Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dünya, edebiyatında, gelişimi, makale, tarihsel, temsilcileri, türk, türü, önemli

Türk Ve Dünya Edebiyatında Makale Türü Tarihsel Gelişimi Ve Önemli Temsilcileri

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Ve Dünya Edebiyatında Makale Türü Tarihsel Gelişimi Ve Önemli Temsilcileri








Türk ve Dünya Edebiyatında Makale Türü Tarihsel Gelişimi ve Önemli Temsilcileri
Makale, temeli düşünce olan yazı türüdür Makalede konu sınırlaması yoktur Bir düşünce, toplumsal bir olay, bilimsel bir gerçek, söz sanatları, plastik sanatlar, makalenin konusu olur Makaleler bir tezi savunma yazılarıdır Bu nedenle yapısı, ortaya atılan bir görüş ve bu görüşü destekleyecek düşüncelerle örülür

Makalenin ülkemizde tanınması, gazetenin yayınlanmasıyla olmuştur Makaleler köşe yazılarındandır Gazetelerin ilk sayfalarındaki makaleye başmakale denir Gazetenin başmakalesi genellikle aynı yazar tarafından yazılır Gazetenin dünya görüşünü ve olaylara bakış açısını belirler Gazetenin okuyucu sayısı üzerinde de etkilidir Kimi insanlar, başyazar gazete değiştirdiğinde ya da beğendikleri makale yazarı artık eskisi kadar etkili ve tutarlı yazmadığında gazetelerini değiştirirler Bu yüzden makale yazmak çok önemlidir Makale yazarı, okuyucu ile bağını koparmamak zorundadır

Makalenin belirleyici özellikleri nelerdir?
• Düşünsel plânla yazılır
• Yazar anlattıklarının doğruluğuna güvenmeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir
• İşlenen konu kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmalıdır
• Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden yararlanmalıdır

Makale türünün Türk Edebiyatı’ndaki önemli temsilcileri şunlardır:
Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemseddin Sami, Muallim Naci, Beşir Fuat, Hüseyin Cahit, Fuat Köprülü

Giriş Bölümü : Öne sürülecek sav, görüş ya da düşünce yazının girişinde sergilenir Makalenin en kısa bölümüdür Makalenin geneline göre bir iki, paragrafı geçmez İyi bir giriş makalenin oluşmasını sağlayabilir Giriş bölümünde, yazıdaki fikir gelişiminin hangi yönde olacağı saptanır Okuyucu bilgi ve fikir atmosferine yavaş yavaş sokulur

Genellikle okuyucu ilk bakışta bu bölümü okur; sararsa, ilgisini çekerse yazıyı sonuna değin okumaya karar verir Bu yönden makalelerde girişin çok ustaca ve özenle biçimlendirilmesi gerekir Bu bölümde konu hiçbir ayrıntıya girmeden ortaya konulur Bunun aşırı dolaylamalara kaçılmadan yapılması gerekir Neyin üzerinde durulacağı, ne hakkında söz söyleneceği bir iki parağraf içinde ortaya konulmalıdır

Gelişme bölümü: Gelişme bölümünde, giriş bölümünde dile getirilen konu açıklanır, makalenin yazış amacı ve bu amaca yönelik bilgi, belge ortaya konularak tez savunulur, antitezler çürütülür Konu ile ilgili bilgi ve belgelerin ele alınıp işlendiği, konunun genişletildiği ve ortaya konmak istenen fikrin doğruluğuna deliller gösterildiği bölüm, gelişme bölümünü oluşturur (Korkmaz 1995:220) Gelişme bölümü, derlenen, ortaya atılan fikirlerin çeşitli yönlerden genişletilmesi, desteklenmesiyle meydana gelir Bütün fikir yazılarında olduğu gibi makalede de gelişme bölümünde açıklanacak fikirlerin derli toplu olması lazımdır Dile getirilen fikirlerin inandırıcı, iddiacı kesin bir karaktere sahip olması için onları uygun yollarla açıklamak, desteklemek ve yerine göre de ispatlamak gerekir

Gelişme bölümü makale yazarının inandırıcı olabilmek için tüm gücünü ortaya koyduğu alandır Bu bölümde ileri sürülen görüşlerin doğruluğunu ispatlamak için kanıtlar gösterilir, karşılaştırmalar yapılır, sayılar ve örnekler verilir Öne sürülen sav, görüş ya da düşüncenin açımlanması, kanıtlanması bölümü makalenin gövdesini oluşturur Yazar bu bölümde düşüncelerini açacak, geliştirecek, boyutlandıracaktır Bunun için de tanımlama, karşılaştırma, örneklendirme, tanıklama, nesnel verilerden yararlanma gibi yollara sık sık başvuracaktır Böylece okuyucuyu söylediklerinin doğruluğuna ve geçerliğine inandırmış olacaktır

Sonuç Bölümü : Sonuç bölümü; bir bakıma özetleme bölümü sayılabilir Başta ileri sürülen, sonra açıklanan görüş, sonuç bölümünde -genellikle- bir paragrafta yinelenir Ama asıl işlev burada yazının etkisinin doruğa ulaştırılmasıdır Ele alınıp işlenen, geliştirilen konunun hükme varıldığı ve o konunun ana fikrini oluşturan kısım sonuç bölümüdür Bu bölümde yazar söylediklerinin tümünü belli bir sonuca ulaştıracak biçimde bir iki cümle ile sonucu vurgular

Genellikle makale yazarları seçtikleri konu üzerinde söylediklerini bu bölümde bir yargıya dönüştürerek derleyip toparlarlar Ancak bu bölüm her zaman için gerekli olmayabilir, yazar söylediklerini makalenin gelişme bölümünde iyice aydınlığa kavuşturmuşsa, konuyu dağıtmamışsa, yazısını, ayrıca özetlemeyi amaçlayan bir sonuca bağlamayabilir

Makalenin etkili olabilmesinde sadece bu planı uygulamak yeterli değildir Makaleye işlenen fikre uygun bir başlık atmak gerekir Makalelere genellikle kısa ve çarpıcı başlıklar konması gerekir Makalede okuyucunun asıl ilgisini çeken şey, makalenin başlangıç ve sonuç kısımlarıdır Bunun için bu kısımlara anlamlı bir fıkra, çarpıcı bir diyalog veya bir hatıranın yerleştirilmesi makalenin etkili olmasını sağlar

Makale yazmak uzun bir araştırma ve bilgi toplama aşaması gerektirir Bu yüzden süre olarak sabır ister Yazmaya başlamadan önce, makale yazılacak konu ile ilgili olarak geniş bir araştırma yapmak, tüm kaynakları taramak, bilgi fişleri oluşturmak gerekir

Batıda çok eski örnekleri bulunan bu tür bizde ilk örneklerini Tanzimat döneminde vermiştir Şinasinin Agah Efendi ile birlikte çıkardığı ilk özel gazete Tercüman-i Ahvalin ilk sayısında yayınlanan Mukaddime (ön söz) başlıklı yazı bizde ilk makale olarak kabul edilirforumsinsinet Ancak bu makale bugünkü anlamda çağdaş makalenin tüm özelliklerine sahip değildir

Gerek Tanzimat döneminde, gerekse Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati döneminde yazılan makaleler, eleştiri- polemik karışımı ürünler olduğundan gerçek anlamda makale türünden uzaktırlar Bu tür bizde ancak cumhuriyet döneminde çağdaş bir kimlik kazanmıştır bu gün bir çok yazar ve bilim adamı çeşitli konularda ve çeşitli dergi ve gazetelere bu türde yazılar yazmaktadır

Bu alanda ilk ünlülerimiz ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Peyami Safa, Falih Rıfkı Atay, Halit Fahri Ozansoy, Yaşar Nabidir

Sohbet ile Makale Arasındaki Farklar :
sohbet ile makale arasındaki farkları üç madde etrafında toplamaktadır:

1 - Makalenin konuyu derinlemesine incelemesine karşılık, sohbetlerde konu yüzeyden incelenir

2 - Makalelerde işlenen fikir savunularak ispatlanır Sohbetlerde ise, ispat gayesi yoktur

3 - Makalelerde daha ciddi ve sağlam ilim dili kullanıldığı halde, sohbetlerde samimi bir konuşma dili kullanılır

Makale ile Fıkra Arasındaki Farklar:
1 - Makale yazarı ele aldığı fikirleri bilimsel bir yaklaşımla incelerken fıkra yazarı yazarı kişisel görüşle ele alıp inceler
2 - Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır Bunun için sağlam güçlü kanıtlar göstermesi gerekir
3 - Fıkrada ise böyle bir zorunluluk yoktur Fıkra yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez, her türlü örneği kul1anabilir
4 - Makale bilimsel bir yazı olduğu için resmi ve ciddi bir anlatım kul1anılır Fıkrada ise samimi, rahat ve içten bir anlatım vardır

Makale ile Deneme Arasındaki Fark
Denemeci özgürce seçtiği bir konu üzerinde kişisel görüşlerini okurlarıyla dostça paylaşırken okuyucuyu düşündürme amacı taşır Yazınsal bir dil kullanarak toplumun geneline hitap eder

Makaleci ise öğretmeyi, bilgilendirmeyi amaçladığı için bilimsel belge, anket ve istatistikler gibi verilerle savını kanıtlama yoluna gider Bilimsel ve terimsel bir dil kullanarak konuyla doğrudan ilgisi olan sınırlı bir okura seslenir

Küresel Çevre Kirlenmesi
Günümüzün dünyasında çevre kirliliği, tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda Dünyanın birçok bölgesinde insanlar, çevre felaketine karşı korumasız, nükleer tehdit ve radyasyondan habersiz bir yaşam sürmektedir Bilim adamları ise bu olumsuzlukların devamı halinde dünyadaki tüm canlıların ciddi biçimde tehdit altında olduğunu vurguluyorlar

Halbuki insanoğlunun gelişimi başlarda yaşam ve doğal çevre ile uyum içinde sürmüştür Ancak dünyadaki toplumsal ve teknolojik gelişmelerin hızla artışı karşısında ekolojik sistemin bu hassas dengesi giderek bozulmuştur Bu tehlikeli gelişmenin seyircisi durumunda olan insanlık ise dünyada dengeli bir çevrenin korunamaması halinde tüm canlıların varlığının sürmesinin olanaksızlığını acaba ne zaman anlayacak?

Bu yılın yaz başlarında başlayan yağmur dönemi dünyayı etkisi altına aldı Barajları, setleri ve köprüleri yıkan seller ölümcül sonuçlara yol açtı Bir süre önce Trabzon’da yaklaşık üç saat süren yağmur, Sürmene ilçesi ve haritadan silinen Beşköy beldesinde büyük mal ve can kaybına neden oldu, ocakları söndürdü…Anı Mektup Biyografi Günlük Roman Tiyatro Fıkra Röportaj Makale Eleştiri Haber Yazısı Deneme Gezi Yazısı Söyleşi

Yağışların etkili olduğu bir başka ülke olan Çin’in birçok bölgesinde barajlar yıkıldı Harekete geçirilen askeri birlikler setleri yıkarak sel sularının kırsal kesime yayılmasını sağlamaya çalıştılar Sel, eylülün ortasında da Meksika’nın Chiapas eyaletinin Valdivia köyünü yok etti

Dünyadaki benzer sel baskınlarının verdiği zararlar ürkütücü boyutlara ulaştı 240 milyon kişiyi etkilediği söylenen bu yazın selleri, resmi açıklamalara göre şimdiye kadar 2 binin üzerinde insanın ve sayısı bilinmeyen diğer canlıların yaşamlarına mal oldu Yaklaşık 14 milyon kişi evini terk etmek zornuda kaldı Bu durum, insana, Çinlilerin “Su ile şaka olmaz” özdeyişini hatırlatıyorforumsinsinet

Gün geçmiyor ki çevre felaketi haberlerde yer almasın Büyük Okyanus’ta 30 metreye kadar yükselen dalgalar sahilleri yerle bir etti Deniz dibindeki deprem ya da yanardağların patlamasından meydana geldiği söylenen bu dev dalgalara karşı uyarı ağları da para etmiyor Hatırlanacağı gibu bu dev dalgalar, 1993′te Endonezya’da bir adanın tamamını kapladı ve 2 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı Yine Gine’de yaşamını yitirenlerin sayısı ise 3 bini aştı

Dev dalgalara yol açan depremin merkezi Büyük Okyonus’ta idi Ama yer kabuğu, dünyanın başka bölgelerinde harekete geçecek şekilde etki alanını genişletti Örneğin haziran başında başlayan depremlerin, dünyanın dört bir yanını salladığı ortaya çıktı Ülkemiz de bundan nasibini aldı Bu ve buna benzer felaketler bize, geleceğimizi bu günden tahmin etmenin olanaksızlığını gösteriyor Ozondaki delinme ve hava kirliliğinin yaşamda olumsuzluklara neden olabileceği ve doğal yaşamın temellerini dinamitleyeceğini küresel gözlükle niçin göremiyoruz?
Küresel çevre sorunlarının çözümü konusunda her ülkenin, çağdaş yöntemlerle halkını bilgilendirmesi bir görev olmalıdırforumsinsinet Sanayinin kent içinden uzaklaştırılmasına ve milli parkların gereği gibi korunup doğal hali ile tutularak toplumun yararlandırılmasına öncelik verilmelidir

Üçbinlinli yılların insanları için, doğayla çok daha büyük uyum içinde yaşanacak rüzgârgüneş enerjisinden yararlanacak doğal konut yapımına geçilemez mi? Bu sahada yeni arayışlar içinde olmalıyız Doğanın intikamının daha büyük olmaması ve acının yoksul ülkelere çektirilmemesi için insanların bir an önce kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor Ölümcül etkileri yıllardır sürmekte olan ‘Çernobil’ olayından kim sorumlu? Bugün ‘Çernobil’den on misli daha tehlikeli olacak, radyoaktif artıkların bulunduğu söylenen Sibirya’nın batısındaki Karaçay Gölü, bir saatli bombadan farksızdır Gölün altında, yaklaşık yüz metre derinlikte beş milyon metreküp radyoaktif tozlardan oluşan kütlenin varlığı bilinmektedir İnsanların yazgıları ile ilgili dehşet dolu olası tehlikelere karşı evrensel yurttaş girişimlerinin etkinliği attırılmalıdır

Hepimizin paylaştığı bu dünyayı, bu gezegeni gelecek kuşaklara kirli ve çirkin bırakmaya hakkımız var mı? Geleceğe bir borcumuz yok mu? Hatalarımızın bedelini henüz doğmamışlara ödetmemeliyiz

Doğa ananın yasalarına yeterince duyarlılık göstermeli ve doğal afetlerini ciddiye almalıyız Doğal zenginliklerle dolu olması gereken bir dünyadan daha fazla yoksun olmamalıyız

(Şaban Ali Yaşaroğlu, Cumhuriyet, 3 Ekim 1998)

Öğretici düzyazının bir türü olan makale, bir düşünür, bilim adamı ya da araştırmacının seçtiği bir konuda kendi duygu ve düşüncelerini delil, bilgi, bulgu, belge ve diğer kaynaklardan da yararlanarak açıkladığı ve kesin yargılarla sonuca ulaştığı yazı türüdür

Makaleler, içeriklerini belirleyen konularına göre birçok türe ayrılır Örneğin resim, müzik, tiyatro gibi sanat dallarını ele alan makalelere sanat makalesi, ulusal ya da uluslararası politika konularını irdeleyen yazılara politik makale, askerlikle ilgili bir konuyu işleyen yazıya askerî makale, psikolojik konulara değinen yazılara psikolojik makale, bir bilim dalıyla ilgili makalelere bilimsel makale, dinî konuları i şleyen yazılara da dinî makale denir

Makaleler genellikle gazetelerde, popüler ve bilimsel dergilerde yayımlanır Gazetelerin çoğunlukla ilk sayfasında yer alan ve o gazetenin genel fikrî yapısını temsil eden yazılara başmakale, bu yazıyı yazan kişiye de başyazar denir

Türk edebiyatında ilk makaleyi, İbrahim Şinasî ilk sayısı 22 Ekim 1860′ta çıkan Tercümanı Ahval gazetesinde yayımlamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.