Masal Mı Yoksa Tarih Mi? |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Masal Mı Yoksa Tarih Mi?Yüzüklerin Efendisinin beklenen ikinci filmi İki Kulenin gösterime girmesiyle, fantezi sineması ve edebiyatı yeniden gündeme oturdu Salonların önünde kuyruklar oluşturan meraklı kitle, filmi izleyip çıktıktan sonra ister istemez ikiye ayrılıyor Bu türü bilen izleyici, kitabın filme aktarımındaki başarı oranını tartışırken, diğer izleyiciler salonu zihinlerinde beliren bazı soru işaretleriyle terk ediyorlar Olağanüstü güçlere sahip bir yüzüğün yok edilme macerası; savaşçıların, kılıçların yanında büyücülerin ve büyünün mücadelesine sahne olan savaşlar; insana benzeyen, ama insan olmayan sivri kulaklı ya da çıplak ayaklı, uzunlu kısalı değişik ırklar bilinmeyen bir dünyanın kapılarını aralıyor Nedir tüm bunlar sahiden? İzlediklerimiz ya da okuduklarımız masal mı yoksa tarih mi? Fantezi denilen tür nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti, bu masalsı dünyanın ve yaratıklarının kökeni nerelerde bulunabilir? Bu soruların yanıtlarını bulmak için Orta Dünyanın, ırklarının ve dillerinin ortaya çıkışı kadar, bildiğimiz veya bilmediğimiz binlerce peri masalını, Kuzey Avrupa efsanelerini, İskandinav ve İngiliz mitolojilerini kapsayan fantastik bir yolculuk yapmak gerekli JRR Tolkien, fantezi türünün ortaya çıkışının ve gelişmesinin sebebini, insanoğlunun zamanın ve mekânın sınırlarını aşma, zaman ve mekân içinde kendi konumuna bakma, kendinden farklı zeki yaratıklarla ilişki kurma ve dünya üzerindeki biricik zekâ sahibi ırk olma yalnızlığından kurtulma isteği olarak açıklıyor Bu, fantezi türünün de kaynağı olan, tarih boyunca anlatılan tüm peri masalları ve efsanelerin özünü oluşturan bir istek Fantezi edebiyatı da, bu felsefeden yola çıkarak ikincil dünyalarda gezintilerle hayal gücünü geliştirip, okurların gerçek hayatta faydalanabilecekleri araçlar geliştirmelerine, sığınabilecekleri alternatif limanlar keşfetmelerine yardım etme amacını taşıyor Fantezi türünde tasarlanan ikincil dünya, öyküyü anlatan tarafından yaratılmış, kendi içinde tutarlı kuralları olan ve okuyucuya bu hissi veren, aynı zamanda her şeyin olabileceğine inanılan yeni bir dünya sunuyor Bu düş alanında yeşil bir güneşle karşılaşmak olanak dışı değil Böyle bir ikincil dünyanın üç ana belirleyicisi var: Yaşanılabilir olması, kendi içinde tutarlılığı, yani coğrafi ve fiziksel bir bütünlük içinde anlatılması ve en önemlisi düş gücüne dayanan unsurlar içermesi, okura bildiği dünyanın gerçekleri dışında hayal ürünü ırklar, mitolojiler, tarihler sunması İşte Tolkienin Orta Dünyası da kendi içinde bütünsellik halinde olan, mitolojisi, tarihi, coğrafyası ve hayal ürünü ırkları ile yaratılmış bir ikincil dünya örneği Tolkien, kuşkusuz fantezi türünün fikir babası kabul ediliyor Elbette, fantezilere, yani bilinen gerçekliklerin dışında hayal ürünü kavramlara dair edebiyat Tolkienden önce de mevcuttu Hatta kimileri ilk yazılmış fantezi eserinin Lewis Carollın 1865te yayımlanan Alice Harikalar Diyarında adlı kitabı olduğunu söylüyor Ancak, birçok fantastik öğe içermesine rağmen Alice Harikalar Diyarında, yukarıda anlatıldığı şekliyle bir ikincil dünya yaratmıyor, bilinen dünya içinde hayallere dayanan fantastik bir kurgu sunuyor Fantezinin bir edebiyat türü olarak ortaya çıkışı, ancak Tolkienden sonraya rastlıyor Tolkieni izleyen fantezi yazarları, Orta Dünyadaki pek çok masalsı öğeyi, özellikle de ırkları temel alarak kendi ikincil dünya kurgularına uyarladılar Fantezinin bir edebi tür olarak ortaya çıkmasından sonra, bu alanda kalem sallayan yazarlar, yarattıkları ikincil dünyaları günümüz normlarına uydurmak, yazdıklarını gezgin hikâyeleri, rüyalar, yaratık öyküleri diye adlandırma ihtiyacı hissetmediler Fantezi edebiyatı ve ikincil dünya kurgularından söz ederken üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da, bu eserler ile gerçek dünyaarasında paralellik kurma çabaları Hobbit (1937) ve Yüzüklerin Efendisi (1954) yazıldıkları dönemin birer alegorisi olarak yorumlandı İyilerle kötülerin savaşı, dünya savaşlarına gönderme olarak algılandı ve yorumlandı Oysa Tolkien, yazdıklarının bir alegori olmadığını hep üzerine basa basa söyledi, hatta alegori yapılmasına karşı hoş duygular beslemediğini ifade etti Ortaya çıkan eser, bilinen dünya ile bağlantısı olmayan upuzun bir tarih, ciltlerce kitap olunca ve dahası milyonları peşinden sürükleyince tartışmalar başladı Tolkien başta olmak üzere, fantezi edebiyatının okurları gerçeklikten kopardığı, hayallerle süslenmiş sahte dünyalara kaçırdığı suçlamaları patlak verdi Hapisteki bir insan evine dönmek ya da kaçmak isteyebilir Bu isteği yüzünden onu suçlayabilir miyiz? Ya da kaçamadığı halde duvarlar ve gardiyanlar dışında bir şeylerden söz etmesi mümkündür Hapisteki insan göremese bile, dışarıdaki dünya gerçektir Bunun yanında, kaçış olasılığından dolayı en çok endişe duyanlar da gardiyanlardır(Peri Masalları Üzerine, s 84) İşte Tolkienin kaçış edebiyatı suçlamalarına karşı kendi yorumu böyle Tolkien bu açıklamasıyla, kaçışa yüklenen olumsuz anlamların aksine, fantezi edebiyatının insanlar için yeni fark ediş olanaklarını ortaya çıkarıp, duvarların ve gardiyanların dışında var olabilecek gerçek dünyalardan söz edebilme imkânları sağlayan bir tür olarak ele alınması gerektiğini vurgulamıştı Fantezi türünün bir diğer temsilcisi olan Ursula K Le Guin Amerikalılar Ejderhalardan Neden Korkarlar? başlıklı konuşmasında, fanteziye hatta her türlü kurguya karşı önyargının korku kaynaklı olduğundan söz eder Konuşmasının başlangıcında bir arkadaşının başından geçen bir olayı aktarır: Arkadaşı gittiği kütüphanede Hobbiti çocuk kitapları bölümünde bulamamıştır Bu durum, kütüphane memuru tarafından çocukları gerçeklikten uzaklaştıran eserlerden uzak tutmak için, Hobbitin büyük kitapları arasına yerleştirilmiş olmasıyla açıklanır Çünkü, çocukları bu tür kaçışlardan korumak gereklidir Fantezilere karşı önyargı ve küçümsemenin temeli borsa fiyatları, faiz hesapları, kariyer planları ile yarattığımız gerçek dünya”nın bambaşka standartlarla belirlenen gerçekler tarafından tehdit edilmesinin yarattığı korkudur aslında Konuşmasını şöyle sürdürür:Çünkü fantezi gerçektir Gerçekten yaşanmış olayları anlatmaz, ama gerçeği anlatır Çocuklar bilir bunu Büyükler de biliyor, bildikleri için korkuyorlar Fantezilerin gerçeği, hayatlarındaki yalanları tehdit ediyor çünkü; hayatlarını üzerine kurdukları yanlış, sahte, gereksiz ve fani ne varsa tehdit ediyor Ejderhalardan korkuyorlar, çünkü özgürlükten korkuyorlar Çocuklarımıza güvenelim Normal olarak çocuklar gerçeği ve fanteziyi birbirine karıştırmazlar, en azından biz büyüklerden çok daha az karıştırırlar Toprağın içinde bir kovukta bir Hobbit yaşardıBöyle güzel, böyle gerçekdışı cümlelerdir biz insan denilen fantastik yaratıkları kendi tuhaf yolumuzla gerçeğe ulaştıran Tolkienin bu korkudan uzak olanlarıkaçırdığıOrta Dünya, kaynağını mitolojiden ve halk masallarından alan, ancak dilbilimci profesör bir masalcı dede elinde şekillenen, ırkların yaşadığı, savaştığı kendi tarihi olangerçekbir dünya Bu dünyanın ve yaşayanlarının yaratılış efsaneleri Silmarillionda, büyülü yüzüklerin öyküleri de Güç Yüzüklerine Dairde anlatılıyor Yüzüklerin Efendisi ise, bu dünyanın tarihinin Üçüncü Çağının sonunda yaşanan olayları anlatan bir hikâye Kahramanları da, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde ve filminde sık sık karşımıza çıkan ve mitolojik kökenlerini ilerleyen sayfalarda bulacağınız hobbitler, elfler, cüceler, insanlar, entler; büyücüler ve onlara karşı savaşan kötü ırklar orklar, troller Tanımlanması zor bir tür: fantezi Fantezi eserlerinin ayırt edici ana özelliği, henüz okunmamış bir kitapla karşı karşıya olduğu zamanlarda bile okura hissettirdiği tanıdıklık duygusu Okur, kitabın kendisini götürdüğü fantastik dünyada daha önce de bulunmuş gibidir, orayı tanımaktadır Kitaptaki karakterler de genelde tanıdıktır: gizli krallar, çirkin ördek yavruları, cüceler, periler, ejderhalar… Kısaca, fantezi türü özünde fantezi olmama iddiasındadır Asıl amaç, aydınlık ve ferah alanlara rahatlatıcı bir keşif gezisine çıkılmış gibi hissettirip, neredeyse "karşı-fantezi" bir etki yaratmaktır Tolkien bu tür için gerekli dört unsur tanımlar: düş gücü, iyileşme, kaçış ve teselli Yanı sıra, bu öyküler bir ikincil dünya kurgusu içinde anlatılmalıdır Fantezi yazarları için bu ikincil dünya, çoğu zaman Tolkien'in Orta Dünyası'nın bir türevi oldu Düş gücü diğerlerinden daha geniş yazarlar ise, daha özgün ikincil dünyalar yarattılar Bunlara güzel bir örnek olarak, fantezi ve bilimkurgu yazarı Ursula K Le Guin'in "Yerdeniz" adlı kitabı verilebilir Türk okuyucusunun Tolkien ve fantezi türü ile tanışması oldukça geç oldu Hobbit 1996'da, Yüzük Kardeşliği de 1997'de Türkçe'de yayımlandı Bu kısa sürede, kitapçılarda bilimkurgu romanlarının yanında fantezi romanlarına da bir bölüm ayrılmaya başladı Bu rafları David Eddings'in "Balgariad", "Elenium", "Tamuli"; Margaret Weis ve Tracy Hickman'ın "Ejdermızrağı", Terry Pratchett'in "Diskdünya" serileri ve daha birçok fantezi romanı iyi kötü çevirilerle doldurdu Kaynak: focusdergisicomtr |
|