Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kongrelerin, milli, mücadelede, yeri, önemi

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi




Milli mücadelede kongrelerin yeri ve önemi

Millî Mücadele'de Sivas'ın Yeri ve Önemi

I Dünya Savaşı sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 30 Ekim 1918’de imzalanmasından hemen sonra, o tarihe kadar itilaf Devletleri tarafından henüz işgal edilmemiş bir kısım vatan toprağı da işgal edilmeye başlanmıştır Bu durumu fırsat bilen azınlıklar ise bulundukları bütün bölgelerde Türklere karşı katliam hareketlerine girişmişlerdir Ancak, bu durum dünya kamuoyuna hakikate aykırı olarak, Türklerin azınlıkları katlettiği şeklinde lanse edilmeye çalışılmıştır Bunun sebebi ise Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7 Maddesinin uygulanmasına zemin hazırlamak ve böylece bu bölgelerin itilaf Devletleri tarafından işgalini sağlamaktır

Karadeniz sahillerinde de bu oyun aaagâhlanmaya çalışılmıştır Bölgedeki Rum militanlar, İngilizlerin de kışkırtması ile buralarda eski Rum Pontus Devleti’ni ihya etmek amacıyla harekete geçmişlerdir Silahlı çeteler kurup, Türk köylerini basarak katliamlara girişen Rumlar, bir taraftan da İstanbul’daki inginiz yetkililerine müracaat ederek, can güvenliklerinin kalmadığını, Türklerin gayr-i müslimleri taciz ettiklerini iddia etmişlerdir Tabii ki buradaki gayeleri hem kendi yaptıklarını örtbas etmek, hem de gerektiği zaman 7 Maddeye göre bölgenin İngilizler tarafından işgal edilmesine zemin hazırlamaktır

Bölgedeki Rumların bu şikâyeti üzerine İngilizler harekete geçmişlerdir Şayet asayiş sağlanmazsa orayı işgal edeceklerini de bildiren bir nota verdiler Bu nota üzerine telaşa düşen Damad Ferid Paşa, Dahiliye Nazırı’ndan ne yapılması gerektiğini sorduğunda, Dahiliye Nazırı da Mustafa Kemal Paşa’nın oraya gönderilmesini tavsiye etmişti12 Işte böylece Mustafa Kemal Paşa’ya Anadolu’ya geçme, milleti teşkilatlandırma ve bu teşkilatın başına geçerek Millî Mücadele’nin lideri olma imkânı doğmuştur

Değişik rütbe ve sınıftan 18 subay13 ile beraber, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan hareket edip, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varan Mustafa Kemal Paşa’ya verilen görev ve yetkiler şuhlardır:

1 Bölgede asayişin temini ve huzursuzluğun sebeplerinin tesbiti

2 Varlığından söz edilen silah ve cephanenin toplattırılıp, güvenli bir yerde muhafaza edilmesi

3 Var ise, komitelerin dağıtılması

Bu görevlerin yerine getirilebilmesi için de şu yetkiler verilmiştir14:

1 Üçüncü ve Onbeşinci Kolordular, Müfettişlik emrinde olacaktır

2 Müfettişlik bölgesi olan; Trabzon, Erzurum, Sivas ve Van vilayetleri ile Erzincan ve Canik livalarında Mustafa Kemal Paşa’nın vereceği bütün talimatlar yerine getirilecektir

3 Müfettişlik bölgesine komşu vilayetler, bağımsız livalar ve kolordu kumandanlıkları, Müfettişliğin başvurularını dikkate alacaklardır Bu vilayet ve livaların başlıcaları; Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu’dur

MİLLÎ MÜCADELE’NÎN BAŞLADIĞI GÜNLERDE SİVAS

Anadolu’nun muhtelif yerlerinde işgallerin başlaması, ülkede bulunan azınlıkların haksız davranışları karşısında yer yer protesto mitingleri başlamıştır 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine bu mitingler daha yaygın hale gelerek devam etmiştir Mustafa Kemal Paşa da henüz Havza’da iken, 28 Mayıs 1919 tarihinde valiliklere, mutasarrıflıklara, ordu komutanlıklarına gönderdiği tamimle bu mitinglerin daha canlı ve yaygın olarak yapılmasını, bu yolda halka yardımcı olunmasını bildirmiştir Bu tamimden sonra bir taraftan mitingler yapılırken, diğer taraftan da İtilaf Devletleri’nin İstanbul’daki temsilcilerine protesto telgrafları çekilmeye başlanmıştır Bu durum üzerine Harbiye Nezareti, ülkedeki bu faaliyetlerin mahiyetinin ne olduğu konusunda Mustafa Kemal Paşa’dan aydınlatıcı bilgi istenmiştir Mustafa Kemal Paşa, Harbiye Nezareti’ne verdiği cevapta; İstanbul’a çekilmiş olan bütün telgrafların, milletin işgaller karşısındaki memnuniyetsizliğinin bir sonucu olduğunu, bu duygunun ülkenin her köşesine yayıldığını, yani umumi olduğunu, devlet memurları ile ordunun şimdilik tarafsız kaldığını15 belirtmiştir

Bu cevapla, Anadolu’daki hareketin şahsi değil, bütün milletin isteyerek iştirak ettiği bir hareket olduğu belirtilmektedir Aynı zamanda, cevaptaki şimdilik ibaresi de dikkat çekicidir Ordu ve memurlar şimdilik tarafsızdırlar, ancak haksızlıklar böyle devam edip giderse o zaman milletinin yanında olacaktır

Bugünlerde, Sivas ve çevresinde bulunan azınlıklar itilâf Devletleri’nin, bu bölgeye Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7 ve 24 Maddelerine dayanarak müdahale etmelerini sağlamak için harekete geçmişlerdir, İtilaf Devletleri temsilcilerine, kendilerini Türklerin tehdit ettikleri yolunda şikâyetlerde bulunmaya başlamışlardır Anadolu’da protestoların çoğalması, azınlıkların gerçek dışı şikâyetlerinin başlaması üzerine, İstanbul’daki İngiltere Fevkalâde Komiserliği harekete geçerek Bâb-ı Ali’ye tebliğler, Harbiye Nezareti’ne de notalar vermiştir Bu konudaki şikâyetlerden biri de Sivas ile ilgilidir Sivas’a Anadolu’da bulunan Albay Demenge imzası ile bir telgraf gelir; telgrafta, İzmir’in işgali üzerine bölgede bulunan Hıristiyanların ölümle tehdit edildiği, bu ve bunun gibi durumların İtilâf Devletleri tarafından Sivas’ın işgali için bir sebep olabileceği belirtiliyordu16

Yine aynı hususta bir nota da Mustafa Kemal Paşa’ya ulaşmıştır İngiliz Fevkalâde Komiserliğinin Damad Ferid Paşa’ya verdiği ve oradan da Harbiye Nezareti’ne tebliğ olunan notayı Harbiye Nazırı Şevket Paşa Mustafa Kemal Paşa’ya göndermiştir Bu notada da yukardakine benzer iddialar yer almaktadır; Sivas’ın asayişinin bozuk olduğundan, yurtlarına dönen Ermenileri Müslümanların ölümle tehdit ettiklerinden bahsedilmektedir

Mustafa Kemal Paşa, Havza’dan Harbiye Nezareti’ne 3 Haziran 1335/ 1919 tarihinde çektiği telgrafla bu iddiaları cevaplandırmıştır Cevabi telgrafta şu hususlar belirtilmiştir:

Sivas ve civarında bulunan Ermenileri ve yeni gelen mültecileri tehdit edecek hiçbir hadise olmamıştır Sivas ve çevresinde endişe verici bir durum yoktur Herkes iş ve gücüyle meşguldür; bunu suret-i katiyyede arz ve temin ederim İtilaf Devletleri milletimin hukuk ve istiklâline riayetkar kaldıkça ve millet, devletin tamami-i mahiyetinden emin bulundukça anâsırı gayri müslimenin duçar-i haşyet olmasının hiçbir sebebi yoktur Fakat, istiklâl ve mevcudiyet-i milliyeyi imha ve bekâ-yi hayatı tehliaaae isaleden işgal-i kasıt ve teaddi gibi İzmir havalisinde görülmekte olan fiiliyatın zuhurât-ı mümasilesine karşı ne halkın heyecan ve tesirât-ı vicdaniyesini ve ne de buna müstenit aaaahürât-ı milliyeyi men ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi bu yüzden tahaddüs edecek vakayi ve hadisât karşısında mesuliyet kabul edecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim 17

Sözkonusu olan bu iki şikayet telgrafının amacı aynıdır Bölgede bulunan Ermeniler ölümle tehdit ediliyor, onların can güvenliği sağlanmalıdır gerekçesi ile itilâf Devletleri’ne bölgeyi işgal ettirmektir Mustafa Kemal Paşa, bunlara verdiği cevapta hem milletin hislerine tercüman olmuş, hem de kendi fikirlerini açıkça belirtmiştir Millete karşı haksızlıklar devam ettiği takdirde ne kendisinin, ne de bir başka komutanın mülki idarecilerin girişeceği karşı faaliyetleri önleyemeyeceğini bildirmiştir

Bugünlerde bölgede sadece azınlıklar değil, misyonerler de faaliyettedirler O günleri bizzat yaşamış olan ve bu faaliyetleri dikkat ve üzüntü ile takip eden, devrin muhabere memuru Rifat Akman bir hatırasını şöyle nakletmektedir:

Atatürk’ün Sivas’tan Erzurum’a geçtiği 2761335/1919 gününe kadar vaziyetimiz, civarda tahassun etmiş Ermeni kadın ve çocuklarını açılan itamhaneye doldurmak işiyle meşgul olan Amerikan misyonerlerinin hiçbir kontrole tabi olmayan durumlarına seyirci kalmaktan ibaretti Bunların, günde 50-60 kamyonları gıda vesair maddeleri taşır, Ermeniler ise bu yardım akınından büyük bir gurur duyarak, aldıkları şımarık tavırlarla kin ve nefretimizi uyandırıyorlardı O zamanlar, içerisi iaşe maddesi ile dolu dedikleri bu Amerikan otomobilleri herhalde Ermeniler için tüfenk ve cephane getirmekte idi O zamanlar beni en çok Amerikan misyonerleri ilgilendiriyordu Bunların içinde gerçek Amerikalı ancak ondabir kişi çıkardı Diğerleri kamilen, Amerikan kisvesine bürünmüş Ermenilerdi ki gözlerinden hainlikleri okunurdu18



SİVAS KONGRESİ

Mustafa Kemal Paşa’ya göre, Türk Milleti, ya topyekün bir mücadele ile istiklâlini elde edecek, ya da milli vazifelerini yerine getirmiş, şerefli bir millet olarak yok olacaktır Bir yabancı devletin hâkimiyeti altında şerefsizce yaşamaktansa, şerefi ile ölmek daha geçerli bir yoldur Bu mücadelenin verilebilmesi için yapılması gereken ilk iş milleti teşkilatlandırmaktır Mustafa Kemal Paşa, işte bu düşünceden hareketle milletin teşkilatlandırılması, milli cemiyetlerin mahallilik vasıfları ortadan kaldırılarak tek bir çatı altında birleştirilmesi için milli bir kongrenin toplanmasına karar vermiştir Bu kararını ise 18 Haziran 1919 tarihinde Trakya’ya gönderdiği talimatta belirtmiştir Sözkonusu tarihte Amasya’dan Edirne’de IKolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’e şifre ile verdiği direktifte bu kararını şöyle bildirmiştir:

Trakya ve Anadolu’daki milli teşkilatların birleştirilmesi ve milletin sesini bütün gürlüğü ile dünyaya duyurabilmesi için, güvenli bir yer olan Sivas’ta ortak ve güçlü bir heyet kurulması kararlaştırılmıştır19



Alıntı Yaparak Cevapla

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi




Aynı karar, 21/22 Haziran 1919 tarihinde yaveri Cevat Abbas Bey’e yazdırıp, bütün illere ve sancaklara bildirilen Amasya Tamimi’nde de yer almıştır Burada, milletimizin ve ülkemizin içinde bulunduğu vahim durumdan ve bu durum karşısında İstanbul Hükümeti’nin yetersizliğinden bahsedildikten sonra; milletin istiklâlinin yine millet tarafından kurtarılabileceği, bunun için de milletin haklı sesini dünyaya duyurabilecek bir heyetin varlığına ihtiyaç duyulduğu, bu heyeti oluşturabilmek için Anadolu’nun her bakımdan en güvenlikli şehirlerinden biri olan Sivas’ta milli bir kongre toplanması gereği üzerinde durulmuştur

Kongrenin toplanacağı şehir olarak Sivas’ın seçilmesinin üzerinde de durmak lâzımdır:

Amasya Tamimi’nde, Anadolu’nun her bakımdan en emniyetli bir şehrinde kongrenin toplanması öngörülmüştür İşte, Sivas bu şartları taşıyan, emniyetli, işgali diğer şehirlere göre daha zor, nisbeten Anadolu’nun ortasında bir şehirdir Sivas’ın çevresi çok az geçit veren yüksek dağlarla çevrilidir Bu az sayıdaki geçitler az bir güçle tutulduğu takdirde bile Sivas’ın işgale uğraması önlenmiş olur Sivas için en büyük tehlike kuzeyden, Samsun’dan yapılabilecek bir saldırıdır ki, bu yolu da IIKolordu’nun iki tümeni tutuyordu Sözkonusu Kolordu ise Mustafa Kemal Paşa’ya bağlıdır, O’na sadıktır, yani Milli Mücadele taraftarıdır

Sivas’ta millî bir kongre toplanması kararının ülkenin dört bir yanına duyurulmasından sonra, Sivas’ta kongre için hazırlıklar başlatılmıştır Temsilcileri karşılamak ve onları kongre öncesi günlerde misafir etme görevini Müdafaa-i Hukuk-u Milli Cemiyeti üyelerinden Şekerzâde İsmail Efendi üstlenmiştir Kongrenin diğer hazırlıkları ve temsilcilerin ihtiyaçlarının karşılanması işleri ile de Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti ilgilenmektedir

Sivas’ta kongre hazırlıkları devam ettiği bugünlerde İstanbul Hükümeti ve İtilâf Devletleri temsilcileri Sivas Kongresi’nin toplanmasına engel olabilmek için faaliyete geçmişlerdir Devrin Dahiliye Nazırı Ali Kemal Bey 23 Haziran 1919 tarih ve 84 sayılı bir tamim yayınlayarak Mustafa Kemal Paşanın azledildiğini bildirmiştir Ali Kemal Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın İngiliz Fevkalâde Temsilcisi’nin ısrarı ile azledildiğini bildirmektedir20

İstanbul Hükümeti, sadece yukarıdaki tamimi yayınlamakla kalmamış, Sivas Kongresi’ne engel olabilmek, Mustafa Kemal Paşa’nın çalışmalarını durdurmak için Anadolu’ya bu işle görevli kişiler de göndermiştir Bunlardan birisi Elazığ valiliğine tayin edilen Ali Galip Bey’dir

Ali Galip Bey, o zamanki Sivas valisi Reşit Paşa ile görüşür ve O’na Mustafa Kemal Paşa Sivas’a geldiği zaman tutuklanması tavsiyesinde bulunmuştur

Ali Galip Bey’in bu faaliyetlerinin arkasında Damat Ferit Paşa’nın olduğu aşikârdır21

Fakat, ne Ali Galip Bey, ne de bölgeyi işgal etme tehdidi savuran itilâf Devletleri subayları ciddiye alınmamış, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Sivas ahalisi tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmışlardır

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 28 Haziran 1919 tarihinde Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Sivas’tan ayrılmışlardır

İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’nın icraatlarını şimdiye kadarki uygulamaları ile engelleyemediği için, 8 Temmuz 1919 günü O’nun görevine son vermiştir 9 Temmuz 1919 tarih ve 4038 sayılı şifre ile 15 Ve 3 Kolordular Komutanlıklarına bu durum bildirilmiştir22

Mustafa Kemal Paşa, bu emir henüz Kolordulara bildirilmeden, azledildiği haberini alır almaz Harbiye Nezareti’ne ve Padişah’a birer telgraf çekerek, müfettişlik görevi ile birlikte askerlikten de istifa ettiğini bildirmiştir

Sivas’taki azınlıkların ve onların yanlış bilgilerle kışkırttıkları itilaf Devletleri’nin tertipleri Mustafa Kemal Paşa Erzurum’da iken de devam etmiştir Sivas’a Cizvit papazları ile bazı Fransız subayları da gelmiş ve vali Reşit Paşa’yı ziyaret etmişlerdir Reşit Paşa da onları ziyarete gitmiştir, işte bu ziyaret sırasında orada bulunan Fransız subaylarından Mösyö Brunot Mustafa Kemal Paşa Sivas’a gelir, burada kongre toplamaya girişirse beş on gün içerisinde kesin olarak Sivas işgal edilecektir, diyerek Reşit Paşa’yı tehdit etmiştir23

Reşit Paşa, bu durum karşısında huzursuz olmaya başlamıştır Çünkü, daha önce kendisine Dahiliye Nezareti’nden gelen bir telgrafta da bu tehlikeden söz edilmiştir

Aynı Fransız subayı Reşit Paşa’yı tekrar ziyaret ederek, kongrenin burada hangi şartlarda toplanabileceğini bildirmiştir Subaya göre, kongrenin toplanabilmesi şu tek şarta bağlıdır: Mustafa Kemal Paşa ve kongre üyeleri İtilâf Devletleri aleyhinde olmayacaklar, bu yolda kararlar alıp, tahriklerde bulunmayacaklardır24

Fransız subayın bu tehditleri Reşit Paşa’yı etkilemiştir Bu olay üzerine Mustafa Kemal Paşa’ya müracaat ederek, mümkünse kongrenin bir başka şehirde toplanması isteğinde bulunmuştur Elbette bu tehditler Mustafa Kemal Paşa tarafından ciddiye alınmamıştır

Burada, Fransız subayının amacı, kongrenin onlar aleyhinde kararlar almasını önlemektir Kongrenin niçin toplanacağı, amacının neler olduğu hangi faaliyetlere girişeceği daha Amasya Tamimi ile bütün ülaaae ilân edilmiştir Bütün bunları bilen ve bunlardan tedirgin olan İtilaf Devletleri tehdit yoluyla kongre üyelerini sindirmeye çalışmışlardır Yoksa, sözkonusu günlerde Fransa’nın veya başka bir itilaf Devleti’nin Sivas’a kadar işgal kuvvetleri göndermesi hem maddi bakımdan kendi aleyhlerine olacaktır hem de bütün Türk Milleti’ni karşılarında bulacakları yeni bir savaşa girmiş olacaklardır

Erzurum Kongresi’nin (23 Temmuz 7 Ağustos 1919) sona ermesi üzerine Mustafa Kemal Paşa ve yanındakiler tekrar 2 Eylül 1919’da Sivas’a dönmüşlerdir Ekip coşkun gösterilerle karşılanmıştır Bu karşılama daha önceki karşılamadan daha anlamlıdır Mustafa Kemal Paşa, Amasya’dan Sivas’a ilk geldiği zaman, İstanbul’a geri çağrılmaya başlasa bile hâlâ bir ordu müfettişi, bir komutan, bir memurdur Şimdi ise, sadece, Türk Milleti’nin istiklâli için mücadele eden bir ferdidir Hiç kimseye resmen emretmesi için bir yetkisi yoktur Böyle bir kişinin Sivas halkı ve eşrafı tarafından coşkuyla karşılanması ve kabul edilmesi, ancak, Sivaslıların O’nun fikirlerini paylaştığı, liderliğini yaptığı mücadeleyi desteklediği şeklinde izah edilebilir

KONGRE ÜYELERİ

Kongreye mümkün olan bölgelerden temsilciler gönderilmiştir Bazı bölgelerden ise temsilci gönderilememiş veya gönderilmemiştir Bunun başta gelen sebebi, Anadolu’nun yer yer işgal altında veya İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olmasıdır

Kongreye, Samsun hariç, Karadeniz’den temsilci gelmemiştir Bilindiği gibi bu bölgede bir taraftan İngiliz, bir taraftan da yine onların desteğindeki Pontuscuların tehdidi vardır

Bunların yanında bir diğer sebep de bölgedeki bazı kişilerin Kongre’ye karşı olmasıdır Heyet-i Temsiliye üyesi olmasına rağmen çalışmalara ve Sivas Kongresi’ne katılmayan Servet Bey, 15 Eylül 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşaya Trabzon’dan bir telgraf çekerek, Kongre’nin kararlarına karşı olduğunu bildirmiştir Telgrafında, Sivas Kongresi’nin genel bir mahiyet almasının ve Heyet-i Temsiliye oluşturmasının daha önceki kararlara aykırı bir durum olduğunu belirtmiştir25 Trabzon ve çevresinden temsilci gelmeyişinin bir sebebi de işte budur

Sivas Kongresi’ne, Batı Anadolu’nun bir vilayeti ile Trakya’dan da temsilci gelmemiştir Batı Anadolu’da Yunan işgali devam ederken Trakya’da da Yunan tehdidi olması temsilci gelmeyişinin en önemli sebebidir Konya’dan ve İtalya’nın işgalindeki Antalya kıyılarından da hiç kimse gelmemiştir Ayrıca, Fransız işgalindeki Adana bölgesinden ve İngiliz işgalindeki Güneydoğu Anadolu vilayetlerinden genellikle temsilci gelmemiştir

Kongre’ye katılan üyelerin sayısı değişik kaynaklarda farklı şekillerde verilmiştir Bu kaynaklardan karşılaştırmalı olarak temsilcileri şöyle sıralayabiliriz:

A) Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Heyet-i Temsiliye Üyeleri:

a) Erzurum Kongresi tarafından seçilmiş olanlar: Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Bekir Sami Bey (Kunduk), Raif Efendi (Dinç), Fevzi Efendi (Fırat)

b) Heyet-i Temsiliye tarafından seçilenler: Refet Bey (Bele) Vilayet Üyeleri:

İstanbul: İsmail Fazıl Paşa (Cebesoy), İsmail Hami Bey (Danişmend), Hikmet Efendi; Denizli : Başağa-zâde Yusuf Bey, Küçükağazâde Ali Bey, Dalamanlızâde Şükrü Bey, Hakkı Behiç Bey; Alaşehir: Macit Bey; Manisa: Süreyya Bey (Yiğit), Çorum : MTevfik Bey, Abdurrahman Dursun Bey; Yozgat : Yusuf Bahri Bey, Kastamonu : Nuri Efendi, Sami Zeki Bey, Afyonkarahisar: Salih Sıtkı Bey, Mehmet Şükrü Bey, Bekir Bey; Bursa : A Nuri Bey, Osman Nuri Bey, Asaf Bey; Eskişehir : Halil İbrahim Bey, Hüseyin Bey, Hüsrev Sami Bey; Niğde : Mustafa Efendi, Halit Hami Bey; Nevşehir : Osman Efendi; Kayseri : Ömer Mümtaz Bey, Nuh Naci Bey (Yazgan), Ahmet Hilmi Bey; Gaziantep : Kara Vasıf Bey; Samsun : Boşnakzâde Süleyman Bey; Hakkâri : Mazhar Müfit Bey (Kansu); Sivas : Rasim Bey (Başaran)26

SİVAS KONGRESİ NlN ÇALIŞMALARI VE KARARLARI

Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü ilk oturumuna, davet sahibi sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı konuşma ile başlamıştır Açış konuşmasından sonra Kongre başkanının seçimine geçilmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi




Mustafa Kemal Paşa, Sivas’a gelmeden önce buraya gelen temsilcilerden bir kısmı kendi aralarında toplantılar yapmışlardır Bu toplantılarda bazı kararlar alınmıştır, işte bu toplantılarda alınan kararlardan birini, Sivas Kongresi’nin ilk günü Hüsrev Sami Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya haber vermiştir Bu karar Kongre başkanlığı ile ilgilidir Rauf Bey ve bazı temsilciler Bekir Sami Bey’in evinde yaptıkları bir toplantıda Mustafa Kemal Paşa’yı başkan yapmağa karar vermişlerdir Bunun yegâne sebebi Mustafa Kemal Paşa’nın her türlü manda ve himayeye karşı olmasıdır Hal böyle iken Mustafa Kemal Paşa Kongre’ye başkan seçilirse, mandacıların Kongre’den kendi lehlerine bir karar çıkartmalarına engel olacaktı Bunun için O’nun başkan seçilmesini istemiyorlardı Manda taraftarları, Sivas Kongresi’ni davalarının tahakkuku için kaçırılmayacak bir fırsat sayıyorlardı27 Bundan dolayı da Kongre’de fikirlerinin hâkim olmasına engel olabilecek her durumu değerlendirmişlerdir

İşte bu sebepten dolayı, başkan seçimi hususunda söz alan İsmail Fazıl Paşa, başkanlığın birer gün veya birer hafta devam etmek şartıyla bütün temsilciler tarafından yapılmasını teklif etmiştir Gerekçesi ise, Başkanlık meselesi bu şekilde halledilirse Kongre çalışmalarına şahsiyet karışmamış olacaktır28

Ancak, İsmail Fazıl Paşa’nın Kongre’deki konuşmaları, teklifleri bütün olarak incelendiği zaman asıl sebebin şahsiyet karışıp-karışmaması değil, yine manda konusu olduğu ortaya çıkmaktadır

Nihayet, yapılan gizli oyla Mustafa Kemal Paşa başkanlığa, Bekir Sami Bey birinci başkanvekilliğine, Rauf Bey de ikinci başkanvekilliğine, İsmail Hami Bey ve Mehmet Şükrü Bey divan kâtipliklerine seçilmişlerdir Ancak Bakir Sami Bey’in bu görevi kabul etmemesi üzerine, onun yerine İsmail Fazıl Paşa getirilmiştir

Sivas Kongresi’nde ikinci bir tartışma konusu da üyelerin edeceği yemin metnidir Bu konuda söz alan üyeler, Milli Mücadele’nin karşısında olanların kendilerini ittihatçılıkla suçlayarak, millete böyle tanıtabilirler, şeklinde tereddütlerini belirtmişlerdir Böyle olunca, bir yemin metni hazırlanması teklif edilmiştir Bu konuda söz alanlardan biri de İsmail Fazıl Paşa’dır Ihzar-ı Ercümen adına hazırladığı yeni metni şöyledir:

Makam-ı Celil-i Hilafet ve Saltanata, Islamiyete, devlete, millete ve memlekete manen ve maddeten hizmetden başka bir gaye takip etmeyerek her türlü ihtirasât-ı şahsiye ve siyaniyeden ve fırkacılık amalinden münezzeh bir azm-ü iman ile çalışacağıma ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ihyasına çalışmayacağıma namusum ve bil cümle mukaddesatım namına vallah, billah29

Metinde ilk dikkati çeken husus ittihat ve Terakki Cemiyeti ile ilgili bölümdür Kongre’nin, ittihatçıların bir eseri gibi gösterilmesinden korkulmaktadır

Kongre, 5 Eylül 1919 günü ikinci toplantısında yemin metnini kabul ettikten sonra, Padişah’a yazılması kararlaştırılan ariza üzerinde çalışmalarına başlamıştır Arızada, Ateşkes Antlaşması ve haksız uygulamasından, Sivas Kongresi’nin hiçbir siyasi hedefi olmadığından, Kongre’nin Hilâfet ve Saltanat’ın haklarının korunması için yapılması gerekenleri de görüşeceğinden bahsedilmiştir30

Bu arızanın hazırlanmasından sonra milleti çalışmalardan haberdar etmek üzere kaleme alınan beyanname okunmuştur 14 Eylül 1919 tarihli irade-i Milliye Gazetesi’nde yayınlanan beyanname şöyledir: Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Eylülün dördüncü günü Sivas’ta umumi kongresini yapmağa başlamıştır Kongre, Padişah’a da bir ariza göndermiştir 31

Sivas Kongresini en çok meşgul eden konu Amerikan Mandası Meselesi olmuştur

Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra İstanbul’da Wilson Prensipleri Cemiyeti adı altında bir cemiyet kurulmuştur Wilson Prensipleri Cemiyeti, 4 Aralık 1918 Çarşamba günü, kuruluş yeri ve merkezi İstanbul”da (Vakit) Gazetesi idarehanesinin üst katındaki (Matbuat Cemiyeti)’ne ait oda olmak üzere, faaliyete başlamıştır 32

Cemiyetin kurucuları arasında, Halide Edib Hanım, Celâleddin Muhtar, Ali Kemal ve Hüseyin Avni Beyler vardır33

Bu Osmanlı aydınlarının mandater devlet olarak Amerika’yı tercih etmelerinin sebepleri şöyle sıralanmaktadır:

1 Avrupa devletleri, bilhassa İngiltere sömürgecidir Şimdiye kadar Osmanlı Devleti’ne karşı ikiyüzlü bir politika takip etmişlerdir Amerika ise, sömürgeci olmayan, sadece kendi toplumunun değil, bütün insanlığın iyiliğini düşünen bir devlettir

2 Amerika lâik olduğu için Türk Milleti’ne karşı din konusunda bir baskı sözkonusu olmayacaktır Avrupa devletleri ise şimdiye kadarki ilişkilerinde dini hep ön plânda tutmuşlar, Haçlı zihniyetinden hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir

3 Aynı zamanda Amerika sosyal yapısı itibariyle de manda için en uygun devlettir Çünkü, milliyetsiz bir karakter arz eden bu devlet, Türk Milleti’ne bu konuda bir problem çıkarmayacaktır

4 Amerika maddi bakımdan diğer devletlere nazaran daha çok imkânlara sahiptir Türkiye için zaten bu geçerlidir; ülkenin imârında bu imkânlardan faydalanılacaktır 34

Bu aydınlar, manda istemekteki amaçlarını da, 5 Aralık 1918 tarihinde Amerika Cumhurbaşkanı Wilson’a gönderdikleri muhtırada; Bizim arzumuz nihâi istiklâlimizi tehdid edecek bir vasilik olmayıp, geri kalmış insanları bir müddet eğitimden sonra şerefli bir mevkie yükselterek onlara milletler camiasında bir yer verilmesidir35 şeklinde ifade etmişlerdir Bu aydınlara göre, Şark Meselesi de Türk Meselesi de36 böylece halledilmiş olacaktır
İstanbul’daki Amerikan mandası taraftarı Türk aydınları, Sivas Kongresi’ni kendi fikirleri için bir fırsat olarak görmüşlerdir Çünkü, İstanbul’daki Amerika temsilcileri onlara; bunun Amerikan Senatosu’nda görüşülebilmesi için Türk Milleti’ni temsil eden bir kurum veya meclis tarafından bu konunun teklif edilmesi gerektiği söylenmiştir Bundan dolayı, manda taraftarları

Sivas Kongresi’ne kendi taraftarlarını göndermişler, buradan kendi lehlerine birer karar çıkartmaya çalışmışlardır 37

Sivas Kongresi’nde bu konuya İstanbul temsilcisi İsmail Fazıl Paşa’nın bir takririnin okunması ile geçilmiştir Takrirde, yabancı bir devletin, tercihen de Amerika’nın koruyuculuğunu istemekte gecikilmemelidir38 denilmektedir

Bu konu, Kongre’de bir süre tartışıldıktan sonra, Rauf Bey’in teklifi üzerine Amerikan Senatosu’na bir telgraf çekilmesine karar verilmiş ve telgraf 11 Eylül 1919 günü çekilmiştir Bu telgrafla, Türkiye’ye incelemelerde bulunmak üzere bir heyet gönderilmesi istenmiştir

Manda meselesi de böylece Sivas Kongresi’nde çözülmüştür Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), bu propaganda ve tertiblerin tesirinde kalmamış ve bu çetin, karışık kördüğümü de, son derece ustalıkla çözmesini ve karşısındakileri darıltmadan, kendine ve dâvaya düşman kılmadan yanına almasını başarmıştır39

Zaten bu şahısların, Ali Fuad Cebesoy’un da belirttiği gibi, vatansever olmadıklarını söylemek mümkün değildir40 Bu aydınların birçoğu, kendileri ikna edildikten sonra, Milli Mücadele’de ve Yeni Türk Devleti’nin kuruluşunda aktif görev almışlardır

Sivas Kongresi yukarda bahsettiğimiz hususları karara bağladıktan sonra, kendisinden sonraki bütün gelişmeleri etkileyecek olan bir takım kararlar almıştır Bu kararları şöyle sıralamak mümkündür:

1 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı tarih olan 30 Ekim 1919 tarihinde sınırlarımız içerisinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan topraklar hiçbir şekilde parçalanamaz

2 Hilafet ve Saltanat’ın devamı, istiklâlimizin temini için Kuva-yi Milliye’yi amil, milli iradeyi hâkim kılmak esastır

3 Osmanlı ülkesinin herhangi bir parçasına yönelik saldırı, Rumluk ve Ermenilik kurma çalışmaları karşısında vatan hep birlikte savunulacaktır

4 Ülkedeki azınlıklara sosyal ve siyasi dengemizi bozucu imtiyazlar verilemez

5 Osmanlı Hükümeti, vatanımızın herhangi bir bölümünü terk ederse bunun önlenmesi için gerekli tedbirler alınacaktır

6 Devletimizin istiklâline, vatanımızın bütünlüğüne saygılı olan ve istilâ emeli beslemeyen herhangi bir devletin yardımı memnuniyetle kabul edilecektir

7 İstanbul Hükümeti, milli iradeye tabi olmalıdır Milli meclis hemen toplanmalı ve milletle ilgili kararlarda o söz sahibi olmalıdır

8 Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir

9 Sivas Kongresi tarafından Heyet-i Temsiliye oluşturulmuştur Bu heyetin görevi, mukaddes maksatları takip etmek ve umumi teşkilâtı idare etmektir41






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.