Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fethi, kalplerin

Kalplerin Fethi

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kalplerin Fethi






Kalplerin Fethi
KALPLERİN FETHİ


“Rabbin meleklere şöyle demişti: ‘Ben çamurdan bir insan yaratacağım Onu yaratıp ruhumdan ona üflediğim zaman ona secdeye kapanın!’ İblis’ten başka bütün melekler topluca secde etmişlerdi O, büyüklük taslayıp kâfirlerden olmuştu Allah: ‘Ey İblis! Benim kendi ellerimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Bu yaptığın büyüklük taslamak mı, yoksa sen ululardan mısın?’ İblis: ‘Ben ondan daha üstünüm Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın’ dedi Allah: ‘Çık oradan Sen artık kovulmuş birisin Ceza gününe kadar lanetim senin üzerinedir’ buyurdu İblis: ‘Rabbim! Dirilecekleri güne kadar beni beklet’ dedi Allah: ‘Sen bilinen güne kadar bekletileceksin’ dedi İblis: ‘O halde senin kudretine and olsun ki onlardan sana içten bağlı olan kulların müstesna onların hepsini azdıracağım’ dedi” (Sad 71-83)


Büyüklük taslamasından dolayı cennetten kovulan şeytan, kendi günahını unutup kovuluşuna sebep olarak gördüğü Âdem aleyhisselam ve nesline kıyamete kadar sürecek bir azdırma harekâtını başlatmıştır Şeytan ilk olarak Âdem aleyhisselam ve Havva validemizin cennetten dünyaya gönderilişine sebep olmuştur Ardından, onların neslinden gelip de Allah’a içten bağlı olmayanları azdırıp sapıtmakta ve onları kendisinin de gideceği yer olan cehenneme sürüklemektedir



Rabbimiz şeytanın vesvesesinden kendisine sığınmamızı bize öğütlemektedir


“Cin ve insan şeytanlarından, insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinden insanların Rabbine, insanların melikine, insanların ilahına sığınırım, de!” (Nas 1-3) buyurarak Allah celle celaluhu, iman eden kullarını bir taraftan şeytanın azdırmasına karşı uyarırken diğer taraftan da insanların kalplerini Allah adına fethe teşvik ediyor Şeytan da kendi taraftarlarını insanların kalplerini azdırmaya teşvik etmektedir


Âdem aleyhisselamdan günümüze kalelerin, şehirlerin, ülkelerin fethi gibi görülen fütuhat, aslında kalplerin fethine yol aralamaktır Esas hedef kalplerdir, gönüllerdir


Şu farkla ki nebiler silsilesi ile başlayıp Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ve O’nun gönül erleriyle kıyamete kadar devam edecek olan maddî ve manevî fütuhatta zulüm ve haksızlığa asla müsaade edilmemiştir


Şeytan ve taraftarları ise bu mücadeleyi, şeytan ve nefisleri adına hiçbir kural tanımadan taş üstünde taş, kalp üstünde baş koymayarak gerçekleştirmektedirler Tarihte olduğu gibi bu zulümler, günümüzde de artarak devam etmektedir


Cengiz Han’dan başlayarak torunu Kubilay Han da son bulan insanlık tarihinin eşine rastlamadığı Moğol istilası ve zulmü, şeytan ve taraftarlarının korkunç bir fitnesiydi Günümüzde de bu şer güçler tüm imkânlarını İslam’ın ve müslümanların tahribine yöneltmişlerdir


Ne zaman ki müslümanların İslam isminden başka belirtileri kalmamış, şeytan ve taraftarları sahne almış ve her şeyi alt üst etmiş, zulüm ve haksızlığı yaygınlaştırmışlardır


Bununla birlikte Moğol istilasında olduğu gibi, müslümanları yok etme çabası içerisinde olanlar İslam’a teslim olmak zorunda kalmışlardır İnşallah tarihte olduğu gibi günümüzde de bu gerçekleşecektir Thomas Arnold “The Preacking of İslam” adlı eserinde bu garip tabloyu şu şekilde değerlendiriyor:


“İslam dini bütün zor şartlara, çeşitli engellemelere rağmen bu harabelerin enkazı arasında yeniden yükselmeye, yücelmeye ve vahşi yapıdaki bu insanlara kendilerini kabul ettirmeye başlamıştır Birçok üstün meziyetlere sahip bu davetçi insanlar, bu kişilerin ruhlarında İslam’ı hâkim kıldılar ve onları İslam dinine soktular”




Alıntı Yaparak Cevapla

Kalplerin Fethi

Eski 07-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kalplerin Fethi



Her insanın yapmaktan zevk aldığı bazı meşgaleleri vardır Gönül erlerinin de zevkle yaptığı meşgale Allah’ın dinine davettir, kalplerin fethidir Çünkü Allah ve Rasulü, inananları sürekli bu hizmete teşvik etmiştir


“Rabbinin yoluna hikmetle güzel öğütle çağır” (Nahl 125)


“Rasulüm şimdi sen güzelce sabret” (Mearic 5)


“Sen ancak bir uyarıcısın” (Rad 7)


“Ey Rasulüm! Onlar iman etmiyor diye neredeyse kendine kıyacaksın” (Şuara 3)


Rasulullah Efendimiz de:


“Allah’ın senin vasıtanla tek bir kişiye hidayet vermesi, Allah’a yemin ederim ki o senin için kızıl develere sahip olmaktan daha iyidir” (Buhari- Müslim)


Bu gönül erleri, işte böyle bir Rasulün, insanlar iman etmiyorlar diye neredeyse üzüntüden kendini helak edecek duruma gelen o Yüce Önderin yolunu takip etmektedirler Ashabdan, tabiinden ve daha sonraki nesillerden o kadar kalp fatihleri var ki bunların sadece isimleri ciltleri doldurur


Bunlardan Abdulkadir Geylanî kuddise sırruh şöyle der:


“Bazı insanlara nasihat etmem gereğini öğreten, kalbime nasihat etme şevkini koyup onu benim için en büyük şeref ve gaye kılan Cenab-ı Allah’ı tenzih ederim Ben Allah davasının tebliğcisi, nasihatçisiyim


Ben gayretimin karşılığının Cenab-ı Allah’ın yanında mahfuz olduğunu bildiğimden, kimseden bir şey de beklemiyorum Borç da talep etmiyorum Ben dünya ve ahiretin kulu değilim Ben Allah’tan başkasına kulluk etmem Biliniz ki sizlerin doğruya tâbi olarak kurtuluşa ermeniz, beni çok sevindirir Helakiniz ise üzer” (Fethu’r-Rabbanî)


Ömer el-Keysanî Abdülkadir Geylanî kuddise sırruhun meclisini şöyle anlatmaktadır:


“Onun meclisinde, yaptığı kötülüklerden tevbe eden, nadim olan yol kesiciler, katiller, fâsıklar, itikadı bozuk sapkınların yanı sıra, çoğu kere orada müslüman olan yahudi ve hıristiyanlara da rastlanırdı”


Kalp fatihleri, kalplerin o andaki durumunu teşhis etmekten geri kalmazlar Ve ona göre tedavi uygularlar Kâh hikmetle kâh güzel öğütlerle, kâh tatlı kâh sert ama özden, sadece sözden değil Özden gelenler öze gider, kalpten kalbe yol bulurlar, onların sözleri bir kulaktan girip diğerinden çıkmaz



Irak valisi İbn-i Hübeyre, Hasan Basri, İbn-i Sirin ve Şâbi’yi huzuruna çağırarak Yezid’e itaat konusunu sorar


İbn-i Sirin ve Şâbi yumuşak bir şekilde cevaplarken, Hasan Basri:


“Ey İbn-i Hübeyre! Yezid hakkında Allah’tan kork, Allah hakkında Yezid’den korkma Allah seni Yezid’den korur Yezid ise seni Allah’tan koruyamaz Allah sana öyle bir melek gönderir ki, seni makamından kaldırır atar Sarayından çıkarır, kabrini dar ve sıkıntılı kılar Orada sana yardımcı olacak yalnızca güzel amelindir Ey İbn-i Hübeyre! Eğer sen Allah’a isyan edersen bil ki, Allah bu gücü sana yalnızca O’nun dinine ve kullarına yardım etmen için verdi ve sen bu gücü Allah’ın dinine, kullarına karşı büyüklük ve zorbalık vasıtası kılma Unutma ki Yaratıcıya isyan olacaksa yaratılana itaat edilmez” diyerek veciz bir ifadeyle cevap verir


Onlar hak ve hakikati söyleme hususunda kimseden korkup çekinmezlerdi


Dün de, bugün de, yarın da ihlâs ve samimiyetle Allah’a davet edenlerden Allah razı olsun ve bizleri şefaatlerine nail eylesin


Allah’a davet kimsenin tekelinde değildir İşin ehli olan, bildiği kadarıyla insanların kalbine bir yol bulmaya çalışmalıdır Meslekî, mezhebî veya meşrebî gayretleri öne çıkararak kimseye çelme atmaya kalkışılmamalıdır Aksi halde hiç kimse bunun hesabını Allah’a veremez Böyle bir şeyin de aklıselimle izahı mümkün değildir


Yunus’umuz ne güzel der:


Ben gelmedim davi için


Benim işim sevi için


Dost evi gönüllerdir


Gönüller yapmağa geldim


Kalplere ne yazıyoruz, ne yazdırıyoruz buna çok dikkat etmeliyiz Kullara gösterdiğimiz tazim ve hürmet, Allah muhafaza buyursun, Allah’a gösterdiğimiz tazim ve hürmetin önüne geçiyorsa, bir kulun huzurundaki tazim halimiz, namazdaki halimizden daha tazimkâr ise yahut bir kulun sözü, ayetler ve hadislerden daha çok kalbimize yol bulabiliyorsa bu bir sapmadır


Abdulkadir Geylanî, gününün idarecilerine yaranmak için onların sözünü Allah’ın sözünün önüne geçiren âlimlere şöyle sesleniyordu:


“Siz neredesiniz, gerçek ahiret âlimleri nerede! Ey ilim ve amel hainleri! Ey Allah ve Rasulünün düşmanları! Ey Allah’ın kullarının yolunu kesenler! Sizler açıkça zulüm ve nifak içindesiniz Bu içinde bulunduğunuz nifak ne zamana dek sürecek? Ey âlim ve zahid geçinenler! Dünya metasının zevk ve lezzetini alıncaya kadar sultan ve yöneticilere münafıklık mı yapacaksınız?” (Fethu’r-Rabbanî)


Göğüslerde bulunan kalpleri kör edecek her türlü davranıştan sakınmalıyız Pek çok kişinin hidayetine vesile olsak bile asla gurur ve kibre kapılmamalı, buna bizi vesile kılan Rabbimize teşekkür etmeliyiz


Rabbimizin sevgili Habibine hitabını hatırlayalım:


“Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin Bilakis Allah dilediğini hidayete erdirir” (Kasas 56)


“Allah onların kalplerini birleştirmiştir Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine de onların kalplerini birleştiremezdin Fakat Allah onları birleştirdi” (Enfal 63)


Kalplerimize sahip olmalıyız Yoksa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluruz, Allah korusun Çünkü kalpler çok hareketlidir Her şeyden etkilenir


Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz:


“Kalp rüzgârın boşlukta döndürüp durduğu bir tüy gibidir” (İbn Mace) buyurarak onun değişkenliğine dikkat çekmiştir Her ne kadar onu imanla, ihlâsla sabitlemeye çalışsak bile Allah’tan yardım dilemeliyiz Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz:


“Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sebat ettir” (Tirmizî)


“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayacak duadan sana sığınırım” (Müslim, Ebu Davud, Tirmizî) buyurarak Rabbinden yardım diliyor Biz de sevgili Habibinin dilinden, kalplerimiz hususunda Rabbimize yalvarıyor, dualarımızın kabulünü diliyoruz

nureddin soyak

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.