Ramazan Fıkhı |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ramazan FıkhıRamazan Fıkhı Gerçekte Ramazan’da neler yapılır? Ramazan deyince aklınıza ne geliyor? Bir an bu soruyu durup düşünelim Levanten kültürünün yansıması, tüketimi alabildiğine artırmaya yönelik iftar ve sahur programları, Direklerarası ve kanto, güllaç, baklava…? Televizyon aracılığıyla evlerimizin baş köşelerine giren, çocuklarımızın dimağlarına yerleşen ve bilinç altımıza kazınan popüler kültür ve kapitalist tüketim zihniyeti, Ramazan’la beraber bizlere neleri dayatıyor? Peki, bir de şöyle düşünelim: “Ya Müslümanların yegâne rehberi Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Ramazan deyince ne anlıyordu?” Efendimiz için Ramazan demek, Mukabele demekti Mukabele; lügatte ‘yüzleştirme, mukayese etme’ anlamlarına gelirken; din ıstılahında, Cebrail aleyhisselamın, her sene Ramazan-ı Şerif’te, o zamana kadar nazil olan ayetlerin, ders tarzında tekrar edilmesine ve dinlenilmesine verilen addır (1) Her sene Kur’an-ı Kerim, baştan sona, Efendimiz (sav) ve Cebrail (as) arasında okunur; böylece münafık ve kâfirlerin Kur’an-ı Mecid’in sıhhatine lâf söylemeleri önlenirdi Ramazan-ı Şerif’in mukabele ayı olması, sadece Allah Resulu ve Sahabe-i Kiram için değil; onların izinden giden ecdadımız için de öyledir Devlet-i Aliyye-i Osmaniye zamanında, Ramazan-ı Şerif geldiğinde, medreselerdeki hocaefendiler ve talebeler, Anadolu ve Rumeli’ne dağılır ve en uzak köylerde dahi mukabele okuyarak; cemaatin feyizlenmesini ve Kur’an tilâveti ile umumî musibetlerin defi için gayret gösterilirdi Bendenizin çocukluğunda, memleketimizde dini hayata en uzak evlerde dahi, hafızlar mukabele okuması için davet edilirdi Şimdi, maalesef bu feyiz ve bereketten mahrumuz Mahrum olduğumuz, sadece Ramazan-ı Şeriflerde okunan mukabele feyzi değil Kur’an’dan uzaklaşmakla; Ramazan-ı Şerif’in feyzinden ve bereketinden de uzaklaşıyoruz Zira Ramazan-ı Şerif; Kur’an ayı olması hasebiyle, cem edici bir aydır ve içinde Kadir Geces’ini barındırması nedeniyle, tüm bereket ve füyuzata camidir Ramazan ayını nasıl geçirirsek, tüm senemizi de aynı geçiririz (2) İsyanla, günahla ve fitne ile geçirilen Ramazan-ı Şerif’in tüm senesi de aynı hal üzere geçer Sahurun önemi Ebu Said-el Hudri’nin naklettiği bir hadis-i şerifte Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Sahur yemeğinde bereket vardır Bir yudum su bile içecek olsanız, sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için dua ederler” (4) buyuruyor Efendimiz (sav) sahur yemeğini imsaka yakın bir vakit yerdi Sahur yemeğini geciktirmek, iftarda ise acele etmek sünnettir Sahura kalkmakla, hem gündüz açlıktan kaynaklanacak sıkıntı hafifletilmiş olur hem de en bereketli vakit olarak zikredilen Seher vaktinin füyuzatından istifade edilir Sahura kalkanlar, imkânları ölçüsünde teheccüd namazını da ifa etmeye gayret etmelidirler Sahuru sadece yemek vakti olarak görmemeli; dua dua yalvarmalı, senenin en feyizli günlerini, tazarru ve zikir ile süslemelidir Ramazan Fıkhı Senede bir defa yerine getirdiğimiz hususlar olduğu için Ramazan’da en çok akıla takılan bazı sorulara cevap vermeye çalışacağız Şimdiden belirtelim ki cevaplarımızdaki ana görüşler, Hanefî Mezhebi İmamlarına göredir Sahurda yeme içme ne zaman sonlandırılmalıdır? İmsak vakti girdiği an, yeme içme sonlandırılmalıdır Ezan okunmaya başlandığı an, artık oruç başlamıştır ve yeme içmenin bırakılması gereklidir Şayet orucun bozulacağını bildiği halde, yemeye devam edilirse kefaret lâzım gelmektedir Sahurdan önce oruca niyetlenen, sahurda yemek yiyebilir mi? Kişinin oruçlu olduğunu bilmesi niyettir Ancak bunu dili ile söylemesi ise sünnettir(5) Ramazan-ı Şerif’in her günü ayrı bir ibadettir ve her gün için ayrı niyet etmek gereklidir (6) Sahura kalkmak da oruç için niyet olarak kabul edilmiştir Ancak ertesi günün orucuna niyetlenen kimse, gece kalktığında imsak vakti girmemişse yiyip içebilir Niyet etmek, yeme içme yasağını getirmez Yeme içme yasağı ancak imsak vaktinin girmesi ile başlar Sahura kalkmayan veya akşamdan niyetlenmeyen kimse, ertesi gün oruca niyetlenebilir Akşamdan niyetlenen kimsenin “yarın oruç tutmaya”, imsaktan sonra niyetlenen kimsenin ise “bugün oruç tutmaya” şeklinde niyetlenmelidir Maliki Mezhebinde ise tüm Ramazan’a bir seferde niyet etmek caizdir, yukarıdaki gibi niyetlenme imkânı bulamayanlar, mecburen Maliki mezhebini taklit edebilirler Orucu bozup yalnız kaza gerektiren haller nelerdir? Oruçlu olan kimse şiddetli hastalığından ötürü ilaç alırsa yalnız kaza lazım gelir Pamuk veya kağıt gibi yenmesi mutad olmayan şeyleri yemek, çok miktarda tuz yemek, boğaza kaçan yağmur veya kar suyunu iradesi dışında yutmak, cebir ile (tehdit) oruç bozmak, iftar vakti girmediği halde girdi zannedip oruç bozmak yalnız kaza gerektirir Orucu bozup hem kaza hem kefaret gerektiren haller nelerdir? Cinsi münasebette bulunmak, yemek/içmek, ilaç yutmak, sigara içmek, susam tanesi kadar bir şeyi dışarıdan ağzına alıp yutmak/yemek, ağza ihtiyarsız giren yağmur, kar veya dolu suyunu yutmak, az miktarda tuz yemek, yenmesi normalde alışılmış olmayan ancak çamur gibi şeyleri yemeyi adet haline getirmiş kişinin bunları yemesi gibi bedeni güçlendirici, lezzet alıcı haller orucu bozar, hem kaza hem de kefaret gerektirir Bu noktada, kasten orucu bozan kimse, iki ay peşpeşe oruç tutmak zorundadır Bir gün de bozduğu gün için kaza edecektir Kefarette dikkat edilmesi lâzım gelen şey, oruçların arasına fasıla girmemesidir Hastalık veya Ramazan gibi bir sebeple, kefaret esnasında kesinti vaki olursa önceki tutulan oruçlar nafile hükmüne girer ve kefaret orucuna yeniden başlanması lazım gelir Oruç bozulduğunda nasıl davranılmalıdır? Herhangi bir sebeple orucu bozulan kimse, o günü oruçlu gibi geçirmelidir Sahih olan görüşe göre böyle davranmak vaciptir Bu şekilde davranmakla hem Ramazan-ı Şerife hem de oruç tutan diğer kimselere saygı gösterilmektedir Ayrıca “Bak, bu Müslüman geçiniyor ama oruç tutmuyor” şeklindeki muhtemel fitnelerin de önüne geçilmiş olur Bizler yetişme devrimizdeyken, büyüklerimiz, bırakınız Ramazan-ı Şerif’i normal zamanlarda dahi sokakta yeme içmeyi ayıp addederlerdi Orucu bozmayan haller nelerdir? Kocası huysuz olan kadının yemeğin tuzuna bakması (boğazına kaçırmaması lâzımdır), tırnak kesmek veya vücutta temizlenmesi emredilmiş kılların alınması, unutarak yiyip içmek de orucu bozmaz Oruçlu iken unutarak yiyen içen kimseye oruçlu olduğunu hatırlatma meselesinde, Ömer Nasuhi Bilmen Efendi takati yerindeyse hatırlatmamayı mekruh olarak zikretmiştir Fakat kişi çok zayıf veya yaşlıysa diğer ibadetleri yapabilmesi için hatırlatılmaz Oruçlu olduğunu unutarak yiyen içen kimse, orucunun bozulduğunu zannederek yiyip içmeye devam ederse kaza gerekir Şayet unutarak yiyip içmenin orucu bozmadığını bildiği halde, kasten yiyip içmeye devam ederse hem kaza, hem de kefaret lâzım olur Ağza gelen balgam veya sümük benzeri şeyleri yutmakta orucu bozmaz Sahurdan dişleri arasında kalan nohut tanesinden küçük parçaları yutmak, kendiliğinden gelen kusuntu geri gitse bile orucu bozmaz Fakat ağız dolusu kusmak orucu bozar Kan aldırmak, dışarıdan gelen ve susam tanesinden küçük şeyi yutmak da orucu bozmaz Kimler oruç tutmayabilir? Oruç beden ile yapılan bir ibadet olduğundan, gücü yeten kadın/erkek her müslümanın yerine getirmesi lâzım gelen bir farzdır Ancak bazı hallerde orucun kazaya bırakılmasına cevaz verilmiştir Oruç tuttuğu halde, hastalıktan ötürü ölüm korkusu olan yada hastalığın şiddetleneceği kimseler, hamileler veya çocuk emzirenler (emzirdiği çocuğun kendi evladı olması gerekmez), düşkün haldeki ihtiyarlar, seferiler (seferiler dilerse oruç tutabilirler, oruçlu olması daha faziletlidir), şiddetli açlık veya susuzluktan ötürü akli dengesini kaybedecek veya helak olacak kimseler ile tehdit altında olan kimselerin oruç tutmamasına cevaz (izin) verilmiştir Fidye nasıl verilir? Fidye, tutulamayan orucun yerine verilen bedeldir Ancak, keyfi olarak oruç tutmayıp fidye vermeye kalkmak, dinde yeri olmayan bir uygulamadır Kişi oruç tutamadığı günleri birebir kaza etmekle mükelleftir Ancak hastalık gibi mazereti olan kimseler, fidye vermekle mükelleftirler Hastalığı iyileştikten sonra fidye vermiş olsa bile, tutmadığı günleri kaza etmelidir Zekât verilen yerlere fidye de verilebilir Fidye, bir fakiri tam bir gün doyurmaktır Bir günde iki öğün mevcuttur Fidye bir fakire verilebileceği gibi birden fazla kimseye de verilebilir Fakiri sabah ve akşam doyurmak suretiyle fidye ifa edilebileceği gibi parasını vermekle de olur Fidye veremeyecek durumda olan kimsenin ise yapacağı şey tövbe istiğfara devam etmektir Fidyede ödenecek miktar ise o seneki Fitre bedeli kadardır Ancak dileyen, fidye miktarını artırırsa hayrını da artırmış olacaktır İftarda önce yemek mi yenmeli namaz mı kılınmalı? İmam ‘Allahu Ekber’ diye akşam ezanına başladığı anda, orucun süresi bitmiştir ve oruç açılır Yolculuğa çıkan kişi, nerede imsak vakti girerse orada oruca başlar ve yine nerede iftar vakti girerse orucunu açar İftar vaktinde acele etmek sünnettir Hadis-i şerifte, “İnsanlar iftarda acele ettikleri sürece, hayır üzere devam ederler” (10) buyrulmuştur Sofra hazırsa yemeği yedikten sonra namazı kılmak, sünnete en mütenasip davranış olacaktır Çünkü nefsin aklı yemektedir, yemekten önce namaza başladığı takdirde aklı sofrada kalacağından, Efendimiz (sav) bizlere, sofra hazır olduğunda önce orucu açmayı tavsiye etmiştir Orucu ne ile açmalıdır? “Sizden biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın Çünkü hurmada bereket vardır Eğer hurma bulamazsa su ile açsın Zira su temizleyicidir” (11) Efendimiz (sav) orucunu hurma ile açmış, hurma bulamadığı zamanlarda ise üç yudum su ile iftar etmişlerdir Efendimiz (sav) “Allahumme leke sumtu ve alâ rızkike eftartu” (12) “Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum” Duası ile oruçlarını açarlardı Ramazan-ı Şerifte ibadet “Oruç tutan insanın uykusu ibadettir, susması da tesbih sayılır İyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir Duası kabul olunur, günahları da affedilerek silinir”(13) hadis-i şerifinden anlaşılacağı üzere, oruçlu insanın uykusu dahi ibadettir Ancak Ramazan-ı Şerif’in kendisine mahsus füyuzatından istifade etmek için Ehlullah bu ayı, hususî olarak değerlendirmeye gayret sarf etmişlerdir Ramazan-ı Şerif’in her gecesini bir ‘Leyle-i Kadir’ yapmak bizim elimizde Allah dostlarının da beyan buyurdukları üzere, zaten mü’min her geceyi Kadir, herkesi ise Hızır (as) bilerek, hiçbir vakitten ve hiçbir kimseden feyizsiz ve bereketsiz kalmaz Oruç tutmamanın cezası nedir? Ramazan-ı Şerif ümmet-i Muhammede tahsis edilmiş, feyizli ve mübarek bir aydır Nitekim Ebu Hureyre (ra)’ın bildirdiği üzere, Efendimiz (sav) “Hiçbir mazereti olmadan, bile bile Ramazan’da bir gün oruç bozan kimse, bir sene boyu oruç tutsa dahi kâfi gelmez” (14) buyurmaktadır Yaşlılık veya seferîlik gibi herhangi bir özre sebep olmadan Ramazan orucunu terk eden kimsenin mahrum olacağı hasene ve ecrin yanında, gireceği vebalin büyüklüğü izahtan varestedir Maalesef günümüzde rastlıyoruz ki ebeveynler bulûğ çağına girmiş ve öğrenci olan çocuklarına imtihanlarda veya derslerde başarısız olma korkusuyla oruç tutturmuyorlar Hâlbuki yukarıdaki hadis-i şerifin iktizasınca, evlâdının istikbalini düşünen bir annenin böyle bir büyük vebali üstlenmesi, hem de çocuğuna günah yazdırması vahim bir hatadır Evlâtlarımızı daha erken çağlardan itibaren ibadet-ü taata alıştırmamız gerekirken, lise çağındaki bir çocuğun “Dershaneye gidiyorsun, ÖSS’de başarısız olursun” gibi sudan bahaneler ile oruçtan men edilmesi, fevkalâde vahim bir iştir Unutmayalım ki diploma ile kurtulacak istikbal ancak kabir kapısına kadar olan zamandır, oruç ile kurtulacak istiklâl ise ebedidir Teravih Namazı Cemaat ile kılınan namaz ile tek başına kılınan namaz açısından büyük farklar vardır Hele ki Ramazan-ı Şerif ayının getirdiği manevî feyiz ve bereketler, Müslümanların birbirleri ile kaynaşmaları ile daha da güzel anlaşılır Ramazan-ı şerife has olan teravih namazının en faziletli şekli, iki rekâtta bir on selâm ile kılmaktır Ancak dört rekâtta bir selâm vermek suretiyle de kılınabilir Teravih namazı yatsı namazından (farzından) önce kılınamaz Kılınırsa teravih namazının iadesi gerekir Ancak vitir namazı, teravihten önce kılınabilir Ramazan-ı Şerif ve Günahlar Bu ayda, ister büyük isterse küçük olsun tüm günahlardan uzak durmaya hususî bir çaba sarf etmeli, hakikaten ay sonunda, maddî bayramın yanında bir de manevî bayram yaşayarak, affedilmişler zümresine girmeye çalışmalıdır Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi Hazretlerinin buyurdukları gibi Mevlâ bizi afvede Gör ne güzel ıyd olur, Cürm ü hatalar gide Bayram o bayram olur Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun Bu kıtmiri de dualarınıza dâhil ediniz efendim Dipnotlar: 1- Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid Tercümesi, VII, 316 2- Mektubat-ı Rabbanî, c 1, 162 Mektup 4- Müsned, 3: 44 5- Fetevay-i Hindiyye, I, 195 6- Fethül-Kadir, II, 46 10- Buhari, Savm: 45 11- İbni Mâce, Sıyam: 24 12- Ebû Dâvud, Savm: 22 13- Kenzü’l-Ummal, 3, 327 14- İbn-i Mâce, Sıyam: 14 |
|