ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Radyo, Sinema ve Tiyatro (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=280)
-   -   Amma Da Aldanmışız. 13 KiÅŸilik Komedi Oyun (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=986619)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 09:38 PM

Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun
 

MÜFETTİŞ — Ya sudan bahsediyorum.Efendim,insanın diÅŸleri zangır zan…

ALİ AÄžA — (Hemen keser.) Efendime söyliyeyim.İyisiniz inÅŸallah…

MÜFETTİŞ — Hey Allah’ım,çok şükür.Süphanallah…ne diyecektim?…

ONBAÅžI — MüfettiÅŸ bey,afiyetesiniz,ÅŸey,inÅŸallah?

MÜFETTİŞ — Afiyetim mi?Yerinde canım,yerinde…Üçten dokuza ÅŸart olsun,bırakın yakamı artık…

MUHTAR — Yo müfettiÅŸ bey,âdettir bizde bu.Bir cigara içmez misin?

MÜFETTİŞ — Haydi içeyim,pek kullanmam da…Nefes darlığı yapar,efendim,bende…YokuÅŸ filân çıkarken baÅŸlar bir tıkanıklık…(Nefes darlığı taklidi.)

DERVİŞ AÄžA — MüfettiÅŸ beg,biy cigaya mı?

MÜFETTİŞ — SaÄŸol,mersi,aldım.

DERVİŞ AÄžA — Dayılıyım.

MÜFETTİŞ — Haydi,hatırın için. (Alır.) Åžuraya takalım. (Bir kulağına takar.) Ya,dediÄŸim gibi tıkar gider.

ONBAÅžI — (Kalkar.) Yak bir sigaramı.

MÜFETTİŞ — (Az alıngan) Yaktık ya.TeÅŸekkür.

ONBAÅžI — Åžey ÅŸey ederim,darılırım.

MÜFETTİŞ — Haydi bakalım,senin de hatırın kalmasın… (Alır.) Åžunu da ÅŸuraya. (Öteki kulağına takar.) Nefes darlığı çok kötü.

ALİ AÄžA — Efendime söyliyeyim,bir cigara içer misiniz?Buyrun yani.

MÜFETTİŞ — (Çileden çıkmış) Vallâhi…Hey yarabbi,âdet,âdet…bu da âdet ha…(Alır ateÅŸ için ceplerini ararken,hepsi kibritleri yakıp uzatırlar.)

HEPSİ — Yak,müfettiÅŸ bey.

MUHTAR — Buyrun.

DERVİŞ AÄžA — Buyadan.

ALİ AÄžA — Yakar mısın?

MÜFETTİŞ — Tuhaf…Vallâhi tuhaf…Sizin bu köy âdetleriniz…

KAHVECİ — (Elinde maÅŸa ve ucunda ateÅŸle gözükür.) Yakacak mısın?

MÜFETTİŞ — Yaktım,saÄŸol…

KAHVECİ — Ha,sonra mı?Yakacak mısın?

MÜFETTİŞ — Yanıyor.

KAHVECİ — AteÅŸ mi?İşte.

MÜFETTİŞ — (Yerinden fırlar ve kahvecinin yüzüne üfürür.Bak…ya…nı…yor.

KAHVECİ — Peki yakma.Ne bağırıyorsun?Karşında sağır mı var?

MÜFETTİŞ — (Oturur.) Ne misafirperverlik.(Sükût) Niçin geldiÄŸimi biliyorsunuz.”Malim gelmemiÅŸ de onu rapor et.” diye telefon ettiler bana.Öteki köydeydim,karakoldan istediler.Sonra,bir de bir istida mı,ne pullamışsınız.(Pul yapıştırma taklidi) İmza da ettiniz mi? (İmza taklidi)

MUHTAR — Demek bunun için geldiniz?

MÜFETTİŞ — Öyle ya…Gelmeme sebep hem raporu yazmak,hem de sizin dilekçeyi soruÅŸturmak.Köy bu düşüncede mi?

MUHTAR — Vallâhi müfettiÅŸ beg,biz istemiyoruz bu malimi.Çünkü…

MÜFETTİŞ — Çünkü?

MUHTAR — Bu köyden gitme ahlâksızım biridir.

HOCA — Onun ne adam olduÄŸunu biliyorlar hep.

MÜFETTİŞ — Yok,bildiÄŸiniz gibi deÄŸildir.

HOCA — Biliriz bu yeni yetiÅŸme öğretmenleri.On para etmezler.Onların okuttuÄŸu elifbe elifbe olmuyor da baÅŸka ÅŸey oluyor.

ALİ AÄžA —Sonra efendime söyliyeyim,biz köyümüze uygun adam bulduk.Efendime söyliyeyim,çok çalışkan,bilgili,ahlâklı bir delikanlı…

ONBAÅžI — Ya,ya…Neydi o,ÅŸey…köyümüzü onardı…Bak çocuklar,ÅŸeyde,mektepte okuyor.

MÜFETTİŞ — Sahih,bütün köyler ağızlarının suyunu şöyle akıtarak,hep bu köyü anlatıyorlar. “Şöyle iyi,böyle iyi.” diyorlar…Sonra da ağızlarından delikanlıyı düşürmüyorlar.

MUHTAR — Benim av köpeÄŸimi de iyileÅŸtirdi.Geçen günkü avda…delikanlıyla beraber gitmiÅŸtik…truv truv..pır pır dökülüyor avlar.

HOCA — (Keser.) Fazla lâfa ne hacet…Bir muallimin yaptığı her ÅŸeyi bu delikanlı yapıyor.

DERVİŞ AÄžA — Fazlasiyle…

HOCA — Malim o,doktor o…midemi iyi etti.Mühendis,usta,demirci…MüfettiÅŸ beg,siz ÅŸu mektep iÅŸinden anlarsınız.Bizim köylere malim verecekseniz,bu delikanlı gibi malim yetiÅŸtirin de verin.Delikanlıyı örnek tutun.

ALİ AÄžA — Efendime söyliyeyim,müfettiÅŸ bey,sen bilirsin,ÅŸunu bize malim yapıver.Hem hayırlı bir iÅŸ de var.Efendime söyliyeyim,muhtarın kızı Gülsüm…

MÜFETTİŞ — Anladım…Fakat nasıl olur?O mektep medrese mezunu deÄŸil…Diploması yok.

MUHTAR — Çok ÅŸey biliyor,mal meydanda.Senin mektebinden kapı kadar diploması olan bunları bilmez,deÄŸil mi?

ONBAÅžI — MüfettiÅŸ beg haklı…Yapamaz onu,ÅŸey,malim…Sonra adamın elini ÅŸey yapıp baÄŸlayıp atarlar dam altına…

MUHTAR — Peki,netsek ÅŸu gelecek adamı?






Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 09:38 PM

Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun
 

MÜFETTİŞ — Bu düşünülecek bir iÅŸ deÄŸil.Mademki öğretmen gelmedi,tebellüğ ve meyil müddetini de geçirmiÅŸtir.Müstafi addedilir.Ayrıca,siz “Bizim köylüdür,tanırız,iyi adam deÄŸildir.Köye gelirse verimli olmaz.” dye dilekçe yazarsınız,olur biter.Yenisini verirler.

HOCA — Al sana…YaÄŸmurdan kaçarken doluya tutulmak buna derler.(Sükût)

MÜFETTİŞ — Bu yeni adamınız çocukları okutuyor mu?

MUHTAR — “Çocukları” ne demek…Bizi bile okutuyor.Ben alifbeyi öğreneli on gün oldu.

ALİ AÄžA — Efendime söyliyeyim,yalnız muhtar,efendime söyliyeyim,”j”nin üzerine nokta konulup konulmıyacağını bilmiyor.

MUHTAR — Yooo…Bilirim.Gün doÄŸusundan rüzgâr eserken gün batsından tavÅŸana doÄŸru gidersin;ördek sürüsü uçarken,önündeki ördeÄŸe niÅŸan alırsın;arkadakine deÄŸil.Bunları nasıl bilirsem o dediÄŸini de bilirim…

MÜFETTİŞ — Beyler,ÅŸimdi ben raporu yazarım,tabiî “gelmemiÅŸ” diye bildiririm.Sonra sizin istidayı kaleme alırız,pullarız(yazı ve pul taklidi) Kaymakam beye veririz.O da muameleye koyar.Kendisine de söyleriz,size iyi bir öğretmen verirler…Çalışırız.

MUHTAR — Hey saÄŸolasın.Yalnız iyi öğretmen versinler.Birader,bizde bilgi yok,onlarda cim karnında bir nokta…

ONBAÅžI — Neydi o?Bir söz vardı canım?Tam dilimin ucundaydı…Ha,dur.Of yine kaçırdım,ha tuttum…” İki,iki çıplak bir ÅŸeye hamama gerek.” Öyle deÄŸil mi?

MÜFETTİŞ — Ben bu akÅŸam döneyim.Siz ÅŸu kağıdın altına “Öğretmen gelmedi.” diye imza ediverin.Sonra üzerini doldururum.Dört kiÅŸi yeter.Åžu kâğıda da imza atın…Bunu da öğretmeni istemiyoruz diye imzalayın…(AÄŸalar,verilen kalemi yalaya yalaya iki kağıda da imza atarlar.İmza atarken,imzaların harflerini acemi acemi kekelerler.) (Sonra onlar imza ederken kulisten yabancının sesi duyulur.)

YABANCI — Hey çoban,koyunlara yemden evvel su verilir.Patlatırsın hayvanları…

MUHTAR — Bizim delikanlı.

ONBAÅžI — Åžey,bizim delikanlı,hani söylemiÅŸtik ya…

MÜFETTİŞ — Görsek bari.(Kâğıtları cebine kor.)

YABANCI — (Dışardan) O koyunun bacağı nasıl oldu?İyi mi?…(Sükût) Peki…Yarın öbürünü de getir…Kelebek olmuÅŸ galiba…Kara koyun yem yemiyor mu?Dedim ya kelebektir. (Sahneye girmiÅŸtir,yarı yarıya arkası dönüktür;konuÅŸur.)

MÜFETTİŞ — Bu mu?

MUHTAR — Evet,köyün peygamberi.Meteliksiz geldi.On beÅŸ gündür yüz bin bankonot yapabilirdi.Yine meteliÄŸi yoktur.İyi niÅŸancı da…

(Yabancı döner,ayağında lâstik çizme ve sırtında işçi tulumu vardır.)

MÜFETTİŞ — A,a,a…

DERVİŞ AÄžA — (Farkında deÄŸildir.) A’dan sonra B geliy,müfettiÅŸ bey.

MÜFETTİŞ — A…A…A…A…

MUHTAR — Küçük A mı,büyük A mı?

MÜFETTİŞ — Vay,siz burada ha?

MUHTAR — Ne oldu müfettiÅŸ bey?

HOCA — (Döner.) Åžaşırdın,bey,tanışır mıydınız?

YABANCI — (Başını yere eÄŸmiÅŸtir.) Böyle olacağını biliyordum.Mızrak çuvala sığmaz.

MÜFETTİŞ — Gözlerime inanamıyorum…

HOCA — Ne oluyor size,Allah’ınızı severseniz?

MÜFETTİŞ — Ne olacak…Siz böylesiniz vallâhi. (Elleriyle tereli iÅŸareti yapar.) Deli yani,öğretmen burada iÅŸte.

HEPSİ — Ne öğretmeni?

MÜFETTİŞ — İstemediÄŸiniz öğretmen.

MUHTAR — Vallâhi,anlamıyorum.Ne söylüyorsunuz?

MÜFETTİŞ — Sizin köye bir öğretmen gelecekti ya?

HEPSİ — Evet.

ONBAÅžI — Åžu ahlâksız Murat.

MÜFETTİŞ — Evet,öğretmen iÅŸte bu.

HEPSİ — Yapma.

MÜFETTİŞ — Kısmet ayağınıza gelmiÅŸ ve farkında deÄŸilsiniz.(Hepsi ÅŸaÅŸkın ve mahçuptur.)

MUHTAR — (Kendi kendine) Vallâhi yüzümü kaldırıp da bakamıyorum.Amma atıp tutmuÅŸtum.(Arkasını döner,yerin dibine batmıştır.)

ONBAÅžI — Vay…Öldüm…Neler söylemiÅŸtim.(Döner mahçuptur.)

ALİ AÄžA — Efendime söyliyeyim,ben ne ettim,neler söylemiÅŸtim.Tuh…(Döner.)

DERVİŞ AÄžA — Ya ben ne heyzeley yemiÅŸtim.(Döner.)

HOCA — Ya,ben nasıl bakayın malim beyin yüzüne?(Döner.)

(Sahneye bir üzüntü çökmüştür,köylüler mahçupluktan,diğerleri bu durumdan sıkıntılıdır.)

MÜFETTİŞ — Eee,merhaba,Murat Bey.Kasabadan bir ayrıldınız…Arabanız tıkır tıkır gitti.Ben sizi gitti,vazifeye baÅŸladı sanıyordum.Halbuki kasabadan telefonla sizin için,pır kaçmış dediler.

YABANCI — Bakın yine buradayım.

MÜFETTİŞ — Yaa.Hem buradasınız,hem burada deÄŸilsiniz.

YABANCI — (Güler.) Gölgem.

MÜFETTİŞ — Bunlara iyi oyun oynamışsınız.(Sükût)

YABANCI — AÄŸalar…Hepiniz yüzünüzü döndünüz.

MUHTAR — Sus,malim bey,biz ne aldanmışız.Utanıyorum,utanıyorum.

YABANCI — AÄŸalar,size karşı hürmetim ve sevgim vardır.Her insan gibi siz de aldanabilirsiniz.

ONBAÅžI — Fakat,neydi o?Böyle aldanmak çok acı.

ALİ AÄžA — Biz,efendime söyliyeyim,yâni,ne umduk,ne bulduk.

HOCA — Yer yarılsa da dibine girsem.Senin nene gerek âlemin adamı hakkında konuÅŸmak…

DERVİŞ AÄžA — Neyden lâf ettim.Dilim kopsaydı.

YABANCI — Böyle demeyin,aÄŸalar.Ben kabahati sizde bulmuyorum.

MUHTAR — Ya kimde kabahat?

YABANCI — Kabahat sizde deÄŸil.Zamanda,evet zamanda.Gördüğünle deÄŸil de,iÅŸittiÄŸinle düşünen,dedikoducu zamanda.O iÅŸitilen ÅŸeylerin içinde bir kırıntı bile doÄŸru yoktur.Her ağız uydurduÄŸu yalana biraz sonra,diÄŸer sokak başında kendi inanır…Benim annem de,babam da temiz insanlardı.Bunu sizlere delilleriyle ispat edeceÄŸim

HOCA — Bak bu doÄŸru.Biz ÅŸu malim beyi nasıl biliyorduk,karşımıza nasıl çıktı.

MUHTAR — BoÄŸazıma bir ÅŸeyler tıkanıyorçNeler söyledik,neler söyledik senin için

Utanıyorum

DİĞERLERİ — Utanıyoruz,vallâhi…

YABANCI — Ben bu sözü,yani ÅŸu “utanıyoruz” sözünü,sizin deÄŸil de bizi kötüleyenlerin hepsinin aÄŸzından çıkmış sayıyorum.Sizin geri dönüşünüz ve utanışınız,bana istikbâl için bir ışık gibi görünüyor

ONBAÅžI — (Güler.) Neydi o?Hani bir söz vardı.Yanlış hesap,neydi muhtar






Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 09:39 PM

Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun
 

MUHTAR — Yanlış hesap BaÄŸdat’tan döner.

HOCA — Gel,oÄŸul,ben baÅŸlıyayım.Benden yaÅŸlı olsun,vallâhi,elini öperim,gel öpeyim alnını…Kusura bakma,bilmeden söyledik.

(Öper.)

ALİ AÄžA —Efendime söyliyeyim,bundan sonra ÅŸu gözlerimle görmeden,elimle dokunmadan,efendime söyliyeyim,bir ÅŸey söylersem,söylenenlere inanırsam,kafam kopsun.

(Yabancıyı öper.Muhtar,Derviş ve onbaşı da öper.)

MÜFETTİŞ — Sevinçten bir ÅŸey söyleyemiyorum.Köylerimiz,evet,köylerimiz.böyl e kalkınıyor.İşte raporu yırtıyorum.Ya o imza ettiÄŸiniz diÄŸer kâğıdı ne yapayım?

MUHTAR — Ne mi edeceksin?Onu da yırt.

HOCA — (Atılır.)Yoooo,yooo,yooo…Yırtma…İmzalarımızÄ ±n üst tarafına şöyle yaz,baklava hakkı için şöyle yaz…Şöyle: “Kaymakamlık Ulu Makamına” Bakma müfettiÅŸ beg,biz eskiyiz,sonra pek o kadar da mürekkep yalamadık,sen uydur gayri.Evet, “Kaymakamlık Ulu Makamına,biz Derecik Köyü ehalisi,yeni gönderdiÄŸiniz malimden pek memnunuz…Biz istediÄŸimize kavuÅŸtuk,darısı diÄŸer köylerin başına.” İmzalar zaten var.Nasıl?

HEPSİ — YaÅŸa hoca.

HOCA — Baklava hakkı için bunları böyle yaz.Yazmazsan,öteki dünyada yakanda olur on parmağım.

YABANCI — Hoca,bu fazla…

HOCA — Yo bu fazla deÄŸil…Daha eksik…Bitmedi.AÄŸzımı tükürük boÄŸdu. (Muhtarın önüne durur.Arkasını verir,eÄŸiktir.) Åžu arkama bir yumruk vur.

MUHTAR — Niçin?

HOCA — Vur canım,tıkandım…

MUHTAR — (Vururken) Ne yedin de tıkandın?

HOCA — Bir daha.

MUHTAR — Hey,hocam,al bir daha.

ALİ AÄžA — Hoca ne yedin de tıkandın böyle?

HOCA — Daha yemedik,yiyeceÄŸiz…Hem de böyle lenger lenger pilâvlar,tepsi tepsi börekler,sini sini baklavalar…Etler…Oh,yine tıkanıyorum…(Yutkunur.) Bir daha vur muhtar.Bir daha,şöyle pekçe…pekçe.

DERVİŞ AÄžA — Hoca,neyde yedin?

HOCA — Ziyafette…Daha doÄŸrusu düğünde.

HEPSİ — Hangi düğünde?

HOCA — Tuh be…Ben size ziyafetten söz ederim de ,niçin olduÄŸunu demem.Muhtarın kızı ne demiÅŸ?

MÜFETTİŞ — Ne demiÅŸ?

HOCA — “Delikanlı,malim olsaydı,ona varırdım.” dememiÅŸ mi?

HEPSİ — Ya,sahih.

MÜFETTİŞ — Delikanlı da malim çıkıverince…

HOCA — Bize de ziyafet gözüküyor.Öyle deÄŸil mi,muhtar?

MUHTAR — (Cevap vermez,başını eÄŸer.)

HOCA — Ha,anladım.Kız babası…Naza çekiyor kendini.Çek bakalım.Hakkındır.Gülsüm,çiÄŸdem gibi kız.Peki.(Cübbesini toplar,gayet itinalı olarak muhtarın önüne gider,eÄŸilip selâm verir.) Muhtar Bey,Allah’ın emri,Peygamber’in kavliyle kızımız Gülsüm’ü,oÄŸlumuz Murat’a istiyoruz.Desti izdivacına talibiz.

MUHTAR — (Sıkılgan) Åžey bilmem ki…Ne diyeyim?

HOCA — Ne mi diyeceksin?Aklın varsa şöyle dersin muhtar: “Verdim.” Böyle de,çünkü Murat gibi kısmet,ancak kırk yılda gözükür.Kuyruklu yıldız gibi.

MUHTAR — Peki,hoca.Ben de kızımı kuyruklu yıldız veriyorum.

HEPSİ — YaÅŸa,muhtar,yaÅŸa.

HOCA — Bu iÅŸ de bitti,iÅŸin bitmesi demek,bizim yemeklerin gözükmesi,demektir. (Durur.) Yalnız,ÅŸaka bir tarafa,ben hâlâ kendime gelemedim.Yahu amma da aldanmışız.Tüh tüh…

DİĞERLERİ — Yaaaa…Amma da aldanmışız!

(Bu söz tekrar edilirken perde kapanır.)







Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.