Seni Andim Efendim...*( Rıfat Araz ) |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Seni Andim Efendim...*( Rıfat Araz )SENİ ANDIM EFENDİM* I Rahmân ve Rahîm olan bir Allah’ın adıyla; Başladığım bu sözde seni andım Efendim! Ney misâli dağlandım ayrılığın oduyla; Düştüm o gül rengine yandım yandım Efendim! II Âdemden gelen bir nûr kararıp nasıl söner? Şirkle nasıl örülür bir ömrün itibârı? Nefsin o saf edâsı, inkâra nasıl döner? Kalpten nasıl sökülür bir adalet damarı? Yedi kat göğü tutu çiçeklerin çığlığı… Kan kokan o karanlık, hangi putun isyânı? Dinsin, dursun, durulsun umudun hıçkırığı; Kumlara inen nûrun şavkı aldı dört yanı! Kisra’nın temelinde çöktü bir bir sütunlar; Söndü ateşgedeler tarihe düştü külü! Silindi ne şerefler, dağıldı nice şanlar; Hilkâtin ateşinde kurudu Sava gölü! Sende ihlâs, metânet, sendedir izzet, azim; Rahmet ile donandı, aşk ile döndü âlem! Âdil sensin, Emin sen, sen ey öksüz, ey yetim; Seninle aşka düştü aşk ile levh-ü kalem! III Sen kuşandın Hirâ’da sabır yüklü çileyi; Çektiğin her acıda bin derdin dermânı var! Sen yardın himmet ile o gökteki şûleyi; Taif’te şafaklara akseden gül kanı var! Canında doğan nûru, kalp gözünle okudun; Bir içli çölde verdin en ağır imtihanı! Takvânın tezgâhında bir sevdâyı dokudun; Uyardın, müjdeledin, şahit tuttun zamanı! Tevhît ile yoğurdun kaç yüreğin özünü; Elif elif nakşoldu nabzına inen fermân! Ömrün hüzün yılında hasret yakan izini; Vuslâtın nûru ile Mir’âç’ta buldu cihân! Açtı hicret gülleri ensârın gülzârında; Sen canlara bir cansın, cânânsın sen Efendim! Gül gül ile kaynaştı kardeşlik kararında; Okunan gül kokulu Kur’ân’sın sen Efendim! IV Bedir’de bir vaattir Mevlâ’dan inen çağrı; Melekler, ashâp ile iç içe aynı safta! Yağdı rahmet bulutu, yeşerdi çölün bağrı; Âlem âlem içinde tesbih eder tavafta! Uhut’da gül matemi damladı dağdan taşa; Eğildi edep ile gül üstüne âsuman! Hayber’de hamd sancağı dikildi arzdan arşa; Al tüllere büründü güle döndü gülistân! Varlığın sırrı sende, sendedir aşk iksiri İrâdenle dağıldı idrâki ezen efkâr! Kırıldı şirk zinciri ikbâle erdi esir; Açıldı gül kapısı Kâ’be’ye geldi bahar! Kaynayan parmağından kaç ensar suya kandı? Sen damlada bir deryâ, ummansın sen Efendim! Hem yer ehli gök ehli, melekler seni andı; Âlemleri şerh eden lisânsın sen Efendim! V O derin duâlarda titreyen her dileğin; Şefâat nağmesidir merhâmet pınarında! Bir kulluğun yükünü canda eler eleğin; Kaç mahşeri yaşadın o gönül diyârında? Beyaz, sarı, al güller senden aldı rengini; Seninle vecde geldi başımda dönen rüzgâr! Dilim nasıl anlatır bu aşkın ahengini? Mâ’rifet ikliminde kızardı, açtı gülzâr! Sen, canını Mevlâ’ya kalbini kula verdin; Bağladın gök ipini sonsuz olan bir sona! Sen özünde âlemi, âlemde özü gördün; Ötenin ötesinden haber sundun dört yana! Melekler salat eder, selâm eder şânına; Devrân içinde dönen devrânsın sen Efendim! Takdirin tedbir anı, şahittir imânına; Sen gönül sahibine mihmânsın sen Efendim! VI Âh bu âlem içinde, ne oldu bende bana? Sana hangi hâlimle, hangi yüzle geleyim? Od almış bir yüreği açmışım senden yana; Dinmeyen gözyaşımı bir umut ver, sileyim! Bir bir kalktı hudutlar mülküm, malım kalmadı; Her secdede değişti renk, ahenk, biçim, edâ! Sınandım nefes nefes tende hâlim kalmadı; Aşkınla yanan canım uğruna oldu fedâ! Her sözün bir diriliş, bir kâinat kitabı; Sen ezeli bağladın ebedîn menziline! Sezdin inceden ince bir ilâhî hesabı; Hakkı teslim eyledin o hakkın Vekil’ine! Zamanı arla süzdün, aşkla sundun âleme; Sen mü’minin nabzında mîzânsın sen Efendim! Âh bu aşkın ahvâli nasıl yansır kaleme? Bir Sultan’a can sunan Sultan’sın sen Efendim! Rıfat ARAZ *Bu şiir, İstanbul/Saraybosna'da Kuba Camii Vakfı'nca Türkiye genelinde “Peygamber Efendimize Övgü Şiirler” adıyla 26 Nisan 2008 tarihinde düzenlenen şiir yarışmasında, 995 şiirin arasında birinci olmuştur |
|