Belirli Bazı Sûre Ve Âyetleri Okumaya Teşvik |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Belirli Bazı Sûre Ve Âyetleri Okumaya TeşvikBelirli bazı sûre ve âyetleri okumaya teşvik BELİRLİ BAZI SÛRE VE ÂYETLERİ OKUMAYA TEŞVİK Hadisler 1011 Ebû Saîd Râfi‘ İbni Muallâ radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana: – ”Mescidden çıkmazdan önce sana Kur’an’daki en büyük sûreyi öğreteyim mi?” buyurdu ve elimi tuttu Çıkmak istediğimizde ben: –Yâ Resûlallah! Bana Kur’an’daki en büyük sûreyi sana öğreteyim mi demiştiniz? dedim Bunun üzerine: – ”Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn’dir O seb’ul-mesânîdir; bana verilen Kur’ân-ı Azîmdir” buyurdular Buhârî, Tefsîr 1; Fezâilü’l-Kur’ân 9 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Vitr 15; Nesâî, İftitâh 26; İbni Mâce, Edeb 52 Ebû Saîd Râfi‘ İbni Muallâ Adının Hâris olduğu da söylenen Râfi‘ İbni Muallâ sahâbe-i kirâmdandır Çünkü onun Bedir Gazvesi’nde şehid olduğundan bahsedilir İbni Hacer, bu söylenilenlerin doğru olmadığını kabul eder Ebû Saîd, ensara mensup bir sahâbîdir Ebû Saîd’in Resûl-i Ekrem’le olan ve yukarıdaki hadiste zikri geçen hikâyesi ondan rivayet edilen iki hadisten birini teşkil eder Onun başka rivayetine rastlanmamaktadır Allah ondan razı olsun Açıklamalar Hadisin, Sahîh-i Buhârî’deki nakline göre, Ebû Saîd mescidde namaz kılarken Resûl-i Ekrem Efendimiz kendisini çağırmıştı O, namazda olduğu için bu çağrıya anında icâbet edemedi Namazını bitirdikten sonra gelip “Namaz kılıyordum” diye mazeret beyan etti Bunun üzerine Peygamberimiz: “Allah Teâlâ, ‘Allah ve Resulü sizi çağırdıkları zaman hemen icâbet edin’ [Enfâl sûresi(8), 24] buyurmuyor mu?” diyerek onun bu hareketinin doğru olmadığına dikkat çekti ve sonra da aralarında hadiste geçen konuşma cereyan etti İslâm âlimleri, HzPeygamber’in emrine uymanın farziyeti hususunda görüş birliği içindedirler Çünkü bu konudaki âyetleri başka türlü yorumlama imkânı olmadığı gibi, aksine delâlet eden herhangi bir nas da yoktur Bu sebeple, namaz kılmakta olan bir kimsenin peygamberin emrine uyarak ona anında icâbet etmesi gerekir Bu icâbetin namazı bozmayacağı kanaatinde olan pek çok âlim vardır; onlara göre kılınan sünnet namaz da emre icâbetten ibarettir Namazı bozacağı kanaatinde olanlara göre ise, öncelikle peygamberin emrine icâbet etmek, sonra da o namazı tekrar aynı şekilde kılmak gerekir Elhamdülillâh’dan maksat, herkesin bildiği gibi Fâtiha sûresidir Bu sûre, Kur’an’ın en faziletli, okunması karşılığında sevabı en çok, itibarı en yüksek olan ve muhteva itibariyle de bütün Kur’an’ı kapsayıcı bir niteliği bulunan yegâne sûredir Bu sebeple de “Ümmü’l-Kur’ân” veya “Ümmü’l-Kitâb” diye adlandırılır Fakat Kur’an’a onunla başlanıldığı için, Kitab’ın başı anlamında Fâtihatü’l-Kitâb adıyla da anılır Sûrenin bilinen isimlerinden biri de el-Hamd’dir ki, Sûretü’l-hamd’in kısaltılmışıdır Bunlar dışında bu sûreye es-Sebu’l-mesânî, el-Vâfiyye, el-Kâfiyye ve daha başka isimler verildiğini görürüz Fâtiha sûresinin büyüklüğü ve fazîletiyle ilgili birçok sahih hadis vardır Bakara sûresinin sûrelerin en büyüğü olduğunu ifade eden hadis, bu rivayetlerle bir çelişki teşkil etmez Çünkü orada kastedilen, Bakara sûresinin içindeki hükümler, misâller, ibretler ve delillerdir Bu anlamda Bakara sûresinin içine aldığı hükümleri şâmil bir başka sûre yoktur Bundan dolayı da Bakara sûresi “Füstâtü’l-Kur’ân: Kur’an’ın çadırı” diye adlandırılır Hatta içindeki fıkhî ahkâmın çokluğu ve kıymeti sebebiyle, HzÖmer’in sekiz sene onu öğrenmekle meşgul olduğu nakledilir Oğlu Abdullah için de böyle bir rivayet vardır “es-Seb‘u’l-mesânî” Fâtiha sûresine verilen adlardan bir diğeridir demiştik Böyle adlandırılışının sebebi, namazın her rekatında tekrar edildiği ve yedi âyetten müteşekkil olduğu içindir Ayrıca hem Mekke hem Medine’de olmak üzere iki defa nâzil olması, hem Allah’a övgüyü hem duayı ihtiva etmesi, hem fesahat hem belâgatı içinde toplaması, bu ümmetten önce başka ümmetlere nâzil olmaması ve bunlar dışında sayılan bazı sebeplerle bu ismi aldığı da söylenir Hadis kitaplarımızın tefsir ve Kur’an’ın fazîletleriyle iligili bölümlerinde, özellikle rivâyet tefsiri vasfı taşıyan eserlerde sûrenin faziletleriyle ilgili hadislere yer verildiğini görürüzFâtiha sûresinin Kur’ân-ı Azîm diye adlandırılmasının sebebi de yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Kur’an’ın özü ve ruhu mahiyetinde olduğu içindir Hasan-ı Basrî, Allah Teâlâ’nın daha önceki ilâhî kitapların bilgisini Kur’an’a tevdi ettiğini, Kur’an’ın bilgisinin özünü ve ruhunu da Fâtiha sûresinin teşkil ettiğini söyler Bu yüzden Fâtiha sûresinin tefsirini tam olarak bilip kavramanın, Kur’an’ın tefsirini bilip kavramak anlamına geleceğini ifade eder Belki bu sebepten dolayı, bütün müfessirler, özellikle rivayet ve dirayeti bir arada bulunduran tefsir sahipleri, Fâtiha sûresinin tefsiri üzerinde etraflıca dururlar Müstakil Fâtiha sûresi tefsirleri de yazılagelmiştir Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Allah’ın kitabı Kur’an’ın içindeki en büyük sûre, Fâtiha sûresidir 2 Fâtiha sûresi, Kur’an’ın itikadî, amelî ve ahlâkî ahkâmının özüdür 3 Fâtiha sûresinde tevhid inancı, sadece Allah’a ibadet, Allah’ın va’di ve vaîdi, geçmiş ümmetlerden gazaba uğrayanlar ve sapıklığa düşenlerin kıssalarının özü yer alır 4 Fâtiha sûresi, Peygamberimiz tarafından es-Seb‘u’l-mesânî ve el-Kur’ânü’l-Azîm diye de adlandırılmıştır 5 Fâtiha sûresini okumanın ecri ve sevabı çok büyüktür 6 Kur’an’ın bazı sûreleri, diğer bazılarından daha faziletli olabilir 1012 Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kul hüvallahü ahad” sûresi hakkında şöyle buyurdu: “Canımı gücü ve kuvvetiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 13 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Vitr 18; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 11 Bir başka rivayete göre: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabına şöyle buyurdu: “Sizden biriniz bir gecede Kur’an’ın üçte birini okumaktan âciz mi kalıyor?” Bu onlara gerçekten zor geldi ve: –Buna hangimizin gücü yeter ki, yâ Resûlallah! dediler Bunun üzerine Efendimiz: “Kul hüvellahü ahad Allahü’s-samed, Kur’an’ın üçte biridir” buyurdular Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 13 Ayrıca bk Müslim, Müsâfirîn 259; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 11 1015 numaralı hadis ile birlikte açıklanacaktır 1013 Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam başka bir adamın “Kul hüvellahü ahad”’ı tekrar tekrar okuduğunu duydu Sabah olunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu durumu anlattı Adamın kendisi bunu azımsıyordu Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Canımı gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, o sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” buyurdu Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 13 1015 numaralı hadis ile birlikte açıklanacaktır 1014 Ebû Hüreyre radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kul hüvellahü ahad” sûresi hakkında: “Şüphesiz ki o sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” buyurdu Müslim, Müsâfirîn 261 Bir sonraki hadis ile birlikte açıklanacaktır 1015 Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam: –Ben şu “kul hüvellahü ahad” sûresini seviyorum, dedi Peygamberimiz: “Şüphesiz ki onun sevgisi seni cennete sokar” buyurdular Buhârî, Ezân 106 Ayrıca bk Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 11 Açıklamalar Görüldüğü gibi, İhlâs sûresiyle ilgili bu rivayetlerin her biri muhteva itibariyle aynıdır Sadece muhteva değil, hadisler arasındaki lafızlar bile müştereklik arzetmektedir Bu sebeple hepsini birlikte ele almamızın daha isabetli olacağını düşündük İhlâs sûresinin de Fâtiha gibi birden çok adı bulunmaktadır İhlâs’dan sonra en yaygın olan adı “Kul hüvellahü ahad”’dır Fakat bu sûreye “Tevhîd sûresi”, “Ma’rifet sûresi”, “Tefrîd sûresi”, “Tecrîd sûresi”, “Necât sûresi” adları başta olmak üzere, Kur’an tefsirlerinde sayılan daha başka birçok isim verildiğini görürüz Bu sûre, müşriklerin Peygamber Efendimiz’e: “Bize Rabbinin nesebini söyle!” demeleri üzerine nâzil olmuştu (Tirmizî, Tefsîru sûre (112), 1) Bu sebeple “Nisbe sûresi” de denilmiştir Allah Teâlâ’nın nesep, soy sop gibi şeylerden münezzeh olduğu, sûrede açıkça belirtilmiştir Fakat bu kadar değil, İhlâs sûresi dinin temeli olan tevhid inancını en mükemmel şekilde ve en kısa tarzda dile getirmiştir Bu sebeple “Esâs sûresi” diye de anılır Bu sûrenin muhtevâsı tam kavranılırsa, Allah Taâlâ hakkıyla tanınmış olur Çünkü ahad, samed, lem yelid, ve lem yûled, ve lem yekün lehu küfüven ahad nitelemelerinin her biri Cenâb-ı Hakk’ın yüce cemâlinin eşsiz vasıflarıdır Bu sebeple de sûreye “Cemâl sûresi” denilmiştir Bu sûre ile Allah’a sığınılacağı (teavvüz), kabir sıkıntılarına bu sûrenin mani olacağı, sürekli okuyup mâna ve mahiyetine gönülden inanmak ve tefekkür etmek suretiyle insanı şirkten uzak kılacağı, daima tevhidi hatırlattığı için gerçek bir zikir olduğu gibi diğer özellikleri bu metni kısa sûreyi çok önemli kılmaktadır Onun bu önemini Peygamberimiz’den sûre ile ilgili olarak rivayet edilen pek çok sahih hadis de ortaya koymaktadır İhlâs sûresini okumanın Kur’an’ın üçte birine denk olduğuna dair hadisler, bir çok sahâbîden rivayet edilmiştir Onlar arasında Übey İbni Kâ’b, Ömer İbni Hattâb, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve Ebû Mes’ûd el-Ensârî gibi meşhur isimlerin bulunduğunu görmekteyiz Hadis şârihleri ve müfessirler bu hadisleri yorumlarken çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir Bir kısım âlimlere göre, burada kastedilen denklik sevabı itibariyle değil, anlamı itibariyle üçte birine denk olmasıdır Çünkü Kur’an’ın anlamları genel olarak üç ilme temel teşkil eder: Bunlardan birincisi tevhid ilmidir Diğer ikisi ise şeriat ilmi ile ahlâk ilmidir Bu sûre şeriat ve ahlâk ilminin de temeli olan tevhid ilmini en veciz ve en güzel şekilde ifade etmektedir İmam Gazzâlî’ye göre Kur’an’daki bilgilerin temeli üç çeşit ilmi kapsar: 1 Mebde, yani varlığın başlangıcıyla ilgili ilimler; 2 Meâd, yani varlığın sonu hakkındaki ilimler; 3 Sırât-ı müstakîm, yani dosdoğru olan yolun ilmidir Bu sûre mebde ilminin temelini teşkil ettiği için Kur’an’ın üçte birine denk olur Bir kısım âlimlere göre ise İhlâs sûresi sevap bakımından da Kur’an’ın üçte birine eşittir Çünkü hadislerin zâhirinden anlaşılan mâna budur Fakat Peygamber Efendimiz’in Kur’an’ın her harfine on sevap verileceğine dair bu konunun başında açıkladığımız hadislerine bakarak bu görüşe itiraz edenler olmuştur Bu itirazlara birtakım aklî ve naklî yorumlarla cevaplar verilmişse de bizim bu tafsilâtı tefsirlere bırakmamız daha doğru olur Bu konuda İbni Abdülber şöyle der: “Biz, Hz Peygamber’den sahih olarak nakledildiği sabit olan rivayetlerle amel eder, ona asla muhalefet etmeyiz Peygamberimiz’in söylediği sözlerden mânasını kavrayamadıklarımıza da öylece inanır ve Resûlullah’ın söylediği sözlerin bilgisine sahip olduğunu kabul ederiz İhlâs sûresinin neden Kur’an’ın üçte birine denk olduğu konusunu da bilmiyor, fakat Resûl-i Ekrem’in bu konudaki sözlerine inanıyoruz” Buhârî’nin hocası meşhur muhaddis İshak İbni Râhûye: “Bu hadisin anlamı, üç İhlâs okuyan kimse bütün Kur’an’ı okuyan kadar sevap kazanır demek değildir Hatta iki yüz defadan fazla okusa bile bunu demeyiz” demektedir Şunu kabul etmek gerekir ki, “Kim bir iyilik yaparsa ona on katıyla sevap vardır” [En’âm sûresi (6), 160] vaadiyle bir harfe on sevap veren Allah, dilerse İhlas sûresine diğerlerinin tamamına veya üçte birine denk bir sevap verebilir Buna mânî bir durum ve aksini ispata yarayacak şer’î bir delil yoktur Tam aksine “Allah dilediğini yapar” [İbrahim sûresi (14), 27] ve “Dilediği gibi hüküm verir” [Mâide sûresi (5),1] gibi Kur’an âyetlerinden başka sebep aramak da doğru olmaz İmam Nevevî’nin Buhârî’den tahric ettiği ve Tirmizî’nin de aynısını rivayet ettiği, Peygamberimiz’in İhlâs sûresini seven kişiye, bu sevginin kendisini cennete götüreceğini haber verdiği hadis, uzun bir metnin en son cümlesidir Buhârî bu hadisi muallak olarak, yani senedini zikretmeksizin nakletmiştir Buna göre, Kubâ Mescidi’nde cemaate namaz kıldıran ensara mensup bir sahâbî, kıldırdığı her namazın her rek‘atında “Kul hüvellâhü ahad” sûresini okuyor, sonra bir başka sûreyi ona ekliyordu Cemaat kendisine itiraz ettiyse de buna devam etti ve dilerlerse bir başkasını kendilerine imam edinmelerini söyledi Fakat onlar cemaatin en faziletlisi olarak o sahâbîyi gördükleri için bir başkasının namaz kıldırmasını da istemiyorlardı Peygamber Efendimiz bir gün onların yanına gelmişti Bu durumu kendilerine haber verdiler Resûl-i Ekrem o sahâbîye: – “Arkadaşlarının arzu ettiği şeyden seni alıkoyan ve her rek‘atta bu sûreyi okumaya sevkeden sebep nedir?” diye sordu O sahâbî: –Yâ Resûlallah! Ben İhlâs sûresini çok seviyorum, dedi Bunun üzerine Peygamberimiz: – “Şüphesiz ki onun sevgisi seni cennete sokar” buyurdular Böylece Efendimiz onu takdir etti ve bu davranışından vazgeçmesini de söylemedi Hadisin başka kaynaklardaki rivayetlerinde bu kişinin Külsûm İbni Hidm adındaki sahâbî olduğu tasrih edilmiştir Fakat bu, herkesin yapması gereken veya her zaman yapılması gereken bir sünnet olmadığı gibi, hangi sûre olursa olsun, sürekli onu okumak, sanki başka şey okunmazmış gibi bir kanaate sahip olmak veya bu kanaate sahip olunmasına vesile teşkil etmek hoş karşılanmamıştır Ne var ki, namaz dışında ve kişinin kendine ait bir vird olmak üzere dilediği sûre ve âyetleri ezberlemesi, okuması ve bunu sıkça tekrar etmesinde hiçbir sakınca yoktur Bizim toplumumuzda özellikle Fâtiha ve İhlâs sûrelerinin birçok vesileyle namaz dışında yaygın olarak okunması bu teşvik unsuru hadislere bağlanabilir Böyle davranmakta da hiçbir sakınca söz konusu değildir Hadislerden Öğrendiklerimiz 1 İhlâs sûresi, metni kısa fakat muhtevası yoğun sûrelerdendir 2 İhlâs sûresinin birçok ismi olup “Kul hüvellahü ahad” bu isimlerden biridir 3 İhlâs sûresi Kur’an’ın üçte birine denktir Bu denklik, ihtivâ ettiği ilim ve mâna derinliği ile ilgili olabileceği gibi, sevabıyla da ilgili olabilir 4 Kur’an’ın ihtiva ettiği bilgiler temelde üç kısma ayrılır: Tevhid, teşrî‘ ve ahlâk İhlâs sûresi tevhidin temelini teşkil eder Fakat teşrî‘ ve ahlâk da tevhide bağlıdır 5 Peygamber Efendimiz, İhlâs sûresinin faziletleriyle ilgili pek çok sahih hadis irad buyurmuşlardır Bunlar bize onun kıymeti hakkında yol gösterir 6 İhlâs sûresini sevmek, onun muhtevasını sevip ona uymak anlamına geldiği için, böyle olanlar cennete girmeyi hak ederler Riyazüs Salihin |
|