![]() |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Kaftandaki Çamur
“Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi hükmünce Yavuz Sultan Selim Han’n ölüm anı da gelip çattı. Padişah olalı daha sekiz yıl olmuştu, gençti devleti -milleti ve İslam alemi için büyük idealleri vardı ama, ölüm ferman dinlemiyordu. Kemak Paşazade çok sevdiği Padişahı için bir mersiye yazmıştı. Bu alim kişi, O’nu ve kısa saltanat dönemine sığdırdığı büyük işleri şöyle tasvir ediyordu: Şems-i asr idi, asrda şemsin Zıllı memdüd olur, zamanı kasir Tâc ü tahtıyle fahreder beyler Fahrederdi ânınla tâc ü serir Yani, Kemal Paşazade Yavuz’u hem asrın yüzyılın güneşi olarak görüyor, hem de ikindi vaktinde gölgesi uzun ama ömrü kısa olan ikindi güneşine benzetiyor. Bütün beyler taç ve tahtlarıyla övünürlerken taç ve tahtın Yavuz Sultan Selim’le övündüğünü dile getiriyor. Ve, Yavuz Sultan Selim’in naaşı, Mısır seferinden dönüşte Kemal Paşazade’nin atının ayağından sıçrayan çamurla leke olan kaftana sarılıp defnedildi. |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Hey Gidi Koca Yavuz Hey
Kutsal toprakların huzuru kavuşturulması için düzenlenen bu sefer sırasında götürülen para yetmediği için bir bezirgandan borç alınmıştı. Defterdar, bezirgana teşekkür ettikten sonra bir arzusunun olup olmadığını sordu ve şu cevabı aldı: “- Verdiğim altmış bin altını istemem; hazineye kalsın. Yalnız, bunun yerine oğluma günde iki akçe ile orduda cebecilik verilsin!” Defterdar bezirganın bu isteğini Padişaha iletince Yavuz Sultan Selim öfkelendi ve şöyle haykırdı: “- Böyle kanunsuz bir teklif getirdiğin için seni ve o bezirganı katlederdim ama, el - alem, “Mekke ve Medine fatihi olan Sultan Selim bir bezirganın malına tamah ettiği için bezirganı ve defterdarını öldürttü’ derler. Bundan kaçınırım. Tek elden bezirganın parasını verin ve bana bir daha böyle kanuna uymaz işler getirmeyin!” Bütün bunlaardan sonra, “Hey gidi koca Yavuz bey!” demekten kendimizi alamıyor; bir vesileyle yazdığımız sözü tekrar ediyoruz: “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana kıssalar da hisseler de az!..” |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Din ve Savaş
Mısır’ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay Yavuz Sultan Selim’in huzuruna getirilmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: “- Söyle bakalım Kayıtbay, cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?” “- Cesaret ve kahramanlığım hala var ey Sultan! Yalnız, bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!” “- Anlamadım!..” “- Berberilerden biri, Venedik’ten top getirerek bize satmak istemişti de, Peygamberimizin, “ok ve kılıç kullanın” şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bize, “Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır” demişti. Meğer doğruyu söylemişmiş!” “- Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de, Allah’ın, “Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz” emrine neden uymadınız? Bilmez misiniz ki, “Ok ve kılıç kullanın” demek “Başka silah kullanmayın” demek değildir. O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!” Kayıtbay başını önüne eğdi ve sustu. |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Mısır Mucizesi
Mısır seferine gidilirken ordunun korkunç Sina Çölü’nden geçmesi gerekiyordu. Kum fırtınalarının etrafı kasıp kavurduğu, gündüzleri dayanılmaz sıcaklara sahne olurken geceleri dondurucu soğukları davet eden bu çölü dünyada hiç bir ordu geçememişti. Yavuz Sultan Selim ordusuna moral verici sözler söyledikten sonra atını çöle sürdü. Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar teyemmüm yapılarak kılınıyordu. Yolculuk böyle sürüp giderken Yavuz Sultan Selim’in bir ara atından indiği ve saygılı bir halde yaya olarak yürüdüğü görüldü. Herkes şaşırmıştı ama, kimse sebebini soramıyordu. Padişahın hiç yanından ayırmadığı Hasan Can durumu öğrenmekte gecikmedi. Padişah O’na şunları söylemişti: “İki cihan sultanı Peygamber Efendimiz önümüzde yaya olarak yürürlerken biz nasıl at üstünde olabiliriz Hasan Can?” |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Bir Yavuz Geçti Bu Dünyadan
Osmanlı ordusu Mısır seferine giderken haliyle bağlık - bahçelik yerlerden geçiliyordu. Salkım üzümler, olgunlaşmış elmalar, armutlar ve daha türlü türlü meyveler vardı. Ordu Gebze yakınlarında konakladığı zaman, Yavuz Sultan Selim’in içine bir şüphe düştü: “Acaba askerim sahibinden izinsiz üzüm ve elma koparmış olabilir mi?” diye düşünüyordu. Hemen Yeniçeri Ağası’nı çağırdı ve durumun araştırılmasını emretti. Heybeler - torbalar araştırıldı, iyice soruldu ama, asker üzerinde hiç bir iz bulunamadı. Yeniçeri Ağası gelip durumu söylediğinde Padişah rahatlamıştı. El açıp dua etti: “Ey Allah’ım!.. Bana haram yemeyen bir ordu ihsan ettiğin için Sana şükürler olsun.” Sonra Yeniçeri Ağası’na dönüp şunları söyledi: “Eğer askerlerim içinde bir tek kimse sahibinden izinsiz bir meyve koparıp yese idi, Mısır seferinden vazgeçerdim. Çünkü ağa, haram yiten bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olamaz!..” |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Gözdağı
Mudanya Ateşkes Anlaşması’nın yapıldığı Mudanya Konferansı’nda Türkiye’yi İsmet İnönü temsil etmişti. Konferansta her ülkenin söyleyecekleri için belli bir zaman belirlenmişti. Her ülke konuşmaya başladığında İnönü saatine bakıp geçen zamanı takip ediyordu, bütün ülkeler konuşmalarını zaman sınırını aşmış olarak bitirdiler. Sıra İnönü’deydi, o zamanların İngiltere başkanı Churchill ona ayrılan zamanı hatırlattı. Bu duruma sinirlenen İnönü saatini masaya koyarak: -Ben de tüm devletler kadar konuşacağım, dedi. Buna karşı çıkan Churchill’e ayağındaki savaş botlarını göstererek: -Biz savaşa her zaman hazırız, diyerek Türkiye’yi en güzel şekilde temsil etmiştir… |
Cevap : Tarihi Hikayeler
Niçin Savaşırız
Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden başarılı dönmüştü. Bütün halk toplanmış onu şehre girerken alkışlamak için sabırsızlanıyordu. Ama Padişah, gece olmadan şehre girmek istemiyordu. Bunun sebebini herkes merak ettiği halde hiç kimse sormaya cesaret edemiyordu. Sonunda büyük alimlerden olan İbni Kemal: “Padişahım, bir maruzatım var,” dedi. Padişahın: “Efendi, ne istediğin varsa hiç çekinmeden söyle,” demesi üzerine İbni Kemal cevabı merak edilen soruyu şöyle sordu: “Askerler merakta, bütün halk sokağa dökülmüş, sizi alkışlamayı beklerken siz hala şehre girmezsiniz. Bunun sebebi hikmeti nedir?” Yavuz şu şahane cevabı verdi: “Efendi, sen bizi hala tanıyamadın mı? Biz; şan, şöhret ve alkış toplamak için değil, Allah rızasını kazanmak için savaşırız.” |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.