Karadiken - Yöresel Halk Hikayesi |
10-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karadiken - Yöresel Halk HikayesiKaradiken Hikayesi Karadiken - Yöresel Halk Hikayesi Derler ki, Süphan dağı’nın eteğine kurulmuş Patnos kentinde bir zamanlar bir koca ağa, bu ağanın Haco (Hacer) adında güzel mi güzel, bir kızı varmış Hacer’in güzelliği dillerde Her delikanlının gönlü onda; O nun gönlü ise çobanları sirbent te Sirbent ile Hacer’in sevgisi yıllarca gizli kalır Sevgi bu, günün birinde anlaşılır Aşk söylentileri dilden kulağa çabuk ulaşır nedense Derken koca ağa’nın da kulağına varır Ağa kovar sirbent’i Sirbent’e dağda mağaralar ev olur Hacer’e çoban arkadaşları ile yollar haberleri Patnos yöresinde bir de kara Ağa varmış Ağaların üç evlenme yaşı vardır derler 20,40 ve 60 Yaşlar Kara ağa ikinci evlenme yaşında (40 imiş) Hacer’in güzelliğini duyan Kara Ağa dururmu? Varmış Koca Ağa’nın konağına Diz çökmüş keçesine İstemiş kızı Babası vermiş Hacer’i Kara Ağa’ya Haber kıza, ondan da Sirbent’e ulaşmış Sirbent deliye dönmüşAlmış tüfeğini eline, çıkagelmiş eski ağasının kapısına Köpekler tanırmış bu eski çobanı Sessiz-sedasız girmiş Hacer’in odasına El ele verir, Sirbent ile Hacer Gecenin karanlığında ulaşırlar Suphan dağına İki aşık Süphan’ın sarp kayalıklarında mutlu günlerini yaşarken, bir gün, üç geyik(*) sekerek gelip yakınlarında dururGeyiklerden ikisi erkek, birisi dişidir Erkek geyiklerden biri yaşlı, öteki genç görünümünde Yaşlı geyik daha iri ve güçlü olduğu için, genç geyiği yaklaştırmazmış dişi geyiğe sirbent yaşlı geyiği öldürmeye aht eder -Vuracağım onu O da “Kara Ağa) olmuş sanki Sirbent çeker tetiği, vurur yaşlı geyiği Kesmeye uğraşırken,geyik çırpınır,bir boynuz darbesiyle sirbent’i kayalıklardan aşağı, uçuruma yuvarlar Sirbent sırt üstü düşer Bir ağaç dalı sırtını deelip göysünden çıkar Sevgilisinin kanlar içinde cansız yatışına dayanamaz Hacer,kendini atıverir Bir ağaç dalı da bunun göysünden batıp sırtından çıkarÖlümde birleşirler Kara ağa iz süre süre bulur mağarayıVaaarır uçurum kenarına Bir haftalık sözlüsü ile onu kaçıran aşığının yanyana yatışlarını uzun uzun seyrederNişan alır Sirbent’i ateş edeceği sırada gözleri kararır,yuvarlaanır,uçurumun kayalarına çarpa çarpa Hacer ile Sirbent’in arasına düşer Koca ağa’nın adamları, süphan dağının vadisinde üç mezar kazarlarSirbent ile Hacer’ein arasına Kara Ağa’yı gömerler O günden beri, her yılın baharında Hacer’in mezarında kırmızı gül,Sirbent’in mezarında ise beyaz gül açarGüller eğilip biribirlerine kavuşacakları sırada Kara Ağa’nın mezarında bir kara diken yükselir ayırır gülleri Mayıs ayı gelince görülmeyen bir kuş öter “Sirbent uçurumu”nda İnsan sesine yakın bir ötüş şöyle der gibi “Siz siz olun, değmeyin İki taş arasına girin, İki gönül arasına girmeyin” |
|