Küsuf Ve Husûf Namazı |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Küsuf Ve Husûf NamazıKüsuf Ve Husûf Namazı KÜSUF VE HUSÛF NAMAZI (KSF) Kökünden "küsûf" ve (HSF) kökünden "husûf" sözlükte; güneş ve ay tutulmasını ifade eden iki mastar Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf ise, ay tutulması için kullanılır Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara "iki küsûf" veya "iki husûf" da denilmiştir Küsûf ve husûf namazı İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazım mendûb görürler Kur'ân'da şöyle buyurulur: "Gece ve gündüz, güneş ve ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz" (Fussilet, 41/37) Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah için namaz kılmaya işaret etmektedir Hz Peygamber, (sas) oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü Aynı günde güneşin tutulması üzerine bazı insanların, güneşin de Hz Muhammed'in üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Allâh'ın elçisi şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz" (Buhârî, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Kusûf, 10; Ahmed b Hanbel, IV, 249, 253; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, III, 326) Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadınlar için meşrûdur Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah (sas)'in uygulaması böyle olmuştur Bu namaz ezan ve kametsiz kılınır Bir münâdî sadece "essalâtü câmia= namaz toplayıcıdır" diye seslenir (eş-Şevkânî, age, III, 325) Cemaatle veya tek tek, gizli veya açık okunarak, hutbeli veya hutbesiz kılınması mümkün ve caizdir Ancak bu namazın mescidde ve cemaatle kılınması daha fazîletlidir Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at namaz kılmak mendub'tur Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235) Hanefilere göre küsûf namazı, bayram, cum'a ve nâfile namazlar gibi iki rek'attan ibarettir Ezansız, kametsiz, hutbesiz kılınır ve her rek'at; bir rükû ve iki secdeli olur Delil, Ebû Davud'un naklettiği şu hadistir: "Rasûlüllah (sas) iki rek'at namaz kıldı ve rek'atlarda ayakta duruşları (kıyamı) uzun yaptı Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu: "Bunlar, Allah'ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi namaz kılınız" (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud, İstiskâ, 3, 4) Çoğunluk İslâm hukukçularına göre, küsûf namazı iki rek'at olup, her rek'atte iki kıyâm, iki kırâat, iki rükû ve iki secde bulunur Sünnet olan okuyuş şöyledir: İlk kıyamda Fatiha'dan sonra, Bakara sûresi veya ona denk bir sûre, ikinci kıyamda Fatiha'dan sonra, bundan daha az, üçüncü kıyamda Fatiha'dan sonra, daha da az, dördüncü kıyamda yine Fatiha'dan sonra, bir öncekinden daha az miktarda Kur'ân okunur Kıyamda ilk okuyuştan sonra rukûya varılır, sonra doğrulur ve ikinci okuyuşu yapar, sonra yine rukûya varılır ve secdeye gidilir İlk rukûda yaklaşık yüz, ikincide seksen, üçüncüde yetmiş ve dördüncüde elli âyet okuyacak kadar "SübhanAllah= Allâh'ım seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim" der (Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, 1405/1985, II, 399) Çoğunluğun bir rek'atta iki rüku için dayandığı delil şu hadistir Abdullah b Amr şöyle demiştir: Hz Peygamber (sas) zamanında güneş tutulduğunda "namaz toplayıcıdır" diye nidâ olundu Rasûlüllah (sas) bir secdede iki rükû yaptı, sonra ayağa kalktı, tekrar bir secdede iki rükû yaptı Sonra güneş açıldı Hz Aişe şöyle dedi: Bu namazın rükûundan daha uzun hiç rükû yapmadım Secdesinden, daha uzun hiç bir secde de yapmadım" (eş-Şevkânî, age, III, 325) Ebû Hanîfe'ye göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar İbn Abbas şöyle demiştir: "Rasûlüllah (sas) ile küsûf namazı kıldım O'nun kıraatinden bir harf bile işitmedim" (Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232) Husûf namazı ise, münferid olarak ve gizli okuyuşla kılınır İmam Muhammed ve Ebû Yusuf'a göre ise İmam Küsûf namazında sesli okur Çünkü Hz Âişe, Rasûlüllah (sas)'in böyle bir namazda sesli okuduğunu söylemiştir (eş-Şevkânî, age, III, 331; Zeylaî, age, II, 232; bk İbnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadir, 432-436; el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi: I, 281-282, Meydânî, el-Lübâb, I, 121) Hanefi ve Hanbelîlere göre, küsûf namazı için hutbe yoktur Çünkü Hz Peygamber hutbeyi değil, yalnız namazı emretmiştir O'nun namazdan sonra hutbe irad etmesi, hükmü bildirmek içindir O'nun bir küsûf namazından sonra yaptığı bir konuşma şöyledir: "Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın mucizelerinden bir mucizedir Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin Şüphesiz şu makamımda size söz verilen her şeyi gördüm Beni öne geçer gördüğünüzde ben de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum Beni biraz geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını yediğini görüyordum" (Müslim, Kusuf, 3901; Mâlik, Muvatta', I, 186; Beyhakî, III, 323, 324; Şevkânî, age, III, 325) Hadîsin başka bir rivayeti şöyledir: "Cehennemi gördüm Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm" Bir sahabenin, bunun sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: "Onlar kocalarına nankörlük ediyorlar Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra sende küçük bir kötülük görse, şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik görmedim, der" (Buhârı, İbn Abbas'tan, II, 28; Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn Huzeyme, 1379; Beyhakî, III, 321) Şamil İslâm Ansiklopedisi |
|