Türkçülük |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
TürkçülükTÜRKÇÜLÜK Türkçülük, Türk milliyetçiliğinin adıdır Kelimenin sonundaki ek, yerine göre mensupluk, sevgi, taraftarlık gösteren bir ektir Türkçülük de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğuna göre, kelime, yerinde kullanılmıştır Başka milletlerin Türk taraftarlığı ve Türk sevgisi bu kelime ile ifâde olunamaz Zaten başka milletlerin Türk'ü sevmesi de gerçekten bir sevgiye değil, geçici bir nezâkete, çıkara, siyâsî zaruretlere işarettir Türk'ü gerçek olarak, Türk’ten başkası sevmez Türkçülük bir ülküdür Ülküler, milletlerin manevî gıdasıdır Ülküsüz milletlerin en talihlisi dahi silik ve sönük kalmaya mahkûmdur Eğer bu millet talihli de değilse, onun sonucu yenilmek, ezilmek, hattâ yok olmaktır Ülküler, gerçekle hayâlin karışmasından doğmuş olan, düne bakarak yarını arayan, milletlere hız veren ve uğrunda ölünen büyük dileklerdir Milletler, ölebildikleri kadar yaşama hakkına sahiptirler Türkçülük, büyük Türkeli'nde, Türk uruğunun kayıtsız şartsız hakimiyeti ve bağımsızlığı ile Türklüğün her yönden bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür Bu ülkü, geçmişte, birkaç kere gerçekleşmişti Büyük Türkçülük ülküsü ve inana ile yetişen gençlik sayesinde yarın yeniden gerçek olacaktır Türkçülük, dün bir kaynaktı; bugün çaydır Yarın coşkun bir ırmak olacak ve önünde yabancı duygu ve düşüncelerden gelen bütün engeller yıkılacaktır Türkçülük, dört kaynaktan geliyor: -Kökü çok eski olan ve Türk uruğunun şuuraltında yüzyıllardan beri yaşayan milliyetçilik; - Tanzimat'tan sonra, Avrupa'daki milliyetçiliklere benzeyen halkçı bir hareketin bizde de tatbik olunmasını isteyen milliyetçilik hareketi; - Devletimizin içindeki yabancı unsurların ihaneti dolayısıyla doğan tepki; - Türklerin 200 yıldan beri çektikleri büyük sıkıntılar Bu dört kaynaktan gelen düşünceler birbiriyle kaynaşıp yoğrularak bugünkü Türkçülük ortaya çıkmıştır Türkler, Türkçülük ile güçlenecek, kurtulacak, ilerleyecek, yükselecektir Bir millet yükselme irâdesini taşımazsa, kendine güveni olmazsa, başkalarını taklitten başka bir şey yapamazsa, geçmişiyle övünmezse, başkalarından üstün olmak istemezse, ülkü için ölümü göze almazsa, savaştan korkarsa, o millet içinden çürümüş demektir Bugün ülküler ve kahramanlar çağında yaşıyoruz Geçmiş haklara dayanılarak dâvaların öne atıldığı, hesapların görüldüğü günlerdeyiz Kan çağlayanları, kılıç şakırtıları ve gülle sesleri içinde yarının neler hazırladığım bilemiyoruz Bu kasırga arasında, milletlerin yalnız geçmişlerin hatırlayarak millî ülkülerine yapıştıklarını görebiliyoruz Geçmişi olmayan yahut olup da unutan, millî ülküsü bulunmayan devriliyor İnsanlığın tarihinde büyük kasırgalar eskiden zaman zaman gelip geçerdi Gitgide bu kasırgalar sıklaşıyor Bu gidişle tarih, ebedi bir kasırgadan ibaret kalacak gibi gözüküyor Bugün ayakta kalabilmek için eskisi kadar sağlam olmak yetişmiyor Çok güçlü, çok sağlam, çok sert, çok yürekli olmak gerekiyor Bunun da bizim için birinci şartı, Türkçülük ülküsüne sıkı sıkıya yapışmaktır Şaşıran, ürken, sapıtan milletleri, tarih bağışlamıyor Türkçülük ülküsü bizden amansız bir görev ahlâkı istiyor Subay hiç yorulmadan altı saatlik tâlimini yaptırırsa, öğretmen bıkmadan öğreticilik işini yaparsa, memur sinirlenmeden halka kolaylık göstermeye devam ederse, öğrenci her şeyden önce dersini bellemeye çalışırsa ve bütün görevlerle rütbeler arasına ne caka, ne gösteriş, ne dalkavukluk, ne de ilgisizlik olmadan bir ahenk kurulursa, aşağıdakiler yukarının buyruğunu ukalâlık saymaz, yukarıdakiler de aşağının doğru ihtarlarına kızmazlarsa, bütün karşılıklı işlerde, görüşme ve konuşmalarda ne ikiyüzlülüğe kaçan nezâket, ne de kabalığa kaçan sertlik bulunmazsa, görevin biz den istediği şey yapılmış olur Gerçekten Türkçü olmak kolay değildir Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz Her Türkçü, bulunduğu yerin görevini inançla yaparsa, Türkçülük ülküsü sağlamlaşır, Türklük güçlenir Türkçülerin ilk işi, görevlerini, arınmış gönül ve inanmış yürek ile yapmaktır |
|