1939-1950 Geçiş Çağı |
06-28-2009 | #1 |
[KAPLAN]
|
1939-1950 Geçiş ÇağıI Dünya Savaşı bu dönemin başlangıcıdır Amerikan filmlerin Türkiye'ye Avrupa üzerinden İtalya aracılığı ile geliyordu Savaşın çıkışı ile artık bu yol kullanılamaz hale geldi Türkiye pazarının kaybedilmemesi için yeni dağıtım kanalı Mısır üzerinden olacak şekilde değiştirildi O sıralarda Mısır sineması geri kalmış, tiyatro egemenliğinde ve basit konuları filme alan, melodram ekollüydü Fakir kız, zengin genç; yada tam tersi, kör kemancı gibi konuları vardı Zaten Mısır sinemasını kuran kişi de Muhsin Ertuğrul'dan bu işi öğrenmiş bir tiyatrocuydu Mısırlılar fırsatı değerlendirerek ABD filmleri ile birlikte Abdülvahap'ın 'Aşkın Gözyaşları' filmini de Türkiye'ye gönderdiler Halk ABD filmlerinden bıkmıştı En son filmlerin gelmemesi de rol bunda oynadı Yerli filmlerinde yeterli sayıda çekilemediği bir ortamda ki MErtuğrul senede ancak 1-2 film çekiyordu, halk kendine ABD filmlerinden daha yakın bulduğu bu yeni sinemaya büyük ilgi gösterdi ve 'Aşkın Gözyaşları' hasılat rekoru kırdı Halkın Mısır sinemasına yönelmesiyle, büyük gişe başarısı getiren Mısır filmleri piyasayı sardı Devlet bu olayın çok ileri gitmesine bir önlem alarak en azından şarkıların Türkçe'leştirilmesi konusunda bir karar aldı Ancak bu yetersiz kaldı ve melodram Türk sinamasının resmi türü oldu Bu dönemde yurtdışına giderek sinema eğitimi alan Faruk Kenç, Baha Gelenbevi, Turgut Demirağ, Şadan Kamil, Çetin Karaman, Şakir Sırmalı, Çetin Karamanbey gibi yönetmenler Türkiye'ye dönerek filmler çektiler Tiyatroculardan faklı olarak sinema dilini kullandılar Sinamasal olarak çok başarılı olmasa da bu denemeler yeni bir nefes getirdi Sinemayı tiyatrocuların elinden kurtardılar Yeni Yönetmenler Münir Hayri EGELİ Faruk KENÇ Şadan KAMİL Adolf KÖRNER Baha GELENBEVİ Turgut DEMİRAĞ Aydın ARAKON Çetin KARAMANBEY Vedat ÖRFİ BENGÜ Şakir SIRMALI Faruk KENÇ Türkiye'ye ilk film kamerasını getiren, bu suretle filmcilikte ilk adımı attıran, Birinci Dünya Savaşı Başkumandanı Enver Paşa'nın yeğenidir Cağaloğlu'ndaki Yeni Lise'yi bitirdikten sonra, Rusya'dan Türkiye'ye gelen rejisör Madan Espir Şup ile Kameraman Martof'un yanında asistanlık yaparak "Türkiye'de Terakki Hamleleri" adındaki filmle filmciliğe başladı Bundan sonra Almanya'da Bavyera Devlet Fotoğrafçılık Okulu'nu bitirdi Yurda döndükten bir yıl sonra, yönetmen ve aynı zamanda da kameraman olarak "Taş Parçası, Yılmaz Ali" ve "Kıvırcık Paşa" filmlerini sesli olarak çekti Bu filmlerle tiyatrocuların tekelinde olan sinemaya değişik boyutlar kazandırarak "Geçiş Çağı" adı verilen yeni bir devrenin ilk ve en önde gelen yönetmenlerinden birisi oldu “Taş Parçası”, “Yılmaz Ali" ve "Kıvırcık Paşa" filmlerini sesli olarak çekti Bu filmlerle tiyatrocuların tekelinde olan sinemaya değişik boyutlar kazandırarak "Geçiş Çağı" adı verilen yeni bir devrenin ilk ve en önde gelen yönetmenlerinden birisi oldu 1942'de "Dertli Pınar" filmini ülkemizde ilk kez sessiz olarak çekti ve daha sonra dublaj yaparak filmi seslendirdi Başlattığı bu yeni dönem, pratikliği ve ucuza mal olması nedeniyle kısa bir sürede yaygınlaştı ve günümüze kadar hiç değiştirilmeden kullanıldı Ayrıca sinemaya yeni amatör sanatçılar getirerek, sinemamızda oyuncu kadrosunun oluşmasında büyük katkıları oldu Faruk Kenç'in getirdiği bir diğer yenilik ise filmlerin çekiminin Muhsin Ertuğrul'un yaptığı gibi kronolojik olarak değil, iç-dış mekanları bir araya toplayarak bir mekanın bir kerede tamamını çekmek ve sonrasında kurgu ile filmi oluşturmaktı Bu sayede zamandan ve paradan tasarruf ediliyordu 20-30 günlük çekimler 5-10 güne indi Köy çevresinde geçen Hasret 1944-45 Günahsızlar 1945 (Sadri ALIŞIK) Karanlık Yollar 1947 İlk dizi sinemayı dener 1950 de Çakırcalı Mehmet Efe, Çakırcalı Nasıl Vuruldu ve Çakırcalı Mehmet Efe’nin definesi 1952 -Kenç’in filmlerinde başlıca unsurlar köy,folklor,yakın tarih, bol hareket ve tiyatrocu olmayan oyunculardır - Çöl Kanunu (1964) -Boş Ver Doktor (1962) -Felaket Yolu (1959) -Annemi Arıyorum (1959) -Peçeli Efe (1959) -Ölmeyen Aşk (1959) -Çölde Bir İstanbul Kızı (1957) -Kaybolan Gençlik (1955) -Hayatımı Mahveden Kadın (1955) -Nasreddin Hoca ve Timurlenk (1954) -Köroğlu - Türkan Sultan (1953) (Belgin DORUK, Bülent UFUK) -Çakırcalı Mehmet Efe`nin Definesi (1952) -Kanlı Çiftlik (1952) (Belgin DORUK, Bülent UFUK) -Kendini Kurtaran Şehir (1951) -Hürriyet Şarkısı (1951) (Neriman KÖKSAL) -Parmaksız Salih (1950) -Çakırcalı Mehmet Efe (1950) -Üvey Baba (1949) -Tuzak (1948) -Karanlık Yollar (1947) -Günahsızlar (1944) -Hasret (1944) -Dertli Pınar (1943) -Kıvırcık Paşa (1941) -Yılmaz Ali (1940) -Taş Parçası (1939) - Yerli Film Yapanlar Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı ve bu cemiyetin ilk başkanlığını yaptı Ülkemizde ilk kez sinema artist yarışması düzenleyerek Belgin Doruk, Ayhan Işık, Mahir Özerdem, Sadri Alışık, Oya Sensev, Kadir Savun, Vedat Karaokçu gibi oyuncuları sinemamıza kazandırdı -Sinema sanatçılarını sosyal güvenceye kavuşturma amacını güden Film-San Vakfı'nın kurucuları arasında yer aldı ve uzun bir süre başkanlığını yaptı 1944'te İstanbul Film Şirketi'ni kurarak kendi hesabına birçok film yaptı 1943'te Mualla Eriş'le, 1954'te de Belgin Doruk'la evlendi ve ayrıldı Türkiye'de uzun metrajlı filmler yanında "Sanayi'de Eğitim, Ne İçin Eğitim?", "Güler Yüz Tatlı Söz", "Sümerbank Mağazasında Bir Gün" gibi kısa metrajlı eğitici ve öğretici filmler de yaptı Münir Hayri EGELİ 1903-1970) İstanbul Muallim Mektebi` ni bitirdi Fransa` ya gidip Sorbonne Üniversitesi`nde psikoloji eğitimi gördü 1919`da "Binnaz" filminin asistanlığını yaptı Daha sonra öğretmenlik ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü görevlerinde bulundu 1930`da "Atatürk`ün Gezi Belgeseli"ni çekti Atatürk`ün emriyle yönettiği "Ben Bir İnkılap Çocuğuyum" adlı bir belgeseli yarım kaldı 1933 yılında Ankara`da çeşitli sanat etkinlikleriyle dikkati çekti Oyunlar ve "Kolsuz Bebek" gibi çocuk romanları yazdı Fotoroman dizilerinin ilklerini yönetti Radyo oyunları yazdı, operetler sahneledi Almanya`da Tiyatro eğitimi gördü İtalya`da Cine Citta Stüdyoları`nda araştırmalar yaptı 1938 de Doğan ÇAVUŞ’ u yöneterek başlar Türden türe geçen,yenilikler getiren birisidirYeni mekanlar, oyuncular, önemli tasarımlarla atılımlar yapar Efe AŞKI 1939 (Aydın ARAKON ile) Vatan ve Namık KEMAL 1951 Cem SULTAN 1951 Söz Müdafaanın 1952 (Orhan BORAN) YSultan SELİM ve Yeniçeri Hasan( Ayhan IŞIK’ ın ilk rolü) Nilgün 1954 Sarı Zeybek 1953 BELGESEL FİLMLER Atatürk'ün Gezi Belgeseli Ben Bir İnkılap Çocuğuyum Adolf KÖRNER Sinemadan habersiz revü yıldızıydıBatı tutkusu bu maceraperesti yönetmen yapar Sürtük 1942 Kerem İle Aslı Duvaksız Gelin 1943 Şadan KAMİL 1917, İstanbul Almanya'da fotoğrafçılık öğrenimi yaptı Avrupa'da sinema ile ilgili öğrenim görmüş bazı genç yönetmenler, yurda dönüp Türk sinemasına yenilikler getirmeye çalıştılar Şadan KAMİL de bu yönetmenler arasına katıldı ve Sinemanın Geçiş Dönemi yönetmenlerinden biri oldu Fakat bu yönetmenlerin Avrupa'da gördükleri eğitim doğrudan sinema ile ilgili olmadığından, gerçek birer sinema sanatçısı olmaktan çok, hevesli amatörlerdi Dolaysıyla Geçiş Dönemi yönetmenleri, istedikleri başarıyı gösteremediler Ancak Sinemacılar Dönemi'nde varlıklarını gösterildiler Şadan Kamil Onüç Kahraman ismindeki ilk filmini 1945 yılında çekti Bazı filmlerde kameramanlık yaptı Duvaklı Göl (1958) Tuş (Bir Aşk Hikayesi) (1955) Kaçak (1954) Edi ile Büdü Tiyatrocu (1952) İki Süngü Arasında (1952) Edi ile Büdü (1952) Dudaktan Kalbe (1951) Uçuruma Doğru (1949) Dinmeyen Sızı (Sonsuz Izdırap) (1949) Efe Aşkı (1948) Dümbüllü Macera Peşinde (1948) Seven Ne Yapmaz (1947) Gençlik Günahı (1947) Toros Çocuğu (1946) Onüç Kahraman (1943) Edi İle Büdü ile devamı Edi İle Büdü Tiyatrocu 1952 (Vasfı Rıza Zobu-Münir ÖZKUL) Şadan KAMİL’in batıdan getirdiği sadece bir teknik hazırlık ile bazı alışkanlıklardır Kaynaklar ise yerlidir Baha GELENBEVİ 1907, İstanbul Batı etkisini en açık sergileyen yönetmendir Hollywood'ta iki sene kalarak yöntemleri incelemişti ve kısıtlı olanaklarına rağmen tarihi 'Barbaros Hayrettin' filmini çekti Bu filmin Preveze deniz savaşı sahnelerinin milyon dolarlık Hollywood filmlerinden 'ödünç' alınarak tamamlanması ve zaten bu tip sahnelere ABD filmlerinden alışık olan seyircilerin yadırgamaması sonucu ise sinemamıza diğer bir olumsuzluk girmiş oldu -Denizkızı 1944 -Yanık Kaval 1946 -Çıldıran Kadın 1948 -Kanlı Döşek 1949 -Barbaros Hayrettin Paşa 1951 -Boş Beşik 1952 (Muhterem NUR) -Kaldırım Çiçeği 1951 -Balıkçı Güzeli-1002 Gece 1951 -Günahkarlar Cenneti 1958 Turgut DEMİRAĞ 1920, Sivas- 1987, İstanbul -Southern California University Sinema Bölümü MezunuBatı etkisindeki yönetmenlerdendir -Üç Kızgın Cengaver (1971) -Ayrı Dünyalar (1969) -Abbase Sultan (1968) -Parmaksız Salih (1968) -Bir Dağ Masalı (1967) -Felaket Kuşu (1967) -Kadın Avcıları (1966) -Kocamın Nişanlısı (1965) -Çanakkale Aslanları (1964) -Aşk ve Kin (1964) -Cumbadan Rumbaya (1961) -Karasu (1958) -Ahretten Gelen Adam (1954) -Evvel Zaman İçinde (1951) -Fato (1949) -Bir Dağ Masalı (1947) -Hülya (1947) Aydın ARAKON (1918-1982) -Edirne’de doğdu Sabahattin Kudret Aksal`la birlikte edebiyat dergiler çıkardı Sinemaya senaryo yazarı olarak başladı (1947), korku ve gerilim türündeki Çığlık`la yönetmenliğe başladı (1949) Çetin KARAMANBEY Çanakkale / 1922 -Bir süre gazetecilik yaptı 1944 yılında sinemaya girdi Teknisyenlik, asistanlık, dublaj yönetmenliği yaptı Reklamcılık yapıp belge filmleri çekti 1947 yılında Silik Çehreler adlı filmiyle yönetmenliğe başladı Metin Erksan'ın ağabeyidir Vedat ÖRFİ BENGÜ 1899 -1953 Fransa’da alaturka konserler çıktı, sonra sinema alanına sapmış, birkaç filmde oyunculuk etmiş, yönetmenlik konusunda bilgiler edinmiş, sonra da orada öğrendikleriyle, daha sinemasını yeni yeni kurmaya çalışan varlıklı bir Ortadoğu ülkesinde iyi bir konuma gelebileceğini düşünerek Mısır’a geçmişti 1934’ten sonra Vedat Örfi Bengü'nün Mısır'da Türk sinemasının ilk örneklerini vermesi, bizde de melodramın yerleşmesinde etkili olmuştur Türk sinema izleyicisinin beğenisi melodrama dönük olduğundan, yönetmenler de hızla Mısır filmlerinin uyarlamalarını çekmeye başlamışlardır Vedat Örfi MENGÜ için "Mısır Sinemasını Kuran Türk!" denilmektedir Mısır'da çevrilen ilk uzun metrajlı filmi Vedat Örfi Bengü gerçekleştirmişti Bengü'nün Mısır'da çevirdiği filmler hakkında çok az şey bilinmektedir 1948 yılında ülkemiz yönetmenlerince 18 film çekildi ve beşinin yönetmenliğini yaptı 1950 yılında çekilen 22 film içinde sayı olarak ağırlık gene eski kuşaktan Vedat Örfi Bengü'dedir Çünkü, Mısır sinemasının Türkiye'deki mirasçısı Bengü, 7 film birden yönetmiştir Ama Bengü de tiyatro ağırlıklı yönetmenler gibi Türk sinemasında son dönemini yaşamaktadır Vedat Örfi Bengü, Türk sinemasının ve musikisinin tanınmış şahsiyetlerindendir Avrupa ve Mısır'da uzun yıllar kalmış, yabancı memleketlerde filmler çekmiş ilk Türk film rejisörüdür Vedat Örfi, yazar-eleştirmen Memet Fuat'ın babası ve Nazım Hikmet'in eşlerinden Piraye Hanım'ın ilk kocasıdır1923'de Fransa'ya giderek Paris'te muhtelif filmlerde çalıştıktan sonra bir ara Mısır'a da gitti, orada yerli filmciliği kurdu Fransa'da dokuz, Mısır'da 12, Türkiye'de de 9 filmin rejisörlüğünü yapan Vedat Örfi, bir çok film senaryoları hazırladı 25 Mayıs 1953'de İstanbul'da öldü Çölde Bir Öpücük 1928 Çöl Güzeli 1928 Ehramda Bir Facia 1928 Bağdagül 1947 Kılıbıklar 1947 Düşkünler (Beyaz Baykuş) 1948 Günahım 1948 Keloğlan 1948 Sızlayan Kalp 1948 Canavar 1948 Ayşe'nin Duası 1949 Ateşten Gömlek 1950 Şakir SIRMALI -Unutulan Sır/Domaniç Yolcusu 1945 -Efelerin Efesi 1952 -Kamelyalı Kadın 1957 1939-1949 Bu dönemin sonlarında Muharrem Gürses ise 'Melodram Ekolü'nün en sahici yönetmeni ve senaryo yazarı olarak karşımıza çıktı Kırsal kesime hitap için bırakın bir insan hayatını 10 hayata sığmayacak kadar çok melodramı filmlerinde topladı Bir gün yapımcıyı ikna için elinde filmin senaryosu olan bir tomar kağıtla gitmiş, gözyaşları içinde senaryoyu yapımcıya okumuş ve yapımcı da gözyaşları içinde filmi çekmeyi kabul etmişti Odadan çıktığında ise bu aslında yapımcının senaryo yazılı olduğunu sandığı kağıtların boş olduğu görülür Film kırsal kesimde gösterimde dolaşırken kendi de gider, yörelerde kısa filmler çeker, yer kısmı boş şekilde afişler hazırlatır ve film nerede gösteriliyorsa 'bu film sizim kasabanız falancada çekildi' ile filmini pazarlardı 1940 Faruk Kenç'in sinemaya girmesiyle çekilen film sayısı 5'e yükselir Ertuğrul'un Şehvet Kurbanı ve özelliklede Faruk Kenç'in Yılmaz Ali adlı ilk polisiye film denemesinde oynayan Suavi Tedü'yle ilk jön tipi (Jeune premier) ortaya çıkar 1942 Bir yıl önce Ertuğrul Muhsin Kahveci Güzeli’yle 1941'i kapatırken, Çekoslavakya asıllı ve çeşitli tiyatrolarda takdimcilik yapan Adolf Körner'in sinemacılığa atılmasıyla bu sayı dörde çıkar Yapımcı Halil Kamil'in ısrarlarıyla işe başlayan Körner peş peşe üç film çekti: Duvaksız Gelin, Sürtük ve Kerem ile Aslı Ve Körner'in bir tiyatro oyunu (Pigmalyon) uyarlaması olan Sürtük daha sonraki yıllarda defalarca çekilerek, koyu melodramatik yapısı nedeniyle Türk sinemasını etkileyecektir 1943 Burhan Felek'in senaryosunu yazıp Muhsin Ertuğrul'un İpek Film adına 1940 yılında çekimine başladığı Nasrettin Hoca Düğünde adlı filmi yarım kalır Bu kez de oyuncu ve seslendirme sanatçısı Ferdi Tayfur devreye girip filmi tamamlayacaktır Bu yıl kurulan yeni yapımevi Ses Film (Necip Erses) çalışmalara başlar Yapımevinin ilk filmi de Faruk Kenç'in yönettiği bir köy melodramı olan Dertli Pınar 'dır 1944 Baha Gelenbevi; Faruk Kenç'ten sonra tiyatro dışından gelen ikinci sinemacıdır Uzun süre Paris'te kalıp 1939 yılında yurda döner Faruk Kenç'in Dertli Pınar filminde (1943) görüntü yönetmeni olarak çalışan Gelenbevi bu kez yönetmenlik denemesini gerçekleştirdi; Deniz Kızı 1945 Kendi adına İstanbul Film'i (1944) kuran Faruk Kenç yapımevinin ilk filmi olarak Hasret'i yönetti Bir köy filmi olan Hasret'te Münir Nurettin'le başrolü paylaşan Oya Sensev, tiyatro dışından gelen yeni bir oyuncuydu Türk sinemasında Şehir Tiyatrosu oyuncularının dışında yeni oyuncu denemeleri Faruk Kenç'in girişimleriyle başlıyordu Almanya'da fotoğrafçılık öğrenimi yapan Şadan Kamil (Onüç Kahraman) ve Şehir Tiyatrosu oyuncularından Talat Artemel 'le (Hürriyet Apartmanı), Refik Kemal Arduman (Köroğlu), ilk filmlerini bu yıl çektiler Bundan sonra üç yeni film şirketi çalışmalarına başladı Halk Film (Fuat Rutkay), Atlas Film (Nazif Duru, Murat Köseoğlu) ve And Film (Turgut Demirağ) Rutkay, Samatya ve Bakırköy'deki sinemaların sahibi; Duru, sinema işletmecisi Turgut Demirağ'da Amerika'da sinemacılık tahsili yapmıştı 1946 Tiyatro dışından gelen oyunculara Günahsızlar'la (Faruk Kenç), Sadri Alışık da katıldı Film şirketleri sayısında ise belli bir artış görüldü Erman Film (Hürrem Erman), Duru Film (Naci Duru) bu yapımevlerinin başlıcalarını oluşturdularYılın en önemli sinema olayı ise Yerli Film Yapanlar Cemiyeti'nin kurulması oldu Çünkü YFYC, yapımcıları bir araya getiren bağımsız bir sinemacılar kuruluşudur Kuruluşun İdare Heyeti'nde ise Faruk Kenç (İstanbul Film), İhsan İpekçi (İpek Film), Turgut Demirağ (And Film), Fuat Rutkay (Halk Film), Necip Erses (Ses Film), Murat Köseoğlu (Atlas Film), Refik Kemal Arduman (Ankara Film), İskender Necef (Birlik Film), Hikmet Aydın (Şark Film) ve Yorgo Saris (Elektra Film) görev aldı 1947 Film sayısı 12'ye tırmandı Mısır sinemasının kuruluşunda büyük katkıları olan oyuncu Vedat Örfi Bengül (Bağda Gül), Burhanettin Tepsi ve Sadi Tek gibi tiyatro topluluklarında sahneye çıkan Seyfi Havaeri (Yara, Kılıbıklar), Şehir Tiyatrosu oyuncularından Ferdi Tayfur (Senede Bir Gün, Kerim'in Çilesi), Kâni Kıpçak (Yuvamı Yıkamazsın) bu yıl yönetmenliğe sıvanıp ilk filmlerini çektiler Ve hocaları Muhsin Ertuğrul'un etkileriyle filmlerinde, tiyatrolaştırılmış, ağdalı, ağır makyajlı bir sinema uygulayımı egemen oldu Ayrıca, Mısır kaynaklı Arap filmleri'nin II Dünya Savaşı yıllarına rastlayan dönemde yurda ithal edilmesi, ikinci büyük etkiyi oluşturuyordu Bu yıl sinemaya giren yönetmenlerden yalnızca Turgut Demirağ, dikkati çekti Çünkü Demirağ, tiyatro dışı bir sinemacıydı Hollywood'da iki yıl süreyle mesleki incelemelerde bulunmuştu Bir Reşat Nuri Güntekin uyarlaması olan Bir Dağ Masalı, o dönemin koşulları içinde yapılmış ilk üstün yapım denemesiydi 1948 18 film çekildi 5'inin yönetmenliğini Vedat Örfi Bengü yaptı 7 film ise Halk Film (Fuat Rutkay) yapımıydı Ve Fuat Rutkay, daha sonraki yıllarda en çok film yapan prodüktör olarak çalışmalarını sürdürecekti Yeni kurulan Ömay Film (Ömer Aykut), Işık Film (Agop Fındıkyan), Milli Film (Sabahattin Tulgar), yapımevleri çalışmalarına başladılar Muhsin Ertuğrul'un takımındaki oyunculardan Sami Ayanoğlu (Harmankaya) ve Kadri Ögelman (Kahraman Mehmet) yönetmen olarak devreye girdiler Şakir Sırmalı (Domaniç Yolcusu) ve Çetin Karamanbey (Silik Çehreler) de tiyatro dışından gelen yönetmenlerdi Film sayısının her yıl giderek artıp yeni yapımevlerinin devreye girmesinin başlıca nedenlerinden biri, yerli yapımlara Belediye Gelirleri Kanunu gereğince bir ayrıcalık tanınması oldu Çünkü yerli yapımların rüsumu % 25'e düşürülmüştü Türk sineması ilk kez, gayri safi hasılat açısından korunmaya alınıyordu Yurt içinde Türk sinemasının ilk resmi yarışması da aynı yıl Yerli Film Yapanlar Cemiyeti tarafından düzenlendi Ve "Milli filmciliğin inkişafına, çalışmaları teşvik etmek gayesiyle muhtelif ve müteaddit müsabakalar tertibine" karar veren Cemiyet, yerli film müsabakasının sonuçlarını şöyle saptadı: - En güzel film: Unutulan Sır (Şakir Sırmalı) - En güzel 2 film: Bir Dağ Masalı (Turgut Demirağ) - En çok muvaffak olan rejisör: Turgut Demirağ, (Bir Dağ Masalı) - En çok muvaffak olan operatör: Kriton İlyadis - En çok muvaffak olan ses yönetmeni: Yorgo İlyadis - En çok muvaffak olan kadın artist: Nevin Aypar - En çok muvaffak olan erkek artist: Kadri Erogan (Bir Dağ Masalı) - En çok muvaffak olan kadın karakter artisti: Cahide Sonku - En çok muvaffak olan erkek karakter artisti: Talat Artemel - En iyi senaryo: Turgut Demirağ (Bir Dağ Masalı) - En iyi hikâye: Reşat Nuri Güntekin (Bir Dağ Masalı) - En iyi laboratuar: Ses Film (Necip Erses) - En iyi montaj: Özen Sermet - En iyi orijinal şarkı: Unutulan Sır'da - En iyi dekor: Kadri Erogan (Yuvamı Yıkamazsınız) 1949 Film sayısı 19'a ulaştı Artık, Türk sineması yeni bir dönemin başlangıcında Günün değişen ekonomik ve toplumsal koşulları içinde bağımsız, özgün ve de sahici sinemacılar birer ikişer bu dönemde yerlerini alacaklardır İşte sinemamızın ilk gerçek pırıltılarından biridir Lütfi Ö Akad Türk sinemasının gelişim tarihi içinde çok önemli yeri ve gerçekçi bir kurtuluş savaşı filmi olan Vurun Kahpeye ile Akad, yeni sinema anlayışının ilk belirtilerini ortaya koyar Aynı değişim ve dinamizm yeni denenen oyuncular için de geçerlidir Örneğin Sezer Sezin (Vurun Kahpeye), Muzaffer Tema (Çığlık), Gülistan Güzey, Hümaşah Hiçan, Orhon M Arıburnu, Reha Yurdakul bu yeni oyuncu kuşağı'nın bazılarıdır Özellikle de Sezer Sezin ve Muzaffer Tema, daha sonraki yıllarda seyirci üzerindeki etkinlikleriyle öne çıkacaklardır Ayrıca Tema, Suavi Tedü'den teslim aldığı jeune prömier tipini popülarize ederek daha ilerilere götürebilmeyi başaracaktır 1940-48 arasında 14 yapımevi 50 kadar film çevirmiş, 13 yeni yönetmen çalışmalra başlamıştırİlk filmlerini bu yılarda veren tiyatrocular çoğunluktadır Vedat Örfi BENGÜ, Ferdi TAYFUR, Hadi HUN,Kani KIPÇAK gibiÇevrilen filmlerde Muhsin ERTUĞRUL filmlerinden uzak değildi 1949 da Lütfi AKAD ve Orhan Murat ARIBURNU, 1952de Metin ERKSAN, Atıf YILMAZ, Memduh ÜN, 1954’te Osman SEDEN sinemaya girmiştir1949-59 dönemi sinema yapma başlangıcı sayılmış ve ilk gerçek ürünler ortaya çıkmıştır Geçiş ve Sinemacılar döneminde olumlu olumsuz, bilinçli bilinçsiz gerçek yapım ve fırsat düşkünlüğü iç içe geçmiş;sorun belli zorlamalar yüzünden (yabancı film yokluğu veya bolluğu, vergi indirimi) salt sinema yapmak değil Türk Filmlerine susamış olan seyirciye film yetiştirmektir Bu dönemin sinemamıza olumsuzlukları Mısır sinemasının gelişi, dublaj ve ödünç sahne almalardır Gelenbevi, Sırmalı, Demirağ gibi yönetmenlerin kişisel tutum ve heveslerinden kaynaklanan sebeplerden Sinema bir deney tahtasına dönmüştür Sinema henüz şeklini ve politikasını bulmamış, endüstri seviyesine ulaşmamış, piyasası tamamen açıktırBu sebepten sinema yapmak isteyenlere de bir şans tanıyacaktır |
|