Ahzab Süresi Meali |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahzab Süresi Mealiahzab süresi meali Mumine Sitesi 033-el-AHZÂB 33-el-AHZÂBMedine'de nâzil olmuştur 73 (yetmişüç) âyettir "Ahzâb", "hizb"in çoğuludur Topluluk, gurup, bölük, parti gibi manalara gelir Her gün mutad olarak devam edilen dua demetine, Kur'an cüzünün dörtte birine de hizip denir Bu sûrede, müslümanlara karşı savaşmak üzere birleşen Arap kabilelerinden bahsedildiği için, bu isim verilmiştir (Rivayete göre, bir takım ileri gelen müşrikler "Uhud" savaşından sonra Medine'ye gelmişler, münafıkların lideri Abdullah b Übeyy'in evine misafir olmuşlardı Hz Peygamber bunlara, kendisiyle görüşmek üzere emân vermişti Bu görüşme esnasında Resûlullah'a: Sen bizim taptıklarımızı diline dolamaktan vazgeç, "onlar menfaat sağlayabilir, şefâat edebilir" de, biz de seni Rabbinle başbaşa bırakalım, dediler Orada bulunan müslümanların canları sıkıldı, onları öldürmek istediler Bunun üzerine, verilmiş olan emânın bozulması konusunda Allah'tan korkmalarını ve kâfirler ile münafıkların sözlerine boyun eğmemelerini, Resûlullah'ın şahsında müminlerden isteyen 1 âyet nâzil olduRahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla1 Ey Peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır 2 Rabbinden sana vahyedilene uy Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır 3 Allah'a güven Vekîl olarak Allah yeter 4 Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, "zıhâr" yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlâtlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir Araplar arasındaki bir geleneğe göre, bir adam karısına “sen bana anamın sırtı gibisin” dedi mi, o kadın kendi anası gibi sayılır ve artık o adam ona yanaşamazdı İşte buna “zıhar” denirdi Ayette, bir insanda iki kalbin birarada bulunmadığı gibi, hem annelik hem zevceliğin, hem başka soydan evlatlık hem gerçek oğul olma vasfının birleşemeyeceği anlatılmaktadır Kur’an, Araplardaki bu iki geleneği (zıhar ve evlatlık edinmeyi) tanımamıştır Zıhar yapılması halinde, ceza olmak üzere “keffaret” hükmü getirilmiştir (bak Mücadele 58/1-4) Ayette Araplar arasında akıllı kişilerin iki kalp taşıdığı yolundaki inanca işaret olunduğu da bazı tefsirlerde belirtilmektedir 5 Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın Allah yanında en doğrusu budur Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır Allah bağışlayandır, esirgeyendir 6 Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır Eşleri, onların analarıdır Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır Önceleri, müminler, bir aile gibi birbirlerine mirasçı olurlarken; bu ayetle, mirasçılıkta akrabalığa öncelik verilmiştir 7 Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık 8 Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı Hicretin beşinci yılında Kureyş ve Gatafan kabileleri topluca Medine üzerine yürümüşler; müslümanlarla ittifakı bulunan Medine’deki Beni Kureyza kabilesi de, ihanet ederek onlarla birleşmişti Böylece düşman ordusunun sayısı 12000 kişiye varıyordu Hz Peygamber, istişare ederek Araplarda adet olmayan bir savaş taktiği uyguladı: Medine çevresine hendek kazdırdı ve askerlerini, hendekten çıkan toprakların ardına mevzilendirdi Düşman hendeği aşamadı Bir ay kadar süren kuşatma sırasında yardım alamayan müslümanlar bunaldılar İşte bu durumda bir mucize meydana geldi: Birden ortaya çıkan soğuk bir fırtına, düşman çadırlarını söküyor, ateşlerini söndürüyor, atlarını ürkütüyor, düşmanı toza boğuyordu Müslüman askerlerin etrafında sahipleri görünmeyen seslerden tekbirler işitiyordu Sonunda düşman perişan oldu, çekip gitti Daha sonra Beni Kureyza kabilesinden de bu ihanetlerinin hesabı soruldu İşte aşağıdaki ayetlerin, bu olay hakkında nazil olduğu rivayet edilmektedir 9 Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi 10 Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vâdinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; 11 İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı 12 Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı Rivayete göre, onlardan biri, “Muhammed hem bize İran ve Bizans’ın fethini vadediyor, hem de biz korkumuzdan meydana çıkamayıp hendek kazıyoruz” demişti 13 Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı 14 Medine'nin her yanından üzerlerine saldırılsaydı da, o zaman savaşmaları istenseydi, şüphesiz hemen savaşa katılırlar ve evlerinde pek eğlenmezlerdi Ayet, “Şayet fitne çıkarmaları (dinden dönmeleri) istenseydi, bunu hemen yaparlardı” şeklinde de manalandırılmaktadır 15 Andolsun ki daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir! 16 (Resûlüm!) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir 17 De ki: Allah size bir kötülük dilerse, O'na karşı sizi kim korur; ya da size rahmet dilerse (size kim zarar verebilir)? Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir dost bulurlar ne de bir yardımcı 18 Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: "Bize katılın" diyenleri gerçekten biliyor Zaten bunların pek azı savaşa gelir 19 (Gelseler de) size karşı pek hasistirler Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün Korku gidince ise, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler Onlar iman etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır Bu, Allah'a göre kolaydır “Korku gidince ise” diye başlayan cümle, aşağıdaki şekillerde de manalandırılmıştır: “hayra pek düşkün adamlar tavrıyla sizi keskin dilleri ile incitirler” “mal düşkünlüğünden, ince sözlerle size sokulurlar” 20 Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi 21 Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir Ayette, HzPeygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örmek, en büyük fazilet nümunesi olduğu anlatılmaktadır Böylece, Resulullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazari kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa ameli kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır Binaenaleyh, onun hayatı ve sireti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır 22 Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı Allah, biraz güçlük ve sıkıntıya katlandıktan sonra zaferin müminlere ait olacağını müjdelemiş; Hz Peygamber de müttefik orduların kısa bir süre sonra geleceğini, biraz sıkıntıdan sonra, sonucun müminler lehine olacağını haber vermişti İşte burada bu vaadlere candan inanan müminlerin teslimiyetine işaret olunmaktadır 23 Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir 24 Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir 25 Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi Allah (ın yardımı) savaşta müminlere yetti Allah güçlüdür, mutlak galiptir 26 Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz Müşrik kabileler gittikten sonra, gelen vahiy üzerine Hz Peygamber, müslümanlarla olan ittifaklarını bozup hainlik eden Beni Kureyza adlı yahudi kabilesi üzerine yürüdü Müslümanlar, 25 gün kadar bir süre Kureyza’lıların kalesini kuşattılar Sonunda kale müslümanların eline geçti 27 Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı Allah'ın her şeye gücü yeter 28 Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim Ayetin nazil olduğu sıralarda, artık Hz Peygamber, aşağı yukarı bütün Arabistan’a hakim durumda idi İctimai hayatta büyük değişiklikler meydana gelmişti Artık fakirlik yerine, refah ortalığı kaplamaktaydı Bu şartlar altında Hz Peygamber’in hanımları da, umumi refahtan pay almayı arzulayarak, Resulullah’tan bazı zinet eşyaları ve daha iyi bir geçim istemişlerdi İşte bu sırada gelen vahiy, Hz Peygamber’e, yine eskisi gibi, sadelikten ayrılmamasını emretti Böyle bir emir, dünya hayatına düşkün, her geçen gün gücüne güç, servetine servet katmak için çırpınan maddeperest bir insan tarafından tebliğ edilmiş olmazdı Şayet Resulullah, zevcelerine de bu umumi refahı sağlamış olsa idi, en küçük bir itirazla karşılaşmazlardı Ne var ki Resul-i Ekrem, yaşantısını ve yaşantısının sadeliğini asla değiştirmeyecekti Cemiyetin yaşantısında ne kadar değişiklik olursa olsun, dünyanın geçici zinetleri Resulullah’ın evinde yer almayacak, nübüvvet harimi, dünya alayişinden uzak kalacak, iktidar sahiplerine örnek olacaktı HzPeygamber’in hanımlarından gelen istekler üzerine nazil olan bu ayete “tahyir” (serbest bırakma) ayeti denir Neticede, hanımları, refah ve zinet yerine Hz Peygamber’i tercih etmişlerdir 29 Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır30 Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır Bu, Allah'a göre kolaydır 31 Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır 32 Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır Güzel söz söyleyin Ayette geçen emir, her ne kadar Resulullah (sa)ın hanımları için buyurulmuş ve onların özel durumları vurgulanmış ise de, hüküm, bütün müslüman hanımlara şamildir 33 Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor Ayette hitabedilen Ehl-i Beyt, Resulullah’ın ev halkıdır: Ehl-i Beyt hususunda en uygun görüş şudur: Allah Resulü’nün evlatları, eşleri, torunları olan Hasan ve Hüseyin ve damadı Hz Ali, Elh-i Beyt’i teşkil ederler 34 Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır35 Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır 36 Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur 37 (Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın Allah'ın emri yerine getirilmiştir Bu ayette zikredilen ve Kur'an’da adı geçen tek sahabi olan zat, Zeyd b Harise’dir Çocukluğunda esir düşmüş, Hz Hatice onu köle olarak satın almıştır Hz Hatice’nin kendisine hediye ettiği bu çocuğu, Peygamberimiz azad edip evlat edinmişti Resulullah, Zeyd’i çok severdi, ona halasının kızı Zeyneb binti Cahş’ı nikahlamıştı Fakat Zeyneb, Zeyd ile geçinemedi Zeyneb, asil bir aileden geldiği için bir köle azadlısı ile evlenmek istememiş, ancak bu yönde vahiy gelince onunla evlenmişti Zeyd’e bir türlü ısınamamış, bu yüzden ona karşı asaletiyle övünmekten geri durmamıştı Zeyd, bir süre daha buna sabretti ise de sonunda Allah’ın Resulüne varıp Zeyneb’den ayrılmak istediğini söyledi Bunun üzerine Resulullah hoşnutsuzluğun sona ermesi için ayrılmalarını uygun bulduysada bunu Zeyd’in yüzüne söyleyemedi, ona sadece “karını yanında tut” dedi Hz Peygamber’in içinde gizlediği şey, Zeyneb’in sonradan kendisine zevce olacağını bildiği halde bunu açıklamamasıdır Bu konuda uydurulan birtakım isnatların aslı yoktur Peygamberimiz, Zeyneb’in güzelliğine hayran kaldığı için onunla evlenmiş değildir Zeyneb onun halasının kızı idi ve Peygamber onu her zaman görüyordu İsteseydi onunla Zeyd’den önce kendisi evlenebilirdi 38 Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir 39 O peygamberler ki Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter40 Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur Allah her şeyi hakkıyla bilendir 41 Ey inananlar! Allah'ı çokça zikredin 42 Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin Sabah-akşam bütün vakitleri içine almaktadır Tesbih ve zikir, öncelikle “Sübhanellah”, “Elhamdülillah”, “La ilahe illallah”, “Allahüekber” ve “La havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim” ifadeleriyle yapılır 43 Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur Melekleri de size istiğfar eder Allah, müminlere karşı çok merhametlidir 44 Kendisine kavuştukları gün, Allah'ın onlara iltifatı, "selâm" dır Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır 45 Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik46 Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik)47 Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele 48 Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme Onların eziyetlerine aldırma Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter 49 Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz zifafa girmeden onları boşarsanız, onları sayacağınız bir iddet süresince bekletme hakkınız yoktur O halde onları (bir bağışla) memnun edin ve onları güzel bir şekilde serbest bırakın Zifaftan önce boşanan kadına, önceden tayin edilmiş bir mehir varsa onun yarısı verilir Yoksa bağış yapılır Bu bağışın belli bir miktarı yoktur Bu şekilde boşanmış kadın iddet beklemeden evlenebilir 50 Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık) Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın Allah bağışlayandır, merhamet edendir Nisa suresinin üçüncü ayetinde dörtten fazla evlenmeye izin verilmediği halde, bu ayette Resulullah’ın dörtten fazla hanımla evlenmesine müsaade edilmiştir Resulullah’a has olan bu müsaadenin hukuki, ictimai, siyasi ve eğitimle ilgili sebepleri vardır Hz Peygamber dışındaki müminlere verilen birden fazla evlilik izni ve bunun sınırları hakkında bak Nisa 4/3’ün açıklaması 51 Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur Allah, kalplerinizde olanı bilir Allah hakkıyle bilendir, halîmdir 28 ve 29 Ayetlerde Resulullah (sa)ın hanımlarına onunla birlikte kalmak veya ayrılmak şıklarından birini seçmeleri teklif edilmiş, onları Resulullah ile birlikte kalmaya tercih etmişlerdi Bu ayette de aynı seçim hakkı Resulullah’a verilmiş, o da hanımlarından ayrılmamayı uygun bulmuştur 52 Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir Allah her şeyi gözetler 53 Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin Ancak davet edildiğiniz vakit girin Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır Bu ayet, Hz Peygamber’in evine yemekten önce gelen, yemek hazır oluncaya kadar bekleyen, yemekten sonra da kalkıp gitmeyenler hakkında nazil olmuştur Ayet-i kerime, müslümanların Resulullah’a ve hane-i saadete karşı nasıl davranacaklarını, birbirlerine karşı nasıl muamele edeceklerini bildirmektedir Buna göre bir kimsenin başkasını rahatsız etmemesi, evinde huzur ve istirahatını bozmaması, davet edildiğinde bildirilen zamandan önce gitmemesi, yemekten sonra fazla oturmaması gerekmektedir 54 Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de şüphe yok ki Allah, her şeyi gayet iyi bilmektedir Peygamber hanımlarına hitaben perde arkasından konuşmayı emreden ayet inince, onların yakın akrabaları “Biz de mi perde arkasından konuşacağı?” diye sordular Bunun üzerine şu ayet indi: 55 Onlara (Peygamber'in hanımlarına), babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan câriyelerinden dolayı bir günah yoktur (Ey Peygamber hanımları!) Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir 56 Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin Allah’ın salevatı, rahmet etmek ve kulunun şanını yüceltmektir Meleklerin salevatı, Peygamber’in şanını yüceltmek, müminlere bağış dilemek anlamınadır Müminlerin salatı ise, dua anlamına gelmektedir Allah bütün müminlere, peygamberlerine salat ve selam getirmelerini emretmekte ve ona saygı göstermelerini istemektedir “Allahümme salli ala Muhammedin” demek salat, “Esselamü aleyke eyyühe’n-nebiyyü” demek selamdır Peygamberimizden rivayet edilen çok sayıda salevat-ı şerife vardır Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salat ve selam getirmek, Peygamber’in sevgisini celbeder, şefaatine sebep olur 57 Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır Bunların, özellikle, “Uzeyr Allah’ın oğludur, Allah’ın eli bağlıdır, Allah fakir, biz zenginiz” diyen yahudiler; “Mesih, Allah’ın oğludur, o üçün üçüncüsüdür” diyen hıristiyanlar; “Melekler, Allah’ın kızlarıdır, putlar onun ortaklarıdır” diyen müşrikler olduğu söylenmiştir 58 Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir 59 Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur Allah bağışlayandır, esirgeyendir 60 Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler 61 Hepsi de lânetlenmiş olarak nerede ele geçirilirlerse, yakalanır ve mutlaka öldürülürler 62 Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın 63 İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar De ki: Onun bilgisi Allah katındadır Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır64 Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır 65 (Onlar) orada ebedî olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır 66 Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler 67 Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yolda saptırdılar, derler 68 Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov 69 Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı O, Allah yanında şerefli idi Hz Musa’nın, kavmiyle birlikte soyunup yıkanmadığını görenler, uzvi bir hastalığı olduğunu söyleyerek onu incittiler Bir gün Hz Musa tek başına yıkanırken elbisesini bir taşın üstüne koymuştu Giyinmek için gelince, taş elbise ile hareket edip kavminin yanına geldi Böylece onda bir hastalık olmadığını gördüler Bu iddialarının asılsızlığı, kendi şehadetleriyle ortaya çıkarıldı Hz Peygamber de bir ganimet taksimi esnasında münasebetsiz bir itirazla karşılaşmıştı Ayet bu tür eziyetlere işaret ederek müminleri uyarmaktadır 70 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin 71 (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur 72 Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular Onu insan yüklendi Doğrusu o çok zalim, çok cahildir İnsana yüklenen emanet, işlenmesinde sevab, terkinde ikab olan ibadet ve davranışlarla, akıl ve düşünce kabileyetidir Kulluk ve akıl emanetine riayet edilmezse, zulüm ve bilgisizliğe sapılmış olur Bu emaneti vermekle Allah, insanı teklifleriyle sorumlu tutmuş ve böylece onu imtihan etmiştir 73 (Allah bu emaneti insana vermek sûretiyle), münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır Allah bağışlayandır, merhamet edendir Şirk, iman ve amel hususunda Allah’a ortak koşmak demektir Bunu yapana da müşrik denir |
|