ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=595)
-   -   Felsefik Hikayeler (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=548640)

Prof. Dr. Sinsi 08-23-2012 01:45 AM

Felsefik Hikayeler
 

İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her
fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da
ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma
fırsatlarıydı.

Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını
huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından,
birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir
fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.

Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına
gönderildi.
Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.

Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar:
" Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi
görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver."

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına
kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı.
Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.

Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm
bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana
attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu
genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.

Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri
sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye
gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:

"Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.
Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir.
En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.
Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim."

Prof. Dr. Sinsi 08-23-2012 01:45 AM

Felsefik Hikayeler
 

Yılan gibi soğuk kanlı olmak!'

Bence, tarihçilere verilecek bir sıfat.
Kendisini aradan çıkartıp, gördüğü 'belgeyi' anlatacak. Yorumlamayacak.Anlatacak. Ne kadar zor bir talep. Eee o kadar da kolay olunmuyor TARİH'çilik. Ağzını açan birşeyler söylüyor, herhangi bir tarihi -olay- 'belge' hakkında. Anladım ki; konuşuyor, söylüyor, yazıyorsa... tarihçi değil... palyaço. Konuşur tabii. Sorumluluğu yok ki, hangi belgeye göre, hangi yazara göre, hangi olaya göre? cevap? - Tısss. Konuşamaz.

Büyük romancı olmak, -ne gibi bir suç işlerse- affedildilmeyi gerektirir. -Büyüklüğü- tartışılsa bile.
Tarihi yargılarda bulunmak için belgeye ne hacet! biligiyi boş ver. Efendilerimin emrettiği ne ise o dur! mantığı ile büyük yazar! olunuveriliyor.

Bu, noktada tarihçilere görev düşmüyor mu?

Otuz bin ile, bir milyon nun toplaması çıkarması -vebali- herhalde tariçilerde dir.
Ne olursunuz, şu hesabı bir yapıverin.
Artık,
Soğuk kanlı olma zamanı değil.
Bir şeyler düşünmeye çalışan -bizleri-de kurtarın bu vebalden.
_Tarihçi'yim! diyebilenlere_ saygılarımla.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.