Çocuklarda Uyum Ve Davranış Problemleri |
09-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuklarda Uyum Ve Davranış Problemleri· Alt Islatma · Dışkı Kaçırma · Parmak Emme · Tırnak Yeme · Çocukta Tikler · Yalan Söyleme · Çalma- Hırsızlık başlıkları altında sıralanabilir Bu davranışlar günlük yaşamda aşırıya gittiği zaman ve görülme sıklığı normal görülme sıklığından fazla olduğu zaman bir uzmanın yardımına başvurulması gereklidir Çocuklardaki normal dışı davranışlar için tanıyı koyan kişinin öncelikle bu yaş için neyin normal olduğunu bilmesi gerekir Eğer davranışlar bir bozukluk olarak sınıflandırılırsa bu davranışlar bir psikoloğun yardımı eşliğinde tedavi edilebilecek davranışlardır Alt Islatma Genellikle çocuklar mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar, yani ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar geceleri altlarını ıslatırlar Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5-4,5 yaşları arasında kazanılır Çocukların hemen hepsinin idrar ve dışkı kontrolünü kazandıkları 4 yaşından sonra hala kaçırmanın devam etmesi “alt ıslatma” adını alır Ortalama 4-5 yaş çocuklarının tümünün % 15 kadarı altını ıslatır Çocuklardaki altını ıslatmaların yaklaşık % 80’i gece, % 5’i gündüz görülmektedir Bu oran okul çağında bir miktar azalmakla birlikte çocukluğun ortalarına, hatta ergenliğe kadar devam ettiği görülür Her yaş için “alt ıslatma” erkeklerde kızlara oranla iki kat daha fazladır Alt ıslatma iki biçimde görülebilir Bunlardan ilki, birincil alt ıslatmadır ki bu, sinir-kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir ve doğumdan başlayarak süregelir Bu gecikme, anne babanın düzensiz ya da yetersiz tuvalet eğitiminin bir sonucu olarak da oluşabilir Tuvalet eğitimine erken başlama ve tuvalet eğitimi sırasında yaşanan büyük inatlaşmalar, alt ıslatma problemine zemin hazırlayabilmektedir Yine, tuvalet eğitimine geç başlama ve dolayısıyla uygun tuvalet alışkanlığının kazandırılmaması da alt ıslatmaya zemin hazırlayabilmektedir Birincil alt ıslatma sorununun görüldüğü çocukların idrarlarını kontrol etmelerinde, anne babalarından diğer kardeşlerine oranla daha az yardım gördükleri ya da hiç yardım görmedikleri saptanmıştır Birincil alt ıslatma zamanla kaybolur ve yavaş gelişen bu çocuklar, tuvalet kontrolünde arkadaşlarının düzeyine ulaşırlar Birincil alt ıslatma, bu sorunun hemen hemen % 75-80’ini oluşturur Geri kalan % 20-25 oranındaki ikincil alt ıslatma olayında tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme söz konusudur Bu tür alt ıslatma sorunu yeni bir kardeşin doğumu, aileden birinin kaybı, okul başarısında düşme, yeni bir eve taşınma gibi bazı ruhsal gerginlik durumlarında ortaya çıkar Alt ıslatma, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan, aile içinde yeterli duygusal etkileşimden yoksun, nörotik ve uyumsuz çocuklarda daha sık rastlanır Aynı zamanda çocukların duygusal dünyalarının da bu probleme etkisi büyüktür Çocuklara gösterilen aşırı sevgi ve hoşgörü, yetersiz ilgi, kıskançlık gibi durumlar çocuğu alt ıslatma problemiyle karşı karşıya getirebilir Çocuğun duygusal dünyasını büyük ölçüde etkileyen ev ortamı, alt ıslatma konusunda büyük rol oynamaktadır Dışkı Kaçırma Alt ıslatmaya oranla daha az rastlanan bu bozukluk genellikle uygun olmayan tuvalet eğitimi, aile içi çatışmalar, annenin aşırı titizliği gibi nedenlerden kaynaklanabilir Tuvalet eğitimi sırasında çocuğun bunu kendi özerkliğine karşı yoğun bir tehdit olarak algılamasına neden olan aşırı baskıcı bir tutum, bu probleme yol açabilir Yani bu durum çocuğun kendisine karşı uygulanan disiplin kurallarına karşı bir başkaldırı, bir öç alma olarak ortaya çıkabilir Bu davranış bozukluğunu gösteren çocuklar, dışkılarını tutanlarla, kaçıranlar şeklinde ikiye ayrılabilir Dışkılarını tutanlar, aşırı miktarda dışkı biriktirir, sonra birdenbire boşaltırlar; kaçıranlarsa, külotlarını ve yataklarını kontrol dışı olarak kirletirler Bazı uzmanlar genel nüfusun yaklaşık % 3’ünün “dışkı kaçıran” olduğunu tahmin etmektedir Yine bazı çalışmalar, dışkı kaçırma problemi olan çocukların, böyle bir problemi olmayan çocuklara göre aile düzeninde daha fazla karışıklık ve evlilik sorunları olduğunu ortaya koymuştur Parmak Emme Parmak emme, çocuklarda 3-4 yaşlarına kadar görülen bir durumdur Genellikle 18 ay dolaylarında sıklaşan parmak emmenin 4 yaşına doğru kaybolması beklenir Araştırmalar en geç 5-6 yaşlarında sona erdiği taktirde parmak emmenin zararının olmadığını, ancak devam etmesi halinde dişlerde deformasyona neden olbileceğini kanıtlamıştır Parmak emmedeki sıklık oranı, çocuk okula başladığı sırada hızla azalır % 2 oranında 6-12 yaşlarında kazanılmış bir alışkanlık olarak devam eder Sürekli parmak emme alışkanlığı psikolojik sorun ve gerginliklerin bir sonucu olarak gelişebilir Örneğin, yeni bir kardeşin doğumu, çocukta bu tür bir alışkanlığın başlamasına neden olabilir Böyle bir durumda kardeşin doğumundan önce çocuğun hazırlanması, kardeşin varlığına karşı çocuğun statüsünün devam edeceği ve onun yerinin ayrı olduğu konusunda çocuğun ikna edilmesi, kardeşin yardıma muhtaç bir yakını olması nedeniyle elbirliğiyle ona bakma gereğine çocuğun inandırılması ondaki gerginliği azaltır Parmak emme alışkanlığı karşısında anne babanın yapacağı en sağlıklı yaklaşım, olayı telaşa kapılmadan sabırla karşılamak ve sürekli ilgilenmekten kaçınarak, çocuğa bu alışkanlığın bebekçe bir davranış olduğunu, başkalarının gözüne hoş görünmeyeceğini basit bir dille anlatmaktır Tırnak Yeme Tırnak yeme alışkanlığına 3-4 yaşlarından önce sıklıkla rastlanmaz Ancak ender olarak 15 aylık gibi erken bir dönemde de görülebilir Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yetersiz ilgi, sıkıntı ve gerginlik tırnak yemeye neden olan başlıca etkenler arasında sayılabilir Çocukların hemen yarısında görülen bu alışkanlığın kazanılmasında, aile içinde tırnak yiyen bir modelin çocuk tarafından taklit edilmesi de bir etken olabilir En etkili tedavi yöntemi, 3-4 yaşların kadar bu alışkanlığın anne ve baba tarafından görmezlikten gelinmesidir Çocuğun gururunu okşayarak, tırnak yemenin onu ne denli çirkin yapabileceği telaşsız bir biçimde anlatılmalıdır |
|