![]() |
Cevap : Haftanın Ayetleri
Nazar Ayeti Kur’ân-ı Kerim’in Kalem Suresi’nin son iki ayeti: «nazar ayeti» olarak bilinmektedir. Mealine baktığımızda özet olarak: “O küfre sapanlar Zikr’i işittiklerinde az kalsın Sen’i gözleriyle devireceklerdi. Bir de: «İşte bu bir mecnundur!» diyorlardı. Hâlbuki bu Zikir âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir.” şeklinde anlamlandırıldığını görmekteyiz. Kendi atalarına ve benzeri toplumlara gönderilen kitaplardan hiç haberleri olmayan o kitapların sonuncusundan bir parça işittiklerinde onu okuyanı öldüresiye hedef tahtası yapan cahil bir toplum elinden gelen kötülüğü geriye koymadan neye gücü yeterse onu yapıyor. Bununla yetinmiyor karşısındaki peygamberi delilikle itham ediyor. Hâlbuki bu kitap bir veya birkaç topluma değil bütün âlemlere bir öğüt bir hatırlatmadır buyruluyor. Burada Hazret-i Mevlana’yı ve onun Hazret-i Ebubekir ile Ebu Cehil’i birbirinden ayıran noktayı tespitini görmemiz gerekiyor: “Ebu Cehil Hazret-i Ahmed’i görünce: «Hâşimoğulları’ndan çıkmış çirkin bir suret!» dedi. Hazret-i Peygamber ona buyurdu ki: «İşi azıtmakla beraber doğru söyledin.» Sıddîk-ı Ekber de O’nu görünce: «Ey güzeller güzeli! Ne doğudansın ne batıdan! Parlayışın kutlu olsun!» dedi. Peygamber Efendimiz ona da: «Ey şu kıymetsiz dünya etkisinden kurtulmuş sıddîkım doğru söyledin.» buyurdu. Orada bulunanlar: «Ey Efendimiz! Birbirine zıt söyleyen ikisine de: ‘Doğru söyledin.’ buyurdunuz. Sebebini açıklar mısınız?» dediklerinde Efendimiz: «Ben kudret eliyle cilâlanmış bir aynayım ki güzel-çirkin herkes Bana bakar kendini görür.» buyurdu. (Mesnevi 1/2370-75) Dolayısıyla bu konuda Ebu Cehil’in sözü de Ebûbekir’in sözü de doğru idi. Her ikisi de O’na bakıp kendilerini olduğu gibi görüyorlardı. Bu iki kutbu birbirinden ayıran nokta şu idi: Ebu Cehil’de kendi yapamadığını yapan kendi ulaşamadığına ulaşan kabiliyete kopkoyu düşman olma duygusu hâkimdi. Ebûbekir’de ise gerçek değere gerçek kıymete hayran olmak ve kendini O’nun uğrunda feda etme duygusu vardı. Birbirine tamamen zıt bu iki duyguaynı toplum içinde yaşayan aynı kültürü almış aynı soydan gelen bu iki insanı birbirine tamamen zıt iki zirveye taşımış oldu. O’nu her gördükçe Ebu Cehil’in hasedi arttı bu feci duygu onu kemire kemire insanlıktan çıkardı kendini ve sürüklemek istediği toplumunu felâketlere götürdü. Ebubekir ise o eşsiz güzelliği her gördükçe O’ndan aydınlana aydınlana nûr-i mücessem oldu O’na akrabasından daha yakın olma imkânını buldu peygamberlerden sonra en üstün insan olma ufkuna ulaştı. Hazret-i Ebûbekir’i zirveye ulaştıran bu güzellik şahikası O’na haset gözüyle bakanları çileden çıkardı çıldırttı. O’nun bu satırları yazan naçiz bendesi de yıllardan beri «nazar ayeti»ni hep O’nun mübarek hilye-i saadeti muhtevasında gördü öyle kabullendi öyle inandı. Yıllardan beri de Muallim Naci’nin şu natını evrad edindi: Hüsn-i Kur’ân’ı görür insan olur hayran Sana Dest-i kudretle yazılmış hilyedir Kur’ân Sana! El-hak böyledir. Nazar âyeti O’nun eşsiz güzelliğinin binlerce delilinden yalnızca bir tanesidir. Buna böyle inanan insanlar dünya ve âhirette insanların tartışmasız en mutlularındandır. Ali Hüsrevoğlu |
Cevap : Haftanın Ayetleri
15. Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. 18. Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekan yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak girer. 19. Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir. 20. Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz. Rabbinin lütfu (hiç kimseye) yasaklanmış değildir. İSRA SURESİ |
Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Rabbımız, Al-i İmran Suresi 31.Ayet-i Kerime'de şöyle buyuruyor:
"Habibim Ahmed, Rasulûm yâ Muhammed de ki: Eğer ALLAH'ı seviyorsanız bana uyunuz ki; ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir." Hadis-i Şerif'te de: "Bir defa bana salavât gönderene, Cenab-ı ALLAH on defa rahmet eder." Tek bir salavat okuyacağız, Hâlık-ı Zülcelâl on defa rahmet edecek. Niçin böyle? Peygamberimiz çok büyük olduğundan, ALLAH yanında çok sevgili olduğundan Rasullullah (s.a.v.)'i memnun edenlerden ALLAH da memnun oluyor. Galip Efendi şöyle vasfediyor Peygamberimizi: Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda Gülbank-ı kudûmun çalınır arş-ı Hüdâda Esmâ-ı şerifin anılır arz u semâda Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammedsin Efendim Hak'tan bize Sultan-ı müeyyedsin Efendim. Molla Câmî de: "Bahçe tarafına gitmiştim. Bütün gülleri açılmış gördüm. Gül bahçesinden Hz. Muhammed (s.a.v.)'in kokusu geliyordu. Güneş onun yüzünü, gece saçlarını vasfeder", diyerek duygularını ifade ediyor. ALLAH'ımız, Peygamberimiz için gözlerimizi, burunlarımızı açsın da görebilelim; kokusunu hissedebilelim. Kulaklarımızı açsın da O'nun kemâlâtını dinleyebilelim. Abdulvahab-i Şarânî, Envâr-ı Kutbiyyesi'nde Salavât-ı Şerife okumanın on tane faydasını şöyle kaydediyor: 1- Salavât okumak, hataların affına, derecelerin ref'ine (yükselmesine), amellerin kabulüne sebep olur. 2- Dünya ve ahiret âfetlerine karşı gelir, mânî olur. Kıyamet günü o kimsenin imanına Rasûl-ü Ekrem (s.a.v.) şehâdet eder. "Şahidin benim ya Rabbi! Bu kulun, bu ümmetim imanlıdır. Bana salavât okumuştu", der. 3- Kul hakkı dışında bütün günahların bağışlanmasına ve Şefaat-ı Nebeviyye'ye vesile olur. 4- ALLAHu Teâlâ'nın gazabından, azâbından emin olarak, Rahmet-i Hakk'a mazhar olur. Güneşin bir mızrak boyu inip, beyinlerin kaynadığı mahşer gününde arşın gölgesinde gölgelenir. 5- Salavât okuyanın mizanda sevabı ağır gelir. Peygamberimizin Kevser havzından kana kana içer. 6- Daha dünyada iken cennetteki makamını görür. Ahirete intikali anında cennetteki makamı gösterilir. 7- Salavât okumak, ALLAH indinde ibadetlerin en makbullerindendir. Rasulullah sevgisi gönüllerimizin gıdasıdır. Sadece insanlar değil, bütün yaratılmışlar O'na hayrandır. Rivayete göre, gök ile yer iddiaya girdiler. Gökyüzü dedi ki: "Yağmur bizden iner, Dünyayı aydınlatan güneş, meyvelerin rengini veren yıldızlar, lezzetini veren ay bizdedir. Hiç günah işlemeyen melekler bizde, Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail bizde; Beytü'l Mâmur, Arş-ı Azâm, Levh ü Kalem, Sidretü'l-Müntehâ hepsi bizde; ben üstünüm", dedi. Yeryüzü mahsun olunca, ilham yoluyla şöyle söyletildi: "Ey gökyüzü, senin yaratılmana vesile olan iki cihan güneşi Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.) de bizde doğacak, bizde büyüyecek ve bizim toprağımızda, Medine-i Tahire'de yatacak." Bunun üzerine gökyüzü ağladı ve yâ Rabbî, Habibim, eğer sen olmasaydın kâinâtı yaratmazdım dediğin Rasûlün ne olur beni de şereflendirsin. Miracın sebeplerinden biri de budur denir. ALLAH, Peygamberimizden ayırmasın bizi. Şairin biri diyor ki: Bütün ağaçlar kalem olsa, bütün denizler mürekkep olsa, yer gök kağıt olsa Hz.Peygamber (s.a.v.)'in vasfını bitiremezler. ALLAH O'nu kendi nurundan yaratmış. Bir toplantının sonunda salavât-ı şerife getirmek adabdandır. Ayet-i Celilede: "Şüphesiz ki iyilikler, kötülükleri yok eder" buyurulur. 8- Salavât, meclisleri nurlandırır, fakirlik ve sıkıntıların yok olmasına sebeptir. Çok salavât okuyanın ehl-i cennet olduğu kesin gibidir. 9- Salavâta devam eden kimse, mahşer gününde Peygamberimize en yakın olacak kişidir. Çünkü salavât, sevginin işaretidir ve sevdiği ile beraberdir. 10- Salavât okumak kalpten pası siler. Münafıklığı, şâkiliği temizler. Bütün mü'minlerin kalbinde o kimseye karşı muhabbet tecelli eder. Ve devam edilirse Fahr-i Kâinat Efendimizi evvela rüyada, sonra açıktan görmeye vesile olur. İmam-ı Şarânî Hazretleri: "Her gün Peygamber Efendimizle kabrinin üzerine elimi koyarak konuşmazsam kendimi ricâl-i mü'minînden saymam", diyor. Yıllarca bize Peygamberimizi unutturmaya çalıştılar. Onun için Peygamber Efendimizi anlatmamız lazım. Çokça salavât okuyarak gönlümüze O'nun muhabbetini yerleştirmemiz lazım. Rabbımız dünyada, ahirette Peygamberimizden ayırmasın bizi. Hamd olsun alemlerin Rabbi olan ALLAH'a. |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Günün Ayet-i Kerimesi Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (49/11) Günün Hadis-i Şerifi Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemekte hiçbir zaman kusur aramazdı. İştahı varsa yer, canı çekmiyorsa yemezdi. Buhârî, Menâkıb 23; Et`ime 21; Müslim, Eşribe 187, 188. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 13; Tirmizî, Birr 84 |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Günün Ayet-i Kerimesi
Gerçek şu ki, biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (6/111) Günün Hadis-i Şerifi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hizmetkârı olan Ebû Hamza Enes İbni Mâlik el-Ensârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ'nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır. " Buhârî, Daavât 4; Müslim, Tevbe 1, 7, 8 |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Anne Baba
İSRÂ 23 –Rabbin şöyle buyurdu: Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Anneye ve babaya güzel muamele edin. Şayet onlardan her ikisi veya birisi yaşlanmış olarak senin yanında bulunursa sakın onlara hizmetten yüksünme, “öff!” bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyle. 24 – Şefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger ve şöyle dua et: “Ya Rabbî, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!” ------------ LOKMAN 14 –Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer. İnsana buyurduk ki: “Hem Bana, hem de annene babana şükret! unutma ki sonunda Bana döneceksiniz.” -------------- AHKÂF 15 –Biz insana, anne ve babasına güzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince “Ya Rabbî!” der, “Gerek bana, gerek anneme babama lütfettiğin nimetlerine şükür yoluna beni sevket. Senin razı olacağın makbul ve güzel iş yapmaya beni yönelt ve bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle! Rabbim! Senin kapına döndüm, ben sana teslim olanlardanım |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Cennet-Cehennem
NÂZİÂT 37 – Artık kim azdıysa, 38 – Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse, 39 – Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir! 40 – Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa, ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse, 41 – Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir --- YûNUS 26 – İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat yani cennet ile daha da fazlası (olarak Allah’ın cemalini görmek) var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır --- MÜ’MİNûN 104 – Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir. --- TûR 17 – Müttakiler ise cennetlerde nimet içindedirler. 18 – Rab’lerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rab’leri onları yakıcı ateşin azabından korumuştur. 19-20 – Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: Yiyin, için, afiyetler olsun!” Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37,44] 21 – Kendileri iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerinin izinden gidenlerin nesillerini de kendilerine kavuştururuz. Onların emeklerinden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmeyiz. Onlardan her biri kazandığı güzel neticeleri ile daimdir. [74,38-40; 13,23] Verdiğimiz mâna Ebu’s-suûd’un tercihidir. Müfessirlerin çoğu ise şöyle derler: “Her nefis, kazançları karşılığında bir rehindir.” Allah’ın insana bahşettiği sıhhat, mal, mülk, kabiliyetler âdeta O’nun kullarına verdiği borç durumundadır. Borçlunun teminatı ise kişinin nefsidir. Kim bu nimetleri meşrû şekilde kullanıp sevap kazanarak borcunu öderse rehin olan nefsini kurtaracak, aksi halde mahpus kalacaktır. 22 – Onlara canlarının istediği meyve ve et çeşitlerinden bol bol veririz. [56,20-21] {KM, Matta 8,11; Luka 13,29; Vahiy 19,9} 23 – Onlar orada meşrubat dolu kadehleri elden ele dolaştırırlar. Bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir. 24 – Etraflarında kendi hizmetlerine tahsis edilmiş, sedef içinde saklı inci gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır. 25 – Birbirlerinin yanına gelip şöyle sorup sohbet etmeye başlarlar. 26-27 – Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu. Semûm: çok sıcak rüzgâr anlamına gelip cehennemden yükselecek olan yakıcı alevlerin sıcak rüzgârı, vücudun içine işleyen alev mânasına gelir. 28 – Çünkü biz daha önce Allah’a dua ve ibadet eder, bizi ateşten korumasını niyaz ederdik. Gerçekten O, berr’dir, rahîmdir (hayırların kaynağıdır, merhamet ve ihsanı boldur). --- ENBİYÂ47 – Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz. --- 28 – Dalbastı kirazlar, 29 – Dolgun salkımlı muzlar, 30 – Yayılmış gölgeler... 31 – Şırıl şırıl akan sular... 32-33 – Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler. 34-35 – Onlara, pek değerli eşler de verdik. Biz o eşleri, yepyeni bir yaratılışla yaratıp, sûret ve sîretlerini son derece güzelleştirdik. Yepyeni yaratılışa mazhar olanlar, bir hadis-i şerife göre, dünyada kocakarı olarak vefat etmiş olan eşlerdir. Yaşlı bir kadın Peygamber Efendimize: “Ya Resulallah, beni cennete yerleştirmesi için Allah’a dua eder misin?” dedi. O: “İhtiyarlar cennete giremez!” buyurunca kadın ağlayarak huzurundan ayrıldı. Az sonra Efendimiz: “Ona söyleyin ki cennete, bu yaşlı haliyle giremez. Zira Allah Teâla: “Biz, o eşleri yepyeni bir yaratılışla yarattık (...) buyurur.” --- ENBİYÂ 46 –Eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti bile dokunsa: “Eyvah, yazıklar olsun bize, biz gerçekten kendimizi bu azaba müstahak etmekle kendimize zulmetmişiz!” derler --- TAHRîM 6 – Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun! Onun başında heybetli, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler. --- RA’D23-24 – O güzel âkıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler. Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: “Sabretmenize karşılık size selamlar, selametler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!” diyecekler. |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
MAİDE 9- Allah, iman edenlere ve salih amel işleyenlere şöyle vaad etmiştir: Onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.10- İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, cehennemliktirler.
NİSA57- İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız. GÂŞİYE 1 – Gâşiye’nin, dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun. 2 – Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir. 3 – Yorgundur, bitkin mi bitkindir! 4 – Kızgın ateşe girerler. 5 – Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler. 6 – Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir. 7 – Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir. 8 – Ama yüzler vardır, o gün mutludur, 9 – Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundur. 10 – Pek üstün ve pek muteber bir cennettedir. 11 – Orada hiç boş söz işitmezler. 12 – Orada akan berrak pınarlar... 13 – Orada üstün, kıymetli tahtlar... 14 – Hazırlanmış kadehler... 15 – Dizilmiş koltuklar, yastıklar... 16 – Yayılmış halılar ve döşemeler... NİSA173- İnanıp güzel işler yapanlara gelince, onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazlasını da verecektir. Allah'a kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da şiddetli bir şekilde azab edecek ve onlar Allah'dan başka kendilerine ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır. NİSA124- Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar. SÂFFÂT 43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. 48-49 – Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır. 50 – Birbirleriyle sohbete girerler. 51-53 – Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi,” derdi, “bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?” 54-57 – “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” dedi. Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında buldu. “Vallahi,” dedi “nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” 58-61 – Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!” 62-65 – “Şimdi iyi düşünün.” buyurur Yüce Allah, “Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri: sanki şeytanların başları!” 66 – İşte o zalimler bunları yer ve karınlarını tıka basa doldururlar. 67 – Zakkum yemeğinin üstüne, barsakları parçalayan irin karışık kaynar su içerler. |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Çok değerli bir paylaşım olmuş.. Teşekkürler.:good:
|
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Rica ederim Arkadaşım saol..
|
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
DUHÂN
51-57 –Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur. KEHF 30 – İman edip güzel ve yararlı işler yapanlara gelince, şu bir gerçek ki Biz güzel iş yapanların işlerini asla zayi etmeyiz. 31 – İşte onlara, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak kendilerine altın bilezikler takılacak, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyecekler. Tahtlara kurulacaklar. Ne güzel mükâfattır bunlar ve ne güzel bir meskendir o cennet! ANKEBÛT 58 – İman edip güzel ve makbul işler yapanları, cennetin yüksek köşklerine yerleştireceğiz. İçinden ırmaklar akan o cennetlere, onlar devamlı kalmak üzere gireceklerdir. İyi iş yapanların mükâfatları ne güzel! 59 –Onlar, sabreden ve yalnız Rab’lerine dayanıp güvenen müminlerdir. HİCR 46 – “Esenlikle, emin olarak girin oraya” (denir onlara). 47 – Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar. 48 – Orada kendilerine hiç bir zahmet ve meşakkat dokunmaz, oradan hiç çıkarılmazlar. |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Dua
A’RÂF55 –Rabbinize için için yalvararak, başka nazarlardan uzak, gizlice dua edin. Gerçekten O, haddi aşanları hiç sevmez. ŞûRÂ 26 – Hem iman edip makbul ve güzel işler yapanların dualarına karşılık verir, hatta lütuf ve ihsanından onların ödüllerini artırır. Kâfirlere ise şiddetli bir azap vardır. FURKAN 77 –De ki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki? MÜ’MİN 60 – Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin ki size karşılık vereyim. Zira Bana ibadet, yani dua etmeyi kibirlerine yediremeyenler, zelil ve rezil olarak cehenneme gireceklerdir.” MÜ’MİNûN 118 –Öyleyse ey Resulüm ve ey mümin! Sen şöyle dua et: “Ya Rabbî, Sen bizi affet, Sen bize merhamet et. Zira merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin Sen!” |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Dünya
2189 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)'ın Adbâ adında bir devesi vardır. Bu bütün yarışları kazanırdı. Bir gün binek devesi üzerinde bir bedevi geldi ve yarışta Adbâ'yı geçti. Bu durum Ashâb'ın ağrına gitti. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm), üzüntülerini yüzlerinden okuyunca şu açıklamayı yaptı: "Yeryüzünde, yükselttiği herşeyi arkadan alçaltmak Allah üzerine bir haktır." Buhârî, Cihâd 59, Rikâk 38; Ebü Dâvud, Edeb 9, (4802); Nesâî, Hayl 14, (6, 227). 5817 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a soruldu: "Mü'minlerden hangisi efdal (enfaziletli)dir?" "Ahlakça en güzelleridir!" cevabını verdi. Tekrar soruldu: "Pekiyi, mu'minlerden hangisi en akıllıdır?" "Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İste akıllılar bunlardır." 5335 - Seddad Ibnu Evs radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevesinin peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir." Tirmizi, Kiyamet 26, (2461). 1947 - Katade Ibnu Nu'man (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi." Tirmizi, Tibb 1, (2037). 4487 - Rezin şunu ilave etmiştir: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir. Bir adamın ateşe atılması için emir verilir. Giderken, (dünyada) susadığı zaman su vermiş olduğu adama rastlar, onu tanır ve ona: "Benim için şefaat etmeyecek misin?" der. Adam: "Sen de kimsin?" diye sorunca: "Ben sana falan falan gün su içirmedim mi?" der. Öbürü bunu tanır ve (Allah nezdinde) onun lehinde şefaatte bulunur. Adam da böylece geri çevrilir ve cennete gider." Tirmizi, Kıyamet 11, (2437). 1653 - Ebu Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz." Ebu Zerr (radıyallâhu anh) ilâve etti:"Keşke sökülen bir ağaç olsaydım." Tirmizî, Zühd 9, (2313); İbnu Mâce, Zühd 19, (4190). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: " Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, kelebekler ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz"
Buhârî, Rikâk 26, Enbiya 40; Müslim, Fezâil 17, (2284); Tirmizî, Emsâl 7, (2877). 1945 - İbnu Mes'ud (radiyalllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı. "Ey Allah’ın Resulü dedim, sana bir yaygı temin etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karsı sizi korusa!" "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir." Tirmizi, Zuhd 44, (2378). 1942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dünya mel'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla alim veya muteallim hariç." Tirnizi, Zuhd 14, (2323); Ibnu Mace, Zuhd 3, (4112). 5337 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hamr (sarhoş edici içki), günahın her çeşidinin kaynağıdır. Kadın, şeytanın oltasıdır, dünya sevgisi her çeşit hatanın başıdır." 1941 - Yine Ebü Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatü vesselâm) buyurdular ki: ‘Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000). 7209 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatıyor: "Biz (hacc sırasında) Zulhuleyfe'de Resulullah aleyhissalatu vesselam ile beraberdik. O, birden şişkinlikten ayağı havaya kalkmış bir davar ölüsüyle karsılaştı. Bunun üzerine: "Şu laşenin, sahibine ne kadar değersiz olduğunu görüyor musunuz? Nefsimi elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, şu dünya, Allah yanında, bunun sahibi yanındaki değersizliğinden daha değersizdir. Eğer dünyanın Allah katında sivrisineğin kanadı kadar değeri olsaydı, kafire ondan ebediyen tek damla su içirmezdi" buyurdular." |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
7265 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Eğer ademoğlunun iki vadi dolusu malı olsaydı bir uçuncusunu isterdi. Onun nefsini ancak toprak doldurur. Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder."
398 - İbnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir keresinde, "Hanginiz, varisinin malını kendi malından daha çok sever?" diye sordu. Cemaat: "Ey Allah’ın Resulü içimizde, herkes kendi malını varisinin malından daha çok sever" dediler. Bunun üzerine: "Öyleyse şunu bilin: Kişinin gerçek mali hayatında gönderdiğidir. Geriye koyduğu da varislerinin malidir." Buhari, Rikak 12; Nesai, Vesaya 1, (6, 237-238). 5022 - İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Sizler Allah'a yalınayak, bedenleriniz çıplak haşr olunacaksınız!" buyurdular." 7264 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İhtiyar kimsenin kalbi iki şeyin sevgisinde daima gençtir: "Hayat sevgisi, çok mal sevgisi." 396 - Abdullah İbnu's-Sihhir (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah Bana: "İnsanoğlu malım malım der. Halbuki ademoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında tasadduk edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? Gerisini ölümle terk eder ve insanlara bırakır." Muslim, Zuhd 3, 4, (2958); Nesai, Vesaya 1 (6, 238); Tirmizi, Tefsir, Tekasur, (3351). 638 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karsı hırs ve hayata karsı hırs". (Buhari, Rikak 5; Muslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zuhd 28. (2340), : Ibnu Mace, Zuhd 27, (4234). 1640 - hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Ademoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tövbe edenleri affeder." Buhari, Rikak 10; Muslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zuhd 27, (2338). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
1639 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resululullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir."
Tirmizi, Zuhd, 43, (2377). Manası sudur: Kişinin mal ve şeref için gösterdiği hırs veya bu iki şeye olan sevgisi dine fesada ve zarar getirir, tıpkı aç iki kurdun hiçbir engelleme olmadan sürüye salındığı zaman hasıl edecekleri zarar gibi... 5033 - Ebu Berse radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz: -Ömrünü nerede harcadığından, -Ne amelde bulunduğundan, -Malını nerede kazandığından ve nereye harcadığından, -Vücudunu nerede çürüttüğünden." Tirmizi, Kıyamet 1, (2419). 5034 - Ebu Sa'id ve Ebu Hureyre radiyallahu anhuma anlatıyorlar: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kıyamet günü kul (hesap vermek üzere huzur-u ilahiye) getirilir. Allah Teala Hazretleri: "Ben sana kulak, göz, mal ve evlat vermedim mi? Sana hayvanları ve ekimi musahhar kılmadım mi? Seni bunlara baş olmak, onlardan istifade etmek üzere serbest bırakmadım mi? Acaba, benimle bugünkü Şu karsılaşmanı hiç düşündün mü?" diye soracak. Kul da: "Hayır" diyecek. Allah Teali Hazretleri: "Öyleyse bu gün ben de seni unutacağım, tıpkı senin (dünyada) beni unuttuğun gibi!" buyuracak." Tirmizi, Kiyamet 7, (2430). 5465 - Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölüyü, (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri baki kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baki kalır." Buharı, Rikak 42; Muslim, Zuhd 5, (2960); Tirmizi, Zuhd 46, (2380). İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu. 4219 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Uhud günü bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sordu: "Öldürülecek olsam, nereye gideceğim Ey Allah’ın Resulü?" "Cennete!" cevabini alınca elindeki hurmaları fırlatıp attı. (Kafirlerin içine dalıp) öldürülünceye kadar savaştı." Buhari, Megazi 17; Muslim, imaret 143, (1899); Nesai, Cihad 31, (6, 33). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Edep ve Ahlak
1646 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca en kamil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır." Tirmizi, Rad11, (1162); Ebu Davud, Sunnet 16, (4682). 1647 - Hz. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kıyamet günü, mü'minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teala hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış sahiplerine buğzeder." Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799); 1648 - Z. Cabir (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bazıları): "Ey Allah’ın Resulü! Yüksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabini verdi." Tirmizi, Birr '77, (2019). 7238 - Ebu Bekir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Haya imandandır. İman sahibi ise cennettedir. 1642 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) çadırdaki bakire kızdan daha çok haya sahibi idi. Hoşlanmadığı bir şey görmüşse biz bunu yüzünden hemen anlardık." Buhari, Edeb 77, Menakib 23; Muslim, Fedailu'n-Nebi 67, (2.320). 1643 - Zeyd Ibnu Talha Ibnu Rukane (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlaki vardır. İslam’ın ahlaki hayadır." Muvatta, Husnu'1-Hulk 9, (2, 905); Ibnu Mace, Zuhd 17, (4181, 4182). 1644 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Edepsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir." Tirmizi, Bir 47, (1975);Ibnu Mace, Zuhd 17, (4185). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Emri Bil Mağruf
970 - Hz. Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bir gün sordular: "- Ey Allah’ın Resulü! Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur?" " (Başka bir amelle) dedi, ona güç getiremezsiniz !" Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü sefer tekrar sordular. Resulullah her seferinde ayni cevabı verip: " (Bir başka amelle) ona güç getiremezsiniz!" dedi ve sonra şunu ilave etti: " Allah yolundaki mücahidin misali (gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah’ın ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mücahit, cihaddan dönünceye kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir. " Buhari, Cihad 2; Muslim, Imaret 110, (1878); Tirmizi, Fed ilu'l-Cihad 1, 992 - Yahya Ibnu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Bedir'de bizleri) cihada teşvik etti, cenneti hatırlattı. Bu sırada Ensar'dan biri, elindeki hurmalardan yemekte idi. Birden: "Ben şunları bitirinceye kadar oturacak olursam dünyaya fazla hırs göstermiş olacağım" dedi ve ellerindeki hurmaları fırlatarak kılıcını çekip öldürülünceye kadar savaştı." Muvatta, Cihad 42, (2, 466); Buhari, Megazi, 17; Muslim, Imaret 145, (1901). 998 - Ebu Malik el-Es'ari (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında olur ise, Allah’ın dilediği hangi musibetle olmuş olursa olsun şehit olarak olur." Ebu Davud, Cihad 15, (2499). 4646 - Yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir hidayete davette bulunursa, buna uyanların sevaplarının bir misli ona gelir ve bu durum, onların ücretlerinden hiçbir şey eksiltmez. Kim bir dalâlete çağrıda bulunursa, buna uyanların günahlarından bir misli de ona gelir ve bu onların günahlarından hiçbir eksiltme yapmaz." Müslim, İlm 16, (2674); Tirmizi, İlm 15, (2676); Ebu Davud, Sünnet 7, (4609); Muvatta, Kur'an 41, (1, 218). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
7169 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, Kıyamet günü kulu mutlaka hesaba çeker. Hatta şunu da söyler: "Münkeri gördüğün zaman onu tatbik etmene mani olan şey ne idi?" Eğer Allah Teala hazretleri kula hüccetini söylemeyi telkin ederse kul söyle der: "Ey Rabbim! Ben senin rahmetini umdum ve insanlardan korktum (ve dinin reddettiği münkerlere müdahaleyi bu sebeple terk ettim)."
1002 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müşriklere karsı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin." Ebu Davud, Cihad 18, 2504); Nesai,Cihad 1, (6, 7). 4089 - Sehl İbnu sa'd radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Vallahi, senin hidayetinle bir tek kişiye hidayet verilmesi, senin için kıymetli develerden müteşekkil sürülerden daha hayırlıdır." Ebu Davud, Ilm 10, (3661); Buhari, Ashabu'n-Nebi 9; Muslim, Fedailu'l-Ashab 34, (2046). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
88 - Târık İbnu Şihâb anlatıyor: "Bayram hutbesini okuma işini namazdan öne alanın ilki Mervan'dır. O, bu işe tevessül edince cemaatten birisi ayağa kalkarak: "Yanlış iş yapıyorsun, namazın hutbeden önce kılınması gerekir" dedi. Mervan: "Artık o usül terkedildi" diyerek devam etmek istedi. Ebu Saîdu'l-Hudrî ortaya atılarak: "Bu adam, üzerine düşen vazifesini yaptı. Zira ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim: "Sizden kim (sünnetimize uymayan) bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir."
Melâhim 17, (4340); Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'l-İydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013); 92 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a kasem olsun, ya ma'rufu emreder ve münkerden de yasaklarsınız veya Allah’ın katından umumi bir bela göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez." Tirmizi, Fiten 9, (2170). 978 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün söyle dedi: "Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslam’dan, peygamber olarak Muhammed'den razı ise ona cennet vacib olmuştur." Bu söz hayretime gitti ve: "- Ey Allah’ın Resulü, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da şunu söyledi. " Bir başka şey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamını yüz derece yüceltir. Bu derecelerden ikisi arasındaki uzaklık sema ile arz arasındaki mesafe gibidir. " Ben: "- Öyleyse bu nedir`?" dedim. Su cevabi verdi: " Allah yolunda cihada, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!" Muslim, Imaret 116, (1884); Nesai, Cihad 18, (6,19-20). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Gıybet
4292 - Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah’ın Resulü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı vehttp://www.yorumla.net/images/smilies/icon_smile.gif "Öyle bir kelime saffettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe calip) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir insanın (tahkir maksadiyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen sunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklide etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!" Ebu Davud, Edeb 40, (4875); Tirmizi, Sifatu'l-Kiyame 52, (2503, 2504). 4295 - Sa'id Ibnu Zeyd radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ribanın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir." Ebu Davud, Edeb 40, (4876). 4293 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Miraç gecesinde, bakir tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum. "Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) pay imal edenlerdir." Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879). 4291 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mi gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir." Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Muslim, Birr 70, (2589). 4298 - Hz. Huzeyfe raadiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kattat (söz taşıyan) cennete girmeyecektir." Buhari, Edeb 50, Muslim, Iman 169, (105); Ebu Davud, Edeb 38, (4771); Tirmizi, Birr 79, (2027). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
GÜNAH HARAM
802 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demiştir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah ademoğluna zinadan nasibini yazmıştır. Bu mutlaka ona ulaşacaktır: "Gözlerin zinası nazardır, dilin zinası konuşmaktır. Nefis de temenni eder ve iştah duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder." Buhari, isti'zan 12, Kader 9; Muslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152). 7259 - Ebu Zerr radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Bir ayet biliyorum. Eğer insanların hepsi onu tutsaydılar hepsine kafi gelirdi."Ashaba: "Ey Allah’ın Resulü, bu hangi ayettir?" dediler, Aleyhissalatu vesselam: "Ve kim Allah'tan korkarsa, ALLAH o kimseye (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder" (Talak 2) ayetini okudu." 826 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadınlarla biatı (elle musafaha etmeden) sözle yapıyor ve şu âyette belirtilen şartları koşuyordu: "Allah'a hiçbir şeyi eş tutmamaları, hırsızlık yapmamaları, zinâ etmemeleri, evlâtlarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir iyilik hususunda sana âsi olmamaları.." (Mümtahine,12). Hz.Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in eli, mâlik olmadığın hiçbir kadının eline asla değmedi. Kadınlar, bu şartları kendi sözleri ile ikrar edince, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Artık gidin, sizinle biat ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatını tamamlardı). Hayır, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hiçbir kadının eline değmedi. Fakat kadınlarla sözle biat akdi yaptı." |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
1556 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Arafat'ta vakfe yaptı ve: "Burası Arafat'tır, vakfe yeridir, Arafat'ın her yeri vakfe yeridir" dedi. Sonra güneş batar batmaz ifâza yaptı. (Arafat'ı terketti). Devesinin terkisine Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anhümâ)'i bindirdi. Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm), -halk sağında ve solunda (develere telâşla vururlarken) onlara dönüp bakmadan her zamanki sükun ve rıfk hâlini koruyarak eliyle işaret edip: "Ey insanlar! Sakin olun" diyordu. Sonra Cem'e (Müzdelife'ye) geldi. Orada iki namazı da (akşam ve yatsı) beraberce kıldırdı. Sabah olunca Kuzah tepesine gelip üzerinde vakfe yaptı. "Burası Kuzeh'dir, vakfe yeridir. Cem'in tamamı vakfe yeridir!"dedi. Sonra oradan ayrıldı, Muhassır vâdisine geldi. Devesine vurdu. Deve dört nala koşarak vâdiyi geçti. Orada durup, amcası Abbâs (radıyallahu anh)'ın oğlu Fazl'ı devesinin terkisine aldı. Oradan Cemretu'l-Akabe'ye geldi ve taşlama yaptı. Sonra menhara (kesim yerine) geldi: "Burası menhardır (kurbanlarımızı keseceğimiz yer), Mina'nın her tarafı menhardır" buyurdu. Has'am kabilesinden genç bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Babam yaşlanmış bir ihtiyardır, Allah'ın hacc farizası kendisine terettüp etmektedir. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" diye bir suâl sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselàm): "Babana bedel hacc yap!"cevabını verdi. Bu sırada eliyle, devenin terkisinde bulunan Fazl'ın başını büktü. Amcası Abbâs (radıyallahu anh): "Ey Allah'ın Resûlü! Amcanın oğlu Fazl'ın başını niye büktün?" diye sordu. "İkisini de birer genç görüyorum. Onlar hakkında şeytanın şerrinden emin değilim!" dedi. Derken bir adam daha gelip: "Ey Allah'ın Resûlü, ben traş olmazdan önce ifâza tavafını yaptım!" dedi. "Traş da ol, bunda mahzur yok!" cevabını aldı. Derken bir başkası daha gelip: "Ey Allah'ın Resûlü, ben taşlama yapmazdan önce kurbanımı kesmiş bulundum!" dedi. "Taşlarını da at, bunda bir mahzur yok!" cevabını aldı. Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Beytullah'a geldi, onu tavaf etti, sonra zemzem'e geldi ve: "Ey Abdulmuttaliboğulları, eğer halk size bunun üzerine galebe etmeyecek olsa mutlaka çekerdim" dedi." Tirmizî, Hacc 54, (885). 1525 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: ’’ Fadl İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın terkisinde idi. Has'ame'den bir kadın birşeyler sormak istiyordu. Fadl, kadına, kadın da Fadl'a bakmaya başladı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) eliyle Fadl'ın başını öbür istikâmete çevirdi. Kadın: "Ey Allah'ın Resûlü, Allah'ın kullarına yazdığı hacc farizası yaşlı ve ihtiyar babama ulaştı. Ancak o, bineğin üzerinde durabilecek halde bile değil. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) : "Evet!" dedi. Bu hâdise, Veda haccında cereyan etti." Buhârî, Hacc ı, Cezâu's-Sayd 23, 24, isti'zâzı 2; Müslim, Hacc, 407, 408, (1334,1335); Muvatta, Hacc 97, (1, 359); Tirmizî, Hacc 85, (928); Ebü Dâvud, Menâsik 26, (1809); Nesâî, Hacc 9,11,12, (5,117,118). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
669 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in arkasında çok güzel bir kadın namaz kılıyordu. Cemaatten bazıları onu görmemek için ön safa kaçıyor, (münafık ve cahil takımından) bazıları da en arka safa geliyor, rükuya vardığı zaman koltuğunun altından ona bakıyordu. Bu durum üzerine Cenaba-i Hakk şu ayeti indirdi: "Andolsun, sizden öne geçenleri de biz biliriz, geri kalanları da biz biliriz" (Hicr, 24).
Nesai, Imamet (2, 118); Tirmizi Tefsir, Hicr, (3122). 3409 - Hz. Cerir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ani bakıştan sordum. Bana: "Nazarını hemen çevir!'' buyurdu.'' Muslim, Adab 45, (2159); Ebu Davud, Nikah 44, (2159); Tirmizi, Edeb 29, (2777). 58 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz." Buhari, Rikak 26, Enbiya 40; Muslim, Fezail 17, (2284); Tirmizi, Emsal 7, (2877). 2170 - ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) söyle buyurdular: "Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!" 5822 - Ukbe İbnu Amir radiyallahu anh anlatıyor: "Bir gün: "Ey Allah’ın Resulü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?" diye sormuştum, söyle cevap verdiler: "Dilini tut, evini genişlet, günahlarına da ağla!" Tirmizi, Zuhd 61, (2408). 1941 - Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. Allah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakinin, kadından da sakinin! Zira Beni İsrail’in ilk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." Muslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); Ibnu Mace, Fiten 19, (4000). Muslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmustur." |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
7163 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her sabah mutlaka iki melek nida eder: "Kadından vay erkeğin haline!" ve "Erkekten vay kadının haline!"
3410 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ali radiyallahu anh'a buyurdular ki: "Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir." Tirmizi, Edeb 28, (2778); Ebu Davud, Nikah 44, (2149). 857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af talebe eder ve tövbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, aynı günahı işlemeye devam ederse, kalpteki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. İste bu durum Cenab-i Hakk'ın: "Bilakis, onların irtikab ede geldikleri, kalplerini paslandırmıştır" (Mutaffifin 14) mealindeki ayette zikrettiği pastır." Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin (3331); Ibnu Mace, Zuhd 29, (4244). 5897 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimin hepsi affa mahzar olacaktır, günahı aleni isleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah’ın örtüsünü açar. İste bu, günahı aleni işlemenin bir çeşididir." Buhari, Edeb 60; Muslim, Zuhd 52, (2990). 27 - Ebu Hureyre anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "İman, yetmiş küsur şubedir. Haya imandan bir şubedir." Buhari, Iman 3; Muslim, Iman 57-38, (35-36); Ebu Davud, Sunnet 1." |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
976 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in söyle söylediğini işittim:
"İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz." (Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 7, (1632). KİFL KISSASI 4961 - İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden önce yasayanlar arasında Kil adında biri vardı. Bildiğinden hiç şaşmazdı. İhtiyaç içinde olduğunu bildiği bir kadına gelerek, altmış dinar verdi. Kadından kam almak üzere teşebbüse geçince kadın, titredi ve ağladı. "Niye ağlıyorsun?" diye sorunca, kadın: "Bu benim hiç yapmadığım (haram) bir amel. Bu günaha beni razı eden de fakrımdır!" dedi. Adam da: "Yani sen simdi Allah korkusuyla mi ağlıyorsun? Öyleyse, Allah'tan korkmaya ben senden daha layıkım! Haydi git, verdiğim para da senin olsun. Vallahi ben bundan böyle Allah'a hiç asi olmayacağım!" dedi. Adam o gece oldu. Sabah, kapısında su yazılı idi: "Alan Kifl'i affeti etti!" Halk bu duruma sasırdı kaldı. Allah o devrin peygamberine Kifl'in durumunu vahyen bildirinceye kadar şaşkınlık devam etti." Tirmizi, Kiyamet 49, (2498). 670 - Abu Saik (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Müminin ferasetinden kaçının çünkü o Allahu Teala'nın nuruyla bakar" buyurup sonra su ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u firaseti olanlar için ibretler vardır" (Hicr, 75) Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3125). 2090 - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Bir kadın, perde gerisinden Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a eliyle bir mektup uzattı. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) elini derhal geri çekip: "Ne bileyim, bu el kadın eli midir, erkek eli midir?" buyurdu. Kadıncağız: "Kadın elidir!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin" buyurdu. Bununla kına yakmayı kastetmişti." Ebü Dâvud, Tereccül 4, (4166); Nesâi, Zinet 18, (8,142). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
3414 - Ümmu Seleme radiyallahu anha anlatıyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanında idim. Yanında Meymune Bintu'I-Haris radiyallahu anha da vardı. (Bu esnada) Ibnu Ummi Mektum bize doğru geliyordu. -Bu vak'a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bize:
"Ona karsı örtünün!'' emretti. Biz: "Ey Allah’ın resulü! O, ama ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?'' dedik. Bunun üzerine: "Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?" buyurdu." Ebu Davud, Libas 37, (4112); Tirmizi, Edeb 29, (2779). 507 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şeytan da, melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hak ve hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır. Kim içinde hakka, hayıra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah'tandır ve hemen Allahu Teala'ya hamdetsin. Kim de içinde şerr ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allah'a sığınsın." Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu sözlerine şu meâldeki âyeti ekledi: "Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur, size cimriliği emreder.." (Bakara 268). Tirmizî, Tefsir, (2991). 4645 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yedi kişi var, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler: -Adil imam, -Allah'a ibadet içinde yetişen genç, -Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse, -Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için bir araya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi, -Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde; "Ben Allah'tan korkarım" deyip icabet etmeyen kimse, -Allah’ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse." Buharı, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudud 19; Muslim 91, (1031); Muvatta 14, (952, 953); Tirmizi, Zuhd 53, (2392); Nesai, Kudat 2, (8, 222, 223). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
HAYIRLI SEVGİ
3318 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için bugzetmektir." Ebu Davud, Sunnet 3, (4599). İMAN VE İSLAM 6 - Muaz Ibnu Cebel el-Ensari (radiyallahu anh) hazretleri anlatıyor. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin (hayatta söylediği) en son sözü La ilahe illallah olursa cennete gider" (Ebu Davud, Cenaiz 20, (3116).) 2 - Ebu Sa'id Ibnu Malik Ibni Sinan el-Hudri (radiyallahu anh) hazretleri demiştir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Şöyle buyurdular: "Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır." (Tirmizi ) 31 - Ebu Umame (radiyallahu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in söyle dediğini rivayet ediyor: "Kim Allah için sever, Allah için bugzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanı kemale erdirmiştir". Ebu Davud, Sunnet 16, (4681). 9 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e "Ey Allah’ın Resulü, kıyamet günü senin şefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sormuştum. Bana: "Hadis'e karşı sende olan aşkı görünce, bu hususta senden önce bana bir başkasının sualde bulunmayacağını tahmin etmiştim" açıklamasını yaptıktan sonra su cevabi verdi: "Kıyamet günü benim şefaatime en ziyade saadete erecek olan kimse, samimi olarak ve içinden gelerek 'La ilahe illallah' diyen kimsedir" (Buhari, Ilm 34, Rikak 50.) 7 - Ebu Zerr (Cundeb Ibnu Cunade el-Gifari) (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor:Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana Cebrail aleyhisselam gelerek "Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (sirk koşmadan) ölürse cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum. "Hırsızlık da etse, zina da yapsa" cevabini verdi. Ben tekrar: "Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!" dedim. "Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!" Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dördüncü keresinde ilave etti: "Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir". (Buhari, Tevhid 33; Muslim, Iman 153, (94); Tirmizi, Iman ) |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
İNSANIN YAADILIŞI
1670 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, sunu söyledi: "Allah Teala hazretleri, Adem'i, yeryüzünün bütün (cüzler)inden almış olduğu bir avuç topraktan yarattı. Adem'in oğulları da arzın kısımlarına göre vücuda geldi. Bir kısmi beyazdır, bir kısmı kızıldır, bir kısmı siyahidir. Bunlar arasında orta (renkliler) de var. Ayrıca bir kısmı uysaldır, bir kısmı haşindir, bir kısmı habis (kötü kalpli), bir kısmı iyi kalplidir." Ebu Davud, Sunnet 17, Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2948). İTAAT 1001 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Emiriniz, fazıl veya facir her nasıl olursa olsun, (onun emri altında) cihad etmeniz size farzdır. Keza, namazı da fazıl veya facir ve hatta kebair islemiş bile olsa her Muslumanin, arkasında kılması bütün Müslümanlara farzdır." Ebu Davud, Cihad 35, (2533). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
İYİLİK
4487 - Rezin şunu ilave etmiştir: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir. Bir adamın ateşe atılması için emir verilir. Giderken, (dünyada) susadığı zaman su vermiş olduğu adama rastlar, onu tanır ve ona: "Benim için şefaat etmeyecek misin?" der. Adam: "Sen de kimsin?" diye sorunca: "Ben sana falan falan gün su içirmedim mi?" der. Öbürü bunu tanır ve (Allah nezdinde) onun lehinde şefaatte bulunur. Adam da böylece geri çevrilir ve cennete gider." Tirmizi, Kıyamet 11, (2437). BIN DINAR BORC ALANIN KISSASI 4964 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni İsrail’den bin dinar borç para isteyen bir kimseden bahsetti. Beni İsrail’den borç talep ettiği kimse: "Bana şahitlerini getir, onların huzurunda vereyim, şahit olsunlar!" dedi. İsteyen ise: "şahit olarak Allah yeter!" dedi. öbürü: "Öyleyse bana kefil getir" dedi. Berikisi "Kefil olarak Allah yeter" dedi. öbürü: "Doğru söyledin!" dedi ve belli bir vade ile parayı ona verdi. Adam deniz yolculuğuna çıktı ve ihtiyacını gördü. Sonra borcunu vadesi içinde ödemek maksadıyla geri dönmek üzere bir gemi aradı, ama bulamadı. Bunun üzerine bir odun parçası alıp içini oydu. Bin dinarı sahibine hitabeden bir mektupla birlikte oyuğa yerleştirdi. Sonra oyuğun ağzını kapayıp düzledi. Sonra da denize getirip: "Ey Allahım, biliyorsun ki, ben falandan bin dinar borç almıştım. Benden şahit istediğinde ben: "şahit olarak Allah yeter!" demiştim. O da şahit olarak sana razı oldu. Benden kefil isteyince de: "Kefil olarak Allah yeter!" demiştim. O da kefil olarak sana razı olmuştu.Ben ise şimdi, bir gemi bulmak için gayret ettim, ama bulamadım. Simdi onu sana emanet ediyorum!" dedi ve odun parçasını denize attı ve odun denize gömüldü. Sonra oradan ayrılıp, kendini memleketine götürecek bir gemi aramaya başladı. Borç veren kimse de, parasını getirecek gemiyi beklemeye başladı. Gemi yoktu ama, içinde parası bulanan odun parçasını buldu. Onu ailesine odun yapmak üzere aldı. (Testere ile) parçalayınca parayı ve mektubu buldu. Bir müddet sonra borç alan kimse geldi. Bin dinarla adama uğradı ve: "Malını getirmek için aralıksız gemi aradım. Ancak beni getirenden daha önce gelen bir gemi bulamadım" dedi. Alacaklı: "Sen bana bir şeyler göndermiş miydin?" diye sordu. Öbürü: "Ben sana, daha önce bir gemi bulamadığımı söyledim" dedi. Alacaklı: "Allah Teala Hazretleri, senin odun parçası içerisinde gönderdiğin parayı sana bedel ödedi. Bin dinarına kavuşmuş olarak dön" dedi." Buharı, Kefalet 1, (muallak olarak); 1912 - Diğer bir rivayette söyle gelmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hiç hayır amelde bulunmadı. Ancak halka borç verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay ödeyecekten (zenginden) al, zor ödeyecekten (fakirden) alma, vazgeç Ola ki Allah da bizim günahlarımızdan vazgeçer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun üzerine: "Haydi senin günahlarından vazgeçtim" buyurdu." Buhari, Buyu 18, Enbiya 50; Muslim, Musakat 31, (1562); Nesai, Buyu 104, (7, 318). |
Cevap : Hatırlanması Gereken Ayetler....!
Allah razı olsun Sevgili Cloud çok güzel paylaşımlar yapmışsın doğrusu.Haftanın ayetleri konusu ile birleştirip konunuzu sabitliyorum.Devamını bekleriz inşallah. |
Cevap : Haftanın Ayetleri
Allah razı olsun ellerinize sağlık. |
Cevap : Haftanın Ayetleri
Teşekkür ederim yorumun için..:)
Rica ederim . Devamı gelecek sudenaz. |
Cevap : Haftanın Ayetleri
180 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Bir adam yolda yürürken, yol üzerinde bir diken dalına rastladı. Onu alıp dışarı attı. Cenab-ı Hakk bu davranışından memnun kalarak, ona mağfiret etti".
Buhari, Mezalim 28, Cemaat 32; Muslim, Birr 128, (1914), Imaret 163, (1914); Muvatta, Salatu'l-Cemaat 6, (1, 131); Tirmizi, Birr 38 (1958); Ebu davud, Edeb 172, (5245). 6024 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sadakanın en üstünü, kişinin bir ilim öğrenip sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir." Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adim sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer sadakadır." Buharı, Cihad 72, 128, Sulh 33; Muslim, Musafirin 84, (720), zekat 56, (1009). 5827 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sakin sizden kimse kararsız olup da: "Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım" demesin. Aksine, nefsinizi sabit tutun, halk iyilik yap timi siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin." Tirmizi, Birr 63, (2008). |
Cevap : Haftanın Ayetleri
KEL, ALATENLI VE AMA'NIN KISSASI
4963 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Beni İsrail’den uç kişi vardı: Biri alatenli, biri kel, biri de ama. Allah bunları imtihan etmek istedi. Bu maksatla onlara (insan suretinde) bir melek gönderdi. Melek önce alatenliye geldi. Ve: "En çok neyi seversin?" dedi. Adam: "Güzel bir renk, güzel bir cila, insanları benden tiksindiren halin gitmesini!" dedi. Melek onu meshetti. Derken çirkinliği gitti, güzel bir renk, güzel bir cila sahibi oldu. Melek ona tekrar sordu: "Hangi mala kavuşmayı seversin?" "Deveye!" dedi, adam. Anında ona on aylık hamile bir deve verildi. Melek: "Allah bunları sana mübarek kilsin!" deyip (kayboldu) ve Kel'in yanına geldi. "En ziyade istediğin şey nedir?" dedi. Adam: "Güzel bir saç ve halkı ikrah ettiren su halin benden gitmesi!" dedi. Melek,keli elleriyle meshetti, adamın keli gitti. Kendisine güzel bir sac verildi. Melek tekrar: "En çok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam: "Sığırı!" dedi. Hemen kendisine hamile bikir inek verildi. Melek: "Allah bu sığırı sana mübarek kilsin!" diye dua etti ve amanın yanına gitti. Ona da: "En çok neyi seversin?" diye sordu. Adam: "Allahın bana gözümü vermesini ve insanları görmeyi!" dedi. Melek onu meshetti ve Allah da gözlerini anında iade etti. Melek ona da: "En çok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam: "Koyun!" dedi. Derhal doğurgan bir koyun verildi. Derken sığır ve deve yavruladılar, koyun da kuzuladı. Çok gedmeden birinin bir vadi dolusu develeri, diğerinin bir vadi dolusu sığırları, oburunun de bir vadi dolusu koyunları oldu. Sonra melek, Alatenliye, onun eski hali ve heyetine burunmuş olarak geldi ve: "Ben fakir bir kimseyim, yola devam imkanlarım kesildi. Su anda Allah ve senden başka yardim edecek kimse yok! Sana su güzel rengi, su güzel cildi ve malı veren Allah aşkına bana bir deve vermeni talep ediyorum! Ta ki onunla yoluma devam edebileyim!" dedi. Adam: "(Olmaz öyle şey, onda nicelerinin) hakları var!" dedi ve yardim talebini reddetti. Melek de: "Sanki seni tanıyor gibiyim!Sen ala tenli, herkesin ikrah ettiği, fakir birisi değil miydin? Allah sana (sıhhat ve mal) verdi" dedi. Ama adam: "(Çok konuştun!) Ben bu mali büyüklerimden tevarüs ettim!" diyerek onu tersledi. Melek de: "Eğer yalancı isen Allah seni eski haline cevirsin!" dedi ve onu bırakarak kel'in yanına geldi. Buna da onun eski halinde kel birisi olarak göründü. Ona da öbürüne söylediklerini söyleyerek yardim talep etti. Bu da önceki gibi talebi reddetti. Melek buna da: "Eğer yalancıysan Allah seni eski halince cevirsin!" deyip, Ama'ya uğradı. Buna da onun eski hali heyeti üzere (yani bir ama olarak) göründü. Buna da: "Ben fakir bir adamım, yolcuyum, yola devam etme imkanım kalmadı. Buğun, evvel Allah sonra senden başka bana yardim edecek yok! Sana gözünü iade eden Allah askına senden bir koyun istiyorum; ta ki yolculuğuma devam edebileyim!" dedi. Ama cevaben: "Ben de ama idim. Allah gözümü iade etti, fakirdim (mal verip) zengin etti. İstediğini al, istediğini bırak! Vallahi, bugün Allah adına her ne alırsan, sana zorluk çıkarmayacağım!" dedi. Melek de: "Malının hepsi senin olsun! Sizler imtihan olundunuz. Senden memnun kalındı ama diğer iki arkadaşına gazap edildi" (ve gözden kayboldu)." Buharı, Enmiya 50, Muslim Zuhd 10, (2964). |
Cevap : Haftanın Ayetleri
201 - Huzeyfe ve Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in söyle söylediğini işittiklerini anlatır: "Sizden önce yasamış olan birisine, ruhunu kabzetmek üzere melek gelmiş idi, sordu:
"-Bir hayır işledin mi?" Adam: "-Bilmiyorum" diye cevapladı. Kendisine tekrar: "-Hele bir düşün (belki hatırlarsın) dendi. Adam: "-Bir şey hatırlamıyorum, ancak dünyada iken, insanlarla alış-veriş yapardım. Bu muamelelerimde zengine ödeme müddetini uzatır, fakire de (ödeme islerinde müsamaha ve bazı eksikliklerini bağışlamak suretiyle) kolaylık gösterirdim" dedi. Allah onu (bu kadercik iyiliği sebebiyle affedip) cennetine koydu." Buhari, Buyu 17-18, Enbiya 50, Istikraz 5; Muslim, Musakat 26-31, (1560). 1963 - "Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu." Muslim, Tevbe 155, (2245). 4121 - Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kötü muamele sahibi cennete giremez." Tirmizi, Birr 29, (1947). 5815 - Hz. Ebu Zerr radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her nerede olursan ol Allah'tan ittika et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et." Tirmizi, Birr 55, (1988). 4641 - Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle burulmuştur: "Kardeşine karsı izhar edeceğin tebessümün bir sadakadır. Emr-i bi'l-ma'rufun ve nehy-i ani'l-munkerin sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gösterivermen sadakadır; gözü sakat kimse için görüvermen sadakadır; yoldan tas, diken, kemik (gibi şeyleri) kaldırıp atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır." Tirmizi, Birr 36, (1957). 191 - Adiy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden herkese Rabbi, aralarında bir tercüman olmaksızın, doğrudan doğruya hitaba edecektir. Kişi o zaman ateşe karşı bir kurtuluş yolu bulmak üzere sağına bakar, hayatta iken gönderdiği hayır amellerden başka bir şey göremez. Soluna bakar, orada da hayatta iken islediği kötü amellerden başka birsek göremez. Ön cihetine bakar. Karşısında kendini beklemekte olan ateşi görür. Ey bu dehşetli güne inanan mu'minler! yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir sözle koruyun" Buhari, Rikak 49, 51, Tevhid 36, 24, Zekat 9, Menakib 25, Edeb 34; Muslim, Zekat 67, (1016); Timizi, Kiyamet 1, (2427). |
Cevap : Haftanın Ayetleri
MAĞARA ASHABININ KISSASI
4960 - ibnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden önce yasayanlardan uç kişi yola çıktılar. (Aksam olunca) geceleme ihtiyacı onları bir mağaraya sığındırdı ve içine girdiler. Dağdan (kayan) bir tas yuvarlanıp, mağaranın ağzını üzerlerine kapadı. Aralarında: "sizi bu kayadan, Salih amellerinizi şefaatçi kılarak Allah'a yapacağınız dualar kurtarabilir!" dediler. Bunun üzerine birincisi söyle dedi: "Benim yaslı, ihtiyar iki ebeveynim vardı. Ben onları çok kollar, aksam olunca onlardan önce ne ailemden ne de hayvanlarımdan hiçbirini yedirip içirmezdim. Bir gün ağaç arama isi beni uzaklara attı. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlar için sütlerini sağdım. Hala uyumakta idiler. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Geciktiğim için çocuklar ayaklarımın arasında kıvranıyorlardı. Ben ise sut kapları elimde, onların uyanmalarını belliyordum. Derken şafak soktu: "Ey Allahım! Bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan, bizim yolumuzu kapayan su tastan bizi kurtar!" Tas bir miktar acildi. Ama çıkacakları kadar değildi. İkinci şahıs söyle dedi: "Ey Allahım! benim bir amca kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kam almak istedim. Ama bana yüz vermedi. Fakat gün geldi kıtlığa uğradı, bana başvurmak zorunda kaldı. Ona, kendisini bana teslim etmesi mukabilinde yüzyirmi dinar verdim; kabul etti. Arzuma nail olacağım sırada: "Allah’ın mührünü, gayr-i meşru olarak bozman sana haramdır!" dedi. Ben de ona temasta bulunmaktan kaçındım ve insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim altınları da terk ettim. Ey Allah’ım, eğer bunları senin rıza-yı şerifin için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar." Kaya biraz daha acildi. Ancak onlar çıkabilecek kadar açılmadı. Uçuncu şahıs dedi ki: "Ey Allahım, ben isçiler çalıştırıyordum. Ücretlerini de derhal veriyordum. Ancak bir tanesi (bir farsak pirinçten ibaret olan) ücretini almadan gitti. Ben de onun parasını onun adına isletip kar ettirdim. Öyle ki çok mali oldu. Derken (yıllar sonra) çıkageldi ve: "Ey Abdullah! bana olan borcunu öde!" dedi. Ben de: "Bütün su gördüğün sığır, davar, deve ve köleler senindir. Git bunları al otur!" dedim. Adam: "Ey Abdullah, benimle alay etme!" dedi. Ben tekrar: "Ben kesinlikle seninle alay etmiyorum. Git hepsini al otur!" diye tekrar ettim. Adam hepsini aldı oturdu. "Ey Alladım, eğer bunu senin rızan için yaptıysam, bize su halden kurtuluş nasip et!" dedi. Kaya acildi, çıkıp yollarına devam ettiler." Buharı, Enbiya 50, Buyu' 98, Icare 12, Hars 13, Edeb 5; Muslim, Zikr 100, (2743); Ebu Davud, Buyu' 29, (3387). |
Cevap : Haftanın Ayetleri
KUR'AN
412 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah’ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah’ın rahmeti burur. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar" Ebu Davud, Salat 349, 1455. H; Tirmizi, Kira'at 3, 2946 H.; Muslim, Zikir 38, 2699 H; Ibnu Mace, Mukkaddime 17, 225. H. 6009 - Mus'ab İbnu Sa'd'in babası anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "En hayırlılarınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretenlerdir." 415 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, şöyle diyordu: "Kur'an-ı Kerim'den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle (kayda geçer). Elif-Lam-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lam bir harf ve mim de bir harftir." Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 16, 2912. H. |
Cevap : Haftanın Ayetleri
MUSİBET
4662 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mukafatın büyüklüğü belanın büyüklüğü ile (orantılıdır). Allah bir cemaati sevdi mi onları musibete müptela eder. Kim bundan razı olursa Allah da ondan razı olur, kim de razı olmazsa Allah da ondan razı olmaz." Tirmizi, Zuhd 57, (2398). HASTALIK VE MUSIBETLER 4658 - Ebu Hureyre ve Ebu Said radiyallahu anhuma'nın anlattıklarına göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam söyle buyurmuştur: "Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mu'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur." Buhari, Marda 1; Muslim, Birr 52, (2573); Tirmizi, Cenaiz 1, (966). 10 - Suheyb Ibnu Sinan (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) söyle buyurdular: "Mü'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her isi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mü'mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse şükreder, bu ise hayirdir; bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır". Muslim, Zuhd 64, (2999). |
Cevap : Haftanın Ayetleri
MÜCEDİT
5541 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Muhakkak ki, Allah bu ümmet için, her yüz senenin basında, kendisine dini tecdide edecek kimse(ler) gönderecektir." Ebu Davud, Melahim 1, (4391). |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.