Zulmedenlere Meyletmemek |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Zulmedenlere MeyletmemekZULMEDENLERE MEYLETMEMEK «Zulüm edenlere meylelmeyin Sonra size ateş dokunur Zaten sizin Allah'dan başka yardımcılarınız yoktur (Aksi halde O'ndan da) yardım göremezsiniz!» [1] Kur'ân-ı Kerîme inanan ve Hazret-i Muhammed (SAV)in açmış olduğu selâmet caddesinde yürüyen mü'minler, yeryüzünde hak ve adaletin bekçileri; zulüm ve tuğyanın amansız düşmanlarıdır Bu bakımdan onlar zâlimi asla sevme/, zulmü alkışlamazlar Daima mazlumun yanında yer alır, hakkı müdafaa ederler Mü'minler bekçilik vazifesini unuttuğu veya ihmal ettiği gün, Allah'ın onlara bahşetmiş olduğu şerefli mevkii kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar Millî Şâirimiz merhum M Akif Ersoy, mü'minlerin bu mümeyyiz vasfım dile getirerek diyor ki: «Şehâmet dîni, garet dîni, ancak Müslümanlıktır; Hakikî Müslümanlık en büyük bir kahramanlıktır Cebânet, meskenet, dünyada sığmaz rûh-i İslama Kitâbullahı işhâd eyledim gördün ya dâvama Görürsün hissedersin varsa vicdanınla îmânın; Ne müthiş bir hamaset çarpıyor göğsünde Kur'ân'ın!» Diğer iki mısraında da zulme ve zâlime değinerek şöyle sesleniyor: «Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem, Gelenin keyfi için geçmişe dönüp sövemem» İşte Cerâb-ı Hak, bu âyet-i kerîmeyle millet hayatının sosyal yapısında zâlimden yana değil, onun karşısına çıkılmasını emrediyor Çünkü hak ve adalet ancak bu emir ve prensibe riâyetle ayakta durabilir Hazret-i Peygamber (SAV) bu hususu beyanla buyuruyor ki: «Sizden biriniz (aklın ve şeriatın hoş karşılamadığı) bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin; buna güç yetiremiyorsa diliyle değiştirsin; buna da güç yetiremiyorsa, kalbiyle (buğz etsin) veya bunu düzeltmenin yollarını düşünsün) ki bu îmânın en zayıfıdır» [2] Ayet-i kerîmede geçen «rukûn» kökünden gelen nehiy yollu fiili, «meyletmeyin» diye terecine ettik Fakat rukûn »un burada daha geniş mâna taşıdığı, müfessirlerce şöyle tesbît edilmiştir: a) Bir şey'e dayanıp güvenmek b) Bir şey ile sükûnet bulup ona razı olmak c) Bir şey'i sevip, ona itaat etmek d) Bir kimsenin işlediği şey'i tasvib etmek e) Zulüm ve haksızlık işleyenlere karşı ses çıkarmayıp, yaranır gibi bir tavır takınmak Belirtilen bütün bu mânalar arasında bir yakınlık mevcuttur; hangi mânaya hamledilirse edilsin, hiç birisi de mü'-minlcre lâyık değildir Zulmedenlerden maksad kimlerdir? Ve burada zulümden murad nedir? a) Allah'a eş-ortak koşanlar ve onların bu vadideki taşkınlıkları b Şahısları pullaştıran ve bu sebeple Allah'a karşı bilerek veya bilmîyerek isyan edenler O halde mü'minler, îmanlarının gerektirdiği birlik ve be*raberlik havası içinde küfür ehliyle anarşistlerin ve bir de bid'-atçılarm karşısında olacak, bunlarla, günün en uygun metodu ile mücâdele edeceklerdir Aksi halde haksızlık, zulüm ve tuğyan, içtimaî hayatı sarsar, millet varlığını tehlikeye düşürür de bu yüzden gelecek maddî ve manevî ateş hepimize dokunur ve artık Allah da bizlere yardım etmez Çünkü O'nun sünnetini bilip ona göre amel etmek mecburiyetindeyiz, Batılılar buna «Hayat Kanunu» der; biz de «İlâhî Kanun», diğer bir tâbirle «Sünnetullah» deriz Bu sünnete riâyet eLmiyenler ilk önce on*dan lokatı yerler Sahîh hadîslerde, millî bütünlük bozulmasın diye, Önder ve liderlere itaat edilmesi emrediliyor Meselâ: «Üzerinize, başı bir üzüm tanesi gibi olan Habesli bir köle bile getirilse, onu dinleyin ve itaat edin!» [3] Resûlüllah (SAV)m bu emri mutlak değil mukayyeddir; âyet ve diğer hadîslerin ışığı altında mânalandırdığımız zaman, «Hükümdarlar zulüm etmedikleri, adaleti ayakta tuttukları halkı Allah'a karşı îsyân'a sevketmedikleri müddetçe» kaydiyle takyîd etmemiz gerekir Çünkü sahîh hcdîslerde c Allah'a itaat etmiyen kimseye hiç bir suretle itaat edilmez» [4] «Allah'a karşı isyanda hiçbir kimseye itaat edilmez; itaat ancak, aklen ve dînen iyi bilinen şeylerde olur» [5] «Hâlik'a isyanda hiç bir mahlûka Hâat edilmez» [6] Hükümdara itaat hususu, , âvetinde yeteri kadar işlenmiştir [7] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Hûd sûresi, âyet: 112 [2] Ahmed bin Hanbel - Müslim: Ebû Said (RA)den Sahihtir [3] Ahmed bin Hanbel - Buhârî - İbnü Mâce: Enes bin Mâlik (RA)den Sahihtir [4] Ahmed bin Hambel: Enes bin Mâlik (RA)den Sahihtir [5] Buhârî - Müslim - Ebû Dâvud - Neseî Hz Ali 'RA)den Sahihtir [6] Ahmed bin Hanbel - İbni Ahâkır: İmrârt bin Husayn (RA)den Sahihtir [7] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/ |
Zulmedenlere Meyletmemek |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Zulmedenlere MeyletmemekZulmedenlere Meyletmeyin ! Abdullah DÂİ Rabbimiz Allah Teâlâ ( Azze ve celle ) şöyle buyuruyor; “ Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur Sizin Allah'dan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz” ( 1 ) Zalim, kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, bir muvahhid mü'minin ona meyletmesi asla düşünülemez ! Mü'min müslümanın vazifesi, yeryüzünde zulmün ve sömürünün kaldırılmasıdır… zumlun ve zalimin cezası ateştir… onlar, ateşdedir ve ateşe davet edenlerdir… Her kim ki, zulmü ve zalimi severse, o da, zalimlerdendir… Rabbimiz Allah, “Zalimlere eğilim göstermeyin” diye buyurur Her muvahhid mü'minin bu emre itaat edip ve zalimlere yaklaşmadığı gibi zulmün yok edilmesi için mücadele etmesi gerekir… İmam Kurtubî ( rha ) bu ayet için tefsirinde şunları kaydeder; Katâde derki; Buyruk, zalimleri sevmeyin ve onlara itaat etmeyin anlamındadır İbn cüreyc: onlara, hiçbir şekilde meyletmeyin anlamındadır, demiştir Ebu'l Aliye ise Onların amellerine razı olmayın, diye açıklamıştır ki, hepside birbirine yakın açıklamalardır İbn zeyd derki: Burada rükûndan kasıd, zalimlere yağcılık yapmaktır Buda, onların küfürlerini tepki ile karşılamamak, reddetmemek demektir “ Birde zulmedenlere meyletmeyin” buyruğundaki zulmedenlerden kasdın, müşrükler olduğu söylendiği gibi, hem müşrikler hakkında, hem günahkârlar hakkında umumi olduğu da söylenmiştir Bu ayet-i kerime, kâfirler ile bid'at ehli ve onların dışında türlü masiyet işleyen kimseleri terk edip, onlardan uzaklaşmaya delildir Çünkü bu gibi kimselerle sohbet ve arkadaşlık, küfür veya masiyettir Zira arkadaşlık ve sohbet, ancak sevgiden dolayı söz konusudur “ sonra size ateş dokunur” yani, onlarla içli dışlı olmak, onlarla sohbet etmek, onların ( haktan ) yüz çevirmelerine rağmen onlara karşı çıkmamak ve yaptıkları işlerde onlara muvafakat etmek sebebiyle ateş sizi yakar” ( 2 ) Bir şeyi, olması gereken yerinden, olmaması gereken bir başka yere koymak zulümdür… Bu, hakkı bırakıp batıl ile amel etmektir… Ayni zamanda zulüm, hiçbir hakkı olmadığı hâlde başkasının mülkünde tasarruf etmek, hakka karşı tuğyan edip haddini aşmaktır…( 3 ) En korkunç zulüm iman konusunda yapılan zulümdür… O da, imana şirkin karıştırılmasıdır… insanların çoğu imana şirk karıştırmadan inanmazlar… ( 4 )İmana korkucu zulüm olan şirk buluştuğu zaman o imanı yok eder… Kabul görülen iman kendisine şirkin, küfrün ve nifakın karışmadığı tertemiz, pırıl pırıl olandır… Muvahhid mü'min, katıksız iman sahibi bir şahsiyettir… İmana karıştırılan zulmün şirk olduğu, önderimiz Resulullah ( sav) beyan buyurmuştur… Abdullah ibn mes'ud ( ra) anlatıyor: “ iman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar, hidayete ermişlerdir” En'am, 6/82 ayeti indiği zaman bu, Müslümanlara ağır geldi de; -Ya Rasulullah, bizim hangimiz nefsine zulmetmez ki? dediler Rasulullah ( sav) -Bu ayetteki zulüm, sizin anladığınız gibi değildir O zulüm, ancak şirktir Lokman'ın oğluna öğüt verirken; Ey oğlum, Allah'a şirk koşma! Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür ( lokman, 31/13 ) dediğini işitmediniz mi ? buyurdu ( 5 ) Alemlerin Rabbi Allah Teâla'ya karşı baş kaldırıp tuğyan etmiş ve o'nun hükmüne razı olmamış her kimse, zalim ve tağuttur… yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ'nın emrini beğenmemiş, kendi hevasını ilâhlaştırarak ona itaat etmiş olan kişi veya kişiler zalim tağutlardan başkası mıdır ? Bu zalim tağutlar, yeryüzünü ifsad etmekte, insanlık âleminin huzurunu bozmakta ve insanlar arası oluşan barışı yok etmektedirlerEgemen oldukları ülkelerde, devamlı huzursuzluk ve karmaşa çıkarmakta, insanları sömürüp ezmektetedirler… Yegâne hayat nizamı İslâm, kendi mensupları olan muvahhid mü'minlere, bu zalimlere itaat etmemeyi ve onların zulmüne rıza göstermemeyi emreder… Rabbimiz Allah şöyle buyurur ; “Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya o'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir ? Hiç şüphesiz o zalimler, kurtuluşa eremezler” ( 6 ) “ Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafirlerin tâ kendileridir” ( 7 ) Mü'min Müslümanlar, yeryüzünde insanlık barışını bozan, heryerde fesad çıkaran bu zalim ve kâfirlere asla meyletmezler… Bilir ve inanırlar ki, bunlara meyletmenin sonucu, yakıcı bir azab olan cehennem ateşidir ! Bunlara meyletmek, yardımcı olmak, hizmet edip hayatta kalmalarını sağlamak Fir'avn ve nemrud'a taraftar olmaktan başka bir şey değildir ! Bu kafirlik ve zalimlik vasıflarını Rabbimiz Allah'ın kur'an-ı Kerim'de beyan buyurduğu Fir'avn ve nemrud'un vasıflarıdır… “ Kim Allah'ın indirdiğle hükmetmezse işte onlar, zalimlerim tâ kendileridir” ( 8 ) diye buyuruyor Rabbimiz Allah … İmam Kurtubi ( rha ) beyanıyla “zulmedenler” hem müşrikler, hemde günahkârlar hakkında umumi olarak söylenmiştir… zulmedenler, müşrikler ise de günahkâr Müslümanlar ise de mü'min müslümanın kulluk vazifesi, kim yaparsa yapsın her türlü haksızlığı ve zulmü reddetmek onun Müslüman birisi zulmettiği zaman ne de olsa müslümandır, belki niyeti iyidir, elbette bir bildiği var, bu işte bir hikmet vardır deyip zulme rıza gösterilemez… Aksine onun zulmünün önüne geçilir ve o zalimin, zulüm yapması engellenmeye gayret edilir… Küfre rıza göstermek de zulümdür… Önderimiz Rasulullah ( sav) muvahhid mü'minlere, zulme engel olmayı ve zalimi, zulumden alıkoymayı emretmiştir ! Enes b Malik ( ra)'dan Rasulullah ( sav) şöyle buyurdu -“Ey mü'min, sen mü'min, kardeşine zalim iken de, mazlum iken de yardım et !” Sahabiler: -Ya Rasulullah, şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz Fakat o zalime nasıl yardım ederiz ? diye sordular Rasulullah ( sav) “ Zalimin iki elinin üstünü tutarsın ( yani onu zulümden men'edersin )” buyurdu ( 9 ) İşte muvahhid mü'minlerin vazifesi budur! Dipnotlar 1) Hud 11/113 / 2)İmam kurtubi, el- câmii li Ahkami'l- kur'ân çev M Beşir Eryersoy, ist 1999, c9, sh 166-167 /3) Bkz Seyyid şerif cürcânî kitabu't- ta'rifat Arapça Türkçe terimler sözlüğü, çev Arif Erkan, ist 1997, sh 148/4) Bkz 12/106/ 5)Sahih-i Buhâri Kitabul- Enbiya, B 43, Hds 101 Sahih-i Müslim, kitabul- iman, B 56, Hds 197 /6)En'am, 6/21 /7)Mâide, 5/44 /8) Mâide,5/45/ 9) Sahih-i Buhâri, kitabul- Mezalim, B4, Hds 5 Sahih-i Müslim, kitabul- Birri ve's Sıla, B 16, Hds62 |
|