Güler Yüzlülük Ve Güzel Huyluluk |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Güler Yüzlülük Ve Güzel HuylulukGÜLER YÜZLÜLÜK VE GÜZEL HUYLULUK Berrak ruhu, yüksek tabiatı ve cazibeli davranışı, “güzel ahlâkt”an daha cezzap resmedecek bir kelime belki de yoktur Güzel ahlâk bir müslümanın en güzel davranış unvanı ve bir müminin imanının kemale erdiğinin ölçüsüdür Öyle ki Allah Resulü de bu yüce fazilet ile süslenmişti Güzel ahlâkın bir kısmı güler yüzlülükte, bir kısmı güzel huylulukta ve bir kısmı da güzel söyleyişte kendini gösterir Bu üç mübarek ve kutsal güzelliği kazanır, onları gönül kalelerini açmanın anahtarı ve ilişkileri sağlamlaştırmanın sebebi yaparsak ne de güzel olur?! Güler Yüzlülük İki kişinin birbirleriyle karşılaşmasında, her söz ve hareketten önce, iki yüz karşı karşıya gelir İki insanın karşılaşması ve bu yüzlerin karşı karşıya gelme niteliği, konuşma ve davranış tarzında önemli bir role sahiptir ve gönül kilitlerini fethetmenin şifresidir Güler yüzlülük; hem bakışta, hem gülüşte, hem konuşmada, hem de davranışta kendini gösterir Nice dostluk ve irtibatlar; ekşi yüz, asık surat ve çatık kaş ile bozulurlar Diğer taraftan, tanışmaların ve dostlukların bir çoğu da sadece bir tebessümle başlar Açık ve güler bir yüzle birisiyle karşı karşıya geldiğinizde, aslında onun eline dostluk ve muhabbet anahtarını vermişsiniz demektir Tersine; asık bir yüz, çatık bir kaş ve ekşi bir surat, ilişki ve samimiyet pencerelerini kapatır Eğer bu güler ve açık yüzlülük, temiz ve ilahî bir niyetle olursa, muhabbeti oluşturan bir etki bırakmakla beraber, bir iyilik ve ibadet olarak da sayılır Burada İmam Bakır (as)’dan bir söz getirelim: [color="green"]“İnsanın, müslüman kardeşinin yüzüne tebessüm etmesi, bir hasenedir (hayırdır)” Tebessüm, birçok dostlukların başlangıcı, birçok gam ve kederlerin silicisidir Zahmetsiz, masrafsız, kolay, çok bereketli ve verimli olan bu işi yerine getirmekten kaçınan ve mutluluk gülücüklerini dudakları üzerinde ve başkalarının yüzlerinde yaratmaya yanaşmayan insanlara şaşırmak gerekir Başkalarını güler bir yüzle karşılamanız, onların sizi, gönülden sevmelerine yol açar Açık ve güler yüzlü olmak, başkalarının herhangi bir korku ve telaş hissetmeden size dostluk kapısını açmaları ve gönül sofralarını önünüzde rahatça sermeleri hususunda onlara yürek ve cesaret bahşeder Eğer güler yüzlülükle dostların ağır gam yükünü hafifletebilirseniz, yaptığınız iş ibadet sayılır ve eğer bir tebessümle, birini mutlu edebilirseniz, Allah’a daha yakın olursunuz Hafız’ın dediği gibi: Bu bostanın gülleri sürekli taze kalmazlar, Elinden tut zayıfların güçlü olduğun vakit Gamları Giderme Eğer açık bir yüz ve samimi bir tebessüm, kalpten bir gam silebiliyorsa, neden bu iyilik esirgenilsin? Bazıları gamın meydana gelmesine, bazıları da gamın silinmesine sebep olurlar İkinci grup insanlar, değerleri pek bilinmeyen ilahî lütufların nişaneleridirler Sadî şöyle der: Demiştim sen geldiğinde gönül gamlarını sana açacağım, Ne söyleyeyim artık? Gönlümde gam kalmaz sen geldiğin vakit İnsanlar sevgiye muhtaçtırlar Bu susuzluk; iltifat ve güler yüzlülükten başka hiçbir şeyle giderilmez Eğer başkasıyla ilk karşılaşmamızla; onun gamını mutluluğa, endişelerini emniyete çevirebiliyorsak, onun yüzüne mutluluk dünyasının pencerelerini açmışız demektir Bu da Allah katında, hasene ve ibadettir Yine Hz Sadık (as)’dan şöyle bir hadis nakledilmiştir: [color="green"]“Kim müslüman kardeşinin yüzünden bir sıkıntı ve üzüntüyü giderirse, Allah-u Teâla onun için on iyilik yazar” Bu iyi işin acaba ne kadar zahmeti vardır? Elbette sosyal ilişkilerde bu davranış; şefkatli bir kalp, dopdolu bir şefkat ve insan severlik sıfatını isteyen bir sanat çeşididir Başkalarını mutlu etmenin diğer bir yolu da gamları silmektir Bazen bir karşılama, bakış, muhabbet, söz, hediye ve… ile bir insanı mutlu etmek ve sonuçta Allah da razı etmek mümkündür Burada, yine Şia’nın Sadık önderinden bir söz getirelim: [color="green"]“Her bir müslüman, bir müslümanı görüp de onu hoşnut ederse, Allah-u Teâla da onu hoşnut eder” Güzel kelimelerle, güzel bir yüzle, güzel bir diyalogla, birinin gönlü alınabiliyor ve mutlu edilebiliyorsa, neden güzel olmayan ve üzüntüye sebep olan kelimelerle başkasının yüzü gam ve kederle doldurulsun ve onun acı günleri hatırlatılsın ve ümitsizliğe uğratılsın? Birisinin üzerinden gam tozlarını giderebilen kimse hüner sahibidir Güzel Söyleyiş İrtibatları daha istikrarlı, bağları daha samimi kılan güzel ahlâkın diğer dallarından biri de, gönle hoş gelen ve neşe bahşeden konuşma tarzıdır Konuşmada metanet, söyleyişte edep ve cümlelerde güzellik; kinden uzak kalplerin sıfatı, dindarların huyu ve ahlâkıdır İnsanın değerini ve varlık cevherini ortaya çıkaran, dil ve açık beyandır: Biri tahkir eder, biri teşvik Biri ayıpları arar, diğeri tahsin ve takdir eder Biri azarlar, diğeri kol-kanat olur ve ümit verir Bunlardan hangisi daha iyidir? Acaba siz kendiniz nasıl bir dil ve beyana sahipsiniz? Acı mı, tatlı mı? Isırgan mı, merhem sürücü mü? Acaba başkalarıyla sohbet ettiğiniz gibi, başkalarının da sizinle o şekilde konuşmalarını ve muhatap olmalarını ister misiniz? Başkalarını ağırlamak, sürekli yemek, meyve ve tatlı ikram etmekle değildir Bazen ağırlamak, güzel bir söz ve liyakatli bir konuşmayladır Bu ikram, yemek ve ziyafet vermekten daha üstündür Çünkü, güzel ve tatlı bir konuşma ruhun gıdasıdır Bir “aferin”, “çok güzel”, “maşaallah” söylemek, ne kadar zor ve masraflıdır? Bazıları, teşvik eden ve muhabbet meydana getiren bir kelimeyi söylememek için canlarını bile vermeye hazırdırlar Konuşmada ve davranışta en güzel ahlâk ve edep örneği olan Allah Resulü’nden dinleyelim: [color="green"]“Her kim, şefkatli ve gam gideren bir sözle mümin kardeşine ikramda bulunursa, o mümin kardeşi mutlu olduğu sürece, o sözü söyleyen, daima Allah’ın geniş rahmetinin gölgesi altında olur” Başkasının güzel bir ameli dolayısıyla, “aferin, merheba” gibi teşvik edici bir söz söylemek de, bu tür iyi işlerdendir Yine de Hz Sadık (as)’dan bir söz dinleyelim: [color="green"]“Her kim mümin kardeşine merhaba derse, Allah-u Teâla kıyamet gününe kadar onun için merhaba yazar” İlahi mükafatın dışında, güzel söyleyişin; kalplerin yumuşatılmasında, şefkatlerin celp edilmesinde ve irtibatların sağlamlaşmasında sosyal etkileri apaçıktır Güzel konuşan kimse, başkalarından da aynı karşılığı görür “Bu cihan bir dağ ve fiillerimiz de bir nida!” Şüphesiz, konuşma ve sözlerimiz de hayat dağlarında yankı yapmakta ve onun güzelliği bize yansımaktadır Edepli konuşan birine karşı, başkaları da edepli bir şekilde konuşurlar Aksi takdirde… “Kesek atanın cezası taştır” Hz Ali (as) şöyle bir sözü var: [color="green"]“Güzel hitap ediniz ki, güzel cevap işitesiniz” Başka insanlarla olan diyalog ve karşılaşma niteliğiğmiz, bize aynı sonucu döndürür Edep, edep getirir; hakaret ve fuhuş da, kötü dil ve ihaneti peşinden getirir Güzel Huyluluk Hz Peygamber (saa)’in davet ve risaletindeki başarısının sırrı; güzel ahlâkı, halka karşı güzel davranışı ve cazip oluşu idi O hazretin apaçık imtiyazı, güzel ahlâkından doğan şefkat ve rahmetin mahzarı olması idi Bu önemli ilaç; kalpleri cezp etti, düşmanları dost kıldı, kinleri şefkate çevirdi, kalpleri kalplerle, elleri ellerle kenetledi ve birbiriyle kaynaştırdı İşte bundan dolayı Allah (cc)’dan “Şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzeresin”[7] madalyasını aldı Yumuşak söz, güzel davranış, edepli ve cazibeli söyleyiş, çok tahammül, ağırbaşlılık, sabır, güler ve açık yüz, güzel ahlâkın mahzar ve cilvelerindendir Diğer bir ifadeyle; başkalarına muhabbet gösterdiğiniz, olaylarda sabırlı ve direnişli olduğunuz, öfkenizi yendiğiniz, kendinizi kontrol ettiğiniz, kötülüğe iyilikle cevap verdiğiniz, kabalıktan, düşmanlık yapmaktan, kötü dilden, hakaret ve küçük düşürmekten ve kibirden uzak durduğunuz vakit, güzel ahlâka sahipsiniz demektir Eğer Allah-u Teâla güzel ahlâk sahiplerine, cihat ve şahadet mükafatını veriyorsa, bu yersiz ve boşuna değildir Çünkü bu da, bir çeşit cihattır Peygamber-i Ekrem (saa), işte böyle ahlâkî kemal ve güzel huyun tespiti ve yayılması için seçildi Bu, O’nun nuranî sözlerinden biridir: “İnsan güzel ahlâkıyla, gündüzleri oruç tutup geceleri ihya edenlerin makam ve derecesine ulaşır”[8 Müminlerin birbirlerini sevmeleri, çok önem ve değer taşımaktadır Bu da güzel ahlâk sayesinde meydana gelir Bu güzel ahlâk insanları birbirine bağlayan bir halkadır Batı toplumlarında, diyalog ve davranışlar güler yüzle birlikte görünüyorsa da, o güler yüzlülükler yüzeysel ve zahirî hareketlerdir, kalbin derinliklerinden kaynaklanmamaktadır Amerikalı ve Avrupalıların ahlâkı yapmacıktır Ama İslamî ve imanlı toplumlarda, güzel ahlâk ve güzel diyalogların kökü akideye dayanmakta; insanlar yekpare ve samimi, şefkatli, birbirlerine yürekleri yanan ve birbirlerini gerçekten seven insanlardır Peygamber (saa) şöyle buyurmaktadır: “Müminin, müminle sükunet bulmaktadır Nitekim susamış birinin kalbi de serin bir suyla sükunete (rahatlığa) ermektedir”[9] Batı ahlâkının neresinde bu durum bulunur? Müslümanların birbirleriyle olan sosyal ilişkilerindeki birlik ve samimiyetleri, sağlam ülfet ve derûni ilişkilerin gerçekleşmesi için fiziki vahdet ve yüzeysel bağlılıktan daha fazla olmalıdır Selam ve musafaha ile, sevgi tohumlarını eken ve kinleri gideren güzel bir ahlâk, güler bir yüz ve güzel bir diyalogla bu hayatî mesele gerçekleştirilebilir Her müslümanın islamî ahlâka sahip olduğunun ölçüsü, başkalarıyla olan sosyal ilişkilerinde aranmalıdır Güzel ahlâk, dinin ve İslamî davanın özü ve çekirdeğidir Hz Resul’ün buyurduğu gibi: “Ahlâkı daha güzel olanın imanı daha güçlüdür Peygamber’e daha çok benzeyen ve yakın olan kimse, ahlâkı daha güzel olan kimsedir”[10 Ve İmam Sadık (as)’ın tabiriyle: “İlahî emirlerin yerine getirilmesinden sonra Allah katında en sevimli amel, insanın halkla iyi geçinmesi ve onlarla uyumlu olmasıdır”[b] Şüphesiz, konuşma ve davranışlarımız, şahsiyetimizin aynasıdır Bu aynanın daha parlak ve şeffaf olması için çalışalım [1] Kafi, c 2, s 188 [2] a g e, 206 [3] a g e, 192 [4] a g e, 206 [5] a g e [6] Gurer’ul-Hikem, c 1, s 139; Danişgah baskısı [7] Kalem /4 [8] Mizan’ul-Hikme,c 3, s 140 [9] Bihar, c 71, s 280 [10] Mizan’ul-Hikme, c 3, s 142 [11] Kafi, c 2, s 100 |
|