Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
asaleti, başımın, eğikliğinde, gizlidir, hüznümün

Hüznümün Asaleti Başımın Eğikliğinde Gizlidir

Eski 06-15-2008   #1
gülgüzeli

Hüznümün Asaleti Başımın Eğikliğinde Gizlidir



Kolayca Terk Ediliyorum… Beni Sevmek Çok Zor”

Bazı şeylerin belli bir açıklaması yoktur,
belli bir târifi… Efrâdını câmî, ağyârını mânî bir açıklaması,
belli bir târifi yapılması için uzun ve çeşitli sözler,
sayısız zamanlar ve insanlar gerekli…
Sevmek üzerine yazmaya başlarken böyle demiştim,
hüzün üzerine yazmaya başlarken de böyle diyorum;
çünkü bu ikisi, yani sevmek ve hüzün illâki yan yana durur,
ardarda gelir
Hüzün, sevmenin tadı-tuzu olur;
sevmek, hüznün direği, suyu, havası…

Evet, hüznün de çeşitli târiflerini yaptı hayat bana…
Ama sevmek gibi başkalarının anlam kattığı târifler değildi bunlar,
ben kendim, bir gece içimde buluyordum,
gül kokulu bir mendil gibi, taptaze bir çiçek gibi…
Mânâsı bana açık semboller oldu bu yüzden hüzne dair sözlerim…
Ehl-i hüzne bergüzârım olsun

* * *

Hüzün H, yorgun he Ü İncecik bir dehliz,
ucu en derinimize inen
Hüzün, z ve ü, h ve n;
Allâh’ın yaratma harikalarından biridir bu kelime…
Bir hâl, bu kadar güzel arz edilir harflerle ve bu kadar güzel setredilir seslerle Bu kadar mezc olur bir kelimede mânâ ile madde,
beden ile ruh…


“Hüzün” denince akla “gam” gelir, hüzün değildir
Gam ağırdır, koyudur

Hüzün ince ve nârin yanını temsil edemez

“Üzüntü” gelir, geçicidir, ucuzdur;
hüznün asîl ve paha biçilmez oluşuna yakışmaz…



“Sıkıntı” denir, hüznün rengârenk atlasında pek soluk kalır bu
Evet, hüzün hem gam, keder, üzüntü, sıkıntı, endişe, vehim,
korku ve nihayet suskunluktur,
hem de hıçkırıktır, haykırıştır, sorgudur, yargıdır,
umuttur incecikten ve nihayet fısıltıdır, gözyaşıdır

Hüzün biraz isyandır, biraz rıza; biraz gözlerini kaçırmaktır,
biraz yüreğini sunmak


Hüznü ellerinde oyuncak ederse insan,
başına taç etmek varken; yazık olmuş demektir hüzne ve insana


Keder denilse, keder lâubâlîdir, yapışkandır, yüzsüzdür;
ama hüzün, dedim ya, asildir, peygamber soyludur,
mübârek bir taçtır ki, ancak sahibinin başına tam olur
Beyaz papatyadan değil, ay ışığından örülmüştür Bu yüzden sarartır insanın benzini, gözlerinin altı kararır bu yüzden
Yıpratır bazen, bolca gözyaşı döktürür, saçlarına ak düşürür;
ay ışığındandır o…



“Kadere iman eden, kederden emin olur”3

Hüzün mübârektir, velûddur Mübârek, velûd ve verimli olmayan gam,
keder, tasa ve üzüntü, hüzünden değildir

Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst…
Kaypak ve tamahkâr duygular, hüznü duyumsayamaz
Hüzün evet, duyumsanır O denli nârin, o denli zarif…

Büyülü bir güzelliği var hüznün

“O gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün”4 der gibi…
Kırmızı, tül ve ipekten elbisesi ile önümüzden değil,
içimizden geçip giden bir âhû gibi…
Acısı yüreği kavursa da sevdası eksik olmaz onun

“Ben nereye gidersem gideyim

Güzel gözlü sevdiğim benim

Hüzün atımın terkisine binip

Benimle gelir”5



Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır
Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır


Tüy gibidir hüzün Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü
Hayattan ve ölüme dair…


Bazen kabz hâlidir
Bizzat imtihandır İstiğfarla çözülen donmuş et yumrusudur

Hüznün gecesi ağırdır
Hüznün gece hâli ağırdır
Nefes alırsın, oksijen değil cıva dolar ciğerlerine
Onu yazacak kalemin beli bükülür “sanemâ”…
Sabahı, akşamı, ikindisi vardır hüznün;
her biri yaşanılası, her biri kaçınılası…

“Hüzün ki, en çok yakışandır bize” demişti Hilmi Yavuz ve bu,
beni vurmuştu o zamanlar
Üzerinden uzun zamanlar geçti
Uzun acılar, ağır hüzünler… Şimdi öğrendim ki:
“Aşırı üzüntü, şeytandandır” demiş Hak dostu…



Hüzün zordur

Yine de hüznün uçurumu yeistir, umutsuzluktur,
karamsarlıktır
Üzülmekten gevşemeye açılan bir kapı vardır ve kırkıncı kapı filan da değildir, en fazla yedinci kapıdır Burda kırkıncı kapı “inanç”tır

“Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara;
«Düşmanlarınız size karşı büyük ordular hazırladı, korkun onlardan!»
dedikleri zaman, bu sözler onları korkutmadı,
aksine imanlarını artırdı ve bir de üstüne
«Allah bizim için yeterli bir koruyucudur ve o ne güzel bir koruyucudur!» dediler”Âl-i İmran Sûresi, 173


İdeali olanın, yarası eksik olmaz

Gözüne saplanan oku çekip çıkarır ve vuruşmaya devam eder

Koluna saplanan oku çıkarır, saklar ve bir gün hedefi tam ortasından vurur Hüzün, sâdıktır

Ve Vahşî’nin hüznü…
Kolay mıdır “Gözüme görünme!
sözüne muhatap olmak, kolay mı herkes göz göze,
diz dize oturabilirken; ancak sütunların,
duvarların gerisinden bakabilmek
Ne derdini açabilir ne sevincini paylaşabilir;
hep kamufle, hep perde, hep aracı…
Ama o kâmil bir hüzünle taşıyor Hamza’yı vuran mızrağı,
bir gün yalancı peygamberi vurduğunda
gülüyor hüznün bu an acınılası mülkü…



Hüzün deyince hüzünler kulübesi akla gelmez mi?
Yakup Peygamber gönle düşmez mi?
“Bana düşen sabr-ı cemildir” diyen,
ağlamaktan gözlerine gece inen baba…
Demek ağlamanın bu türlüsü sabra mâni değil…
Sabrın bu türlüsüne de «hüzün» diyelim biz…


“And olsun ki,
sizi biraz korku ve açlık;
mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz
Sabredenleri müjdele! O sabredenler,
kendilerine bir belâ geldiği zaman:
Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler
İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır
Ve doğru yolu bulanlar da onlardır” Bakara Sûresi, 155–157

Eyyûb Peygamberin malları,
mülkleri, evlatları bir bir elinden alınırken,
şeytan her yönden ona musallat olurmuş
Hatta evlatlarını kaybettiğinde gelip onunla birlikte ağıt yakmaya kalkmış
Bilirsiniz işte, tesellî sözlerinin arasına isyan katacak…
Hemen tanıyor Peygamber onu
Çünkü hakîkî hüzün; zihni bulandırmaz, kalbi bunaltmaz


Hüzün sızıdır İnce, keskin, sivri…
Varla yok arası…
Parlak ve göz alıcı, anlık ve güçlü
Ne şimşek, ne yıldırım, ne gök gürültüsü…
Gün ışığında yağmur gibidir hüzün, gökkuşağına gebe…

Hüzün melezdir
Tefekkürle tedebbürün kendisi esmer,
bahtı ak evladıdır
Asâletini tefekkürden,
metânetini tedebbürden almıştır

Hüzün su gibidir
Azizdir Şerefli ve nâdir
Hem her şeye yeter, hem yeri asla doldurulamaz
Temizler, kirlenir, arşa yükselir, bir âh kanat olur ona,
temizlenir, iner solgun gönüllere…

Ahsen-i takvim olan –sallâllâhu aleyhi ve sellem-
“La tahzen innallahe meanâ” buyurunca
“Üzülmeyin, gevşemeyin, inanıyorsanız en üstünsünüz” buyurunca Rahman,
şâir, aşka gelip
“Toprak post, Allah dost” demiş…


Hüzün, Allah Rasûlü’nün dostudur,
takdim ederim “Hüzün dostumdur
buyurmuş hüzün Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-,
ömrü hüzünden sağılmış yetim
Hira, hicret, İbrahim, Tâif, Uhud, ifk, ne yana baksa hüzün…
Hüzne, bu hüzün yeter

“Ey yar, sen gittin bir hüzün kaldı bana

Beni benden geçiren bir sözün kaldı bana”

“Kızım,” demiş kızının kulağına:
“Üzülme, baban bundan sonra hiç acı çekmeyecek
* * *


Hüzün güzeldir

DİPNOTLAR:

1Bir güzel zamanda, İstanbul’un beşinci tepesinde,
sesinden kalbime akması dışında hiçbir şey bilmiyorum bu şarkı hakkında

2 “Bu Kentin En Tenhâ Yeri Kalbimdir Şimdi”, Ayşenur Vural,
Şebnem dergisi, sayı: 11

3 “men âmene bi’l-kader/ emine mine’l-keder”

4 Enderunlu Vasıf ( 1759)- (1810):
5 Eski bir Kafkas şarkısından


alıntıdır

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.