“Benim Arzum, Namazını Evde Kılmandır” |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
“Benim Arzum, Namazını Evde Kılmandır”Hanım sahâbîlerden Âtike bint-i Zeyd radıyallâhü anhâ, cennetle müjdelenen yani aşere-i mübeşşereden Said Bin Zeyd‘in (ra) kız kardeşidir Abdullah bin Ebî Bekir (ra) ile evliydi Âtike (ranhâ) ismi ile müsemmâ bir insandır “Her şahsın, isminden bir nasîbi vardır” denildiği gibi, o da fizîken de ahlâken de son derece güzeldi Âtike, güzel ve temiz kadın demektir Kocası Hz Abdullah‘ın vefatından sonra, iddeti biter bitmez, onu isteyenler çok oldu O ise eşinin vefatından sonra evlenmeyeceğine dair Abdullah’a söz vermişti Hayat yükünü kaldıracak bir bahçe bağışlamıştı eşi kendisine Onu istemeye gelenlere özür beyan ederek teklifleri reddediyordu Hz Ömer (ra) de tâlip olanlar arasındaydı Ona da eşine verdiği sözü ve bahçe bağışını hatırlatarak reddetti Hz Ömer kendisine mektup yazarak “Sen Allâh’ın sana helâl kıldığını haram mı addediyorsun?” dedi ve bu mevzûda düşünmesini istedi Âtike (ranhâ) Hz Ali (ra) ile istişâre etti Hz Ali, bahçeyi eşinin âilesine iâde edip evlenmesinin münasip olacağını söyledi O da Hz Ömer ile evlendi Âtike (ranhâ), Mescid-i Nebevî‘de namaz kılmayı çok arzu ediyor, her defasında Hz Ömer‘den izin istiyordu O da, “Biliyorsun ki benim arzum, evde kılmandır!” diyerek, evde kılmasının faziletini anlatmaya çalışıyordu Hz Âtike, izin istemeye devam ediyor; izin verilince çıkıyor, verilmeyince de evde kılıyordu Hz Ömer’in şehit edilmesinden dolayı çok üzüldü… Ondan sonra onun hâtırasına hürmeten, ibâdetlerini evinde yapıp mescide gitmedi (1) İbn Abdi’l-Berr, el-İstiâb, 1/548 *** MESELENİN FIKHÎ YÖNÜNE GELİNCE Bu hususta İbn Âbdîn‘de şu ifadeler yer almaktadır: “Kadınların cemaatlere gitmeleri; cuma, bayram ve va’z-sohbet için bile olsa, mutlak surette mekruhtur Velev ki ihtiyar olsun ve geceleyin gitsin!“ Bu satırları açıklayan İbn Abidin (rh) hazretleri diyor ki: “Velev ki ihtiyar olsun ve geceleyin gitsin’ ifâdesi mutlak beyândır Yani genç olsun ihtiyar olsun, gündüz olsun gece olsun kadının cemâata gitmesi mekruhtur” (2) Yukarıda naklettiğimiz bu hüküm, müteahhirîn ulemasının tercihidir ve tabii müftâbih olan da budur Bununla birlikte yine bilindiği üzere mütekaddimîn alimlerinin görüşü -yaşlı kadınlarla ilgili- biraz daha farklı ve musâmakârdır Yani onların belli zamanlarda belli maksatlara binaen usûlüne uygun olarak cemaate iştirak etmelerini caiz görmüşlerdir *** Demek ki takvayı hedef alan, gayesi rıza-i ilahi olan Müslümün hanımlarımızın camilere-cemaate gidememelerinden dolayı üzülmelerini gerektirecek bir durum yok Ayrıca yine bilinmesinde fayda var: Dünyada üç mescidin dışında ziyarat maksadıyla sefere çıkılacak bir mescit yoktur Onlar da; Mekke’de Mascid-i Haram, Medine’de Mescid-i Nebî, Kudüs’te Mescid-i Aksâ’dır Bunların haricindeki bütün mecitler ise, ister büyük olsun ister küçük, hepsi müsavidir, manevi derece bakımdan birbirlerine üstünlükleri yoktur Ama maalesef bu durumu bilmeyen, işin şuurunda olmayan “avam” Müslümanlar böyle düşünmüyor ve durmadan cami cami dolaşıyorlar; özellikle de Ramazan aylarında, mübarek gün ve gecelerde… Dolayısiyle hiç de hoş olmayan manzaralarla sık sık karşılaşıyoruz Tabii bunların yanında bir de “eşitlik (!)” adına erkeklerle aynı safta namaz kılmaya kalkışan, Cuma kılmaya hatta kıldırmaya yeltenen, cenaze namazlarında ön saflarda yer alanları hiç bahis mevzuu etmiyorum Onların zaten konuşulacak-tartışılacak bir yönü-yanı yok Rabbim, niyeti halis ve de hidayete kabiliyeti olanlarına hidayet buyursun *** DİPNOTLAR (1) İbn Abdi’l-Berr, el-İstiâb, 1, 548 (2) Reddü’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr (Terc), Şamil Yay, İst, 1982, 2, 419-420 Halis Ece : Bilgicagi |
|