmek zorunda kalan Rasûlullah (s.a.s.), yanı üzerine bir çukura düştü. Bu çukuru, Ebû Âmir el-Evsî, Müslümanlara karşı bir tuzak olarak kazmış idi. Rasûlullah (s.a.s.)'ın bu çukura düşmesi üzerine, Hz. Ali O'nun elinden tutarak, Talha (r.a.) da kendisini siper edip O'nu bağrına basarak, Rasûlullah (s.a.s.)'ın ayağa kalkmasına yardımcı oldular. Ebû Sa'îd el-Hudrî'nin babası Mâlik b. Sinan, Rasûlullah (s.a.s.)'ın yarasında bulunan kanını hafifçe emdi. Miğferde bulunan halkalardan ikisi Rasûlullah (s.a.s.)'in yüzüne batmıştı; Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh (r.a.), onları ön dişleriyle çıkardı. Halkaları dişleriyle sıkıca tutup çıkardığı için, iki ön dişi düştü. Dişlerinin düşmesi onu daha da süslü kılmıştı.

Müşrikler, Rasûlullah (s.a.s.)'a yaklaştılar. Rasûlullah (s.a.s.)'ın önünde bulunan yedi kişilik Müslüman bir grup, şehid düşünceye kadar savaştılar. Bunların yedi kişiden fazla olduğu da söylenir. En son Umara b. Yezîd b. es-Seken şehid düştü.

Bunun ardından Talha (r.a.), bir grup gibi çarpışarak müşrikleri Rasûlullah (s.a.s.)'dan uzaklaştırdı. Ümmü Umâre Nuseybe bint Ka'b el-Mâzeniyye (r.a.), şiddetli bir şekilde savaştı. Amr b. Kamîa'ya sert kılıç darbeleriyle vurarak, üzerinde bulunan iki zırhı yere düşürdü. Ancak Amr b. Kamîa, vurduğu bir kılıç darbesiyle onun boynunda büyük bir yara açtı. Ebû Dücâne, üstüne oklar düştüğü halde, hareket etmeksizin sırtını Rasûlullah (s.a.s.) için kalkan yaptı. O esnada Rasûlullah (s.a.s.), Sa'd b. Ebî Vakkâs'a, "Ok at! Anam babam sana feda olsun!" diyordu.

Savaşta Katâde b. Nu'mân ez-Zaferî, gözünden isabet aldı; gözleri yanağının üzerine düşmüş olduğu halde, Rasûlullah (s.a.s.)'a geldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), onun gözünü tekrar yerine koydu. Onun bu gözü diğer gözden daha sağlıklı ve güzel oldu.

Enes b. Mâlik'in amcası Enes b. en-Nadr, silahlarını bırakmış sahabeden bir topluluğun yanına vardı ve onlara: "Ne diye oturuyorsunuz?" dedi. Onlar da: "Rasûlullah (s.a.s.) öldürülmüş!" diye cevap verdiler. Bunun üzerine onlara: "Ondan sonra sizin için hayatın ne anlamı olabilir ki? Haydi kalkın ve Rasûlullah (s.a.s.)'in uğrunda öldüğü şey için siz de ölün!" dedi. Sonra insanlara yöneldi ve Sa'd b. Mu'âz'a rastladı; O'na: "Ey Sa'd! Vallahi Uhud tarafından cennet kokusunu alıyorum." dedi. Şehid düşünceye kadar savaştı. Allah O'ndan razı olsun. Üzerinde yetmiş darbe izi vardı. O gün Abdurrahman b. Avf (r.a.), bir kısmı ayağından olmak üzere, yirmi kadar darbe alarak topal kaldı.

O gün, karşı hamleden sonra Rasûlullah (s.a.s.)'ı ilk fark eden Benî Selime'den şâir Ka'b b. Mâlik oldu. En yüksek sesiyle: "Ey Müslümanlar! Müjdeler olsun! Bu Rasûlullah (s.a.s.)'dır." diye bağırdı. Rasûlullah (s.a.s,), susması için ona işaret etti. Müslümanlar O'nu tanıyınca, hemen etrafında toplandılar ve dağ tarafına doğru tırmandılar. Onların arasında Ebû Bekir, Ömer, Ali, Talha, ez-Zübeyr, el-Hâris b. es-Sımme el-Ensârî ve diğerleri vardı.

Rasûlullah (s.a.s.), Şi'b denilen yerde tepeye yaslanınca, Übey b. Halef el-Cumehî kendisine yaklaştı. Rasûlullah (s.a.s.), el-Hâris b. es-Sımme'den harbesini alarak boynuna vurdu ve onu yaraladı. Übeyy, perişan bir halde yere düştü. Müşrikler ona: "Vallahi sana bir şey olmamış." dediler. Bunun üzerine o, "Vallahi üstüme tükürseydi beni öldürürdü." dedi. Übeyy, Mekke'de Rasûlullah (s.a.s.)'ı öldüreceğine söz vermişti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.) ona, "Ben seni öldüreceğim." demişti. Allah'ın düşmanı Übeyy, Mekke'ye dönüşünde, Şerif denilen yerde bu yaradan dolayı öldü.

Hz. Ali (r.a.), Mihras su kaynağından kalkanına su doldurarak, Rasûlullah (s.a.s.)'a getirdi. Sudan bir koku geldiği için, Hz. Peygamber (s.a.s.) içmedi. Onunla yüzünü yıkadı. Rasûlullah (s.a.s.), dağdaki yüksek bir kayalığın üstüne çıkmak istedi. Ancak yorgun ve bitkin bir halde idi. İki kat da zırh giyinmişti. Talha b. Ubeydillah (r.a.) yere çöktü; Rasûlullah (s.a.s.)'ı sırtına alıp kayalığa kadar çıkardı. Namaz vakti geldi; Rasûlullah (s.a.s.) oturarak namaz kıldı. Beraberindeki Müslümanlar da oturarak arkasında namazlarını kıldılar.

Müslümanlardan bir grup hezimete uğradılar. Bazıları el-A'ves önlerindeki el-Cel'ab'e kadar kaçtılar. Kaçanların arasında Osman b. Affân, Osman b. Ubeyd el-Ensârî de vardı; Allah bu konuda onları affetsin. Onların affedildiğine dair Kur'ân âyetleri nazil oldu: "İki topluluğun çarpıştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenlerin, şeytan, yalnızca bazı yaptıklarından dolayı ayaklarım kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları bağışladı..."

Huzeyfe'nin babası el-Hüseyl b. Câbir el-Yemân ve Sabit b. Vakş, kadın, çocuk ve yaşlılarla beraber sağlam evlerde koruma altına alınmış, iki mübarek yaşlı adamdı. Biri diğerine: "Ancak bir içimlik su içilecek kadar ömrümüz kalmış; kılıçlarımızı alıp Rasûlullah (s.a.s.)'a yetişsek belki Yüce Allah bize şehidlik şerefini bahşeder." dedi. Bunun üzerine yola çıktılar ve Müslümanların arasına girdiler. Sabit b. Vakş, müşrikler tarafından şehid edildi; Hüseyl'i ise, Müslümanlar onu müşriklerden sanarak yanlışlıkla öldürdüler. Rivayet edildiğine göre onun ölümünü Abdullah b. Mes'ûd'un kardeşi Utbe b. Mes'ûd üstlendi ve diyetini oğlu Huzeyfe'ye ödedi. Huzeyfe de onu sadaka olarak Müslümanlara dağıttı.

Yahudi Benî Sa'lebe b. el-Fityûn'dan, Muhayrîk diye biri vardı. Muhayrîk, Yahudilere: "Muhammed'e yardım etmenin üzerinize düşen zorunlu bir hak olduğunu biliyorsunuz." diyerek, onları Rasûlullah (s.a.s.)'m yardımına çağırdı. Bunun üzerine Yahudiler: "Bu gün Cumartesi'dir." dediler. Muhayrîk: "Sizin için Cumartesi yoktur," diyerek, silahını aldı ve Rasûlullah (s.a.s.)'a katıldı. Ölünceye kadar Hz. Peygamber (s.a.s.)'le beraber savaştı. İstediği şekilde tasarrufta bulunmak üzere, bütün malını mülkünü Rasûlullah (s.a.s.)'a verilmesi için vasiyet etmişti. Rasûlullah (s.a.s.)'in, Medine'de dağıttığı sadakalardan bir kısmının, Muhayrîk'm malından verdiği rivayet olunmuştur.

El-Hâris b. Süveyd b. es-Sâmit, münafık idi. Ancak yine de Müslümanlarla birlikte Uhud Savaşı'na katıldı. Müslümanlar savaşa girince, el-Mücezzer b. Ziyâd el-Belevî ve Benî Dubey'a'dan Kays b. Zeyd'e saldırıp onları öldürdü ve kâfirlerin tarafına kaçtı. Zira el-Mücezzer, câhiliye döneminde Evs ve Hazrec arasında çıkan savaşların birinde, adı geçen el-Hâris'in babası Süveyd'i öldürmüştü. Daha sonra el-Hâris b. Süveyd Mekke'ye gitti; orada bir süre ikamet etti. Ancak Allah onu eceline susattı ve Medine'ye akrabalarının arasına geri döndü. Rasûlullah (s.a.s.)'a durum vahiyle bildirildi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), hiç gitmediği bir zamanda yola çıktı ve Küba'ya vardı. Küba'da bulunan Ensâr, hemen Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanında toplanmaya başladılar. Aralarında sarı bir elbise giymiş olduğu halde el-Hâris b. Süveyd de vardı. Rasûlullah (s.a.s.), Uveym b. Sâ'ide'ye, el-Hâris b. Süveyd'in boynunu vurması için emir verdi. Bunun üzerine el-Hâris: "Niçin ey Allah'ın Rasûlü?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.s.): " el-Mucezzer b. Ziyâd'i haince öldürmen sebebiyle" dedi. Bunun ardından el-Hâris, bir kelimeyle de olsa cevap veremedi. Bunun üzerine Uveym, onun boynunu vurdu. Ardından Rasûlullah (s.a.s.), hiç oturmadan hemen geri döndü. Başka bir rivayete göre ise, el-Hâris: "Ey Allah'ın Rasûlü! Vallahi dinimden şüphe ettiğim için onu öldürmedim. Lakin onu gördüğümde kendimi tutamadım; zira onun babamın katili olduğunu hatırladım." dedi; sonra boynunu uzattı ve öldürüldü.

Benî Abdileşhel'den, Usayrim olarak bilinen Amr b. Sabit b. Vakş diye biri vardı; İslâm'ı kabul etmiyordu. Uhud günü gelince, ulaşmasını istediği saadete kavuşması için Allah onun kalbini İslâm'a ısındırdı ve Müslüman oldu. Kılıcını aldı, Rasûlullah (s.a.s.)'a iltihak etti ve savaştı. Yaralandı; ancak kimse onun durumuna bir anlam veremedi. Savaş bitince, Benî Abdileşhel, ölülerin arasında kendi ölülerini ararken, ölümüne ramak kalmış bir şekilde Amr b. Sâbit'i ağır yaralı olarak buldular. Birbirlerine bakıp, "Vallahi bu Usayrim'dir. Biz savaşa çıktığımızda o dinimizi inkâr ediyordu." dediler. Sonra ona: "Ey Amr! Buraya gelmenin sebebi nedir? Kavmine olan sevgin mi, yoksa İslâm'a olan arzun mu?" diye sordular. O ise: "Aksine, İslâm'a olan arzumdur. Ben Allah'a ve Rasûlune iman ettim; sonra gördüğünüz gibi yaralanıncaya kadar Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanında savaştım." dedi ve son nefesini verdi. Ashâb bunu Rasûlullah (s.a.s.)'a anlatınca: "O cennet ehlindendir." diye buyurdular. Denildiğine göre, onun durumu Ebû Hüreyre (r.a.)'ye bildirildiğinde: "Oysa o, Allah için hiç namaz kılmamıştı." dedi.

Benî Zafer arasında, kimse tarafından bilinmeyen Kuzmân adında bir adam vardı. Uhud günü büyük bir şiddetle savaştı; müşriklerden yedi önemli kişi öldürdü; sonra yaralandı. Durumu Rasûlullah (s.a.s.)'a bildirilince: "O cehennem ehlindendir." dedi. Kuzmân'a: "Sana müjdeler olsun! Cennet'e gidiyorsun." denilince o: "Ne müjdesi! Vallahi ben ancak kavmim için savaştım." dedi. Sonra yarası ağırlaşıp acısı şiddetlenince, sadağından bir ok çıkardı, onunla bazı damarlarını kesti. Böylece ölünceye kadar kanı aktı.

Kureyşli müşrikler tarafından Müslüman ölülerinin değişik organları kesildi/onlara müsle yapıldı.

Kureyş'in dönüşünden sonra, insanlar ölülerini taşımağa başladılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), yıkanmadan, kanlan ve elbiseleriyle birlikte şehid oldukları yere defnedilmelerini emretti.



Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:22 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Uhud Savaşı'nda Şehid Olan Müslümanlar

Rasûlullah (s.a.s.)'in amcası Hz. Hamzâ (r.a.), Benî Nevfeî b. Abdi Menâfin kölesi olan Vahşî tarafından şehid edildi. Vahşî bunun üzerine azad edildi. Vahşî'nin, Hz. Hamzâ'ya attığı kargı, karnının altına saplandı. Vahşî, daha sonra Müslüman oldu. Bizzat bu kargısıyla Yemâme Savaşı'nda Müseylimetü'l-Kezzâb'i öldürdü.

Benî Ümeyye'nin müttefiki olan Abdullah b. Cahş da şehid düştü. Onun, Hz. Hamzâ ile aynı kabre defnedildiği söylenir. Zira Rasûlullah (s.a.s.), Müslümanlara mezarları derin kazmalarını, Kur'ân'ı en çok bileni öne almak üzere, her iki ya da üç kişiyi bir kabre defnetmelerini emretti.

Sa'd b. Ebî Vakkâs, anlatıp dedi ki: "Ben ve Abdullah b. Cahş, Uhud Savaşı'nın olduğu günün sabahında beraber oturuyorken bir temennide bulunduk. Ben, 'Allah'ım! Beni küfründe aşın gitmiş, kini şiddetli bir kâfir ile karşı karşıya getir; o beni öldürsün, ben de onu öldüreyim.' dedim. Ayrıca, "Onun üzerindeki silah, elbise ve eşyasını (selebini) alayım." dediği de rivayet olunmuştur. Abdullah b. Cahş da: "Allah'ım! Beni küfründe aşırı gitmiş, [kini] şiddetli bir kâfir ile karşı karşıya getir; onunla savaşayım. O beni öldürsün." dedi. Ayrıca onun, "O benim üzerimdeki elbise ve eşyamı alsın, sonra kulağımı ve burnumu kessin." dediği de rivayet olunmuştur. Devamla "Rabbim! Sana kavuştuğumda bana, 'Ey Abdullah b. Cahş! Niçin kulağın burnun kesilmiş' diyesin de; ben de, 'Senin için Ya Rabbi diyeyim." dedi. Sa'd "Vallahi günün sonlarına doğru, onun şehid düştüğünü, burnunun ve kulaklarının bir ipe dizilmiş olarak bir müşrikin elinde olduğunu gördüm." diyerek, sözünü şöyle bitirdi: "Abdullah b. Cahş, benden daha hayırlı çıktı."

Mus'âb b. Umeyr, İbn Kamî'a el-Leysî tarafından şehid edildi.

Osman b. Osman (Şemmâs b. Osman el-Mahzûmî).

Ensâr'dan, Evs kabilesine mensub Abduleşhel Oğulları'ndan şehid

olanlar şu kişilerdir:

Sa'd b. Mu'âz'm kardeşi Amr b. Mu'âz b. en-Nu'mân.

El-Hâris b. Enes b. Râfi'.

Umara b. Ziyâd b, es-Seken.

Sabit b. Vakş'in Oğulları Seleme ve Amr.

Onların babası Sabit b. Vakş.

Sâbit'in kardeşi Rifâ'a b. Vakş.

Sayfî b. Kayzî.

Habâb b. Kayzî.

Abbâd b. Sehl.

Sa'd b. Mu'âz'ın kardeşinin oğlu (yeğeni) el-Hâris b. Evs b. Mu'âz,

Onların müttefiki, Huzeyfe'nin babası Hüseyl b. Câbir el-Yemân.

Benî Abdileşhel kabilesi, Râtic ailesinden şehid olanlar:

İyâs b. Evs b. Atîk b. Amr b. el-A'lem b. Ze'ûrâ b. Cüşem.

Ubeyd b. et-Teyyihân.

Habîb b. Zeyd b. Teym.

Benî Zafer'den şehid olanlar:

Yezîd veya Zeyd b. Hâtıb b. Ümeyye b. Râfi'.

Benî Amr b. Avf ve Benî Dubey'a b. Zeyd'den şehid olanlar:

Ebû Süfyân b. el-Hâris b. Kays b. Zeyd.

Hanzala el-Gasîl b. Ebî Âmir es-Sayfî b. en-Nu'mân b. Mâlik.

Benî Ubeyd b. Zeyd'den şehid olanlar:

Uneys b. Katâde.

Benî Sa'lebe b. Amr b. Avf ten şehid olanlar:

Sa'd b. Hayseme'nin ana bir kardeşi Ebû Habbe b. Amr b. Sabit.

Okçuların komutanı Abdullah b. Cübeyr b. en-Nu'mân.

Benî es-Selm b. İmru'ul-Kays b. Mâlik b. el-Evs'ten şehid düşenler:

Sa'd b. Hayseme'nin babası Hayseme.

Müttefikleri Benî el-Aclân'dan şehid olanlar:

Abdullah b. Selime.

Benî Mu'âviye b. Mâlik'ten şehid düşenler: Sübey' b. Hâtib b. el-Hâris b. Kays b. Heyşe. Benî Hatme'den şehid olanlar:

Umeyr b. Adiyy; o zamana kadar Benî Hatme'den ondan başka Müslüman olan yoktu.

Benî en-Neccâr'ınn Benî Sevâd kolundan şehid olanlar:

Amr b, Kays.

Oğlu Kays b. Amr b. Kays b. Zeyd b. Sevâd.

Sabit b. Amr b. Zeyd.

Âmir b. Muhalled.

Benî Mebzul [b. Mâlik b. en-Neccâr]dan şehid olanlar:

Ebû Hübeyre b. el-Hâris b. Alkame b. Amr b. Sakf b. Mâlik b. Mebzul.

Amr b. Mutarrif.

[Benî Amr b. Mâlik b. en-Neccâr'dan şehid olanlar]:

Hassan b. Sâbit'in kardeşi, Evs b. Sabit b. el-Münzir.

[Benî Adiyy b. en-Neccâr'dan şehid olanlar]:

Enes b. en-Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram b. Cündüb b. Âmir b. Ğanm b. Adiyy b. en-Neccâr.

Benî Mazin en-Neccâr'dan Kays b. Muhalled.

Ve onların Keysân adındaki köleleri.

Benî el-Hâris b. el-Hazrec'den şehid düşenler:

Harice b. Zeyd b. Ebî Züheyr.

Sa'd b. er-Rabî b. Amr b. Ebî Züheyr. İkisi bir kabre defnedildiler.

Zeyd b. Erkâm'm kardeşi, Evs b. Erkâm b. Zeyd b. Cays b. en-Nu'mân b. Mâlik b. Sa'lebe b.Ka'b.

Benî Hudra'nm Benî el-Ebcer kolundan şehid olanlar:

Ebû Sa'îd el-Hudrî'nin babası, Mâlik b. Sinan.

Sa'îd b. Süveyd b. Kays b. Âmir b. Abbâd b. el-Ebcer.

Utbe b. Rabî' b. Rafı' b. Mu'âviye b. Ubeyd b. Sa'lebe b. Abd b. el-Ebcer.

Benî Sâ'ide b. Ka'b b. el-Hazrec'den şehid olanlar: Sa'lebe b. Sa'd b. Mâlik b. Hâlid b. Sa'lebe b. Harise b. Amr b. el-Hazrec b. Sâ'ide.

Sakf b. [Ferve b.] ei-Budn.

[Sa'd b. Ubâde'nin kabilesi Benî Tarif'ten şehid olanlar]:

Abdullah b. Amr b. Vehb b. Sa'lebe b. Vakş b. Sa'lebe b. Tarîf.

Cüheyne kabilesinden olup, onların müttefiki Damre,

Benî Avf b. el-Hazrec'in, Benî Salim boyu, Benî Malik b. el-Aclân b. Yezîd b. Ganm b. Salim kolundan şehid olanlar:

Nevfel b. Abdillah.

El-Abbâs b. Ubâde b. Nadle b. Mâlik b. el-AcIân.

En-Nu'mân b. Mâlik b. Sa'lebe b. Fihr b. Ganm b. Salim.

Ve müttefikleri el-Mücezzer b. Ziyâd el-Belevî.

Ubâde b. el-Hashâs ve bu üçü en-Nu'mân, el-Mucezzer ve Ubâde-aynı kabre defnedildiler.

Benî Selime'den şehid olanlar:

Câbir b. Abdillah'in babası Abdullah b. Amr b. Haram. İçki henüz haram kılınmadığı için, savaş gününün sabahında kahvaltısını şarapla yapmıştı; günün sonunda ise şehid düşmüştü.

Ömer b. el-Cemûh b. Zeyd b. Haram. Her ikisi çok samimi iki arkadaştı ve aynı kabre defnedildiler.

Oğlu Hallâd b. Amr b. el-Cemûh.

Amr b. el-Cemûh'ün azadlı kölesi Ebû Eymen.

Benî Sevâd b. Ganm'den şehid olanlar:

Süleym b. Amr b. Hadîde.

Azadlı kölesi Antere.

Sehl b. Kays b. Ebî Ka'b.

Benî Zürayk b. Âmir'den şehid olanlar:

Zekvân b. Abdi Kays.

Ubeyd b. el-Mu'allâ b. Levzân, toplam altmış beş kişi olmaktadır.

Aynı şekilde Evs'ten şehid düşenler arasında şu kişilerde zikredilmiştir:

Benî Mu'âviye b. Mâlik'in müttefiki Mâlik b. Nümeyle.

Benî Hatme (Abdullah) b. Cüşem b. Mâlik b. el-Evs'ten: El-Hâris b. Adiyy b. Haraşe b. Ümeyye b. Âmir b. Hatme şehid düşmüştür.

Hazrec'ten Benî Sevâd b. Mâlik'ten şehid olanlar:

Mâlik b. İyâs.

Benî Amr b. Mâlik en-Neccâr'dan şehid olanlar:

İyâs b. Adiyy.

Benî Salim b. Avf'tan şehid olan:

Amr b. İyâs.

Böylece şehid olanların toplam sayısı yetmiş kişiye tamamlanmaktadır. Allah onlardan razı olsun. Rasûlullah (s.a.s.), Uhud şehidlerinin üzerlerine cenaze namazı kılmadan defnetmişlerdir.



Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:22 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Uhud Savaşı'nda Öldürülen Kureyş Müşrikler

Uhud Savaşı'nda müşriklerden toplam yirmi iki kişi öldürüldü.

Benî Abdiddâr'dan öldürülenler:

Ebû Talhâ Abdullah b. Abdiluzzâ b. Osman b. Abdiddâr'ın üç oğlu Tal-ha, Ebû Sâ'id ve Osman.

Adı geçen Ebû Talhâ'nm oğlu Talhâ'nın dört oğlu; Musâfi', Culâ, el-Hâris ve Kilâb.

Ertâ'a b. Abdi Şurâhbîl b. Hâşim b. Abdi Menâf b. Abdiddâr.

Amcasının oğlu Ebû Yezîd [bin] Umeyr b. Hâşim b. Abdi Menâf b. Abdiddâr.

Onların amcalarının oğlu el-Kâsıt b. Şüreyh b. Hâşim b. Abdi Menâf b. Abdiddâr ve Ebû Talhâ'nın azadlı kölesi Su'âb.

Benî Esed b. Abdiluzzâ'dan öldürülenler:

Hz. Ali tarafından öldürülen Abdullah b. Humeyd b. Züheyr b. el-Hâris b. Esed.

Benî Zühre b. Kilâb'dan öldürülenler:

Müttefikleri Ebû'l-Hakem b. el-Ahnes b. Şerik b. Amr b. Vehb es-Se-kafî, Hz Ali tarafından öldürüldü.

Müttefikleri Sibâ' b. Abdiîuzzâ el-Huzâ'î.

Benî Mahzûm'dan öldürülenler:

Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme'nin kardeşi Hişâm b. Ebî Ümeyye b. el-Muğîre.

El-Velîd b. el-Âsî b. Hişâm b. el-Muğîre.

Ebû Ümeyye b. Ebî Huzeyfe b. el-Muğîre.

Müttefikleri Hâlid b. el-A'lem.

Benî Cumeh'ten öldürülenler:

Şair Ebû Azze; Rasûlullah (s.a.s.), onu Bedir Savaşi'nda esir olarak almıştı. Sonra ona iyilikte bulunarak fidye almadan, bir daha Hz. Peygamber (s.a.s.)'in aleyhinde kimseye yardım yapmayacağına dair kendisinden söz alarak serbest bıraktı. Ancak sözünde durmadı ve Uhud Savaşı'nda tekrar esir düştü. Rasûlullah (s.a.s.)'m emri üzerine boynu vuruldu. Hz. Peygamber (s.a.s.), ona: "Allah'a yemin ederim ki sen Mekke'de sakalını sıvazlayarak Muhammed'i iki kere kandırdım diyemeyeceksin." dedi.

Ubeyy b. Halef.

Benî Amir b. Lüeyy'den öldürülenler:

Ubeyde b. Câbir.

Şeybe b. Mâlik b. el-Mudarrab.



Prof. Dr. Sinsi 08-02-2012 03:22 AM

Cevâmiu's-Sîre (Siyerin Özü)
 

Hamrau'l-Esed Gazvesi

Uhud Savaşı, hicrî ikinci senesinin Şevval ayının ortasında, Cumartesi günü meydana geldi. Ertesi gün, Şevval ayının on altıncı pazar günü, yani bir gece geçince, düşmanı takip etmek üzere Rasûlullah (s.a.s.)'m müezzini duyuruda bulundu. Rasûlullah (s.a.s.), Uhud Savaşi'na katılmış olanlardan başkasının katılmaması konusunda emir verdi. Bunun üzerine Câbir b. Abdillah, Rasûlullah (s.a.s.)'dan savaşa çıkması konusunda izin vermesini istirham etti. Hz. Peygamber (s.a.s.) de ona izin verdi.

Müslümanlar, yorgunluk ve yaralarına rağmen savaşa çıktılar. Rasülullah (s.a.s.), düşmana korku vermek ve güçlü olduklarını onlara göstermek amacıyla bu savaşa çıktı. Hamrâu'l-Esed'e varınca orada durdu. Burası Medîne'ye sekiz mil mesafede bir uzaklıktadır. Orada pazartesi, salı ve çarşamba günleri konakladı; ardından Medîne'ye döndü.

Ma'bed b. Ebî Ma'bed el-Huzâ'î, Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanından geçip gittikten sonra, er-Ravhâ'da bekleyen Kureyşli kâfirler ve onların reisi Ebû Siifyân'ın yanına vardı. Onlara Rasûlullah (s.a.s.)'ın kendilerini takip etmek üzere sefere çıktığını haber verdi. Bu durum, Kureyş'in gücünü kırıp gevşetti. Oysa Medîne'ye saldırmak üzere toplanmışlardı; ancak Rasûlullah (s.a.s.)'ın sefere çıkmış olması onların azmini kırdı ve Mekke'ye geri dönmeye mecbur etti. Rasûlullah (s.a.s.), bu seferde Aişe Ümmü Abdilmelik b. Mervân'ın babası Mu'âviye b. el-Muğîre b. el-Âs b. Ümeyye'yi ele geçirdi ve boynunun vurulmasını emretti.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.